Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2009 SALI
16 KÜLTÜR
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Hırpalanmaktan
Haz Duyan...
Ankara Anakent Belediye Meclisi, Bahçelievler 7.
Cadde’nin “içkili bölge ilan edilip edilmemesini” ka-
muoyuna sorma kararı aldı. Yetkin hukukçulardan, mil-
letvekillerinden gelen yoğun tepki üzerine, Melih Gök-
çek, geri dönüş yapıp, oylama düşüncesinden vaz-
geçildiğini açıkladı.
Kimi kişiler okşanmaktan çok hırpalanmaktan
hoşlanıyorlar. Melih Gökçek’in böyle bir yapısı var.
İzlediği bir çağdaş sanat gösteriminde sergilenen
sanatsal yaratıları görünce, “Böyle sanatın içine tü-
kürürüm!” diyerek, tarihe geçecek bir beğenisizli-
ğe imza atmış, yazarlarca, sanatçılarca epeyce hır-
palanmıştı.
Sanatçı bağışlar mı; o günlerde gazetelerin birin-
de bir karikatür yayımlanmıştı. Karikatürde çıplak bir
çocuk yontusu vardı. Yontu çocuk, karşısında Gök-
çek’i görünce yüzüne pipisinden su fışkırtıyordu.
Sanatın içine tükürene, sanatın yanıtıydı bu...
O gün bugündür, bunca hırpalanmaya, aşağılan-
maya karşın Gökçek’in, o karikatürü gördükten son-
ra nasıl olup da güleçliğinden bir şey yitirmediğine şa-
şar dururum...
Bülbülün çektiği dili belasıdır; Kenan Evren de bir
sergide Picasso’nun resimlerine bakıp “Bunu ben de
yaparım” diyerek dayanılmaz bilgisizliğini açığa vur-
mamış mıydı?..
Başka neden aramamalı, ülkenin başına gelenler
hep bilgisizlikten...
İçkinin iyi bir şey olmadığını, gençler arasında git-
tikçe yaygınlaştığını bilmeyen yok. Yöneticilerin kent-
sel bağlamda buna çözüm arayışları sorumlulukları
gereğidir.
Ama tarih boyunca, en baskıcı dönemlerde bile iç-
kiyi yasaklamanın bir yararı olmamıştır. Hele, kişinin
en özel hakkı olan bu yönelimini önlemek için halkın
oyuna başvurulması yönetsel çapsızlığın göstergesidir.
Alınacak önlem yok mudur? Vardır! Öncellikle, bir
zamanlar bizde de kurumlaşmaya yüz tutmuş iki uy-
gulamadan söz etmek isterim...
Gökçek, gençlerin gülüp eğlendiği “cafe” denilen
yerlerde içki içilmesini önlemek amacıyla oraları ka-
pattırmaya kalkacağına çözümler üzerinde düşünsün.
Bizim sıradan kahveler bile önceleri birer kıraathane
(okuma evi) idi. Orada gazeteler, dergiler, kitaplar bu-
lunurdu. Şimdi ise okumayanların bir araya geldiği
oyun evlerine dönüştü. “Yaprak Dökümü” dizisinin Ali
Rıza Bey’i yeni taşındığı mahallenin kahvesine elin-
de kitapla girer de, kahvedekiler, oranın okuma yeri
olmadığını söyleyerek onu dışlarlar.
1948 yılının Diyarbakır’ında, gençlerin vakit geçir-
diği yerler cafeler değil, halkevleriydi.
Belediyeler yalnızca halkın altyapı gereksinimleri-
ni karşılayan kurumlar değildir. En başta, kamunun,
özellikle de gençlerin kültürel donanımını da düşün-
mek zorundadırlar. Öyle mekânlar oluşturulmalı ki, gi-
ren bir daha oradan çıkmak istememelidir. Berlin’de
Literatur Haus’a (Edebiyat Evi) her gittiğimde bu duy-
guyu yaşarım.
Orada isteyen kitabını-dergisini-gazetesini okuyor;
üç beş kişilik gruplar özel odalarda bir konuyu görü-
şüp tartışıyorlar, yukarı katlarda konserler, konferanslar
veriliyor.
Bizde bu kültürel kurumlara benzer ne kaldı?
1956’ların Ankara’sında üniversite öğrencileri küme
küme operaya giderlerdi. Dil-Tarih ve Coğrafya Fa-
kültesi’nin cumartesi öğle sonu klasik müzik konserleri
ayakta izlenirdi.
Melih Gökçek, kültürel kurumlaşmaları düşünmek
bir yana, bir kez daha hırpalanmanın hazzıyla ekran-
larda sağa sola gülücükler saçıyor...
binyazar@gmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
Van Gogh mektuplarıyla sesleniyor
Kültür Servisi- Amsterdam’daki Van Gogh
Müzesi’nde 3 Ocak 2010’a dek sürecek olan ‘Vincent
Van Gogh’dan Mektuplar: Ressam Konuşuyor’
başlõklõ sergide, sanatçõnõn 874 mektubu sergileniyor.
Bu serginin yanõ sõra, isteyenler
müzenin www.vangoghmuseum.org
adresinden de bu mektuplarõ
görebilecekler. Mektuplarõn bilindiği
kadarõyla tümünün bir araya getirilmesi,
müze için bir dönüm noktasõ olarak
kabul ediliyor. Sanatçõnõn desen ve
anlatõlarõyla zenginleşen mektuplarda,
yaşamõndan önemli ayrõntõlarõn da
ortaya çõktõğõ vurgulanõyor.
Göç öyküleri: ‘İşte Gidiyorum’
Kültür Servisi - Feyza Hepçilingirler’in 30.
yõlõnda kaleme aldõğõ öykü kitabõ “İşte
Gidiyorum”, Everest Yayõnlarõ’ndan çõktõ.
Yazar, “Göç Öyküleri” alt başlõğõnõ taşõyan
yeni yapõtõnda, toprağõndan, dilinden,
kendinden gitmek zorunda kalanlarõn
öykülerini anlatõyor. Okuyucuya, her gidişin
içinde taşõdõğõ acõya eşlik eden o yoğun
hesaplaşma duygusunu aktaran Hepçilingirler,
herkesi, kendini yeniden kurmak zorunda
bõrakõlanlarõn tam da artõk neyi kuracaklarõnõ
bilemedikleri o acõ dolu derin şaşkõnlõğõ
paylaşmaya çağõrõyor.
Duvar, şarkıyla yıkılmıştı
Kültür Servisi- İngiliz çizer Gerald Scarfe,
bugünlerde Berlin Duvarõ’nõn yõkõlõşõnõn 20. yõlõ
için yapõlan etkinlikler çerçevesinde, Doğu
Almanya sõnõrlarõ içinde kalan Halle kentinde bir
sergi açtõ. Bu sergide yer alan yapõtlarõ içinde,
kuşkusuz en çok dikkat çeken çizerin Pink Floyd’un
ünlü “The Wall”
albümü için yaptõğõ
kapak tasarõmõ. Efsane
topluluğun albümle
aynõ adlõ bu şarkõsõnda,
simgesel anlamda
‘duvarlarõ yõkma’
çağrõsõ yapõlõyordu.
MURAT BEŞER
Her yeni George Benson albümü,
müzikal açõdan mühim bir olay, ru-
hen büyük bir heyecan. Benson’õn
başkalarõndan alarak yorumladõğõ şarkõlar, ge-
ri çevrilemez bir referans.
Müzik dünyasõ için
Benson, saygõn isim-
ler listesinin hep te-
pelerinde yer alõyor.
Son projesi “Songs
and Stories”, sanatçõnõn yaratõcõlõğõnõ eşsiz
bir güçle sergiliyor.
Soul ve caz klasiklerini fiyakalõ bir şekilde
ele almasõ açõsõndan bakõldõğõnda bu al-
büm Benson’õn 2006 yõlõnda Al
Jarreau ile gerçekleştirdiği “Gi-
vin It Up”õn devamõ gibi. Benson
yine lirik şarkõlarõ tercih etmiş. Bu-
nun nedeni gitarõyla sesi aralõğõndaki dengeyi
şarkõ sözleri üzerinden keşfetmek. Benson
dinleyicisinin iyi bildiği klasikleri, sanki
kendisi için yazõlmõş kompozisyonlar gibi, bi-
çilmiş kaftan misali yorumluyor. Yapõmcõ-
lõğõ Marcus Miller tarafõndan üstlenilen
albüm etkileyici bir repertuvara sahip.
ETKİLEYİCİ BİR REPERTUVAR
Albüm blues temelli 1972 tarihli James
Taylor şarkõsõ “Don’t Let Me Be Lonely
Tonight” ile açõlõyor. Benson bu şarkõya ce-
sareti ve sadeliği için öteden beri hayran. Rod
Temperton bestesi “Family Reunion”,
Benson’daki caz duygularõnõ sergilemek
için mükemmel bir seçim.
Toto müzisyenlerinin imzasõnõ taşõyan
“Show Me the Love”,
Benson’õn seksenli yõlla-
rõndaki tempolu dans şar-
kõlarõnõ (özellikle büyük
hit “Gimme the
Night”õ) hatõrlatõyor.
Parçada seksenli yõllar-
da Ghostbusters ile üne
kavuşan gitarcõ Ray
Parker Jr. eşlik ediyor.
Hõzlõ tempolu gitar ağ-
dalõ melodiyi adõm
adõm takip ediyor.
Bill Withers bes-
tesi “A Telephone
Call Away” harika
bir düet. Benson’õn
saf romantizmini
vurguluyor; Lalah
Hathaway, Ben-
son’õn sesi için
kontrpuanlar yara-
tõyor. “Someday We’ll All Be
Free”, siyah haklarõ için bir marş. Benson bu-
rada özellikle eski sound kullanarak melodik
yapõnõn güzelliğini ortaya çõkarõyor. Motown
efsanesi Lamont Dozier’e ait “Living In
High”, Benson’õn ne kadar fantastik bir
yorumcu olduğunu bir kez daha ispatlõyor.
Christopher Cross’õn “Sailing”i albümün
final şarkõsõ. Bu sadece bir yorum değil, ay-
nõ zamanda Benson gibi bir gitar ustasõnõn
gösterisi.
Concord etiketiyle çõkan albüm, Benson’õn
halen yetişkin ruhlarla muhatap; ku-
lağõnõ klasik soul müzi-
ğinin bilindik temalarõna
emanet etmiş bir kitleyle
meşgul olduğunu gösteri-
yor. Benson için yetmişli
yõllardan sonra kaç neslin
geride kalmõş olduğunun
önemi yok. O genç kalaba-
lõklar karşõsõna kendi kültü-
rü ve tarzõ ile çõkõyor ve al-
nõnõn akõyla, büyük alkõşlar-
la iniyor.
“Songs and Stories”, 29 yõl
önce çõkan, büyük hit şarkõlarla
ticari başarõlara imza atan ve
Grammy kazanan “Give Me
Night” albümünden biraz kop-
ya çekiyor olsa da bu durum
onun Benson’õn son 15 yõl için-
de yaptõğõ en iyi çalõşma olma-
sõna gölge düşürmüyor.
Benson bu göz kamaştõrõcõ bir
projede en iyi gitar çaldõğõ ve şarkõ söyledi-
ği zamanlarõ yeniden yaşõyor; ikinci bahar
manzarasõ eşliğinde. Gelecekteki geçmişe hoş
geldin George Benson…
(muratbeser@muratbeser.com)
CEREN ÇIPLAK
İ
stanbul 9. Bölge İdare Mahkemesi, ge-
çen ocak ayõnda Kültür ve Sanat Emek-
çileri Sendikasõ’nõn (Kültür Sanat -
Sen) Atatürk Kültür Merkezi’nin yenileme pro-
jesi aleyhinde açtõğõ davada yürütmenin dur-
durulmasõ kararõ aldõ ve AKM’deki yenileme
çalõşmalarõ durduruldu. Açtõğõ davayla
AKM’deki çalõşmalarõ durduran sendika ile
2010 Ajansõ, kararõn maddelerinin masaya ya-
tõrõldõğõ bir dizi uzlaşma toplantõsõ yapõyor. Sen-
dika, tadilat projesinde itiraz ettikleri noktalarda
karşõlõklõ anlaşmaya varõlõrsa davayõ geri çe-
kecek. Bundan sonrasõnõ Kültür Sanat - Sen
Yönetim Kurulu Üyesi Savaş Aykılıç anlatõ-
yor: “Bizim derdimiz AKM’yi yıkımdan
kurtarmak ve tasarım adı altında geri dö-
nülemeyecek bir hata yapılmasını önle-
mekti ve bu davayla da biz bu amacımıza
ulaştık. Şu anda bu dava bizim kırmızı çiz-
gimizdir. Mahkeme devam ederse AKM’nin
2010’a yetişmesi mümkün değil. Zaten
önemli olan binanın 2010’a yetiştirilmesi de-
ğil, aslına uygun olarak tadilat yapılması.
Anıtlar Kurulu’nun kararını bozmamak
şartıyla ufak tefek değişikliklere sıcak ba-
kabiliriz. Şu anda bir bekleme süreci ya-
şanıyor. Fakat bu süre bizi ürkütmeye baş-
ladı, 10 gün oldu ses yok.”
Sanatçõlarõn amatör turne tiyatrosu şartlarõ-
na mahkûm edildiğini de sözlerine ekleyen Ay-
kõlõç, ajansõn hazõrlanan tadilat projelerinde te-
rasa yapõlmasõ düşünülen restoran, ek binalar,
boyahanenin bale salonuna çevrilmesi gibi “bü-
yük tasarımlar” peşinde olduklarõnõ da söz-
lerine ekledi. Aykõlõç, “Yaklaşık 6 ay önce
AKM’nin tadilatı üzerine düzenlenen bir
toplantıda AKM projesinin mimarı Murat
Tabanlıoğlu, sivil toplum ve sanat örgütle-
rinden oluşturacağımız bir yönetim kuru-
lu ile burayı hep birlikte yöneteceğiz dedi.
Böylelikle 2010 Ajansı AKM yönetimini ele
geçirerek AKM’de tiyatro ve bale gibi sa-
nat etkinliklerini istedikleri gibi yönetmek
istiyorlar” dedi.
Opera sanatçõsõ Tarık Çakar da sanatçõla-
rõn artõk dayanma gücü kalmadõğõnõ, bir sezon
daha kaybetmek istemediklerini söylüyor ve
ekliyor: “Biz evimizden apar topar atıldık,
AKM’yle ilgili bu süreç, sanatı mağdur et-
ti. Bir an önce evimize geri dönmek istiyo-
ruz.”
Kültür Sanat - Sen İstanbul Şube Başkanõ
Sevda Binici ise bu davanõn, ülkemizde ya-
sadõşõ tadilat yapõlamayacağõnõn bir örneği ol-
duğuna vurgu yaparak, davanõn Türkiye’deki
birçok şeyi değiştirecek bir kõrõlma noktasõ ola-
cağõnõ belirtti ve “Davayı kazanmakla hukuk
kazandı, sanatçılar kazandı, hepimiz ka-
zandık, baştan beri AKM mitinglerini dü-
zenleyen sendikamız kazandı” dedi.
SEVİL DOLMACI
HAGEN- 1874’te Almanya’nõn Hagen şehrinde
doğmuş sanayici ve koleksiyoncu Karl Ernst Ost-
haus adõna 19. yüzyõlda aynõ kentte kurulan mü-
zenin yeni binasõ geçenlerde kapõlarõnõ törenle ye-
niden açtõ. Karl Ernst Osthaus Müzesi açõlõşõ kon-
serler, performanslar ve konuşmalarla üç gün sü-
ren görkemli bir sanat şölenine dönüştü.
İlk gün bin kadar sanatseverin yer aldõğõ özel açõlõ-
şa “onur konuğu” olarak Türkiye’den sanat ko-
leksiyoncusu Nahit Kabakçı davet edildi. Ka-
bakçõ’nõn koleksiyonu, Avrupa’da ilk kez bu
müzeden başlayarak sergilenecek. Müze yetkili-
leri, dünyaca ünlü çağdaş heykeltõraş Tony
Cragg‘in “Barrington” isimli 2008 yapõmõ bronz
heykelini müzeye bağõşlamasõ nedeniyle Kabak-
çõ ailesine teşekkür ettiler. Sergiyi gezen devlet
adamlarõ ve konuklara Cragg ve heykeli hakkõn-
da bilgiler verildi. Müze, çağdaş sanata olan ya-
kõnlõğõnõ, Tony Cragg’a gösterdiği ilgi dõşõnda, bün-
yesine eklediği Alman sanatçõ Emil Schumacher
adõna açtõğõ müzesi ile de göstermiş oldu.
Daha önce Türkiye’de sergiler açmõş olan Schu-
macher, Nazi sonrasõ Alman sanatõnõ dirilten sa-
natçõlar arasõnda yer alõyor. Sanatçõ 20. yüzyõlõn
ikinci yarõsõnda ger-
çekleştirdiği lirik
soyutlamalarõ ve
çeşitli hazõr mal-
zeme ile tuval üze-
rinde yeni bir doku
yaratarak gerçekleş-
tirdiği çalõşmalarõ ile
pek çok genç sanat-
çõyõ etkilemiş öncü
isimlerden. Üç gün
içinde çevre illerden
gelenlerin de katõ-
lõmlarõ ile 20 bin kadar
ziyaretçiyi ağõrlayan mü-
ze, açõlõş boyunca ücret-
siz olarak geç saat-
lere kadar hizmet
verdi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet
Opera ve Balesi’nin (DOB) yeni sezon
programõ geçtiğimiz günlerde düzenlenen
bir basõn toplantõsõyla açõklandõ. DOB Genel
Müdürü Rengim Gökmen, bu sezon 3 Türk
operasõnõn; Ankara’da Sabahattin
Kalender’in “Cem Sultan”, İstanbul’da
Cemal Reşit Rey’in “Çelebi” operasõnõn
konser versiyonu ile Antalya’da Yalçın
Tura’nõn “Karacaoğlan” operasõnõn ilk kez
seyirciyle buluşacağõnõ belirtti. Ayrõca
Yaşar Kemal’in aynõ adlõ romanõndan Cem
İdiz’in müzikleriyle sahneye uyarlanan
“Çakırcalı Efe” adlõ balenin de Birim Dans
Tiyatrosu tarafõndan dünya prömiyerinin
gerçekleştirileceğini söyledi.
DOB yeni sanat sezonunda da “dönüşümlü
repertuvar sistemini”
uygulamaya devam edecek,
amaçsa kõsõtlõ kaynaklarla
gerçekleştirilen
prodüksiyonlarõn etkin bir
şekilde kullanõlmasõ. DOB
ayrõca bu yõl 81 ile turne
yapmayõ hedefliyor.
Atatürk Kültür
Merkezi’nin (AKM)
tadilat sürecinde
bulunmasõ nedeniyle
temsillerini Süreyya
Operasõ’nda verecek.
İDOB için Müdürü
Suat Arıkan ise
İstanbul’da önemli bir
seyirci kitlesinin
bulunduğunu ancak
şu anda koltuk
sayõsõnõn kõsõtlõ olmasõ
nedeniyle bu talebe
yetişemediklerini
açõkladõ. İDOB bu
nedenle değişik
mekânlarda temsiller
düzenlemeyi planlõyor.
Yeni sanat sezonunda
Ankara, İstanbul ve
İzmir’de izleyici ile
buluşacak yapõtlar şöyle:
“Ankara Devlet Opera
ve Balesi: Aida (Verdi),
Macbeth (Verdi), Seslerle
Anadolu (A.Aykaç),
Idomeneo (Mozart), Notre
Dame’ın Kamburu (Petit),
Cem Sultan (S. Kalender),
Harem (M. Çimenciler), Romeo ve Juliet
(Prokofiev), Seyahatname (B. Murphy),
Viva La Mamma (Donizetti), Far From
Now (Modern Dans Topluluğu),
Çakırcalı Efe (C. İdiz), İstanbul Devlet
Opera ve Balesi: La Boheme (Puccini),
Figaro’nun Düğünü (Mozart), Çelebi
(Cemal Reşit Rey), Rossini Menüsü
(Rossini), Don Kişot (Minkus),
Hoffmann’ın Masalları (Offenbach),
İzmir Devlet Opera ve Balesi: Bir Tenor
Aranıyor (Ludwig), Aşk-ı Memnu (S.
Ada), Adriana Lecouvreur (F. Cilea), Bir
Yaz Gecesi Rüyası (Mendelssohn),
Ariadne Auf Naxos (Strauss), Carmina
Burana (Carl Orff), Don Kişot (L.
Minkus).”
George Benson’õn son projesi ‘Songs and Stories’, sanatçõnõn yaratõcõlõğõnõ eşsiz bir güçle sergiliyor
Kabakçõ, Hagen’de
onur konuğuydu
Nahit
Kabakçı,
Tony
Cragg’in
heykelini
müzeye
bağışladı.
Kültür Servisi - 8. İstanbul
Bach Günleri, 2 - 25 Ekim ta-
rihleri arasõnda St Antuan Kili-
sesi, Sakõp Sabancõ Müzesi ve
Sirkeci Garõ’nõn da aralarõnda
bulunduğu farklõ mekânlarda
yapõlacak. Ekim’de Gustav Le-
onhardt’õn St.Antuan’daki re-
sitaliyle başlõyor. 50’li yõllarõn
barok müziğini yeniden tanõm-
layan Leonhardt’õn yanõ sõra, 3
Ekim’de Andreas Staier’in
hem klavsen ve hem de forte pi-
yano çalacağõ konseri, 15
Ekim’de Sigiswald Kuijken’in
yöneteceği La Petite Ban-
de’nin konseri öne çõkanlar
arasõnda. Laura Vikman’õn
24 -25 Ekim
tarihlerinde Sakõp Sabancõ
Müzesi’nde, Joseph Beuys
eserlerinin arasõnda Bach’õn
bütün sonat ve partitalarõnõ ça-
lacağõ resital ise kaçõrõlmama-
sõ gereken bir konser. 6
Ekim’deki European Union
Chamber Orchestra (EUCO)
ve Hymnos Korosu’nun kon-
seri, 9-10 Ekim’deki Alexandar
Rudin’in çello suitlerinden olu-
şan resitali, Aydın Esen’in 7
Ekim’de Aya İrini’deki resita-
li ve Thomas Gabriel’in 19
Ekim’de Sirkeci Garõ’nda ve-
receği caz konseri, Bach Gün-
leri’nin heyecanla beklenen di-
ğer etkinlikleri. Etkinliğin bi-
letleri Biletix’ten ve konser gü-
nü, konser mekânlarõndan temin
edilebilir. (0 212 293 65 42)
BeuysarasõBach...
İSTANBUL BACH GÜNLERİ
DonKişot
‘İkinciBahar’manzarası...
Yeni sezonda
3 yeni Türk
operasõ
Sabahattin
Kalender’in
‘Cem
Sultan’õ,
Cemal Reşit
Rey’in ‘Çelebi’
operasõnõn
konser versiyonu
ve Yalçõn
Tura’nõn
‘Karacaoğlan’
operasõ bu yõl ilk
kez seyirciyle
buluşacak. 81 ile
turne yapmayõ
hedefleyen DOB,
yeni sanat
sezonunda da
‘dönüşümlü
repertuvar
sistemini’
uygulamaya
devam
edecek.
Mekân için Kültür ve Sanat Emekçileri Sendikasõ üyeleri bekleyişte
AKM’detartõşmalõuzlaşmasüreci
BERLİN(AA) - BM Çocuklara
Yardım Fonu (UNICEF), Kolom-
biyalı şarkıcı Shakira’ya onur
ödülü verdi. 2003 yılından beri
UNİCEF’in iyi niyet elçisi olarak
da çalışan Shakira ödülünü Al-
manya’nın Oldenburg kentinde
düzenlenen “Burda live” adlı et-
kinlik kapsamında aldı. Bu ödülü
almaktan gurur duyduğunu belir-
ten sanatçı, çocukların haklarını
savunmak için çalışmaya devam
edeceğini söyledi. Birçok ülkede
eğitimin temel hak değil de ‘lüks’
olarak kabul edilmesinin kendisi-
ni kızdırdığını sözlerine ekleyen
Shakira, sanayileşmiş ülkelere ge-
lişmekte olan ülkelerdeki eğitim
projelerine desteklerini artırma
çağrısında bulundu.
Shakira’yaonurödülü