25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Gri ve Yeşil “ABD’nin 24 Nisan’ı ‘Ermeni soykırımını anma günü’ ilan etmesini öngören yasa tasarısının Temsilciler Meclisi gündemine alınması, Dış İlişkiler Komitesi’nin 4 Mart oylamasında kabul edildi.” Bu haberin yayımlandığı gün gazete köşelerinde, özellikle AKP yanlısı yazarlarda egemen hava, “Teori gridir ama hayat yeşildir” ilkesinin kendini bir kez daha dayattığını gösteriyordu. Bu ilkenin kendini dayattığı durumların en çarpıcı örneklerinden birine ABD Merkez Bankası önceki başkanı Greenspan’ın Senato komisyonunda verdiği ifadeyi izlerken şahit olmuştuk. Greenspan, gerçekliğin, yaklaşık kırk yıldır dünyayı anlamlandırmakta kullandığı düşünsel sistemine uymadığını görmekten dolayı çok şaşkın olduğunu söylüyordu. Mali kriz, Greenspan’ın, “serbest piyasanın kendiliğinden dengeye geldiğini, ekonomik özneler rasyonel beklentilerle davrandıklarını” savunan “teorisinin” hayatın yeşilinden ne kadar uzak olduğunu ortaya koydu. Greenspan gibiler, şimdi pişman olmuş insan taklidi yapıyorlar, ama bu serbest piyasa dogmatizminin yol açtığı felaketleri ortadan kaldırmıyor. Şimdi benzer bir “yeşil ve gri” ilişkisinin Türkiye’nin dış politika doktrini ve uygulamaları alanında şekillenmekte olduğunu görüyoruz. İki saptama ve bir varsayım AKP iktidara gelirken yapılan tartışmalara ve dış politikaya yön veren “Stratejik derinlik” tezlerine bakınca, iki temel saptama ve bir varsayım dikkat çekiyor. Saptamalardan biri, AKP’nin iktidara gelişinin arkasındaki tarihsel ve jeopolitik “gerekliliğe” ilişkin olarak “tarihte ilk kez iç ve dış dinamiklerin çakıştığını” ileri sürüyordu. Diğer bir deyişle, Türkiye’de güçlenen bir akımın planlarıyla, uluslararası güçlerin beklentileri örtüşmüş, bu ikisi arasında bir sinerji oluşmuştu. “Stratejik derinlik” başlıklı kitabın teorik sonuçları da, Türkiye’nin bölgede güç yansıtabilmek için uluslararası bir büyük gücün kaldıracına (desteğine) gereksinim olduğuna ilişkindi. Böylece, Türkiye’ye bir alt-emperyalist işlev biçiliyordu. Türkiye hem komşularıyla “sıfır sorun” ilkesine dayalı bir dış politika izleyebilir, hem de tarihsel kültürel zenginliğine dayanarak Ortadoğu’dan Orta Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada bir “Osmanlı barışı” alanı oluşturabilirdi. Bir kapitalist devletin dış politika hedefleri açısından (ideolojik cilasını kazımaya kalkışmazsak) bu “sıfır sorun” ve “barış alanı” hedeflerinin, kabul edilebilir hatta arzu edilebilir olduğu söylenebilir. Ama ne yazık ki, gri renkli teorinin (doktrinin), hayatın yeşilliğinin hışmına uğrayarak dağılması gibi bir olasılık da vardır. Eğer “iç dinamiklerle dış dinamikler arasındaki uyum” bozulursa, bölgede kaldıraç olarak kullanılacak olan büyük güçle, bu kaldıracı kullanmayı zorlaştıracak türden gerginlikler oluşmaya başlarsa, bölgede komşuların kendi aralarındaki yüksek oktanlı gerginlikler, kendilerini pratik sonuçlarıyla birlikte açığa vurmaya başlarsa, AKP hükümetinin ve dış politikasının ivmesine enerji veren dayanaklar ortadan kalkmaya başlayacaktır. Gürcistan - Rusya savaşının ardından Başbakan’ın, inisiyatif kullanarak, bölgede çıktığı istikrar sağlama gezisi karşısında içerde ve dışarıda yükselen eleştirel sesleri anımsayınca, böyle bir sürecin Davos olayından önce başladığını düşünüyorum. Ama sanırım Davos olayı bir dönüm noktası oldu. Ondan sonra Türkiye’nin “Batı’dan kopmaya” başladığına ilişkin yorumlar ABD ve İngiltere medyasında giderek artan sıklıkta görülmeye başlandı. Aksini savunan, güven vermeye çalışan yorumlar ise giderek azınlıkta kalıyordu. Başbakan’ın son ABD ziyareti sırasında yaşananlar, bu ziyaretin arkasından, oluşan ağır hava da bir şeylerin iyi gitmediğini gösteriyordu. O sırada Russia Today televizyonunda bir “istihbarat uzmanının”, ilk anda “gri propaganda” kokan “Obama yönetimi Ergenekon’un kendi ilişkilerini de destabilize etmeye başlamasından şikâyetçi, bunu da Erdoğan’a söylediler” diyen yorumu da şimdi, son aylarda, ABD medyasında, “Ergenekon”, sonra da “Balyoz” bağlamında kimi kaygıları dile getiren yorumlardaki artışların ışığında daha bir ilginçlik kazanıyordu. Giderek İran’a yönelik ambargo olasılığı gündemde öne çıkar, tam bu sırada Türkiye’nin İran’la ilişkileri dikkatleri çekmeye başlarken yapılan ticaret anlaşmaları, Prof. Davutoğlu’nun bence çok haklı olarak yaptığı “Ortadoğu Sorununda Quartet işlevini yitirdi, yol haritası değil, yolun sonuna ulaşmak gerekiyor” saptamaları, büyük olasılıkla ABD tarafında Türkiye bağlamında oluşan belirsizlikleri ve kaygıları güçlendiriyordu. AKP’nin, kendisine açık uluslararası manevra alanına, hegemonyacı ortağının “tolerans sınırlarına” ilişkin varsayımları zorlanırken dış politika doktrini, yaşamın yeşilliğine çarpmaya başlamış gibi görünüyor. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Bahçeli, Erdoğan’õn ABD gezisini iptal etmesini ve Ermenistan’la ilişkilerin dondurulmasõnõ istedi MHP’den soykõrõm tepkisiANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - MHP lideri Devlet Bahçeli, ABD Temsilciler Meclisi Dõş İlişki- ler Komitesi’nin sözde Ermeni soy- kõrõm tasarõsõnõ kabul etmesine, “Eş- siz ecdadımız hakkında hüküm vermek Newyork’lunun Vaşhing- ton’lunun Teksas’lının hakkı da de- ğildir, haddi de değildir” sözleriy- le tepki gösterirken, AKP hükümeti- ne de Ermenistan’la ilişkileri don- durmasõ, İncirlik Üssü’nün kullanõmõ konusunda yeni düzenlemeye gidil- mesi çağrõsõ yaptõ. Bahçeli, partisinin grup toplantõ- sõnda Elazõğ depreminde yaşamõnõ yi- tirenlerle ilgili taziyelerini iletti. Ya- şanan can ve mal kaybõnõn sorumlu- luğunu yalnõzca bugünkü hükümete yükleme fõrsatçõlõğõ yapmayacağõnõ kaydeden Bahçeli, “Ancak görül- memiş kalkınma ve gelişme iddia- larının ne kadar temelsiz olduğu- nu da görmek lazımdır” diye ko- nuştu. Ülkede yaşanan büyük işsiz- lik sorununa karşõn Başbakan Tayyip Erdoğan’õn bu konuyu ağzõna al- madõğõnõ belirten Bahçeli, yurttaşla- rõn da sorunlarõn çözümü için AKP’nin “yakasına yapışması” ge- rekirken, iktidar partisi tarafõndan kurgulanan “kamplaşma ve ger- ginlik oyununun ortasına düştü- ğünü” söyledi. Bahçeli, Başbakan’a, “Sayın Erdoğan sen gideceksin. Devri iktidarın mutlaka sona ere- cektir. O zaman Türkiye’de güneş başka doğacak ve üç hilal sevgi ola- cak, aş olacak, iş olacak ve huzur vatanımızın her köşesine yağa- caktır” diye yüklendi. Grup konuşmasõnda geçen hafta so- nu Diyarbakõrspor-Bursaspor maçõ nedeniyle Diyarbakõr’da yaşanan olaylarõ da değerlendiren Devlet Bah- çeli, suçlu ve kusurlunun ne Diyar- bakõrlõ ne de Emniyet teşkilatõ oldu- ğunu söyledi. MHP lideri Bahçeli, olaylarõn so- rumluluğunun süreci adõm adõm da- vet eden ve “açılım” adõ altõnda “yıkım projesi” başlatan AKP hü- kümetinde olduğunu söyledi. Devlet Bahçeli geçen hafta ABD Temsilciler Meclisi Dõş İlişkiler Ko- mitesi’nde sözde Ermeni “soykırı- mı” tasarõsõnõn onaylanmasõna da tep- ki gösterdi. AKP hükümetinin bu konuda ye- terince tepki koyamadõğõnõ dile ge- tiren Bahçeli, Erdoğan’a ABD ge- zisini iptal etmesi, Ermenistan’la imzalanan protokolün geri çekilme- si ve Ermenistan’la ilişkilerin don- durulmasõ çağrõsõnõ yineledi. Bahçeli, ayrõca İncirlik’in kullanõmõna ilişkin yeni düzenlemeye gidilmesi, bunun da ABD’ye iletilmesini istedi. Şanlıurfa mitingi Devlet Bahçeli, AKP’nin yõkõm projesine karşõlõk “Bin Yıllık Kar- deşliği Yaşa ve Yaşat” mitingleri başlattõklarõnõ ve ilk mitingi 13 Ara- lõk’ta Ankara’da yaptõklarõnõ anõm- satarak mevsim koşullarõ nedeniyle ara verdikleri mitingin ikincisini de 27 Nisan’da Şanlõurfa’da yapacak- larõnõ bildirdi. Bahçeli grup toplantõsõndan sonra gazetecilerin “Diyarbakır’da da miting yapacak mısınız” sorusu üzerine “Evet Türkiye’nin her ta- rafına gideceğim inşallah” dedi. Bahçeli, “genel af söylemleri CHP tarafından da dile getiril- meye başlandı, siz nasıl karşılı- yorsunuz” sorusuna ise “Bu PKK talebidir, AB dayatmasıdır. CHP nerede, nasıl duracağını netleştir- melidir. Böyle gelişi güzel, coğraf- yaya dağılmış şekliyle siyaset üre- tilmez. Herkes, nerede konuşursa konuşsun ama esas söz başkentte olmalıdır” yanõtõnõ verdi. PKK’YE DARBENİN PERDE ARKASI Avrupa’daki operasyonu ABD istedi Avrupa’daki terör örgütü PKK unsurlarõna yönelik olarak başlatõlan operasyonlarõn, Türkiye’nin Kürt açõlõmõnõn Irak ayağõ bağlamõnda, ABD ve Avrupa ülkeleri ile yürütülen bir dizi yoğun temas sonucu gerçekleştirildiği ortaya çõktõ. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Avrupa’daki PKK’ye yönelik operasyonun perde arkasõ yavaş yavaş netleş- meye başlarken, asõl amacõn Av- rupa’dan Kandil’e yönelik finan- sal desteğin kesilmesi ve örgütün propaganda ayağõnõn ortadan kal- dõrõlmasõ olduğu belirtildi. ABD’nin özellikle uyuşturucu, insan ve silah kaçakçõlõğõ bağla- mõnda beş aydan bu yana yürüt- tüğü yoğun diplomatik baskõnõn, İtalya ve Belçika’da terör örgü- tüne yönelik operasyon yapõlma- sõnõ sağladõğõ öğrenildi. Avrupa’daki PKK unsurlarõna yönelik olarak başlatõlan ope- rasyonlarõn, Türkiye’nin Kürt açõlõmõnõn Irak ayağõ bağlamõn- da, ABD ve Avrupa ülkeleri ile yürütülen bir dizi yoğun temas sonucu gerçekleştirildiği ortaya çõktõ. Edinilen bilgilere göre, terör örgütünün Avrupa ayağõna yönelik operasyon konusu, Tür- kiye, Irak ve ABD’nin de yer al- dõğõ üçlü mekanizma çerçeve- sinde ele alõndõ. Yürütülen görüşmelerde, ör- gütün Avrupa kaynaklõ finansal ayağõnõn kesilmemesi, siyasal propaganda ve özellikle Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu ile Al- manya’daki yerel parlamentolar nezdinde yürüttüğü kulis faali- yetlerinin ortadan kaldõrõlmama- sõ durumunda, Kandil’deki mili- tan grubunun etki altõna alõna- mayacağõ görüşü öne çõktõ. Formül arayışı Bunun üzerine, terör örgütünün Avrupa’daki finansal ayağõnõn kesilmesi ve siyasal propaganda faaliyetlerinin durdurulmasõ için formül aranmaya başlandõ. PKK’nin birçok Avrupa ülkesi ta- rafõndan terör örgütü olarak kabul edilmesi nedeniyle, dikkatler Roj TV yayõnlarõna izin veren Belçi- ka’ya, 1999 yõlõnda Abdullah Öcalan’a ev sahipliği yapmõş olan İtalya’ya çevrildi. Siyasal baskõ ya da siyasal ikna diplo- masisi yürütülmesi yerine, konu- nun uyuşturucu, insan kaçakçõlõ- ğõ, kara para aklama, haraç top- lama gibi uluslararasõ suçlarõn önlenmesi üzerinden yürütülme- si kararlaştõrõldõ. Bu mutabakat sonrasõnda Was- hington yönetimi attõğõ adõmlara yasal gerekçe oluşturmasõ için PKK’nin lider kadrosunda yer alan Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar’õ 14 Ekim 2009’da “Özel Olarak Be- lirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçı- sı” ilan etti. Dõşişleri Bakanlõğõ bu üç PKK’linin ABD’de bulunan mal varlõklarõnõn dondurulmasõna ve ABD vatandaşlarõnõn bu şa- hõslarla ekonomik veya ticari ni- telikli işlem yürütmesinin yasak- lanmasõna karar verildi. PKK daha önce de ABD yöne- timi tarafõndan 30 Mayõs 2008’de “Yabancı Narkotik Çeteleri Be- lirleme Yasası” çerçevesinde yaptõrõm uygulanan uyuşturucu kaçakçõlarõ listesine dahil edil- mişti. Bu çerçevede, ABD’nin gerek güvenlik, gerek istihbarat konularõnda uzman yaklaşõk 15 ki- şilik bir heyeti, ekim ayõndan iti- baren bu konuda Avrupa’da yo- ğun bir faaliyet içine girdi. Tutuklu olarak yargõlanacaklar ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - Belçika yargõsõ, geçen haf- ta terör örgütü PKK’ye yönelik operasyon kapsamõnda yakalanan Kongra - Gel Baş- kanõ Remzi Kartal ve yardõmcõsõ Zübe- yir Aydar’õn da aralarõnda bulunduğu 8 ki- şinin tutuklu yargõlanmasõna karar verdi. Savcõlõk, terör örgütü PKK’ye üye olmak ve bu çerçevede Belçika’da faaliyetlerde bulunmakla suçlanan 8 sanõğõn tutuklu yar- gõlanmasõ talebinde bulunmuştu. Mahke- me bu talebi uygun buldu. Adli makamla- rõn sanõklar hakkõnda yeni bir iddianame ha- zõrlayacağõ, sanõk avukatlarõnõn da savun- malar üzerinde çalõşacaklarõ kaydedildi. Belçika polisi, geçen hafta PKK’ye yöne- lik 300 polisin katõldõğõ geniş çaplõ bir ope- rasyon düzenlemiş, Türk istihbaratõ ve adli yetkililerin işbirliğiyle gerçekleştirilen operasyonda 22 kişi gözaltõna alõnmõştõ. Bu kişilerden 14’ü savcõlõk sorgusunun ar- dõndan serbest bõrakõlmõştõ. Tutuklu yargõlanacaklar arasõnda Me- zopotamya radyosu ve Roj TV çalõşanla- rõ da bulunuyor. Zanlõlara yönelik suçla- malar arasõnda, PKK’ye finansman sağ- lamak amacõyla para toplamak, askeri ve fikri eğitim kamplarõna zorla eleman yol- lamak ve Belçika’dan radyo yayõnlarõ yoluyla örgüte mesaj göndermek gibi suçlamalar yer alõyor. PKK’nin Belçika’yõ bombalõ saldõrõ- larla tehdit ettiği öğrenildi. Belga ajansõ- nõn haberine göre “AG Sigorta” adõyla faaliyet gösteren bir firmaya gönderilen PKK imzalõ faksta bu hafta içinde Brük- sel’de bazõ binalarõn bombalanacağõ teh- didi yer aldõ. PKK imzalõ faksõ inceleme- ye alan Brüksel polisinin “tehdidi inan- dırıcı bulmadığı, fakat tetikte kalmayı sürdüreceği” belirtildi. Devlet Bahçeli geçen hafta ABD Temsilciler Meclisi Dõş İlişkiler Komitesi’nde sözde Ermeni “soykõrõmõ” tasarõsõnõn onaylanmasõna da tepki gösterdi. AKP hükümetinin bu konuda yeterince tepki koyamadõğõnõ dile getiren Bahçeli, Erdoğan’a ABD gezisini iptal etmesi, Ermenistan’la imzalanan protokolün geri çekilmesi ve Ermenistan’la ilişkilerin dondurulmasõ çağrõsõnõ yineledi. Bahçeli, ayrõca İncirlik’in kullanõmõna ilişkin yeni düzenlemeye gidilmesi, bunun da ABD’ye iletilmesini istedi. ‘Uluslararası müdahale’ Belçika’da mahkeme Kartal ve Aydar’õn da aralarõnda olduğu 8 kişi için savcõlõğõn talebini uygun buldu BDP Eşbaşkanõ Kõşanak operasyon kararõnõn Türkiye, ABD ve Irak üçlü mekanizma toplantõsõnda alõndõğõnõ ileri sürdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - BDP Eşbaşkanõ Gültan Kışanak, Belçika’da Roj TV ve PKK’ye yönelik yapõlan operasyonlarõ “Roj TV’ye ve Kürt siyasetçilere uluslar- arası müdahale” olarak nitelendirirken ope- rasyon kararõnõn Türkiye, ABD ve Irak üçlü mekanizma toplantõsõnda alõndõğõnõ ileri sürdü. BDP grup toplantõsõnda 8 Mart Dünya Emek- çi Kadõnlar Günü etkinlikleri kapsamõnda Kõşa- nak söz aldõ. Grup salonunda da yine Kadõnlar Günü etkinlikleri kapsamõnda, konuklara sarõ ve kõrmõzõ karanfiller dağõtõldõ. Türkiye’de ka- dõnlarõn büyük bölümünün şiddete maruz kaldõ- ğõnõ ifade eden Kõşanak, sorunun sadece kadõn- dan sorumlu devlet bakanlõğõ mekanizmasõ ile çözülemeyeceğini belirtti. Türban sorununa da değinen Kõşanak, “başörtü kadın sorunu de- ğil, politik sorun” görüşünü savundu. Kõşanak, Belçika’da yapõlan PKK ve Roj TV operasyonunda televizyon çalõşanlarõnõn polis şiddetine maruz kaldõğõnõ belirterek, Belçika hükümetini Kürtlerden “özür dilemeye” çağõr- dõ. Roj TV’ye ve Kürt siyasetçilere karşõ dü- zenlenen operasyonun uluslararasõ çapta müda- hale olduğunu ve başõndan sonuna kadar Tür- kiye’nin de yer aldõğõnõ savunan Kõşanak “Da- ha da ötesi iddialar bu operasyonun Türki- ye, ABD ve Irak üçlü mekanizma toplantı- sında kararlaştırıldığı yönündedir” dedi. TMY ikinci anayasa Konuşmasõnõn sonunda yargõ krizini değer- lendiren Kõşanak, Türkiye’de anayasadan kay- naklõ hak ve özgürlük sorunu olduğunu, yeni bir anayasa yapõlmadan sorunlarõn çözülemeye- ceğini kaydetti. Kõşanak, Terörle Mücadele Ya- sasõ’nõ “ikinci anayasa” olarak nitelendirerek “TMY’nin yarattığı kriz mevcut olduğu sü- rece yargıyı bağımsız ve tarafsız hale getir- mek mümkün değil.” dedi. BDP grup toplantısında Dünya Emekçi Kadınlar Gü- nü kapsamında eşbaşkan Gülten Kışanak söz aldı. (AA) Operasyonların ardından terör örgütü PKK’nin Belçika’yı bombalı saldırılarla tehdit ettiği öğrenildi. Bir firmaya gönderilen faksta bu hafta içinde Brüksel’de bazı binaların bombalanacağı tehdidi yer aldı. İstanbul Haber Servisi - Terörle mücadele ekipleri Gaziosmanpaşa’da 15 yõl önce meydana gelen “Gazi Olaylarõ”nõn yõldönümünde eylem hazõrlõğõ içerisinde bulunduklarõ tespit edilen te- rör örgütü DHKP-C’ye yönelik operasyon ger- çekleştirildi. Özel harekât ve çevik kuvvet polis- lerinin de katõlõmõyla düzenlenen operasyonda, 35 kişi gözaltõna alõndõ. Bu kişilerin üzerlerinde ve yakalandõklarõ yerlerde yapõlan aramalarda çok sayõda örgütsel doküman ele geçirildi. DHKP-C’ye yönelik operasyonda 35 gözaltõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear