Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
24 TEMMUZ 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Başbakan Anayasayı
Tersinden mi Okuyor?
Ağzından sık sık, Türkiye’nin “sosyal, laik ve de-
mokratik bir hukuk devleti olduğunu” duyduğumuz
Başbakan, acaba “hukuk devleti” deyimini kullanır-
ken neyi murat ediyor?
Sanırım o sorunun yanıtını, önceki gün Suriye’ye
giderken Esenboğa Havaalanı’nda verdi.
Hâkim ve savcı atamalarının krize dönmesine yol
açan ve HSYK’nin Yargıtay ve Danıştay’dan seçil-
miş üyeleri ile Adalet Bakanlığı arasındaki gerilimin
bir günlüğüne çözülmüş olmasından söz ederken “Bu
kararnameler Adalet Bakanlığı’nın hazırlığı ile yapılır.
Ancak bakanlığın beklemediği bir çalışma ortaya çık-
tı. Umarım Bakanlığın listesi sonuçlanır” dedi.
Anayasa madde 159 ne diyor?
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun görevle-
rini tanımlayan anayasamızın 159. maddesi, Adalet
Bakanı’ndan iki yerde söz eder. Bunlardan birincisi
HSYK çalışmalarında Adalet Bakanı ya da bakanlık
müsteşarının bulunması zorunluluğudur.
12 Eylül yönetimi tarafından dönemin Danışma Mec-
lisi’ne benimsetilmiş bu eklemeyi, seçilmiş parla-
mentolarımızın içinden çıkmış Cumhuriyet hükü-
metlerinin hiçbirisi, bugünkü AKP iktidarı gibi algıla-
madığı için, medyamız, yargıç ve savcı atamalarını ço-
ğu kez haber bile yapmazdı.
Ancak bir haftadır, giderek gerginleşen bir zıtlaş-
ma binden fazla adalet mensubunun ilgi alanının da
dışına taşarak kamuoyunu meşgul eden en önemli ha-
berlerin başına geçti.
Adalet Bakanı, görünüşte bakanlık personel genel
müdürlüğünde oluşturulmuş atama listesini bir HSYK
kararnamesi haline dönüştürmek için, “Nuh” deyip
“peygamber” dememek için inatla direniyor.
O direniş, yetki ve görevlerini anayasanın 159. mad-
desinden almış ve her birisi mesleğin doruğuna ka-
dar yükseldikten sonra, yine o statüye ulaşmış kurullar
tarafından seçilmiş olan HSYK üyelerince vakur bir sa-
bırla karşılanıyor.
Anayasanın 159. maddesi HSYK’ye, “adli ve ida-
ri yargı hâkim ve mesleğe kabul etme, atama ve nak-
letme, geçici yetki verme, görevden uzaklaştırma iş-
lemlerini yapma” yükümlülüğünü vermiş.
Verirken Adalet Bakanı’na o kuruldaki tek oyu dı-
şında yüklediği görev, sadece “bakanlığın bir mah-
kemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun
kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin de-
ğiştirilmesi konusunda” teklif hazırlamakla sınırlı.
Aslında gerçek demokratik hukuk devletlerinde ge-
çerli olanı, bu görevleri yerine getirecek olan perso-
nel genel müdürlüğünün, dahası teftiş kurulunun da
HSYK’ye bağlanmasıdır.
HSYK’ye AKP MKYK’den önlem
Anayasayı demokratikleştirmekten söz eden Baş-
bakan, bırakınız HSYK’nin seçilmiş üyelerinin yetki-
lerini daha da genişletecek kuralları yerleştirme yö-
nünde kendi partisinin milletvekillerini görevlendirmeyi,
HSYK’deki gerilimi, partisinin MKYK’sine götürüyor.
İktidar yanlısı gazetelerden “Bugün” haberi dünkü sa-
yısında “Krize Kısmi Çözüm MKYK’den” başlığı altında
verirken Adalet Bakanı Ergin’in HSYK’nin yapısını de-
ğiştirecek bir Yargı Reformu Taslağı’nı gündeme ge-
tirdiğini de yazıyor. Aynı habere göre Başbakan
MKYK’de Ergin’e “geçici çözüm” için talimat vermiş.
16 yıl görev yaptığım TBMM’de, Demirel’den Ec-
evit’e kadar birden çok başbakandan hiçbirisinin, yar-
gıyı iktidarların arka bahçesi yapmak gibi çirkin bir ey-
leme arka çıktıklarına tanık olmadım.
Türkiye, demokratikleşme masalları ile uyutularak
Stalin Rusya’sı ya da Mao Çin’ine mi dö-nüştürülmek
isteniyor?
Oysa sosyal, laik ve demokratik bir hukuk devle-
tinden söz eden günümüzün iktidarı, bu kavramları
kendi emelleri için çiğnemek yolunda pervasız adım-
lar atmayı sürdürüyor.
Şakşakçıları da anlı şanlı ve yanlı medyadaki goy-
goycu demokrasi karşıtları...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
En uzun sõnõrõ paylaştõğõmõz komşumuz Suriye turizm ve ticaret için yeni atõlõmlar yapõyor
Suriye’den turizm atağõ
2005 yõlõnda kapatõlan Amerikan
büyükelçiliğinin Suriye’de tekrar açõ-
lacağõ söylentileri için “Umrumda de-
ğil; açılır ya da açılmaz; burada gü-
zel bir yaşantımız var ve devam edi-
yor” diyen Angie Abou Assaf, Müs-
lüman 4 çocuklu bir ailenin 21 yaşõn-
daki kõzõ. Ailesi Swieda’da yaşõyor.
Kendisi üniversiteye gidiyor ve eski
Şam’da tek başõna yaşõyor. Çalõşmak
için Güney Amerika ülkelerine gitmeyi
tercih eden Suriyeliler gibi onun da ba-
basõ 20 yõl önce Venezüello’ya gitmiş.
“Babamı hiç görmedim. Ara sıra an-
neme telefon açar. Okul harici za-
manlarımda, çizgi film izlemeyi çok
severim, özellikle Nickledeon’u.
Rock, metal ve İngilizce parçalar
dinlemeyi severim. Ürdünlü bir er-
kek arkadaşım var. O da burada
okuyor. Şimdi yaz tatili için Ürdün’e
gitti. Bunu sadece ablam biliyor. İn-
ternet hattı problemi var Suriye’de.
Bundan dolayı evimde internet yok,
ama pek çok internet kafeler var, ge-
rekirse gidiyorum. Suriye yavaş ya-
vaş da olsa modernleşiyor. Yavaş ol-
masının nedeni devlet değil, halkın
kendi yavaşlığı” diyor.
Yeni Şam’da villalarõn ve 3-4 kat-
lõ apartmanlarõn olduğu önceleri
Şam’õn sayfiye yeri olan Esad Kö-
yü’nde yaşayan Sevim Homsi; “As-
len İstanbulluyum. Eski nüfus kay-
dımda, ‘Zamani Virani Evvel Hane 11
Cilt 9 / Süleymaniye’ yazardı. 1936
doğumlu. Ailem Osmanlı ailesi ol-
duğundan Arapça kulak dolgunlu-
ğum vardı. 1950’de babamın kuze-
nini ziyaret etmek için Şam’a gel-
diğimde Suriyeli eşim beni görmüş
ve beğenmişti. 1953’te yaşımı 1 yaş
büyüterek Şam’da evlendik. İlk 7 yıl
hiç Türkçe konuşmadım, Arapçayı
çok iyi öğrendim, Türkçeyi de çok
iyi konuşurum. Ama eşim hiç Türk-
çe bilmezdi” diye kendini anlatõyor.
Turizm Bakanõ Dr. Saadallah Al-Qalaa ve yar-
dõmcõsõ Mohanad Kalash yaptõklarõ basõn top-
lantõsõnda, İslamiyet ve Hõristiyanlar arasõnda, ül-
kelerinde var olan hoşgörüyü vurgularken yurt-
dõşõna açõlõmlarõnõ şöyle anlatõyor: “Yabancı
yatırımcılar için mevzuat ve kanunları yeni-
ledik. Yabancı yatırımcılar için de kıyı şerit-
lerimizde ve başka yerlerde de arazi tahsisi ya-
pıyoruz. Şu ana kadar toplam 4 milyar dolar-
lık bütçeyle yabancı yatırımcı geldi. Mega, bü-
yük ve orta ölçekli projeler için hazırız. Şu an-
da çok sayıda Türk yatırımcıyla koordineli ola-
rak çalışıyoruz. Türk ve yabancı şirketlerin ül-
kemize gelmesinin tam zamanı diyebilirim. Bü-
tün Türk kardeşlerimizi turist, yatırımcı, ga-
zetecileri bekliyoruz. Burası sizin ülkeniz geç
kalmayın, hepiniz hoş geldiniz” sözleriyle iç-
tenliklerini dile getirdiler.
2000’inci doğum kutlamalarõnõn son günü Aziz
Pavlus’un Hõristiyan olup Antakya’ya gitmek üze-
re ayrõldõğõ şehir sularõnõn içinde Sayõn Al-Qa-
laa’nõn ve Latin Katolik Patrik Gregorios’un ba-
rõş, dostluk mesajlarõ içeren konuşmalarõ ve dans
gösterileriyle son bulurken ilerleyen gecede hoş-
görülü romantik Şam’õ tekrar yaşamak için sokak
aralarõna doğru yürüyoruz…
HOŞGÖRÜYÜ GÖRDÜK
Turizm Bakanı Dr.
Saadallah Al-Qalaa.
Suriye’de Türkiyeli, Türkiye’de kendini Suri-
yeli hisseden Homsi; “Buraya gelmeden önce
hep Araplar çadırda yaşarlar diye duyardım.
Geldiğimde gördüm ki hiç de söylenenler gi-
bi değilmiş. Avlusunda narenciyeler, fıskiye-
li havuzların olduğu evler vardı. Yaz evlerin
avlularında geçerdi. Mutfak, banyo ve odalar.
Kışınsa üst katta, orada da banyo mutfak ve
odalar olurdu, hiç alt kata inmek gerekmez-
di. Şimdi onlar hep restoran oldu” derken soh-
bete kõzõ Emel Homsi de katõlõyor.
Suriye’nin dõşarõda yanlõş tanõnmasõna üzüle-
rek şöyle anlatõyor: “Suriye emniyetli olup ol-
madığı konusunda yanlış tanınan bir ülke. Me-
sela burada düğün olduğunda, saat 17- 19 ara-
sı erkekler eğlenir, kadınlar da saat 20’den son-
ra isterlerse sabaha kadar eğlenirler. Gecenin
bir yarısı evlerine tek başlarına bile dönebi-
lirler, bu kadar emniyetli. Suriye-Türkiye ara-
sında anlaşmalar olduğunda çok seviniyoruz.
Duyduğumuza göre 75 bin Türk firması Su-
riye ile iş yapmak için başvurmuş. Caddele-
rimizde Türk mallarının reklamlarını ve dük-
kânlarda Türk mallarını gördükçe çok sevi-
niyoruz.”
Sonra kendi hazõrladõğõ, Küba içkisi mojitoya
benzeyen, alkolsüz, serinletici etkisi çok olan, lez-
zetli limon ve nane karõşõmõnõ içip gecenin se-
rinliğini daha iyi hissetmek için Şam’õn kuzey-
batõsõnda yükselen kõyamet gününden hiç etki-
lenmeyeceğine inanõlan, İsa peygamberin, Haz-
reti Meryem’in ve Hazreti Muhammed’in bura-
ya geldiği söylenen Kasyon Tepesi’ne doğru çõ-
kõyoruz. Gece yol boyunca oturup Şam’õn õşõk-
larõnõ izleyen ailelerin arasõna katõlõp ‘Beer Ba-
rada’dan biz de onlarla seyre dalõyoruz.
‘SURİYE YANLIŞ TANINIYOR’
YILDIZ ÇELİK
Suriye Turizm Bakanlõğõ, Papa XVI. Be-
nedict’in 28 Haziran 2008 - 29 Haziran 2009
tarihleri arasõnõ, Hıristiyan dünyasõnõn İsa’dan
sonra en önemli isimlerinden ‘Aziz Pav-
lus’un 2000’inci doğum yõldönümünü ‘Aziz
Pavlus’ yõlõ ilan etmesinin kapanõşõnõ 22 ül-
keden yaklaşõk 200 gazeteci davet ederek asõr-
lara dayanan geçmişini dünyaya göstererek
yaptõ.
Türkiye’de ise Aziz Pavlus yõlõnõn kapa-
nõş törenleri ilk Hõristiyan cemaatinin oluştu-
ğu Antakya ve Aziz Pavlus’un doğum yeri olan
Tarsus’ta da yapõldõ. Suriye’de katõldõğõm tö-
ren öncesi Şam civarõnda gördüğümüz yerler,
Suriye’nin barõşçõl, hoşgörülü karakterini
yansõtõyordu. Misafirperverliklerini söyle-
mek içinse kelime bulmak zor diye düşünü-
yorum. Bulgaristan, Sõrbistan, Polonya, Be-
larus, Yunanistan, İngiltere, Macaristan ve di-
ğerlerinden gelen davetlilerle gittiğimiz ilk yer,
Şam’õn 80 km. kuzeyinde Nebek kasabasõnõ
çevreleyen dağlarda 1320 metre yükseklikte
yer alan Deir Mar Musa Al-Habashi Süryani
Manastõrõ idi.
Manastõr, 2003 yõlõnda öldürülen İsveç’in
Dõşişleri Bakanõ Anna Lindh adõna kurulan,
Anna Lindh Vakfõ ve vakfõn İtalyan Ulusal Ağ
Başkanõ Fondazione Meditteraneo ortaklõ-
ğõnda oluşturulan Euro-Med Kültürlerarasõ Di-
yalog Ödülü, Avrupa-Akdeniz bölgesindeki di-
yaloğu geliştirme konusunda öncülük edenlere
verilen bir ödülü olan Euro-Med Kültürlerarasõ
Diyalog Ödülü’ne 2006 yõlõnda layõk görül-
dü. Ödülün çabalarõyla verilmesini sağlayan
ve manastõrda yaşayan Cizvit rahibi Paolo
Dall’Oglio ile karşõlaşõyoruz. Dall’Oglio’nun
Hõristiyanlarla Müslümanlarõn birbirlerini da-
ha iyi anlamalarõ için gösterdiği çabayõ görünce
ödülün yerini bulduğunu düşünüyoruz. Ma-
nastõra sõk sõk gelen, az da olsa Türkçe konu-
şan Türk, 1962 doğumlu Yusuf Bali; “Büyük
dedem Urfa’dan seferberlik zamanı Suri-
ye’ye gelmiş. Ben Suriye’de doğdum. Eşim
Yunanlı, 20 yıl önce Atina’ya çocuğumla be-
raber gitti ve bir daha onları görmedim. Su-
riye’de tek başına yaşıyorum. Burada hu-
zur buluyorum, onun için de sık sık ma-
nastıra gelir kalırım” diyor.
Türkçe sohbet ettiğimiz Saloni Akbas-
yan, 1979 Halep doğumlu, Ermeni/Suriye va-
tandaşõ. Babaannesi 1915’te 7 kardeşiyle
Türkiye’den gelerek Suriye’ye yerleşmiş ve 2
kardeşinin de hâlâ hayatta olduğunu söyleyen
Akbasyan, “Bazı zamanlar manastırda gö-
nüllü olarak çalışıyorum. Ben ve annem
Şam’da engelli çocuklara eğitim veriyoruz.
Merkezdeki, çocukların özürlü olmaları do-
ğum hatası ve akraba evliliğinden kay-
naklanıyor. Suriye’de ne kadar engelli ço-
cuk var tam olarak bilemiyoruz. Devlet, ai-
lelerin engelli çocuklarından utanmasını is-
temiyor. Ama artık yavaş yavaş aileler de
bundan utanmıyorlar. Hiç Türkiye’ye git-
medim, Türkçeyi TV’den TRT’nin çocuk
programlarını dinleyerek öğrendim. 3 kar-
deşiz, hepimiz de Türkçe biliyoruz. Her di-
li konuşmak isteriz. Çünkü bir dil bir in-
sandır. Suriye’de Ermeni okulu da var.
Hem Arapça, hem Ermenice dersler veri-
liyor. İbadetlerimizi de çok rahat yapıyo-
ruz” diye coşkuyla anlatan Akbasyan, Seda
Sayan ile Petek Dinçöz’ün programlarõnõ ka-
çõrmazmõş.
Irak’tan
Şam’aIrak savaşõnõn etkilerinden kurtulmak
için Suriye’ye gelip Şam’da yaşayan 56
yaşõndaki Katolik Basema Mansor Su-
riye’ye gelmeden önce Irak’ta başhem-
şire olarak çalõşõyormuş. Eşi, Irak’ta sa-
vaşta kaybolmuş. Bir kõzõ Londra’ya git-
miş, kendisi de 19 yaşõnda oğlunu alarak
Şam’a gelmiş. “Burada işim yok, aile-
min gönderdiği para ile geçinmeye ça-
lışıyorum. Suriye’de Irak’ta oldu-
ğundan daha rahat ibadetlerimizi ya-
pıyoruz. Bugün de manastıra arka-
daşlarımla beraber ibadet için geldik”
diyor.
Güney Kore’den gelen, Şam’da İngi-
lizce öğretmenliği yapan Koreli genç ba-
yan ise “İki Hıristiyan arkadaşımla
manastırdakilere yardım etmek için
geldim. Din konusunda kararsızım
ama merak da ediyorum” derken seb-
zeleri kesme işine devam ediyordu.
Hava çok sõcak olduğu halde hiç de ra-
hatsõz etmiyor. Çõktõğõmõz 1000 metre-
lik dik patika yoldan yavaş yavaş inip yo-
lumuza devam ediyoruz. Maalula ya-
kõnlarõndaki, Mar Yacoub Almaktaa
Manastõrõ’ndaki Başrahibe Agnes, top-
raktan yaratõlõşõ simgeleyen kahverengi
elbisesiyle misafirleri karşõlõyor. Dü-
zenledikleri workshoplarda elbirliğiyle
restore ettikleri manastõrda hoşgörüyü
hissetmemek mümkün değil.
Gece eski Şam sokaklarında
Suriye’de gecelerin nasõl geçtiğini
çok merak ediyordum. Günün yorgun-
luğunu atmak için gittiğimiz Eski Şam’õn
ara sokaklarõnda dolaşõrken farklõ müzik
sesleri geliyordu. Belediye binasõnõn
avlusuna girdiğimde Müslüman ve Hõ-
ristiyan gençlerin alkõşlarla tuttuklarõ
ritimle, rock müziği tüm çevreyi sarõ-
yordu. Sahnede grup ‘Unwaited’ yeri-
ni almõş gençler eğleniyordu.
Herkesin uğrak yeri, kahve içip nargile
tüttürdükleri Al-Nofara’da 25 yaşõnda-
ki elektrik teknisyeni Ahmed Sharreer
oturmuş arkadaşlarõyla keyifli keyifli
sohbet ediyorlardõ. Sharreer hayatõndan
memnun; “Başka ülkede yaşamak is-
temiyorum. Ağabeyim Dubai’de ol-
duğu için, bazen oraya gitmeyi düşü-
nüyorum, ama burada ailemin bana
ihtiyacı var. Arap, romantik ve pop
müziği dinlerim. Bir sevgilim var. O
uzakta Amerika’da yaşıyor, ama
Şam’da doğdu. Yazın buraya gelir.
Uzakta olduğu için telefonla konuşur
ve internetten yazışırız. Boşanmış, 1 de
çocuğu var. Ailem buna hiçbir şey söy-
lemez. Onunla yolda yürürüz, resto-
rana gideriz” diye anlatõrken bir yandan
da nargilesini tüttürüyordu. (altta)
‘Burda çok mutluyuz’
MarMusaManastırı.
HamidiyeÇarşısı.
Al-Nofarakahvehanesi.
Al-Nofara’da bir başka masada, inşaat
işcisi Firas, eşi Ramia ve Firas’õn kar-
deşi Sabrim sohbet ediyorlardõ. Sabrim,
bizimle bildiği belki 40-50 İngilizce ke-
limeyle iletişim kurmaya çalõşõyordu. O
bir lise öğrencisi, ilerde de İngilizce öğ-
retmeni olmak istiyor.
“Akşamları genelde Al-Nofara’ya
gelir sohbet ederiz” diyor. O kadar sa-
mimi ve içtendi ki yüz yüze zor anlaş-
tõğõmõz halde gene de bulunsun diye te-
lefon numaramõ aldõ. Ayrõlõrken de fo-
toğraf çekildik.
Al-Nofara’nõn müdavimlerinden 2 ço-
cuk babasõ Ziad Al-Salili 41 yaşõnda Fi-
listinli. Ailesi 1945’te Filistin’den göç
etmiş. Macaristan’da dişçilik okumuş.
Kendisi Şam’da dişçi, eşi ise jinekolog.
Ali Biwi ise 25 yaşõnda spor öğret-
meni. Onun da annesi Filistin’den 1948
yõlõnda göç etmiş. Babasõ Suriyeli ve o
da Suriye’de doğmuş.
İstanbul Haber Ser-
visi - Dünyanõn önde
gelen teknoloji devi
IBM’in kurumsal yazõ-
lõm markalarõndan Lo-
tus’un geliştirdiği “Lotus
Sametime 3D” ile top-
lantõlar sanal ortamda üç
boyutlu olarak gerçek-
leştirilebilecek.
Geçen hafta tanõtõmõ
yapõlan Lotus Sameti-
me 3D adlõ yeni hizmet,
kurumsal kulla-
nõcõlarõn üç bo-
yutlu bir ortamda
seyahat gereği
olmadan toplan-
tõlara görüntüle-
riyle birlikte ka-
tõlmalarõnõ sağlõ-
yor. Lotus’un an-
lõk mesajlaşma yazõlõmõ
olan Sametime, internet
üzerinde yapõlan mesaj-
laşmalarõ ve web konfe-
ranslarõnõ daha hõzlõ ve
verimli bir biçimde ger-
çekleştirmek üzere ge-
liştirildi. Altõ aydõr de-
neme aşamasõndaki Sa-
metime 3D, ilk olarak
binlerce IBM çalõşanõ
tarafõndan test edildi.
Kurumsal Sametime 3D
sayesinde sesli ve yazõ-
lõ biçimde de sunum ger-
çekleştirilebiliyor. En
önemli özelliği ise gü-
venli olmasõ. Kişisel kul-
lanõma istendiği takdirde
kapatõlabilen ve yalnõz-
ca kurumsal amaca uy-
gun olarak düzenlene-
bilen bu programõn kişi
listesine, sistem yöneti-
cisinin kontrolünden
geçmeyen hiç kimse ek-
lenemiyor. Bu sayede
firmaya yöneltilebilecek
olan saldõrõlar engellen-
miş oluyor. IBM Türk
Lotus Satõş Yöneticisi
Ülkü Ceylan,
“IBM’in işbir-
liği ve iletişim
stratejisinin
bir parçası
olan yeni hiz-
metler büyük
bir yatırım ge-
rektiriyor. Bu-
nu sürdürebilmek için
IBM, 2011 yılına kadar
yalnızca bu alana 1 mil-
yar dolar yatırım ya-
pacak” dedi. Lotus
ürünlerinin dünyada 46
bin farklõ müşterisi, 130
milyonu aşkõn bireysel
kullanõcõsõ bulunuyor.
Türkiye’de ise 22 farklõ
iş ortağõ, 1000’i aşkõn
müşterisi ve 150 binden
fazla bireysel kullanõcõ-
sõ var. IBM Lotus hak-
kõnda daha fazla bilgiye
sahip olmak için
www.lotus.com adresine
başvurulabilir.
Toplantõlar 3’üncü
boyuta taşõnõyor