Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GÖZ UCUYLA
TÜRKEL MİNİBAŞ
Dear President: Tehlikenin
Hep Farkındaydık!
Ülke aydınları, emekçileri ve gençlerinin
Maraş’ta, Taksim’de, Sıvas’ta yakılıp
katledilmesinin... Hıdrellez sabahına kurulan
darağaçlarının...
Devletin karalama mekanizmalarındaki, eğitim
kurumlarındaki şeriatçı ve ırkçı kadrolaşmanın...
Sanat kurumlarına karşı sürdürülen husumetin...
Şiddet karşısında korkak, sinmiş bir toplum
yaratmak amacıyla yapıldığının farkındaydık!
Yaratılan korkunun ardında; yap-işlet-devret,
yüzde 100 kredili anahtar teslimi benzeri
modellerle yapılan proje ihalelerindeki kayırmaların
bulunduğunun... Askeri üsler, otoyol, petrol boru
hattı projeleri, genetik yapısı değiştirilmiş tohum
ithalatına ait nice yolsuzluk dosyasının
çıkacağının... Maliyetlerin düşürülmesi için
emeklilik yaşı ve en az çalışma sürelerini
yükseltecek yasaların uygulanacağının da
farkındaydık!
Yıllarca bunları yazdık, konuştuk. Dinleyenler,
okuyanlar sıkıldı. Ama siz duymadınız. Çünkü
demokrasinin, toplumun tüm kesimlerinin paydaş
ve katılımcı olması şartını sadece cemaatiniz için
geçerli sandınız.
Karşı çıkan olunca da ya “devlete” şikâyet ettiniz
ya da “askeri darbe” sendromu yaratarak rol
değiştirdiniz. Böyle zamanlarda ülkesine fırsatlar
yaratmaya çabalayan ama halkınca anlaşılamayan
“mazlum” rolünü pek sevdiniz.
Gelin görün ki, küreselleşmenin devleti de,
ordusu da çoktan değişti. Küreselleşmenin devlet
anlayışı:
? Ne kaynakların dağıtımında ulusun ve
toplumun çıkarlarını gözetmek zorunda!.. Ne de
tüm kesimlere eşit görünüm kazandırmakla
yükümlü!..
? Yoksulluktan sistemi değil, yoksulları sorumlu
tutmakta ve.. Her türlü ayrılıkçı harekete küresel
çıkarları zedelemediği sürece hoşgörülü
yaklaşmakta!..
? Rekabetçi düzende kaybedenlerin değil,
kazananların yanında yer almakta...
? Sermayenin verimliliğini ve kârlılığını olumsuz
etkileyecek her türlü güce karşı anayasal
düzenlemelere sahip. Bu düzenlemelerin temel
özelliğini ise kamu-özel ayrımının bitmesi,
sermayenin istediği alana, istediği koşullarda
yatırım yapabilmesi ve ticari ilişkilerini
düzenleyebilmesi oluşturmakta.
Malum, bu yapının oluşması için gerekli düzen
20. yüzyılın son çeyreğindeki askeri darbelerle
sağlanmış!.. “Rıza göstermeye hazır” bir toplum
yaratılmıştı. AKP hükümetinin icraatlarına,
medyada boy gösteren yorumculara bakılırsa
maya yeterince tutmuş! Bu durumda orduya da
askeri güvenlik dışındaki işlevlerini piyasaya
devretmek kalıyor!
Bu süreç bir yandan AKP örneğinde olduğu gibi,
hükümetlerin orduyla sürtüşmesi şeklinde ortaya
çıkarken... Diğer yandan da MIGA (Çok Taraflı
Yatırımları Garantileme Ajansı) ve benzeri ulusötesi
ortaklıklarla devleti askeri darbelerin yaratacağı
kısıtlamalara karşı da sorumlu tutmakta!
Bu düzenlemenin devlet biçimi olarak da
başkanlık ya da yarı başkanlık sistemini
“önermekte!”
Mr. President, gördüğünüz gibi biz tehlikenin
hep farkındaydık! Cumhurbaşkanlığı seçimine beş
kala neden “Cumhurbaşkanını halk seçsin”
denildiğinin farkında olduğumuz gibi!
Geçen hafta da vurguladığım gibi başkanlık
sistemi teklifi yeni değil. Örneğin Türkiye
Başbakanı’nın ta 2003’ten beri de gerçekleştirmek
istediği bir arzusu. Seçim tarihi yakınlaştıkça da bu
arzusu giderek artmakta!
Nasıl artmasın ki! İl Özel İdareler Yasası ve Yerel
Yönetimler Yasası zaten bu arzu doğrultusunda
hazırlandı. İl özel idareleri valiliklerden alınarak il
özel idare sekreterliğinin yönetimine verildi. Eğitim,
spor, sağlık, tarım, güvenlik, turizmle ilgili kurumlar
bu yasalar doğrultusunda il özel idaresine
bağlandı. Dolayısıyla, başkanlık sisteminin zemini
hazırlandı.
Biz yurttaşlar, bu düzenlemelerin iller arasında
haksız rekabet yaratarak göreli demokrasiyi
zedeleyeceğinin... Başkanlık sisteminin altyapısını
oluşturduğunun farkındaydık.
Farkındalığımızı da demokratik haklarımızı
kullanarak meydanlarda gösterdik. Gazetemiz
Cumhuriyet’in “Tehlikenin farkında mısınız?” diye
çaktığı ilk kıvılcım dün Tandoğan’da, Çağlayan’da
milyonların sesinde cevap buldu. Yarın Çanakkale,
Manisa, İzmir’de bulmaya devam edecek.
Sahi, Mr. President siz de tehlikenin farkında
mısınız?
07/05/2007 TARİHLİ YAZISI.
CMYB
C M Y B
ÖZLEM YÜZAK
Bugün ülkemiz için ne yaptõk? Peki dün ne yap-
mõştõk? Ya yarõn ne yapacağõz?
Bu sorulara göğsünü gere yere yanõt verebilen
ender insanlardan biriydi sevgili Prof. Dr. Tür-
kel Minibaş. İstanbul Üniversitesi İktisat Fa-
kültesi’nde profesör olmak ve öğrenci yetiştir-
mek Türkel Minibaş‘õn üstlendiği sorumluluk-
larõn yalnõzca bir tanesiydi. ÇYDD’nin yõllar bo-
yu genel başkan yardõmcõlõğõnõ yürütmek, kõz ço-
cuklarõnõn okumasõ için verilen mücadelede ön
saflarda yer almak da... O, her her şeyden önce
kalbi aydõnlõk bir Türkiye için atan örnek bir
Cumhuriyet kadõnõydõ.
Sanki sõnõrsõz bir güce, sonsuz bir enerjiye sa-
hipti. Üstelik õşõl õşõl gülen bir yüzle yapõyordu
her şeyi. Sokak çocuklarõnõn yanõnda onlarõn top-
luma kazandõrõlmasõ için de savaşõyordu; Kaz
Dağlarõ’nda, Bergama’da altõn maden şirketle-
rinin sondaj çalõşmalarõnõ protestolarda da en ön-
deydi... Cumhuriyet gazetesinde “Göz Ucuyla”
adõnõ verdiği köşesinde 15 yõldan beri bir kez ol-
sun ara vermeden yazdõ, kavgasõnõ sözcüklerle di-
le döktü. Savaşcõydõ ama kelimenin tam anlamõyla
da “kadın”dõ. Her zaman bakõmlõ, makyajlõ, gü-
ler yüzlü... Her zaman dik duruşlu.
Doğru sözlü... İyi bir öğretici ama aynõ zaman-
da iyi bir dinleyici... Ekonomik bağõmsõzlõğõn yõl-
maz savunucusu... Toplumun sorunlarõnõn can da-
marõna inen ancak birçoklarõnõn aksine yalnõz tes-
pit yapmakla kalmayõp, çözümler üreten, uygulama
alanlarõ yaratan bir toplum önderi... Koskoca bir yõl
geçti aramõzdan ayrõlalõ...
Türkiye’nin içinde bulunduğu tablo giderek kara-
rõyor. Toplumsal çatõşmanõn arttõğõ, işsizliğin ciddi bir
tehdit haline geldiği, çalõşan haklarõnõn her geçen gün
biraz daha tõrpanlandõğõ günlerden geçiyoruz. Demo-
kratikleşme söylemi içinde giderek otoriter
çizgiye kayan bir AKP iktidarõnõn yandaş med-
yasõ ile yarattõğõ suni gündemler içindeki bu
sancõlõ ortamda sevgili Türkel Hocamõzõn
23 Nisan 2007’de yazdõğõ bu yazõ aslõn-
da her şeyi önceden anlatõyor:
“Neşeliydik, coşkuluyduk. Ege-
menliğin kayıtsız şartsız ulusta oldu-
ğuna... Büyüyünce aydınlık, gelişmiş ya-
rınları yaratacağımıza inanıyorduk.
Büyüdükçe ulusal egemenliğin: De-
mokrasinin tüm kurallarının işletilmesi,
tüm temel hak ve özgürlüklerin herkes
için devlet güvencesinde olmasıyla
mümkün olacağını öğrendik. Devlet
tüm kesimlere eşit uzaklıkta, tarafsız
davranmalıydı. Halkın beslenmeden ba-
rınmaya, sağlıktan ısınmaya kadar tüm
alanlardaki söz hakkının piyasa ekonomisine
devredileceğini!.. Piyasa ekonomisinin de
ulusötesi firmaların çıkarlarına göre iş-
letileceğini!.. Belediyelerin kamuya ait
alanlarının Arap’ından Amerikalısı-
na ulusötesi sermayeye satılacağını!..
Maden şirketleri için Bergama’dan
Kafkasör’e ülkenin tarım, orman,
su havzalarının talan edileceğini!..
Petrolden doğalgaza enerji nakil pazarı
haline getirileceğini!.. Hiç mi hiç aklı-
mıza getirmemiştik.
Çünkü bir kısmımız: Ulusal ege-
menliğin tarafsız devlet tanımına
uygun olması kadar bu tanım-
daki devleti yaratacak yurt-
taşların varlığına bağlı oldu-
ğunu... Bunun yolunun da
koşulsuz demokrasiden geç-
tiğini nedense unutmuştu!!..”
“Kimsenin büyümeye, dış sermaye yatırımlarına,
ihracat rekorlarına sözü yok! Ama kimin sırtın-
da büyüdüğümüzü, dış sermayenin neden enerji,
maden, baraj yatırımlarına geldiğini, ihracatın yapısını ve
yarattığı katma değeri sorgulamak için sözü var.Ne var ki,
sözünü hep gecikerek ancak bıçak kemiğe dayanınca söy-
lüyor. 14 Nisan mitinginin bazılarını ürkütmesi de bu
yüzden! Ürkmekte de haklılar! Çünkü, çoğunluk bu
sorgulamanın ancak laik, demokratik bir cumhuriyet
yönetiminde olacağının artık bilincinde.” (09.04.2007)
“ÇYDD’nin bir önemli özelliği de ‘çağdaş Türki-
ye’ ilkesinde her sosyoekonomik sınıftan kendini
yurttaş hisseden insanın elini taşın altına koyma-
sını sağlamasıydı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni
bir ilk daha oluştu dersem abartmış olmam. Bu,
‘BEN’den ‘BİZ’e giden yolun açılımıydı. Tuğlayı taşıya-
nın da koyanın da finanse edenin de kendini eşit gör-
mesiydi. Daha da önemlisi, gençliklerinde politikay-
la uğraşmamış kitlelere yurttaşın devletini, demok-
rasiyi sorgulatmayı öğretmesiydi...” 21 Şubat 2009
“Biz ÇYDD olarak kızlarımıza
okumaları için burslar veriyoruz,
keşke üretim yapabilecekleri örnek
projelerimiz de olsa. Çünkü kalkın-
manın asıl anahtarı kadındır.” Prof.
Dr. Türkel Minibaş’õn bundan 1.5 yõl
kadar önce İzmir’de Ekonomi Üniver-
sitesi’nde düzenlenen bir toplantõda söy-
lediği bu sözler uysal uysal bekleyen bir
fitili birden ateşler.
Türkiye Tekstil, Hazõr Giyim, Deri
Sanayi, Teknoloji ve Tasarõm Araştõrma
Geliştirme Vakfõ (TARGEV) Başkanõ Ne-
bahat Kılıç panelin bitiminde Mini-
baş’õn yanõna yaklaşõr ve kafasõndaki pro-
jeyi anlatõr.
Minibaş ilgiyle dinler ve 2 gün son-
rasõna ÇYDD İzmir Şubesi Yönetim
Kurulu’nun da katõlacağõ bir randevu
verir. Organik Oyuncak Üretimi Pro-
jesi böyle başlar. Çalõşmayan kadõn-
larõn istihdamõ ve kendi işlerini ku-
rabilme altyapõsõnõn oluşturulmasõ
amacõyla başlatõlan proje aslõnda
Ege Bölgesi’nde organik ürün kü-
melenmesinin de ilk adõmõ.
TARGEV Başkanõ Kõlõç, “Or-
ganik oyuncakla başladık ama bunu or-
ganik tekstil, organik gıda ve organik
boya da izleyecek. 10 Temmuz 2009’da
Bornova Belediyesi ve İzmir Kalkın-
ma Ajansı arasında sözleşmenin im-
zalanmasını takiben, diğer proje
ortakları TARGEV ve ÇYDD İzmir
Şubesi’nin de katılımı ile proje başla-
dı. 181 kadın proje için başvuruda bu-
lundu. 116 kadın ile birebir görüşme-
ler yapılarak projenin kriterlerine uy-
gun 60 kadın seçildi. Kursiyerlerimiz
otuzar kişiden oluşan iki grup halinde
eğitiliyor. ilk grup eğitimini aralık ayı
sonunda tamamladı. 2 grup eğitime
başladı” diye anlatõyor.
Kadõnlara eğitimin ardõndan önümüzdeki
günlerde TARGEV tarafõndan evlerde
üretim yapmalarõ için makineler dağõtõla-
cak. Projenin sürdürülebilir olmasõ için sa-
tõş ve pazarlama konusunda da harekete
geçtiklerini anlatan Kõlõç, ürünlerin ulus-
lararasõ sertifikalandõrmasõnõn tamamlan-
dõğõnõ, yurtiçi ve yurtdõşõ fuarlara katõlõm
için girişimlerin sürdüğünü, Ege İhracat-
çõlar Birliği’nin ürünlerin ihracatõ konu-
sunda işbirliğine geçeceklerini söyledi. Anma etkinlikleri
Prof. Dr. Türkel Minibaş, bugün çeşitli etkinlik-
lerle anõlõyor. ÇYDD’nin İstanbul’da düzenlediği tö-
ren saat 15.00’te Kadir Has Üniversitesi’nde ger-
çekleştirilecek. Açõlõş konuşmasõnõ ÇYDD Genel Baş-
kanõ Aysel Çelikel’in yapacağõ toplantõda “Bende-
ki Türkel Minibaş” başlõğõ altõnda sevenleri ko-
nuşma yapacak.
‘Cunda’da mezarı başındayız’
Ayvalõk ÇYDD de Edremit, Burhaniye, İzmir ve
Söke şubelerinin de katõldõğõ bir etkinlik gerçekleş-
tiriyor. Saat 12.00’de Cunda’da mezarõ başõnda an-
ma ile başlayacak program, İsmet İnönü Kültür Mer-
kezi’nde devam edecek. Atıf Başeden’in konseri-
nin yanõsõra yazar Öner Yağcı ve Ayşe Kilimci ko-
nuşacak.
Yarın Aytepe yürüyüşü
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunlarõ
Cemiyeti de (İFMC) 7 Şubat Pazar günü (yarõn) “Ay-
tepe Türkel Minibaş Yürüyüşü” düzenliyor. Mi-
nibaş’õn daha önce üye olduğu ve sõk katõldõğõ yü-
rüyüş grubunun etkinliği ile duyuru yapõldõ. Katõl-
mak isteyenlerin Cemiyet Sekretaryasõ (0212-
2926235-36) ile irtibata geçmeleri gerekiyor.
İFMC ayrõca bugün saat 14.30’da “Akademide
Kadın olmak ve Türkel Minibaş” konulu bir pa-
nel de düzenliyor. Yer: İstiklal Cad. Mõsõrlõ Apt.
ÖNER YAĞCI
Geçen yılın 6 Şubatı’nda kaybetmiştik
Türkel Minibaş’ı. İlhan Selçuk, “Geçmişle
geleceği yaşamında bütünleştirip hayatının
anlamını zamanın kütüğüne işleyen Türkel
Minibaş’ın paha biçilmez değerine erişen
bir insan için ölüm nedir ki…” diye yazmıştı.
(Minibaş’ın Olağanüstü Var Oluşu,
Cumhuriyet, 8 Şubat 2009)
Akılla sevgiyi, dostlukla gülüşü, bilinçle
direnişi, güzellikle insanı bütünleştiren devrimci
bir aydın deyince aklıma Türkel Minibaş
geliyor. Bunu söylerken “Duygusal mıyım?”
diye sordum kendime. Duygusallıktan
kurtulmak için, başkalarının onu nasıl
tanıdığını, tanımladığını görmek isteyince
gerçekle; yaşamın ve onun gerçeğiyle
buluştum. Bu buluşmanın ortaya çıkardığı
Türkel Minibaş gerçeği, ihtiyacımız olan bir
insan ve aydın portresiydi. Bu portre; yazarı
olduğu Cumhuriyet gazetesine toplumun
çeşitli kesimlerinden insanların verdiği ilanlarda
şöyle ortaya çıkmıştı:
Sevgi dolu yüreği, sonsuz emeği olduğunu
söylüyordu birileri. Göz kenarında kalıp da
görmezden geldiklerimizi göstermekle ömrünü
geçirdiğini söylüyorlardı. Güzel insan, bilge
diyorlardı; işçi ve kadın hareketi dostu,
mütevazı insan, cesur, güzel arkadaş, iktisadın
gülen yüzü, devrimci kalem, can dostumuz...
Aynı lisede okuduk demekten büyük onur
duyuyoruz, diyorlardı; aydınlık Türk kadını,
çağdaş bilim insanı, sevgili hocamız... Köy
Enstitülerinin dostu, diyorlardı ona. Hastalığına
inat dur durak bilmeyen bir çalışkanlık örneği
olarak tanımlıyorlardı onu. Dikbaşlı güzel insan,
diyorlardı onun için: Onurlu insan…
Gülümsemeniz her zaman yolumuzu
aydınlatacak, diyorlardı. Hayat karşısında
doğru, dik ve azimli duran, bakışları güneşe
benzeyen bir aydın insan olarak tanımlıyorlardı
onu. Yaşama sevinciyle, sevgisiyle her anında
örnek olduğunu söylüyorlardı onun. Aydınlık
bir Cumhuriyet kızı, çağdaşlaşma
mücadelesinin, Aydınlanma devriminin
önderlerinden biri diye selamlıyorlardı onu.
Yüzlerce denizyıldızına ve bizlere örnek olan,
diyorlardı. Ülke ve toplum sorunlarını daima
doğru saptayan, çözümler üreten ve savunan,
eğitimci, bilim kadını, yazar… Ekonomik
bağımsızlığımızın yılmaz ve coşkulu
savunucusu, devrimci bilim insanı…
Çağdaş yaşamın öğretmeni sıfatını uygun
görüyorlardı ona; sömürgeciliğin acımasız
gerçeklerini öğreten hoca diyorlardı. Biz
cesurca yaşamayı ve hep mutlu kalmayı ondan
öğrendik, diyen öğrencileri vardı, isyan
ediyorlardı doğaya: Ona veda edemeyiz,
diyorlardı. Onu, hep heyecanlı, bakımlı,
parıldayan gözleri, etkileyici sesi, bilgi
birikimini paylaşması ve örgütçülüğüyle, inancı
güveni ve katkılarıyla anacağız, diyorlardı.
Üzerine hep yıldızlar yağacak, diyorlar; onu
bize ışık tutmaya devam edeceksin, diyerek
uğurluyorlardı. Türkel kuşumuz uçtu, gölgesi
Kozak Yaylası’nda kaldı, diyorlardı; ışıklar eşlik
etsin sonsuz yolculuğuna. Ege’nin dalgalarıyla
söyleşiyor şimdi; onurlu yaşamına
saygılarımızla, diyorlardı. “Seni toprağa
vermenin acısıyla çoğalıyoruz. Sevginin
yücesiyle kucakladın bizi. Müthiş
dostluğunla kıvançlar kattın yaşamımıza.
Gözün aydınlıklarda, gözün üzerimizde
biliyoruz. Seni seviyoruz” diyorlardı.
Yöneticisi olduğu başka birçok kurumun
yanı sıra Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği’nin Genel Başkan Yardımcısı ve
Cumhuriyet yazarı olarak ülkemizin dört bir
yanında konferanslar veren, panellerde
konuşan Türkel Minibaş, gazetesinde 1994’ten
beri “Göz Ucuyla” köşesinde yazdığı
yazılardan oluşan Bu Kez Düşmanın Adı:
Terör (2005) adlı yapıtıyla toplumsal
mücadelenin odağına dikkat çekmişti…
Türkel Minibaş’la vedalaşmak çok zor olsa
da, “aslolan hayat” her şeye rağmen insana
yaşam gücü veriyor. İnsan, insan olduğundan
beri böyle bu. Birileri dünyaya gelirken birileri
de gidiyor. Çoğu çok sevilerek gelirken birileri
çok sevilerek gidiyor, birileri sevilmeden.
Sevilerek gidenler genellikle zamansız gittiği
için de gitmeleri çok acı veriyor. Acı da insanı
insan yapıyor. İnsan acılarla büyüyüp gelişiyor
ve o onurlu yerine ulaşıyor. Sevilen giderken
verdiği acıyla seveni insan kılıyor, çoğaltıyor,
büyütüyor.
Türkel Minibaş’ı ben de çok sevmiştim...
Dostumdu. Aydındı. Devrimciydi. İnsandı...
Cunda’da Ege’nin sularıyla ve ışıklarıyla
sonsuza akıyor şimdi. Onun varoluşuyla ne
kadar kıvanç duysa azdır sevenleri. Aklı,
gülüşü, dostluğu, çalışkanlığı, direnci hep
özleniyor.
Türkel Minibaş, Aklı, Gülüşü, Dostluğu,
Çalışkanlığı, Direnciyle Bir Güzel İnsandı
Kadın Emeğinin Gücü
Adları Ayla, Şengül, Hatice’ydi... Kimi ortayı ancak bitirmiş,
kimi ilkokulun kapısını bile görememişti. Kimi 25’inde,
kimiyse çoktan 40’ına merdiven dayamıştı, ama... Hepsinin de
isteği aynıydı: “Ev kadını olarak ölmemek!” Onlar, 75 yıl önce
Urfa’daki çorap imalathanesinde, Aydın’daki tekstil
işletmelerindeki kadınlardan... İzmir, Sıvas ve Konya’daki
tezgâhlarda halı dokuyan kızlardan farklıydılar. Çünkü onlar,
evlerinden sadece aile bütçesine katkıda bulunmak ya da
ekonomik bağımsızlık kazanmak adına değil... Bozulmaz
denen yazgılarını değiştirmek için çıkmışlardı. İstanbul
Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama
Merkezi’nin minik atölyesinde kazanılan beceriler ve
öğrenilenler ise sadece kendilerinin değil, ailelerinin de
yazgısını değiştirdi.
8 Mart 2007
Minibaş ‘Keşke kadõnlarõmõza örnek projelerimiz olsa...’ dedi
Organik Oyuncak Projesi doğdu
ÇYDD Başkan Yardõmcõsõ, yazarõmõz, kadõn ve çocuk haklarõnõn savunucusu, emekçi ve üretici dostu, bilim
insanõ Prof. Dr. Türkel Minibaş’õ ölümünün 1. yõldönümünde özlemle anõyoruz.
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2010 CUMARTESİ
14 EKONOMİ
Her yüreğe dokunabilen eldi
GÖZ UCUYLA