28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2009 SALI 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Savunma Füzeleri Beyaz Saray’ın, Türkiye’ye savunma amaçlı füze- lerin satılmasına izin verilmesi için Kongre’ye başvu- rusu, güncel konu. Genelkurmay, Türkiye’nin aslında 6 yılda ödenecek 1 milyar dolar civarında 4 füze ba- taryası almayı planladığını açıkladı. Derken ABD’nin de “müttefiklerini” savunma ama- cıyla böyle bir sistemi Türkiye ve/veya Balkanlar’da kurmak istediği resmen belirtildi. ABD krizde, ancak savunma sanayine hareket getirmek, ayrıca “süper güç” kalmak için Avrupa’nın koruyucu patronluğunu sürdürmek istiyor. Şimdi hem Türkiye kendi savunması, hem de ABD “Batı” savunması için aynı savunma sistemini kurmak amacıyla harekete geçmiş durumda. İş karmaşıklaştı. Ancak, Obama’nın, Türkiye’ye silah satış izni is- terken dile getirdiği “7,8 milyar dolar”lık rakama da açıklık getirmek gerekir: Bu miktarda silah bizim ta- lebimiz değilse, neden Kongre’den bu yükseklikte bir satış izni “bizim için” isteniyor? Ortadoğu “barut fıçısı” niteliğini koruyor. Bir zamanlar Saddam, Batı’nın ana petrol kay- naklarından Kuveyt’e saldırarak, Ortadoğu’yu ateşe atmıştı. İran-Irak savaşı, arkasından ABD’nin iki kez Irak’a saldırısı, her zaman dile getirilen Ortadoğu’nun barut fıçısı niteliğinin belgeleriydi! Saddam’ın diktatörlüğünün, hırsının ve aptallıkla- rının sonuçlarını bütün Irak halkı ödedi! Saddam bitti, Irak denetim altına alındı. Peki, böl- ge “barut fıçısı” niteliğini yitirdi mi? Hayır; şimdi Batı ve -petrol- güvenliği için bir İran sorunu var. İran, “İsrail’i yok etmek” stratejisi/ politikası gereği silahlanıyor, kendi füzelerini geliştiriyor. Ortadoğu’da savaş ve sorunların kökeninde (kök- neden) “Filistin” var. Ve bu bağlamda da İsrail. Ancak bu “kök-sorun”, sanırım kökeninden çoktan saptı! Bu “kök-sorun” bahane edilerek bölgede çeşitli ül- keler “hegemonya” mücadelesi veriyor. Saddam: “Filistin” miydi sorunu? Hayır! Şimdi İran: Sorunu Filistin mi? Bence yine hayır! Filistin, İran’ın büyüme ve ege- menlik hırsı için bir bahane. Atom bombası, füze si- lahlanması vb. bakıldığında, her ne kadar İsrail’e kar- şı bir “denge-savunma” görüntüsü içeriyorsa da, ar- ka planda bir yayılma arzusunu görmemek mümkün değil. Ayrıca İran’daki İslami rejimin taraftarları arasında “İran devrimini yayma” politikası varlığını koruyor ve son seçimlerden sonra görüldüğü üzere, arada sıra- da da seslendiriliyor. Şimdi neler oluyor bakalım: İran sözde, “İsrail’i yok etmek” için silahlanıyor. İsrail’i yok edebilir mi?! Eğer bu soruya hayır diyorsanız, o halde İran’ın derdi, İs- rail’i yok etmek değil, “İsrail düşmanı” görüntüsünün ardında, yayılma politikası. Hatta artık saklı bile de- ğil. Irak’ın üçe bölünmüşlüğü, pastanın üçte birlik Şii parçası, mollalarda heyecan ve hırs yaratıyor. ABD, İran’ın “dengeleri bozma” girişimini ciddiye alı- yor. Mesele, aynı zamanda tabii ki “petrol”. ABD, İran’a karşı füze kalkanlarını harekete geçiriyor. Silah sa- nayiine can suyu sürülüyor! Savaş sanayi komplek- si heyecanlanıyor. Bu sanayii, aslında ABD’nin en tu- tucu, en gerici, dünyayı ateşe atmak için bin bir ba- hane arayıp bulacak bir kesimi. Bilgi çağı / toplumu ekonomisinin değil, sanayi ça- ğı ekonomisinin, petrol çağı politikalarının besleme- si, büyütmesi. Obama’yı yıkmaya çalışan bu kesim! Başka neler oluyor? Türkiye silahlanıyor! Asker- lerin 4 bataryalık mı yoksa 7.8 milyar dolarlık mı, he- nüz aslı kesinlik kazanmayan talep gündeme geliyor. Türkiye şüphesiz İran’la ilişkileri durmadan iyileş- tirme politikası izlemeli. Ama burada bir sorun var. Eğer ABD, İran’a karşı Türkiye’yi füze savunma kal- kanı cephesi veya cephelerinden biri yaparsa, İran’la tabii ki ekonomik ilişkileri geliştirme çabaları sonuç ver- meyecektir. İran’la Türkiye arasında “rekabet” zaten var. Özel- likle Kafkasya bölgesinde! Sıkı işbirliğini zorunlu kılan en büyük zemin ise, Ortadoğu Kürt politikalarında or- tak yararları. İran’a karşı füze kalkanı projesini, tabii ki kendi top- raklarımızda, Türkiye kesinlikle reddetmelidir. Türki- ye kendi savunmasını kendi yapabilir. Bu, Türkiye için “özgürlük alanı”dır. Tabii, Ortadoğu’da “Filistin sorunu”nu öncelikle çöz- mek gerekir. Böylece bu sorun bahanesi altında, pek çok ülkenin “hegemonya yarışı”, çıplak olarak ortaya çıkacaktır. Trafikte 15 ölü Yurt Haberleri Servisi - Bayramõn 2. günü yurt genelinde meydana gelen trafik kazalarõnda 15 kişi yaşamõnõ yitirirken 161 kişi yaralandõ. Samsun’un Vezirköprü ilçesinde Ömer Faruk Koçer yöne- timinde minibüs şarampole devril- di. Kazada Şule Güleryüz (11) ve Fatma Sağlam yaşamõnõ yitirirken 12 kişi yaralandõ. Malatya’nõn Pü- türge ilçesinde, Burhan Akşahin yönetimindeki otomobil, şarampo- le devrildi. Kazada, Birsen Karşõ- yaka (18) ve Esma Hatun Sezgin (1) yaşamõnõ yitirdi. Sürücü Bur- han Akşahin (33) ve Altun Sezgin (35) yaralandõ. Yurtta meydana ge- len diğer kazalarda 11 kişi yaşamõ- nõ yitirdi, 147 kişi yaralandõ. Camiden para çalındı İstanbul Haber Servisi- Uğur Mumcu Mahallesi Yunus Emre Caddesi üzerinde bulunan ve birinci katõ ibadete açõlan Yu- nus Emre Camisi’nin imam odasõ- na gece saatlerinde giren kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, odada bulunan çelik kasayõ açarak için- deki 22 bin TL’yi çaldõ. Çalõnan paranõn, ikinci katõ inşaat halinde olan caminin yapõmõ için bayra- mõn birinci günü cemaatten topla- nan para olduğu öğrenildi. ‘Özür dilesin, görüşelim’ İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul İl Başkanlõğõ’nda dün bayramlaşma töreni düzenlen- di. Daha sonra basõn toplantõsõ dü- zenleyen İl Başkanõ Gürsel Tekin, “AKP, 7 yõldõr ülkeyi yönetiyor. Cumhurbaşkanlõğõ seçimi ve ana- yasa değişikliklerinde CHP’ye so- rulmadõ. AKP’nin aklõna, sadece Kürt açõlõmõ yapõlõrken CHP geldi. Başbakan takõndõğõ tutum için özür dilerse, AKP’yle görüşülür” dedi. Yanlışlıkla öldürdü GİRESUN (AA) - Gire- sun’un Görele ilçesinde Sedai Y, tarladan domuz sesi geldiğini söy- len halasõnõn uyarõsõ üzerine, ruh- satsõz el yapõmõ tabancasõnõ alõp dõ- şarõ çõktõ. Sesin geldiği yöne doğru ateş açan Sedai Y, tarlada mõsõr toplayan amcasõ Mehmet Y’nin eşi Nurgül Y’yi vurdu. Nurgül Y. kur- tarõlamadõ. Acõ haber üzerine aynõ tabancayõ kafasõna dayayarak yaşa- mõna son vermek isteyen Sedai Y, amcasõ Mehmet Y. tarafõndan en- gellendi. Sedai Y, tutuklandõ. 31 kilogram saf eroin VAN (AA) - Van İl jandarma komutanlõğõ ekipleri, Hakkâri’den Van’a gelen A.B. yönetimindeki otomobilde yaptõğõ aramada, özel bölmelerde 31 kg. saf eroin ele ge- çirdi. Sürücü A.B. gözaltõna alõndõ. On Numara çekildi 6 - 7 - 14 - 15 - 25 - 28 - 30 - 33 - 37 - 39 - 40 - 43 - 46 - 53 - 54 - 57 - 59 - 66 - 69 - 71 - 74 - 80 Kaçakçõlõk dramõ YUSUF ZİYA CANSEVER VAN - İran sõnõrõnda kaçak ma- zot ticareti yapõlan Van’õn Özalp, Saray ve Başkale ilçelerinde son iki buçuk yõlda 12 kişi, son 4 ayda ise 4 kişi İran askerleri tarafõndan vu- rularak yaşamõnõ yitirdi. Bölge hal- kõ ise geçim sõkõntõsõnõn kendileri- ni kaçakçõlõğa mecbur bõraktõğõnõ belirterek “Devlet bu yaraya bir çare bulsun” dedi. İran’dan Türkiye’ye kaçak yol- lardan sokulan akaryakõt Van’da yurttaşlarõn geçim kaynaklarõndan bi- ri. İran’dan Türkiye sõnõrõna getirilen kaçak mazot, atlar ve katõrlarla Tür- kiye’ye sokuluyor. Van’õn İran sõnõ- rõndaki pek çok ilçe ve beldesinde ne- redeyse her yerde kaçak mazot satõ- lõyor. Sõnõr hattõndaki kaçakçõlõkta bu- güne kadar yüzlerce insan yaşamõnõ yitirdi, yüzlerce insan da sakat kal- dõ. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn ve DTP Van Milletvekili Fatma Kur- tulan’õn konuyla ilgili soru önerge- sine verdiği yanõt bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Atalay, Kurtulan’õn soru önergesine verdiği yanõtta 1 Ocak 2007’den 31 Mayõs 2009’a kadar, kaçakçõlõk amacõyla İran İslam Cumhuriyeti ile Türki- ye’nin ortak sõnõrõndan illegal olarak geçiş yapmak isterken İran sõnõr gö- revlileri tarafõndan açõlan ateş sonu- cu 12 Türk yurttaşõnõn yaşamõnõ yi- tirdiğini belirtti. Son 4 ayda ise ka- çak mazot ticareti yaparken İran as- kerleri tarafõndan 4 kişi vurularak öl- dürüldü, 10 kişi de yaralandõ. Yurttaşlar ise mecbur kaldõklarõ için kaçak mazot ticareti yaptõkla- rõnõ ifade ederek bölgeye yatõrõm is- tediler. Yurttaşlar konuyla ilgili olarak, “İş yok, aş yok ne yapalım? Kaçakçılıktan başka çaremiz yok. Biz de evimize çalışıp ekmek gö- türmek istiyoruz ama iş yok. Devlet buraları unuttu. Yıllardır hiçbir yatırım yok. Bir sürü insan kaçakçılıktan öldü ya da sakat kaldı. Ocaklar söndü. Devlet bu yaraya bir çare bulsun. Kaçak- çılık yasak ama Özalp’de Sa- ray’da sokakta bile kaçak mazot satılıyor” diyorlar. EMİNE KAPLAN ANKARA - Türkiye, cep te- lefonuyla en fazla konuşan ülke- ler sõralamasõnda İngiltere, İtalya, Portekiz ve Almanya’yõ geride bõ- rakarak 4. sõrada yer aldõ. Türki- ye’nin dõşõnda en fazla cep tele- fonuyla konuşan ülkeler ise Fran- sa, İrlanda ve İspanya oldu. Ulaş- tõrma Bakanõ Binali Yıldırım, Türkiye’de 2009 yõlõnõn ilk 3 ayõnda kişi başõna konuşma sü- resinin aylõk ortalama 166 daki- ka olarak belirlendiğine işaret ederek abone sayõsõnõn artmasõ nedeniyle baz istasyonu sayõsõnõn da arttõğõnõ, Türkiye’de 40 bin baz istasyonu olduğunu açõkladõ. Ulaştõrma Bakanõ Binali Yõl- dõrõm’õn CHP Antalya Milletve- kili Hüsnü Çöllü’nün soru öner- gesine verdiği yanõt, Türkiye’nin cep telefonuyla konuşma süre- sinde AB sõralamasõnda ilk 4’te yer aldõğõnõ ortaya koydu. Dünya Sağlõk Örgütü’nün 1996 yõlõnda başlatmõş olduğu elek- tromanyetik alan projesinde yak- laşõk 20 AB ülkesinin yer aldõğõnõ anlatan Yõldõrõm, örgütün 2006 yõlõnda yayõmladõğõ bültende, “Baz istasyonları ve kablosuz ağlardan kaynaklanan düşük RF seviyelerinde sağlığa ters et- kileri bulunduğuna dair tatmin edici bir bilimsel kanıt bulun- mamaktadır” denildiğini kay- detti. Türkiye’de ortalama bir abo- nenin aylõk ortalama konuşmasõ süresinin 2009 yõlõnõn ilk üç ayõn- da 166 dakika olarak belirlendi- ğini kaydeden Yõldõrõm, Türki- ye’nin bu süre ile Avrupa’da 4. sõ- rada yer aldõğõnõ açõkladõ. Baz istasyonlarõnõn sayõsõnõn artmasõndaki temel nedeninin abone sayõsõnõn artmasõ olduğu- nu kaydeden Yõldõrõm, “Özellikle kullanıcı sayısının yüksek ol- duğu yerlerde daha küçük hüc- reler oluşturularak şebekenin kapasitesini arttırmak müm- kün olabilmektedir. Bu amaç- la kapsama alanı daha dar olan fakat daha sık aralıklarla baz istasyonları kurulmaktadır. Baz istasyonlarının sayısının artması bu manada daha düşük güçlü baz istasyonlarının ku- rulmasını gerektirmekte olup, cep telefonlarının da daha az güç kullanması anlamına gel- mektedir” dedi. 153 baz istasyonu kapatıldı Yõldõrõm, bugüne kadar yapõlan ölçümlerde radyasyon sõnõr de- ğerlerini aştõğõ belirlenen 44 baz istasyonunun Bilgi Teknolojile- ri ve İletişim Kurumu (BTK) ta- rafõndan, 109’nun ise mahkeme kararõ ile kapatõldõğõnõ bildirdi. TÜRKİYE CEP TELEFONUYLA KONUŞMA SÜRESİNDE 4. SIRADA YER ALDI Ceplekonuşmayıseviyoruz KONUŞMA SÜRELERİ ? Fransa (240 dakika) ? İrlanda (234 dakika) ? İsyanya (199 dakika) ? Türkiye (166 dakika) ? İtalya (131 dakika) ? Portekiz (118 dakika) ? Almanya (109 dakika) TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Urfa’nın Kötüler Mahallesi... Arka yakasında Arap, ön cephesinde ise Kürt çocuklarının “Deleme”leri (to- paç) hesapsızca ve kardeşçe çevirdiği sokaklar... Türkçenin, Kürtçenin ve Arapçanın birbirine karıştığı aksanlı, sevecen ve içten diyaloglar... Taştan güllelerin (misket), demir paralar “utabilme” uğruna kumarbazca savrulduğu nemli topraklar!.. Dev “leyli”lerin (salıncak) uçuştuğu bayram avlu- ları... Salıncakların kocaman kasasına tutunmuş ye- niyetme kızlar ve onları kalın kendirlerle gökyüzüne savuran güler yüzlü analar!.. Suriye’den kaçak getirilmiş giysilerden çıkan “gâvur parası”nı mahallenin tek bakkalı Kör Mengulo’ya beş-on kuruş di- ye yutturan veletler!.. Çikolatadan bihaber masumların, bir avuç dolusunu 25 kuruşa alabildiği li- monlu şekerler... Küçük ahşap el arabalarında, yakıcı sı- cağa direnen rengârenk “eskimo”ları (fri- go) edinmek için babalarının yırtık yakasına asılan mazlumlar!.. Düşleri süsleyen kahverengi, bağcıklı bayramlık kunduralar... Ve makarnayı keşfedemeden, “ekmek aşı”na mahkûm olan gariban sakinler!.. Yaşamın; kaçakçıların mayın korkusu üzerinde şe- killendiği, çevresi antik mağaralarla donatılmış o ga- rip, gizemli ve terk edilmiş mahallede büyüdüm ben... Guti kavimlerinden kaldığı bilinmezdi “soylu” dağlarımızın!.. “Guti”yi bilinçsizce “Kötü”ye çevirenler, acımasız ve zalimliğin damgasını vurmuşlardı yü- zümüze!.. Oysa ürpertici, karanlık sarnıçlarımız, kanali- zasyonsuz sokaklarımız ve geri kalmışlığımızın damgası şark çıbanlarımız da olsa, “büyük yürek”li güzel insanlar vardı orada!.. “Kötü” değildik yani hepimiz!.. Anlıyorduk ki bi- zi başkasından ve belki de “iyi”lerden ayırt eden tek gerekçe, bir köşeye atılmış yoksulluğumuzdu!.. Aşmak için kendimizi, güç bela okuyabilme yol- larında tükenmişti gücümüz!.. Naylon poşetlerde ge- leceğimizi şekillendirecek yırtık kitapla- rımız ve yamalı kara önlüklerimiz... Kurşun kalemlerin kör uçlarında yıp- ransa da talihimiz... Pörsümüş silgilerin yok edemediği umutlarımız vardı!.. Peki, kaderimize ay yüzlü kadınlar ya- zılmış mıydı o zamanlar?.. Ya da heye- canımızın dörtnala koşacağı papatya tarlaları?.. Bildiğimiz tek şey vardı... Büyüyecek ve savrulacaktık her birimiz bir virane- ye!.. Umut ve ekmek uğruna... Birileri Urfa varoşlarına, diğerleri büyük kent- lere... Kimimiz tüm saflığımızla, kraliçelerin gizlendi- ği bulutlarda arayacaktık sevdamızı!.. Kimimiz ise aşkını öfkesine kurban edenlere sı- ğınacaktık!.. Yaşam; “iyi” ve “kötü”nün kavgası değil miy- di zaten?.. “Kötüler”den iyiler de çıkacaktı elbet!.. “İyi” ol- duğunu düşünenlerden de kötüler var olacaktı!.. Kötülerin de iyilerin de Şeker Bayramı kutlu olsun!.. Kötüler’in Bayramı!.. Geçen çarşamba günü avukatlarıyla gö- rüşen Abdullah Öcalan’ın, “Kürt açılımı”yla ilgili giderek umutsuzluğa kapıldığı anlaşılı- yor! PKK lideri, hem örgütü hem de DTP ile ilgili önemli kaygılarını artık daha fazla dışa vuruyor. Açılım için “Tuzak mıdır, sahtekâr- lık mıdır?” diyerek kuşkularını dile getiren Öca- lan, DTP’nin kadrolarının tasfiye edilece- ğinden, partinin “PKK’sizleştirileceği”nden yakınıyor!.. Öcalan’ın uzun bir çalışma döneminin ar- dından tamamlayarak İmralı Cezaevi yöne- timine teslim ettiği “yol haritası planı” istihbarat birimlerince inceleniyor. Güvenlik birimleri, ül- kenin bölünmez bütünlüğüne yönelik bazı teh- ditler içermesi nedeniyle haritayı Öcalan’ın avukatlarına şimdilik vermiyor. İddiaya göre haritanın MGK’de yapılacak incelemenin ar- dından değerlendirilmesi düşünülüyor! Öcalan’ın son avukat görüşmesindeki an- latımlarına bakılırsa, yol haritasında “silah bı- rakma”nın koşullarıyla ilgili geniş bir değer- lendirme de bulunuyor. Öcalan’ın sık sık “Kür- distan” tanımlamasına vurgu yapması ise planda, Güneydoğu’da özerk bir yönetim sis- temine yer verdiğini gösteriyor. Yol haritasının kamuoyuna açıklanmama- sı Öcalan’ı giderek öfkelendiriyor. Gelişme- ler karşısında giderek umutsuzluğa düştüğü görülen Öcalan şöyle diyor: “Ben yol haritasını teslim ettiğimden beri bekliyorum. Son dönemdeki gelişmeler şüp- helerimi arttırdı. Bu sorun çözülebilir mi? Bi- lemiyorum. Biri operasyon yapıyor, diğeri açı- lım diyor. Bu açılım mıdır, tasfiye midir, tuzak mıdır, sahtekârlık mıdır, çözüm müdür, emin olamıyorum. Başbakan topu taca atıyor.” DTP ve PKK ile ilgili değerlendirmeleri ise Öcalan’ın salt açılım için değil Kürt hareke- tinin siyasi kanadıyla ilgili de derin kaygılar ta- şıdığını ortaya koyuyor. Öcalan’ın endişele- rini arttıran gerekçelerin başında, son dö- nemde KCK yani “Kürdistan Topluluklar Bir- liği”ne yönelik yoğunlaştırılan operasyonlar geliyor. Şu sözlerine bakılırsa, Öcalan yal- nızca PKK’nin değil DTP’nin, hatta tüm kad- roların tasfiye edilmesini de bekliyor: “Bu KCK operasyonları DTP’yi PKK’siz- leştirme, içini boşaltıp, kendilerine entegre et- me operasyonlarıdır. O yüzden DTP, üzerin- de dönen oyunları iyi görmelidir. Tepkilerini ortaya koymaları gereklidir. DTP’nin başına ço- raplar örülüyor. Biliyorsunuz Adolf Hitler’in bir yöntemi vardı, önce sıradan insanları tasfiye ediyor, sonra bu tasfiye derinleşiyor, daha üst düzey insanları öldürüyorlar. En son sıra Ahmet’e (Türk) gelir.” PKK liderinin son avukat görüşmesindeki sözleri ciddi tehlikeleri haber veriyor! Öcalan, yol haritasının kamuoyundan gizlenmesine gösterdiği tepkiyi hem DTP hem de PKK ta- banına yaymaya çalışıyor. “Serhildan” yani intifada çığlığı atan Kürt hareketi ise açılımdaki çözümsüzlüğü sokak eylemleriyle aşmak için kitleleri eyleme çek- meye çalışıyor!.. Açılımın Hitler’i!.. Acıların Bilançosu!.. Türkiye çeyrek yüzyıldır terörle yaşıyor. Bö- lücü örgüt bugüne kadar 5669 sivil vatandaşı öldürmüş. Tam 386 katliam yapılmış. Bu ey- lemlerde ölenlerin 392’si çocuk, 371’i ise ka- dın!.. Şehit edilen asker, polis, korucu sayısı ise binlerce!.. 1984 yılından bu yana süren operasyon- larda tam 40 bin terörist öldürülmüş. PKK’ye katılanların bü- yük bölümü 26 yaşına ulaş- madan hayatını kaybedi- yormuş!.. 2005-2008 yılları arasında örgütten kaçarak güvenlik güçlerine sığınan 870 terö- ristten 638’i ise ceza veril- meden serbest bırakılmış!.. Tüm bunları dün Mar- din’in Nusaybin ilçesindeki Sınırtepe Karakolu’na bay- ram ziyaretinde bulunan Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral İlker Başbuğ açıklamış. Yukarıdaki rakamları AKP’nin fiyasko açı- lımına sığınan ve çözüm iddiasıyla kafa ka- rıştıran herkesin dikkatle ve ısrarla okuması gerekiyor... Başbuğ’un deyimiyle, “terör ağa- ları”nın da “siyaset ağaları”nın da!.. Bayramda açıklanan bu acı bilançonun ra- kamları, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Çer- keziyle; ulus olarak çektiğimiz ıstırabın bo- yutlarını anlatmaya yetiyor!.. obursali@cumhuriyet.com.tr Son 4 ayda 4 kişi İran askerleri tarafõndan sõnõrda vurularak yaşamõnõ yitirdi Van’da yaşanan geçim sõkõntõsõnõn kendilerini mazot kaçakçõlõğõna mecbur bõraktõğõnõ söyleyen yurttaşlar “İş yok, aş yok ne yapalõm? Devlet buralarõ unuttu. Yõllardõr hiçbir yatõrõm yok. Devlet bu yaraya bir çare bulsun” diyorlar. ULUSLARARASI KONGRE Hukuk masada İstanbul Haber Servisi -Ulus- lararasõ Ceza Hukuku Derneği Başkanõ Jose Luis de La Cuesta, küreselleşmenin son yõllarda ceza hukuku alanõnda terör suçlarõ ile birlikte ele alõnmaya başlandõğõna dikkat çekerek 11 Eylül saldõrõ- larõnõn ceza hukuku olgusunda olumlu bir değişime neden olma- dõğõnõ belirtti. Dünyanõn en köklü ceza huku- ku kuruluşlarõndan biri olarak ka- bul edilen “ Uluslurarası Ceza Hukuku Derneği”nin (AIDP) 18. Kongresi, İstanbul Lütfü Kõrdar Kongre Merkezi’nde başladõ. Türk Ceza Hukuku Derneği’nin ev sa- hipliğinde gerçekleştirilen ve haf- ta boyunca devam edecek kon- grenin açõlõş konuşmasõnõ yapan Uluslararasõ Ceza Hukuku Derneği Başkanõ Cuesta “Küreselleşmenin ceza adaleti karşısına getirdiği önemli sorunlar”õn ele alõnacağõnõ ifade etti. Cuesta, “11 Eylül sal- dırılarının uluslararası işbirliğini arttırdığını söyleyebiliriz. Bu durumun bireyin özgürlükleri- ne olumsuz bir etkisi olmuştur” diye konuştu. Terörle mücadele Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanõ Özdemir Özok, Türki- ye’nin terörle 30 yõldõr mücadele ettiğini dikkat çekerek, “TBB’nin temel ilkesi, terorizmle hukuk il- keleri çerçevesinde mücadele etmektir. Aksi takdirde Türki- ye, bir polis devletine dönü- şür” uyarõsõnõ yaptõ. Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker ise, günümüzde suçlarõn, teknolojinin gelişimiyle uluslararasõ nitelik kazandõğõnõ kaydederek, “Bu ne- denle suç ile mücadelede ulus- lurarası işbirliği şart”dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear