24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 AĞUSTOS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İlkel koşullarda başlayan saldõrõlar, bugün güvenlik, sigorta, iletişim ve hukuk şirketlerinin yeni iş alanõ Korsan ekonomisi FATMA KOŞAR Son olarak Ho- rizon Denizcilik’e ait Horizon-1 adlõ Türk gemisini kaçõran Somalili korsanlarõn iki yõl- dõr sõklaştõrdõğõ saldõrõlar ye- ni iş alanlarõ yarattõ. Uluslar- arasõ Ticaret Odasõ - Uluslar- arasõ Denizcilik Bürosu (ICC- IMB) verilerine göre, 2008 yõ- lõnda, dünyada toplam 293 ge- mi kaçõrma olayõ ve silahlõ sal- dõrõ yaşandõ. 2009 yõlõ hazi- ran sonu itibarõyla da 240 saldõrõ oldu. Son 4 ayda Türk gemileri yoğun bi- çimde hedef olurken son olarak Suudi Arabis- tan’dan Ürdün’e giden Horizon-1 kaçõrõldõ. Ho- rizon-1, kaçõrõlan 5. Türk gemisi. Bu olay- larõn 86’sõ Aden Kör- fezi’nde, 44’ü de Somali’de yaşandõ. Medyada ve kamuoyunda büyük ilgi uyandõran gemi kaçõrma olaylarõ, ilk ba- kõşta Somalili yoksul balõkçõlarõn ey- lemleri gibi görünse de olaylarõn perde arkasõnda devasa bir ekonomi oluşmuş durumda. Son derece gelişmiş internet ve telefon teknolojisi ile silahlar kul- landõklarõ belirtilen korsanlar, ele ge- çirdikleri gemilerin tonajõna göre fidye istiyorlar. Korsanlarõn en önemli avan- tajõ da ellerinde tuttuklarõ personel ve bu personelin aileleri ile duygusal iletişimi. Çünkü, korsanlar, fidyeyi geminin sahibi denizcilik şirketlerinden istiyorlar. Ka- çõrõlan gemilerin yükleri ise zaten si- gortalõ oluyor. Bu nedenle personel ve ailelerinin kamuoyunda yarattõğõ mağ- duriyet ve duygusal havanõn baskõsõ, tek amacõ mümkün olduğunca yüksek bir tu- tarda fidye almak isteyen korsanlarõn ek- meğine yağ sürüyor. Fidyenin yüzde 15’ine razı Çok yüksek tutarlarda başlayan fidye pazarlõğõ, istenen paranõn yüz- de 15-20’si tutarõnda bir rakamla sonuçlanabiliyor. Horizon-1 adlõ geminin sahibi Ho- rizon Denizcilik’le çalõşan hukuk müşaviri Nilgün Yamaner, denizci- lik şirketinin korsana ödeme yapma- sa da “başka birilerine ödeme yap- mak zorunda kalabildiğini” belir- tiyor. Bu arada, en riskli bölgelerden geçerken gemiye koruma sağla- yan özel güvenlik şirketle- ri de faaliyet gösteriyor. Yamaner, koruma şir- ketlerinden hizmet alõn- mamasõ durumunda sal- dõrõ riskinin arttõğõnõ da ifade ediyor. Söz konu- su şirketler 3-5 günlük re- fakat için 5-10 bin ABD Dolarõ istiyor. Nilgün Yamaner, fidyenin ödenmesi süreciyle ilgili de şu bilgi- leri verdi: “Helikopter, denizaltı, sü- rat motoru gibi özel araçlarla ge- miye ulaşılıyor. Paranın teslimi çoğunlukla denizde yapılıyor. Mut- laka nakit istiyorlar.” İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Komşudan Al Haberi soner@cumhuriyet.com.tr Çokulusluşirketlerin ilgi odağı oldu M TI Network adlõ iletişim danõşmanlõ- ğõ şirketi, dünyada 16 ofisiyle sadece deniz- cilik sektörüne; deniz kazalarõ, gemi kaçõrma ve korsanlõk olayla- rõnda hizmet veriyor. MTI Türkiye temsil- cisi Merih Güngör, Deniz Ticaret Oda- sõ’nõn yayõmladõğõ “Deniz Ticareti” der- gisinde, tehlike dolu sularda, krizlere ha- zõrlõklõ olmanõn öne- mine değindiği değer- lendirmesi şöyle: “Tüm bunlardan korunabilmek için profesyonel hizmet- lere yatırım yapıl- ması önemli. Özel- likle medyanın bü- yük ilgi gösterdiği kaçırma olaylarında doğru bir strateji oluşturulması kişile- rin ve kurumların güvenliği açısından büyük önem taşı- yor.” MTI Net- work’ün 2008 korsan- lõk raporuna göre, kor- sanlarõn talep ettiği fidye miktarõ giderek artõyor. Buna göre, yõ- lõn başõnda 750 bin dolar olan fidye, yõlõn sonlarõna doğru 2-3 milyon dolara ulaştõ. Bunun en önemli ne- deni daha büyük, daha kalabalõk ve daha de- ğerli yük taşõyan ge- milerin kaçõrõlmasõ ol- du. Gözaltõ süresi or- talama 2 ay. Ancak bu süre, görüşmelerde izlenen politika ve di- ğer kriterlere bağlõ de- ğişiyor. Bu süre içinde gemiler genellikle Eyl adlõ korsanlarõn yaşa- dõğõ sahil kasabasõnõn limanõna çekiliyor. Fidye teminatı Deniz korsanlarõ- nõn faaliyetlerinin yansõma bulduğu di- ğer bir alan da sigor- ta sektörü. Yük ge- milerine yönelik kor- san tehdidinin artma- sõ karşõsõnda, Aon Benfield adlõ sigorta şirketi gemi nakliyat sigortalarõna “gemi kaçırma ve fidye te- minatı”nõ ekledi. Korsanlar tarafõndan kaçõrõlmasõ durumun- da nakliyat ya da tek- ne sigortasõ yaptõrmõş olan geminin fidyesi bu çerçevede ödeni- yor. Gemi kaçõrma te- minatõ geminin ve içindeki malõn değe- rine göre belirleniyor. Teminatõ, uluslarara- sõ büyük sigorta şir- ketleri verirken Tür- kiye’de henüz yok. Denizcilik şirketleri, özel güvenlik şirketlerinden koruma tekliflerini kabul etmeyince gemilerine saldõrõlmasõ olasõlõğõ artõyor. Bütün bu gelişmeler, Türk gemilerinin de kaçõrõlmasõyla Türkiye’nin son bir-iki yõldõr ilgisini çeken eylemlerden bazõlarõnõn, hatta belki de çoğunluğunun “yoksul birkaç balõkçõ”nõn saldõrõsõndan çok organize suç olduğunu ortaya koyuyor. Lüks içinde yaşõyor, yatõrõm yapõyorlar G üçlü silahlarla donanmõş Somali- li korsanlarõn kaçõrdõğõ gemi ve di- ğer deniz taşõtlarõ, genellikle sahil kasabasõ Eyl’e (Eil) yanaştõrõlõyor. Kasa- ba, lüks hayata adapte olmaya çalõşan iyi giyimli, hatta kravatlõ, dizüstü bilgisayar kullanan, kõyõya kruvazörlerle yanaşan korsanlara ev sahipliği yapõyor. İstihbarata büyük para Korsanlarõn büyük bölümünü, yarõ özerk bir statüye sahip Puntland bölgesinden gelen So- malililer oluşturuyor. Bu arada eylemlere katõlanlarõn uluslararasõ sularda yakalanmasõ durumunda hangi ül- kenin elinde tutulacağõ ve nasõl yargõlana- caklarõ gibi yasal sorunlara ilişkin altyapõ bu- lunmuyor. Korsanlar, istihbarat için çeşitli kaynaklarõ kullanõyor ve bilgilendirme için önemli miktarlarda harcama yapõyorlar. Ör- neğin, Somalili deniz korsanlarõnõn 14 Kasõm 2008’de kaçõrdõklarõ 100 milyon dolarlõk pet- rol taşõyan Suudi tankeri MV Sirius Star’õn rotasõ ile ilgili bilgi almak için 500 bin dolar ödediği belirtiliyor.Korsanlarõn, 2007’de 150 milyon ABD Dolarõ fidye aldõğõ ve bu para- nõn bir kõsmõnõ gelecekteki operasyonlar için daha güçlü ve büyük silahlar, daha hõz- lõ tekneler ve daha donanõmlõ saldõrõ ekip- manlarõ almak için kullandõklarõ tahmin edi- liyor. Son iki yõlda daha büyük operasyonlara imza atmalarõ bu iddialarõ güçlendiriyor. Aden Körfezi, Kõzõldeniz ve Bab-ül Mendeb Boğazõ ile Hint Ok- yanusu arasõnda yer alan, Asya, Avrupa ve Amerika’yõ birbirine bağ- layan en önemli ve en yoğun ticaret yollarõndan biri. Dünyada ticareti yapõlan ürünlerden yüzde 90’õnõ; milyonlarca ton hampetrol ve pet- rol ürünleri, hububat, demir cevheri, kömür gibi kuru yükler, kon- teyner vs taşõyan yaklaşõk 21 bin gemi her yõl Aden Körfezi’nden geçiyor. Uluslararasõ Ticaret Odasõ- Uluslararasõ Denizcilik Büro- su (ICC-IMB) verilerine göre, 2008 yõlõnda, dünyada toplam 293 kor- sanlõk / deniz haydutluğu olayõ ve silahlõ saldõrõ meydana gelmiş- ken 2009 yõlõ haziran sonu itibarõyla, 240 deniz haydutluğu / kor- sanlõk vakasõ görüldü. Aden Körfezi’ne alternatif olarak Ümit Bur- nu’nun kullanõlmasõ, seyir süresinin 12-21 gün uzamasõ, seyir me- safesinin yaklaşõk 6 bin 500 deniz mili artmasõ ve sefer maliyetinin yaklaşõk 300 bin dolar artmasõ anlamõna geliyor. Geminiz kaçırıldı, yardımcı olalım! Haydutluk değil, organize suç G emi kaçõrõlõnca gemi sahipleri, yük için gecikme ücreti ödemek zorunla ka- lõyorlar. Burada günlük kayõplarõ 20 bin-30 bin dolar arasõnda. Olaylarõn sõklõkla yaşandõğõ ülkeler- de soruşturmalarõn ta- mamlanmasõ haftalarca ya da aylarca sürebiliyor. Denizcilik sektöründen hiçbir şirket, bugüne kadar ödedikleri fidyeye ilişkin açõklama yapmadõ. Aslõn- da ödeyip ödemediklerini bile açõklamõyorlar. Bu ne- denle gemi kaçõrmalarõn tam maliyeti de bilinmiyor. Ancak Uluslararasõ De- nizcilik Bürosu (IMB), de- niz korsanlarõnõn denizci- lik sektörüne ortalama yõl- lõk maliyetinin 1-16 milyar ABD Dolarõ arasõnda de- ğiştiğini tahmin ediyor. Korsan ile haydut farkı Deniz ve sahillerdeki yasadõşõ faaliyetler deniz haydutluğu (pirata) ve kor- sanlõk (corsario) olarak ifade edilebiliyor. Soma- li’deki olaylar, organize kabul edilmediği için res- mi kurumlarca “haydut- lar” tarafõndan yapõlmõş gibi sunuluyor. Korsan bir bayrak altõnda, belirli bir birliğe ve otoriteye bağlõ olarak faaliyetlerini sür- dürür. Deniz haydutu ise hiçbir birliğe tabi olmadan, düzenli bir siyasi teşkilata dahil olmayan, sadece ye- rel ve küçük çaplõ deniz yağmalarõyla hayatõnõ sür- düren kişi olarak tanõmla- nõr. Son yõllarda yaşanan gemi kaçõrma eylemlerine imza atanlar resmi ku- rumlarca “deniz haydu- tu” olarak tanõmlanõyor. DENİZCİLİK SEKTÖRÜNE MALİYETİ YÜKSEK Aden Körfezi’nden geçiş, maliyeti 300 bin dolar azaltıyor KORSANLIĞA ÖZEL İLETİŞİM VE SİGORTA HİZMETİ Iraklılar dün sabah yine patlamalarla uyandılar; Bağdat ve Musul’da yan yana araçlara konulmuş bombaların patlamasıyla ilk verilere göre toplam 41 kişi ölmüş, 158 kişi yaralanmış. Bu kanlı saldırıdan sadece 4 gün önce, yine aynı iki merkezde ger- çekleştirilen bombalı, intihar saldırıları sonucunda toplam ölü sayısı 37, bir sonrakini aşan yaralı sa- yısı olmuştu. Irak’ta, ABD’nin askerlerini çekme ka- rarının ardından mezhepler, ırklar, aşiretler arasın- daki çatışmalar yeniden, çok çarpıcı, kanlı eylem- lerle tırmanışta. Hepsi ABD’nin güdümündeki ör- gütlenmeler, kaymağı hep ABD’ye, emperyal tekel şirketlerine gidecek petrol gelirlerinden daha etkin pay alabilmek, Irak’ın geleceğinde siyasal söz, ik- tidar sahibi olabilmek üzere daha keskin hesap- laşmaya gömüldüler... ABD, emperyal çıkarlara halel gelmemesi için ön- lemler peşinde. Tabii ki Irak işgali ile elde edilmiş ganimetlerden vazgeçilecek değil. Ancak kendi as- keri gücü ile jandarmalık yapmanın, işgali sürdür- menin de faturası çok ağır. Dahası işgal süreci, ta- rafları bir biçimde ABD karşıtlığında buluşturabili- yor; ABD askerlerinin kent merkezlerinden üsleri- ne çekilme kararı, bütün Irak’ta, hemen hemen tüm mezhep, ırk, aşiret örgütlenmeleri tarafından şen- liklerle, sevinç kutlamaları ile karşılanmadı mı? Obama yönetimi; bir yandan denetiminden, elin- den kaçmak üzere olan, Orta Asya güç odakla- rına karşı, Afganistan-Pakistan eksenindeki askeri- siyasal-ekonomik denetim gücünü toparlamak noktasında artık kendisine çok pahalıya mal olan Ortadoğu petrolleri yükünü en aza indirmeye yö- nelik, öncelikle Irak toprakları üzerinde, kendine tam bağlı, o ölçeklerde güvenlikli yönetimi sağ- lamak zorunda. Irak’ın bütünlüğü, konfederal yapı, parçalanmış ülkecikler.. çok fark etmez, ye- ter ki ABD’ye askeri, ekonomik maliyetleri yüksek olmayan, kalıcı, bağlı yönetimler olsun. Savaş bo- yunca en güvenilir, stratejik müttefik olarak seçilmiş Kürtlere verilmiş siyasal, ekonomik ayrıcalıklarla denge kurulamıyorsa, elbette yeni dengeler gün- deme girmiştir... Kuzey Irak’ta iki aşiret lideri ile Bağdat yönetiminin buluşturulması yeni denge yaratma arayışlarının ilk anlamlı vitrini. Son günlerin tırmanan, Şiileri hedef alan yeni terör eylemlerinin açıklaması, İran tehdi- di karşısında Iraklı Şiilerin siyasal, örgütsel gücü- nün zayıflatılması olabilir mi? Ya da doğrudan CIA parmağı olmadan ABD sonrasında siyasal çıkar güç paylaşım savaşlarının önlenemez yükselişi? Türkiye, bal gibi de ABD talimatlı, patentli “Kürt açılımı” ile yatar kalkarken komşudan çıkaracağı- mız son dersler ne mi olabilir? ABD’nin çıkarlarının Ortadoğu’da Bush dönemi kadar, insan hakları ih- lalci, kanlı katliamlar, kanlı petrol eksenli olamaması bizim açımızdan iyi bir şey. Amerikan patentli ol- sa da “Kürt açılımı” maddi koşulları nedeniyle (en çok da bugünün koşullarında ABD’nin Kuzey Irak’ta PKK’yi yaşatma, büyük Kürdistan projele- rini askıya alma gereğini duyması bağlantılı olarak) ülkemizde Gül-Erdoğan ikilisinin söylemleriyle; “ha- yırlara vesile olabilir”. Bugünlerde çok yapılan, çoğunun çok barışçı, çok insan haklarından yana çağrıları, içerikleri nedeniyle, içimizdeki umutları yeşerten, aslında halkımızın bü- yük çoğunluk iradesine de çok uygun düşen “bir- likte, barış içinde yaşama” çağrılarına karşı duru- labilir mi? Gelin görün ki, biz dönem dönem, maddi koşulların zorladığı süreçlerde benzer barış çağrılarını, barış umutlarını, sonra da düş kırıklık- larını çok fazla yaşadık. ABD emperyal koşulları, çı- karları ile bağlantısız olarak, kendimiz için, en sağlıklı en kalıcısından barışın koşullarını üret- mek, yaşatmak zorundayız.. Bu hem çok kolay hem de çok zor. Çok kolay, çünkü geçmişimizde, kültürümüzde, hele de Cu- muhriyetin kuruluş felsefesi, Atatürk devrimleri, de- ğerleri ile oluşturulmuş çimentomuz çok sağlam. Şakacı bir benzetme ile 7 nokta üstü depremlere dayanıklı, sağlam Cumuhriyet ilkeleri, temellerine oturtulmuş. Bunca şiddetli parçalanma oyunlarına karşın, hâlâ bütünlük içinde ayakta duruyoruz... Emperyal küresel rüzgârlarda, ırklar, dinler, mezhepler üzerinden, özgürleşme sınırları ayrım- cılıkla yer değiştirerek yaratılmış parçalanma oyunlarına dayanabilenler dünyada azınlıkta. Zen- gin kuzey dünyası bile ötekiler-biz ekseninde ça- tışmaların içinde sallanıyor, yoksul güney dünya- sı kanlı ayırımcı çatışmaların, iç savaşların, par- çalanmaların tutsağı... Gerçek insan hakları savunucuları, felsefecilerin ışığı ile, oynanan oyunları çoktan gördüler. Aynı top- rakları, geçmişi, ülkeyi paylaşan farklı ırklar, dinler, mezheplerden insanların insan haklarının savu- nulmasında anahtar, reçete.. çağımızda elbette çok- kültürlü toplum arayışları olabilir. Yeter ki araya bir- kaç harf oyunu eklenerek “çokkültürlülük”, “çok- kültürcülük” olarak pazarlanmasın. Irklar, dinler, mezhepler, aşiretler üzerinden toplumsal örgüt- lenmeler, siyasal partiler, gettolar oluşturularak düş- manlık, ayırımcılık tohumları ekilmesin... Somalili deniz korsanlarõnõn saldõrõlarõ özel güvenlik şirketleri, sigorta sektörü, kimi iletişim ajanslarõ ve hukuk bürolarõna yeni iş alanõ yarattõ. 500 bin dolarla başlayõp dolara kadar çõkabilen fidye ödenene kadar, korsanlar ile denizcilik şirketi arasõnda aracõlõğa talip olan şirketler var. Gemisi kaçõrõlan denizcilik şirketini bir saat sonra, Avustralya merkezli bir şirketin İngiltere’deki ofisi arayabiliyor. Nilgün Yamaner.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear