Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
30 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Bahçeli’nin Hedefi Ne?
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Erdoğan’ın “Kürt
açılımı” projesinin aslında AKP’nin yumuşak karnı ol-
duğuna inanıyor. Bu nedenle de iktidara yönelik hü-
cum ve eleştirilerini, sürekli olarak “hain bir yıkım
projesi” olarak nitelendirdiği bu projeyi hedef alarak
sürdürüyor.
3 Ekim’de toplanacak olan AKP Büyük Kongresi
öncesinde, dünkü basın toplantısında da söylemle-
rinin dozunu arttırarak yaptığı açıklamalar, bana gö-
re Erdoğan’ı Büyük Kongre’de kendi tabanına kar-
şı savunmaya zorlamaya yönelik.
Bahçeli’nin, “Karşımızdaki sorun etnik bölünmeyi
amaçlayan silahlı sorundur.Türkiye’den istenen bi-
reysel haklar değil, bir etnik grup olarak kullanılacak
siyasi statüdür” iddiasına iktidarın başının elbette
vereceği bir yanıt olmalıdır.
Pazar günkü kongrede, Başbakan’ın cebindeki
açılım paketinde gerçekten öyle bir siyasi statü mü
taşınıyor, yoksa masum bazı haklı talepler, kimi yö-
netmelik, kararname ve gerekirse yasa değişiklikle-
ri ile karşılanarak mı açılım gerçekleştirilecektir?
Aylardan beri kamuoyu sorunu bu tür kritik soru-
lara yanıtlarını bekleyerek gündemde tutuyor. Erdo-
ğan, ABD’den ayrılmadan önce yaptığı açıklamada,
cebinde taşıdığı pakette olanları isimlendirmek şöy-
le dursun, kamuoyundan zaman zaman gündeme
getirilecek önerileri sindirmesinin bir strateji olarak
bekleneceğini söylemesi, birçok kurum ya da kişi gi-
bi MHP Genel Başkanı’nı da kızdırmıştır.
Yeni yasama yılı
MHP gibi, elbette CHP ve DSP’li milletvekilleri de
farklı açılardan ele almak için TBMM’nin 1 Ekim’de
başlayacak olan yeni yasama yılını bekliyorlar.
Dünkü basın toplantısında Bahçeli, “Kürt açılımı-
nın arka planı, kimlere ne sözler verildiği, kimlerle
hangi pazarlıklar yapıldığı Başbakan’a elbette soru-
lacaktır” diye önümüzdeki haftanın siyasi baromet-
resinde ne kadar sert rüzgârlar eseceğinin haberini
de vermiştir.
Bakalım, o rüzgârlar sadece DTP dışındaki mu-
halefetin sözcülerini mi hedef alacaktır? Yoksa açı-
lımdan muhalefet partilerininkine benzer tedirginlik-
ler duyan, ama bu duyumları parti disiplininin gere-
ği dışa vuramayan bazı AKP milletvekillerinin oyları
da hesaba katılacak mıdır?
Bu konudaki görüşmelerin açık yapılacağı belli ol-
du. Ama görüşmelerin sonu bir oylama ile bitirile-
cekse, o oylamada her milletvekilinin kendi vicdan-
larına göre açıklayacağı görüşün, “gizli oy” kullanı-
larak sandığa yansıması da beklenemez mi?
obirgit@e-kolay.net;Faks: 0 216 302 82 08
ENTERNET / MEHMET SUCU
7 Eylül’de Alman gazetecileri bir “İn-
ternet Bildirgesi” yayımladı. Fazla yerimiz
yok, metni yayımlıyoruz. Yorumu arkadan
gelecek...
1. İnternet farklıdır. İnternet farklı kamu
küreleri, farklı terimler ve farklı kültürel be-
ceriler yaratır. Medya günümüz teknolo-
jik gerçeklerini görmezden gelmekten ve
onunla boğuşmaktan vazgeçip, çalışma
yöntemlerini bu gerçeklere uyarlamalıdır.
Onların görevi mevcut teknolojiye daya-
narak gazeteciliğin en iyi biçimini geliş-
tirmektir. Bu yeni gazetecilik ürünleri ve
yöntemlerini içerir.
2. İnternet bir cep boyutu medya im-
paratorluğudur. Web mevcut medya ya-
pılarını, eski sınırları ve oligopollleri aşa-
rak yeniden düzenliyor. Yayın ve medya
içeriğinin yayılması artık yüklü yatırımlar
gerektirmiyor. Gazetecilik öz-kavramı,
neyse ki, onu enformasyonun akışını
düzenleme ve filtreleme görevinden kur-
tarıyor. Geriye gazeteciliği sıradan ya-
yından ayıran gazetecilik kalitesi kal-
maktadır.
3. İnternet toplumdur; toplum inter-
nettir. Sosyal ağlar, Vikipedi veya You-
Tube gibi web-tabanlı platformlar Batı
dünyasında insanların çoğu için günlük
yaşamın bir parçası haline gelmiştir. On-
lara telefon veya televizyon gibi erişilebilir.
Eğer medya şirketleri var olmaya devam
etmek istiyorsa, bugünkullanıcılarının
dünyasını anlamalı ve iletişim formlarını
kucaklamalıdır. Bu kucaklama sosyal
iletişimin temel formları dinleme ve ya-
nıtlamayı, yani diyaloğu da içerir.
4. İnternet özgürlüğü dokunulmazdır.
İnternet açık mimarisi sayısal iletişen bir
toplumun ve dolayısıyla gazeteciliğin te-
mel bilişim yasasını oluşturmaktadır. Bu,
özel, ticari veya siyasi çıkarların, çoğu ka-
mu yararı iddiası arkasında gizlenerek ko-
runması uğruna değiştirilemez. Nasıl ya-
pıldığından bağımsız olarak, internete eri-
şimin engellenmesi serbest bilgi akışını
tehlikeye atmakta ve bilgi erişim temel
hakkını bozmaktadır.
5. İnternet bilginin zaferidir. Yetersiz
teknolojisi nedeniyle medya kuruluşları,
araştırma merkezleri, kamu kuruluşları ve-
diğer kuruluşlar bugüne kadar dünyadaki
bilgileri derlemiş ve sınıflandırmıştır. Bu-
gün her vatandaş kendi kişisel haber filt-
relerini oluşturabilir, arama motorları ile
daha önce hiç bilinmeyen boyutta bir bil-
gi hazinesine ulaşabilir. Bireyler artık
her zamankinden daha iyi şekilde bilgi-
lenebilir.
6. İnternet gazeteciliği geliştirir. İnter-
net üzerinden gazetecilik yeni bir şekil-
de kendi toplumsal-eğitimsel rolünü ger-
çekleştirebilir. Bu, bilginin sürekli değişen,
devamlı süreç olarak sunulmasını içerir;
basılı medyanın değişmezliğinin kaybı bir
artıdır. Bilginin bu yeni dünyasında ha-
yatta kalmak isteyenlerin, yeni bir idea-
lizm, yeni gazetecilik fikirleri ve bu yeni
potansiyeli kullanmaktan zevk alması
gerekir.
7. Net, ağ gerektirir. İnternet linkleri bağ-
lantılardır. Birbirimizi bu bağlantılar ile bi-
liyoruz. İnternet bağlantılarını kullanma-
yanlar kendilerini sosyal söylemin dışın-
da tutmaktalar. Bu, geleneksel medya şir-
ketlerinin web siteleri için de geçerlidir.
8. Linkler ödüllendirir, alıntılar süsler.
Arama motorları ve birleştiriciler (portal-
lar) kaliteli gazeteciliği kolaylaştırır: On-
lar uzun vadede olağanüstü içeriğin bu-
lunabilirliğini arttırır ve böylece yeni ve ka-
musal bilgi dünyasının ayrılmaz bir par-
çasıdır. İnternet bağlantıları ve alıntılar yo-
luyla referanslar, özellikle yaratıcısından
herhangi bir izin veya ücret gerektirme-
yenler, ilk etapta ağ üzerindeki sosyal
söylem kültürünü mümkün kılar. Bunla-
rın hepsi şüphesiz korumaya değerdir.
9. İnternet, siyasi söylem için yeni bir
mekândır. Demokrasi, katılım ve bilgiye
erişim özgürlüğü ile büyür. Siyasi tartış-
manın geleneksel medyadan internete ak-
tarılması ve halkın etkin katılımı ile bu tar-
tışmayı genişletmek gazetecilik görevle-
rinden biridir. Bugün basın özgürlüğü, dü-
şünce özgürlüğü anlamına gelir.
10. Alman Anayasası’nın 5. maddesi
meslekler veya geleneksel iş modelleri için
koruyucu haklar ihtiva etmez. İnternet,
amatör ve profesyonel arasındaki tek-
nolojik sınırları geçersiz kılar. Bu ne-
denle basın özgürlüğü ayrıcalığı gazete-
cilik görevlerinin yerine getirilmesine kat-
kıda bulunabilecek herkes için geçerli ol-
malıdır. Nitelik açısından, ücretli ve üc-
retsiz gazetecilik arasında bir ayrım ya-
pılmamalı, ama iyi ve kötü gazetecilik ara-
sında yapılmalıdır.
11. Çok fazla bilgi diye bir şey yok-
tur. Bir zamanlar, kilise gibi kurumlar ki-
şisel farkındalık yerine güce öncelik ver-
di ve tipo matbaa makinesi bulundu-
ğunda, denetimsiz bilgi akışına karşı
uyardı. Diğer taraftan, broşürcüler, an-
siklopediciler ve gazeteciler daha faz-
la bilginin daha fazla özgürlüğe yol aç-
tığını, hem birey hem de bütün olarak
toplum için gösterdi. Bu önerme bugün
için de geçerli.
12. Gelenek, bir iş modeli değildir. Ga-
zetecilik içeriği ile internet üzerinden
para kazanılabilir. Zaten, bunun birçok ör-
neği bugün var. Ancak, şiddetli rekabet
nedeniyle, iş modelleri internetinyapısı-
na uyarlanmalıdır. Kimse bu hayati uyar-
lama sürecinden statükoyu korumaya yö-
nelik politikalarla kaçınmaya çalışma-
sın. Gazetecilik açık rekabetle net üze-
rinden iyi finansal çözümler bulmalı ve ce-
saretle bu çözümlerin çok boyutlu uy-
gulamalarına yatırım yapmalıdır.
13. Copyright, internet üzerinden bir si-
vil görev haline gelir. Copyright internette
enformasyonun düzenlenmesinde mer-
kezi bir köşetaşıdır. Yaratıcıların kendi içe-
riklerinin dağıtımının türü ve kapsamı
üzerinde karar hakkı internet üzerinde de
geçerlidir. Aynı zamanda, telif hakkı es-
ki tedarik mekanizmaları korumak ve
yeni dağıtım modelleri ya da lisans ya-
pılarını sokmamak için kullanılamaz. Mül-
kiyet yükümlülükleri kapsamaktadır.
14. İnternette çok para vardır. Gaze-
tecilik çevrimiçi hizmetleri reklam yoluy-
la finanse eder. Bir okuyucu, izleyici ya
da dinleyicinin zamanı değerlidir. Gaze-
tecilik sektöründe, bu ilişki her zaman fi-
nansmanın temel bir ilkesi olmuştur.
Gazetecilik açısından geçerli yeni finans
modelleri bulunmalı ve test edilmelidir.
15. İnternette olan internette kalır. İn-
ternet, gazeteciliği yeni bir niteliksel dü-
zeye kaldırıyor. Online metin, ses ve
görüntüler artık geçici olmak zorunda de-
ğil. Onlara yeniden erişilebilir, böylece
çağdaş tarihin bir arşiv binası oluşabilir.
Gazetecilik, bilginin gelişmesini, yorum-
lanmasını ve hataları göz önüne almalı,
yani, oluşan kendi hatalarını kabul etmeli
ve şeffaf bir şekilde onları düzeltmeli.
16. Kalite en önemli nitelik olmaya de-
vam ediyor.İnternet ortaya düzgün ürün-
ler de çıkarır. Sadece güvenilir, seçkin-
ve olağanüstü olanlar uzun vadede sü-
rekli izlenecektir. Kullanıcıların talepleri
artmıştır. Gazetecilik bunları yerine ge-
tirmeli ve sık sık güncellediği ilkelerine
bağlı kalmalıdır.
17. Herkes için Web, 20. yüzyıl kitle
iletişim araçlarından üstün bir toplum-
sal değişim altyapısı oluşturur. Şüphe
halinde,“Vikipedya kuşağı”, kaynağın
güvenirliğini belirlemek, haberi geriye gi-
dip orijinal kaynağında izleme, araştır-
ma, denetleme ve değerlendirmek ye-
teneğine tek başına veya bir grup ola-
rak sahiptir. Bunu küçük gören ve bu be-
cerilere saygı göstermeye istekli olma-
yan gazeteciler internet kullanıcıları ta-
rafından ciddiye alınmaz. Çok haklılar.
İnternet eskiden alıcı olarak bilinenler-
le, okuyucu, dinleyici ve izleyiciler, doğ-
rudan iletişim ve onların bilgilerinden ya-
rarlanmayı sağlar. “Her şeyi bilen” ga-
zeteciye değil ama iletişim kuran ve
araştıran gazeteciye talep var.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
İnternet Manifestosu
FİGEN ATALAY
Milli Eğitim Bakanlõğõ, bu yõl ilk kez
32 ilde okulöncesi eğitimi zorunlu ha-
le getirdi. Uygulama, 5 yaş grubundaki
çocuklarõn resmi veya özel okulönce-
si eğitim kurumlarõna zorunlu kayõt-
larõnõ öngörüyor.
Proje çerçevesinde bu yõl 950 bin
okulöncesi öğrencisinin eğitim alma-
sõ hedefleniyor. 2013-2014 öğretim yõ-
lõnõn sonunda okullulaşma oranõnõn
yüzde 100’e ulaşmasõ hedefleniyor.
Okulöncesi eğitimin yaygõnlaşmasõ
kuşkusuz çok sevindirici ancak iyi öğ-
retmen ihtiyacõnõn da mutlaka karşõ-
lanmasõ gerekiyor. Okulöncesi eğitim
kurumlarõ, üniversite mezunu öğret-
men bulmakta zorluk çekiyorlar.
Uzun yõllardõr Erken Çocukluk Eği-
timi (EÇE) konusunda çalõşmalar ya-
pan Anne Çocuk Eğitim Vakfõ
(AÇEV) kurucu yönetim kurulu üye-
si ve danõşmanõ Prof. Dr. Sevda Bek-
man, 10 haftalõk bir okulöncesi eğiti-
min bile okul başarõsõnõ olumlu etki-
lediğini, ancak yaygõnlaşõrken kalite-
nin göz ardõ edilmemesi gerektiğini
vurguluyor. Prof. Bekman, “Okul
öncesi eğitimde kalite olmazsa, ço-
cuklara eşit fırsat verme olanağı aza-
lıyor” diyor. Prof. Bekman’õn verdi-
ği bilgilere göre, dünyada 3-6 yaş ara-
sõ yaygõnlaşma oranõ yüzde 41. Bu
oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 79, ge-
lişmekte olan ülkelerde ise yüzde 36.
Türkiye’de ve dünyada Erken Ço-
cukluk Eğitimi’nin kõsa ve uzun va-
dedeki etkilerini ölçen birçok araştõr-
ma bulunduğunu anõmsatan Prof. Dr.
Bekman, bunlarõn, EÇE’nin çocuk-
larõn tüm gelişimlerine katkõ yapma-
sõnõn yanõ sõra ileriye dönük olarak okul
ve yaşam başarõsõnõ getirdiğini gös-
terdiğini de belirtiyor.
Bekman, şunlarõ söylüyor:
“Burada önemli olan faktörler; ço-
cukların gelişim düzeylerine uygun
bir müfredat, iyi eğitilmiş bir öğ-
retmen, fiziksel ortam ve donanım,
sınıftaki öğretmen/çocuk oranı, ai-
le katılımı ve hizmetin etkinliğinin
araştırılmasıdır. Bu etkenlerin hep-
sinin olması ve etkili bir seviyede ol-
ması önemlidir. Onun için amaç sa-
dece bir kurum açmak değil kalite-
li bir kurum açmak olmalıdır.”
?? Erken yaşlar (0-6) gelişimin
(Bilişsel, duygusal ve fiziksel)
En hızlı olduğu yıllardır.
?? Bu dönemde çocuğun yakın
çevresine ve en fazla anne-
babalara “ilk eğitimciler”
olarak büyük sorumluluk düşer.
?? Her çocuğun gelişmeye ve
desteklenmeye hakkı vardır.
?? Erken çocukluk eğitimi
hayata başlarken çocuklara eşit
bir fırsat sunar.
?? Okulöncesi eğitim almış
çocukların eğitim kazançlarında
akranlarından iki yıl ileride
olduğu görülmektedir.
?? Bireylerine erken
çocuklukta eğitimi bilimsel
olarak sağlayabilen
toplumlarda, okulda
başarı, üniversiteli
olma, yüksek gelir
elde etme, finansal
imkânlardan
yararlanma, teknoloji
kullanma ve vergi ödeme
oranı yüksektir.
?? 0-6 yaş arası eğitime
yapılan her 1 liralık
yatırım, topluma 7 liralık
kazanç olarak geri döner.
7 neden çok geç?
Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn projesiyle bu yõl 950 bin çocuğun, okulöncesi eğitim kurumlarõna başlamasõ öngörülüyor
32 ilde 5 yaş artõk zorunlu
10 haftalık bir okulöncesi
eğitim bile okul başarısında
farklılık yaratıyor. Türkiye’de
okulöncesi eğitimden
yararlanan çocuk oranı
giderek artıyor. Ancak devlet
okulöncesi eğitimi
yaygınlaştırma politikasında
sayısal artışa verdiği önemi
hizmetlerin kalitesine
vermiyor.
Okulöncesi
eğitim fark yaratõyor
?? Amasya
?? Nevşehir
?? Çanakkale
?? Bilecik
?? Edirne
?? Karabük
?? Ardahan
?? Gümüşhane
?? Trabzon
?? Yalova
?? Karaman
?? Tunceli
?? Kilis
?? Bolu
?? Kırıkkale
?? Bayburt
?? Burdur
?? Kırklareli
?? Muğla
?? Düzce
?? Bartın
?? Artvin
?? Çankırı,
?? Kütahya
?? Rize
?? Isparta
?? Kırşehir
?? Giresun
?? Uşak
?? Eskişehir
?? Sinop
?? Samsun
Pilot illerPilot iller
Prof. Dr. Bekman hedef kitle olarak 5-6
yaş grubuna önem verildiğine dikkat çekti
Türkiye’de EÇE’de hedef kitle olarak 5-
6 yaş ( 60-72 ay) grubuna önem verildi-
ğine dikkat çeken Prof. Dr. Sevda Bekman,
şöyle devam ediyor:
“Dolayısı ile 0-3 yaş, hedef kitle ola-
rak politikalarda dahi geçmemekte-
dir. Hizmetler ağırlıklı olarak hem ku-
rum merkezlidir, hem de büyük şehir-
lerdedir. Alternatif modellere sistemde
yaygın biçimde yer verilmemektedir.
Dar tanım ve tek bir erken çocukluk eği-
tim ve gelişim modeli ulaşılan çocuk ora-
nının her zaman yetersiz olması sonu-
cunu doğurmaktadır.
Yaygınlaşma oranları; 0-3 yaş yüzde
23; 4-6 yaş 33; 5-6 yaş 51’dir. Hedef kit-
lenin tümü (0–6 yaş) göz önüne alındı-
ğında bu oran yüzde 23’e düşmektedir
Eğitime ve EÇE’ye bütçeden ayrılan
pay çok düşüktür; 2008 genel bütçe-
sinden EÇE’ye ayrılan pay yüzde 0.1 ,
MEB bütçesinden ise yüzde 1’di.
Devlet okulöncesi eğitimi yaygınlaş-
tırma politasında sayısal artışa verdiği
önemi hizmetlerin kalitesine verme-
mektedir. Hizmetlerin kalitesi ile ilgili
uyulması gereken belirli kıstaslar ol-
madığı gibi, hizmetlerin kalitesi de ta-
kip edilmemektedir. Bu da kalite açı-
sından farklılıklara neden olmaktadır.
Eğitim amaçlı kurumlara giden ço-
cukların gelişimleri bakım amaçlı ku-
rumlara giden çocuklara kıyasla fark-
lıdır. Bu farklılık eğitim amaçlı okullara
giden çocukların gelişimlerinin daha iyi
olduğu yönündedir. Ayrıca, devlet he-
def kitle tanımını ve sistemdeki hizmet
biçimlerini genişletmelidir. Bu sadece 5-
6 yaş grubuna önem vermemeyi ve sis-
temde AÇEV’in Anne-Çocuk Eğitim
Programı ya da gene AÇEV’in yaz
okulları gibi farklı modellerin devreye
girmesini getirmektedir.
Türkiye için rolü, önemi
EÇE Türkiye’de ilköğretimin kalite-
sini arttırmaya destek olabilir. Sosyo-
ekonomik şartlardan dolayı örselene-
bilir çocukların daha iyi şartlara sahip
çocuklarla aralarındaki farkın azal-
masına destek olabilir. Ayrıca, olumsuz
şartlarda yetişen çocukların EÇE almış
ve almamış olanları arasında çok fark-
lar olmaktadır. Bunun için devlet risk
altındaki çocuklara öncelik tanımalıdır.”
ANKARA/İSTANBUL
(Cumhuriyet) - Ufuk Üni-
versitesi’ndeki törende ko-
nuşan Anayasa Mahkemesi
Başkanõ Haşim Kılıç
AKP’nin kapatõlmasõ yönün-
de oy kullanan başkanõ oldu-
ğu yüksek mahkeme üyeleri-
ni eleştirdi.
Ankara ve İstanbul’da bir-
çok üniversite yeni akade-
mik yõla törenlerle başladõ.
Ankara’daki Ufuk Üniversi-
tesi yeni akademik yõla, üni-
versite konferans salonunda
düzenlenen törenle başladõ.
Törene katõlan Kõlõç, toplu-
mun son yõllarda güvensiz,
sevgisiz ve hoşgörüsüz ya-
şantõsõyla ciddi bir travma
geçirdiğini belirterek “Adeta
toplumsal bir cinnet hali
yaşamaktayız” dedi. Kõlõç,
“anayasa yargısının aktör-
lerinin siyasi iradeyi vesayet
altına almaya kalkıştığı du-
rumlarda meşruluk kriziy-
le karşı karşıya kalmaya
mahkûm olacaklarını” da
söyledi. Kõlõç, bu sözüyle
AKP’nin kapatõlmasõ yönün-
de oy kullanan başkanõ oldu-
ğu yüksek mahkeme üyeleri-
ni de eleştirmiş oldu.
Marmara Üniversitesi’nin
2009-2010 akademik yõlõ,
rektörlük binasõ Prof. Dr. Ni-
had Sayar Konferans Salo-
nu’nda dün düzenlenen tö-
renle başladõ. Törende konu-
şan Marmara Üniversitesi
(MÜ) Rektörü Prof. Dr. Nec-
la Pur, “Yıllardır mücade-
le ettiğimiz terörün, ülke-
mizin bölünmez bütünlü-
ğünden taviz vermeden çö-
zülmesine hiç kimse karşı
çıkmayacaktır” dedi.
Kılıç, kendi mahkemesinin üyelerini eleştirdi
Ufuk, Hacettepe ve Marmara üniversiteleri yeni akademik yõla başladõ. Karaelmas Üniversitesi ise bugün açõlõyor
Sanat Tasarımı
Fakültesi direniyor
İstanbul Haber Servisi - Yõldõz Teknik Üniver-
sitesi’nin (YTÜ) Yõldõz Yerleşkesi’nde bulu-
nan Sanat Tasarõm Fakültesi’nin Davutpaşa’ya
taşõnmak istenmesi öğretim görevlileri ve öğ-
rencilerin tepkisine neden oldu.
Fakültenin Davutpaşa’ya taşõnmasõyla 603
öğrenci ve 75 akademisyen mağdur edilecek.
Fakültenin Davutpaşa’daki Kimya Metalürji
Bölümü’nün eski binasõna taşõnmasõ planlanõ-
yor. Söz konusu binanõn fakültenin pratik ve
teorik dersleri açõsõndan elverişli olmayõşõ da
sorunlarõ arttõrõyor. YTÜ Rektörü İsmail Yük-
sel’in aldõğõ karar, yenilenen karalõk oda ve de
çok sayõda atölyeden de öğrencilerin mahrum
edilmesi anlamõna geliyor. Boşaltõlan binanõn
ne yapõlacağõ konusunda ise herhangi bir açõk-
lama yapõlmõyor. Söz konusu binanõn Cum-
hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün çalõşma ofisi
olarak kullanõlacağõ iddia ediliyor.
Öğrenciler tarafõndan uygulamadan vazge-
çilmesi talebiyle rektörlüğe verilen dilekçelere
cevap gelmedi. Konuyu yargõya taşõmayõ dü-
şünen öğrenciler kendilerine ve fakülte yöneti-
mine sorulmadan karar alõndõğõnõ vurgulaya-
rak, “Bu yapılan bir nevi fakülteyi kapat-
mak gibi bir şey. Davutpaşa’da eğitim için
gerekli altyapı yok bu da sağlıklı bir eğiti-
min olmayacağı anlamına geliyor” dediler.
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
Hacettepe Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Uğur Erdener ve bera-
berindeki heyet, yeni akademik
yılın başlaması dolayısıyla dün
ilk olarak Anıtkabir’i ziyaret et-
ti. Ziyaretin ardından Hacettepe
Üniversitesi Sıhhıye Yerleşke-
si’nde düzenlenen törende konu-
şan Erdener, Hacettepe’nin tüm
çalışma alanlarındaki temel refe-
ransın Ulu Önder Atatürk’ün
“hayatta en büyük yol gösterici”
olarak ifade ettiği “bilim” oldu-
ğunu vurgulayarak, “Bunun dı-
şında bir yol aramanın gaflet ve
dalalet olduğunu çok iyi bilmek-
teyiz” dedi. 2010’da yaşama geçi-
rilmesini hedefledikleri projeler
için ciddi boyutta parasal kayna-
ğa ihtiyaç duyduklarının altını çi-
zen Erdener, önümüzdeki gün-
lerde hükümet ve TBMM’nin
gündemine gelecek 2010 bütçe
çalışmalarında yükseköğretime
ayrılacak pay konusunda önem
verilmesi gerektiğine işaret etti.
REKTÖR BÜTÇEDEN DAHA ÇOK PAY İSTEDİ