28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Nedir olay: Son iddianamede Ergenekon davalarına temel olan kimi bilgileri devletin istihbarat örgütü MİT; (2007’de soruşturmalar başlamadan önce) Başbakanlık’a ve Genelkurmay Başkanlığı’na küçük bir kitapçıkta derleyerek duyurdu. Davaya bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 23 Ara- lık 2008’de gönderdiği belgede MİT; Ergenekon hak- kında 2003 ve 2006’da Genelkurmay Başkanlığı’na iki kez bu kitapçıkları gönderdiğini bildirdi. Bu, kurum ifadesi. Fakat o tarihlerde Genelkurmay Başkanı olan emekli Orgeneral Hilmi Özkök, İzmir’de savcı Ze- keriya Öz’e verdiği ve son iddianamede tam metni yayımlanan ifadesinde, MİT’ten Ergenekon’la ilgili böy- le kitapçıklar almadığını açıkladı. MİT diyor ki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü iki kez bilgilendirdik. Dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök diyor ki; ha- yır bana böyle bilgiler, belgeler ulaşmadı. Bu açıklamalara bakarak bir değerlendirme yap- mak gerekirse: Bir yanda devletin sözüne inanılır bir kurumu var. Diğer yanda yine devletin önemli bir kurumunun ba- şında dört yıl görev yapan, sözüne inanılması gere- ken bir emekli asker! Hangisine inanacaksınız? İster istemez kimi sorularla mantıksal yorumlar gün- deme giriyor. MİT, yargıya neden yalan beyanda bulunsun? Özkök acaba hangi nedenlerle savcıya MİT’ten böy- lesi kitapçıklar gelmediğini söyledi? Yoksa elinde bir kurmay mantığıyla söylemini destekleyecek öğeler mi var? Özkök, kanıtı olmayan bir olasılığa göre MİT’ten ge- len Ergenekon ile bağlantılı kitapçıkları gördü, belki okudu ama.. bunlar Genelkurmay’da resmen kayıt- lara geçmedi. Durumu yorumlamak gerekirse; demek ki kitapçıklar gönderildi, alındı ama Genelkurmay’ın resmi kayıt- larında yok! Emekli orgeneralden resmi kayıtlarda olmayan önemli bir belgeyi var diye göstermesi beklenemez değil mi? Ne var ki, emekli orgeneral, AKP döneminin Ge- nelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün 3. iddianamedeki kimi ifadelerinde -örneğin yazılı basında manşetle- re geçen- kimi yönler göze batıyor. Örneğin AKP iktidarına ılımlı, kimi zaman olumlu ba- kan Akşam gazetesinin 6 Ağustos 2009 tarihli man- şeti: “Özkök’ün darbe ifadesi 3. iddianamede (Büyük puntolarla) Kaygıları Erdoğan’a ilettim.” Bir dönemdeki kimi komutanlarla ilgili “kaygıları”, Genelkurmay Başkanı Özkök, yasal olarak sorumlu olduğu Başbakan RTE’ye bildirdiğini açıklıyor. Öyle bir dönem ki -o sırada TBMM Başkanı olan- Bülent Arınç bile darbe hazırlıklarından haberi var; nitekim Özkök’ün ifadesini değerlendirirken gazete- ciye: “Bu (komutanların yaptığı) toplantılardan, bu dü- şüncelerden benim de şahsen haberim vardı” diyor ve ekliyor: “Duyduklarımızı Başbakan’la görüştüğü- müzü biliyorum.” Devleti elinde tutan AKP iktidarının gerek kimi kay- naklardan ama doğrudan Genelkurmay Başka- nı’ndan aldığı bilgilere göre hükümet “kaygıları” bi- liyor. Bu noktada akla kimi sorular geliyor: Genelkurmay Başkanı “kaygıları” aktardıktan son- ra Başbakan RTE’nin tavrı ne oldu? Özkök’le “kaygılar” karşısında alacakları ve izle- yecekleri siyasal, askersel açıdan saptadıkları poli- tika nedir? “Şiir gibi ilişkiler içinde olduğu” söylenen Genel- kurmay Başkanı ile Başbakan “kaygıların” gelişme- sini beklemeye mi karar verdiler? Yoksa RTE’nin dallı budaklı Ergenekon soruştur- masını üstlenecek yürekli “bir savcı araması” döne- mine mi girildi? Bu nedenle Özkök’ün Genelkurmay’da soruştur- ma açmamasına mı karar verildi? Özkök açıklamıyor; sadece “Şüyuû vukuundan be- terdir” demekle yetiniyor. Savcı Öz ise Özkök’e soruyor, soruyor. Lâkin “Kaygıları Başbakan’a ilettim” diyen Özkök’e, açıklamalarının sürgiti mantıksal bir soru; “RTE’nin ver- diği yanıt nedir ve neye karar verdiniz” diye bir soru, yöneltmiyor. Bu ve benzeri bir yığın soru yanıt bekliyor. SAYFA 9 AĞUSTOS 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI Bireylerin toplumsal baskı karşı- sındaki tepkileri değişiktir: Kimi direnir… Kimi kabul eder… Kimi içine kapanır, kendini so- yutlar… Kimi dışa açılır, mücadele eder… Biliyorum ki bu satırları okuyan sizler baskıya direnen, mücadele eden bireylersiniz. Rotterdamlı Erasmus… Desiderius Erasmus, bir din adamı, bir düşünür, bir yazar… 1469’da doğmuş, 1536’da öl- müş… Deliliğe Övgü, döneminin ege- men düşünce biçimi olarak Hıristi- yanlığı, egemenleri eleştirdiği bir ki- tap… Dostu ünlü İngiliz din adamı, hu- kukçu, düşünür Thomas More’a adanmış… Erasmus, kitabını More’u eğ- lendirmek için bir haftada yazdığı- nı belirtiyor. Bu arada Thomas More’un ün- lü “Ütopya” adlı kitabın yazarı ol- duğunu ve VIII. Henry’nin karısını boşayıp, genç Ann Boleyn ile ev- lenmesi sırasında çıkan kilise sa- vaşlarında Vatikan’ın yanında dur- duğu için idam edildiğini de anım- satalım. Erasmus kitabında, “Deliliğe” bir kişilik verir ve onu konuşturur. Aslında Hıristiyan bağnazlığını ve kralların baskısını eleştirmekte- dir “Delilik”. Yaklaşık beş yüz yıl önce bakın “Delilik” neler diyor yöneticiler için: “Ülkesinin dümenine geçen in- sanın, kişisel işlerini bir yana bırakıp halkın işlerine bakması ve sadece halkının refahını düşünmesi gerekir; gerek kendi koyduğu gerekse uy- guladığı yasalardan bir gıdım sap- mamak, üst ya da alt kademedeki her memurun dürüstlüğüne şahsen kefil olmak zorundadır. Bütün gözler onun üstüne çev- rilecektir, bu yüzden ya uğurlu bir yıldız gibi lekesiz bir ahlak sahibi olacak ve insanlığı büyük kurtulu- şa kavuşturacaktır ya da ölümcül bir kuyrukluyıldız gibi en büyük be- laları sürüyüp beraberinde geti- recektir.” Ne dersiniz, bizim bugünkü yö- neticilerimiz “uğurlu bir yıldız” gibi sorunlarımızı mı çözüyor, yoksa “uğursuz bir kuyrukluyıldız” gibi en büyük belaları sürüyüp beraberle- rinde mi getiriyor? Çiğdem Dürüşken’in Türkçe- siyle Kabalcı Yayınevi tarafından yayımlanan kitaptan aldığım yu- kardaki bölüm, bizim bugünkü yö- neticilerin beş yüz yıl önceki söz- lerden bile pek nasiplenmediğini gösteriyor galiba… Erasmus’un dalkavuklar için söy- lediği şu sözler ise beş yüz yıl ge- riden sanki günümüzdeki yandaş medya mensuplarını anlatıyor: “Peki ya o saray avenelerine ne demeliyim? Çoğu sadece yaltakçı, köle tabiatlı, ahmak ve değersiz yaratık olduğu halde her şeyin ön sı- rasında yer almaya bayılır… Krala efendimiz diye hitap ede- bildikleri, onu üç beş kelimeyle na- sıl selamlayabileceklerini öğrene- bildikleri, yüce ekselansları, lordu- muz ve majesteleri gibi nezaket ifadelerini yerli yerinde kullanmayı bi- lebildikleri için, kendilerini dünyanın en şanslı insanları sayarlar. Utanç duygularından mükemmel derecede soyundukları için güle oynaya yaltaklanabilirler.” Nasıl, Erasmus bizim bazı köşe yazarlarımızı tam tarif etmiş değil mi! Sevgili okurlarım, gelecek hafta, “Eğer” şiirinin çevirisini, sizlerden gelen eleştiri ve önerilerle zengin- leştirilmiş, geliştirilmiş biçimiyle ye- niden yayımlayacağım. AYDINLANMA EMRE KONGAR Deliliğe Övgü ekongar@cumhuriyet.com.tr www.kongar.org Hastanede yangın korku yarattı İstanbul Haber Servisi - Fatih Çapa’daki Özel Çapa Hastanesi’nde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangõn çõktõ. Hastanenin yoğun ba- kõm servisinin bulunduğu 2’inci kat- ta çõkan yangõn, itfaiye ekiplerince kõsa sürede söndürüldü. İkinci katta- ki ve birinci kattaki yoğun bakõm hastalarõ tahliye edilirken can kaybõ yaşanmadõ. Hastane Müdürü Halil İbrahim Avcõ yaptõğõ açõklamada, yangõnõn bir hasta yakõnõnõn içtiği si- garanõn izmaritini asansör boşluğuna atmasõ sonucu başladõğõnõ düşündük- lerini söyledi. Yaralılar Türkiye’de tedavi ettirilecek ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakanlõk Türkiye Acil Du- rum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Türkmenlerin yoğun olarak yaşadõğõ Irak’õn Şerihan köyünde önceki gün meydana gelen bombalõ saldõrõya ilişkin açõklama yaptõ. 37 kişinin ha- yatõnõ kaybettiği, 276 kişinin de ya- ralandõğõ anõmsatõlan açõklamada, yaralananlardan bir kõsmõnõn tedavi- sinin Türkiye’de yapõlmasõ için Ge- nelkurmay Başkanlõğõ’nõn tahsis etti- ği bir uçağõn bugün Musul’a gidece- ği bildirildi. Ayrõca Kõzõlay tarafõn- dan hazõrlanan 200 koli kuru gõda malzemesinin de aynõ uçakla Mu- sul’a gönderileceği kaydedildi. Yollar kan gölüne döndü Yurt Haberleri Servisi - Yurt genelinde meydana gelen trafik ka- zalarõnda 8 kişi öldü, 26 kişi yara- landõ. Erzurum Şenkaya’da, Deniz Ceylan’õn kullandõğõ otomobil, Halil İbrahim Bayrak yönetimindeki kam- yonla çarpõştõ. Ceylan ile yanõndaki 4 kişi öldü. Şanlõurfa’dan Bolu’ya giden fõndõk işçilerini taşõyan İzzet Demir’in kullandõğõ minibüs, TEM Otoyolu gişelerine 4 kilometre kala lastiği patlayarak bariyerlere çarptõ, 15 kişi yaralandõ. Giresun, Eskişe- hir, Antalya Çankõrõ ve Konya’da meydana gelen kazalarda da 3 kişi öldü, 11 kişi yaralandõ. 10 helikopter ambulans ANKARA (AA) - Hava ambulans filosunu genişletme çalõşmalarõnõ sür- düren Sağlõk Bakanlõğõ’nca Çanakka- le, Bursa, Afyonkarahisar, Konya, Adana, Samsun, Trabzon ve Van’da da helikopter ambulanslarõyla hizmet verilecek. 1 Eylül’e kadar gelmesi planlanan 10 yeni helikopter ambu- lansla birlikte Sağlõk Bakanlõğõ’nõn hava ambulansõ sayõsõ 17’ye çõkacak. Yasadışı sınır geçişleri ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Güvenlik güçlerince önceki gün 102 kaçak yakalandõ. Genelkur- may Başkanlõğõ’nõn internet sitesinde yer alan duyuruya göre, yapõlan kontrollerde 37 Filistin, 36 Afganis- tan, 8 Pakistan, 5 Myanmar ve 3 İran uyruklu toplam 89 kaçak gözaltõna alõndõ. Irak sõnõrõnda Irak’tan Türki- ye’ye yasadõşõ geçen 2 Irak uyruklu kaçak ve bu kaçaklarla bağlantõlõ 3 Türk vatandaşõ, Suriye sõnõrõnda Su- riye’den Türkiye’ye yasadõşõ geçen 1 Sudan uyruklu kaçak ile 4 Türk va- tandaşõ ele geçirildi. Yunanistan sõnõ- rõnda Türkiye’den bu ülkeye geçme- ye çalõşan 1 Irak uyruklu kaçak ile İran sõnõrõnda, Türkiye’ye yasadõşõ geçen 2 Türk vatandaşõ da güvenlik güçlerince yakalandõ. 3 çocuk gölette boğuldu MERSİN (Cumhuriyet) - Mer- sin’in Silifke ilçesinde 2’si kardeş 3 çocuk gölette boğuldu. Arkum bel- desinde, annesiyle tarlada çalõşmaya giden Hamit Topbaş (5), tarlanõn kenarõndaki sulama göletine düştü. Çocuğun cesedi bir süre sonra gölet- te bulundu. Çaltõbozkõr köyünde ise Medine Şahin (15) ile Cennet (9) ve Sebahat Deke (7) kardeşlerle yakõn- lardaki gölete girdi. Sabahat De- ke’nin çõrpõndõğõnõ gören ablasõ Cennet, kardeşini kurtarmak için gölete girdi. İki kardeş de boğuldu. /IŞIL ÖZGENTÜRK Bu çok dini bütün geçinen ikti- darõn dağdaki henüz elleri bir kadõn omzunu okşamadan silah tutan gencecik Kürt çocuklarõnõ ya da elinde tüfek titreyerek dağlarda PKK gözleyen erleri düşündüğünü mü söylüyorsunuz, onlarõn acõlarõ- nõ, onlarõn anne babalarõnõ düşün- düğünü mü söylüyorsunuz, ne ka- dar merhametsiz olduklarõnõ gör- müyor musunuz? Ve ne kadar korktuklarõnõ da, evet ölüme yaklaşan gencecik bir kõ- zõn gözlerinden korkuyorlar. Ve devlet şefkatini değil, gücünü gösteriyor. Güler Zere’yi ölüme göndererek kurda kuşa, Türk - Kürt, genç - yaşlõ bütün vatandaş- larõna gücünü gösteriyor. “Ben ba- ğışlamam” diyor, “ben bu düze- ni değiştirmek isteyeni ezip ge- çerim” diyor. “Ben umudu sevmem” diyor. Doğrudur, çünkü umudun yok ol- duğu topraklarda insanlarõ yönet- mek kolaydõr, kardeşi kardeşe dü- şürmek kolaydõr. Oğullarõ babala- rõna karşõ kõşkõrtmak kolaydõr. Çünkü umut yok olduğunda, öğ- retilmiş bir çaresizlik toplumun bütün katmanlarõna yayõlõr ve sari bir hastalõk gibi önüne ne çõkarsa si- lip süpürür, geriye devlet ve ikti- darlarõn gücüne tapan, õşõğõ gör- düklerinde kuytu karanlõklara giz- lenen insan müsveddeleri ortalõğõ kaplar. Evet, Güler Zere’nin ölüme yak- laşõrken bile umutla parõldayan göz- lerinden korkuyorlar, bu merha- metsiz inadõn nedeni bu! Ama bilmiyorlar ki korkunun ecele hiçbir faydasõ yok. Gün gelir devran değişir ve merhamet tõpkõ hukuk gibi herkese lazõm olur. Bü- yük acõlarõn ardõndan demokrasiye geçen İspanya, Arjantin, Şili gibi ül- kelerde hukuk kadar merhamet de topluma yol gösterdi, oralarda an- neler çocuklarõnõ öldüren iktidar sa- hiplerini ve onlarõn emirlerini ka- yõtsõz şartsõz yerine getirenleri mer- hametleri nedeniyle bağõşladõlar. Bir zamanlar bu ülkede sõk sõk söylenen bir söz vardõ: “Ben başı- mı yastığa koyduğumda vicdanım rahat bir uykuya dalmak iste- rim.” Bugünlerde kaç kişi acaba yastõğa başõnõ koyduğunda rahat bir uykuya geçebiliyor, merak ediyo- rum; çünkü o an var ya, vicdanõn en uyanõk olduğu andõr ve insanoğlu- nu vicdan kadar acõmasõzca eleşti- ren hiçbir kurum yoktur. isilozgenturk@gmail.com İstanbul PB 30 Edirne PB 32 Kocaeli PB 29 Çanakkale PB 31 İzmir A 33 Manisa A 34 Aydın A 36 Denizli A 34 Zonguldak PB 24 Sinop Y 26 Samsun Y 25 Trabzon Y 25 Giresun Y 24 Ankara PB 29 Eskişehir PB 28 Konya PB 27 Sıvas B 26 Antalya PB 32 Adana Y 35 Mersin Y 33 Diyarbakır B 36 Şanlıurfa A 38 Mardin B 34 Siirt B 34 Hakkâri PB 25 Van Y 25 Kars Y 23 Oslo B 21 Helsinki B 20 Stockholm B 26 Londra B 21 Amsterdam PB 21 Brüksel PB 24 Paris Y 24 Bonn Y 27 Münih Y 30 Berlin PB 29 Budapeşte PB 29 Madrid Y 34 Viyana PB 24 Belgrad Y 27 Sofya Y 27 Roma PB 28 Atina PB 31 Zürih Y 25 Moskova B 18 Aşkabat A 39 Astana PB 26 Taşkent A 41 Bakû Y 25 Bişkek A 34 Tiflis Y 30 Kahire A 33 Şam A 33 Ülkemizin kuzey ve do- ğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Kara- deniz kıyıları, Doğu Ka- radeniz, Doğu Anado- lu’nun kuzeydoğusu ile Van, Muş, Hatay çev- releri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağ- murlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Baştarafı Arka Sayfada Ey Merhamet... AÇIKLAMA Adalet Bakanlõğõ, gazetemiz yazarõ Cüneyt Ar- cayürek’in dünkü yazõsõnda yer alan Silivri Ceza- evi’ndeki elektrik kesintileriyle ilgili sorularõna yö- nelik açõklama yaptõ. Açõklamada şöyle denildi: “Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusu içinde yer alan 3 ve 4 No’lu L Tipi Cezaevle- rinde 28 Temmuz 2009 Salı günü akşamı saat 19.00 sıralarında çıkan trafo yangını nedeniy- le bir elektrik arızası meydana gelmiştir. Ba- kanlığımızın talimatıyla cezaevi trafolarını kuran şirket yetkilileri çağrılarak elektrik arı- zasının giderilmesi için derhal harekete geçil- miştir. Bu arada elektrik ihtiyacının giderilmesi için 29 Temmuz Çarşamba günü öğle saatle- rinde jeneratörler devreye sokularak cezaev- lerine elektrik verilmeye başlanmıştır. Ancak jeneratörün motorlarının 8 saat çalıştıktan son- ra 1 saat dinlendirilmesi gerektiğinden akşam üzeri hava kararmadan 17.00-18.00, sabaha karşı 03.00-04.00 ve gündüz 12.00-13.00 saat- leri arasında olmak üzere günde toplam 3 sa- at elektrik verilememiştir. 5 Ağustos Çarşam- ba günü trafolardaki arıza giderilerek akşam 19.00’dan itibaren şehir şebekesinden yeniden elektrik verilmeye başlanmıştır. Jeneratörler- den elektrik verilmesi sırasında hükümlü ve tu- tukluların televizyon izlemesine sınırlama ge- tirilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.” Balbay’ın doğum günü kutlandı Ankara Cumhuriyet Okurları (CU- MOK), Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan Ankara temsilcimiz Mustafa Balbay’ın 49. yaşını pasta ke- serek kutladı. Okurlarımız Balbay’ın doğum günü için Ankara temsilciliği- mizde bir araya geldiler. Kutlamaya, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Eser Atak, ADD Genel Sekreteri Suay Karaman, gazetemiz yazarı Ali Abalı, emekli Tümgeneral Osman Özbek, An- kara CUMOK Dönem Sözcüsü Haluk Yalvaç, Tevfik Kızgınkaya, gazetemiz ça- lışanları ve çok sayıda okurumuz katıl- dı. Gazetemizi telefonla arayan, faks çe- ken ve mail yollayan çok sayıda okuru- muz da Balbay’ın doğum gününü kutladı. ARINÇ’TAN KÜRT AÇILIMI MESAJI ‘Yol haritasõnda sona gelindi’ ANKARA-BURSA (Cum- huriyet) - Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç, Kürt açõlõmõ konusun- da hazõrlanan yol haritasõnõn so- na yaklaştõğõ mesajõ verdi. AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Ab- dulkadir Aksu, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õn, DTP heyetinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüş- mesinin ardõndan yaptõğõ, “Gö- rüşme İmralı ile yapılmış sa- yılır” yönündeki açõklamasõna sert tepki gösterdi. Aksu, “Bay- kal, ‘sizin aslõnda dağdakiler- den bir farkõnõz yok’ diyerek parlamenterleri dağa çık- maya özendiriyor” dedi. Bursa Polisevi’nde, “De- mokratik açõlõm” konusunda sorularõ yanõtlayan Arõnç, hü- kümet olarak çok ciddi bir ça- lõşmanõn içinde olduklarõnõ be- lirterek, “Bu konuyu netleş- tirmek ve bir yol haritasını açıklamak üzere son hazır- lıklarımızı yapıyoruz” dedi. AKP Genel Başkan Yar- dõmcõsõ Abdulkadir Aksu da yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Baykal’a tepki gösterdi. Top- lumu geren, “hassasiyetleri kaşıyan” ve “buram buram siyasi taktik kokan” açõkla- malarõ sorumlu siyasetle bağ- daştõramadõklarõnõ ifade eden Aksu şunlarõ söyledi: “Biz dağdakileri nasıl indiririz diye düşünürken Sayın Bay- kal ‘sizin aslõnda dağdakiler- den bir farkõnõz yok’ diyerek parlamenterleri dağa çık- maya özendiriyor. Peki par- lamenterlerle de konuşma- yacaksak kimle konuşacağız, Baykal bu konuda bir fikir veriyor mu? Bu iş önce araş- tırmalar yapıp, raporlar ya- yımlayıp sonra o raporları ortadan kaldırmaya, sumen altı etmeye, internetteki res- mi sitenizden çekmeye ben- zemez ki?” CHP ELEŞTİRİLERİNİ SÜRDÜRDÜ Kürt açõlõmõ ve DTP’ye tepki Haber Merkezi- Hükümetin “Kürt açılımına” yönelik eleş- tirilerini sürdüren CHP’den, AKP ve DTP’ye yönelik tepki geldi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, “PKK’yi dağ- dan aşağı indirip bir parti ha- line mi getirecekler bilelim. Biz ona göre düşüncelerimizi söy- leyelim” dedi. “Kürt açılımı, açılım değil saçılımdır” dedi. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün CHP lideri Deniz Bay- kal’a yönelik eleştirilerini ya- nõtlayan CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş, Türk’den “terörü benimseme- diğini” açõklamasõnõ istedi. Zonguldak Belediye Başkanõ İsmail Eşref’i makamõnda zi- yaret ederek gazetecilerin soru- larõnõ yanõtlayan Anadol, “Hü- kümetin Kürt açılımıyla ilgi- li düşünceleriniz nelerdir” so- rusuna, “Saçmalıkla karşı kar- şıyayız. ‘Kürt açõlõmõ ne’ diye sorduğumuzda ne olduğunu söylemiyorlar. Açılım mı sa- çılım mı belli değil. Ondan sonra ‘muhalefet takoz koyu- yor’ deniliyor. Yapılan bir iş, somut öneriler olur CHP ve di- ğer partiler görüşlerini söy- lerler. Türk milletinin kabul etmeyeceği, birtakım dış da- yatmalarla önerilerde bulu- nacaklar herhalde ki halkın tepkisinden korkarak muha- lefeti buna ortak etmeye çalı- şıyorlar. CHP bu oyuna gel- meyecektir” dedi. ‘Önce terörü kabul et’ CHP lideri Baykal’õn “Kürt açılımı” konusundaki tepkileri- ni, “Eski Baykal’ı özlüyorum, katkı yapmasını bekliyoruz” sözleriyle eleştiren DTP Genel Başkanõ Türk’ü yanõtlayan CHP’li Ateş de, “Ayrandan, ra- kıdan önce, de ki ‘bu da terör kardeşim, benimsemiyoruz’, gel ondan sonra rakı da içelim ay- ran da içelim” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear