25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2010 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Gerçekleşen Tehdide Yaptırım Olmaz Türkiye’de iç tehdit tartışmaları sürüyor. İç tehdide kimi var diyor, kimi yok. PKK’nin olduğu bir ülkede iç tehdidin olmadığını düşünmek abestir. Ama kimileri bu gerçeği görmedikleri gibi PKK’nin iç tehdit olduğunu yadsımakla kalmayıp, iç tehdit olarak TSK’yi işaret etmekteler. Tabii iç tehdit kavramını değerlendirirken, bunun Türkiye dışında görülmediği iddiası gibi cahillik örnekleri de sergilememek gerek. Bütün bunlar kafası iyice karışmış toplumun daha uzun süre tartışacağı konular. Bugün burada iki iç tehdit örneğinden söz etmek istiyorum. Bunlardan birincisi, İstanbul Ticaret Odası’nın düzenlediği Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Semineri sırasında meydana gelmiştir. Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) son dönemlerin en büyük tartışma konularından, katıldığımız görüşe göre de insanlık açısından en büyük tehlikelerinden biri. Ama bildiğiniz gibi, ABD’nin güdümündeki iktidar, oradan gelen bütün emirlere boyun eğdiği gibi, bu konudaki direktiflere de ram olmakta beis görmemektedir. Fakat, bizim burada sözünü edeceğimiz, siyasi iktidarın ABD’nin her türlü emrini yerine getirmekteki gönüllülüğü değil. Seminer sırasında söz alan Başbakan Başmüşaviri Dr. Yıldırım M. Ramazanoğlu GDO’larla ilgili olarak Kuran-ı Kerim’de yüze yakın ayetin olduğunu söylemiş, kimi bilim adamlarının çok haklı bir kaygıyla yaklaştığı GDO’ları Kuran ile savunmuş. İslam dinini siyasetlerine, siyasetlerini de emperyalizmin çıkarlarına alet edenlerin, bizi emperyalizmin her çıkarına boyun eğmeye davet ederken, bunun bir Tanrı buyruğu olduğunu söylemelerine ilk kez tanık olmuyoruz. Böylelikle Başbakanlık Başmüşaviri, Türkiye’de sağlıkla ilgili sorunların bilim yerine Kuran ile çözülmelerini önerirken, ortaya tabular atarak, bilimsel tartışmanın da önünü kesmektedir. Laik bir toplum için bu davranışın kabul edilemez olduğu, laikliğin temeline yönelik bir tehdit niteliği taşıdığı yadsınamaz bir gerçektir. Ve dikkat buyurunuz, bu davranışın hiçbir yaptırımı yoktur. Yine laiklik ve din ile ilgili bir tartışma da nüfus kâğıdında din hanesinin bulunup bulunmamasıyla ilgili. Konunun teknik tartışmasının, olayın, istemeyenin din hanesinin eklenmemesini sağlayarak sorunu çözmesi önerisinin yersizliği üzerinde duracak değilim. Yalnızca ilgilenenlere bu konuda, Rıza Türmen’in dünkü Milliyet’in 20. sayfasındaki yazısını salık veririm. Ben burada, Sinan Işık adlı vatandaşın, nüfus kâğıdının din hanesine Alevi yazılması isteğine, Diyanet İşleri’nin Aleviliğin bir din olmadığı, İslamın bir yorumu olduğu itirazıyla karşı çıkmasının üzerinde durmak isterim. Bir Alevinin, bir Budistin, bir Protestanın ya da bir putperestin inancını nasıl algılayacağına Diyanet İşleri mi karar verecek? Kişinin inancının özüne Diyanet İşleri’nin karar vereceği bir laik devlet, ne menem bir laikliğin uygulayıcısıdır? Bilindiği gibi, Diyanet İşleri daha önce de cem evlerinin ibadethane olmadığını söyleyerek, Alevilerin haklı taleplerinin devlet tarafından geri çevrilmesine neden olmuştur. Laik devlette Diyanet egemenliği artık bir tehdit olmaktan çıkıp gerçek duruma dönüşmüştür. İşin ilginci, tehdit, tehdit olmaktan çıkınca, tehditken söz konusu olan yaptırım da kalmıyor ortada. Nitekim irtica tehditken söz konusu olan yaptırımlar da o yaşama geçince bir bir ortadan kalkıyor. Ne ilginçtir ki durum darbe tehdidi için nasıl ise irtica için de öyledir. Yani darbe tehdidinin var olan yaptırımı darbe gerçekleşince nasıl ortadan kalkıyorsa, irtica tehdit iken var olan yaptırımı gerçek durum olunca ortadan kalkıyor. Görülüyor ki, kimi tehditlerin yaptırımlarının ortadan kalkması salt demokrasi yüzünden değil, ama daha çok tehdidin gerçekleşmesinden kaynaklanıyor. asirmen@cumhuriyet.com.tr Erdoğaniçin şükürnamazıistedi Baykal EMASYA protokolünün kaldõrõlmasõnõn büyük bir atõlõm olarak görülemeyeceğini söyledi ‘Ucuz siyasi gösteri’ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, dün PM toplantõsõ önce- sinde gazetecilerin soru- larõnõ yanõtladõ. Baykal, Başbakan Yardõmcõsõ Bü- lent Arınç’õn TBMM Baş- kanvekili Güldal Mum- cu’ya karşõ sergilediği tu- tumla ilgili olarak “Girilen oda bir ofis değildir, o in- sana tahsis edilmiş olan, kılığını kıyafetini değiş- tirebileceği, hazırlanabi- leceği özel bir mekân- dır. Bir an önce Güldal Mumcu’dan özür dile- mesine ihtiyaç vardır. Bunun altında kadına karşı saygısızlık yatıyor. Kadın örgütleri nasıl ses- siz kalabiliyorlar?” açõk- lamasõnõ yaptõ. Baykal, Başbakan Tay- yip Erdoğan’õn eşinin GATA’ya alõnmamasõ tar- tõşmalarõyla ilgili soruya “Eğer o olay yaşandığı anda Başbakan olaya doğrudan müdahale ede- rek dönemin Genelkur- may başkanına, kuvvet komutanına ‘Bu ne biçim iş’ demiş olsaydı, o za- man dahi bu konu üzün- tü verici bir duruma yol açmadan çözülebilirdi. Bunları hazmedip kabul edip yıllar sonra günde- me getirmek de uygun ol- mamıştır” yanõtõnõ verdi. Baykal, EMASYA pro- tokolünün kaldõrõlmasõy- la ilgili soruya da şu kar- şõlõğõ verdi: “Bu proto- kolün kaldırılmasına yö- nelik tartışmalar bence ucuz bir siyasal gösteri olmanın ötesinde bir an- lam taşımıyor. Kullanı- mıyla ilgili toplumumu- zu tedirgin edecek bir tatbikata rastlamadık. Bu protokole yol açan deneyimin ardında Sı- vas’ta yaşanan acı ger- çekler yatar. Sıvas’ta kol- luk kuvvetleri aciz kaldı, silahlı kuvvetler çağrıldı, ama müdahale edeme- miştir. (...) Bizim bunu büyük bir atılım olarak kabul etmemiz mümkün değil, bunu siyasi bir gös- teri olarak değerlendi- riyoruz.” Baykal, rektör atamala- rõyla ilgili soruya da “AKP’nin siyasi tercihi doğrultusunda bir ka- rar alınmıştır. Cumhur- başkanlığı bir kez daha yaralanmıştır benim gö- zümde” karşõlõğõnõ ver- di. Erdoğan’õn TEKEL iş- çilerine yönelik son açõk- lamalarõyla ilgili olarak da Baykal, “Başbakan yıldırıp, korkutup, da- ğıtma stratejisi uyguladı. Bunları düşüneceğine, bir an önce sorunu çöz- menin yollarını düşün- sün. Yetim hakkı yedir- mem, diyor. Yetim hak- kı yenecekse, ben yerim, kimin yiyeceğine ben ka- rar veririm, demek isti- yor” dedi. Baykal, anayasa deği- şikliği konusunun gün- demden düştüğüne de dik- kat çekerek “Anlaşıldı ki, anayasayı değiştirmeden önce bu meclisi değiş- tirmek lazımdır. Bu iş yatmıştır. Önce seçim” diye konuştu. Baykal, Cüppeli Ah- met Hoca’ya geçmiş ol- sun telefonunun “insani bir geçmiş olsun dileği- nin ifade edilmesinin öte- sinde özel anlam taşı- madığını” kaydetti. TRABZON / Dİ- YARBAKIR (Cumhu- riyet) - Türkiye, AKP’nin eski Aydõn İl Başkanõ İs- mail Hakkı Eser’in Baş- bakan Recep Tayyip Er- doğan’õ peygambere ben- zeten sözlerinin yarattõğõ siyasal gerilimi yaşarken Trabzon’un Of ilçesinin AKP’li Belediye Başka- nõ Oktay Saral, Erdo- ğan için her gün 2 rekat şükür namazõ kõlõnmasõ çağrõsõnda bulundu. Di- yanet İşleri Başkanõ Ali Bardakoğlu, konuyla il- gili yorum yapmazken Diyanet yetkilileri ve müftüler dinde böyle bir şeyin yerinin olmadõğõnõ vurguladõ. AKP Of İlçe Başkanlõ- ğõ’nõ ziyaret eden Saral, Ergenekon soruşturmasõ- nõn ülkeye yapõlan en bü- yük hizmet olduğunu sa- vundu. Saral, “Bugüne kadar halkın iktidarı olamadı. Bir defa oldu. O da 28 Şubat’ta alaşa- ğı edildi. Bugün gücünü halktan alan bir iktida- rımız var. Bu iktidar önceki dönemlerde ol- duğu gibi, oylarını aldı- ğı halkına sırtını dön- müyor” dedi. Erdoğan için her gün 2 rekat şükür namazõ kõlõnmasõ çağrõ- sõnda bulunan Saral, “Amerika’dan bile korkmayan, kimseyi takmayan İsrail, ilk de- fa Türkiye’den özür di- ledi. Allah, Başbakanı- mızı bizim başımıza na- sip ettiği için her gün iki rekat şükür namazı kıl- mamız gerekir. Türkiye, İslam dünyasının lideri konumunda. Türkiye kabuğunu kırdı, artık dünyaya yön veren bir ülke konumuna geldi” diye konuştu. Trabzon Müftü Yar- dõmcõsõ Zeki Aksoy ise kişiler için şükür namazõ kõlõnamayacağõnõ söyle- di. Aksoy, şükür namazõ- nõn kurban kesildikten sonra ya da bir işi olan in- sanõn şükretmek için kõ- labileceğini ve sadece Al- lah rõzasõ için yerine geti- rilebileceğine dikkat çe- ken Aksoy, “Kişi için ne şükür ne de başka na- maz olmaz, kurban ke- silmez. Kişiler için kesi- len kurban yenilmez. Hepsi Allah için, Allah rızasına yapılır. Ancak yapılan işin sevabı kişi- lere gönderilebilir” dedi. Dinde yeri yok Diyanet İşleri Başkanõ Ali Bardakoğlu ise ko- nuyla ilgili sorulara “Böy- le gündelik, medyatik açıklamalarla ilgili de- ğerlendirme yapmayız, bizim işimiz çok daha kapsayıcı ve önemli” di- ye yanõt verdi. Saral’õn sözleri ve Er- doğan için yapõlan “Pey- gamber” benzetmesini değerlendiren Diyanet ve Vakõf Emekçileri Sendi- kasõ (DİVES) Başkanõ Lokman Özdemir, “Böyle bir yaklaşım ol- maz, öyle peygamber yerine koydurma, şü- kür namazı kıldırma İs- lamda yoktur. Böyle bir yakıştırma haramdır. Bu tür yaklaşımlar İs- lam dinine hakarettir. Kim böyle bir yakla- şımda bulundu ise in- sanlar için, politikacı- lar için şükür namazı kılınması çağrısı yapı- yorsa, böyle bir yakla- şımda bulunursa biz bu- nu kınıyoruz” dedi. AKP’Lİ OF BELEDİYE BAŞKANI ‘Arınç’ın yaptığı kabul edilemez’ CHP PM toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Deniz Baykal, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’ya karşı sergilediği tutumun “insani, siyasi, nezaket açısından ve anayasal açıdan kesinlikle kabul edilebilir olmadığını” söyledi. SİYASİLERDEN 73. YIL MESAJI Baykal: Laiklik bilinçli olarak özünden saptõrõlõyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, laikliğin mo- dern bir devlet olmanõn ve si- yaset ilişkilerini sağlõklõ bir şekilde düzenlemenin en önemli teminatlarõndan biri olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanõ Gül, “La- iklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti anayasasına girişinin 73. yıldönümü” dolayõsõyla yayõmladõğõ me- sajõnda “Cumhuriyetimi- zin diğer niteliklerinde ol- duğu gibi laiklik ilkesi üze- rinde de anlayış birliği için- de bulunan milletimiz, Bü- yük Atatürk’ün gösterdiği istikamette Cumhuriyeti- mizin temel ilkelerinin en büyük teminatıdır” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da mesajõnda “La- ikliği, ayrıştırıcı değil bir- leştirici bir ilke olarak ya- şatıp gelecek nesillere taşı- mak, bizi millet olarak bek- leyen çok önemli bir so- rumluluğumuzdur.” CHP Genel Başkanõ De- niz Baykal da yayõmladõğõ mesajda, laikliğin, sadece inanç ve ibadet özgürlüğü ile ilişkili yönü vurgulanarak gündeme getirildiğini ve yo- rumlandõğõnõ ifade etti. La- ikliğin çok temel başka ba- zõ özelliklerinin bilinçli ola- rak yok sayõldõğõnõ belirten, Baykal, şunlarõ kaydetti: “Laikliğin içi boşaltıl- maktadır... Laiklik bizim rejimimizin sigortasıdır. Bunun kıymetini bilmek lazımdır.” AA DAİRE BAŞKANI ÇALIŞGAN: ‘Herkesinkini ödeyen devlet bizimkini istedi’ İLHAN TAŞCI ANKARA - Başbakanlõk Teftiş Kurulu ile Kõyõ Em- niyeti Genel Müdürlü- ğü’nün, Denizcilik Müste- şarlõğõ’nda görev yaptõğõ dö- nemdeki usulsüz harcama ve ödemeler nedeniyle ala- cak davasõ açtõğõ Anadolu Ajansõ İdari ve Mali İşler Daire Başkanõ Halis Çalış- gan, yaşadõklarõnõ anlattõ. Çalõşgan, “Bürokraside en önemli konu ceza yar- gılamasıdır. Ben yargılan- dım, Beyoğlu 7. Asliye Ce- za Mahkemesi’nde beraat ettim. Asıl olan ceza dava- sıdır” dedi. Kendisinin eski Devlet Bakanõ Ramazan Mirzaoğlu’nun danõşmanlõ- ğõnõ da yaptõğõnõ kaydeden Çalõşgan, “Sadece benden değil, KİT Komisyonu mil- letvekillerinden, Denizci- lik Müsteşarlığı üst düzey görevlileri de olmak üzere 100’ün üzerinde insandan bu paralar istendi. Bakan Bey ‘Herkesinkini ödeyen devlet bizimkini niye öde- mesin? Bu değerlendirilir’ dedi. Biz devletin görevle- rini yapıyoruz, niye ödeye- lim dedik. Yatırsaydık mahkemeye gidilmeyecek, dava açılmayacaktı” diye konuştu. Paranõn yalnõzca kendisinden istenmediğini belirten Çalõşgan, “O gün uygun bulan devlet bugün uygun bulmadı. Bu rapor- ların iktidar değişiminden sonra hazırlandığını gör- meniz lazım” dedi. Kışlada türbe açılımı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın türbanlı olduğu için Ankara’da GATA’da tedavi gören tiyatro sanatçısı Ne- jat Uygur’u ziyaretine izin verilmemesi tar- tışması sürerken, Şırnak’ın Cizre ilçesinde konuşlu Hudut Tabur Komutanlığı farklı bir uygulama gerçekleştiriyor. Komutanlık, Ciz- re Kalesi içinde yer alan Hudut Tabur Ko- mutanlığı sınırları içindeki Şeyh Abdurah- mane Veli Türbesi’ni her perşembe günü yö- re kadınlarının ziyaretine açıyor. Ziyaretçi- ler, güvenlik gerekçesiyle, kadın polis me- murları tarafından kontrol ediliyor. Arama- ya nöbetçi askerler de katılıyor. Aralarında çarşaflı kadınların da bulunduğu ziyaretçi- ler, kapıdan içeriye girdikten sonra türbeye giderek dualar okuyup dileklerde bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear