25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara Y 10 6 10 9 9 11 11 6 8 6 8 6 4 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB K PB Y PB Y Y Y Y Y Y Y 5 6 4 12 17 18 7 11 8 10 2 2 5 Oslo PB Helsinki PB Stockholm Y Londra PB AmsterdamB Brüksel K Paris PB Bonn PB Münih PB Berlin Y Budapeşte B Madrid Y Viyana B 2 6 4 4 5 3 2 4 1 1 6 10 2 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B B PB B PB PB B B Y B PB PB 1 2 11 12 3 8 12 4 13 3 12 18 14 Yurdun kuzey, iç ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu’nun doğusu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Osmaniye ve Hatay ile sabah saatlerinde Ankara çevreleri yağışlı geçecek. Yağış Hatay çevrelerinde yağmur ve sağanak, diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Yurdun iç ve doğu kesimlerinde gece ve sabah saatlerinde buzlanma ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığı: Doğu kesimlerde 3 ila 5 derece azalacak. CUMHURİYET 31 ARALIK 2010 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Aralık GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK Meclisi’ni de Batılılıktan uzaklaşan, dümeni Doğu’ya çevirmiş siyasetçiler topluluğu diye de suçlamaktan uzak durun artık. Bakın neden: Nuray Babacan’ın Milliyet’te dün yayımlanan haberine göre; TBMM’nin halkla ilişkiler binasının altındaki kantinde yılbaşı nedeniyle bisküviden sigaraya, çoraptan kaleme kadar küçük hediyeler arasında, “yılbaşı gecesi giyildiğinde uğur getireceğine inanılan ‘kırmızı iç çamaşırı (don)’” satılıyor. Kırmızı donu Batılı ülkelerde özellikle kadınlar yılbaşı geceleri yeni yılın uğurlu gelmesi dileğiyle giyiyorlar. Geçenlerde eşimle kadın iç çamaşırı satılan büyük bir dükkâna girdik. Satışa sunulan çeşit çeşit kırmızı renkte kadın donlarının yanında… kırmızı renkte erkek donları da duruyordu. Sordum: “Kırmızı renkte don alan erkekler de var mı?” Kadınlardan çok erkeklerin kırmızı renkte dona rağbet ettiğini söylediler. Babacan’ın yazdığına göre tabii Batılılaşmanın bu kadarına pes deyip süslü püslü pakette “kadınlara yönelik (kırmızı renkte ) iç çamaşırı olduğunu öğrenince” şeytan görmüş gibi kantinden uzaklaşan milletvekilleri de var elbette. Kulak asmayın bunlara; marjinal, Batı’ya entegre olamayanlara… ...Batı uygarlığının Millet Meclisi’ne de girdiğine bakın ve sonuç olarak: Batılılaşmayı neremizden anladığımızı artık anlayın! Ha bu arada bu ülkede Batı’nın olmazsa olmazlarından laiklik hâlâ tartışma konusu. Hukuk devleti Türkiye’de, 15 yıldır hüküm giymeden cezaevinde yatan 30, belki de daha fazla sayıda tutuklunun bulunduğu bir ülkede... …müzeye çevrilen Ulucanlar Cezaevi’ni gezdikten sonra “Başbakanımızın cezaevi görmüş olması hukuk sistemimizi iyileştirme konusunda gerçek bilgiye dayanan bir güvence sağladı” diyebilen bir Kültür Bakanımız var: Ertuğrul Günay. Oysa, Bay Bakan; bir Başbakan cezaevinde gördüklerinden ders alabilseydi... …Hukuk sistemini iyileştirme yerine yargıyı buyruğuna alan anayasal düzenlemelere başvurur muydu? Bakan acaba Ulucanlar Cezaevi’nin eski halini biliyor mu? Bugün pırıl pırıl koğuşlar… koridorlar… hatta hücreler… Kendi geçmişini unutan, solculuğu dindar sağcılığa feda eden Günay ne bilsin Ulucanlar’ın köhne geçmişini? Ulucanlar gerçekten yakın tarihe tanıklık eden bir cezaevidir. Nâzım’dan Ecevit’e kadar ünlülerin yattığı, Deniz Gezmiş’in burada avluda idam edildiği bir cezaevi! Medyanın yansıttığına göre çarpıcı isimleri, çarpıcı olayları anımsatan bir düzenleme yapılmış Ulucanlar’da. Oysa, Ulucanlar demokrasi tarihimize damga vuran dönemler yaşadı. 1950’den önce Osman Bölükbaşı’nın siyaset arkadaşları Fuat Arna’lar da burada kaldı. 1950 ile 1960 arasında Menderes’e karşı demokrasi mücadelesi veren, Ulucanlar’ı mesken edinen gazetecilerden nedense söz edilmiyor medyada. 195060 arası demokrasi mücadelesi: O dönemin önemli ismi, İsmet Paşa’nın damadı Rahmetli Metin Toker iki kez yedişer ay yattı Ulucanlar’da. Ranzaları tahtakurusu yuvası 7. koğuşa konuk oldum. Menderes daha nice gazeteciyi… rahmetli Ülkü Arman’ı, Kurtul Altuğ’u ve birçok gazeteciyi oraya tıktı. 1970 sonrası: Demokratik yaşamın önemli kilometre taşı bir olayın sanıkları, Kürt milliyetçileri, örneğin Leyla Zana ve arkadaşları da aylarca yattı Ulucanlar’da. Şayet 1960’tan sonraki rejimsel çatışmalar vurgulanmak istenseydi, demokratik rejimle ilgili aşamalar ön planda tutulsaydı; 1960’larda demokratik rejime iki kez isyan eden Talat Aydemir ve Fethi Gürcan’ın da Ulucanlar’da idam edildiği ön plana çıkarılabilirdi. Ulucanlar tek parti döneminden çok partili demokrasi günlerindeki gelişmeleri aşama aşama sergileyerek… …yakın tarihe hizmet verebilir; Ulucanlar demokrasimizin her aşamasını yansıtan bir müze olabilirdi. Müzeyi hazırlayanlar belki bu çabayı esirgemediler ama.. Medya demokrasinin her dönemini anlatmayı değil, ilgi çekici öğeleri ve isimleri bir araya getirmeyi, Ulucanlar Müzesi’ni övmeyi yeğledi. Medya bu: Tarihten ders almayı unutarak bugünleri yaşıyor! Bir yılı daha devirirken bugün herkesin aklında bir yanda geçmişin bilançosu, diğer tarafta girmekte olan yeni yıla dair umutlar var. Türkiye’de nasıl bir yıl yaşamak istiyoruz ya da yeni yılda nasıl bir Türkiye istiyoruz? İşte 2011 için dileklerimiz... İnsanların haksız, hukuksuz yere fazladan bir gün dahi cezaevi köşelerinde tutulmadığı, tutukluluğun cezaya dönüşmediği; Emekçilerin maden altında ölmesinin kader olmadığı, ‘güzel bir ölüm’ olarak nitelendirilmediği; Kadınların töre, namus gibi gerekçelerle dövülüp katledilmediği, Sistemi protesto eden öğrencilerin tekmelenmediği; Küçük çocukların cinsel tacize ve tecavüze uğramadığı; Yargıçların hür olduğu; Gazetecilerin iktidar baskısı yaşamadan özgürce çalışabildiği; Hiçbir bireyin etnik, dini ya da cinsel tercihlerine göre ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Nasıl Bir Yeni Yıl? dışlanmadığı, ayrımcılığa tabi tutulmadığı; Dış politikanın iç siyasete alet edilmediği; Lokantalarında alkol alma özgürlüğünün kısıtlanmadığı; Dünya aydınlarının ülkemize gelmeye korkmadığı; Cumartesi Anneleri’nin artık Galatasaray Lisesi önüne çıkmaya gerek duymadığı; Taşeronlaşmanın, yeni 4C’lerin yaşanmadığı, sendikal hakların özgürce kullanılabildiği; Sanatta sansürün olmadığı; Şehirlerin beton yığınlarıyla değil heykellerle süslendiği, rant uğruna çevrenin ve doğal güzelliklerin yağmalanmadığı; Öğrencilerin İslamcı ideolojiye göre değil akılcı, bilimsel metotlarla eğitildiği; Eğitimin herkes için parasız olduğu; Kimsesiz çocukların horlanmadığı, yurt ve yuvalarda ‘aile yoksunluğunu’ hissetmediği; Yatılı bölge okullarında öğrencilerin aç bırakılmadığı ve üşütülmediği; Yoksulluğun ve işsizliğin kader olmaktan çıktığı; Zengin ve yoksul arasındaki uçurumun artmadığı, gelir adaletinin sağlandığı; Sağlık hizmetlerinin özelleştirilip insanların sağlık hakkının elinden alınmadığı; Mezarda emeklilik politikalarına son verilip, emeklilerin refah içinde yaşatıldığı; Seçimi kazanma uğruna ülke bütçesinin sadaka politikalarına heba edilmediği; Hükümetin ve yerel yönetimlerin hesap verebilir olduğu, yolsuzlukların önlendiği; Milletvekillerinin kürsü dışındaki tüm dokunulmazlıklarının kaldırıldığı; Dinin siyasete alet edilmediği; Terör şantajı gölgesinde toplumu ayrıştırıcı, öfke ve nefreti körükleyen politikaların yürütülmediği; Herkesin kültürel haklarını özgürce kullandığı ancak bunların ‘bölünme’ endişelerine yol açacak politikalara dönüştürülmediği; İktidarın ‘kendi ideolojik öncelikleri’ni dayattığı değil, halkın beklentilerine yanıt veren, üzerinde tüm toplum kesimlerinin uzlaştığı demokratik ve özgürlükçü bir yeni anayasanın hedeflendiği; bir Türkiye. Bu dileklerin yaşama geçirilmesi çok mu zor? GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ucakirozer@cumhuriyet.com.tr görmeyi planladığım yerlerden biri “Ölüler kenti” diye bilinen 5 bin yıllık mezarlıktı. Eski Mısır’da ölümden sonra hayat olduğuna inanılıyordu. Bu yüzden de mezarlar oda şeklindeydi. O mezarlıklardan birinde iki bine yakın insan yaşıyor. Yoksul ve evsiz Mısırlılar oda mezarları mesken tutmuşlar. Adı da oradan geliyor. Kahire rehberinde burası anlatılıyor ama, gidilmesi tavsiye edilmiyor. Tehlikeli... Kaldığım pansiyondaki Mısırlı çalışanlara sordum. “Gitme” dediler, “hele tek başına”... Israr edince, yöntemini söylediler. Tanıdıkları bir taksiyle gideceğim. Taksi şoförleri prensip olarak mezarlığın dış kapısından içeri girmiyor. Beni orada bekleyecek. Girişteki delikanlılığa yürüyen çocuklara iki ekmek alabilecekleri kadar Mısır Lirası vereceğim. Onlar bana rehberlik edecek. İç kesimlerde odalarda fotoğraf çekmek istediğimde yine 23 ekmek bedeline karşılık para vereceğim. O insanlar için 100 doların bir kıymeti yok, ama 2 ekmek parası çok büyük. Bu yöntemle 1015 dolar karşılığı Mısır Lirası harcayıp birkaç saat “Ölüler kenti”nde dolaştım, fotoğraflar çektim, 1415 yaş grubundan arkadaşlar edindim. Dönüşte taksi şoförünün ilk sorusu şu oldu: “Her şeyini kontrol ettin mi? Çalınan bir şey var mı?” Takıldım: “Çantam... Her şey yanımda da, galiba aklım orada kaldı.” Mısır’da pirince yüzde 10 zam gelsin, halk ayaklanır. Eldeki hakları da götüren bir dizi yasa çıksın, pirinç tanesi kadar hükmü olmaz. Taksi şoförünün anlatımı buydu. 2011 seçim yılı... YSK 12 Haziran’da seçimlerin yapılmasına göre kendi hazırlıklarını sürdürüyor. Başta iktidar olmak üzere siyasi partiler seçim havasına girdi. Mısır örneğinden de yola çıkarak bizdeki demokrasi ufuklarını şöyle sıralayamaz mıyız: Elektrik, su gibi düzenli borçların silinmesi. Vergi affı getirilmesi. Kimi kamu görevlilerinin disiplin ve benzer suçlarının ortadan kaldırılması. Evlere makarna, pirinç, kömür gibi temel gereksinimlerin devletin değil de iktidar partisinin yardımıymış gibi dağıtılması. Aynı yöntemle belli bölgelerde okula giden çocuk başına annesine ayda 50 lira verilmesi... Alın size ileri demokrasi... Alın size demokrasinin tabana yayılması... Alın size halk iradesinin bağımsız, hür tercihle tecellisi... Bugün Türkiye’nin geldiği noktada yukarıda sıraladıklarımıza karşı çıkarak siyaset yapmak neredeyse olanaksız. İş, bu noktaya getirildi. Bu kış kıyamette dar gelirli bir yurttaşımız için bir ton kömürün maddi karşılığı ölçülemez. O yurttaşımız, “Ben neden bir ton kömüre muhtaç hale geldim” diye sormuyor, “Kömürümüz oldu, Allah hükümete zeval vermesin” diyor. Demokrasimizin ulaştığı aşama bu... Seçime giderken hükümetin uyguladığı bir başka yöntem şu: Sorunları diri tutmak; çözmek yerine kullanmak. Seçim meydanında üç “sorunu” seçim fırsatına çevirmeyi planlıyorlar. Türban yasağı, Kürt sorunu, darbe iddiaları. Türbanda CHP’nin konuya el atmasına, olayı büyütme girişimleriyle karşılık verdiler. Kürt sorununda bütün somut umutları 13 Haziran sabahına takvimlediler. Darbe iddialarını derinlemesine ve hızlı sorgulamak yerine taksit taksit, gerektikçe “deşiyorlar”. Olmuş hiçbir darbe, verilmiş hiçbir muhtıra soruşturulmuyor ama, “hazırlık hareketi”, “eksik teşebbüs” deyip bir dizi ucu açık dava oluşturuluyor. 2011 seçimleri demokrasiyi ilerigeri götürmesin, rayına oturtsun yeter. ankcum@cumhuriyet.com.tr TÜM FAKÜLTELERDE POLİSE ARAMA YETKİSİ VERİLMESİ İÜ’LÜ ÖĞRENCİLERİN TEPKİSİNİ ÇEKTİ Arama kararına protesto İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi’nin Fatih ilçesi sınırları içindeki tüm fakültelerinde polise sınırsız arama yetkisi verilmesi öğrenciler tarafından protesto edildi. İÜ’nün Beyazıt’taki ana kapısına “İstanbul Üniversitesi Yarı Açık Cezaevi” yazılı pankart asarak tepki gösteren öğrenciler, rektör Prof. Dr. Yunus Söylet’i istifaya çağırdılar. Söylet de açıklamasında söz konusu kararın öğrencilerin can güvenliğini sağlamak amacıyla 2005 yılında alındığını ve bugüne dek uygulandığını belirtti. Aralarında GençSen, Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Kolektifleri, TKP’li Gençlik, Emek Gençliği’nin de bulunduğu gruplar dün İÜ’nün Beyazıt Merkez Kampusu önünde bir araya geldi. Yaklaşık 200 kişilik öğrenci grubu “Polise sınırsız arama yetkisi veren Başbakan’ın rektörü Yunus Söylet istifa et”, “Aradığın şey çantamda değil kafamda”, “Potansiyel suçlu değil öğrenciyiz”, “Okuluma suçlu gibi girip çıkmak istemiyorum” yazılı döviz ve pankartlar taşıdılar. ÖğİÜ’lü öğrenciler rektör Prof. Dr. Yunus Söylet’i istifaya çağırırken Beyazıt’taki ana kapıya “İstanbul Üniversitesi Yarı Açık Cezaevi” yazılı pankart asarak tepki gösterdi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) rencilerin hazırladıkları “İstanbul Üniversitesi Yarı Açık Cezaevi” pankartını ana kapıya asarken Özel Güvenlik Birimi’nin ve sivil polislerin pankartı indirmeye çalışması gerginliğe neden oldu. Yapılan açıklamada, karar bilime ve akademik özgürlüğe vurulmuş bir darbe olarak nitelendi. Kararın hukuka da aykırı olduğu vurgulanarak “Karar açık bir şekilde üniversiteyi cezaevine çevirecek. İÜ’de okuyan on binlerce öğrenci polis tarafından baskı altına alınacak” denildi. Türkiye Gençlik Birliği (TGB) de aynı yerde yaptığı eylem ile kararı protesto etti. “İstanbul Üni ‘EVREN’E VERİLEN DOKTORA GERİ ALINSIN’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğrencileri, İÜ Rektörlüğü’nün 1982’de 12 Eylül’ün mimarı 7. Cumhurbaşkanı Orgeneral Kenan Evren’e verdiği “fahri doktora” unvanının geri alınması için 250 imza toplayarak rektörlüğe verdi. İÜ yönetimi, Evren’e 1982 yılında “hukuk” alanında fahri doktora unvanı vermişti. İÜ Beyazıt Yerleşkesi önünde önceki gün bir araya gelen öğrenciler, “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek”, “Evren’e verilen doktora geri alınsın”, “Gün gelecek, devran dönecek, darbeciler halka hesap verecek” ve “YÖK, polis, medya, bu abluka kalkacak” sloganları attı. Grup adına açıklama yapan Eren Yurt, Kenan Evren’e “Vatana hizmet ve yurtta ilmin yayılmasında büyük hizmetler ifası” gerekçesiyle fahri doktora verildiğini anımsatarak, İÜ’nün bu utancı 28 yıldır taşıdığını söyledi. 12 Eylül askeri faşist cuntasının başı olan Kenan Evren’e fahri doktora vermenin yüz binlerce insanın işkencelerden geçirilmesini “ilmi bir meziyet” saymak anlamına geldiğine dikkat çekti. versitesi AKP’nin karakolu olmayacaktır” pankartı açan TGB’liler “Dikkat üniversitede dikta(rek)tör var”, “Bilimi önleme aramasına hayır” dövizleri taşıdılar. Grup adına açıklama yapan TGB İstanbul İl Yöneticisi Özgür Tel, “Her türlü baskı ve şiddete rağmen gençlikle başa çıkamayanlar şimdi hukuksuzluğa daha fazla sarılıyorlar. Böyle bir karar faşist bir yönetimin polis devletinde mümkün olur. Üniversiteler suç merkezleri midir, olay yeri midir?” dedi. Prof. Söylet tarafından yapılan yazılı açıklamada “önleme arama mahkeme kararı”nın İÜ’nün 2005’teki başvurusu sonucu alındığını kaydederek “2005 yılında ilk kez alınan karar bugüne kadar devam etmiştir. 20102011 öğretim yılı için alınan karar rektörlüğümüzce süre ve içerik açısından yeniden değerlendirilmiş olup ivedilikle gereği yapılacaktır” denildi. Birdal’a saldırana 8 yıl istemi BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da, 10 Eylül’de BDP tarafından düzenlenen “Referandum İçin Boykot’” mitinginde, Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’a yumruk atan Bilgehan Şimşek ile ilgili iddianeme tamamlandı. Şimşek’in “Birdal’ı yaralamaktan” 4, ‘“TürkKürt düşmanlığı yaratmak, halkı kin ve nefrete sürüklemek” suçundan da 4 yıl olmak üzere toplam 8 hapis istemiyle yargılanmasına karar verildi. Şimşek’e saldıran 13 kişinin ise 3 ile 5 yıl arasında hapis istemiyle yargılanacağı ifade edildi. Sakık’a saldırı girişimine müebbet DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde terör örgütü PKK’nin eski üst düzey yöneticilerinden Şemdin Sakık’a bomba düzenekli gemi maketi göndererek suikast girişiminde bulunan terör örgütü üyesi tutuklu sanık Fedli Temizyüz “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Ceza, sanığın duruşmadaki davranışları dikkate alınarak müebbete dönüştürüldü. ElKaide operasyonu: 10 gözaltı BURSA (Cumhuriyet) ElKaide’nin Bursa sorumlusu olduğu ileri sürülen zanlının da aralarında bulunduğu 8 kişi, önceki gün gözaltına alındı. Terörle Mücadele ekipleri, zanlıların ifadeleri doğrultusunda 2 kişiyi daha İstanbul’da yakalayarak Bursa’ya getirdi. Zanlıların yılbaşı öncesinde eylem hazırlığı yaptıkları öne sürüldü. Tarihler, Takvimler ve Yeni Yıllar... Bozkurt GÜVENÇ Baştarafı 2. Sayfada İzmir’de KCK operasyonu İZMİR (AA) İzmir Emniyeti, terör örgütü PKK’nin kent yapılanması KCK ile bağlantıları olduğu ileri sürülen Ege Üniversitesi öğrencileri Müzeyyen K. ve Hüseyin G. ile gösterilerde terör örgütü lehine şarkılar söylediği iddia edilen Yaşar D’yi gözaltına aldı. Zanlıların Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ay başında meydana gelen öğrenci kavgasını da provoke ettikleri ileri sürüldü. Gök kubbe altında söylenmemiş söz olmadığını bilen Mevlana, “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” der. Yeni yıllar, yeni şeyler söylemek, yapmak için bir umut ve çağrıdır; ama her yeni her zaman yeni ya da kalıcı değildir. Sözler verilir, ödüller, adaklar adanır; ama değişim kolay olmaz. Zamanın döngüselliği değişemeyen insanı gizler. Yeniler yaşlanır, unutulur; gelecek yıl yenisi gelir. En iyisine ömür yetmez. Gençler umutlarını sürdürür. Umut da olmasa dünyanın ağır yüküne, değişimin hızına / ivmesine nasıl dayanırdı insan? Bir mola verildiğinde nereden gelip nereye gittiğini sorar: “Bu serüvenin üstel bir amacı, anlamı var mıdır?” Türünü sürdürmek için doğmak, yaşamak ve ölmek döngüsü dışında? Aslında yaşarken öldüren yabanıl türlerin en başında gelir insan. Zevk ve keyif, şan şöhret ve kahramanlık için ölür ya da öldürür. Ne var ki ölmek ve öldürmek kolaydır. Bir düğmeye basıp tetik çekilerek hedefe ulaşılır. Asıl güç olan yaşamak ve yaşatmaktır. Onun sırrı ise henüz bulunamamıştır. Ömer Hayyam’da bir dörtlük ya da iki kadeh bazen yardımcı olabilir. Sevincimizi yansıtan toplulukların amacı paylaşmak, yorgun ve yılgın dostlarımızı yaşamaya özendirmektir. Olmak ve ölmek kişisel deneyimlerdir. Yılboyunca yaşamın toplumsal gizemini arayın, yaşayın ve yaşatın yalnız yılbaşında değil. Viyana konserini de kaçırmayın. Yeni yılınız gönlünüzce kutlu ve mutlu olsun. AKP binasına molotof MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’in Dargeçit ilçesinde Kılavuz Caddesi üzerinde bulunan AKP ilçe binasına kimliği belirlenemeyen kişilerce molotofkokteyli atıldı. Binada çıkan yangın, kısa sürede söndürüldü. Ölen ve yaralananın olmadığı olayda, binada maddi hasar meydan geldi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear