24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE 16 KÜLTÜR CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘Eleştirellik’ Korkusunun Sorgulanması... Anadolu’daki üniversitelerden birinde öğretim üyesi olan bir ‘Odak Noktası’ okurum yazmış: “Si- zin yaklaşık iki yıldır verdiğiniz ‘Antikçağdan Gü- nümüze Eleştirel Düşüncenin Gelişmesi’ başlıklı dersinizi, özellikle üniversite öğrencileri bakımın- dan son derece önemli ve gerekli bulduğumdan, böyle bir ders benim çalıştığım üniversitede ve fa- kültede de konulabilir mi acaba diye bazı ön te- maslarda bulundum. Olumlu sonuç alsaydım, der- sin genel planı ve ayrıntıları konusunda değerli yar- dımlarınızı rica edecektim. Gelgelelim daha her- hangi bir resmiyetten yoksun ön temaslar sırasında bile bu işin olmayacağını anladım. Çünkü bana ilk sorulan soru şu oldu: ‘Acaba dersin adından şu eleştirel kelimesi çıkarılsa! Sadece Düşüncenin Ge- lişmesi dense? Çünkü o kelime bazı kademeler- de tedirginlik yaratabilir de…” Size bunu söylemiş olanlar çok haklılar, sayın Hocam! (Okurlar için not: Bu değerli hocanın adı, ‘malum’ nedenlerden dolayı bende ‘mahfuz’ bu- lunmaktadır!). Düşünceye ve düşünmeye kimse- nin bir şey dediği yok. Ama bunların başına ‘eleş- tirel’ ya da ‘sorgulayıcı’ sıfatı koydunuz mu, iş ça- tallaşıyor! Yani, düşünebilirsiniz. Düşünceleriniz olabilir. Hatta, belki inanmayacaksınız ama, ba- zen düşüncelerinizi dile de getirebilirsiniz! Yeter ki, bunlar eleştirel ya da sorgulayıcı olmasın! Şöyle soranlar çıkacaktır haklı olarak: “Peki ama, düşünmenin ve düşüncenin eleştirel olmayan’ı olur mu? Düşünmek, ancak sorgulayıcı olduğunda ve olabildiği ölçüde düşünmek sayılmaz mı?” Neden olmasın? Neden sayılmasın? Onyıllardır, hadi da- ha kesin bir tarih verelim, mesela Köy Enstitüle- ri kapatıldığından bu yana, resmi eğitim politika- mız başta olmak üzere –ve sanat ve edebiyat da dahil olmak üzere– pek çok alanda eleştirel ve sor- gulayıcı olmayan bir tür kafa(!) etkinliğine ‘dü- şünmek’, bu etkinliğin ürünlerine de ‘düşünce’ adı- nı takmadık mı? Ve bu ‘başarımız’ sayesinde, ne- redeyse dünya kültür tarihinde birtakım ‘ilkleri ger- çekleştirme’nin onurunu yaşamadık mı? Örneğin, genelinde düşünmeden yapılan sanat ya da yine genelinde düşünmeden yazılan edebiyat gibi! Sanatta en çarpıcı örneklerden biri olduğu için, tiyatroyu alalım. Avrupa’nın geçen yüzyılda yetiştirdiği önemli tiyatro düşünürlerinden ve ta- rihçilerinden Siegfried Melchinger, başyapıtı sayılan “Politik Tiyatronun Tarihi”nin hemen ba- şında, şöyle bir saptamada bulunur: “Tiyatro, her zaman politikti, ve her çağda politik olabildiği öl- çüde tiyatro olma niteliğini koruyabildi…” Bura- daki ‘politik’ sözcüğünü rahatlıkla ‘eleştirel’ ya da ‘sorgulayıcı’ ile eşanlamlı bir sözcük sayabiliriz; çünkü tiyatronun politikliği ile anlatılmak istenen, tiyatronun gerçeklik ve o gerçekliğin toplumsal ve bireysel düzlemdeki yaşanış biçimleri karşısında tavır alması, başka deyişle eleştirel bakmasıdır. Melchinger’e göre, yalnızca seyirciye vakit ge- çirtmeyle yetinmiş hiçbir eser, kalıcı olamamıştır – böyle eserler, zihinlerde uzun ömürlü olmadığı, insanoğlunun zihinsel süreçlerini düşünmeye yö- nelik olarak seferber edemedikleri için! Ama biz, toplumumuz için eleştirelliği ve sorgulamacılığı ol- mayan bir düşünme biçiminin mucitleri olduğu- muzdan, bu icadın sanat ve bu arada tiyatro sa- natı alanında da benimsenmesi için olanca gü- cümüzle çalışıyoruz. Tiyatro eğitimi veren ku- rumlarımızın çoğu nicedir ‘düşünen tiyatro insa- nı’ değil, yalnızca ‘oyuncu’ yetiştirmek peşinde. Hatta, düşünen oyunculardan hoşlanmadıklarını söyleyen yönetmenlerimiz bile var! Evet, maya, çok iyi tuttu. Gençliği politikadan arındıralım derken, aslında bütünüyle düşün- mekten arındırdık! acem20@hotmail.com Kentin merkez semtlerini tarih ve yaşamla buluşturmada ‘katõlõmcõ’lõğõn başarõsõ Tarihi Kentler Birliği’nin (TKB) “2008 Yı- lı Koruma Ödülleri”ni alan projeler arasõn- da “Antalya Tarihi Kültürel Merkez”i de var. Belediyeleri “koruma”cõ olmaya özendi- ren bu ödüller, Danõşma Kurulu’nun değer- lendirmesiyle belirleniyor. Mimarlõk, şehir- cilik, arkeoloji, sanat tarihi, hukuk gibi alan- lardaki birikimli uzmanlardan oluşan kurulun Antalya saptamalarõ özetle şöyleydi; “Kent Meydanı ve Valilik Binası; Kale Kapısı Kent Merkezi Yenileme ve Sokak Sağlıklaştırması; Vakıf İşhanı, Sobacılar Çarşısı ve Okullar Bölgesi Projeleri; Doğu Garajı, Halk Pazarı, Kaleiçi Düzenlemeleri; Yat Limanı, Kent Surları, Balbey ve Ha- şim İşcan mahallelerini içeren geniş kap- samlı çalışmayla tarihi kent merkezinin çevresiyle birlikte düşünülmesi; Mimarlar Odası ve belediye arasındaki işbirliği pro- tokolü; ülke çapında uzmanlardan oluşan komisyon ve komitelerin çalışmaları ve Ko- ruma Amaçlı İmar Planı ile projelerin ha- zırlanmasında aynı katılımla denetim, da- nışmalık ve koordinasyonun sağlanması; İl Özel İdaresi’nin katkısının da süreklilik içermesi...” TKB ödülleri 23 Mayõs’ta İstanbul’da ilan edildikten sonra, Türkiye için böylesi- ne “örnek” bir “kentsel işbirliği” projesi- ni övmek yerine “suçlayan”lar da çõkmasõn mõ? Üslup ve tarzõyla da “tuhaf” karşõlanan bir gazete haberinde, bölgedeki “nekropol” alanõndan ötürü “temel kazısında onlarca antik mezarı tahrip eden uygulamaya ödül verildi”ği ileri sürülüyordu. (Radikal - 15 Haziran 2009) Habere göre, kurulduğu 2000’den bu ya- na “tarihi mirasa yerel sahiplenme”yi sağ- layan TKB, “amacına ters” düşmüş, hatta “tarih katliamını meşrulaştırmış”tõ!.. PROJENİN GERÇEKLERİ TKB’yi tanõyanlar ve projeyi bilenlerce, üzüntüyle karşõlanan bu sözlerin duyarlõ ke- simlerde yaratabileceği “merak”õ gidermek için Mimarlar Odasõ Antalya Şubesi ayrõntõ- lõ bir açõklama yayõmladõ. Tarih ve doğa yağmasõyla yõllardõr müca- dele eden Oda’nõn, belediyenin de nice uy- gunsuz projesini davalarla engellediği anõm- satõlan açõklamasõnda, bu çalõşmaya “destek gerekçeleri” ile özellikle “antik tahribat” suçlamasõna yönelik, özetle şunlar vurgula- nõyor; “Şubemizin 2004 yerel seçimleri önce- sinde yayımladığı raporlardan biri de ‘Ta- rihi Kültürel Merkez’le ilgilidir. Bu neden- le Büyükşehir Belediyesi’nin, Antalya hal- kının geleneksel kent merkezini yeniden anımsamasına, yaşamasına ve kentliler ile tu- ristlerin bu mer- kezde yaya kul- lanımıyla buluş- masına dönük projesi mesleki sorumluluklarla destek- lenmiştir. Bölgede bulunan kültürel değerlerin ko- runması, geliştirilmesi, cephe düzenleme- leri, çarpık yapılaşma arasında algılana- mayan tarihi yapıların ortaya çıkarılma- sının yanı sıra, geleneksel kent merkezinin yayalaştırılmasıyla Antalya esnafının tu- rizmden yeterli payı alması ve halk ile tu- ristlerin kültürel beraberliklerine olanak sağlanması amacıyla bir dizi proje gelişti- rilmiştir. Bu projeler arasındaki antik mezarlığa zarar verildiği ileri sürülen Doğu Gara- jı’nda ise ilk kalıntılar çıkar çıkmaz hemen, kurtarma kazısı gerektiği Odamızca Kül- tür Bakanlığı’na iletilmiş; Bakanlığın 6 Mart 2008 tarihli izniyle arkeolojik kazı- lara başlanılmıştır. Çalışmalar 13 Ocak’ta yenilenen ruhsatla da sürmektedir. Tarihin gözetilmesi için bunlar yapılır- ken, gazete haberindeki ‘Attelia Nekropo- lü yok sayõldõ’ ifadesi de talihsizliktir. Çün- kü Koruma Kurulu, yine Odamızın da ta- lebiyle Nekropol alanını potansiyel SİT kapsamına alırken, alandaki yapılaşmanın sadece antik dokuya zarar verebilecek 8 bin m2’lik bölümünü durdurmuş, SİT’in et- kilenmediği 13 bin m2’lik bölümüne ise izin vermiştir. Ayrıca 2005’teki proje yarışma- sında da nekropol için sınırlar sap- tanmamıştı. Uygulamada ortaya çı- kan tarihin kurtarılması ise Türki- ye’deki benzer durumlar arasında en duyarlı örnektir. Koruma Kuru- lu’nun, antik mezarlığı gözeterek verdiği ‘kõsmi inşaat’ izninin altında da tarihin korunmasında ülkenin en birikimli ve uzman imzaları vardır.” Oda’nõn kapsamlõ açõklamasõna in- ternet sitesinden ulaşõlabilir… ‘İŞBİRLİĞİ HAZMEDİLEMEDİ’ Öyle görünüyor ki TKB ödülünün “duyarlılık” gerekçesi sadece tarihsel merke- zin düzenlenmesini değil; “uygulama”da rast- lanan “arkeolojik dokuya gösterilen özen ve kurtarma çalışmaları”nõ da kapsõyor. Açõklamayõ okuyunca Şube Başkanõ Os- man Aydın’a dedim ki: “Bunlar ödül ge- rekçesinde de belirtilebilseydi yersiz suç- lamaların önü alınmış olurdu...” Yõllarõnõ kültür ve çevre mirasõna adarken “siyasi koşullanmalar”a karşõ deneyim de ka- zanmõş başkanõn yanõtõnõ yorumsuz aktarõ- yorum: “Bu kez de başka bahaneler bu- lurlardı; çünkü asıl neden belediye-oda iş- birliğini, yani kente karşı kamusal so- rumluluk duygusunu kavrayamıyor ol- maları...” Cüneyt Türel önümüzdeki günlerde Amos Gitai ve Robert Wilson’õn sahnelediği oyunlarda oynayacak Dünya sahnelerinde bir Türk oyuncu ZEYNEP AVCI Kuru sõcağõn kavurduğu, lavan- ta tarlalarõnõn baygõn baygõn kok- tuğu Fransa’nõn Provence bölgesi- nin eski yerleşimlerinden birinde, Avignon’da, yaşõ 63’ü bulan bir fes- tival başladõ. Avignon Tiyatro Fes- tivalinin açõldõğõ 7 Temmuz gece- si, kentin 15 km. kadar güneybatõ- sõnda, dağõn taşõn ortasõnda, birkaç gün içinde yoktan var edilmiş Car- rière de Boulbon’da prömiyeri ya- põlan çalõşma “Kadmos-Işığın Oğulları ile Karanlığın Oğulları” projesiydi. Sahnede Jeanne Moreau, Gé- rard Benhamou, Marisa Paredes, Tamar Capsouto, Yahel Doron, Eric Elmosnino, Shahar Even Tzur, Shredy Jabarin, Dimitri Kataleifos gibi yedi düvelden oyun- cular, sahne gerisinde kõsa ve uzun metrajlõ ve tümü de “mesajlı” film- lerin İsrailli yönetmeni Amos Gi- tai, seyirciler arasõnda ise oyunu herkesten farklõ bir gözle izleyen Türk oyuncu Cüneyt Türel vardõ. Türel oyuna dikkat kesilmişti, çün- kü 24-25 Temmuz’da öteki oyun- cularla birlikte Yunanistan’õn, gör- kemli antik tiyatrosu Epidavros’ta sahneye çõkacak, Gitai’nin yönettiği bu projede rol alacaktõ. Carrière de Boulbon sahnesi ilk kez 1985’te ünlü yönetmen Peter Brook’un destansõ “Mahabhara- ta” oyunu için yapõldõ. Pek kulla- nõşlõ sayõlmayan bu sahne için her sefer, her şey baştan yapõlõyor: Sahne, õşõklar, oturma yerleri, ses düzeni, vb. Bu kez de Amos Gitai’nin Fla- vius Josephus’un İS 1. yüzyõlda yazdõğõ “Yahudilerin Savaşı” ya- põtõndan uyarladõğõ proje için inşa edilen sahnede 6 gösterim yapacak olan oyun, ardõndan Barselona’ya gidecek. “Işığın Oğulları ile Karanlığın Oğullarının Savaşı” tarihi duvar- lara yansõtõlan imgeler eşliğinde, farklõ dillerde (İngilizce, Fransõzca, İbranice, Yidce, Arapça ve sonra da Türkçe) yankõlanan seslerle, söz- cüklerle bir oratoryoyu andõrõyor. Performansõn oyuncularõ yedi ana karakteri dönüşümlü olarak canlandõrõyorlar. Oyunun tablolarõ arasõnda sesli ve müzikli aralar veriliyor, buralarda şarkõlar, saksofon ve vurmalõ çal- gõlar yer alõyor. Son yõllarda Filistinli oyuncu Hiam Abbas’tan Natalie Port- man’a, Jeanne Moreau’dan Juliette Binoche’a kadar, günümüzün sõra dõşõ kadõn oyuncularõyla çalõşan Amos Gitai bu kez de sahneye son iki filminde birlikte çalõştõğõ ef- sanevi Jeanne Moreau’yu çõkarõyor. Dolayõsõyla Türel, Epidavros ti- yatrosunda hem Moreau ile hem de Almodovar’õn ünlü oyuncusu Ma- risa Paredes ile birlikte sahne ala- cak. Gitai’nin bu projesi, Yunanis- tan’dan sonra İstanbul’un yolunu tu- tacak ve Türk tiyatro izleyicileri hem Gitai’nin bu işini hem de öte- ki oyuncularla birlikte Türel’in performansõnõ 31 Temmuz ve 1 Ağustos gecelerinde İstanbul, Ru- melihisarõ’nda izleme olanağõ bu- lacaklar. Proje daha sonra 6-10 Ocak 2010 tarihleri arasõnda, Théâtre de l’Odé- on’da, Fransõz seyircinin önüne çõ- kacak. Tiyatro sevenlerin yõllardõr on- larca oyunda izlediği Türel, 15, 16 ve 17 Temmuz günlerinde İtal- ya’nõn Ravenna kentinde olmak zorunda, çünkü orada da Teatro Alighieri’nin sahnesine çõkacak ve Robert Wilson’õn “Rumi” çalõş- masõnda Mevlana’yõ canlandõra- cak. Wilson Mevlana’nõn dini ya da folklorik boyutlarõyla değil felsefesiyle ve hayaliyle ilgilen- diğini, dervişleri izlerken büyü- lenenlerin görsel ve şiirsel dene- yimlerine odaklandõğõnõ söyle- mişti. “Rumi”nin müziklerini Kudsi Erguner yaptõ. İcra eden- ler arasõnda da birçok Türk mü- zisyen var. Denizli, kitap fuarına hazırlanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Orion Fuarcõlõk ve Tanõtõm Hizmetleri tarafõndan, bu yõl ilk kez Denizli’de EGS Park Fuar Alanõ’nda “Denizli Kitap Fuarõ” düzenlenecek. 26 Eylül’de açõlacak olan ve gazetemizin de sponsor olduğu fuarõn bu yõlki konusu “Kitaplar Eskimez” olarak belirlendi. Fuarda, yaklaşõk 250 yayõnevi ve sivil toplum kuruluşunun katõlõmõyla seminer, konferans, söyleşi, panel, şiir dinletisi, imza günü gibi çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek. Fuarõn onur konuğu ise yazar Ülkü Tamer olacak. Fuar kapsamõnda ayrõca gönüllüler aracõlõğõyla 2 Ekim’e dek kitaplar toplanacak ve bu kitaplar, “bir kitap bir insan’ düşüncesini benimsetmek amacõyla ihtiyacõ olan bölgelere gönderilecek. Fuar, 4 Ekim’de sona erecek. RANT İÇİN DEĞİL KENT İÇİN İŞBİRLİĞİ Cüneyt Türel önce İtalya’nõn Ravenna kentinde Robert Wilson’õn “Rumi”sinde Mevlana’yõ canlandõracak. Daha sonra da Epidavros antik tiyatrosunda Amos Gitai’nin sahnelediği oyunda Jeanne Moreau ile birlikte oynayacak. Projedeki Okullar Bölgesi Kaleiçi... Cüneyt Türel Tarihi Kültürel Merkez projesindeki “belediye-oda işbirliği”nin rant sağlamak için değil kente hizmet için gerçekleştiğini belirten Mimarlar Odası Antalya Şubesi diyor ki; “TOKİ’nin pazarlama amaçlı kentsel dönüşümü yerine koruma ve yaşatma amaçlı kentsel yenileme örneği sergilendi...”- TarihikentlerinAntalyaödülü OTEL ve APARTSIFIR TURUNÇ - - - Tüm Odalarda Çift Çanak_Dijital Receiver_Uydu TV www.diplomathotel.com.tr 252-476 7145 veya 537-825 7979 KOOP-C’DEN DUYURU SÖYLEŞİ “Günümüz Gençliğinin Eğitim ve Davranış Özellikleri” Yöneten Nevzat YILDIRAN KOOP-C II. Başkanõ Konuşmacõlar Dr. Erdal ATABEK Cumhuriyet Gazetesi Yazarõ, KOOP-C Başkanõ Seval Hülya BAŞ Edebiyat Öğretmeni İZLENCE Çantaköy Kõrkahvesi, 12 Temmuz 2009 Pazar Saat 12:30 Kır Kahvesinde Toplanma Saat 12:30 – 13:30 Öğle Yemeği Saat 13:30 – 15:00 Söyleşi Saat 15:00 – 16:00 Serbest zaman Saat 16:00 Dönüş NOT: Saat 11:00’de Taksim AKM önünden araç kaldõrõlacaktõr. İLETİŞİM: 0212 291 89 82 -83 / 0533 769 73 99 web: koop-c.org / e-posta: koop_c@yahoo.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear