23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 yaşõnda işkence gö- ren, şiddete maruz kalan bir çocuğu- muz, TV ekranlarõnda suratõmõza tokat gibi çar- põyor... Bedrettin’in hi- kâyesi hepimiz için yü- rek yakõcõ olduğu kadar utandõrõcõdõr. Bir sefa- let yuvasõnda onlarca ki- şi barõnõyor; görevleri dilenmektir, dilenerek para getirmek. Ama Bedrettin’in rakipleri var, onlarõn alanõna giriyor. Bu yüzden onu öldüre- siye dövüyor, köprüye asõyorlar. Şimdi hastanede ya- şam savaşõ veriyor. Onu unutacağõmõzdan ve kõ- sõr, düzeysiz politika kavgalarõna kilitlenece- ğimizden şüpheniz var mõ? ‘Sıradan olaylar’ 116 günden beri Kay- seri’de bir aile, kaçõrõlan ve hâlâ geri getirilmeyen 3 çocuğunun derin acõ- sõnõ yaşõyor. Duyuyor musunuz onlarõn dramõ- nõ? Tayyip Bey ve Bay- kal’õn sözlü düellolarõnõn gürültüsü arasõnda fark ediliyor mu sesleri? Doğduğum şehirde, canõnõ kurtarmak için kaçan boğayõ elektrik direğine bağlayõp eziyet eden, daha sonra vinçe bağlayõp ayağõndan sü- rükleyen yaratõğõ unut- tunuz mu yoksa? Ya eve oğlunun arkadaşõyõm di- ye girip annesini bõçak- layõp öldürerek bilezik- lerini çalõp giden genç çocuğu? Peki soba ze- hirlenmesinden birbiri ardõ sõra ölüp giden ma- sum vatandaşlarõmõzõ?.. Düğünlerde eğlenir- ken çocuklarõn ellerine de silah verip kurşun sõktõrarak çok sayõda ha- yatõ yok edenleri. Kapõ- sõnõn zili çalõndõğõ için aşağõ inip ihtarda bulun- mak isterken mahalle ar- kadaşlarõ tarafõndan bõ- çaklanõp öldürülen genç çocuğu hatõrlõyor musu- nuz? Cinsel tacizler, töre ci- nayetleri bu ülkede vu- kuatõ adiyeden. Bu noktaya nasıl geldik Yurdumuzun renkli vatandaşlarõ Romanlar, acaba neden dõşlanõyor ve göç etmek zorunda kalõyorlar, niçin bir yer- den bir yere sürükleni- yorlar? Maçlardaki şid- det, bõçaklõ sopalõ kav- galar, stadyumlarda ya- põlan tahribat nasõl bir toplum yapõsõnõ yansõtõ- yor? Hele yakõnda tanõk olduğum bir maçtaki fut- bol seyircilerinin göste- risi var ki, unutulmazla- rõm arasõnda yer alõyor. Kendi takõmlarõ saha- ya çõkõnca coşkunca al- kõşlayan seyirci, rakip takõm oyuncularõ görü- nünce hep bir ağõzdan dikkat çeken bir uyum içinde “hepiniz o… ço- cuğusunuz” diye hay- kõrõyor. Milli maçlarda alkõşladõğõ oyunculara böyle hitap etmekte hiç- bir sakõnca görmüyor gençlerimiz. Nasõl, nerede yetişti- riyoruz bu Türk gençle- rini, düşünebiliyor mu- sunuz? Kuşkusuz bu ör- nekleri yüzlerce çoğal- tabiliriz. Ben sadece bir- kaçõnõ sõraladõm. Şimdi şu soruyu, elimizi vic- danõmõza koyup sora- lõm: Türkiye halkõnõn uygarlõktan, gelişmişlik- ten uzak ilkel bir toplum oluşturduğunu, buralar- da kaldõğõnõ inkâr ede- bilir miyiz? Bedrettin- ler ve bu dramlarõ yara- tan koşullar süregeldik- çe, kalkõnma, gelişme, demokrasi, insan hakla- rõ hikâyelerine filan ina- nabilir misiniz? Hani ta- rihimizle yüzleşelim de- yip dururken, hadi gelin bu gelişmenin -daha doğrusu gelişememenin- bu ilkelliğin, bu şiddetin sorumlularõnõ tam bir ta- rafsõzlõk içinde aramaya koyulalõm; bu çok ye- rinde olmaz mõ? 60 yõl- dan beri nasõl bir yöne- tim egemendir bu toplu- ma? Darbe ve ordu söy- lemlerine ara verip göz- lerimizi biraz da siyasal iktidarlara çevirebilir mi- yiz?Bir toplumu biçim- lendiren onlar değil mi- dir? Darbelerdeki payla- rõnõ da düşünmez misi- niz? Birçok kez yinele- dim; benim kuşağõm, bi- letini alõp maça girip pa- şa paşa oyun seyredi- yordu, alõn teri ile kaza- nõlan paraya inanõyor- du. Ne oldu bu topluma? Nasõl geldik buralara? Kimlerdir bu değişimin sorumlularõ? Tüm bu olaylar bizim için Cum- huriyetin 87. yõlõnda utanç verici şeyler değil mi? Allah aşkõna, tepe- den tõrnağa sağlõksõz, ağõr hasta bir toplum de- ğil mi içinde bocaladõ- ğõmõz? Demokrasimiz de, ortalama 4 yõl eğitim görmüş halkõmõz, işsiz- lerimiz, yoksullarõmõz, açlõk sõnõrõndaki yurttaş- larõmõz ve elbette politi- kacõlarõmõzõn çoğunlu- ğu ile birlikte, yazõk ki bu utanç verici olaylarla kõyaslanabilir düzeyde bulunuyor. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 2010 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER KOMŞULARLA bütün sorunları sıfırlama politikası elbet zihinlerde olumlu izlenimler bırakır. Şık bir düşüncedir. Ama, çevremizle sorunları sıfırlayacağız diye, yıllardır “ulusal dava” olarak bellenen davalar sıfıra indirgenince, ülkenin de sıfırlanabileceği akıldan çıkarılmamalı. Öyleyse, bu yola koyulacaklar kamuoyu önünde birtakım noktalara mutlaka açıklık getirmelidirler. Ozaman, bazı noktaları batıdan doğuya şöyle bir sıralayalım. Örneğin, Yunan komşuyla ve arkasında saf tutan Batı âlemiyle yapılacak bir sıfırlama, Batı Trakya’daki Türk azınlığa Lozan’la tanınmış haklarda ısrardan vazgeçmeyi mi gerektirecek? “İnsan haklarında karşılıklılık olmaz” diyerek Türkiye’deki Rum vakıflarının mülkiyet haklarını tanıyarak bir sorun sıfırlandı diyelim; peki Batı Trakya Türklerinin mülkiyet hakları n’olacak? Yine aynı açıdan, Batı Trakya’daki müftü atamaları sorunu sürüp giderken, sıfırlama politikası uğruna Balat’taki Patrikhane’nin ekümeniklik iddiasıyla Vatikanlaşma girişimlerine göz yumulup Heybeliada’daki papaz okulu için Türk eğitim sistemine ters düşen bir statü mü kabul edilecek? Örneğin, Ermenistan’la sorunları sıfırlayalım diye, Dağlık Karabağ işgalinde iyileşme olmadan sınır kapısı mı açılacak? Çalışmaları çıkmaz ayın son çarşambasında bile bitmeyecek bir tarih komisyonu kuruluyor diye, sıfırlama aşkıyla, Erivan’ın soykırım suçlamasını sürdürmesi tepkisiz mi kalacak? Bazı ülkeler “Türkler o suçu işlemedi” diyenleri cezalandırırken, bizler sıfırlama bozulmasın diye, “Türkleri soykırımcı saymak” gibi bir hakaret suçunu benzer hüküm olarak kendi Ceza Kanunumuza koyamayacak mıyız? Hele, hem haklı hem de güçlü zemindeki bir Kıbrıs davası, verilen şehitler ve katlanılan eziyetler unutularak sıfırlansın diye, devletinin kuruluşuna ağlamış bir Talat’ın suyuna mı gidilecek? Kısacası, hep bir adım önde olup komşularla sorun sıfırlamaya kalkışmak sonuçta ülkeyi ve cumhuriyeti sıfırlamaya yöneleceği için, içte büyük tepkiler yaratacak, ister istemez. Dolayısıyla, sorunlardan önce bu akıl almaz strateji sahiplerinin kendileri sıfırlanacaklar. Bunu bilseler, bu sıfırlama sevdasına kapılmazlardı. Zaten, sorun sıfırlamanın Türkiye’yi daha güçlü kılıp kılmadığı uzak güç odaklarının her istediklerini yapmaya teşne olup olmamakla ölçülecektir. Yakın sorunları sıfırlamışlık, uzaklardakilerin bölgeye ilişkin hesaplarına maşalık etmeye itmemeli bu ülkeyi. AÇI MÜMTAZ SOYSAL Sıfırlama ve Sıfırlanma mumtazsoysal@gmail.com Memleketimden Utanç Manzaralarõ Dr. Coşkun ÖZDEMİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear