24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B CEREN ÇIPLAK S adberk Hanõm Müzesi ve Ömer M. Koç koleksiyonlarõndan hazõrlanan İznik çini ve seramiklerinin yer al- dõğõ “Ateşin Oyunu” başlõklõ sergi Sad- berk Hanõm Müzesi’nde 11 Ekim’e dek iz- leyenlerin karşõsõnda. Sergi, erken Osman- lõ dönemi İznik çini ve seramik örnekleriyle başlayõp 17. yüzyõl eserleri ile sonlanõyor. Tef çalan kadõn, tütün çeken erkek, selse- billi bir havuzun iki kenarõnda karşõlõklõ du- ran iki kuş, av sahneleri figürleriyle beze- li değişik formdaki çini ve seramiklerin uzun yolculuğunu sergiyi hazõrlayan Hül- ya Bilgi ile konuştuk. - Serginin adı neden ‘Ateşin Oyunu’? Çini ustasõ boyama sõrasõnda gerçek renk- leri göremez, bulanõk bir gri ile boyama ya- par. Renklerin ahengini ise ancak hayalin- de canlandõrabilir. Fõrõnlama sõrasõnda sa- natçõnõn hayal gücüne ateşin de oyunu ek- lenir, gerçek parlak renkler o zaman or- taya çõkar. O nedenle çini ve seramik üretiminde en önemli etken fõrõnlama ve ateştir. Sergimizin adõ da bu se- beple “Ateşin Oyunu.” - İki koleksiyondan der- lenen bu serginin nasıl bir önemi var? Sergide 15. ve 17. yüzyõl- lar arasõnda İznik atölyele- rinde üretilen ve dönemin üslup özelliklerini ortaya koyan çini ve seramik örnekleri krono- lojik bir düzen içerisinde yer alõyor. Bu eserlerde dönemin sanat üslubu ya- nõnda çini ustalarõnõn yaratma gücünün sonsuzluğu, kompozisyon repertuvarla- rõnõn zenginliği, renk paletini nasõl bir us- talõkla kullandõklarõ ve daima yeni tek- nik arayõşlar içerisinde olduklarõ çalõş- malar var. - Sümbül, nergis, lale, gül gibi çi- çeklerin başlıca bezeme unsuru oluşunun nedeni nedir? 16. yüzyõlõn ortalarõna doğru nakkaşhanenin başõna geçen Kara Memi’nin eserlerin- de görülmeye başlanan lale, gül, sümbül, nergis gibi çiçekler, servi ve nar ağaçlarõ, bahar dal- larõ Osmanlõ sanatõnõn ana temasõ. Çiçeklerin başlõca bezeme unsuru olu- şunun nedeni, saray ve Os- manlõ toplumundaki çiçek bol- luğu ve doğa sevgisidir. - Sergideki çalışmalarda da görüldüğü gi- bi seramiklerin çiniye göre konu repertu- varı daha mı zengin? Evet. Seramiklerde sanatçõnõn daha serbest olarak çalõştõğõnõ, hayal gücünü kullandõğõnõ, siparişleri dikkate aldõğõnõ, zengin konu re- pertuvarõna sahip olduğunu ve yeni teknik ara- yõşlara girdiğini görüyoruz. - İznik’teki çini ve seramik atölyelerinin tarih içindeki önemine karşılık Kütahya bugün de bu alanda sesini duyuran bir kent. Sizce bunun nedenleri nelerdir? İznik’teki çini ve seramik atölyeleri daha çok sarayõn beğenisi ve isteği doğrultusunda üretim yaptõ. Sarayõn desteği ve siparişleri ke- silince buna bağlõ olarak da üretim son bul- du. Oysa Kütahya daha çok halkõn gereksi- nimini ön planda tutan üretim politikasõ sa- yesinde varlõğõnõ günümüze taşõdõ. Günü- müzde de Kütahya’da çini sanatõnõ devam et- tirmeye çalõşan birçok çini atölyesi bulun- makta. - Çini sanatının belli bir disiplin içinde gelişmesinde rol oynayan önemli etkenler neler? Sarayõn sanata olan desteği oldukça önem- li. Sarayõn beğenisi doğrultusunda nakkaş- hanedeki sanatçõlarõn ortaya koyduklarõ ya- ratõcõlõk ve mimarbaşõnõn ve özellikle Mimar Sinan’õn sanata olan ilgisi de büyük rol oy- nuyor. Kesme taş mimari yapõlarõnda sõraltõ tekniğinde çini süslemeyi uyum içinde kul- lanan Sinan, İznik çini atölyelerinde yoğun olarak üretim yapõlmasõna, buna bağlõ olarak çini sanatõnõn gelişmesine olanak sağladõ. 330 adet yapõtõn yer aldõğõ sergide; İznik çini ve seramik sanatõnõn gelişimi kronolojik sõrayla izlenebiliyor. İlk kez toplu olarak sergilenen eserler, İznik atölyesi üretimi olan duvar çinileri, büyük çoğunluğu seramik sanatõ örnekleri olan tabak, kupa, maşrapa, kâse, vazo ve farklõ formlarda kaplardan oluşuyor. Kıbrıs’ta müzik kampı Kültür Servisi - Kuzey Kõbrõs 1. Uluslararasõ Müzik Kampõ başladõ. Çocuk ve gençleri, viyola, keman ve oda müziği alanlarõnda profesyonel sanatçõlarla bilgi ve deneyim uygulamalõ müzik kampõnda buluşturmayõ hedefleyen etkinliğin konuklarõ kemancõ ve viyolacõ Özcan Ulucan ile piyanist Birsen Ulucan. Bedensel Engelliler Derneği yararõna Bellapais Manastõrõ’nda düzenlenen etkinlik, 9 Ağustos’ta sona erecek. (0 392 816 00 39) Kültür Servisi - Adını dünya sinema tarihi- ne altın harflerle yazdıran ABD’li seksi oyuncu, şarkıcı ve model Marilyn Mon- roe’nun hayatı beyazperdeye aktarılıyor. Yönetmenliğini Simon Curtis’in ya- pacağı ‘My Week With Marilyn’ (Marilyn’le Bir Haftam) adlı filmde, Monroe rolü için listedeki en güç- lü oyuncunun Scarlett Johansson olduğu belirtiliyor. ‘Efsane sarı- şın’ lakaplı oyuncunun ünlü yazar Arthur Miller ile olan evliliği, Holly- wood piyasasındaki sivri yükselişi ve sonunda gelen trajik intiha- rı gibi yaşamı- nın merak ko- nusu olmuş bir çok nok- tasına par- mak basacak filmin senaryo- su, Monroe biyo- grafisti Colin Clark’ın anılarından faydalanılarak Adrian Hodges tarafından ka- leme alındı. Monroe’yu 1956 tarihli ‘The Prince and the Showgirl’ (Prens ve Şov Kızı) filminin yapım aşamasında ta- nıyan Colin Clark, âşık olduğu güzel yıldızın eşi Arthur Mil- ler’ın bir haftalığına çıktığı se- yahat esnasında Monroe’yla ya- şadıklarını daha önce aynı adla kitaplaştırmıştı. SAYFA CUMHURİYET 5 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr İznik çini ve seramiklerinden örnekler, ‘Ateşin Oyunu’ adõ altõnda Sadberk Hanõm Müzesi’nde sergileniyor Ateşteaçançiçekler DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Asım Bezirci 2 Temmuz 1993 günü Sıvas’taki gerici ayaklan- mada yakılarak öldürülenlerden biriydi Asım Bezirci. Adı hepimizi utanç içinde bırakan o günle anılır ol- sa da, edebiyatımızın önde gelen eleştirmenlerin- dendi. Altmış altı yaşında aramızdan ayrıldı ama, çağdaş edebiyatımızın değerlendirilmesine katkıları unutu- lacak ya da azımsanacak gibi değildi. Adnan Özyalçıner, hazırladığı anı-biyografi der- lemesine onun çalışkan yönünü belirten bir başlık seçmiş: “Edebiyatın Kırk Ayaklı Karıncası Asım Be- zirci” (Evrensel Yayınları). Gerçekten de Asım Bezirci’nin çalışkanlığı bütün öteki hünerlerinden öndeydi. Çok zor bir hayatı olmuş, bütün zorlukları çalış- kanlığı ve direnciyle aşmayı bilmişti. Parasız yatılı oku- duğu Erzurum Lisesi’nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki öğrenimini bin bir zorluk için- de tamamlayabilmişti. 1950’lerde üç kez tutuklanıp, cezaevlerinde yatmış, sonunda aklanmıştı. Kendi adıyla yazılarını yayımlayamıyor, hayatını kazana- bilmek için gün boyu bir margarin firmasının mu- hasebe servisinde çalışıyor, iş çıkışı her akşam 20- 23 arası büyük bir disiplinle edebiyat çalışmalarına dönüyordu. Altmış altı yıllık yaşamına yetmişi aşkın kitap sığdırmıştı. Yazarlığına başladığı yıllarda Nurullah Ataç’ın öz- nel eleştiri anlayışı egemendi. Asım Bezirci, bu an- layışa karşı, edebiyat ürünlerini nesnel ölçütlerle de- ğerlendirdiği nesnel-bilimsel eleştiri anlayışını ge- liştirdi. Edebiyatın Kırk Ayaklı Karıncası’nda, Asım Be- zirci’nin eleştiri anlayışı, yapıtlarından örneklerin ya- nı sıra kendisiyle yapılmış söyleşiler, hakkında ya- zılanlar ve anılar yer alıyor. Doğrusu böylesi kitaplarda karşımıza çıkan sıra- danlıklara düşmemiş Kırk Ayaklı Karınca. İlgiyle oku- nuyor. Okundukça yalnızca çağdaş edebiyatımızın önemli bir eleştirmenini değil, insan sıcaklığıyla dolu bir yazarı ve edebiyatımızın ellilerden doksan- lara dek olan dönemini yakından tanıyorsunuz. Asım Bezirci, eleştiri yazarlığını aynı anda birkaç ayak üzerinde yürütüyordu: Bir yandan geliştirdiği eleştiri anlayışını açıklayan, tanıtan yazılar yazarken, öte yandan da edebiyatımızın geçmiş ve güncel ör- neklerini değerlendiriyordu. 1961’den başlayarak peş peşe yayımladığı kitaplarda, Metin Eloğlu, Edip Can- sever gibi yaşıtı ozanların yanı sıra, Orhan Veli, Ah- met Haşim, Nurullah Ataç, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Rıfat Ilgaz, Nezihe Meriç, Oktay Akbal gi- bi edebiyatımızın temel değerleri üzerine incelemeler yayımladı. Hepsi bir yana, Nâzım Hikmet’in toplu yapıtları- nın bugün ulaştığı düzeye gelmesindeki büyük emeğini unutmamalıyız. 1970’lerde, Nâzım Hik- met’in Bütün Şiirleri’nin yayıma hazırlanmasını üst- lenmişti. Cem Yayınevi’nce basılan dizide, Nâzım Hik- met’in bütün şiirleri ilk kez sekiz kitapta bir araya ge- tirilmişti. Kitapların arkalarına eklenen açıklayıcı notlarla da aynı zamanda bir eleştirel basım örneği gerçekleşmişti. 1980’lerde Adam Yayınları’nda Nâzım Hikmet’in bu kez 29 kitapta toplanan Bütün Eserleri hazırla- nırken yine büyük katkı sağlamıştı. Özellikle, Nâzım’ın 1930’larda gazetelerde yazdığı çok sayıda yazıyı Be- yazıt Devlet Kitaplığı’nda aylar süren taramalarla or- taya çıkarmış, kitaplara dönüştürmüştü. Mosko- va’daki Nâzım Hikmet arşivinde de çalışmış, oradan da kimi yazılarının ve oyunlarının kopyalarını getir- mişti. İster yeryüzünde rastlanabilecek en alçakgönül- lü, sevecen, yardımsever, sıcak insanlardan birini ta- nımak için okuyun, ister edebiyatımızın bir dönemine tanık olmak için, Kırk Ayaklı Karınca, okurunu insa- ni değerlerle buluşturarak mutlu etmeyi başaran bir kitap. turgay@fisekci.com EfsanesarõşõnbeyazperdedeFilmde Marilyn Monroe’yu Scarlett Johansson’ın canlandırması bekleniyor. AKM nasõl korunmalõ? Kültür Servisi - Atatürk Kültür Merkezi’nin korunma ve yenilenme sürecine dair gelişmelerin değerlendirilmesi amacõyla, ‘Proje Çalõşma Grubu’ katõlõmcõlarõndan İhsan Bilgin’in moderatörlüğünde yarõn saat 17.30’da Pera Müzesi Konferans Salonu’nda “AKM nasõl, kimin için ve hangi yöntemlerle korunmalõ?” başlõklõ bir panel yapõlacak. Panele, Mete Tapan, Doğan Tekeli, Tansel Korkmaz, Serhan Ada ve AKM’nin renovasyon projesini hazõrlayan mimar Murat Tabanlõoğlu’nun yanõ sõra İstanbul 2010 AKB Ajansõ Yürütme Kurulu Başkanõ Şekib Avdagiç katõlacak. Ulucanlar Cezaevi kültür sanat merkezi oluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, dün, geçen yõllarda boşaltõlan Ankara Ulucanlar Merkez Kapalõ Cezaevi’ndeydi. Günay, ziyareti sõrasõnda düşünce suçunun kabul edilemez olduğuna değinip Nazõm Hikmet’in cezaevinde ilk kez güneşi gördüğünde yazdõğõ ‘Bahtiyarım’ şiirini okurken, bir müze ve kültür merkezine dönüştürülecek cezaevi hakkõnda “Bu Ankara’nın yüzünü çok değiştirecek tasarılardan birisi” dedi. Ankara Altõndağ Belediye Başkanõ Veysel Tiryaki ise “Koğuşlar, sanat galerileri, sinema filmlerinin çevrileceği plato ve cezaevi müzesini yıl sonunda hizmete açmayı düşünüyoruz. Ankara’ya ciddi bir kültür-sanat mekanının kazandırılacağını düşünüyorum” diye konuştu. Yaklaşõk 34 bin metrekarelik alan üzerinde bulunan Ulucanlar Cezaevi’ndeki çalõşmalarõn yüzde 80’i tamamlandõ. Koğuşlarõ, görüşme odalarõ, hücreleri korunarak müzeye dönüştürülecek olan cezaevinde, burada kalan ünlülerin bilgi ve fotoğraflarõ da yer alacak. Cezaevi, kütüphanesi, sanat galerileri, toplantõ, konferans salonlarõ ve film platolarõyla başkentin yeni kültür- sanat mekanõ olacak. Altõndağ Belediyesi’nin 3 milyon TL kaynak ayõrdõğõ projede, toplam tutar 10 milyon TL. Marilyn Monroe’nun hayatõnõ konu alan filmin yönetmenliğini Simon Curtis üstleniyor DUYURU S.S. Dostluk Kenti Konut Yapõ Kooperati- fi ortağõ, A.İHSAN ÖZDİ- MEN, Kooperatife olan aidat borcunuzu gecik- tirmeniz üzerine, Koo- peratifler kanununun 16 ve 17 maddeleri ile Ana sözleşmenin 14/2 mad- desinde yer alan yasal sürelere rağmen, Antal- ya 7. Noterliğinden 26.08.2008 tarih ve 021678 yevmiye nolu II. İhtar name tebliğine göre adresinizden ayrõl- dõğõnõz gerekçesiyle or- taklõktan çõkarõlma teb- liği 26.11.2008 tarihin- de Basõn yoluyla yapõl- mõş olup, 21.06.2009 tarihinde yapõlan Genel Kurulda ortaklõktan İh- racõnõz oybirliği ile ka- bul edilmiştir. İhtar ederiz. Adres: Güzelo- ba Mah. Bizim Sok. Dostluk Kenti Sitesi A-blok 3-Nolu Dük- kan MURATPAŞA/ ANTALYA (Basõn: 43773)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear