Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Nostos Algos*
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Medya “sirkinin” bir parçası gibi
durmadığından, ayrıca bir siyaset bilimci
olduğundan, “köşesini” düzenli olarak izlemeye
çalıştığım bir yazarı, son günlerde okurken,
“şimdi bunları söylüyor, ama aslında ne diyor”
diye düşünmeden edemiyorum.
Düş kırıklığı
Sayın yazarın morali bozuk. Belli ki gerçeklik,
Greenspan’ın bir sözünü ödünç alırsak,
“dünyayı anlamakta kullandığı modele”
uymamış. Olaylar, yazarın öngörülerine,
umutlarıma uygun yönde gelişmemekte ısrar
ediyor.
Yazarımız, zamanında tüm tepkilere rağmen
başörtüsünü, AKP’nin sistem içinde varlığını,
net biçimde dindar kesimin hakkını savunmuş.
Şimdi, demokrasi diye diye tek parti rejimine
doğru koşuyor olmamızdan korkuyor. Bugünkü
iktidar demokrasi adına, her icraatında daha da
otoriterleşiyormuş. Sivil otoriter, tek parti
rejimine doğru gidiyormuş. Daha otoriter bir
siyaset yaklaşımından daha demokratik olana
gitmek için başladığımız değişimde gelinen
noktada böyle büyük bir savruluş
yaşanıyormuş. Uzun vadede, gerçekten
vesayet siyasetinden kurtulmanın yolu, sadece
askeri kendi sınırına çekmek değil, sivil
siyasetin kırıp dökmeden yönetebilme
kabiliyetine sahip olmasıymış. Yoksa diyor,
asker gider, sivil dikta gelir. Statükoyu
beğenmediğimiz, daha iyisini istediğimiz için
yola çıkmışız. Eğer bunun sonunda
ulaşacağımız yer statüko bile değil, daha da
gerisi olacaksa kaygı duymamız gerekirmiş.
Örmeğin, Kürt meselesinde, artık daha kötü bir
noktadaymışız.
Devrim olmadan devrim
Yazarımız iki koro arasında solo yapmanın
müthiş ağırlığını hissediyormuş; fikir yürütürken
akılcı, hakça bir yaklaşım sergilemeye
çalışıyormuş. Ama son günlerde, iktidar yanlıları
tarafından olmadık suçlamalara maruz
kalıyormuş. Türkiye’nin çivisinin çıktığına
inanıyormuş, ama bunu söyleyince kendisine
statükocu diyorlarmış. Tarih bu dönemi çok
karanlık bir dönem olarak yazacakmış. Buna
eminmiş. Ama görmek, bakmak istemeyenler
karanlığı bile göremezmiş!
Yazarımız, bugün komplo teorilerinden halkın
artık kimseye inanmadığından da yakınıyor.
Daha önceleri AK Parti’ye inanç daha
fazlaymış. Mesela e-muhtırada büyük olay
olmuş. Şimdi suikast falan dendi mi insanlar
pek de ilgilenmiyorlarmış. Asıl tehlike de
buymuş.
Gidişin sonuçlarını da maalesef 2010’da
göreceğiz diye düşünüyor. Şimdiki iyi gidiş diye
takdim edilen şeyin, zaten hali hazırda bir tür
sivil otoriter tek parti rejimine doğru bir gidiş
olduğuna inanıyor. Türkiye’de bir devrim
olmadan, devrim niteliğinde değişiklikler
gerçekleştirilmek istendiğini düşünüyor.
Bu içinde yaşadığımız günleri tarih
yazacakmış. Ama çok karanlık dönemler olarak
yazacakmış; bundan eminmiş. Ama hâlâ AKP’n
ilk döneminin iyi bir rehabilitasyon olduğunu
düşünüyormuş…
‘Tehlikenin farkında mısınız?’
diyorduk da…
Bugün yazarımızın gerçekleşiyor olmasından
korktuğu her şeyin, olacağını daha bu süreç
başlarken (ilk dönemden önce) yazmamış
mıydık? AKP’nin tek başına
değerlendirilmesinin yanlış sonuçlara yol
açacağını vurgulamadık mı? AKP’yi siyasal
İslamla birlikte, siyasal İslamın dinamiklerini de
hem bu hareketin kendi özellikleri, hem de
bölge jeopolitiği içinde düşünmek gerektiğini
söylemedik mi? Tehlikenin İran tipi şeriat rejimi
değil, totaliter rejim olasılığı olduğunu
vurgulamadık mı? İki farklı “hakikat rejiminden”,
siyasal İslamın “rejiminin”, totaliter
özelliklerinden söz etmedik mi? Siyasal İslamın
ideolojik kodları ve “bio-politiği” açısından
demokrasiye yabancı olduğunu defalarca
vurgulamadık mı?
Bu ülkede yaşananları İran’la karşılaştırmanın
yanlış olduğunu, Mısır deneyimine bakmak
gerektiğini yazmadık mı? Siyasal İslamın
siyasal, ekonomik ve kültürel iktidarı, devrim
yoluyla değil bir “pasif devrim” süreci içinde,
AKP aracılığıyla, cemaatlere dayanarak ele
geçirmekte olduğunu defalarca vurgulayıp
uyarmadık mı? “Türban türban değildir”,
olsaydı sorun yoktu, oysa “türban topluma bir
hegemonya kristalleştirme nesnesi” olarak
dayatılıyordu. Siyasal İslamın demokrasi
söylemine, bu hareketin amaçladığı hakikat
rejimini, bio-politiği, “Cumhuriyet” (modernite)
düşmanlığının reaksiyoner köklerini, uluslararası
ilişkilerini göz önüne almadan, destek verenler
ile ilgili olarak “liberal entelijensiyanın yavaş
intiharından” söz etmedik mi?
Halkın artık kimseye inanmadığına gelince,
Aydınlanma geleneğine saldırının,
postmodernizmin “bedenler ve diller”
saplantısının “yapının” “simgesel verimliliğini”
yıkacağına da işaret ettik. Ondan sonra herkes,
her olayda, “Adamın arkasındaki adamın
arkasındaki adam kim?” diye sormaya
başlayacaktı…
“Biz tehlikenin farkında mısınız?” derken, esas
vesayet rejimi, sermayenin vesayet rejimidir
diyerek uyarmadık mı?.. “Büyük başkası”
(sermaye) dururken etnik, dini “başkası”
aramanın olası sonuçlarının bizi buralara
getireceğini öngörmedik mi?
Şimdi, yazarımızı okurken o günlere “kederli
bir dönüş” duygusu yaşıyorum. “Acaba neden
derdimizi anlatamadık?”, “Başka türlü mü
söyleseydik?”, “Hata acaba bizde mi?” diye
düşünerek… Ama içimden bir ses “abartmayın,
moralinizi bozmayın, aslında çok az insan
kendisini zeitgeist’in cazibesinden kurtarabilir”
diyor.
* Kederli dönüş
ERDOĞAN AKP GRUBUNDA KONUŞTU
‘Kurumlar
arasında
çatışma yok’
MHP lideri, ‘AKP’ye millet desteğinin devam edip etmediğini sõnama zamanõ geldi’ dedi
Bahçeli sandõğõ işaret ettiANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - MHP Genel Başkanõ Devlet
Bahçeli, AKP’den kurtuluş için
“sandığı” işaret ederek “AKP’ye
millet desteğinin devam edip et-
mediğinin sınama zamanının gel-
diğini” söyledi.
MHP Genel Başkanõ Bahçeli, yeni
yõldaki ilk grup toplantõsõnda yaptõğõ
konuşmada, Kürt açõlõmõnõn Türki-
ye’ye olumsuz yansõmalarõnõ sayar-
ken, AKP hükümeti döneminde Tür-
kiye’nin birlik ve kardeşliğine “sui-
kast” düzenlendiğine işaret etti. Bah-
çeli, “Bugün bir ateş çemberinden
geçmekte olan Türkiye Cumhuri-
yeti, devlet ve millet olarak bir be-
ka sorunuyla yüz yüzedir. Maruz
kaldığımız suikastın hedefi, Tür-
kiye’nin milli birliği ve kardeşliği-
dir” dedi. AKP’nin Kürt açõlõmõnõ ya-
şama geçirmek için olanak ve zemin
arayõşõna devam edeceğinin anlaşõl-
dõğõnõ belirten Bahçeli, bu konudaki
yol haritasõnõn da netleşmeye başla-
dõğõnõ bildirdi. AKP’nin, kõsa vadede
PKK dayatmalarõnõn yaşama geçiril-
mesinin psikolojik altyapõsõnõ hazõr-
layõp, bu konuda “köprü” görevi
görecek idari düzenlemeler yapõla-
cağõnõn anlaşõldõğõnõ belirten Bahçe-
li, orta vadede yasal değişiklikler,
üçüncü ve son aşamada ise anayasa
değişikliklerinin gündeme taşõnaca-
ğõnõ, Türk milli kimliğinin değiştiri-
lip, ikinci bir dilin eğitim dili haline
getirilmesi, yerel yönetimlerin yetki-
lilerinin arttõrõlarak otonomiye ze-
min hazõrlanmasõnõn TBMM önüne
getirileceğini ifade etti.
Türkiye’nin hiçbir sorununun çö-
zülemez olmadõğõnõ söyleyen Bahçeli,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu garabetin bir an önce son
bulması ve yeni bir onarım ve nor-
malleşme sürecinin başlaması Tür-
kiye’nin artık en öncelikli mesele-
sidir. Bunun yegâne ve meşru yolu
bellidir, o da millet iradesine mü-
racaat etmektir. İki buçuk yıl önce,
AKP’nin arkası gelmeyen vaatle-
rine verilen millet desteğinin de de-
vam edip etmediğinin sınanmasının
zamanı gelmiştir. Er ya da geç mil-
letin hakemliğine gidilecektir.”
Konuşmasõnda ekonomik geliş-
melere de değinen Bahçeli, yeni
yõlla birlikte gelen zam yağmuruna
da tepki gösterdi. Başbakan Tayyip
Erdoğan’õn “ümük sıktırmayaca-
ğız” diyerek, IMF’ye rest çektiğini
anõmsatan Bahçeli, “Artık ümük
sıkmak için IMF’ye gerek kal-
mamış, Başbakan bunu tek başı-
na yapabileceğini açıkça ispat et-
miştir” diye konuştu.
Kozmik haberleşme
AKP’nin gizli ajandasõnda IMF’yle
bir anlaşma planlandõğõnõn son gün-
lerdeki açõklama ile iyice anlaşõldõğõnõ
kaydeden Bahçeli, Başbakan’õn seçim
hesabõnõ da yapõlacak bu anlaşmaya
göre yaptõğõnõ kaydetti. Bahçeli, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
“Anlaşıldığı kadarıyla, IMF gel-
meden önce kozmik haberleşmey-
le klasik talimatlarını Başbakan
Erdoğan’a iletmiş, bu kapsamda
hükümette buna uygun hareket
etmeye karar vermiştir. Alınacak
muhtemel IMF kredisiyle, ekono-
minin rakamsal ve oransal olarak
düzeleceğini hesaplayan AKP zih-
niyeti, şartlar elverdiği ölçüde ve uy-
gun bir zeminde seçime gitmeyi ka-
rarlaştıracaktır. Bütün yollar tı-
kandığı için yalnızca bulabildiği
ve teslim olmaya amade olduğu
uluslararası desteklerle mesafe al-
maya çalışan AKP hükümeti ve
Başbakan Erdoğan’ın gündeminde
bunlardan başka bir hesap olmadığı
görülmektedir.”
Tayyip Erdoğan, Türkiye’de demokrasiye
gölge düşürmeye çalõşanlara karşõ her zaman
dik durduklarõnõ belirterek “Nevi şahsõna
münhasõr bir demokrasi istemiyoruz” dedi.
Kurumlar arasõnda çatõşma olmadõğõnõ savunan
Erdoğan, bir kişi üzerinden tüm bir kurumun
suçlanmasõna göz yummayacaklarõnõ söyledi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan,
partisinin grup toplantõ-
sõnda gündemdeki konu-
lara ilişkin değerlendir-
melerde bulundu.
Muhalefetin erken se-
çime ilişkin açõklamalarõ-
na tepki gösteren Erdoğan,
“Bir aklı selim sahibi, ül-
keyi seven bir insan bu
ifadeyi kullanmaz. Bu
ifadeyi ortaya atmak,
Türkiye sevdası değil,
ancak Türkiye’ye karşı
‘ben nasõl bir tuzak kura-
rõm’ anlayışıdır” dedi.
İşçilere destek
olanları eleştirdi
TEKEL işçilerinin ey-
leminin tamamen ideolo-
jik olduğunu ileri süren
Erdoğan, CHP ve MHP’li
milletvekillerinin TEKEL
işçilerinin eylemine des-
tek vermesini de eleştire-
rek, “Bu bir tuzaktır,
gelenler sadece bu tu-
zağın aktörü olarak ge-
liyorlar. Sayın Baykal,
bir zamanlar SEKA’ya
gitti, burayı kimse ka-
patamaz dedi. Şimdi git
SEKA parkında iyice
dinlen diyorum. O gez-
diği SEKA da müze olu-
yor. Yani bunlar hep
popülizmin peşinde koş-
tular” dedi.
Üstü örtülü Ankara Se-
ferlik Bölge Başkanlõ-
ğõ’nda yapõlan aramayla il-
gili tartõşmalara değinen
Erdoğan, demokrasi mü-
cadelesinin kesintiye uğ-
radõğõ dönemlerin oldu-
ğunu belirterek Türkiye
Cumhuriyeti devleti için
güçlü demokrasiden baş-
ka bir tehcihinin olama-
yacağõnõ, antidemokratik
her girişim karşõsõnda ta-
võrlarõnõn net olduğunu
söyledi. Erdoğan, “Nevi
şahsına münhasır bir
demokrasi istemiyoruz.
Demokrasi ve milli ege-
menlik üzerinde vesa-
yeti asla kabul etmedik,
bugün de kabul etmiyo-
ruz” dedi.
Demokratikleşme yo-
lunda kaydedilen başarõ-
larõn tüm kurumlarõn kat-
kõsõ ve desteğiyle olduğu-
nu, hiçbir kurumun de-
mokrasi karşõtõ gibi gös-
terilmesine, haksõz şekil-
de eleştirilmesine, yõpra-
tõlmasõna göz yummaya-
caklarõnõ belirten Erdo-
ğan, “Kurumlar içinde
suç işleyenler olabilir,
yanlış yola tevessül
edenler olabilir. Bu kişi
ve kişiler tüm kurumu
bağlamazlar, bunu böy-
le bilmemiz lazım. Bu ki-
şi ve kişiler üzerinden
asla tüm kurumlar töh-
met altında bırakıla-
mazlar” diye konuştu.
Muhalefet ve medyayõ
eleştiren Erdoğan, dedi-
kodular, söylentiler, bilgi
kõrõntõlarõ ve tahminler
üzerinden yapõlan her tür-
lü yorumun yargõnõn işle-
yişini zorlaştõrdõğõ kadar
kurumlarõ da haksõz eleş-
tirilerin odağõ haline ge-
tirdiğini kaydetti. Türki-
ye’nin demokrasi yolcu-
luğunun defalarca sõnan-
dõğõnõ, bu sõnavlarda sõ-
nõfta kalanlarõ tarihin ha-
tõrlamadõğõnõ belirten Er-
doğan, siyasetçi, entelek-
tüel ve kanaat önderlerinin
de sõnama ile karşõ karşõ-
ya olduğunu, demokra-
tikleşme sürecine katkõ
verenleri tarihin hayõrla
yad edeceğini savundu.
Erdoğan, BDP’ye de
sağduyulu, sorumlu bir
siyaset izlemeleri çağrõ-
sõnda bulundu.
TBMM’DE DÜZENLENEN ‘90 YILDA 90 BELGE SERGİSİ’NİN AÇILIŞINA SİNAN ÇETİN’İN SÖZLERİ DAMGASINI VURDU
‘Kendi çocuklarõmõzõ öldürüyoruz’
Yargıca mermili zarf
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlõğõ’nda kozmik belgelerin bulunduğu odada
incelemeler yapan hâkim Kayan ve savcõ Bilgili’ye 8’er adet mermi gönderildi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Baş-
bakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’a suikast id-
dialarõnõn ardõndan Ankara Seferberlik Böl-
ge Başkanlõğõ’nda arama yapan ve bu so-
ruşturmayõ yürüten hâkim ile savcõya gön-
derilen zarflardan Kalaşnikof mermisi çõktõ.
Kozmik belgelerin bulunduğu odada in-
celemelerde bulunan Ankara 11. Ağõr Ceza
Mahkemesi Hâkimi Kadir Kayan ve so-
ruşturmayõ yürüten savcõ Mustafa Bilgili’ye
gönderilen zarflarõn içerisinde 8’er adet Ka-
laşnikof mermisi bulundu. Mermilerinin,
bir kargo şirketinin Ulus şubesinden gönde-
rildiği belirlendi. Olayla ilgili soruşturma baş-
latan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü
ekiplerinin, kargoyu teslim alan görevlileri-
nin ifadesine başvurduklarõ belirtildi.
Gönderici hukuk bürosu
Kargonun göndericisi olarak bir hukuk bü-
rosunun adres olarak gösterildiği, ancak kul-
lanõlan gönderici olarak sahte bir isim kulla-
nõldõğõ tespit edildi. Bu arada, mermilerin in-
celenmek üzere Kriminal Laboratuvar Dai-
re Başkanlõğõ’na gönderildiği öğrenildi.
Ankara’da, 19 Aralõk’ta Arõnç’õn evinin ya-
kõnlarõnda iki askeri personel kuşku üzerine
gözaltõna alõnmõş daha sonra serbest bõra-
kõlmõştõ. Başlatõlan soruşturma kapsamõnda,
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlõğõ’nda ilk
yapõlan aramanõn ardõndan 8 askeri personel
gözaltõna alõnmõş, savcõlõk ve mahkeme sor-
gularõnõn ardõndan serbest bõrakõlmõşlardõ.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM’nin 90. yõl et-
kinlikleri kapsamõnda şeref ho-
lünün tavanõna bugüne dek gö-
rev yapan milletvekillerini tem-
sil eden 9 bin kõrmõzõ-beyaz
plastik top asõldõ ve “90 Yılda
90 Belge” adlõ bir sergi açõldõ.
Yönetmen Sinan Çetin, açõlõş
töreninde yaptõğõ konuşmada
güneydoğudaki çatõşmalarõ gün-
deme getirerek, “Biz başka bir
ülkeyle savaşmıyoruz. Biz o
bombaları kendi ülkemizin
içerisine atıyoruz. Üstelik ora-
da ölen çocuklarımızın hepsi-
nin üstünden Türkiye Cum-
huriyeti hüviyet belgesi var,
yani biz kendi çocuklarımızı
da bir yandan öldürüyoruz...
Umarım bu tuhaflık bu sene
en kısa zamanda çözülür.
Çünkü siz içeri girip ellerini-
zi kaldırarak çözebilirsiniz,
çünkü sizden daha üstün bir
güç yok” dedi.
‘Kim olursa olsun...’
TBMM Başkanõ Mehmet Ali
Şahin, Çetin’e yanõt verirken
“Türkiye Cumhuriyeti devle-
tine, bütünlüğüne kasteden
kim olursa olsun, cebinde
hangi nüfus kâğıdını taşıyor
olursa olsun, ülkenin birliğini
bütünlüğünü ve devletin gü-
venlik güçlerini hedef alan
herkesle, bu devletin güvenlik
güçleri mücadele eder, etme-
lidir. Özelikle iç barış da çok
önemlidir, bunu temin etmek
için başta hükümete, herkese
büyük görevler düşmektedir”
dedi. Erdoğan ve Şahin, bazõ es-
ki TBMM başkanlarõyla birlik-
te serginin açõlõşõnõ yaptõ. Şahin,
serginin sonunda üzeri örtülü bir
sehpayõ açtõğõnda, burada ken-
di mazbatasõnõ görünce yanõn-
daki bürokratlara, “İşgüzarlık
yapmayın” diye çõkõştõ.
AKP döneminde Türkiye’nin birlik ve kardeşliğine “suikast” düzenlendiğini
söyleyen Bahçeli, “Bugün bir ateş çemberinden geçmekte olan Türkiye
Cumhuriyeti, devlet ve millet olarak bir beka sorunuyla yüz yüzedir’’ dedi.
Bahçeli, zam yağmuruna da tepki gösterdi: “Artõk ümük sõkmak için IMF’ye
gerek kalmamõş, Başbakan bunu tek başõna yapabileceğini açõkça ispat etmiştir.”
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin açılış töreninde
Sinan Çetin’in sözlerine yanıt verdi. (Fotoğraf:AA)
ONUR KIRICI YAYIN
Çiçek’ten
TRT’ye suç
duyurusu
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - “İrticayla Mücadele Ey-
lem Planı” belgesinde imzasõ bu-
lunduğu gerekçesiyle iki kez tu-
tuklanõp serbest bõrakõlan Albay
Dursun Çiçek, TRT hakkõnda
suç duyurusunda bulundu. Çiçek,
TRT-2’de yayõmlanan haberde
“onur, şeref ve saygınlığının
rencide edildiğini” savundu.
Çiçek’in suç duyurusu, avukatõ
Mustafa Çevik tarafõndan yapõl-
dõ. Çevik’in hazõrladõğõ dilekçe-
de, 11 Kasõm 2009’da Çiçek’in
orgusu sürerken, TRT-2 televiz-
yon kanalõndaki altyazõda “Al-
bay Dursun Çiçek, tutuklan-
ması talebi ile mahkemeye sevk
edildi” şeklinde haberin yayõm-
landõğõ dile getirildi. Kanunun
yargõyõ etkileyici yayõn yapmayõ
suç saydõğõna dikkat çeken Çe-
vik, dilekçesinde, TRT-2’de 10
Aralõk 2009’da “Reşadiye’deki
terör saldırısına” ilişkin haber-
de de Çiçek ile ilgili ifadelere yer
verildiğini belirterek sorumlula-
rõn cezalandõrõlmasõ istendi.
Çevik, TRT’yi, haber nede-
niyle RTÜK’e de şikâyet etti.