26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 EYLÜL 2009 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Özgürlükçü Başbakan! “Ergenekon” davasının nasıl keyfi ve hukuksuz bir zemin üzerinde yürütüldüğünün tipik bir örneği da- ha, dava dosyasından çıktı. Savcılar, ikinci dava dos- yasına eklenmek üzere 17 klasör daha gönderiyor- lar; içlerinde, gazetemizin santralından yapılan “ha- ber görüşmeleri”nin tutanakları var. İlginç olan, önce dinleme kararını veren yargıçla- rın, arkasından da savcıların hukuk konusunda per- vasızlığı… Yargıçlar ve savcılar, en çok hukuka ve ku- rallarına uyması zorunlu kesim olması gerekirken, gö- revlerini yaparken hukuka boşvermişliklerini nasıl açık- layabiliriz? Şöyle mi düşünüyorlar: a) Bu dava siyasi bir davadır, siyasi bir şemsiye- si vardır ki Başbakan koruyuculuğunu üstlenmiştir; bu nedenle hukuk arka plandadır. Zaten hukuki de- lil ve dayanakları zayıftır. Bazı kişiler için “suç” ola- bilecek bir durum olsa bile… Önemli olan, uzun za- mana yayılan süresi içinde, davanın siyasi hizmeti- ni sürdürmesi, görevini yerine getirmesidir. AKP ik- tidarını güçlendirmesidir… b) Buradan yapabileceğimiz bir çıkarsama şudur: Hukuki delil ve dayanaklarının zayıf olması nedeniyle, dava zaten yüzde 95 gibi büyük çoğunluk için çö- kecek ve beraatla sonuçlanacaktır. Dosya içinde hu- kuki olmayan “delillerin” varlığı önemli değildir. Şu aşa- mada bu “deliller” siyasi propagandaya hizmet et- tikleri sürece, dosyada bulunmaları iyidir… Benim bu hukuk çiğnemelerine bulduğum yorum budur. Kendini “Ergenekon” davasının hamisi olarak açıklayan Başbakan, bu hukuksuz durumun arka pla- nında siyasi sorumluluğu da üstlenmiş oluyor. Siyasi iktidarın gazetemize karşı bu hukuksuzlu- ğa, susarak arka çıkması, iktidarın basın özgürlüğü ile ilişkisinin bir sonucudur. Başbakan’ın basın özgürlüğünden, “beni övmü- yorsan, beni eleştirme”yi anladığını, iktidara geldi- ğinden beri izlediği “medya pratiği”, biliyoruz. Doğan medyaya 3.7 milyar liralık ceza ve atılacak 10 kadar yazarın listesinin hazırlanması, medyaya kar- şı iktidar pervasızlığının doruk noktası oldu. Başbakan, önceki gün demiş ki, “İfade özgürlüğüne bu kadar önem veren bu iktidarın basını susturmak, engellemek, sıkıştırmak, üzerinde siyasi baskı kurmak gibi bir niyeti olamaz.” İktidar başı eklemiş, “hakaret ve iftiraya karşıyız.” Hakarete, iftiraya mahkemelerin yolu açıktır, bu- nu biliyor. Ve bu yolu kullanıyor. Hiçbir fırsatı da ka- çırmıyor. MHP liderini bile mahkemeye veriyor! Yazarlar görüşlerini dile getiriyor, iktidar icraatla- rını eleştiriyorlarsa ve gazeteler haber veriyorlarsa… ve Başbakan da bunları dava edemiyorsa... Demek ki bunlar iftira ve hakarete girmiyor medyanın yayı- nı.. İşte, basın özgürlüğünün tam başladığı yer de bu hassas noktadır! Dava edemediğin görüş ve ha- berler, basın özgürlüğünün başladığı noktadır. Eğer bundan şikâyet ediyorsan, özgür basına karşısın de- mektir. “Devletin diğer uygulamaları ile bizi karıştır- mayın” demenin zerre kadar gerçeklerle ilişkisi yok- tur. Başbakan geçerliliği olmayan lafların ardında ken- dini saklıyor. Nitekim bir yandaş yazarı, “Türkiye’de ‘idare’, yü- rütmeden bağımsız olarak ‘hukukun gereği olarak bir işlem’ gerçekleştirmez. Bunu en iyi Başbakan bilir.” sözleriyle yanıt veriyor. Ancak, yandaşlık öyle bir şey ki, bu Doğan med- ya yazarı da, bir çuval dolusu laf geveledikten son- ra, olayın özünü karartma görevini de hakkıyla ye- rine getiriyor: “bununla birlikte… ‘basın üzerinde açık bir saldırı’ hükmüne katılmıyorum” diyor ve “… ya- pılan ve insaf ve iz’an ölçülerini aşan uygulamanın ar- dındaki asıl amacın, ‘basın özgürlüğü’ diye tanımla- nan bir hakkı ortadan kaldırmakla değil, ellerindeki bü- yük gücü ‘iktidar mücadelesi’ için kullanmış olanla- ra karşı yürütülen ‘iktidar mücadelesi’ ile ilgili oldu- ğu kanısındayım..” Bunca laf salatası içinden çıkmanıza yardımcı ola- yım: Doğan medya hükümete karşı bir iktidar mü- cadelesi sürdürüyor, ceza bunadır! Medyanın haber verme, görüş bildirme, eleştirme özgürlüğüne yeni bir tanım getiriyor: İktidar müca- delesi! O halde, iktidara muhalif herkesin sesinin ke- silmesi, ipe çekilmesi de doğaldır, çünkü iktidar mü- cadelesi bunu gerektirir.. Doğan’ın yazarı, iktidar tarafının sopasını biraz in- safsız buluyor... 3.7 millyar lira değil de şöyle yarısı, 2 milyar lira falan olsaydı, hak edecekti! İnsanın haykırası geliyor: Beyim 27 Şubat’ta se- sinizin kesilmek istenmesi de “iktidar mücadelesi” de- ğil miydi! O zaman basın özgürlüğü nedir? AGİT’ten çoğulcu basın vurgusu Dış Haberler Servisi - Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatõ (AGİT) Basõn Özgürlüğü Temsilcisi Miklos Haraszti, Doğan Gru- bu’na verilen vergi cezasõ konusunda Dõşiş- leri Bakanõ Ahmet Davutoğlu’na bir mek- tup gönderdi. Haraszti mektubunda, “Bu ce- zaların tümünü ödemesi halinde grubun iflas edeceği iddia ediliyor. Bu Türkiye’de medya çoğulculuğunu önemli ölçüde za- yıflatabilir” diye yazdõ. AGİT’ten yapõlan açõklamaya göre Haraszti mektupta, “ AGİT hükümetlerin çoğulcu bir basın için ge- rekli koşulları sağlamasını özellikle de medyadan gelen muhalif seslere karşı, devletin yasal gücünü kullanırken kendi kendini sınırlamasını bekler” dedi. Avru- pa Birliği Komisyonu Sözcüsü Amadeu A. Tardio da cezayla ilgili olarak Türkiye’de basõn özgürlüğünün tehlikede olduğunu söy- ledi. CNN International’õn elektronik postay- la sorduğu soruyu yanõtlayan Tardio, “Mü- eyyideler, bu olayda olduğu gibi bir basın grubunun tamamının varlığını bu şekilde tehdit eder büyüklükte ise basın özgürlü- ğü tehlike altında demektir” dedi. Haber Merkezi - Cumhuriyet ga- zetesi Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda Ankara bürosunun santral numaralarõ üzerinden usulsüz, hu- kuksuz ve yasadõşõ olarak dinlendi- ğinin ortaya çõk- masõ üzerine so- rumlular hakkõn- da soruşturma açõlmasõ için Adalet Bakanlõ- ğõ’na başvurdu. Başvuru dilekçesin- de, “Usulsüz ve yasaya aykırı bir şe- kilde iletişimin dinlenmesi ve kay- da alınması yönünde yargı kararı alınması yönündeki işlemler nede- niyle sorumlular hakkında soruş- turma başlatılması” talep edildi. Gazetemizi yayõmlayan Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk AŞ dün Adalet Bakanlõğõ’na iki sayfalõk dilekçeyle başvurarak Ergenekon so- ruşturmasõnõ yürüten savcõlarõn ikin- ci dava dosyasõna ekledikleri eklerle gazetemiz çalõşanlarõnõn yasadõşõ uy- gulamayla dinlendiğinin belgelen- mesi üzerine söz konusu yasadõşõ uygulamaya zemin hazõrlayan ve ta- lepte bulunan cumhuriyet savcõlarõ ile teknik takip ka- rarlarõnõ veren yargõçlar hakkõn- da, yasaya ve hu- kuka açõkça ay- kõrõ eylem ve iş- lemleri nedeniyle soruşturma açõl- masõnõ talep etti. Adalet Bakanlõ- ğõ ile birlikte bilgi için Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na da gön- derilen dilekçede özetle şu noktalara dikkat çekildi: Anõlan soruşturma sonucunda bugüne kadar üç ayrõ dava açõlmõş olup, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nde açõlan ve 2009/85 sayõlõ dosya ile görülmekte olan ikinci da- vada, mahkemece, sanõklar hakkõn- daki iletişimin tespitine yönelik tüm teknik takip kararlarõnõn mahkemeye gönderilmesi istenmiştir. Bu karar üzerine, soruşturma aşamasõnda ve- rilmiş bulunan teknik takibe ilişkin ka- rar örnekleri mahkemeye gönderil- miştir. Savcõlõk tarafõndan mahkemeye kovuşturma aşamasõnda gönderilen ek delil klasörleri arasõnda yer alan (258 No’lu ek klasör), iletişimin tespitine yönelik kararlar arasõnda, sanõklardan aynõ zamanda gazetemiz Ankara temsilcisi olan Mustafa Ali Balbay hakkõnda verilmiş bulunan teknik takip kararlarõ da bulunmaktadõr. Mustafa Ali Balbay hakkõnda veril- miş teknik takip kararlarõ incelendi- ğinde, yasaya ve hukuka açõkça ay- kõrõ bir şekilde, gazetemiz Ankara bü- rosunun santral numarasõnõn da san- ki Mustafa Ali Balbay’õn şahsi tele- fonu imişçesine dinlenilmesine ve kayda alõnmasõna karar verildiği gö- rülmektedir. Gazetemizin hukuksuz ve yasadõşõ olarak dinlendiğinin ortaya çõkmasõ üzerine sorumlular hakkõnda soruşturma açõlmasõ istendi Usulsüz dinlemeye başvuru Gazetemizin Ankara bü- rosunun santral numarasõ ol- duğu açõkça bilinen ve her gün yayõmlanan gazetemizin kün- yesinde de gazetemizin irtibat telefonu olarak açõkça yazõlõ bulunan (kaldõ ki teknik takip kararõnda dahi numaranõn ga- zeteyi yayõnlayan Yeni Gün Haber Ajansõ AŞ adõna kayõtlõ olduğu belirtilmektedir) te- lefondan yapõlan tüm görüş- melerin içeriklerinin dinle- nilmesine ve kayda alõnmasõ- na karar verilmesi, suçla ve suçlamayla herhangi bir şe- kilde ilgisi ve irtibatõ bulun- mayan herkesin dinlenilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu karar sonucunda, ga- zetemizin ve Ankara büro- muzda çalõşan gazetecilerin ve çalõşanlarõn tamamõnõn gö- rüşmeleri dinlenilmiş ve kay- da alõnmõştõr. Bu durum açõkça yasanõn ihlalidir. Bilindiği gibi iletişi- min tespitini düzenleyen Ce- za Muhakemesi Kanunu’nun 135 ve devamõ maddelerinde, iletişimin tespiti ve kayda alõnmasõnõn hangi durumda, koşullarda ve kimler için mümkün olduğu belirlenmiş- tir. Buna göre, yalnõzca suç iş- lendiğine ilişkin hakkõnda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlõğõ halinde şüpheli veya sanõklarõn iletişiminin tespiti yönünde karar verilebilecek- tir. Oysa, anõlan soruşturma kapsamõnda gazetemiz An- kara bürosunda çalõşan onlarca kişiden yalnõzca birisi “şüp- heli” konumunda olmasõna karşõn, onun üzerinden bir gazetenin tüm iletişimlerinin tespiti ve kayda alõnmasõna ne- den olacak bir uygulama ger- çekleştirilmiştir. Böylelikle, soruşturma kapsamõnda şüp- heli gösterilen bir çalõşan üze- rinden, gazetemizin tüm ile- tişimleri yasaya aykõrõ ola- rak dinlenilmiş ve kayda alõn- mõştõr. Üstelik, bu yasadõşõ din- leme ve kayda alma işlemi o derece pervasõzca yapõlmõştõr ki suçla ve suçlamayla hiçbir ilgisi ve ilintisi olmadõğõ açõk ve kuşkusuz bulunmasõna rağ- men, gazetemiz Ankara bü- rosunda muhabir olarak çalõ- şan iki gazetecinin, iki ayrõ ka- mu görevlisi ile yaptõklarõ ga- zetecilik bağlamõndaki gö- rüşme içerikleri de tümüyle dava dosyasõna konularak, açõkça özel yaşamõn gizliliği- ne ve haberleşme özgürlük- lerine müdahale edilmiştir. Nasõl ki bakanlõkta çalõ- şan bir kamu görevlisinin hakkõnda yürütülen bir so- ruşturma nedeniyle bakanlõğõn santral numarasõndan bakan dahil bütün bakanlõk çalõşan- larõnõn iletişiminin tespiti ya- põlamazsa ya da örneğin Yar- gõtay’da çalõşan bir yargõç hakkõndaki soruşturma nede- niyle Yargõtay’õn santral num- arasõndan bütün yargõçlarõn telefonu dinlenemezse, aynõ şekilde bir gazetede çalõşan bir kişi hakkõndaki soruşturma gerekçe gösterilerek o gaze- tede çalõşan herkesin iletişi- minin tespiti ve kayda alõn- masõ da yasaya ve hukuka uy- gun olamaz. Soruşturmayõ yürüten cumhuriyet savcõlarõnõn ga- zetemiz santral numarasõnõn dinlenilmesi ve kayda alõn- masõ yönündeki talepleri de, bu taleplere dayalõ olarak ka- rar veren iki yargõcõn kararla- rõ da doğrudan basõn özgür- lüğüne yönelik haksõz ve hu- kuka aykõrõ bir müdahaledir. Gazetemiz çalõşanlarõnõn yasadõşõ dinlenmesine tepki gösteren CHP’li Kõlõçdaroğlu ‘Hukukçuların hukuksuzluğu’ İLHAN TAŞCI ANKARA - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda gazetemiz çalõşanlarõnõn yasadõşõ dinlenmeleri çerçevesinde, muhabirimizle yaptõğõ telefon görüş- mesi deşifre edilen CHP Grup Baş- kanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, sav- cõlarõ, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikâyet etti. Ada- let Bakanlõğõ ise hakkõnda dinleme ka- rarõ olmayan muhabirimizle Kõlõçda- roğlu görüşmesinin dinlendiğini kabul ederken bir suçlama yöneltilmediği ge- rekçesiyle savcõlarõn soruşturulmasõ istemini işleme koymadõ. Prof. Ülkü Azrak, yasadõşõ dinlemenin Meclis’te araştõrõlmasõ gerektiğini vurguladõ. Muhabirimizle telefon görüşmesi, soruşturma dosyasõna tüm içeriğiyle konulan CHP Grup Başkanvekili Ke- mal Kõlõçdaroğlu, Ergenekon soruş- turmasõnõ yürüten savcõlarõ, HSYK’ye şikâyet etti. Şikâyet dilekçesinde, “Hakkında adli tahkikat olmayan İl- han Taşcõ ile yaptığım telefon ko- nuşmasının dinlenerek tespit tuta- nağı düzenlenip, kamuoyunda Er- genekon olarak bilinen soruşturma kapsamında açılan ceza davasının dosyasına iddianame ekinde suç kanıtı olarak ibraz eden, cumhuri- yet savcıları Ercan Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel, Fik-ret Seçen, Mehmet Mu- rat Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat Taşkõn haklarında dispilin soruştu- rulması yapılması gerekmektedir” denildi. İletişimin tespitinin tesadüfen elde edildiği ileri sürülse bile yasadõşõ ol- duğunun Yargõtay Ceza Genel Kuru- lu kararõyla sabit görüldüğü anõmsatõ- lan dilekçede, savcõlarca yapõlan bu iş- lemin disiplin cezasõ gerektiren bir du- rum olduğunu kaydedildi. Dilekçede şöyle denildi: “Ana muhalefet partisi grup başkanvekili olan şahsımla il- gili iletişim tespitinin suç kanıtı ola- rak dava dosyasına ibraz edilmesi, demokratik toplum gerekleri ile bağdaşmayan hukuk devleti ilkesi- ni zedeleyen ve Ergenekon soruş- turmasında görev yapan adı geçen savcıların görevlerini doğru ve ta- rafsız yapmayacakları kanısını uyandıran bir durumdur.” Savcılar hakkındaki şikâyet işleme konulmadı Adalet Bakanlõğõ Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ise Kõlõçdaroğlu’nun sav- cõlar hakkõndaki şikâyetini işleme koymadõ. Bakanlõk Kõlõçdaroğlu’na yanõt verirken, ilginç bir savunma geliştirdi: “Hakkında dinleme kararı bulunan telefondan müşteki ve İl- han Taşcı’nın da görüştükleri, bu görüşme nedeniyle şikâyetçi ve İl- han Taşcı’ya herhangi bir suçlama yapılmadığı, iddianamede de bah- si geçen telefon görüşmesine yer ve- rilmediği, esasen öne sürülen hu- susun savcının delil toplama ve de- ğerlendirme yetkisi kapsamında kaldığı, şikâyet olunan savcıların bu yetkilerini herhangi bir şekilde kö- tüye kullandıklarına dair delil gös- terilmediği anlaşıldığından, şikâ- yetinizin işleme konulmadığını, di- lediğinizde bu işleme karşı yazımı- zın tebliğinden itibaren 60 gün içe- risinde Ankara İdare Mahkeme- si’nde dava açma hakkınızın bu- lunduğu hususlarında bilgi edinil- mesini rica ederim.” Bakanlõk görüşme içeriğinin iddia- nameye konulmadõğõnõ savunmasõna karşõn ikinci Ergenekon iddianamesi- nin 70 numaralõ deliller klasöründe gö- rüşmenin tam metni yer aldõ. Bakan- lõğõn, haklarõnda hiçbir adli soruştur- ma bulunmayan muhabirimiz ve Kõ- lõçdaroğlu’na, deşifre edilen telefon gö- rüşmesi nedeniyle suçlama yapõlma- masõnõ, savcõlarõn suçsuzluğu şeklin- de yorumlamasõ dikkat çekti. Kõlõçdaroğlu, yasadõşõ bir dinleme ol- duğunu belirterek, “Daha da vahimi dinlemenin kamuoyuna açık hale ge- tirilmesidir. Hukuk sadece sırtı ka- lınlar için hukuk olmaz ki. Bunu ya- pan eğer bir hukuk adamı kimliği taşıyorsa o olayın daha da vahim ol- duğunu gösterir. Hukuka uyması ge- reken, hukuka uymayanları soruş- turan kişinin kendisi hukuka uy- mazsa kaos ortamına toplumu da- vet eder. O zaman da herkes kendi hukukunu oluşturur” diye konuştu. Kõlõçdaroğlu, Adalet Bakanlõğõ’nõn savcõlar hakkõndaki şikâyetini işleme koymamasõnõn bakanõn koltuğunu tar- tõşmalõ hale getirdiğini söyledi. Kõlõç- daroğlu, deşifre edilen görüşmeye ilişkin “Görüşmede biraz espri ve bir gazetecinin titizliğini görmek müm- kün. Sayıştay’ın yapmış olduğu bir faaliyetin ne kadar önemli olduğu sorgulanıyor. Bundan daha doğal ne olabilir. Gazetecinin haber yaparken gösterdiği, haberi doğru aktarayım çabası” değerlendirmesini yaptõ. Prof. Dr. Ülkü Azrak ise yapõlan din- lemenin anayasadaki iletişim özgür- lüğü ilkesine aykõrõ olduğunu ve bu öz- gürlüğün çiğnendiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Azrak, “Bu öyle tesadüfen bilinmeden yanlışlıkla yapılmış bir davranış değil. Bilinerek dinlen- miş. Mahkemenin vermesi gereken kararı idare veriyor. İdareden kas- tım emniyet makamları. Bir de ile- tişim kurumu var. Kurum da bun- lara alet oluyor. Hepsi hakkında da- va açılabilir” dedi. CHP Kõrklareli Milletvekili Turgut Di- bek, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõn- da gazetemizin Ankara Bürosu telefon- larõnõn dinlenmesi ve muhabirlerin haber kaynaklarõyla görüşmelerinin deşifre edil- mesini Meclis gündemine taşõdõ. Dibek, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in yanõt- lamasõ istemiyle verdiği soru önergesin- de, şu sorularõ yöneltti: Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri Fı- rat Kozok ve İlhan Taşcõ için mahkeme tarafõndan çõkarõlmõş bir iletişimin din- lenmesi kararõ var mõdõr? Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri adõna bir iletişimin dinlenmesi kararõ yoksa ikinci Ergenekon davasõ dosyasõ ekinde yer alan bu telefon konuşma ka- yõtlarõ hukuka aykõrõ değil midir? Söz konusu kişilerin soruşturma ve davayla hiçbir ilgisi olmamasõna, görüş- me içeriklerinin de yine soruşturma ko- nusu ile herhangi bir ilintisinin bulun- mamasõna karşõn, bu görüşmelerin de- şifresi hangi amaçla ve niçin dava dos- yasõna konulmuştur? Yapõlan bu işlemle ilgili olarak ba- kanlõğõnõzõn bir soruşturma girişimi olmuş mudur? Bugüne kadar konu ile ilgili ba- kanlõğõnõzõn bir soruşturma girişimi ol- mamõşsa bundan sonra olacak mõdõr? OLAY MECLİS GÜNDEMİNE TAŞINDI MustafaBalbay İstanbul Haber Servisi - Gazetemizin Ankara Büro- su’nun telefonlarõnõn Ergene- kon davasõ kapsamõnda din- lenmesi ve muhabirlerin haber kaynaklarõyla yaptõklarõ gö- rüşmelerinde dava dosyasõna konulmasõ hukukçularõ ve meslek örgütlerini ayağa kal- dõrdõ. İstanbul Barosu Başka- nõ Muammer Aydın, eski İs- tanbul Barosu Başkanõ Turgut Kazan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanõ Orhan Erinç ve Türkiye Gazetecile- ri Sendikasõ (TGS) Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Yıldırım Bo- ran basõn özgürlüğünün ayak- lar altõna alõndõğõnõ belirtti. Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlarõn, ikinci dava dos- yasõna eklenmek üzere gönderdiği belgeler arasõnda Ankara Büro mu- habirlerimizin telefon görüşmelerinin de delil olarak yer almasõna hukuk- çular ve meslek örgütleri sert tepki gösterdi. Dinlemenin yapõlabilmesi için CMK’nin 135. maddesinin açõk hükümler taşõdõğõnõ belirten İstanbul Baro Başkanõ Muammer Aydõn, “Dinleme kararı alınabilmesi için başka türlü delil elde edilmesine olanak bulunmaması gerekli. Önemli olan bir diğer nokta da din- leme, tek başına delil olmaz. Baş- ka türlü delil elde etme imkânı olup olmadığı araştırılmadan, doğrudan mahkeme tarafından dinleme ka- rarı verilemez. Dinleme kararları bunlara uygun verilmemişse, hu- kuka aykırıdır” diye konuştu. ‘İddianame savcının hatıra defteri değildir’ Eski İstanbul Barosu Başkanõ Avu- kat Turgut Kazan, yasalara aykõrõ olarak yapõlan telefon dinlemelerinin Türkiye’de uzun yõllar tartõşõldõğõnõ ancak ihlallere “seyirci” kalõndõğõnõ söyledi. Özellikle Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda hukuk ihlalle- rinde artõş yaşandõğõnõ dile getiren Ka- zan, “İddianamede ne şüphelinin adı veriliyor, ne başka bir şey. Kural falan tanımıyorlar. Öze- lilkle Ergenekon soruşturmasında çok tartışıldı bu konu. CMK’nin 170. maddesi bir iddianamenin nasıl hazırlanması gerektiğini açık- ça gösteriyor. Ama Ergenekon so- ruşturmasının ididanamesi bu maddede yer alan duyarlılıkla ha- zırlanmamıştır” dedi. “İddiana- me savcının hatıra defteri değildir” ifadesini kullan TGC Başkanõ Orhan Erinç, tele- fon dinlemelerinin gazete santralla- rõnõ da kapsõyor biçimde uygulanõyor olmasõnõn, basõn ve ifade özgürlü- ğünün yok sayõlmasõ anlamõna gel- diğini söyledi. Erinç,Türkiye’nin hu- kuk devleti olduğu görüşünün kâğõt üzerinde kaldõğõna yönelik tartõşma- larõn son uygulamalarla kanun dev- leti olma niteliğini de kapsar hale dön- üştüğünü belirtti. Herhangi bir suç so- ruşturmasõ nedeniyle kişilerin tele- fonlarõnõn dinlenmesinin hukuk yo- luyla ve yasalara uygunluk halinde mümkün olabileceğine işaret etti. Türkiye Gazeteciler Sendikasõ (TGS) Genel Başkan Yardõmcõsõ Yıldırım Boran, “Bir gazetecinin telefonlarının dinlenmesi, gazete santralını kapsaması açıkça kişinin haberleşme özgürlüğüne yönelik anayasa ihlali ve doğrudan saldı- rıdır” dedi. Uygulamanõn özel ya- şama müdahele olduğunu vurgulayan Boran, “Bu dinleme olayı, Türki- ye’de haberleşme özgürlüğünün ne boyutta olduğunu somut bir göstergesidir. Daha önce çeşitli gazete yönetimlerine, bazı yazar- larına yazı yazdırmaması, işlerine son verilmesi yönündeki uyarılar sonucu bazı yazarlar görevlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Kamuoyu siyasi iktidarın basına yaklaşımını son uygulamalarıyla yakından izlemekte, bunların ba- sın özgürlüğüne yönelik ciddi temel insan hak ve özgürlüklerine yöne- lik olduğunu görmektedir” dedi. Turgut Dibek. obursali@cumhuriyet.com.tr ‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GASP EDİLİYOR’ HUKUK SKANDALI - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruş- turması kapsamında gazetemiz Ankara bü- rosunda çalışan muhabirlerin görüşmele- rinin yasadışı olarak kayda alınarak dava dosyasına konulmasını, “bir hukuk skan- dalı” olarak nitelendirdi. Dün toplanan CHP MYK toplantısında gazetemizin telefonlarının dinlenmesini de değerlendiren CHP lideri Baykal, “Davada şüpheli ve sanık konumunda olmayan insanların konuşmalarının tutanakları- nın dosyaya konulması bir hukuk skandalıdır. İki kişi her zaman konuşabilir. Gazetecinin gör- evi bilgi toplamak soru sormak, politikacı- nın görevi de sorulara yanıt vermek. Bu bizim her gün yaptığımız iş. Bu kabul edi- lebilir bir şey değil” diye konuştu. DOĞAN GRUBU’NA VERİLEN CEZA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear