Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
PERİHAN ERGUN
Geçen günlerde beklenen
ve beklenmeyen önemli olay-
lar, üst üste gelerek toplumun
merakla izlemesine neden ol-
du.
Önce yıllardır iktidar olma-
dan ve olduktan sonra gö-
nüllerinde yatan İHL’leri, din
adamı yetiştirmek yerine kat
sayıları ayarlanarak, öteki
meslek liselerinin hiçbirinin
yararlanamayacakları bir ka-
yırmayla anayasa kapsamın-
daki 45. maddesini ihlalle düz
liselerin çizgisine getirildi.
Arka bahçe olarak nitelen-
dirilen yılların hedefi bu açı-
lımdan sonra Kürt açılımı gün-
deme oturtuldu. Seçim yatı-
rımını amaçladığı bilinen ün-
lü Diyarbakır mitinginde Sayın
Başbakan, coşku yaratan
söyleminde, “Kürt sorununu
çözüp düze çıkaracağını” ka-
labalığa vaat etti. Umduğu
oylar tersine DTP’ye 20 mil-
letvekili kazandırınca, sorun
sumen altına atıldı.
Yasal bir yöre partisinin bu
başarısı -2000 yılında kanlı te-
rör örgütü PKK o günlerin
hükümetlerince sıfırlanmış-
ken- DTP onlara terörist de-
meyip arka çıkınca, olaylar ye-
niden depreşti. Bu durumda
ABD’nin arka bahçesinin ba-
şı Öcalan yakalanıp ceza-
landırılmasına karşın bir süre
sonra o da söylem ve öneri-
leriyle PKK’yi azgınlaştırarak
tekrar binlerce şehit verilme-
sine neden oldu.
Bunları gözlerken, doksan-
lı yılların başında erken ka-
yıplarımız sayılan, Halkçı Par-
ti lideri rahmetli Gürkan’la
SODEP Genel Başkanı Erdal
İnönü’nün el ele vererek oluş-
turdukları SHP’de Kürt soru-
nunun içtenlikle ele alınışını
anımsadım.
Partinin ilk genel kurulundan
önce İstanbul Kadın Sorunları
Başkanı sıfatıyla Batı’nın tüm
Sosyalist Enternasyonal kap-
samındaki ülke kadınlarının
siyasete girmelerini kolaylaş-
tıran “Kadın Kotası”nı araş-
tırarak hazırladığım dosyayı,
tüzükteki madde değişikliği is-
temini de katarak, Genel Baş-
kanımız E. İnönü’ye Kadın
Komisyonu adına sundum.
Önce o soğukkanlı esprili
duruşuyla “Bu kota-kuta ne-
yin nesi?” demişti. Kendisine
o yıllarda Norveç’in kotadan
gelen kadın Başbakanını da
örnekleyince dosyayı tetkike
almıştı. Önerimize değer ve-
rerek anayasayı ihlal etmeden
oluşturmak istediğimiz tüzük
değişikliğini yapmamızı da
kabullendi.
Bu değişikliği de kapsama
alan ilk genel kurulumuzda 44
kişilik PM’de yüzde yirmi be-
şi, Ankara başta olmak üze-
re değişik kentlerden 11 ka-
dına da yer verildi. Bunları an-
latmamın nedeni, ilk PM top-
lantısında öncelikle Kürt so-
rununun ele alınmış olmasıdır.
Tüm yurttaşlarımızın eğitimsel,
dinsel, ekonomik ve başkaca
sorunları üzerine komisyonlar
kurularak, kısa sürede başta
Kürt sorunu olmak üzere
Türkçe, Kürtçe (zaten anadil-
leriyle konuşma, türkü çağır-
ma vs. haklarının kabulü sağ-
lanmıştı) İngilizce, Fransızca
olarak hazırlanan 12 kitapçık
Batı ülkeleri dahil her yana da-
ğıtılmıştı.
Ayrıca; o günlerde bir grup
PM üyesi, yöre milletvekilleri
ve MYK’nin birlikteliğiyle -ki iç-
lerinde tek kadın PM üyesi
bendim- Malatya mitingin-
den sonra yolumuza devam-
la çizelgemizi Elazığ, Bingöl,
Van, Kars, Ağrı, Doğu Beya-
zıt’tan sonra Erzurum’da nok-
talayıp Ankara’ya dönmüş-
tük.
Bu sorunları öğrenip anlama
çalışmasında yolumuz Var-
to’ya da düşmüştü. Orada
üstündeki kırk yamalı şalvarı-
na karşın İnönü’ye, “Bize ge-
len ilk Genel Başkanımızsın”
diyerek ayaklarının altına kü-
çük halıyı sermek isteyişini
Genel Başkanımız gözleri ya-
şararak engellemişti.
Bilindiği gibi SHP’nin ba-
şarılı olduğu ilk genel seçim-
de İnönü başta şu anda
DTP’nin As Başkanı ağa
Ahmet Türk olmak üzere bir
grup Kürt kökenli milletvekili
adayını da seçim listesine
alarak yasal düzeyde hakları-
nı savunmaları için TBMM’ye
sokmuştu.
Yazık ki onlar bundan ya-
rarlanamadılar. Yemin sıra-
sında Leyla Zana’nın öncü-
lüğünde başlarında Kürt bay-
rağının renklerini simgeleyen
poşularıyla kürsüden anaya-
sayı ihlalle Kürtçe yemin et-
meye kalkışınca dışarı çıkar-
tılıp cezai maddelerle millet-
vekilliklerini kaybettiler.
Demokratik yapısı ve bunun
sonucu insan haklarına say-
gısıyla giriştiği E. İnönü’nün bu
iyi niyeti maalesef etnisiteyi
öne alan kısır beyinlilerin yay-
garaları onu çok üzmüştü.
İstifasından sonra partinin ge-
nel başkanı olan Sayın M. Ka-
rayalçın bunun demokrasi
ve insan haklarına saygı ol-
duğunu hep anlattığı halde bu
iyi niyetli girişimler SHP’nin
suçlanmasında alın yazısına
dönüştü.
İşte bu özetlemeye çalıştı-
ğım olaylar, Kürt sorununun
çok komplike bir konu oldu-
ğunun kabulüyle, siyasi istis-
mara araç edilmeden, ger-
çekçilikle yöre halkının tüm
toplumsal, kültürel, eğitsel,
aş-iş, ağa-maraba, töresel
gerilikleri, insan haklarıyla dik-
kate alınarak, PKK zulmünden
kaçıp göçmenleşen Kürt kar-
deşlerimizin de dertlerini içe-
ren kapsamlı, konunun özüne
inen, uzun zamanlı, nefes al-
dırıcı plan ve projelerle ‘açı-
lım’a girişilmelidir.
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
11 Ağustos
Bir Şeyler Oluyor!..
BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com
11 AĞUSTOS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
15
Zina
Soner Önal:
“AKP-FG
koalisyonunda
yargıya tecavüz
başladı. Fetekopi
veledi zinaların
doğumu yakındır!”
İşbirlikçilik
Avni Kurtuldu:
“Hükümet,
Rusya ile 20
işbirliği
anlaşması
imzalamış. ABD ile
yapılan imzasız
işbirliklerinden ne
haber!”
İcraat
Gülfatma Carlık:
“Silivri toplama
kampındaki
elektrik kesintisi
ampul partisinin
karanlık
icraatlarından biridir!”
Necmettin Erbakan’ın kulakları çınlasın
BİRKAÇ ay önce Hatay’a
atanan Amasya Valisi Celalettin
Lekesiz kentten ayrılacağı Cuma
günü camilerde okunan vaaz
sırasında “mesaj”ını da okutmuş
ve halktan helallik istemişti.
Şimdi de çiçeği burnunda hacı
Ordu Valisi Ali Kaban “Ayakta
bevletmek (işemenin Arapçası)
Müslüman itikadına (İnancın
Arapçası) göre doğru olmadığı”
için il merkezi ve ilçelerde tüm
camilerin tuvaletlerindeki
pisuarları söktürtmüş.
Adamlar vali değil sanki
başimam!
Bu arada Rize’de Atatürk’ün
adını taşıyan stat yıkılıp yeni
yapılan stada “Recep Tayyip
Erdoğan” adı verilirken Recep’in
din kardeşi Çankaya’daki AKP’li
Abdullah Gül’ün son icraatını
fark ettiniz mi? Kendisiyle
görüşmek için Malatya’dan
yürüyerek yola çıkan 68 yaşında
bir adamı Kayseri’nin Pınarbaşı
ilçesinde karşılatıp otomobille
Ankara’ya getirtti ve devletin
resmi konutunda sarıklı adamı
resmen kabul etti! Görüşme incir
çekirdeğini bile doldurmadı ama
AKP’nin Cumhurbaşkanı, sarıklı
adamla samimi pozlar verdi!
Sarıklılara Başbakanlık
Konutu’nda iftar yemeği veren
Gül’ün hocası Necmettin
Erbakan’ın kulakları çınlasın:
Kanlı mı olacak, kansız mı diye
merak ediyordu, “sivil darbe”
şeklinde oluyor!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
ERGENEKON dalgasının üçüncü iddianamesinin
bir numaralı sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük’e,
ayrılıkçı terör örgütü ile ilişki kurmak suçu atıldı.
İkincil savcı Zekeriya’da saklı bulunan
suçlamaya ilişkin ayrıntılar ve bunların “belge”leri
daha sonra açıklanacak ek dosyalarda çıkacaktır
herhalde. Ama ön bilgi olarak iddianamede
özetle şöyle deniyor: “Kurduğu veya yönettiği
silahlı terör örgütü Ergenekon vasıtasıyla naylon
terör grupları oluşturarak terör dünyasına yön
vermek ve ayrılıkçı terör örgütüyle bağlantı
kurarak kontrol altına almak”
Soruşturmacı polisler ve savcılar, Yalçın
Küçük’ün terör örgütünü kurduğuna mı yoksa
yönettiğine mi karar verememiş ama ayrılıkçı terör
örgütü ile ilişki kurduğuna ve kontrol altına almaya
çalıştığına karar vermişler.
Ergenekon dalgasının birincil savcısı Recep’in
ağzıyla “Velev ki” diyelim; velev ki ikincil savcı
Zekeriya yerden göğe kadar haklı ve Yalçın Küçük
hakkındaki iddiaları tamamen doğru!
Ne var bunda?
Ayrılıkçı terör örgütüne “terör örgütü” demeyen
partinin yöneticileriyle yıllardır görüşmeyi
reddeden Recep daha dün kılık değiştirip “parti
genel başkanı” sıfatıyla yanına İçişleri Bakanı’nı
alıp ayrılıkçı terör örgütüne “terör örgütü”
demeyen parti yöneticilerini muhatap almadı mı?
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ayrılıkçı terör
örgütünün elebaşı ve yönetici kadrosu ile diyalog
halindeki gazetecileri Polis Akademisi’nde
toplayıp “açılım” yapmadı mı? Bu “açılım”dan
hemen sonra üç oğlu öldürülmüş terörist annesi,
bir şehit polisin annesine Diyarbakır’da “barış” için
“beyaz tülbent” takmadı mı? Tam da bu sırada,
bir süre önce “tarihi fırsat”ı ilan eden
Çankaya’daki AKP’li Abdullah Gül Bitlis’e
giderken uğradığı Güroymak ilçesinden Kürtçe
adıyla “Norşin” diyerek söz etmedi mi? ABD’nin
Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey, CHP’ye
gidip Deniz Baykal’a “Sen de biraz açıl” demedi
mi? ABD yönetimi, ayrılıkçı terör örgütüne “terör
örgütü” demeyen siyasi partinin Washington’da
temsilcilik açmasına izin vermedi mi?
ABD, Ortadoğu petrolünün maliyetini
düşürmek için Irak’taki işgal kuvvetlerini geri
çekerken yapılması gerekenleri tebliğ etmiş ve
şu sıra herkes elinden geleni yaparken sen tut
Yalçın Küçük’ü suçla! İsmet İnönü’nün
deyişiyle; hadi canım sende!
Hadi canım!
SESSİZ SEDASIZ (!)
Abdullah Gül:
“Türkiye
hepimizindir.”
Yeni mi anladın!
YağmurDeniz
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
‘Kürt Açılımı’: Yalanla
Yaşayanlar Okusun!
Bakın, haftalardır sabırla bekliyorum. “Kürt açılımı”
dedikleri nedir, altından ne çıkacak diye: Hangi me-
saj taşıyıcı işin adını koyacak? Yok, Cumhurbaşkanı
“açılım” dedi, Başbakan, “kaçılın” dedi, Türk onu de-
di, DTP grubu bunu dedi… Güneydoğu’yu kesip ata-
cakmısınız? Bunu “alıştırarak” yapmak için federas-
yondan mı geçeceksiniz? Apo’ya ve tüm teröristle-
re af çıkarmak mı istiyorsunuz? Ucu açık girişimlerle
bu hat üstünden Batı’dan nemalanmak mı istiyorsu-
nuz? Referandum yapıp Kürtlere mi soracaksınız? Bi-
raz mantık kullanalım. Şu meşhur “Kürt Sorunu” de-
dikleri var ya.. Ömrümde bu kadar yalanla bezenmiş
problem hiç görmedim. Bütün Kürtleri çok severim.
Çünkü her insanı severim. Doğayı ve hayvanları da se-
verim. Irkçılıktan nefret ederim. Şayet bu ülkede, Ame-
rika’da siyahlara karşı eskiden yapılan ırkçılıklar ya-
şansa, Kürt kökenli insanlar, üniversitelere, gece
klüplerine, parlamentoya, milli takımlara alınmasalar,
diğer insanlar onlara karşı sokakta ırkçılık yapsalar,
emin olun “Kürt hakları” adına sokağa fırlayan ilk “sa-
vaşçı” ben olurdum. Çünkü bu durum beni uyumak-
tan bile alıkoyardı. Ama yıllardır, olay başka bir çirkin
boyutta seyrediyor. Kimse gevelemesin. Söylenen:
“Ben Kürdüm, ayrı bir ırkım, bana Güneydoğu’yu ver,
oraları da yakında Kürdistan yapacağım; yoksa sana
savaş ilan ettim, askerine de siviline de kurşunu sıkı-
yorum. Avrupa da, insan hakları adına arkamda.”
İlginç. Dünyada 190 civarında ülke, 2800 ırk var.
Hepsi “ırkıma toprak” dese, 2000 yıl daha, dünyayı kan
götürürdü. Hem izin verin de size ırkçılıkla mücade-
lenin baş örgütlerinin sloganını hatırlatayım: “Tek ırk
insan ırkı!” Hem bugün, her ırktan, her milletten in-
sanlar her gün birbirleriyle karışıp, çoluk çocuğa ka-
rışmıyorlar mı? Nereden çıktı bu “safkan İngiliz atı” gi-
bi, ırk koruma hastalığı? Hangi genç üniversitede be-
ğendiği kızın “ırkına” bakarak bir karar veriyor? Her bi-
rimiz zaten kaç ırk karışımı ürünüyüz!
Şimdi gelin bir an için, Türkiye’nin yıllardır süren,
büyük bedellerle gelen ve yalanlarla ayakta duran
süreçten sıkılıp, referandum bile yapmadan “İyi, ha-
di sınırı çizip kestik, alın Güneydoğu’yu istediğiniz adı
verin, dikenli tel koyduk. Türkiye’ye gelmek istiyorsa-
nız vizeye tabi. Tabii ki bu arada, ülkede kim Kürt kö-
kenli olduğunu söylüyorsa gelsin yazılsın, onlar da Gü-
neydoğu’ya gidip, yeni ülkelerinde yaşasınlar artık, ha-
yırlı olsun” dese, kaç kişi bu sayıma kaydolup Tür-
kiye’yi bırakıp giderdi, söyler misiniz? Neden hiç
düşünmeden yalan söylüyorlar? Çok mu heyecan
verici bu sahte “kurtuluş” çabaları?
Ben söyleyeyim: Türkiye bunu dese, hiç kimse
İstanbul’u İzmir’i, Bodrum’u, Ankara’yı bırakıp
Güneydoğu’ya yaşamaya gitmez. Bütün bu talepler,
gayri samimidir. Ya da dedikleri şu mudur: “Benim
malım benim, senin malın da benim.”
Bizim ise yıllardır dediğimiz şu: Bu alçakça kan dö-
ken savaşı, ortaçağ kokan ırkçı toprak iddialarınızı bı-
rakın. İstanbul ne kadar sizinse, Diyarbakır da bizim.
Bu topraklar hepimizin. Batı’nın yüz yılları aşmış
planlarla Ortadoğu’da sizi yaratmak istediği kavganın
baş aktörü yapmasına bu kadar meraklı olmayın! Tam
tersine, yaşamınızı altüst etmekten başka hiçbir işe ya-
ramayan bu komplolara karşı tepkili olun! Onca ev-
ladınız bu uğurda öldü ya da katil oldu… Neye yara-
dı bunlar? Bu “iptidai ırkçı” gerilimler, uzay ve gene-
tik devrim çağına yakışıyor mu? Referandum yapılsa,
soruyu sorarken, bunun herkes için nasıl bir nihai se-
çim olduğunu netleştirdikleri anda olayın saçma bo-
yutu herkesi çarpar. “Din Pazarlaması”na paralel
olarak bulabildikleri tek diğer ana hat “ırk pazarlaması”.
Ortada sahte bir sözcük “Kürt açılımı”… Nedir iste-
nen? Kölelik var da, o mu bitecek? Eşit miras hakkı
yok da, o mu verilecek? Bunların hiç biri değilse, o za-
man bu ne iş? Şimdi de sonuncu, ama en önemli kar-
şı çıkma gerekçemi veriyorum. Kürt kökenli kardeş-
lerimi seviyorum ve onlardan ayrılmak istemiyo-
rum… Çözüm yukarıda yazdığım senaryoda. Türki-
ye bu hamleyi satranç masasında yapıverse, rakip kum
saatini yere atıp, konudan toptan vazgeçer, “Nerden
çıktı, benim öyle bir talebim yok” diye… İyi de, nedir
o zaman talebiniz? Washington’da açılan “temsilci-
lik” ve AKP’nin bu konuda gelişen hızlı merakı, kötü
kokuları da beraberinde getiriyor. Sözünü ettiğim ham-
leyi yapacak hükümet, AKP olamaz…
bedri.baykam@gmail.comwww.bedribaykam.com
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Doğu Anadolu’da
çift sürülürken hep
bir ağõzdan söyle-
nen türkü. 2/ Kimi
hastalõklarda elde,
yüzde ve ayakta gö-
rülen yangõsõz şiş...
“Mercanköşk” de
denilen, güzel ko-
kulu bir saksõ bitki-
si. 3/ Afrika’da ya-
şayan bir maymun...
Bir ilimiz. 4/ Kalõn-
bağõrsağõ anüs yoluyla su
fõşkõrtarak yõkamaya ve bu
işte kullanõlan aygõta veri-
len ad. 5/ Doğalgazõn
önemli bir bileşeni olan
gaz... Dövülmüş et, bulgur
ve soğanla yapõlan õzgara
köfte. 6/ Şekerkamõşõndan
elde edilen sert bir içki...
Bir gõda maddesi... Çin ve
Japonya’dan tüm dünyaya
yayõlmõş bir strateji oyunu. 7/ Küçük mağara... Bir tür ke-
ten patiska ya da basma. 8/ Toplum yaşamõna giren geçi-
ci yenilik... Bir nota. 9/ Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da
konar-göçerlerin kõl çadõrlarõndan oluşan yayla yerleşme-
si... Tibet sõğõrõ.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tuzsuz taze peynirle yapõlan bir tür helva. 2/ Serbest mes-
lek adamlarõnõ içinde toplayan resmi birlik... Bir mekânõ
örten kemerli yapõ. 3/ Bir malõn tanõtõmõnõ ve sürümünü sağ-
lamak için başvurulan etkinliklerin tümü... Bir nota. 4/ Ür-
dün’ün başkenti... Şamanizmin din adamlarõna verilen ad.
5/ Tuzağa düşürülen şey... Rütbesiz asker. 6/ Hayat arka-
daşõ... Önemli yol kavşaklarõnõn yakõnõna kurulmuş otel. 7/
İçinde diri balõk saklanan, denizden ayrõlmõş havuz...
Atõn yavrusu. 8/ Kadõn ve çocuklarda görülen çok ince tüy;
ayva tüyü. 9/ Olta ya da tuzağa konulan yem... Kundak ço-
cuklarõnõn tepelerinde görülen kepek tabakasõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
K A B A L A K P
E P İ K K A S A
R A Z A K I E L
E Ş D İ N E R İ
M T E N D A K
P E R M E Ç E A
E M İ T İ B A R
R E İ N İ Y
T E N E K E T A
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9