26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Karadeniz illerindeki ve Uzak Asya’daki sel felaketleri beni çok etkilemişti. 20 Ağustos Perşembe günü bu sütunlardaki başlık şuydu: İnsan doğaya aittir! Yazıya çok sevdiğim bir sözle girmiştim: Tanrı affeder ama, doğa affetmez! Bartın’dan Giresun’a sel felaketlerinin doğaya mü- dahalenin sonucu olduğunu vurgulayıp, deprem için kullanılan sözden esinlenerek şu tanımı üretmiştim: Sel, felaket getirmez, önüne konanı götürür. Gerçekten öyle olmuştu. Karadeniz sahil yolunun derelerin doğal akışını engelleyen bölümleri yok ol- muştu. Çin’de, Hindistan’da da su yollarının kıyısına yapılan koca binalar, sel sularıyla birlikte kartondan yapılmışçasına çöküvermişti. Küreselleşme olgusunun doğaya saygısızlığına dikkat çekip yazıyı da şöyle noktalamıştım: Sözü insandan doğaya bağlamak gerekirse, insa- noğlu küreselleşirken... Küre selleşiyor! Sel felaketi haberlerini izlerken o yazıyı burada kur- duğum mini arşivden çıkarıp tekrar okudum. Yazı ara- mızda kendi kendime söylendim: “Balbay’cığım bakıyorum gündemi burada da ya- kından takip ediyorsun... Hani neredeyse önceden bil- gi almışsın diyeceğim!” Aslında o yazıda da sözünü ettiğim gibi önceden bilgi almayı gerektirecek bir durum yok. Dere yatağına bina yaparsan ne olur? Adı üstünde, derenin yatağı... Elbette affetmez. Felaket için sık kullanılan tanımlardan biri şu oldu: Görülmemiş! Hiç de gerçekçi değil. İçimizde, dışımızda, dünyanın her yerinde su yollarının doğasını bozan her insan mü- dahalesine doğa karşılığını vermiştir. Sorun yağışın azlığı çokluğu değil ki, doğanın dengesi. Yıllar önce ilk hava kirliliği sorunları başladığında başkent Ankara’nın kimi ileri gelenleri şu yorumu yap- mıştı: “Ne demek hava kirliliği? Hava çamaşır mı ki kir- lensin!” O günlerden bugünlere geldik. Kentler nasıl büyüyor? Önce dış semtlerin dışına, tarlaların ortasına dev bloklar dikiliyor. Çevredeki tarlalar bir günde arsa de- ğerine çıkıyor. Nüfus binleri bulunca altyapı çalışması başlıyor! Biz büyüme ile gelişmeyi karıştırıyoruz. Kentlerimiz gelişmiyor, büyüyor! Ne şekilde büyüyor? Hormonlu sebze gibi... Televizyonlardaki, gazetelerdeki haber selinin ara- sında içinde bulunduğumuz gerçekleri çok iyi özet- leyen ayrıntılar vardı. Çatalca’da bütün evleri su içinde yüzen bir soka- ğın adı şuydu: Dere Sokak! Görülmemiş felaket işte böyle gelir. Felakette yaşamını yitirenlerin cenaze törenleri yapılıyor, çoğu Anadolu kentlerinde. Göçün bir başka fotoğrafı. Ayamama Deresi zaten her şeyi söylüyor: “Benim yatağıma ve adıma bakıp hâlâ ayamama so- runu yaşıyorsanız, nasıl ayacaksınız, anlamadım ki...” Selin mezarları da alıp götürmesi bir başka acı tab- lo idi: Ölüler de öldü... Felaketten en çok etkilenen yolun sadece adını anımsatalım yorumunu siz yapın: Basın Ekspres... Eskiden sorunun temelinde şu vardı: Kaçak yapılaşma. Bu sorun çözüldü. Bu binaların “kaçak” değil de “izinli” yani “yasal” olarak inşa edilmesinin önü açıl- dı. Kaçak gecekonduların yerini, yasal betonkondular aldı... Geldik bugüne... Bir ikilemle noktayı koyalım: Acaba dereleri mi ıslah etmeli, dereleri ıslah etme düşüncesini mi ıslah etmeli! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Mutlu, refah dolu günler üzerinde durmuş, ülkede bin yıldır süregelen dostluğu, kardeşliği yeniden ih- ya etmeye çalıştıklarını anlatmış. Büyüklere masallar faslına giren açıklamalarına kar- şın; medyamızın ünlü yöneticileri örneğin işsizliği Ba- tı ülkeleri ile kıyaslayarak küçültmesinin sorunu çö- zemediğini anımsatıp, nedenini sormamışlar. Meskenlerde elektriğe yüzde 10’luk zammın hü- kümetin memurlara yapmayı düşündüğü zammı bir kalemde alıp götürdüğüne değinen bir soru da yö- neltmemişler Başbakan Beyefendi’ye... Medyamızın ünlü yöneticileri dostluğu, kardeşliği pe- kiştiren, küsleri barıştıran Şeker Bayramı arifesinde - herhalde- dini bütün Başbakan’ı rahatsız etmek, öz- güvenini sarsmak istememiş olabilirler. Radikal’in genel yayın yönetmeni İsmet Berkan kar- deşimizin yazdığı gibi “sonradan adını bizzat mutfak şefinden öğrendiği, lezzetli, içinde de yok yoktu de- diği Tabbah çorbasını” yazmak… ...Başbakan’ın astronomik vergiler yüklediği Doğan Grubu’nun amiral gemisi Hürriyet’in yönetmeni Er- tuğrul Özkök’e... sanki hiçbir şey olmamış gibi şa- ka yollu takılmasından söz etmek varken... Başbakan’a hükümete uygun adım yayın yapma- yan medyayı cezalandırmanın, vergi adı altında bü- yük mali yüklerle bir grubu çökertmenin basın öz- gürlüğünün neresine sığdırdığını sormak elbette mü- nasebetsiz bir davranış olur diye düşünmüş de ola- bilirler. Medyamız naziktir, kibardır, centilmendir. Zira di- nin küslerin, kavgalı olanların barışmalarını emrettiğini anımsatarak Müslüman Başbakan’a, medyaya, mu- haliflerine açtığı sert ve acımasız savaşa artık son ve- rip vermeyeceğini neden sorsunlar? Berber Özgür Usta, kuşku yok ülkenin en mutlu ada- mıdır. Her kula nasip olmaz: Başbakan’ı 10 dakika bek- letmiş ve sakal tıraşı sırasında “memleket konuları üze- rinde sohbet etmek” fırsatını bulmuş. Ama tıraştan sonra gelişen olaylar hayli değişik, dü- şündürücü. Medya ile iftara giderken.. nasıl olduysa, çekilin baş- bakan geliyorrrr diye yollar kapanmamış. Eminönü’nde tam 30 dakika.. evet tam 30 dakika. Trafik; Başbakan’ı yolundan tam 30 dakika alıkoy- muş. Başbakan’ın aracı işte burada mendil satıp eve üç beş kuruş götürmeye çabalayan çocukların hücumuna uğramış. Başbakan bakmış ki, trafikten de mendil sa- tan çocuklardan da kurtuluş yok; emretmiş. Koru- malardan biri bagajdaki çantadan 10 liralık deste çı- karmış.. mendil satan çocuklar para destesini görünce Başbakan’ı da aracı da bırakmışlar... korumanın çevresini almışlar... Başbakan şerit değiştirerek yo- lunu devam edebilmiş. Bu olay, fakir fukara gureba edebiyatı yapmakta us- ta.. ülkeye tarihinde görülmemiş huzur ve refah sağ- ladığını söylemekten yorulmayan bir Başbakan’ın yö- nettiği ülkede geçiyor. Mendil satarak üç beş kuruşu evlerine götüren ço- cuklar.. bizim çocuklarımız... parayı görünce Başba- kan’ı da aracını da bırakıp korumanın çevresini alıyor... Acaba bu manzara Başbakan’a iktidardan düştü- ğünde bugün büyük maddi olanaklar sağladığı kimi çevrelerin, yalaka yandaş medyanın, işlerini bugün çe- virmekte kolaylık sağladığı kişilerin olası tutumlarını ve davranışlarını anımsatıyor mu acaba? Geçen gün bir gazetemizde “rakamlarla dünya” baş- lığı altında hayli ilginç saptamalar içeren bir liste ya- yımlandı. Örneğin en büyük sigara tüketicisi: Yunanistan. Gün- de kişi başına ortalama 8.1. Nüfusu en yaşlı ülke: Japonya. Ortalama yaş 44.4. En çok gazete satılan ülke; İzlanda. Her 1000 kişi- ye karşılık 821 adet gazete satılıyor. Kişi başına gelirin en yüksek olduğu ülke: Lük- semburg. 103 bin 40 dolar. En yüksek enflasyon oranının görüldüğü ülke: Zimbabve. Yüzde 24 bin 441. vs. vs. Ne ki listede Türkiye’nin adı geçmiyor. Oysa böyle bir listede Türkiye’den söz edilebilir ve: “Başbakanı en çok konuşan ülke: Türkiye... Günde bir, iki kez en az birer buçuk saat” diye yazılabilirdi. ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 20 EYLÜL 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 24 Edirne PB 23 Kocaeli Y 23 Çanakkale PB 23 İzmir PB 26 Manisa PB 27 Aydın PB 30 Denizli PB 26 Zonguldak Y 19 Sinop Y 20 Samsun Y 20 Trabzon Y 21 Giresun Y 20 Ankara Y 21 Eskişehir Y 20 Konya Y 19 Sıvas Y 19 Antalya Y 29 Adana Y 29 Mersin Y 28 Diyarbakır Y 22 Şanlıurfa Y 27 Mardin Y 22 Siirt Y 22 Hakkâri Y 16 Van Y 17 Kars Y 16 Oslo PB 16 Helsinki PB 17 Stockholm PB 20 Londra Y 20 Amsterdam B 21 Brüksel Y 21 Paris B 18 Bonn Y 21 Münih PB 22 Berlin Y 25 Budapeşte PB 27 Madrid Y 23 Viyana PB 23 Belgrad PB 24 Sofya Y 22 Roma Y 23 Atina Y 24 Zürih PB 20 Moskova B 14 Aşkabat B 28 Astana B 21 Taşkent B 35 Bakû Y 23 Bişkek B 28 Tiflis Y 21 Kahire A 30 Şam A 26 Ülkemiz geneli par- çalı ve çok bulutlu, Marmara’nın batısı, kıyı ve Güney Ege dışında tüm yurt ya- ğışlı geçecek. Hava sıcaklığı kuzey iç ve doğu kesimlerde 3 ila 5 derece azalarak mevsim normalleri- nin altına inecek. Baştarafı Arka Sayfada yakmadan ateşle düzey- li bir ilişkiye girerler. Hatta bir süre sonra ara sıra ateşi besleyip ısısın- dan faydalanır, az daha büyüyünce de ateşi ken- dilerini kızdıranlara kar- şı silah olarak kullanır- lar. Al gülüm ver gülüm olayı yani! Peki, sizin ters bağ- lantılı 68 kuşağı çocuk- ları ne yapar? Hemen söyleyeyim, elleri yanın- ca öfkeyle soyunup ate- şe atlar, bu da yetmezmiş gibi olayı seyredenleri de kendileri gibi dav- ranmaya zorlarlar. Bir yerde sado-mazoşist be- lirtiler de ortaya çıkı- yor anlayacağın. Yazın- daki ‘Galiba bu ülkenin son güzel günlerini biz yaşadõk’ ifadesini de ben bu kapsamda değerlen- diriyorum. Bu kuşağın tümüne de haksızlık et- mek istemem elbette. Doğum sırasında ters bağlantılarla dünyaya gelmiş olsalar da zaman içinde Mucizevi ‘12’ ad- lı ilacın, ufak tefek ya- nıkların ve de bol hane- li sıfırların etkisiyle bağ- lantılarını düzelten çok insan oldu, olmaya da devam ediyor. Yani de- mem o ki hiçbir şey için geç kalmış sayılmazsın. Bırak artık o neden öy- le bu neden böyle diye sorgulamayı (bu hastalı- ğın semptomlarından bi- ri de sürekli sorular sor- maktır). Bak tıp çok iler- ledi her şey mümkün, sen de ‘trendy’ ol. Bir an önce açılım mı ya- parsın saçılım mı, ne ya- pacaksan yap, bağlantı- larını düzeltmeye bak. Yoksa mazallah üzerin- den bir kez daha tank geçerse öyle idealizm, romantizm, aşk filan gi- bi sizin kuşağın hastalıklı beyinlerinin ürünü sa- nal değerler bile seni kurtaramaz. Son olarak da doğum günün için bir slogan hediye ediyo- rum güle güle kullan. HAYAL KUR, MÜM- KÜN OLANI İSTE!” Bayramınız Kutlu Olsun Efendim CHP’liErsin,gazetemizinsantralõnõndinlenmesiniİnsanHaklarõKomisyonu’nataşõyor ‘DinlemeCMK’yeaykõrõ’ AYŞE SAYIN ANKARA - CHP İzmir Mil- letvekili ve TBMM İnsan Hakla- rõnõ İnceleme Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin, Ergenekon soruş- turmasõ gerekçe gösterilerek ga- zetemizin santralõnõn dinlenmesi ve davayla ilgisi olmayan muha- birlerimizin konuşmasõnõn iddia- name ekleri arasõna konulmasõnõ komisyon gündemine getireceği- ni söyledi. Ahmet Ersin, mahkemenin, Ce- za Muhakemeleri Kanunu’na (CMK) aykõrõ olarak gazetemizin santralõnõn dinlemeye aldõğõnõn anlaşõldõğõnõ belirterek, “Sant- ralın dinlenmesi, konuşan her- kesin kayda alınması demektir. Mahkemenin CMK hükümle- rini dikkate alarak buna olur vermemesi gerekirdi” dedi. Üç önemli hukuksuzluk Hukuki dayanağõ olmadan din- lenme yapõldõğõ gibi, davayla il- gisi olmayan kişilerin konuşma- sõnõn “delil” olarak iddianame ek- leri arasõna konulmasõnõn bu hu- kuksuzluğu daha da vahim hale getirdiğini kaydeden Ersin, “Bu, iddianameyi kabul eden ha- kimlerin iddianameyi okuduğu, ama eklerindeki belge ve delil- lerine bakmadığını ortaya ko- yuyor. Çünkü eğer delilleri okumuş olsaydı, en azından so- ruşturmayla ilgisi olmayan bö- lümlerin çıkarılması için id- dianameyi savcılığa iade et- mesi gerekirdi ” görüşünü di- le getirdi. Ersin, üçüncü huku- ki çarpõklõğõn ise ilgili kurumlar adõna “dinlemeyi” yapma yet- kisini elinde bulunduran Tele- komünikasyon İletişim Baş- kanlõğõ’nõn (TİB) bir “AKP or- ganizasyonu” gibi davranmasõ olduğunu söyledi. ‘TİB, dinleme terörünün parçası’ CMK’ye göre mahkemenin din- leme kararõ almadõğõ kişilerin te- lefonunun dinlenemeyeceğine işa- ret eden Ersin, TİB’in bu hüküm uyarõnca, sistemli bir şekilde Cum- huriyet’in santralõnõn dinlenmesine Ersin, hukuka aykõrõlõğõn yanõ sõra, insan hakkõ ihlali anlamõna gelen izinsiz dinleme ve dinleme kayõtlarõnõn Ergenekon iddianamesine konulmasõnõ, Meclis’in yeni yasama yõlõnda İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu gündemine taşõyacağõnõ bildirdi. “itiraz etmesi” gerektiğini ifade etti. Ersin, sözlerini şöyle sür- dürdü: “TİB bu itirazı yapma- yarak, büyük bir görev suçu iş- lemiş ve dinleme terörünün bir parçası haline gelmiştir. TİB, bir AKP organizasyonu oldu- ğunu ortaya koymuştur. TİB’de sağlıklı bir yapı oluşmuş ol- saydı, karar veren mahkemenin teknik takibe alma kararı ver- diği kişiler dışındaki teknik ta- kibin anayasaya, CMK’ye ve en önemlisi insan haklarına aykı- rı olduğunu görürdü. Bu da Başbakan’ın ‘savcõsõyõm’ dedi- ği soruşturmanın yargıçlar, ka- mu görevlileri üzerinde ve Tür- kiye’de büyük bir baskı unsu- ru oluşturduğunu gösteriyor. Çünkü Başbakan’ın ‘savcõsõ- yõm’ dediği bir soruşturmaya kim karşı koyabilir. Karşı tavır içine giren hukukçuların başı- na neler geldiğini görüyoruz. İktidar Türkiye’de bir ‘korku’ ortamı yaratmak istiyor.” Fotoğraf:VEDAT ARIK) İstanbul Haber Servisi - İddianamele- rindeki suçlamalarõnõn büyük bir kõsmõnõ bil- gisayar ortamõnda elde edilmiş tartõşmalõ bel- gelere dayandõran Ergenekon davalarõna ba- kan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi, de- lil olarak sunulan dijital veriler konusunda TÜBİTAK Başkanlõğõ’ndan bilgi istemeye karar verdi. İkinci Ergenekon davasõnõn önceki gün gö- rülen 7. duruşmasõnda Hasan Hüseyin Öze- se başkanlõğõndaki mahkeme heyeti, ara ka- rarlarõnõ gece saat 01.00 sõralarõnda açõkladõ. “Silinmiş dosyaların uygun programla geri dönüşümü yapıldığında oluşturma ta- rihinin mi, yoksa geri dönüşümün yapıl- dığı tarihin mi dijital olarak kayıt edildi- ği”nin sorulmasõnõ kararlaştõran heyet, ayrõ- ca “Belgenin boyutu dikkate alındığında geri dönüşüm süresinin boyutla orantılı olarak değişip değişmeyeceğini ve süresi- nin ne kadar olabildiğini” de araştõracak. Mahkeme heyeti, Ergenekon operasyonla- rõ sõrasõnda 7 Ocak 2009’daki 10. dalgada evi aranan Yargõtay Onursal Başkanõ Sabih Ka- nadoğlu’na ilişkin kararlar da aldõ. Heyet, İs- tanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ ve Teleko- münikasyon İletişim Başkanlõğõ’na müzekkere yazõlarak Kanadoğlu hakkõnda ne gibi bir iş- lem yapõldõğõnõn ve telefon görüşme döküm- lerinin gönderilmesini istedi Özkan’ın talepleri Mahkeme heyeti, sanõk gazeteci Tuncay Özkan’õn “suçunun ne olduğunun anla- tılması” talebine karşõ, bu konuda yapõlacak bir işlem olmadõğõnõ açõkladõ. Heyet, Özkan’õn bir diğer isteğini kabul ederek “2002-2009 yılları arasında kaç AKP, CHP, MHP milletvekilinin hangi ge- rekçeyle, hangi tarihte istifa ettiğinin” TBMM’den sorulmasõnõ kararlaştõrdõ. Mahkeme heyeti, sanõk Mustafa Levent Göktaş ve avukatlarõnõn istekleriyle ilgili, Göktaş’a ait 2 adet cep telefonu ile dilekçe- sinde belirttiği sanõk Ankara Ticaret Odasõ Başkanõ Sinan Aygün’e ve diğer bazõ sa- nõklara ait telefonlar arasõnda mesajlaşma olup olmadõğõnõn ilgili kurumlara sorulmasõnõ kararlaştõrdõ. Mahkeme heyeti, Göktaş’õn avukatlõk bürosunda ele geçirilen ve içeri- sinde bazõ hâkim ve savcõlarõn kadõnlarla çe- kilmiş görüntülerinin olduğu öne sürülen 51 No’lu DVD’nin tetkik ve iade edilmek üze- re istenmesine karar verdi. Mahkeme heyeti, MİT Müsteşarlõğõ tara- fõndan 29 Mart 2007’de Genelkurmay Baş- kanlõğõ’na gönderilen “İşçi Partisi (İP)/ka- rargâh evleri” ile ilgili bilgi notunun gön- derilme yazõsõ ve ekleriyle birlikte MİT’ten istenmesini kararlaştõrdõ. Heyet, aralarõnda daha önce tahliye edilen gazetemiz yazarla- rõndan Prof. Dr. Erol Manisalı’nõn da bu- lunduğu hasta sanõklarõn iyileşinceye dek du- ruşmalara gelmemeleri konusunda izin ve- rilmesine hükmetti. Duruşmada ayrõca sanõk İbrahim Özcan hakkõnda suç duyurusunda bulunulmasõ ve tutuklu sanõk emekli Tuğ- general Levent Ersöz’ün yeniden Adli Tõp Kuruma’na gönderilmesine karar verildi. İkinci Ergenekon davasõ 24 Eylül Perşembe günü saat 09.30’a ertelendi. Mahkeme CD’ler ve bilgisayarlar konusunda bilgi istemeye karar verdi TÜBİTAK’a başvurulacak İstanbul Haber Servisi - Mü- nevver Karabulut cinayetinin katil zanlõsõ Cem Garipoğlu, cinayeti tek başõna işlediğini ve anlõk bir cinnet olayõ olduğunu söylese de daha önce basõna yan- sõyan Adli Tõp Raporu’na ilişkin uzman yorumlarõ ve kamera ka- yõtlarõ, cinayetin birden fazla ki- şi tarafõndan planlõ bir şekilde iş- lenmiş olabileceği şüphelerini arttõrõyor. Garipoğlu’nun ifadeleri ise polis tarafõndan “profesyonel katil” şeklinde değerlendirildi. Gazeteci Cemil Baran ise Gari- poğlu’nun teslim olmadõğõnõ, sel felaketi sõrasõnda yakalandõğõnõ id- dia etti. Savcõ Faruk Erşen Yılmaz’a gönderilen Adli Tõp raporu ile Garipoğlu’nun basõ- na yansõyan ifadelerindeki çe- lişkili noktalar şöyle: Cem Garipoğlu, “Kıskançlık krizine girdim. Mutfaktan bı- çağı alıp karnına sapladım” diyor, ancak rapora göre genç kõ- zõn vücudunda 13’ü başõnda ol- mak üzere 29 değişik kesik var. Münevver karnõndan değil sol köprücük kemiği hizasõndan 3 öl- dürücü bõçak darbesi alõyor. Kar- nõndan değil, boynuna yakõn yer- den bõçaklanõyor. Garipoğlu, o ge- ce evde yalnõz olduklarõnõ savu- nuyor, ancak rapora göre, Mü- nevver’in karnõnda 4 hat kesik var ve bu kesikler tek kişi tarafõndan yapõlamaz. Raporda ayrõca kõzõn tõrnak arasõnda aynõ DNA yapõ- sõndan kişilere ait bulgulara ula- şõldõğõ da yazõyordu. Garipoğlu’nun aksi yöndeki ifadesine karşõn Prof. Dr. Gürsel Çetin’in Adli Tõp raporunda “Genç kızın ‘boğazõnõn canlõyken kesildiğini’ anlıyoruz” ifadeleri yer almõştõ. Cinayeti yakõndan izleyen isimlerden CHP Millet- vekili Çetin Soysal da cinayette baltanõn da kullanõldõğõnõ ileri sürdü. Soysal, “Testereden önce balta da kullanılmıştı. Adli Tıp raporunda var” dedi. Soysal, Garipoğlu’nun 197 gün boyunca Çatalca tarafõnda bir çiftlikte sak- lanmõş olabileceğini de söyledi. Gazeteci Baran, Taksim Meyda- nõ’nda düzenlediği basõn toplan- tõsõnda, “İstanbul’daki sel bas- kını sırasında yakalandı. Er- menistan’da, Ermeni kimliği ile 7 ay kaldı ve Urfa üzerinden İstanbul’a getirildi” dedi. 40 gün sonra Silivri’de Garipoğlu’nun, Maltepe Ço- cuk ve Gençlik Kapalõ Ceza- evi’nde kalacağõ haberinin du- yulmasõ üzerine cezaevinde ka- lan çocuklar “Cem’i bize verin” diye bağõrarak yataklarõ tutuş- turdu. Garipoğlu, 40 gün sonra 18’ini doldurunca, Silivri Ceza- evi’ne gönderilecek. Haber Merkezi - Bayram tatilinin başla- masõ ile birlikte alõnan tüm önlemlere, yapõ- lan tüm uyarõlara rağmen arife günü yurt ge- nelinde meydana gelen trafik kazalarõnda 33 kişi yaşamõnõ yitirdi, 102 kişi yaralandõ. Kõrõkkale’de, Ankara’dan Kõrşehir yönüne giden Mikail Atmaca’nõn kullandõğõ oto- mobil, Kõrõkkale-Kayseri karayolunun 45. kilometresinde şarampole devrildi. Kazada, otomobilde bulunan Rabia Gürlek (16) olay yerinde, Derya Gürlek (21) kaldõrõldõ- ğõ Kõrõkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde, 9 aylõk hamile olduğu öğrenilen Kiraz Atma- ca ise Kõrõkkale Üniversitesi Tõp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamõnõ yitirdi. Sürücü At- maca ile araçtaki Gülnaz Gürlek (47) ve Taha Samet Gürlek (9) yaralandõ. Trabzon’un Sürmene ilçesinde de Erol Ağırman’õn kullandõğõ otomobil, Sürmene ilçesi çõkõşõnda bariyerlere çarptõ. Kazada, otomobilde bulunan Salih Ağırman (57) ile bebekler Yavuz Selim Zengin (2) ve Efe Can Ağırman (2) olay yerinde yaşamõnõ yi- tirdi. Erol Ağõrman ve diğer yaralõlar Nafi- ye Zengin ile Sevgi Ağırman, Trabzon’da- ki çeşitli hastanelere sevk edildi. Karabulut’un katil zanlõsõ Garipoğlu başka, Adli Tõp başka söylüyor Cinayette çözülemeyen çelişki yumağõ Arife gününde bilanço ağır: 33 ölü Ahmet Ersin YURT GENELİNDE KAZALAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear