29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
26 ARALIK 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER 13 Davutoğlu, ‘Ermenistan, Baku ile ilişkileri düzeltmezse sınırın açılmayacağını Clinton’a söyledim’ dedi SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Bakan’ın gözüyle 2010 ORHAN BURSALI Orhan Pamuk’tan Masallar “50’li60’lı yılların ders kitaplarında Avrupa bize gerçekten de böyle toz kondurulmayan, pembe bir masal dünyası olarak mı okutuluyordu?” Pamuk’la benim gibi aynı kuşaktan gelen tüm okurlara buradan bu soruyu sormak istiyorum… Soruya “doğru yanıtı” vermek önemli… Pamuk, Cumhuriyet Türkiyesi’ni çünkü – Erbakan’ı aratmayan bir “Sizi gidi Batı taklitçileri sizi!” sığlığıyla yargılıyor… Beğenir beğenmezsiniz; Orhan Pamuk küresel ölçekte izlenen Nobelli bir yazar… “Guardian”da “Avrupa’ya dair umut ve korkuların anlatıldığı”, dünya çapında yazarların kaleme aldığı, “Benim Avrupam” başlıklı bir yazı dizisinde yer almış… Dizi, Pamuk’la başlıyor. İlk yazıda Pamuk şu cevheri yumurtluyor: “1950’lerde ve 60’larda çocukluğumun Türk okul kitaplarında Avrupa bir pembe masal ülkesiydi… Yenilen ve dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun kalıntılarından Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken Kemal Atatürk Yunan ordularıyla savaşmış, ama sonra ordunun desteğiyle Batı karşıtı değil, Batı yanlısı, modernleşmeci bir dizi kültürel, toplumsal reforma girişmişti. Yeni Türk devletini kuran seçkinlerin iktidarını sağlamlaştıran ve seksen yıldır Türkiye’de tartışılan bu reformları meşrulaştırmak için taklit etmek zorunda olduğumuz pespembe –occidentalist bir Avrupa hayaline inanmamız gerekiyordu…” Pakistan’da gıda kuyruğunda ölüm Dış Haberler Servisi Pakistan’da Afgan sınırı boyunca aşiretlerin denetiminde olan bölgedeki Har kentinde gıda yardımı almak için bekleyenleri hedef alan bombalı intihar saldırısında 43 kişi öldü. Saldırganın gıda dağıtım merkezine vücudunu ve yüzünü kapatan burkayla geldiğini söyleyen yetkililer, intihar eylemcisinin üzerinin aranmak istenmesi üzerine önce el bombası attığını sonra da üzerindeki bombayı patlattığını söyledi. Reuters’in haberine göre gıda dağıtım merkezinde saldırıya uğrayanlar Salarzai aşiretindendi. Salarzai aşiretinin Pakistan ordusunun daha önce Taliban güçlerine karşı düzenlediği harekâtları desteklediği belirtiliyor. ışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir yıllık dış politika çalışmalarını anlattığı, köşe yazarları ve yayın müdürleriyle gerçekleştirdiği basın toplantısında, izlenen politikaların stratejik yönelimleri ve bir kısmı yazılmamak koşuluyla arka planları hakkında geniş açıklamalar yaptı. Davutoğlu, Türkiye’nin, ABD ve NATO’nun, eskiden olduğu gibi, askeri ve güvenlik politikalarının bir cephe ülkesi olmayacağını vurguladı ve “Hiçbir ülkeyle bir askeri cephe ülkesi ilişkileri içine girmeyeceğiz” dedi. Davutoğlu ayrıca Türkiye’nin “Osmanlı milletler topluluğu” kurmak istediği biçimindeki açıklamaların da Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini bozmaya yönelik psikolojik propaganda olduğunu söyledi. Davutoğlu, dış politikanın, değişen dünya ve Türkiye ilişkileri içinde, dönemsel bir restorasyon içinde olduğunu, ülke çıkarlarını ön planda tuttuklarını, dış politikada eksen kayması olmadığını, AB’siz bir Türkiye olmayacağı gibi Türkiye’nin de AB olmadan düşünülemeyeceğini vurguladı. Davutoğlu, İran, Irak, Ermenistan ve “soykırım”, Kıbrıs, İsrail ve ABD ile ilişkiler konusunda geniş açıklamalarda bulundu. İstanbul’u Birleşmiş Milletler’in merkezlerinden biri olarak inşa etmek istediklerini, antiemperyalist ilk istiklal savaşı veren bir ülke olarak Türkiye’nin yoksul güney ülkelerinin savunucusu olacağını da sözlerine ekledi. İşte başlıklarla Davutoğlu’nun konuşmasından bir özet: D ışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkiye’nin NATO için artık bir cephe ülkesi olmayacağını söyledi. 2010’da hükümetinin izlediği dış politikayı değerlendiren Bakan, eksen kayması, İsrail komandolarının Mavi Marmara gemisine saldırısı, sonuca ulaşmayan Ermenistan yakınlaşması ve WikiLeaks ifşaatlarıyla ilgili genel değerlendirmeler yaptı. D sularda yurttaşlarımızı öldürmüştür. Tek gerçek budur ve bu gerçeği hiçbir şey örtbas edemez. İsrail özür dilemeli ve zararı tazmin etmelidir. Biz İsrail’le ikili ilişkilerde barışa hazırız ve bir dizi girişim de yapılıyor. Ancak İsrail’de tek bir irade yok. Zorluk buradan kaynaklanıyor.” “İsrail uluslararası protokollerden pişman değiliz. Ama Ermeniler iki adım geri bir adım ileri atıyorlar! Biz protokol imzasında ABD Dışişleri Bakanı’na söyledik, eğer Ermenistan Azerbaycan ile ilişkileri düzeltmek için adım atmazsa, bu protokol yürümez, dedik. Ermenistan Karabağ için adım atsaydı bugün sınırlar açılmış olacaktı.” “Ermenistan’la yapılan Anlatılan Avrupa “çift yüzlü Janus” gibiydi Pamuk’la aynı yıllarda Cumhuriyet okullarının sıralarından geçen ben, Avrupa’yı hiç de böyle mükemmel bir “pembe masal dünyası tasviri” içinde çağrışımı ile hatırlamıyorum. Geri dönüp baktığımda o yılların “Avrupa anlatımlarından” aklımda kalan imge olarak, iki yüzlü Roma tanrısı “Janus”a bir gönderme yapabilirim. Bizlere okutulan Avrupa’nın –Janus gibi tıpkı“çirkin ve güzel… iki yüzü” vardı: “Çirkin yüz”… anımsadığım tüm okul kitaplarında açık biçimde eleştirilen ve tarih önünde yargılanan “Avrupa sömürgeciliği” idi… Batı Avrupa ülkelerine karşı girişilen tüm “sömürgecilik mücadelelerinde”; Atatürk’ün bir “ilki” gerçekleştirdiği ve sömürgecilikten kurtulan ülkelere “örnek” olduğu, ilkokul sıralarından itibaren bize döne döne anlatılırdı… Bunun “eksiği var, fazlası yok” bir söylem olduğunu geçen yıl gittiğim Hindistan’da fark ettim… Bildiğim kadarıyla Pamuk’un, kendisi de yazar olan, Hintli bir sevgilisi var. Şimdiye dek görmediyse sevgilisiyle Yeni Delhi’deki “Teen Murti Nehru Memorial”ı lütfedip dikkatlice gezsin… Kurtuluş Savaşı mücadelesini Nehru’dan okuyun. Hindistan’ın ilk Başbakanı ve bağımsızlık lideri Jawarharlal Nehru’nun rezidansı olan ve liderin ölümü ardından “Hindistan bağımsızlık mücadelesi müzesine” dönüştürülen saray Nehru’nun anılarıyla dolu.. Ülkesinin bağımsızlık savaşı sırasında İngilizler tarafından defalarca hapse atılan Hintli lider; hapiste dünya tarihini yazmış… “Glimpses of World History” adıyla yayımladığı “1155 sayfalık” kitapta Türkiye’ye “Türkiye Avrupa’nın Hasta Adamı Oluyor”, “Yeni Türkiye küllerinden yükseliyor”, “Mustafa Kemal geçmişle bağları kopartıyor” adlı üç bölüm ayırmış… Pamuk’un –vaktiyle! “Benden başka kimse söylemeye cesaret edemedi ama biz 1 milyon Ermeniyi kıtır kıtır kestik” diye söz ettiği Ermeni meselesinden Nehru mesela, bir “soykırım” değil; “Çarlık Rusyası” ile “büyük Batılı güçlerin”; Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kullandığı bir silah olarak bahsediyor…. Kurtuluş Savaşı’ndan söz ederken de; “Mustafa Kemal’in İzmir’de Yunanlıları denize döktüğünü haber aldığımızda…” diye anlatıyor: “Biz Lucknow hapishanesindeydik. Türklerin zaferini, hücremizi elimize geçirebildiğimiz ıvır zıvırla donatarak kutladık; gece ışıkları açık bıraktık…” Hapisteki hücresinden; Hindistan bağımsızlık liderinin başta “Kurtuluş Savaşı” olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun tüm aşamalarını, İsmet Paşa’nın Lozan’da ustalıkla kullandığı “sağırlığı” dahil coşku içinde izlemiş olmasına “Teen Murti”yi gezerken hayret etmiş; Cumhuriyetin “tarih kitaplarında”, ulusların bağımsızlık savaşı adına ülkemizin oluşturduğu örnek bağlamında bize aktarılanların mütevazı kaldığını düşünmüştüm… Yerkürenin beri ucundaki bir hapishane hücresinden, Nehru herhalde bunları durduk yerde kursağından atmıyordu... “Bağımsızlık tarihi” o yıllarda henüz yeni yazılmakta ve şekillenmekte olduğu için, “resmi tarih” yazdığı da söylenemezdi… Okul kitaplarında bize anlatılan “Avrupa’nın” bir çehresi buysa; diğer çehresi de öte yandan gayet tabii çok büyük bir “uygarlık kaynağı, aydınlanma yuvası, sanat ve estetik dünyasıydı”… Bütün bunlar yalan mı? Aşırı bazı basitleştirmeler ve banalleştirmeler ötesinde, bu Avrupa tasvirinin bugün her zamankinden geçerli ve isabetli; özde çok gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Sade İngiliz “Guardian” okurları için değil, Pamuk’la... bizim gibi aynı dönemi yaşamayan Türkiye’nin genç kuşakları adına, sorumsuzca böyle “tarihi çarpıtmanın” cevap verilmesi gereken ciddi bir konu olduğunu düşündüğümden... Kaldığım yerden devam edeceğim. nilgun@cumhuriyet.com.tr Stratejik yönelim Türkiye artık ABD, AB ve NATO’nun eskiden olduğu gibi askeri güvenlik amacına yönelik bir cephe ülkesi olmayacak. 60 yıl boyunca savunmaya büyük paralar ayırdık ve harcadık. Eğitimden ve diğer alanlardan kıstık. Artık NATO’da bir cephe ittifakı olarak davranmamalı ve sorun çözücü olarak politika izlemeli. Askeri işbirlikleri, ekonomik boyutları ile birlikte gidecektir artık. Buna dikkat ediyoruz ve ekonomik çıkarlarımızı savunuyoruz. Dünya teknolojik devrimle birlikte yeni bir döneme girdi ve dış politikalarda bir restorasyon yaşanıyor. Sovyetler Birliği dağıldığında, Huntington, “Tarihin sonu geldi” demişti. Ben ise o zaman “tarih” şimdi yeniden başlıyor diye bir konuşma yapmıştım. Dünya değişirken Türkiye sabit kalmaz. mindeki yorumlar doğru değildir. Dış politikada 4 ilkemiz var. Küresel uluslararası siyasette etkin görünümlü bir Türkiye. Türk görüşü vardır. Biz uluslararası sorunların çözümünde katkı yapabiliriz imajını yerleştirmek istiyoruz. bulunuyoruz. Gizli ve açık ama yaptığımız önerileri kısa bir süre sonra Rum gazetelerinde okuyoruz. Hemen oraya sızdırıyorlar. ‘Annan Planı’nı okumadık’ Dış Haberler ServisiKıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos, 24 Nisan 2004’de Kıbrıs’ta eşzamanlı referanduma sunulan ve Kıbrıslı Türklerin yüzde 65 “evet”, Rumların da yüzde 76 “hayır” dediği, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm öngören Annan Planı’nı, kendisinin ve dönemin Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’un okumadığını belirtti. Hrisostomos, haftalık Kathimerini gazetesine yaptığı açıklamada, “Annan Planı’nın milli sorunumuzu çözebileceğini zannetmiyorum ama Kıbrıs Cumhuriyeti’ni dağıtırdı. İnancım buydu ve bütün gücümle ve ruhumla tepki gösterdim, şükür ki halk da akıllılık edip doğru tepki gösterdi. Halk, Annan Planı’nı okumadı, sadece planla ilgili duyduklarını değerlendirdi. Planı kimse okumadı, Annan Planı 10 bin sayfaydı” dedi. Clinton özür diledi ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, WikiLeaks belgelerinin sonuçları konusunda bizden özür diledi. Ben bu özrü kamuoyuna açıklayacağım dedim, tabii, dedi. ABD resmen özür dilemiştir. Diplomatların kriptolarında duydukları, doğrulanmayan bir sürü olay da yazılır. Dış politika bunlar üzerinden sürdürülemez. Eksen kayması yok Bu yorumlar doğru değil. Komşularla sıfır sorun politikası, çevremizle her türlü ilişkiyi düzeltmeye, ekonomiyi genişletmeye ve barışı gözeten istikrarlı bir bölge inşa etmeye yöneliktir. Suriye ile ilişkilerde sorunları aştık. AB ile ilişkilerde tıkanıklığı yaratan biz değiliz. Görüşmelerde yeni fasıllar açılmasını onlar engelliyor. Sürekli olarak, tıkanıklığı aşacak yeni önerilerde bununuyoruz. 6 öneri yaptık, çok iyi bulduklarını söylüyorlar, Kıbrıs için de sorunu açacak girişimlerde Marmara gemisine saldırı İsrail uluslararası sularda yurttaşlarımızı öldürmüştür. Tek gerçek budur ve bu gerçeği hiçbir şey örtbas edemez. İsrail özür dilemeli ve zararı tazmin etmelidir. Biz İsrail’le ikili ilişkilerde barışa hazırız ve bir dizi girişim de yapılıyor. Ancak İsrail’de tek bir irade yok. Parçalanmış bir hükümet ve Knesset (parlemento) var. Zorluk buradan kaynaklanıyor. Bütüne bakalım, parçaya değil Dış politikada genel çizgiye bakın. Parça parça olayları genellemek yanlış olur. Örneğin İsrail’le yaşanan olayın ABD ile ilişkileri bozduğu, bozacağı, Türkiye’nin hesap vermek zorunda kalacağı, Batı ile ilişkilerinin bozulduğu biçi ‘BM’nin yeni şehri İstanbul’ ışişleri Bakanı, Türkiye’yi uluslararası ortamda adından daha fazla söz ettiren ve sözü geçen bir ülke haline getirme çabalarının zaman zaman başarıya ulaştığına işaret etti. D Lübnan’ın aranan militanı öldürüldü Dış Haberler Servisi Lübnan’da El Kaide’ye yakınlığı ile bilinen Jund el Şam örgütünün lideri Ebu Ramiz Şahmarani, Filistinlilerin yaşadığı bir mülteci kampında öldürülmüş olarak bulundu. Elleri kelepçeli, gözleri bağlı ve başının arkasında kurşun yarası olan Şahmarani’nin “infaz” kurbanı olduğu sanılıyor. stanbul’da büyük buluşma var “Uluslararası organizasyonlar içinde etkin roller üstleniyoruz. Türkiye, emperyalizme karşı istiklal savaşı veren dünyada ilk ülke. Bunu başarmışız. Türkiye, yoksul güney ülkeleriyle birlikte hareket edecek, onların çıkarlarının kabul görmesi için çalışacağız. Bu amaçla yapılan toplantılara öncülük ediyoruz. 2011’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan sonra en büyük zirveyi İstanbul’da düzenliyoruz. En az 192 ülke katılacak. Bu, yoksul güney ülkelerinin öncülük edeceği zirve olacak ve 10 yılda bir yapılacak. Organizasyona Avusturya’ya ra kip olarak talip olduk ve 80 bizim talebimiz desteklendi. Dünyada eşitsizliğe karşı çıkıyoruz ve nükleer silahların azaltılmasında da rol üstleniyoruz. Bu zirveye sosyal konularda dünyanın en seçkin aydınlarını çağıracağız. Küresel ekonomide güney yarıkürenin sözcüsü olmadan öne çıkamayız. ‘Soykırım’ Hukuki olarak soykırım yaptığı kararlaştırılan tek bir ülke var, Nazi Almanyası. Osmanlı zamanında olmuş olayların acısını anlıyoruz ancak bunlar soykırım değildir ve hiçbir zaman da Türkiye’nin, bu halkın omuzlarına böyle tarihi bir sorumluluğun haksız yere yüklenmesine evet diyemeyiz. Türkler Balkanlar’da büyük kayıplar verdiler, Kafkasya’da da. O zaman bunların da hesabını ortaya koymalıyız ve tazmin edilmesini istemeliyiz. Ama bu tür yaklaşımlar bir sonuç vermez. Diyas pora ile görüşüyoruz. Ermenistan’la yapılan protokollerden pişman değiliz. Ama Ermeniler iki adım geri bir adım ileri atıyorlar! Biz protokol imzasında ABD Dışişleri Bakanı’na söyledik, eğer Ermenistan, Azerbaycan ile ilişkileri düzeltmek için adım atmazsa, bu protokol yürümez dedik. Eğer Ermenistan Karabağ’daki iki bölgeden çıksaydı, bugün sınırlar açılmış olacaktı. ran’la ilişkiler İran’ın atom bombası yapmasına karşıyız. Ancak, İran’ın nükleer enerji üretmesine karşı alınan ve alınmak istenen yaptırımları onaylamıyoruz. İran’ın atom bombası ürettiğine ilişkin elde ciddi bir veri bulunmuyor. Uluslararası bir şüphe var. Ancak sadece bu şüpheye dayanarak, İran’ın nükleer enerji çalışmaları engellenmemeli. Çok sevgili, kıymetli kardeşim N 23. ölüm yıldönümünde saygı ve özlemle anıyorum. ’i DE C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear