Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
30 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Pittsburgh’dan
İstanbul’a
Dünya kapitalist sisteminin kalbi geçtiğimiz hafta
sonunda ABD’nin Pittsburgh kentinde atmaktaydı.
Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin başkanlarından
oluşan ve kısaca G20 diye anılan zirve, küresel kriz
sonrasında üçüncü kez toplanmış oldu. Küresel eko-
nomi şimdi yeni bir toplantıya hazırlanıyor. Bu haf-
ta sonunda İstanbul, Dünya Bankası ve IMF’nin yıl-
lık genel kurul toplantılarına ev sahipliği yapacak.
G20 toplantılarının ana vurgusu yalın ve netti: “Kü-
resel krizin sonu göründü” sözcükleri katılımcıların dil-
lerinden düşmedi. Ancak bir yandan da “toparlan-
ma sürecinin çok cılız ve istikrarsız olacağı ve her an
yeni bir krizin patlak vermesinin beklenebileceği” uya-
rıları göz ardı edilmemekteydi. Dolayısıyla “büyük”
ekonomiler, birbirlerini krizden çıkış için yaratılan can-
landırma paketlerinin vaktinden önce geri çekilme-
mesi hususunda uyarmaktan geri durmadılar. Bunun
ötesinde G20 zirvesinin ana tartışma konuları iki baş-
lıkta toplandı: “Banka ve finansal derecelendirme ku-
ruluşlarının yöneticilerinin fahiş ölçekteki maaş ve ik-
ramiyelerinin sınırlandırılması ve böylelikle risk işta-
hının önüne geçilmesi” önerisi ve “IMF yönetiminde
kotaların yeniden belirlenmesi”. İlk öneriyi Fransa ve
İngiltere desteklerken ABD buna karşı çıkıyordu. İkin-
ci öneriyi ise ABD dayatıyor ve IMF İdare Kurulu’ndaki
sandalye sayısını 24’ten, 20’ye indirerek Avrupa ül-
kelerinin ağırlığını azaltmayı ve Çin ve Brezilya gibi
gelişmekte ülkelere daha fazla söz hakkı tanınmasını
sağlamaya çalışıyordu.
G20 gündemi bu öneriler üzerinde şekillendi.
Gündeme biraz da retorik katmak için İngiltere
Başbakanı Gordon Brown Pittsburgh buluşmasını
şu sözlerle açmıştı: “Eski uluslararası iktisadi daya-
nışma sistemi artık geride kalmıştır. Yeni sistem ise
bugün itibarıyla yaratılmış durumdadır”. Merkezi
ABD’de olan Ekonomik Araştırmalar Merkezi –
CEPR Direktörü Mark Weisbrot ise İngiltere Baş-
bakanı’nın konuşmasını şu sözler ile karşılamaktay-
dı: “İlk cümle doğrudur; ikinci cümle ise bir fantezi-
den ibarettir”.
Gerçekten de küresel krizi sadece finansal varlık-
ların ve menkul kıymet borsalarının değerleri ve dö-
viz kurlarındaki ayarlamalar olarak gören iktisadi man-
tık, krizin çalışan kesimler üzerindeki yıkıcı etkileri-
ni göz ardı etmekten başka bir çare üretememekteydi.
Örneğin geçtiğimiz hafta OECD tarafından yayımla-
nan bir değerlendirme raporu, 2010 yılı sonuna de-
ğin OECD’ye üye ülkeler arasında işsiz rakamının 10
milyon kişi daha artacağını tahmin etmekteydi.
Böylece küresel krizin başından bu yana işini kay-
beden insanların sayısı toplamda 25 milyon kişiyi ge-
çecekti.
OECD’nin raporuna göre küresel krizin neden ol-
duğu işsizlik özellikle genç nüfusu vurmaktadır. 15-
24 yaş kuşağındaki genç nüfus için 2010 yılı sonunda
işsizlik oranı İspanya’da yüzde 40’a; İtalya ve Fran-
sa’da yüzde 25’e; ülkemizde ise yüzde 23’e ulaşa-
caktır. OECD’nin değerlendirmeleri bir başka tehli-
keye daha işaret etmektedir: OECD’ye göre, eğer bir
an önce doğrudan istihdam arttırıcı tedbirlere yö-
nelinmez ise, gözlenen işsizlik olgusu giderek yapı-
sal bir özellik kazanacak ve daha yıllar boyu yüzde
10-11 aralığında seyredecektir. OECD, ayrıca Dün-
ya Bankası’nca hazırlanan bir rapora da değinmek-
te ve küresel kriz nedeniyle dünyamızda her sene 90
milyon yeni insanın yoksulluk sınırının altına sürük-
leneceğini aktarmaktadır.
Küresel kriz reel sektörleri ve özellikle enformel ke-
sim çalışanlarını ve yoksulları doğrudan etkilemek-
tedir. Buna rağmen krizden çıkışı sadece bankala-
rın ve finansal şirketlerin kâr kayıplarının istikrara ka-
vuşması ve hisse senetlerinin fiyatlarının eski dü-
zeylerine yaklaşması olarak değerlendirilmesi ne de-
rece doğrudur?
Ve hele, ABD Federal Rezerv Başkanı Sayın Ben
Bernanke’nin söz konusu kıstaslara dayanarak
sarf ettiği “Şu noktada küresel durgunluk büyük ola-
sılıkla aşılmış durumdadır” cümlesi akademik so-
rumluluklar ile ne derece bağdaşmaktadır?
İstanbul bu hafta sonu IMF ve Dünya Bankası ge-
nel kuruluna almaşık bir başka toplantıya da ev sa-
hipliği yapacak. Bilgi Üniversitesi Uluslararası Poli-
tik Ekonomi Enstitüsü ve Alman Heinrich Böll Vak-
fı’nın ortaklaşa düzenledikleri “IMF-Dünya Bankası
Ve Krizdeki Dünya: Karşıt Sesler” konferansı Bilgi Üni-
versitesi Dolapdere Kampusu’nda toplanacak. Kon-
ferans programı üzerine daha ayrıntılı bilgiyi
http://www.boell-tr.org/web/101-672.html adresin-
den temin edebilirsiniz.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
H
em geçen hafta Pittsburgh’da ger-
çekleştirilen G20 zirvesi hem de 6-7
Ekim’de İstanbul’da yapılacak olan
IMF-Dünya Bankası toplantılarında bilindiği
gibi ana gündem maddesi küresel ekonomik
kriz çerçevesinde şekillenecek yeni küresel
stratejiler, yeni güç dengeleri ve reform adı al-
tında yapılmaya çalışılan irili ufaklı değişiklik-
ler... G20 toplantılarında asıl önemli konulara
ya hiç girilmedi ya da teğet geçildi. İstan-
bul’daki toplantıların da gövde gösterisi nite-
liğinin dışında fazla işe yaramayacağı şimdi-
den biliniyor. Anlayacağınız zülfü yâre doku-
nan şimdilik yok...
2008 yılının Şubat ayında Fransa Cumhur-
başkanı Nicholas Sarkozy, hem toplumların
hem de ekonomilerin istatistiki verilerinden ve
güvenilirliğinden kaygılandığını ifade edip, üç
seçkin iktisatçıyı, Nobel Ödüllü Joseph E.
Stiglitz ve Amartya Kumar Sen ile Jean Pa-
ul Fitoussi’yi hem bu konuyu araştırmaları
hem de ulusların gerçek zenginliğinin ne ol-
duğunun incelenmesi için bir komisyon kur-
makla görevlendirmiş ve bir rapor hazırlama-
larını istemişti. Bunun üzerine Stiglitz başkan-
lığında oluşturulan Ekonomik Performans ve
Sosyal Gelişim Ölçüm Komisyonu raporu-
nu 14 Eylül’de açıkladı. Bu arada oluşturulan
komisyonda Kemal Derviş ve Daniel Kah-
neman gibi önemli isimler de olduğunu hatır-
latalım. Rapor 292 sayfa. Raporun yönetici
özetinin ilk kısmında “Neden böyle bir rapora
gerek duyulduğu” özetle şöyle tanımlanıyor:
GSYİH’nin yaşam standartlarını yansıtan
doğru ölçü olup olmadığı konusundaki kaygı-
lar,
Ekonomik büyüme, enflasyon, işsizlik gi-
bi önemli sosyo-ekonomik verilerle yurttaşla-
rın algıları arasındaki uçurumun giderek açılı-
yor olması (örneğin raporda Fransa ve İngilte-
re’de insanların sadece üçte birinin resmi ista-
tistiklere güvendiği ve diğer ülkelerin de ben-
zer şekilde olduğu vurgulanıyor),
Gelir dağılımında eşitsizlik uçumunun de-
rinleştiği zamanlarda kişi başı milli gelir söyle-
minin insanların gözünde bir anlam ifade et-
miyor olması. Örneğin birkaç bankacı zengin-
leştiği takdirde, büyük bir çoğunluğun geliri
düşse ortalama gelir düzeyi yükselebiliyor.
Dolayısıyla kişi başına düşen GSYİH istatis-
tikleri, vatandaşların gerçekte yaşadığını yan-
sıtmayabiliyor.
Komisyon üyeleri, yaşanan ekonomik krizin
büyük bir sürpriz olarak karşılanmasının ana
nedenlerinden birinin ölçümleme sisteminde-
ki yanlışlardan ya da hükümetlerin doğru ista-
tistiksel verilere odaklanmamış olmasından
kaynaklandığını ileri sürerlerken sıraladıkları
önerilerden bazıları da özetle aşağıda:
Günümüzde ekonomik aktiviteler gide-
rek daha karmaşıklaştı, hizmetlerin ağırlığı çok
daha arttı. Bu da ölçümleme sistemlerinin ye-
niden gözden geçirilmesini zaten zorunlu kılı-
yor. Ölçümlemelerde üretim odaklı olmak ye-
rine refah odaklı olmak, refahı ölçümlerken yi-
ne üretimden çok gelire ve tüketime odaklan-
mak tercih edilmeli,
Refah çok boyutlu bir kavram. Komisyon
bunu göz önünde bulundurarak ana çerçeve-
yi (gelir, tüketim ve zenginlik gibi maddi yaşam
standartları; sağlık; eğitim; iş yaşamı da dahil
olmak üzere kişisel aktiviteler; siyasi ve sos-
yal etkinlikler; çevre, güvenlik) belirledi.
Rapor yine de ele aldığı son derece önemli
konularda son sözü söylediği iddiasında de-
ğil. Tam tersine, bu konularda bir tartışma baş-
latmayı hedefliyor.
Nobel ödüllü ekonomist Stiglizt eylül ayı
başında ‘GSYİH Fetişizmi’ başlıklı makalesin-
de de bu konulara dikkat çekmişti: “GSYİH
istatistikleri çoğu zaman ekonominin, vatan-
daşların algılamasından çok daha iyi durumda
olduğunu ortaya koyuyor. GSYİH’ye odaklan-
mak, çatışmalara da neden oluyor: Siyasi li-
derler GSYİH’yi maksimize etmeye çalışırken
vatandaşlar GSYİH büyümesini aşağı çekebi-
lecek güvenlik, hava, su, gürültü kirliliği gibi
konulara da dikkat edilmesini talep ediyorlar.
İyi bir ölçümün aynı zamanda sürdürülebilirli-
ği de dikkate alması gerekiyor. Bir şirket ser-
mayesinin değer kaybını nasıl ölçüyorsa, do-
ğal kaynakların tükenmesi ve çevrenin gördü-
ğü zararların da ulusal hesaplarımıza yansıma-
sı gerekiyor.”
Rapor açıklandı açıklanmasına ama ulus-
lararası stratejilere yön verenler arasında bu
konuda henüz en küçük bir tepki ya da yorum
yok. Öyle ya, tüm bunlar yaratılan küresel sis-
temin de ciddi bir yapılanmadan geçmesi, sa-
nal algıların egemenliğine son verilmesi anla-
mına geliyor.
Bunu kim, neden istesin ki?
Stiglitz’in Raporuna Bakalım Kim Ne Diyecek?
Türk-İş, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, IMF ve Dünya Bankasõ’nõn İstanbul’daki etkinliklere davetini geri çevirdi:
Ekonomi Servisi - Türk-İş, DİSK, KESK,
TMMOB ve TTB, IMF ve Dünya Bankasõ’nõn
İstanbul’da yapõlacak yõllõk toplantõsõ kapsa-
mõndaki etkinliklere ilişkin daveti geri çevirdi.
Anadolu Ajansı’nõn haberine göre, IMF ve
Dünya Bankasõ’nõn İstanbul’daki yõllõk toplan-
tõsõ kapsamõnda gerçekleştirilecek seminer ve kon-
feranslara çalõşanlarõ temsil eden örgütler de da-
vet edildi. Ancak, DİSK, KESK, TMMOB
ve TTB aldõklarõ ortak kararla IMF ve Dün-
ya Bankasõ’nõn davetini geri çevirirken,
Hak-İş’in etkinliklere katõlacağõ belirtildi.
Emek ve meslek örgütlerinin genel baş-
kanlarõnõn imzasõyla davete cevaben IMF
Başkanõ Dominique Strauss-Kahn ve
Dünya Bankasõ Başkanõ Robert Zoellick’e bi-
rer mektup gönderildi. “Bizden Aldıklarınızı Ge-
ri Veriniz ve Geldiğiniz Yere Gidiniz” başlõk-
lõ mektupta, şunlar kaydedildi: “Trafik size
göre ayarlanıyor, oteller sizin için mönüler ha-
zırlıyor, kent sizin için temizleniyor ve güvenlik
hizmetleri yine sizin için gözden geçiriliyor.
Kendinizi evinizde hissedesiniz diye. Biz, bu
ülkenin gerçek sahipleri yani emekçileri, ya-
ni işsizleri, yani yoksulları, sizi evimize, ül-
kemize çağırmadık. Bizim davetlimiz olma-
dığınızdan ülkemizdeki varlığınız bizim için
ancak bir zorlama, bir tür zorbalıktır.”
IMF ve Dünya Bankasõ’nõn 20. yüzyõlda inşa
edilmiş “küresel zorbalar” olduğu savunulan
mektupta, bu örgütlerin sadece sermayenin ve ik-
tidarlarõn sesi olduğu ifade edildi.
Mektupta, şunlar kaydedildi: “Davetsiz olarak
bulunduğunuz bu ülkenin halkları, sizleri ve
temsil ettiğiniz ideolojiyi hiç bitmeyen istikrar
programlarınızla, yıllarca emekçilerin alın te-
riyle üretilmiş kamusal varlıkları talan eden
özelleştirmelerinizle, reform olarak direttiği-
niz ve her seferinde budadığınız sosyal hak-
larla çok iyi bilmektedir. Küresel düzeyde ya-
rattığınız krizin bu büyük yıkımında sanki si-
zin hiçbir etkiniz olmamış gibi, ülkemize ge-
lecekmişsiniz, kapitalizmin krizi için çıkış
yolları arayacakmışsınız ve yine hiç utanma-
dan 1980’li yıllardan bu yana şiddetle sa-
vunduğunuz liberal politikaları, yufka yürekli
yoksulluk edebiyatına bulandırıp insanlığa çö-
zümmüş gibi duyuracaksınız.”
Mektupta, IMF Başkanõ Dominique Strauss-
Kahn’a, krizin faturasõnõn 1.4 trilyon dolarõ aş-
tõğõ yönündeki sözleri anõmsatõlarak, “Sıradan
bir iktisat öğrencisi bilir ki krizi aşmak so-
nuçta ödemekle mümkün olur. Sayın IMF
Başkanı bu krizi kim ödeyecek? Toplantı-
nıza çağırdıklarınız ya da onların temsil et-
tiği uluslararası sermaye mi yoksa dünya
halkları mı? Yani dünyanın her yerinde iş-
siz kalanlar, yoksullaşan sıradan insanlar
mı?” sorularõ yöneltildi.
Yüzde 40’õ ‘ekonomik gelişmelere bağlõ olarak’ yeni yatõrõm düşünüyor
Ekonomi Servisi - Uluslararasõ Yatõrõm-
cõlar Derneği’nin (YASED) 2009’un ikinci
Barometre Araştõrmasõ’na göre, uluslararasõ
yatõrõmcõlarõn yüzde 40’õ ‘ekonomik geliş-
melere bağlı olarak’ önümüzdeki dönemde
yeni yatõrõmlar yapmayõ düşü-
nüyor. Aynõ araştõrmaya gö-
re, dünyada uluslararasõ
doğrudan yatõrõmlar için
ekonomik ortamõn daha
iyiye gideceğini düşünen
yatõrõmcõlarõn oranõ yüz-
de 37 olurken, yatõrõmcõ-
larõn yüzde 29’u ekono-
mik ortamõn daha kötüye
gideceğini, yüzde 34’ü de
değişmeyeceğini düşünü-
yor. Ekonomik ortamda iyi-
leşme beklentisi Türkiye için ise daha düşük.
Uluslararasõ yatõrõmcõlarõn yüzde 40’õ yatõ-
rõmlar için ekonomik ortamõn daha kötüye gi-
deceğini düşünürken yüzde 63’ü hükümetin
açõkladõğõ yeni teşvik sisteminin bile önü-
müzdeki dönem yatõrõm kararlarõnõ etkile-
mediğini belirtiyor.
YASED Barometre Araştõrmasõ’nõn so-
nuçlarõ Yönetim Kurulu Başkanõ Piraye
Antika, YASED Yönetim Kurulu üyeleri ve
Genel Sekreter Mustafa Alper’in katõlõmõ ile
İstanbul’da açõklandõ. Araştõrmaya göre ulus-
lararasõ yatõrõmcõlarõn yüzde 61’i global kri-
zin etkilerinin ancak 2010’dan sonra son bu-
lacağõnõ öngörüyor. Araştõrmanõn sonuçla-
rõndan bazõlarõ şöyle:
Geride kalan son 6 ayda YASED üye-
lerinin yüzde 42’sinin çalõşan sayõsõ azaldõ,
yüzde 43’ünün ise aynõ kaldõ. Önümüzdeki
6 ay içinde istihdamõnõn aynõ kalacağõnõ ön-
görenlerin oranõ yüzde 63.
Hükümetin işsizliğe karşõ aldõğõ ön-
lemleri üyelerin yüzde 74’ü yetersiz bulurken
yine hükümetin açõkladõğõ yeni teşvik siste-
minin önümüzdeki dönem yatõrõm kararlarõ-
nõ “etkilemedi” diyenlerin oranõ yüzde 63.
Yatõrõmcõlarõn yüzde 40’õ
yatõrõmlar için ekonomik ortamõn
daha kötüye gideceğini, yüzde 63’ü
yeni teşvik sisteminin bile yatõrõm
kararlarõnõ etkilemediğini belirtiyor.
İzzettin Önder’in
acı günü
Deva Holding’e 1.3
milyon TL vergi cezası
Ekonomi Servisi - Deva Holding AŞ, şirkete
1.34 milyon lira vergi aslõ ve cezasõ tahakkuk
ettirildiğini bildirdi. Deva Holding’in Kamuyu
Aydõnlatma Platformunda (KAP) yayõmlanan
özel durum açõklamasõnda, Maliye Bakanlõğõ
Hesap Uzmanlarõ Kurulu’nca ilaç sektöründe
yapõlan inceleme sonucunda, şirkete, bağlõ
ortaklõklarõyla yaptõğõ işlemlerle ilgili olarak
“transfer fiyatlandõrmasõ” kapsamõnda toplam 1
milyon 340 bin 977,88 lira vergi aslõ ve cezasõ
tahakkuk ettirildiği belirtildi. Açõklamada, söz
konusu tahakkuka karşõ yasal yollara
başvurulacağõ kaydedildi.
Ekonomi Servisi - İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi’ne 43 yõlõ aşkõn süre emek veren
Prof. Dr. İzzettin Önder’in eşi Müren Önder,
mücadele ettiği kansere yenik düştü. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunlarõ
Cemiyeti’nin üyesi ve 1964 mezunlarõ
arasõndaki Müren Önder’in cenazesi, 1 Ekim
2009 Perşembe günü ikindi namazõnõn ardõndan
Fatih Camii’nden kaldõrõlacak. Prof. Dr.
İzzettin Önder’in eşi Müren Önder, uzun
süredir kanser tedavisi görüyordu.
Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU-
ALİ AÇAR
Hak-İş dõşõndaki emek ve meslek
örgütleri, toplantõ davetine cevaben IMF
ve Dünya Bankasõ başkanlarõna mektup
gönderildi. “Bizden Aldõklarõnõzõ Geri
Veriniz ve Geldiğiniz Yere Gidiniz”
başlõklõ mektupta “Biz, bu ülkenin
gerçek sahipleri, emekçileri, yani
işsizleri, yani yoksullarõ, sizi evimize,
ülkemize çağõrmadõk” denildi.
Aldõklarõnõzõ geri verin
İstanbul Haber Servisi-
DİSK, KESK, TMMOB ve
TTB, İstanbul’da 6-7 Ekim ta-
rihlerinde gerçekleştirilecek IMF
ve Dünya Bankasõ toplantõlarõnõ protesto etti,
bu toplantõlarda alõnacak kararlarla halkõn da-
ha da yoksullaşacağõnõ belirttiler.
IMF ve Dünya Bankasõ toplantõlarõnõ protesto
eden kuruluşlar, Taksim Gezi Parkõ’nda top-
lanarak, “Milyonlar aç, milyonlar işsiz, ya-
şasın küresel direnişimiz”, “Kahrolsun
IMF, kahrolsun emperyalizm” sloganlarõ at-
tõlar. Grup adõna açõklama yapan KESK Ge-
nel Başkanõ Sami Evren, 6-7 Ekim tarihlerinde
dünyayõ felakete sürükleyenlerin İstanbul’da
toplanacaklarõnõ belirterek, “Onlar IMF ve
Dünya Bankası’dır. Yıllar boyunca hükü-
metlere yoksullaştırıcı politikaları dayatmış,
ülke bütçelerini faiz ödeme aracı haline ge-
tirmiş, dünya halklarını açlığa terk etmiş ve
dünya sermayesini evrensel işçi haklarına
karşı örgütlemişlerdir. Şimdi yıllık toplan-
tılarını yapmak üzere İstanbul’a gelmek is-
tiyorlar. AKP hükümeti, sermaye ve IMF
destekçileri onları en iyi şekilde ağırlamak
istiyor. Biz ise onların politikalarını iste-
miyoruz” dedi. IMF ve Dünya Bankasõ’nõn yõl-
lardõr dünya işçilerini ve halklarõnõ başka bir
dünyanõn mümkün olmadõğõna inandõrmaya ça-
lõştõklarõnõ belirten evren, “Yıllarca başka al-
ternatif yok dediler. Her sorunun piyasada
çözüleceğini söylediler. Ama 2008-2009 kri-
zi bu iddiaları yerle bir etti. Onların şehri-
miz İstanbul’da bizim hakkımızda yeni
kararlar almasını protesto edeceğiz” diye ko-
nuştu. Taksim Tünel Meydanõ’nda toplanan
grup, trampet ve düdük çalarak Taksim Mey-
danõ’na kadar yürüdü.
İstanbul Haber Servisi- İstanbul Va-
lisi Muammer Güler, 6-7 Ekim tarih-
lerinde gerçekleştirilecek IMF-Dünya
Bankasõ Yõllõk Toplantõsõ için hiçbir yo-
lun trafiğe kapatõlmayacağõnõ bildirdi. Muammer
Güler, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde yaptõğõ ba-
sõn açõklamasõnda, 6-7 Ekim tarihlerinde Harbi-
ye Kongre Vadisi’nde yer alan İstanbul Kongre
Merkezi’nde IMF ve Dünya Bankasõ Yõllõk Top-
lantõsõ’nõn yapõlacağõnõ anmasatarak, toplantõya
186 ülkeden 20 bin kişinin katõ-
lõmõnõn beklendiğini ifade etti. Va-
li Güler, toplantõ süresince 10 bi-
ni emniyet mensubu, 1600’ü özel
güvenlik görevlisi, 10 bini de kongre merkezinde
göreli sivil personel olmak üzere toplam 21 bin 600
kişinin görev yapacağõnõ bildirdi. İstanbul Valisi
Güler, toplantõ nedeniyle hiçbir yolun trafiğe ka-
patõlmayacağõnõ, heyet geçişleri sõrasõnda ise
“kontrollü geçişler” uygulanacağõnõ kaydetti.
Sõkõ önlemler
alõnõyor
‘Niyetiniz halkõ daha da yoksullaştõrmak’
3 EKİM’DE PETROL-İŞ’TE
IMF’ye Karşõ Sosyalist
İktisat Kongresi
Ekonomi Servisi - IMF
ve Dünya Bankasõ toplan-
tõlarõ, bir dizi toplantõ ve
eylemle karşõlanõyor. Nâ-
zõm Hikmet Marksist Bi-
limler Akademisi de 3
Ekim Cumartesi günü Al-
tunizade’deki Petrol-İş
Konferans Salonu’nda
“IMF’ye Karşı Sosyalist
İktisat Kongresi” düzen-
liyor.
Üç oturum sürecek
IMF’ye Karşõ Sosyalist
İktisat Kongresi’nin
10.30’da başlayacak bi-
rinci oturumunun konu
başlõğõ “IMF politikaları,
küresel kriz-küresel yı-
kım.” Başkanlõğõnõ Mu-
kaddes Erdoğdu Çelik’in
yapacağõ oturumun ko-
nuşmacõlarõ gazetemiz ya-
zarõ Mustafa Sönmez, İz-
zettin Önder, Gülten
Kazgan, Metin Özuğur-
lu, Ali Rıza Yurtsever
ve İbrahim Okçuoğlu.
“Küresel kriz, emek
hareketi ve alternatif-
ler” başlõklõ ikinci oturu-
mun başkanõ Gökhan Bi-
çici. Yunanistan Komü-
nist Örgütü (KOE), Al-
manya Marksist Leninist
Partisi (MLPD) ve İtalya
Mücadeleci İşçiler Sendi-
kasõ’ndan (SLL) katõlõm-
cõlarõn da yer alacağõ ikin-
ci oturumun konuşmacõlarõ
Tez-Koop-İş Genel Eğitim
Danõşmanõ Volkan Ya-
raşır, Eğitim-Sen Genel
Başkanõ Zübeyde Kılıç
ve Nâzõm Hikmet Marksist
Bilimler Akademisi koor-
dinatörlerinden Alp Altı-
nörs.
Kongrenin son bölümü
Şenol Gürkan’õn yöne-
teceği foruma ayrõlmõş.
“Ne Yapmalı?” başlõklõ
bölümde, çözüm önerileri
tartõşõlacak.
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
Yabancı yatırımcı beklemede