Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
6 OCAK 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Kapitalizmin Finansallaşma
Süreci ve Küresel Kriz
Geçen haftaki yazımızda Uluslararası Çalışma
Örgütü’nün (ILO) 2009 Emeğin Dünyası Raporu’nu
tanıtmış ve ILO’nun küresel krizden çıkış sürecinde
emek dünyasının enformalleşmeye itildiği ve
dışlanmakta olduğu yönündeki kaygılarını sizlerle
paylaşmıştım.
ILO, küresel krizin başlangıcından bu yana
dünya çapında 20 milyondan fazla istihdam kaybı
yaşandığını ve canlandırma paketlerinin
sürdürülmemesi durumunda en az 5 milyon işçinin
daha işini kaybedeceğini vurgulamaktadır. Küresel
kriz, özellikle formel (kaliteli) iş biçimlerini tahrip
etmiştir. Enformalleşmeyle birlikte işgücü giderek
sosyal güvenlik ve işsizlik sigortası güvencesinden
dışlanmakta ve yoksullaşmaya itilmektedir.
ILO çalışmasının son derece önemli bir vurgusu
da küresel finansal sistemin kriz sonrasında
yeniden yapılandırılmasına yaptığı atıflardır. ILO
küresel krizin ardında yatan ana etkenin
sermayenin kuralsızlaştırılmış finansallaşması
olduğunu ayrıntılı gerekçelerle ortaya koymaktadır.
ILO raporundaki verilere göre, finans sektörünün
toplam kârlar içerisindeki payı küresel krizin hemen
öncesinde yüzde 40’a ulaşmıştı. Halbuki,
1980’lerin başında söz konusu oran sadece yüzde
25 idi. Japonya, İtalya ve Avustralya’da finansal
kârların toplam kârlar içerisindeki payı iki misli,
İngiltere’de ise üç misli artış göstermişti. Finansal
kârlar, sadece diğer sermaye gelirlerine görece
değil, emek gelirlerine görece olarak da artmıştı.
Gelişmiş ekonomilerde finansal kârların ücretlere
oranı 1990’da yüzde 25 iken, 2005’e gelindiğinde
yüzde 40’a ulaşmış olduğu hesaplanmaktaydı.
Aşağıda ILO’nun raporundan aldığımız şekil bu
olguları betimlemektedir. ILO’nun sunduğu veriler,
finansal şirketlerin gerek sermaye-içinde, gerekse
emeğin ücret gelirlerine görece olarak daha da
önem kazandığını belgelemektedir.
Kaynak: ILO, World of Work 2009, şekil 2.1, sf. 48.
Şekilden de görüleceği üzere, kapitalizmin
merkez ekonomilerinde 1990’lardan bu yana
sermayenin giderek finansallaşması ve ücret
gelirlerine göreceli olarak da payının arttırılması söz
konusudur. Ancak, finansallaşma olgusu sadece
finansal gelirlerin göreceli olarak artmasından
ibaret değildir. Finansallaşma, sermaye birikimi
önceliklerinin giderek reel ekonomik faaliyetlerden
uzaklaştırılması ve kısa dönemli, ancak riskli ve
yüksek getirili finansal varlıklarda yoğunlaştırılması
anlamını da içermektedir. Toplam kârların giderek
daha yoğun olarak finansal ekonomide yaratılıyor
olması, sabit sermaye yatırımlarına aktarılacak
fonların da daralması sonucunu doğurmaktadır.
1970-2000 arasında işletme artığı (brüt kârlar)
üzerinden sabit sermaye yatırımlarına ayrılan pay,
AB ülkelerinde yüzde 47’den yüzde 40’a,
İngiltere’de yüzde 48’den yüzde 42’ye, ABD’de ise
yüzde 44’ten yüzde 39’a gerilemiştir.
Sabit sermaye yatırımlarındaki söz konusu
gerileme, 1980 sonrasında tüm küresel dünyada
gözlenen göreceli yavaşlamanın ve giderek 2008
krizine dönüşen sürecin ana unsurlarındandır.
Finansal sermayenin öngördüğü sınırsız
akışkanlık ve çabukluk, beraberinde yepyeni
kurumların geliştirilmesini zorunlu kılmış, bu arada
devlet aygıtı da “yönetişimci devlet, piyasa dostu
devlet” gibi söylemler geliştirilerek sermayenin
çıkarlarına göre yeniden biçimlendirilmiştir. Bu
süreçte emeğin yüzyıllık mücadeleler sonucunda
elde ettiği kazanımlar, “piyasa gereklerine” göre
yeniden biçimlendirilmek üzere tırpanlanmıştır.
“Esnek istihdam” söylemleri altında, başta
sendikalar olmak üzere, emek örgütleri
etkinsizleştirilmiş ve emekçiler enformalleşmeye
itilerek dışlanmışlardır. Kapitalizmin 1980 sonrası
finansallaşma evresinde gelişmiş, az gelişmiş tüm
dünyada emeğin ulusal gelirden aldığı pay
geriletilmiştir.
ILO, küresel krizin şiddetlenmesinden bu yana
neredeyse iki sene geçmesine karşın,
kuralsızlaştırılmış finans dünyasının yarattığı aşırı
risk, aşırı oynaklık ve istikrarsızlığın önüne
geçebilecek yapısal dönüşümlerin
gerçekleştirilmemiş olmasından duyduğu kaygıları
dile getirmektedir. 2010’un tüm dünyada
“toparlanma ve yeniden büyümeye geçiş yılı”
olarak şimdiden muştulandığı bu dönemeçte,
küresel sermayenin finansallaşmaya dayalı mevcut
birikim anlayışının sürdürülmesi durumunda,
geleceğin çok daha şiddetli krizlere gebe olduğu
açıktır.
Bütün bu değerlendirmeler bana Marx’ın o çok
ünlü, “sermayenin önündeki en önemli engel gene
sermayedir” deyişini anımsattı. Bilmem siz ne
dersiniz?
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Hedef iddialı: Ocak ayında
üniversite kampusu içinde
inşaatına başlanacak ve 2011
Şubat’ta faaliyete geçecek
Nanoteknoloji Araştırma ve
Uygulama Merkezi’ni (SUNUM) 3
yıl içinde dünyanın bu alandaki ilk
10 merkezinden biri haline
getirmek...
Nanoteknoloji, dünyada hızla
ilerleyen teknoloji trendini,
Türkiye’nin de yakalayabilmesi
için üzerine eğilmesi gereken
“olmazsa olmaz” alanlardan biri.
Belki de en önemlisi. Zira
otomotivden, tekstile, tarımdan,
tıbba birçok sektörde
uygulanabilme özelliğine sahip.
Maddenin nano boyutta organize
edilmesi ile geliştirilen
nanoteknoloji, bir anlamda
“olanaklar platformu” diye de
tanımlanıyor. Daha önce
uygulanabilir olmayan yeni ürün
sınıflarının geliştirilmesi olanağının
ufkunu açıyor. Hastanelerde nano
parçacıklardan dokunmuş
çarşafların ve hemşire
giysilerinin enfeksiyon
kapmaya karşı riski
azaltması, hava kirliliğini
önleyen iç ve dış cephe boyaları
onlarca örnekten yalnızca
birkaçı... Dünyada nanoteknoloji
pazarının büyüklüğü 2.5 milyar
Avro B 7. Çerçeve Programı
fonlarından 2013 yılına kadar
ayrılan 6.5 milyar Avro ile
nanoteknoloji en büyük paya
sahip.
Sakıp Sabancı Müzesi’nde hem
merkez hakkında bilgi almak hem
de SUNUM Direktörlüğü’ne
getirilen Dr. Volkan Özgüz ile
tanışmak amacıyla Sabancı
Üniversitesi Mütevelli Heyeti
Başkanı Güler Sabancı ve SÜ
Rektörü Prof. Dr. Nihat
Berker’in ev sahipliğinde
düzenlenen toplantıdayız. 20
yıldan beri ABD’de yaşayan
Özgüz, nanoteknoloji alanında
dünyanın sayılı şirketlerinden
Irvine Sensors Corp’un Başkan
Yardımcılığı görevinden SUNUM’u
yönetmek üzere ayrılmış. Özellikle
‘elektronik minyatürleşme’
alanında yürüttüğü çalışmalarıyla
başta cep telefonlarında olmak
üzere birçok alanda teknolojik
ilerlemeye öncülük eden bir bilim
insanı. Prof. Dr. Nihat Berker,
Özgüz’ün akademik ve endüstriyel
Ar-Ge merkezlerinin kurulması,
yönetilmesi ve bu merkezler için
kaynak geliştirilmesi konusunda
büyük deneyime sahip olduğunu
vurguladı.
SUNUM’un inşaatı bu ay
başlayacak. 7 bin 140 metrekare
kapalı alana sahip olacak
merkezin Sabancı Vakfı ve Devlet
Planlama Teşkilatı’nın (DPT) yarı
yarıya kaynak aktarmasıyla
2009 yılında 50 milyon TL’lik
bir yatırımla kurulduğunu
belirten Berker, 2011
Şubat’ında binanın kullanıma
açılacağını, 2014-2018 yılları
arasında ise üniversitede dış
kaynaklı proje toplamının 55
milyon TL’ye ulaşmasını
öngördüklerini söyledi.
Tarım ve tarıma bağlı olarak
su, çevre temizliği, inşaat sektörü
ve tıp SUNUM’un öncelik vereceği
alanlar olacak. Güler Sabancı
nanoteknolojiye odaklanmalarının
uzun süren araştırma dönemi
sonunda gerçekleştiğini belirterek
“Sabancı Üniversitesi
disiplinlerarası yapısı nedeniyle
nanoteknolojide mukayeseli
avantaja sahiptir. SUNUM
sanayinin hızla ürüne
dönüştürülebilen teknolojilere
yönelik ihtiyacını giderecek”
derken üniversitenin beyin göçünü
tersine çevirecek bir adım daha
attığını vurguladı.
Dağ fare doğurdu. Maaşlar arasõndaki uçurumun kapanacağõ sözüne güvenenler sadece yüzde 20.4 ile yetinecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Eski ve yeni emeklilerin aldõklarõ ay-
lõklar arasõndaki uçurumun kapatõlacağõ
yolundaki haberler yine boş çõktõ.
Başbakan Tayyip Erdoğan, en düşük
SSK, Bağ-Kur ve tarõm emeklilerinin
aylõklarõna yüzde 20.4, en yüksek
emekli aylõğõna ise yüzde 4.5 oranõn-
da artõş yapõlacağõnõ açõkladõ. Açõkla-
nan zam oranlarõ, emekli kuruluşlarõnca
protesto edildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, dün
AKP grup toplantõsõnda, yapõlan dü-
zenleme ile sağlanacak artõşõn, SSK
işçi emeklileri ve tarõm emeklileri,
Bağ-Kur kapsamõndaki esnaf ve ta-
rõm emeklileri başta olmak üzere 7
milyon 327 bin 800 kişiyi kapsadõ-
ğõnõ belirterek şunlarõ söyledi:
“2010 yılının ilk altı ayı için en dü-
şük emekli aylığını yüzde 20.4, en
yüksek emekli aylığını da yüzde 4.5
oranında arttırıyoruz. 2010 yılı için-
de temmuz ayındaki yüzde 3’lük
TÜFE artışlarıyla birlikte en düşük
aylık alan emeklimizin maaşı yüzde
24.2, en yüksek aylık alan emekli-
mizin maaşı da yüzde 7.6 oranında
artıyor. Bu iyileştirme ile emeklile-
rimizin aylıklarında ilk altı ay için
en az 63 lira, en çok 101 lira artış ola-
cak. Yılın tamamında ise emekli
maaşlarına en az 74 lira, en çok 172
lira artış yapıyoruz. 601 lira olan en
düşük SSK emeklisi aylığı, yeni ar-
tışla 683 lira, en düşük tarım SSK
emekli aylığı 403 liradan 480 liraya,
en düşük esnaf emeklisi aylığı 476 li-
radan 555 liraya, en düşük Bağ-Kur
tarım emeklisi aylığı da 306 liradan
380 liraya çıkıyor.”
Erdoğan, bu iyileştirmenin kamuya
yõllõk maliyetinin 3 milyar 42 milyon
TL olduğunu, ancak bunun mali di-
siplini bozmasõna izin vermeyecekle-
rini söyledi.
Başbakan Erdoğan’õn
AKP’nin Meclis grubunda
yaptõğõ açõklamaya göre, 2010
yõlõnõn ilk 6 ayõnda en düşük
SSK, Bağ-Kur ve tarõm
emeklisinin aylõğõna yüzde
20.4, en yüksek emekli
aylõğõna ise yüzde 4.5
oranõnda artõş yapõlacak.
Oranlar kimseyi
memnun etmedi
Emekli temsilcileri, birçok emeklinin
açlõk sõnõrõnõn altõnda kalmaya devam
edeceğini belirtti.
DİSK’e bağlõ Emekli-Sen Genel Baş-
kanõ Veli Beysülen, “Emeklilerin yüz-
de 75’i 31 Aralık itibarıyla açlık sını-
rının altındaydı. Öyle kaldı. Yüzde 20
ya da 24 çok büyük bir iyileştirme de-
ğil. Emekli maaşları zaten çok düşük,
500 TL alan bir insanı 601 TL’ye çı-
karsanız bile 800 TL olan açlık sını-
rının altında yaşamaya devam edecek.
Hükümet oyalama yapıyor” dedi.
‘Ne bekliyorduk, ne çıktı?’
Kamu-Sen’e bağlõ Türk-Emekli Sen
Genel Başkanõ Osman Özdemir, “600
TL alan birisine 60 TL hiçbir şey de-
ğil. Bu insanlara 250-300 TL zam ve-
rilecekti ki biraz nefes alsınlar. Bu pa-
rayla ev, aile geçindiriyorlar, çocuk
okutuyorlar, kira veriyorlar. Bek-
lentiler karşılamadı” diye konuştu.
İşçi-Memur-Bağ-Kur Emeklileri Der-
neği Genel Başkanõ Hamdi Öz de
“SSK içinde 70 çeşit emekli var, uy-
gulamalar yanlış. Biz İntibak Yasa-
sı’nın uygulanmasına yönelik davayı
açtığımız için bu zamlar geldi” diye-
rek açõklanan zamlarõn aynen uygulan-
masõnõ istedi.
Ballı börekli kurumlar
Memur-Sen’e bağlõ Emekli Bir-Sen
Genel Başkanõ İsrafil Odabaş da şun-
larõ söyledi: “SSK emeklileri arasındaki
uçurum Emekli Sandığı emeklileri
arasında da vardır. Ballı börekli ku-
rumlarda çalışanlar yani Merkez Ban-
kası, TRT, Cumhurbaşkanlığı, Baş-
bakanlık, TBMM , RTÜK, SPK bun-
lar çalışırken de emekli olunca da di-
ğer kurumlarda çalışanlardan 2-3 ka-
tı maaş alırlar. İyileştirme istiyoruz.”
Vestel artık düze çıktı
Ekonomi Servisi -
Vestel Şirketler Grubu
Dõş Ticaret Başkanõ Tu-
ran Erdoğan, Vestel’in
artõk düze çõktõğõnõ be-
lirterek amortismanlarõ-
nõn bittiğini, kapasite
arttõrõmõ yapmayacakla-
rõnõ, yeni dönemde yeni
ürün yatõrõmõna ağõrlõk
vereceklerini söyledi.
Vestel’in 2009 per-
formansõnõn değerlen-
dirildiği basõn toplantõ-
sõnda konuşan Erdoğan,
2009’da 2.1 milyar do-
larlõk ihracat ile 2009’da
Türkiye’nin en fazla ih-
racat gerçekleştiren ikin-
ci firmasõ konumuna
yükseldiklerini ifade et-
ti. Erdoğan, Vestel’in,
Vestel Elektronik ve
Vestel Beyaz Eşya’dan
oluşan konsolide ciro-
sunun 2009’da 3 milyar
dolar olarak gerçekleş-
tiğini, 2010 hedefinin
3.5 milyar dolar oldu-
ğunu belirtti. Erdoğan,
ayrõca 2-3 marka ile sa-
tõn alma görüşmelerinin
sürdüğünü ve bazõlarõnõn
olumlu ya da olumsuz
olarak 2010 içinde so-
nuçlanabileceğini söy-
ledi. Vestel’in sadece
aralõk ayõndaki ihracatõ-
nõn bir önceki yõlõn aynõ
ayõna göre yüzde 38 ar-
tõşla 213 milyon dolar
olarak gerçekleştiğini
ifade eden Erdoğan, bu
artõşõn 2010’un ilk çey-
reğinde de devam et-
mesini öngördüklerini
aktardõ. Ürünlerini dün-
yanõn 127 ülkesine ihraç
ettiklerini ve bu ihraca-
tõn yüzde 40’õnõ kendi
markalarõyla gerçekleş-
tirdiklerini vurgulayan
Erdoğan, “Dünyada
tüplü televizyonlardan
LCD televizyonlara ge-
çiş oldu. Biz bu geçiş-
ten önce yüzde 26 pa-
zar payıyla Avrupa’da
birinciydik. LCD’ye
geçişle 2008’de 3.7 mil-
yon LCD televizyon ih-
racatı yaptık. Geçen
yıl bu rakam yüzde 62
artışla 6 milyona çıktı
ve Avrupa’da yüzde
15 pazar payıyla Sam-
sung’dan sonra ikinci
sıraya geldik. Uzun va-
dede yine birinciliğe
çıkmayı hedefliyoruz”
dedi.
3D televizyon üre-
timine yönelik
olarak çalışmaları olduğunu belirten Erdoğan, 2010 yılı
içinde buna yönelik deneme üretimi gerçekleştirmeyi
planladıklarını açıkladı. Erdoğan, “3D televizyonlarda
birkaç farklı teknoloji var. Gözlüklü veya gözlüksüz izle-
mek mümkün. Şu an bunun çalışmasını yapıyoruz. Hangi
teknolojinin daha çok tutacağını araştırıyoruz” dedi.
3D TELEVİZYON GELİYOR
Eskişehir, İzmir, Isparta
doğalgaz fiyatını indirdi
Ekonomi Servisi - Aralarõnda İzmir, Eskişehir,
Burdur ve Isparta’nõn bulunduğu illerde doğal
gazda indirime gidildi. Çorum da indirim yap-
mak için çalõşma başlattõ. İzmir Doğal Gaz Da-
ğõtõm AŞ 1 Ocak 2010’dan itibaren konut, tica-
rethane ve sanayide doğal gaz satõşõnda yüzde
4.4 indirime gitti. Torosgaz Burdur Isparta Do-
ğalgaz Dağõtõm da bin metreküp doğalgazda 1
TL’lik indirim yaptõ. Eskişehir Doğalgaz Dağõ-
tõm doğalgazda yüzde 4 indirime gitti. Çorum-
gaz indirim yapmak için çalõşma başlattõ.
Sabancı’nın Hedefi Nanoteknolojide
Dünyada İlk 10’a Girmek
Türkiye nanoteknolojide
neden sıçrama yapamıyor?
SUNUM’un açılacak olması çok güzel bir
haber. Güler Sabancı, “Türkiye’de sıçrama
yapmak için gerekli iklim oluştu, zamanlama ta-
mam, fırsat penceresi hazır. Biz de üniversite ola-
rak geçmiş 10 yıllık tecrübemize dayanarak bu sıç-
ramada önemli bir adım atıyoruz” diyor. Katılı-
yorum. Ancak şurası bir gerçek ki bu ülkeye bü-
tünsel, gerçek bir sıçrama yaptırabilmek hayli zor.
Yapamıyoruz. Biliyorsunuz nanoteknolojide ilk
ulusal adım daha 2000’li yıllara girmeden Vizyon
2023 stratejisi ile atılmış belli alanlar belirlenmişti.
Ancak büyük bir ilerleme sağlanamadı. Ardından
DPT’nin katkısıyla Bilkent Üniversitesi tarafından
sunulan bir projeyle Ulusal Nanoteknoloji Mer-
kezi (UNAM) kuruldu. Hâlâ başarılı projelerini ve
çalışmalarını yürütüyor. Bunlara ek olarak baş-
ta İTÜ, ODTÜ, 9 Eylül ve Koç üniversitesi olmak
üzere birçok üniversitede nanoteknoloji üzerine
araştırmalar yürütülüyor. İnsan kaynağımız hay-
li iyi. Buna karşın ulusal bir sıçrama yapamıyo-
ruz. Sanırım eksik olan “seferberlik ruhu” ve hız-
lı ticarileşmeye yönelik çalışmaların havada
kalıyor olması en önemli sorunlar. Tabii buna fi-
nasman kaynaklarına erişimi de eklemek gerek.
Sonuçta bu ülkede hâlâ bilim kuluçkada, sana-
yi beklemede. Türkiye’nin bu konuda nasıl bir yol
haritası çizmesi gerektiği ve nanoteknolojinin ya-
ratacağı sanayi devrimine kimin liderlik edece-
ği kesinleşmedi.
Ben, Sabancı Üniversitesi’nin 2010 başında at-
tığı bu anlamlı adımın Türkiye’de “yeni sanayi
hamlesi” tartışmasını yeniden başlatmasını
umuyorum.
Ekonomi Servisi -
Gebze’deki üretim te-
sisini kapatma kararõ
alan İngiltere merkezli
ilaç üreticisi GlaxoS-
mithKline (GSK) bun-
dan sonraki üretimini
Türkiye’de fason ya-
pacağõnõ duyurdu.
Dün gazetemizde ya-
yõmlanan “İlaç Fiyat-
ları Düştü, Glaxo
Türkiye’deki Üreti-
mini Bitirdi” başlõklõ
haberle ilgili açõklama
yapan GSK şu görüş-
lere yer verdi:
“Gebze’deki üretim
tesisimizin kapatıl-
ması yönünde Eylül
2007’de alınan ka-
rar, GSK’nin global
düzenlemeleri ile il-
gilidir ve Türkiye’de
ilaç fiyatlarında indi-
rim yapan kararna-
me ile hiçbir ilgisi
bulunmamaktadır.
Tesisin kapatılması-
nın ardından Türki-
ye’deki üretim faali-
yetlerimiz sektörde
varolan işbirlikleri
üzerinden, fason
üretim yöntemi ile
devam edecektir.”
Glaxo
artõk
fasona
geçecek
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Vestel, TİM verilerine göre 2009’da
yaptõğõ 2.1 milyar dolarlõk ihracatla
Türkiye’nin en fazla ihracat yapan ikinci
şirketi oldu. Grubun Dõş Ticaret Başkanõ
Erdoğan’a göre Vestel artõk düze çõktõ.
Emeklilere bir parmak bal
Erdoğan: 2010 hedefimiz de en az
8.5 milyon adet LCD televizyon
ihracatını gerçekleştirmek.
AKP, MAAŞ FARKI
DÜZENLEMESİNDEN
VAZGEÇTİ
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümet, eski
emeklilerle yeni emekliler ara-
sõnda yüksek maaş farkõnõ gi-
dermek üzere 3 aydõr üzerinde
çalõştõğõ intibak düzenlemesin-
den vazgeçti. 6 milyon emek-
liyi ilgilendiren söz konusu ta-
sarõ, bazõ yasa değişiklikleri
nedeniyle 2000 yõlõ öncesi ve
sonrasõ emekliye ayrõlan işçi-
lerin maaşlarõnda oluşan farkõ
gidermeyi hedefliyordu.
Çalõşma Bakanlõğõ, intibak
düzenlemesi için 8 milyar
TL’lik maliyet belirlerken;
böyle bir düzenlemenin eko-
nomik kriz ortamõnda getiril-
mesinin sõkõntõlara neden ola-
cağõ, mali disiplinin delinme-
sine yol açacağõ sonucuna var-
dõ. AKP kurmaylarõ, IMF ile
görüşmelerin de bu kararda et-
kili olduğunu belirtti.