24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 5 AĞUSTOS 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr Türkiye’deki 6.5 milyon işsizin yaklaşõk 1 milyon 300 bininin geçinemediği için göç etmesi bekleniyor Kriz vuruyor işsiz göçüyor ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Zorunlu göçlerle terk edilen top- raklar, evler, yaşamlar... Bırakılan bir- kaç oyuncak, mutfağın bir köşesin- deki aile yadigârı tahta dolap, el oy- ması sandık... Sevdiğin bir komşuya, bir çocukluk arkadaşına, belki evin kedisine son vedadan yaşam boyu bakışlara takılıp kalan, yüreklere çö- reklenen hüzün... Dünyanın neresin- de olursa olsun, göçle yüzyıllardır ya- şadıkları mekânları bırakıp yeni bir ül- kede yeni bir yaşama başlayan aile- lerin ortak bir dili bulunuyor. Bu dil, ai- le ve dost masalarında birlikle yenen yemeklerde, sohbetlerde, anılarda aslından bir yandan da nesilden ne- sile aktarılıyor. Fark etmiyoruz bile. Yıllar geçip yaş ilerledikçe, ana ba- balarımız gibi davranmaya, onlar gi- bi ritüeller edinmeye başladıkça kav- rıyoruz bu ortak dilin varlığını... Yönetmeni Tassos Boulmetis’in de katılımı ile geçen hafta sonu Bü- yükada’da yazlık Belediye Halk Sine- ması’nda gösterilen Türkiye-Yuna- nistan ortak yapımı “Bir Tutam Baha- rat” filmi, yaşam koşuşturmacası için- de zaman zaman unuttuğumuz bu or- tak dili yeniden hatırlattı. Üstelik ba- haratlar üzerinden yapılan bir hayat felsefesiyle... Aile, yemek ve İstanbul mutfağın- dan yola çıkarak yaşadıkları toprak- lardan kopmak zorunda kalan insan- ların özlemlerini, Rumların ve Türkle- rin ortak duygularını, içsel çatışmala- rını da hüzünlü bir gülümseme eşli- ğinde gözler önüne seren film 2003 yılı yapımı. Selanik Film Festivali’nde sekiz ödül birden kazanmış ve yılın fil- mi seçilmiş. 1957 İstanbul-Moda doğumlu olan ve 1964’te Kıbrıs olaylarının patlak vermesiyle ailesiyle Yunanistan’a göç eden yönetmen Boulmetis’in, yaşa- mından izler taşıdığını ifade ettiği film- de her şey ailenin küçük oğlu Fanis’in gözünden izleniyor. Fanis, İstan- bul’da aktarlık yapan dedesinden ha- yatın ve evrenin sırlarını öğrenir. Dede gastronomi kelimesinin için- de astronomi sözcüğünün de saklı olduğunu, baharatlarla dolu bir ma- sada şekillerle anlatır küçük torunu- na: Güneş dünyamızın sisteminde bi- ze hayat verir. İçimizi ısıtır, bazen de yakar, tıpkı karabiber gibi, güneşin ışınları nasıl her yere sızabiliyorsa ka- rabiber de her yemeğe sızarak lezzet verir. Ay, kar kaplı bir dağın bembe- yaz görüntüsüyle tatlılarda kullandığı- mız Hindistan cevizini anımsatır. Ve- nüs ise tarçına benzer. Bir tutam tar- çın içeren her yemeğin lezzeti bam- başka olur. Tarçın baharatların krali- çesidir... Dedeye göre hayatı da yemeği de tatlandırmak için bir tutam tuz gere- kir. Yemeğe katılan bir tutam baharat onlarca kelimenin yerini tutabilir. Tam da ilk aşkını bulduğu sırada, Kıbrıs olaylarıyla birlikte İstanbul’u terk et- mek zorunda kalan Fanis, astronom olur ama yemek yapmaktan da vaz- geçmez. Aşçılık hünerini çevresinde- ki insanların yaşamlarını tatlandır- makta da kullanan Fanis, 35 yıl son- ra ölüm döşeğindeki dedesini gör- mek için döndüğü kentte, kendi ya- şamının tuzunu biberini biraz ihmal ettiğinin farkına varacaktır... Aslında filmin orijinal adı “Politiki Kouzina” kelime anlamı ile “şehrin mutfağı.” Şehir ise İstanbul. Ancak kü- çük bir kelime oyunu ile politiki söz- cüğündeki “i” harfinin kaldırılmasıyla isim “Politik Mutfak” haline gelebili- yor. Çatışmaların, savaşların azala- cağına arttığı eşitsizliklerin katlandı- ğı, varolan değerlerin yozlaştığı dün- yada siyasete yön veren liderleri “Po- litiki Kouzina”da bir araya getirdiğini- zi bir düşünün... Ve ortak pişirdikleri yemeğe katılan bir tutam baharatın onlarca kelimenin yerini tutabildiğini... ‘Bir Tutam Baharat’ B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK Yõllar önce memleketlerinden tarõm ya da hayvancõlõk bitirildiğinden için metropollere taşõnan insanlar, şimdi de şehirlerde işsiz kaldõklarõ için tekrar geriye dönüyorlar. ŞEHRİBAN KIRAÇ Ekonomik kriz insanla- rõ hem işlerinden hem de yerlerinden ediyor. İş bul- ma umuduyla yõllar önce Anadolu’dan büyük şe- hirlere iş bulma umuduy- la göç eden yüz binlerce kişi kriz gerekçesiyle işi- ni kaybettiği için tekrar memleketlerinin yolunu tuttu. Türkiye’de 6.5 mil- yona ulaşan işsizlerin yak- laşõk yüzde 20’sine denk gelen 1 milyon 300 bini- nin bulunduklarõ yerlerden göç edebileceğine dikkat çekiliyor. Uzmanlar köy- lerine dönecek işsizlerin buralarda da hayvancõlõk ve tarõm bitirildiği için tutunma şanslarõnõn ol- mayacağõna dikkat çeke- rek, Türkiye’de işsizlik yüzünden büyük bir sos- yal patlamanõn yaşanaca- ğõnõ vurguluyor. Birleşmiş Milletler Ekonomik İşler Bakanlõğõ ise ekonomik kriz nedeniyle göçmen iş- çilerin sayõsõnõn 2010’da 214 milyona ulaşabilece- ği uyarõsõnda bulundu. DİSK: Bir yere sığınma dönüşü DİSK Başkanõ Süley- man Çelebi, Türkiye’nin tersine göçü kaldõracak, yeniden dönüştürecek kapasitesi olmadõğõna işa- ret ederek, “Tarımdaki milli gelir payının düş- tüğü bir noktada köye dönüşlerin daha vahim sonuçlar çıkaracağına inanıyorum. Oralarda insanların geçimlerinin sürekliliğini sağlayacak şartlar maalesef yok. Bir projeye dayalı bir geri dönüş yok. Bir yere ge- çici olarak sığınma dö- nüşleri bunlar. Sürekli bir dönüş değil. O an- lamda ciddi bir travma yaşanıyor” dedi. Çelebi, kriz bahanesiyle işten çõ- karõlan ve büyük şehir- lerde kirasõnõ bile karşõla- yamayacak insanlarõn yüzde 20’sinin göç ede- bileceğini öngördüklerini dile getirerek, Türkiye’nin normalinde Doğu’dan göç almaya alõştõğõnõ, ancak bundan sonraki süreçte göçlerin Batõ’dan Do- ğu’ya olacağõnõ söyledi. Çelebi “İnsanlara daha ilkel şartlarda yaşama koşulları dayatılıyor. İn- sanların reel olarak al- dıkları paralarla büyük şehirlerde geçinme şans- ları yok. Şehirde kalan- ların çoğunun işporta- cılık yaptığını görüyo- ruz. Pazarda bir şeyler satıyorlar. Günü kur- tarma peşindeler. Ayrı- ca aile içi şiddet de iş- sizlik nedeniyle her ge- çen gün tırmanıyor. Tablo vahimdir. İstih- dam odaklı hiçbir proje üretilmiyor” dedi. KESK: Toplumda tahribat olacak KESK Başkanõ Sami Evren, Türkiye’de insan- larõn iş bulma umudunun kalmadõğõnõ belirterek, korkunç bir tablo ile kar- şõ karşõya olunduğunu vurguladõ. Evren, işlerini kaybedenlerin köylerine dönmesi ile toplumun do- kusunda da tahribatlar meydana geleceğine işaret ederek şu değerlendirme- yi yaptõ: “İlk etapta işten atılanların bir kısmı taz- minatlarını alabildi. On- lar bu tazminatların bü- yük bir bölümünü har- camış oldular. İnsanlar sığınabilecekleri sosyal dayanışma içinde kendi köyleri, kendi yakınla- rının yanına gidiyorlar. İşsizlik fonundan ya- rarlanılan 6 aylık süre de doldu. Yaz dönemi olduğu için tarım işçili- ği konusunda çalışan- lar oldu, muhtemelen onlar da sonbaharda yi- ne işsiz kalacaklar. Bü- tün bunlar düşünüldü- ğünde sonbaharda var olan bütün olanaklarını kaybedecek büyük bir kesimle karşı karşıya kalacağız. Bu durum- daki insanların metro- pollerde tutunması çok zor olacak. Ama bu in- sanlar köylerine dönse- ler de bunları kucakla- yacak bir sistem yok. Tarım ve hayvancılık ölmüş. Köyde onları bekleyen üretime dönük herhangi bir olanak yok. Hükümet önce yoksul- laştırıp sonra yönetme peşinde.” Ekonomi Servisi - Sabancõ Holding Yö- netim Kurulu Başkanõ Güler Sabancı, artõk dünyadaki sermaye dolaşõmõnda daha iyi kurallar gerektiğini belirterek, “Güve- ne dayalı bankacılığa geri dönmeliyiz. Toplumda, çevrenin korunması da da- hil yeni bir hakkaniyet bilinci oluşa- cak” görüşünü dile getirdi. Sabancõ Holding’den yapõlan yazõlõ açõklamaya göre, Avusturya’nõn en çok satan gazetelerinden Kurier, 2 Ağustos 2009’da ya- yõmlanan sayõsõnda Güler Sabancõ ile yaptõğõ tam say- fa bir röportaja yer verdi. “Modern ve Güçlü Türk Ka- dını” başlõğõyla çõkan haberde, Sabancõ, erkek egemen olan iş dünyasõnda nasõl başarõlõ olduğu sorusuna, şu ya- nõtõ verdi: “Ben yemek yenirken iş konuşulan bir ai- lede büyüdüm... Ancak önemli olan yapılan işin en iyisinin yapılması ve başarıya odaklanılmasıdır. Sa- dece kadınların duygusal zekâlarının yüksek olması onlara bir avantaj sağlıyor.” Sabancõ, kriz ve sonrasõna ilişkin olarak şu görüşle- ri dile getirdi: “Güvene dayalı bankacılığa geri dön- meliyiz. Toplumda çevrenin korunması da dahil, ye- ni bir hakkaniyet bilinci oluşacak. Tüketimdeki ve kaynak kullanımındaki davranışımızı değiştirece- ğiz. Dünyada da yeni bir güç dengesi oluşacak. Çin ve Hindistan yükselecek. Yeni dönemde regülas- yonlara (düzenleme) daha çok ihtiyacımız olacak. Krizde önemli olan güvensizliği ve belirsizliği yö- netmek, alternatif senaryolar düşünmektir.” Kriz nedeniyle şehirlerde işsizlik artıyor ama bunun karşılığında köyler de insanlara bir şey de sunamaz noktaya getirildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yoksul Sevk ve Yardõm Zabõta Amirliği 1998’den bu yana 31 bin 540 kişiyi memleketlerine gönderdi. Birleşmiş Milletler Ekonomik İşler Bakanlõğõ ekonomik kriz nedeniyle göçmen işçilerin sayõsõnõn 2010’da 214 milyona ulaşabileceği uyarõsõnda bulundu. Koç Üniversitesi Sosyoloji Bö- lümü Öğretim Üyesi Deniz Yük- seker, kriz nedeniyle göç edecek aileleri gittikleri yerlerde iyi bir yaşamõn beklemeyeceğini vur- gulayarak, tersine göçün çok iyi bir alternatif olmayacağõnõ, sa- dece kõsa süreli geçinme için başvurulacak bir yöntem ola- cağõnõ söyledi. Türkiye’de hükümetin uygu- ladõğõ politikalar açõsõndan da köy yaşamõnõn artõk kendini fi- nanse etmediğine dikkat çeken Yükseker, kriz ile göç ilişkisi ko- nusunda şu yorumu yaptõ: “Kriz oldu işsizlik arttı diye geçmişte yaşanan göçün tam tersi olacak diyemeyiz. Yeni göç desenleri ortaya çıkacaktır. Ege ve Akdeniz’de ihracata yönelik ürünler olduğu için canlı bir ta- rımsal üretim var. Bununla bir- likte İç Anadolu’nun bazı ke- simlerinde tarım ekonomisi za- ten 10’dan fazla senedir çok ge- rilemiş durumda. Doğu ve Gü- neydoğu’da olağanüstü halin ol- duğu dönemi düşünürsek 15 yıl önce yaşanan bir zorunlu göç var. Bazı yöreler de var ki ça- tışmalı ortam hâlâ devam ediyor. Oralara tersine göç zaten etkin şekilde gerçekleştirilemez. Son 10 sene içinde sanayi kentleri- ne gelmiş olanların tersine göç- lerinin daha fazla olacağını ön- görüyorum. Ama geri dönüş bir şey ifade etmeyecek. Okul yok, tarlalar yok, hayvancılık bitmiş durumda.” GÜNÜN İÇİNDEN Burgaz Rakı satışa çıkıyor TMSF, Garipoğlu Grubu’nun borçlarõna karşõlõk, 82 milyon 500 bin dolar muhammen bedelle satõşa çõkardõğõ Burgaz Rakõ’nõn ihalesini bugün gerçekleştirilecek. Media Markt’tan iki yeni mağaza Media Markt, 6 Ağustos’ta Merter M1 Meydan ve Güneşli 212 Power Alõşveriş Merkezi’nde promosyon fõrsatlarõnõ katlayarak iki mağaza açõlõşõ yapacak. Vodafone’un reklam yıldızı ‘Sabancı’ Pegasus Havayollarõ Yönetim Kurulu Başkanõ Ali Sabancõ, Vodafone 3G reklamlarõ için kamera karşõsõna geçti. Sabancõ, Pegasus’un dinamizminin 3G ile örtüştüğünü söyledi. Citibank’a Türk ‘Ülke Başkanı’ Citibank AŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Serra Akçaoğlu, Citibank’õn “Ülke Başkanlõğõ”na atandõ. SKY kendi pilotlarını yetiştirecek Sky Havayollarõ şirketi, Boeing 737-400, 737-300 ve 737 900 ile Airbus 320 tipi uçaklar için pilot yetiştirmek üzere Sivil Havacõlõk Genel Müdürlüğü’nde “Eğitimci Sertifikasõ- TRTO” aldõ. ‘İşsizlikfonu,sefaleti önlemenin aracõdõr’ SunExpress’in İzmir-Atina uçuşlarõ başladõ YUSUF ÖZKAN ATİNA - SunExpress, 15 Ağustos’tan itibaren İzmir-Atina arasõnda direkt seferlere başlõyor. Ege’nin iki kõyõsõnõ birbirine bağlayacak uçuşlar, cumartesi ve salõ günleri karşõlõklõ ola- rak yapõlacak. SunExpres, direkt uçuşlar öncesinde İzmir’den Atina’ya özel bir uçuş gerçekleştirdi. Adnan Menderes Havalimanõ’nda düzenlenen törende konuşan SunExpress Genel Müdürü Paul Schwaiger, İzmir-Atina arasõnda yolcu po- tansiyelinin yüksek olduğunu belirterek, bu uçuşlarla birlikte iki kentin iş ve turizm dün- yasõna da yeni bir canlõlõk geleceğini kaydetti. Schwaiger, önümüzdeki dönemde Sabiha Gökçen-Atina, Antalya-Atina uçuşlarõ ile Se- lanik ve Girit seferlerini gündeme almak is- tediklerini söyledi. ANKARA (AA) - Türk-İş Araştõrma Müdür Yardõmcõsõ Enis Bağdadioğlu, İşsizlik Sigortasõ Fonu’ndan haziran ayõnda işsiz başõna 335 TL ödendiğini belirterek “İşsizlik ödeneği alanla- rın sayısı Haziran 2009’da 313 bin 860 kişi- ye ulaştı. Ancak net asgari ücretin 527 bin 13 lira olduğu haziran ayında işsiz başına öde- nen tutar 335 lira yeterli değildir” dedi. Bağdadioğlu, işsizlik sigortasõnõn işsizlikle mü- cadelede önemli bir sosyal politika olduğunun altõnõ çizerek şöyle konuştu: “Fon, sefaleti ve üc- retlerin düşmesini önlemek için önemli bir araçtır. Ekonomik ve sosyal dengesizliklerin kısmen giderilmesinde yumuşatıcı ve uyum yaratıcı bir rol oynamaktadır. Ancak işsizlik sigortası uygulamasının erişim, süre ve öde- me tutarı açısından yeniden düzenlenerek iyi- leştirilmesi gerekmektedir. Ülkede sosyal ba- rışın, sosyal adaletin sağlanması yolunda iş- sizlik sigortası sisteminin etkin kullanımı olumlu etki yapacaktır.” Ekonomi Servisi - Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanõ Ali Çetin, başta akaryakõt ürünlerinden alõnan ÖTV ve öğrenci harçlarõ olmak üzere pek çok alanda “fahiş zam” yapõldõğõnõ sa- vunarak, “Tüm zamlara karşı tüketimden gelen tüketmeme hakkımızı kullanalım. 4-6 Eylül’de akaryakıt almayalım” dedi. Çetin, yaptõğõ basõn toplantõsõnda, 14 Temmuz tarihli Bakanlar Kurulu kararõyla 95 oktan kurşunsuz ben- zinin yapõlan ÖTV zammõ ile 1,6915 ile mazotun ise 1,1545 lira olduğunu hatõrlatarak, 1 litre ben- zinin rafineri çõkõş fiyatõnõn 0,83 lira, pompa litre fiyatõnõn ise 3,20 lira olduğuna dikkati çekti. Değerli kâğõt bedellerinin yõl ortasõnda yüzde 50 zam- landõğõnõ, öğrenci harçlarõna, şekere ve suya da zam geldiğini ifade eden Çetin, akaryakõt zammõnõn seb- ze ve meyve fiyatlarõndan tekstile kadar petrol tü- revlerinin kullanõldõğõ her mal ve hizmete zam an- lamõna geldiğini vurguladõ. Çetin, “Gelin soygu- na daha fazla seyirci kalmayalım. Adaletli bir gelir dağılımı için başta akaryakıt zamları ol- mak üzere tüm zamlara karşı tüketimden ge- len tüketmeme hakkımızı kullanalım” dedi. Köye dönüş geçici alternatif olur ya sonrası? TÜDEF’ten ‘zamlarõ boykot’ çağrõsõ Sermaye dolaşımında daha iyi kurallar şart TÜRK-İŞ: KORKUNÇ BİR TABLO İLE KARŞI KARŞIYAYIZ Türk-İş Genel Sekreteri Mus- tafa Türkel, işsizliğin can yakõ- cõ boyutlara ulaştõğõnõ belirterek, bunun sonuçlarõnõn da vahim ola- cağõnõ ifade etti. Türkel şöyle de- vam etti: “ Eskiden yeni istihdam yaratmak için kamu can simi- diydi. Korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu sorunun nasıl çözüleceği de koca bir bi- linmezlik olarak karşımızda duruyor. Ayrıca şehre alışmış bir insanı köye dönmeye zor- larsanız oraya bir şey katması da çok zor. Burada çocukların bunalıma düşme ihtimali çok yüksek. Biz daha tarım işçiliği- ne gidenlerin sorunlarını çöz- memişken bu yeni işsiz dalga- sının sorunlarını nasıl çözeceğiz ki? İşte Başbakan’ın TOBB’a dediği gibi herkes bir işsizi alsın sorun çözülsün; böyle olmaz, so- runun bu şekilde çözülmesi mümkün değil. İstihdam anla- mında tam bir kara tablo ile karşı karşıyayız.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear