29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
26 ARALIK 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER Şiddet, taciz ve tecavüz iddialarıyla gündeme gelen kurum personelinden yarısı kendisini depresif olarak tanımlıyor 9 MEB, PERSONEL YLE DAVALIK SHÇEK çalışanları depresif SEVİL ARINAN ANKARA Şiddet, taciz ve tecavüz tartışmalarıyla gündeme gelen Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) her 10 çalışanından 5’i kendini “depresif” olarak tanımlıyor. Ankara Üniversitesi’nin, SHÇEK çalışanları üzerinde yaptığı araştırmada, çalışanlar tükenmişlik sınırındayken yüzde 54’ü kendini kapana sıkışmış gibi hissediyor. Ayrıca çalışanların yarısı duygusal ve fiziksel anlamda çöktü ğünü de düşünüyor. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından SHÇEK çalışanları üzerinde yapılan araştırmaya, sosyal hizmet uzmanları, üstorta düzey yöneticiler ve çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi çalışanları katıldı. Çalışanların iş kalitesini ve psikolojilerini tespit etmek için yapılan ankete katılanların yüzde 45’i iş yaşantısında amacına ulaşamadığını kaydediyor. Büyük bölümü bakım ve ilgi gerektiren iş yaptıkları için kendisini yorgun hissederken, yüzde 54’ü işin ardından “depresif”lik hissini yaşadığını belirtiyor. Çalışanlar, mesleklerinden dolayı kendilerini değersiz de görüyor. Yüzde 54’ü çoğu zaman kapana sıkışmışlık hissini yaşadığını belirten çalışanların büyük bölümü hayal kırıklığı, kaygılı ve kızgın olma hallerini de yaşıyor. Ayrıca çalışanların yarısı duygusal ve fiziksel anlamda çöktüğünü de düşünüyor. Çalışanların yüzde 76’sının becerisini geliştiremediği de ortaya çıktı. BİTKİN, BIKKIN, GÜCENMİŞ VE ZAYIF Çalışanların yüzde 49’u yaptığı işten dolayı kendini sağlıksız, yüzde 51’i mutsuz, yüzde 65’i bitkin, bıkkın, gücenmiş ve zayıf hissediyor. Yorgunluk arttıkça, tükenmişlik ve stres kaynakları artıyor. Çalışanların yarısından fazlası işlerinin saygın, diğer bireyler tarafından da kabul edilebilir olmadığını düşünüyor. Çalışma saatlerinin esnekliği, yapılan işten heyecan duymamaya neden oluyor. Türkiye’de sosyal hizmetlerin yürütülmesi için yeterli sayıda meslek elemanının olmaması uzmanların psikolojisini bozuyor. Genç çalışanlar amaçlarına ulaşamadıklarını düşündükleri için umutsuz. Ücretler yeterli ve tatmin edici bulunmuyor. Meslekte yükselmek için olanak sunulmuyor. Meslekte adil olmayan bir yükselme politikası söz konusu. Yeterli kaynak, ekipman ve donanım olmadığı için iş zamanında bitirilemiyor. İşyerinde yeni bilgi ve teknolojileri öğrenmek için eğitim kursları düzenlenmiyor. Mahkemeye giden kazanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, son 8 yılda görevden alma nedeniyle Bakanlığa dava açan personel sayısının 885 olduğunu, davayı kazanan 570 kişinin göreve iade edildiğini söyledi. Çubukçu, CHP Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadrolu, sözleşmeli ve geçici personel sayısının 2002 yılında 635 bin 215, 2010 yılında ise 752 bin 207 olduğunu belirtti. Çubukçu, 20032010 yılları arasında emekli, istifa, ölüm ve benzeri nedenlerle ayrılan personel sayısının 146 bin 379 olduğunu kaydetti. Çubukçu, 20042010 yılları arasında Bakanlık’ta, 228 bin 972 kadrolu ve sözleşmeli personelin göreve başladığını, 12 bin 307 geçici personelin de görev yaptığını belirtti. Aynı tarih aralığında istisnai kadrolara 12 personel ataması yapıldığını kaydeden Çubukçu, bunların 4’ünün başka kurumlara naklen geçiş yaptığını ifade etti. Çubukçu, CHP İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, “Silivri’deki İstanbul Selimpaşa Lisesi’nin, imam hatip lisesine dönüştürülmesine” ilişkin yazılı soru önergesini de yanıtladı. Çubukçu, İstanbul Valiliği’nin, Silivri’de imam hatip lisesine ihtiyaç duyulduğu yönünde Bakanlığa yazı gönderdiğini belirtti. İmam hatip liselerinin de diğer okullar gibi devletin resmi okulları olduğunu ifade eden Çubukçu, ihtiyaçlara göre bina değişimlerinin yapıldığını, birçok yerleşim biriminde de imam hatip lisesi binalarının eğitimin diğer hizmetlerinde kullanıldığını söyledi. 26 YILDA GÖRMED Ğ BASKI, Ş DDET KALMADI ÖZLEM GÜVEMLİ 26 yıllık kısa hayatına bir evlilik, bir çocuk ve bolca fizikselruhsal şiddet sığdıran Ümran, kaderine razı olmak yerine kendisine yeni bir hayat kurmayı tercih etti. Önce madde bağımlısı babasının baskısından kaçmak için alkolik bir adamla evlenmeyi kabul etti. Eşinin kendisini dövmesine, aldatmasına, hakaretlerine dayanan Ümran, “belki düzelir” baskısı ile bir çocuk da dünyaya getirdi. Çocuk hiçbir şeyi düzeltmedi hatta sorumlulukları arttığı için bunalan babanın eşini daha çok dövmesine yol açtı. Kızının, gördüğü şiddete tanık olmasına dayanamayan ve onunla aynı kaderi paylaşmasını istemeyen Ümran evden kaçarak Mor Çatı’ya sığındı. Orada neredeyse hayatı boyunca sahip olmasına hiç izin verilmeyen özgüvenini kazandı ve yarım kalan eğitimini dışarıdan tamamlayıp kursa giderek meslek sahibi oldu. Ümran onun gerçek adı değil. Biraz kendisini sadece para istemek için arayan babasından gizlenmek daha çok da yeni hayatında eski kötü anılarla çevrilmesine izin vermemek için gerçek adının kullanılmasını istemiyor. Madde bağımlısı babası yüzünden çocukluğunu da genç kızlığını da yaşayamadığını dile getiren Şiddetle çok Diyanet’te erken tanıştı ikinci deprem Ümran “Annem gördüğümüz şiddete hep sessiz kaldı. O da aynı baskıdan nasibini alıyordu. ‘Dışarı çıkarsanız sizi vururum, öldürürüm’ derdi. Hep tabanca taşırdı” diyor. Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Faaliyetleri Başkanı görevden alındı 9 yaşında meze yaptı Bahçeli’den terfi değerlendirmesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Siyaset ve Liderlik Okulu’nun 3. dönem eğitim faaliyetlerinin tamamlanması nedeniyle sertifika törenine katıldı. Bahçeli, gazetecilerin AYİM’in 3 generalin bir üst rütbeye terfisine ilişkin kararını anımsatarak, “AKP’den ‘karar anayasa ihlalidir’ şeklinde yorumlar yapıldı. Sizin değerlendirmeniz nedir” biçimindeki sorusuna “İlk kararı olumlu karşılayan AKP’nin ikinci karara da saygı duyması lazım. Yargı kararları üzerinde yorum yapmak doğru değil” yanıtını verdi. Kendisinden bir yaş büyük olan ablası ile sürekli “o evden” kurtulma planları yapmışlar. Ümran, 910 yaşlarındayken gecenin 4’ünde kalkıp babasının arkadaşlarına masa kurmak için meze yapmayı öğrenmiş. Okula kitaplarını babasından gizleyerek işten kaçarak gittiğini anlatan Ümran, ablası evlenince yapayalnız kalmış ve intihar etmeyi bile düşünmüş. Ümran’ın bu çaresizliği daha büyük bir kâbusa adım atmasına neden oluyor. İstanbul’dan kendisini istemeye gelen alkolik bir adamla evlenmeyi kabul eden Ümran, “Evlenirsem İstanbul’a giderim hayatımı kurtarırım diye düşündüm. Önce ailem eski eşim alkol bağımlısı olduğu için evlenmemizi istemedi. Ama gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Önce o babadan kurtulmam gerekiyordu” diyor. ‘Kimseye kimlik sorulmadı’ GAZİANTEP (Cumhuriyet) İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kurtuluş Savaşı’na giderken kimseye alt kimliğinin sorulmadığını belirterek, “Türkiye kimliği ne olursa olsun, gönlünde vatanperverlik aşkı olan, ülkesi için çalışan, fedakârlıkta bulunan, gerektiğinde canını veren insanlarındır. Bugün de daha güçlü, daha özgür, daha büyük bir Türkiye için çalışana, gayret gösterene aynı şekilde davranmalıyız” dedi. 9 yıl aralıksız şiddet Evliliği umduğu gibi Ümran için kurtuluş olamıyor. Eşinden sürekli şiddet gören Ümran, madde bağımlısı babası yüzünden eşinin ailesi tarafından da dışlanıyor. Eşinin bazı geceler eve gelmediğini otelde başka kadınlarla kaldığını anlatan Ümran ile eşi arasında 9 yıl boyunca neredeyse hiç sağlıklı bir diyalog kurulmamış. Eşinin dışarıda kaldığı zaman telefonla aradığı için “Beni nasıl ararsın” diyerek kendisini dövdüğünü dile getiren Ümran, ilk hamile kaldığında kürtaj olunca bütün aileden tepki görmüş. Ümran ailelerin baskısı ile 2002 yılında istemediği halde bir kız çocuğu sahibi olmuş. Ümran evliliğinin son 3 yılında tatsızlık çıkmasın diye suskunluk dönemine girmiş. Kendini eve kapayan Ümran kızının da kendi çocukluğunda yaşadıklarının aynısını yaşadığını görünce inisiyatifi ele almaya karar vermiş. Boşanmak istediğini söyleyince kimse buna ihtimal vermemiş. Ümran ne kadar ciddi olduğunu göstermek için kızını da alıp bir arkadaşının yanına yerleşmiş. Arkadaşı Almanya’ya gidince onun aracılığı ile Mor Çatı’ya giden Ümran yeni bir hayata adım atıyor. Annesinin öldürülüşünü AİHM’ye götürecek Haber Merkezi Ankara’da ayrıldığı eşi İstikbal Yetkin tarafından önce dövülen, sonra tecavüze uğrayan, 7 Aralık’ta 10 yerinden bıçaklanarak öldürülen Ayşe Paşalı’nın büyük kızı Burcu Paşalı, “Baba demek istemiyorum, utanıyorum ondan” diye konuştu. “Mahkeme annemi korumadı, polis korumadı. Kimse koruyamadı annemi” diyen Paşalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini açıkladı. Mahkemenin koruma kararı çıkarmamasını basiretsizlik olarak nitelendiren Paşalı, şöyle devam etti: “Kız kardeşlerim boşanmadan sonra zorunlu olarak yazın 1 ay onun yanında kaldı. Bu sürede sürekli onlara ‘Annesiz yaşayabilir misiniz’, ‘Annenizi öldürsem ne yaparsınız’ demiş. Annemi öldürdüğü bıçağı ‘Bu bıçakla annenizi, ablanızı, dayınızı keseceğim’ diyerek kardeşlerime göstermiş. Laptop bilgisayarını kardeşlerime ödünç vermiş. Arama geçmişine baktık; TCK’de (Türk Ceza Kanunu) ‘adam öldürme’, ‘adam yaralama’ gibi suçların cezalarını öğrenmiş.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de gün geçtikçe yaygınlaşan türban yerine saçının bir kısmını açıkta bırakan başörtüsü takmasıyla tanınan Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Faaliyetleri Başkanı Ayşe Sucu, görevinden alındı. Duruma tepki gösteren 28 kişilik yönetim kurulu da yarın istifa edecek. Merkezin Başkan Yardımcısı Vildan Karabulut, Sucu’nun görevden alınmasıyla ilgili yazının Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Süleyman Necati Akçeşme’nin imzasıyla kendilerine gönderildiğini belirterek, “Bizim için sürpriz oldu. Hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Neden böyle bir karar alındığını da anlamış değiliz” dedi. Ayşe Sucu’nun vakıfta 14 yıldır görev yaptığını anlatan Karabulut, “Sayın Sucu 20 kişilik grubu bugün 12 bin kişiye ulaştırdı. Bu yüzden kendisinin başarısız olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca kendisi iki üniversite mezunu. Dolayısıyla liyakatsız olduğunu da söyleyemeyiz” dedi. “Sayın Sucu’nun örtünme şekliyle görevden alınması arasında bir bağlantı olabilir mi?” sorusuna “Gerçekten böyle olmadığını düşünmek istiyoruz. Umarız bu senaryo doğru değildir” yanıtını veren Karabulut, yönetim olarak bir dizi yeni proje üzerinde çalıştıklarını anımsattı. “Dine çağdaş bakış” adı altında çok sayıda toplantı düzenlediklerini, ünlü katılımcılarla felsefe dersleri verdiklerini anlatan Karabulut, “Bugün için yaklaşık 400 tane düzenli takipçimiz olan kadın arkadaşımız var. Tarih, felsefe, tefsir, peygamberler tarihi gibi konularda çok önemli çalışmalar yapıyoruz” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’i göreve atandıktan sonra ziyaret ettiklerini de belirten Karabulut, “Sayın Görmez geçmişte bizde dersler verdi, kendisinden çok destek gördük ama gelinen noktayı anlamadık” diye konuştu. Karabulut, Kadın Merkezi yönetimindeki 28 kişinin yarın düzenleyecekleri basın toplantısının ardından görevlerinden istifa edeceklerini söyledi. AKP neden sesini çıkarmıyor? İstanbul Haber Servisi Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, iki dil tartışmaları konusunda AKP’nin suskun kalmasını eleştirerek “Böylesine tehlikeli bir dönemde iktidar suskun, sesini çıkarmıyor. İmralı ile yaptığınız pazarlıklar ortaya çıkar diye mi korkuyorsunuz?” dedi. Demokratik Özerklik Çalıştayı’na, atıfta bulunan Cindoruk “Bir çalıştayla Türkiye’nin geleceği değiştirilemez. Bir çalıştayla İmralı’dan gelen talimatlarla ülkenin birliğini ve bütünlüğünü bozamazsınız, buna izin vermeyiz” diye konuştu. Gemik’i ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldüren polise verilen cezayı yüksek buldu Yargıtay cezayı bozdu ANTALYA (AA) Antalya’da, 27 Ekim 2008’de “dur” ihtarına uymayarak motosikletiyle kaçtığı gerekçesiyle 18 yaşındaki Çağdaş Gemik’i tabancayla ateş ederek öldüren ve Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 20 Ağustos 2009’da 16 yıl 8 ay hapse çarptırılan polis memuru Mehmet Ergin hakkındaki ceza kararı, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nce bozuldu. Yargıtay bozma kararında “suç niteliğinde yanılgıya düşüldüğü” gerekçesiyle, sanık hakkında daha az ceza öngören maddeden hüküm verilmesini kararlaştırdı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, “olası kastla insan öldürme” suçundan verilen 16 yıl 8 ay hapse ilişkin, tarafların temyiz başvurularının duruşmalı olarak incelendiğini, sanık ve ölen gencin ailesinin avukatlarının itirazlarının reddedildiğini bildirdi. Yargıtay’ın bozma ilamında “Maktulün açılan ateş sonucu yaralanarak hayatını kaybettiği, olayda hayati bölgeler hedef alınarak ateş edildiğini gösteren kesin ve ye Sarıgül’den yılbaşı sofrası İstanbul Haber Servisi Şişli Belediyesi, farklı din ve inançlara mensup yaklaşık 1000 yurttaşı yılbaşı öncesi sokakta kurulan 250 metre uzunluğundaki “Yılbaşı Sofrası”nda ağırladı. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül “Amacımız, farklı dine mensup vatandaşlarımızla bir sofrada bulunmak, birlik beraberliğimizi güçlendirmek” dedi. ‘Önce üzüldüm ama...’ Bir sığınma evine gideceği ve o duruma düştüğü için önce çok üzüldüğünü söyleyen Ümran sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Bu kadar güzel bir yer olacağını düşünmemiştim. 1.5 yıl sığınma evinde kaldım. Evliyken dışarıdan gizli gizli liseyi bitirmiştim. Sığınakta kursa gittim. Güzellik uzmanı oldum. Sığınakta kalırken boşanma davası açtım ve çocuğumun velayetini aldım. Ama şimdi babası ile kalıyor. Kızım tanık oldukları yüzünden bir yıl kadar psikolojik tedavi gördü. O yüzden eski eşimin ailesi onu el üstünde tutuyorlar. Henüz 9 yaşında. Ben yeni iş buldum. Sığınakta kalırken ona söz verdiğim ev ortamını yaratacak duruma gelene kadar kızım tek başına okula gidip gelecek duruma gelinceye kadar orada kalacak. Şimdilik hafta sonları görüşüyoruz.” ‘CEZAYI DÜŞÜRMEK İÇİN MADDE ARANDI’ emik’in ailesinin avukatı Münip Ermiş, Yargıtay’ın direkt ölümün meydana geldiği bu tür bir olayda ilk kez yaralamayı öngören bir maddeyle hüküm kurduğuna dikkat çekti. Yargıtay’ın polis memuruna verilen cezayı yarı yarıya düşürmek için madde aradığını savunan Ermiş, şunları söyledi: “Yargıtay Birinci Ceza Dairesi’nin uygulanmasını istediği maddeye göre gerçekleşecek bir olayda, önce yaralama olacak, sanığın kastı yaralamaya yönelik kasıt olacak, tedavi süreci geçecek ve mağdurun ölmesi gerekecek. Bu maddeye göre sanığın kastının öldürmeye yönelik olmaması gerekiyor. Uygulanması istenen madde budur. Gemik’in ölümüyle sonuçlanan olayın ise bu maddeyle ilgisi yoktur. Polisin direkt atışı vardır. Sanık, Gemik’in kafasına ateş açmıştır. Ölümü öngörülebilir bir durumdur. Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi de bu yönde karar vermiştir. Yargıtay Birinci Ceza Dairesi’nin bu kararı, ölüm ve yaralamaya neden olmak suçlarından kendisinin verdiği binlerce kararla çelişiyor. Bu karar TCK’nin tüm ilkelerini altüst ediyor.” Ermiş, pazartesi günü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na karar düzeltme ve itiraz başvurusunda bulunacaklarını bildirdi. G Kilisede alçak koltuk krizi MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’de yaşayan Süryaniler, Hz. İsa’nın doğum gününü kutlamak amacıyla 1400 yıllık tarihi Mor Şimune kilisesinde toplandı. Törende Metropolit Nuri Saliba Özmen’in oturduğu koltuğun kutlamada bulunan Mardin Valisi Hasan Duruer’in oturduğu koltuktan büyük ve yüksekte olması küçükbir krize neden oldu. Özmen, bir süre sonra uyarılar üzerine koltuğunu değiştirdi. Kuzguncuk’a sanatçı desteği İstanbul Haber ServisiYapılaşma tehdidi ile karşı karşıya olan Kuzguncuk Bostanı’na sahip çıkmak için dün şenlik düzenledi. Şenliğe Uğur Yücel, Bennu Yıldırımlar, Melike Demirağ da katılarak destek verdi. Yücel “Bu bostana dozerler dayansa, üzerlerine çıkıp, karşı koyarım” dedi. Melike Demirağ “Arkadaş” şarkısını Kuzguncuklularla birlikte söyledi. terli kanıt bulunmadığı anlaşıldığı halde, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, olası kastla insan öldürme suçundan hüküm kurulması yasaya aykırıdır” denildi. Yargıtay, sanığın “kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak” su çundan yargılanması gerektiğini ifade ederek, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını oybirliğiyle bozdu. Böylelikle, Gemik’in ölümüne yol açan polis memuru Mehmet Ergin’in daha az ceza almasının önü açıldı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear