26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2009 PAZAR 16 KÜLTÜR ESİNTİLER ZEYNEP ORAL ‘Merhaba Reis’- ‘Saluto Hombre’ Pablo Neruda ve Bedri Rahmi Eyüboğlu kar- şılaştılar. Önce Bedri Rahmi, koca ellerini, kollarını ardına dek kocaman açıp “Saluto Hombre” diye ses- lendi. Derken Neruda yaklaştı ve “Merhaba Reis” di- ye yanıt verdi. Bir deniz kıyısında mıydı, yoksa bir bozkırda mı, bilmiyorum. Kafa kafaya, yürek yüreğe verip soh- bete daldılar. Müthiş bir rüzgâr vardı, her dedikle- rini duyamadım. İşte bölük pörçük duyabildiklerim: “İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum. Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter” diyordu Bedri Rah- mi. Galiba Neruda’nın şiirlerini neden bunca sevdiğini anlatıyordu. Sonra ekledi: Malum: “Ben arıya arı de- mem/ Arının balı olmalı. / Ben güzele güzel demem / Güzel faydalı olmalı./ Güzel dediğin işe yaramalı.” Onaylıyordu Neruda: “Bir de bana şiirlerin / Ne- den söz açmaz diye soruyorsunuz / Düşlerden yap- raklardan / Doğduğun ülkenin koca yanardağların- dan? / Gelin görün sokaklar kan / gelin görün / So- kaklar kan / gelin görün kanı / Sokaklar boyunca akan.” Biliyorum dedi Bedri Rahmi, “...türkülerde ara Ye- men’i / Öleni kalanı, gidip gelmeyeni / Ben türkü- lerden aldım haberi.” Söz türkülerden açılınca du- rur mu hiç sürdürdü elbet: “Ah bu türküler köy tür- küleri / Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak / hile- siz hurdasız çırılçıplak.” Sonra, Neruda’dan da bir türkü söylemesini istedi. Neruda sözü ikiletmedi, “Buğday’ın Türküsü”nü söyledi: “Halkım ben, parmakla sayılmayan / Sesimde pı- rıl pırıl bir güç var / Karanlıkta boy atmaya / Sessiz- liği aşmaya...” Sonra kilimden, çiçekten, renklerden, aldan mor- dan, aşktan söz ettiler. Bir ara Neruda’nın “Kara- dutum çatalkaram, çingenem / Nar tanem, nur ta- nem, bir tanem” diye mırıldandığını duydum. Onun doğduğu topraklarda da sevilen kadınlar karaduta benzerdi. Onu dinlerken Bedri Rahmi de “Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim” diye mırıldanıyordu. İkisi de yorgun gibiydiler. Bedri Rahmi’nin yor- gunluğu sevmektendi: “Sevmek bu dünyayı çerden çöpten / Sevmek bir zerresini ziyan etmeden / Sev- mek durup dinlenmeden sevmek.” Neruda’nın yorgunluğu ise “Öyle çok ki al güneşle yanmış hendekler, / ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler/ ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller, / ve öy- le çok ki unutmak istediklerim.” Birbirlerine çok yakındılar. Bedri Rahmi’nin şöy- le mırıldandığını zar zor duyabildim: “Bir yanım tuz / bir yanım şeker / tuzdan yanayım. / Bir yanım de- niz / bir yanım toprak / denizden yanayım. / Bir ya- nım ben / bir yanım sen / senden yanayım.” Uyduruyorum. Bedri Rahmi’yle Neruda hiç kar- şılaşmadılar... Ne bir deniz kıyısında ne de bozkır- da. Ne Şili’de ne de Anadolu’da... Ölüm yıldönüm- lerini bahane edip, onları ben karşılaştırdım. (Ne- ruda’yı 23 Eylül 1973’te; Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu 21 Eylül 1975’te yitirmiştik.) Yüreklerinin nasılsa kar- şılaşmış olduğunu bilerek, seslerini bir araya geti- rip, sizlerle paylaşmak istedim. Sevgili okurlar, bu yukarıda okuduğunuz yazıyı ço- oooook eskiden yazmıştım. (“Milliyet” - 24 Eylül 1982)... Birkaç gün önce bir okurumdan (H.K) yıl- lar önce okuduğu ve hafızasında sakladığı bu ya- zımı yeniden okumak istediğine dair çok güzel ve çok içten bir mektup aldım. Eylül ayının şu son pa- zarını fırsat bilip okurumun isteğini yerine getiriyo- rum. Ayrıca Neruda ile Bedri Rahmi “karşılaşması- nı” bana anımsattığı için ona teşekkür ediyorum... Bir kocaman teşekkür de geçen pazar yazımda sözünü ettiğim Bodrum’daki Bab-ı Ali Kitapevi’ne destek verenlere! (Sevgili Osman Şengezer, ki- tapların kitapevinin raflarında yerini aldı. O güzelim mektubun da çerçevelenip duvara asıldı. Haberin olsun!) Bodrum’un hem içinden hem dışından ver- dikleri destek, sağladıkları dayanışmayla, müthiş bir sinerji ve coşku yarattılar. İleriye ilişkin azmi ve umu- du çoğalttılar. Hem kitapevi hem kendi adıma sonsuz teşekkürler. e-posta: zeynep@zeyneporal.com kultur@cumhuriyet.com.tr ‘Sarõ Saten’ adlõ filmi Avrupa ve Türkiye’de gösterime giren Mehmet Çoban: ‘Konukadõnsa,evrenseldir’ İLHAN AYER KÖLN - Mehmet Çoban’õn “Sarı Saten” adlõ filmi, Avru- pa’yla eşzamanlõ olarak Türki- ye’de gösterime girdi. Alman- ya’da çekilen ilk “Red One 4K” sinema filmi özelliğini de taşõyan “Sarı Saten”, aynõ zamanda Av- rupa’da üretilmiş bağõmsõz Türk filmleri akõmõnõ da başlatõyor. Ço- ban ile filmi üzerine konuştuk. - Almanya’da yaşayan, Tür- kiye kökenli bir yönetmensiniz. Çokkültürlü bir toplumun ne gi- bi dertleri var? Çok kültürlü toplumlarda yaşa- nan en büyük sorun; bir olgunun görmezlikten gelinmesi, yok sa- yõlmasõ ve es geçilmesidir. Avru- pa istese de, istemese de buralar- da yaşanan bir gettolaşma, ya- bancõlaşma ve ötekileştirme olgusu var. Türkler bu gettolardan çõkõp kültürel ve sanatsal kimlikleriyle direnmek istiyor. “Sarı Saten” bu direncin ilk ayak sesleridir. So- nuçta biz Avrupalõ Türklerin ken- di el emeği, göz nuru ve alõn teriyle üretilen ilk bağõmsõz Türk filmini hayata geçirmiş olduk. - Filmin merkezi olguları, zor- la evlendirme ve cinsel şiddet. Eylem örgüsü de bu olguların et- rafında dönüyor. Sonuç: İnsanın kendine, ötekine, kültürlere ya- bancılaşması; kimlik arayışı, kimlik bunalımı, kimliksizlik... Nedenlerden sonuçlara uzanan bir yol... Farkõnda mõsõnõz, bilmiyorum ama insanlõk gittikçe “kötüleşme” eğilimi gösteriyor. Aydõnlanma hareketinin sekteye uğramasõ, in- sanlarõn apolitikleşme ve kültür- süzleştirme fõrtõnasõyla karşõ kar- şõya kalmasõ sonucunda, ne do- ğaya ne de canlõlara karşõ hiçbir yararõ olmayan, sadece tüketme- ye ve zarar vermeye yönlendirilen bir “insan” oluşuyor. Film, işte bu “kötü” insanõ irdelemek istiyor. Kimlik bunalõmõ geçiren, aile içi şiddete uğrayan ya da töreden ötürü katil olan bu “kötü” insan- lar yeniden “iyi”leşebilir mi? Da- hasõ bir katille, yõllarca şiddet görmüş bir kadõn birbirlerine âşõk olabilirler mi? Aşk duru, saf ve te- miz midir mutlaka? Yoksa “kir- lenme”yle birlikte aşk da imkân- sõzlaşõyor mu? Sonunda bu soru- lara yanõt bulursanõz sinemada, bir filmin de çağõmõzõn hastalõklarõna çözüm bulmada önemli bir etken olduğunu kolayca görebilirsiniz. Ana konunuz insan, daha da önemlisi bir kadõnsa, işlediğiniz her konu evrenseldir; dünyanõn dört bir yanõndan izleyicinin sizi alkõşladõğõnõ duyarsõnõz sinema salonlarõnda. - Sizce, Doğu sineması ve Ba- tı sineması diye bir ayrım var mı? Varsa, bu ayrımı oluşturan ölçütler nelerdir? Doğrusunu söylemek gerekir- se, bu filmi yapana dek Doğu ile Batõ arasõndaki ayrõşmanõn bu denli güçlü olduğunu bilmiyor- dum. Bõrakõn Doğu ve Batõ’yõ, Kuzey Avrupa’yla Akdeniz ara- sõnda bu denli ayrõm olduğunu fark edemiyor insan. Bazen ken- dimi iki toplum arasõnda kalmõş gençlerimiz gibi hissettim. Hikâye Türklerin hikâyesi, ama anlatõm tamamen Avrupalõ bir film diliydi. Sanõrõm bu sorunsal bize yeni bir film üslubu kazan- dõracak. Kendi hikâyelerimizi Av- rupa sinemasõnõn anlatõm tekni- ğiyle başarõlõ bir şekilde buluştu- rursak, yeni fimler, yeni soluklar yaratabiliriz. Sizin asõl sorunuza gelince, bence Türk sinemasõnõ Doğu si- nemasõ olarak nitelendirmek yan- lõş olur. Bizim sinemamõz daha çok Akdeniz sinemasõ, biz Do- ğu’ya uzağõz gibi geliyor bana. ‘Sarõ Saten’in ‘kötü’ insanõ ele aldõğõnõ söyleyen Çoban, “ Kimlik bunalõmõ yaşayan, aile içi şiddete uğrayan ‘kötü’ler yeniden iyileşebilir mi? Dahasõ şiddet görmüş bir katille, şiddet görmüş bir kadõn birbirlerine âşõk olabilirler mi?” diye soruyor. 1964’te Denizli’de doğan Mehmet Çoban, Almanya’da Dortmund Üniversitesi’nde gazetecilik ve film okudu. 1989’da İstanbul’da “Siyah Mavi Aşk” adlõ öykü kitabõnõ yayõmladõ. Batõ Alman Televizyonu WDR’de 12 yõl boyunca yapõmcõ ve yönetmen olarak çalõştõ. Avrupa’nõn ilk Türk televizyonu olan Türkshow’u, ardõndan da Düğün TV’yi kuran Çoban, Köln Üniversitesi’yle ortaklaşa gerçekleştirilen çokkültürlü iletişim programõ çerçevesinde AB fonlarõyla desteklenen yaklaşõk 27 bölümlük film projesini yönetti. Sayõsõz kõsa filmin yanõ sõra, Avrupalõ Türklerin ilk TV dizisi “İthal Gelin”in 40 bölümünü yönetti. “Sarõ Saten”, Çoban’õn uzun metrajlõ ilk sinema filmi. Cohen’in son durağõ İsrail’di Kültür Servisi - Kanadalõ efsanevi ozan Leonard Cohen’in bir süredir devam ettiği dünya turnesinin Asya ve Avrupa ayağõ, sanatçõnõn geçen perşembe akşamõ İsrail’de verdiği tartõşmalõ konserle son buldu. İsrail karşõtõ örgütlerin uzun süredir devam ettiği protestolara rağmen konserini iptal etmeyen 75 yaşõndaki Cohen, Tel Aviv yakõnlarõndaki Ramat Gan stadyumunda verdiği konserde 3 saati aşkõn bir süre boyunca 50 bin İsrailli’ye seslendi. Cohen, iki milyon dolar hasõlat elde edilen konserde, “barışa, anlayışa ve kardeşliğe yönelik mesajlar vermek için” sahnede olduğunu söyledi. Biletleri birkaç saat içinde tükenen konserin yapõlmamasõ için gerçekleştirilen protestolara karşõlõk Cohen, Batõ Şeria’da da konser vermeyi önermiş, fakat Filistin halkõ buna olumsuz yanõt vermişti. Kültür Servisi - Türk folkloru ve halk edebiyatõ konusundaki derleme ve incelemeleriyle tanõnan Prof. Emeritus İlhan Başgöz, sonbahar döneminde Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde ders vermeye başlõyor. Dünyanõn önde gelen halkbilimcilerinden Başgöz, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne katõldõ. Otuz yõldan fazla bir süre ABD’deki Indiana Üniversitesi’nde Türk folkloru ve halk edebiyatõ dersleri vermiş olan Başgöz, ODTÜ’de vereceği derslerin yanõ sõra, ayda bir halka açõk folklor konuşmalarõ düzenlemeyi tasarlõyor. Başgöz, ayrõca, ODTÜ’de ‘Şiir Saatleri’ adlõ bir dizinin de hazõrlõğõ içinde. Prof. Başgöz’ün tasarõlarõ arasõnda, bir televizyon kanalõnda halk şiir ve türküleri ile halk hikâyelerinden oluşan bir dizi de bulunuyor. ABD’den döndükten sonra Bilkent Üniversitesi ve Van 100. Yõl Üniversitesi’nde de dersler veren Prof. Başgöz’ün son olarak geçen yõl “Hikâye: Turkish Folk Romance as Performance Art” adlõ kitabõ Indiana Üniversitesi Yayõnlarõ’ndan çõktõ. Başgöz, 1945’te Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatõ Bölümü’nü bitirdikten sonra, aynõ bölümde Pertev Naili Boratav’õn başkanõ bulunduğu Halk Edebiyatõ Kürsüsü’ne asistan oldu. Halk Edebiyatõ Kürsüsü siyasal nedenlerle kapatõldõktan sonra, bir süre edebiyat öğretmenliği yaptõ, yurtdõşõna giderek İngiltere’de kaldõ. 1960’tan sonra ABD’de Los Angeles’ta ve Berkeley Üniversitesi’nde araştõrmacõ olarak çalõştõ. 1965’te Indiana Üniversitesi’nin Ural-Altay Dilleri Bölümü’nde öğretim üyesi olan Başgöz, bu üniversitede Türk Araştõrmalarõ Programõ’nõn yöneticiliğini de üstlendi. 1975’te profesör olduktan sonra, 1983’te Amerikan Folklor Derneği’nin onur üyeliğine seçildi. 1998’de emekli olduktan sonra, eğitmenliğini konuk profesör olarak sürdürdü. Türk folkloru ve Türk halk edebiyatõ konusunda ilk bilimsel çalõşmalarõ başlatanlardan Pertev Naili Boratav’õn yanõnda yetişen Başgöz, folklor alanõnda önemli araştõrmalar yaptõ. Boratav gibi, Başgöz de Türkiye üniversitelerinde çalõşma olanağõ bulamadõğõndan araştõrmalarõnõ ve öğretim etkinliğini yurtdõşõnda sürdürmek zorunda kaldõ. Başgöz’ün, halk öyküleri, âşõklar, âşõk edebiyatõ, bilmeceler ve mâniler gibi konularda pek çok yapõtõ, incelemesi, derlemesi ve makalesi bulunuyor. Kentmüzeleritoplantõsõ,kentmüzesizİstanbul’da Kültür Servisi - Kent Müzeleri Uluslararasõ Komitesi CAMOC, 2009 Konferansõ’nõ 28-30 Eylül tarihleri arasõnda, henüz bir kent müzesine sahip olmayan İstanbul’da, Pera Müzesi’nde yapõyor. Kente dair müzelerde çalõşan veya bunlarla ilgilenen insanlarõn, kent plancõlarõ, tarihçiler, iktisatçõlar, mimarlar ile coğrafyacõlarõn bilgi ve deneyimlerini paylaşacaklarõ, fikir alõşverişinde bulunacaklarõ ve uluslararasõ işbirlikleri geliştirecekleri bir forum olarak görev yapan CAMOC’un bu yõlki toplantõsõnõn izleği “Elektronik Çağda Kentsel Tarihi Toplamak”. Uluslararasõ Müzeler Konseyi’nin (ICOM) en başarõlõ komitelerinden biri olan CAMOC, yeni girişimi olan “Kentin Sanal Müzesi” projesiyle 2009’da ICOM’un destek ödülünü kazanmõştõ; İstanbul’da gerçekleşen bu toplantõ ise, sanal müzede yayõnlanmasõ planlanan ilk ana etkinlik. Kent kimliğini güçlendirmek ve geliştirmek amacõyla şehrin geçmişi, bugünü ve geleceğine ait özgün malzemeyi toplama, koruma ve sergileme konusunda şehir müzelerine destek olmaya ve onlarõ yüreklendirmeye odaklanacak bu toplantõnõn ülkemizde ilk kez yapõlmasõyla İstanbul, ICOM konferans haritasõna girmiş olacak. (Pera Müzesi: 0 212 334 99 00) Uluslararasõ Müzeler Konseyi’nin düzenlediği konferans, 28-30 Eylül tarihleri arasõnda Pera Müzesi’nde yapõlacak. Konferansõn bu yõlki izleği “Elektronik Çağda Kentsel Tarihi Toplamak”. Kanadalı yazar Nelly Arcan öldü MONTREAL (AA) - Kanadalõ yazar Nelly Arcan (35) Montreal kentindeki apartman dairesinde ölü bulundu. Yazarõn yayõnevi, ölümü teyit ederken ölümün nedeni konusunda bilgi vermiyor, ancak Kanada polisi intihar ihtimali üzerinde durduklarõnõ bildirdi. Arcan’õn Türkçeye de çevrilen yarõ otobiyografik ilk romanõ ‘Putain’ (Fahişe, Ayrõntõ Yayõnlarõ, 2001) Fransa’da hem Medicis hem de the Femina ödüllerine aday gösterilmişti. Gençliğinde hayat kadõnõ olarak çalõşan yazar, ‘Paradis clef en main’ adlõ yeni romanõnõ ise yeni tamamlamõştõ. Hülya Uçansu Torino’da başkan Kültür Servisi - Uluslararasõ İstanbul Film Festivali eski başkanõ Hülya Uçansu, 12. Uluslararasõ Cinemambiente Belgesel Film Festivali’nde jüri başkanlõğõ yapacak. Torino Ulusal Sinema Müzesi tarafõndan İtalya’nõn Torino kentinde 08-13 Ekim 2009 tarihleri arasõnda düzenlenecek festivalin yarõşmalõ bölümünde jüri başkanlõğõ görevini üstlenecek Uçansu, halen Kadir Has ve Boğaziçi Üniversitesi’nde görev yapõyor. Fergie’ye ‘çalıntı’ iddiası Kültür Servisi - ABD’li rap topluluğu Black Eyed Peas’in solisti Fergie’nin solo albümündeki ‘Voodoo Doll’ parçasõnõn çalõntõ olduğu iddia ediliyor. Şarkõcõnõn ‘The Dutchess’ adlõ ilk solo albümünde yer alan şarkõda, kendilerine ait ‘Each One Teach One’ isimli şarkõdan izinsiz bazõ bölümler kullanõldõğõnõ iddia eden ABD’li reggae topluluğu ‘Groundation’ ise, hakkõnõ yakõn zaman içinde hukuki yollarla arayacağõnõ ifade etti. İstanbul konserinden... ODTÜ’de İlhan Başgöz dersleri Prof.İlhan Başgöz Dünyaca ünlü halkbilimci İlhan Başgöz, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne katõldõ. Başgöz, vereceği derslerin yanõ sõra halka açõk etkinlikler de düzenleyecek. Öyküden sinemaya
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear