24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2009 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Siyaset Vesayetinde Yargı ve Yalanlar - 2 asirmen@cumhuriyet.com.tr Dün bu köşede, demokratik hukuk devletinin te- melini tarafsız yargının oluşturduğunu, yargının ta- rafsızlığının ise ancak egemenliğinin üçüncü er- kinin diğer ikisi karşısındaki bağımsızlığıyla sağ- landığını belirtmeye çalışmış ve özellikle yargının yürütme karşısındaki bağımsızlığının bu kavramın mihenk taşı olduğunu vurgulamıştık. Gayet doğaldır ki, yargı bağımsızlığı kurumu da ancak demokrasiler için söz konusudur. Ama dün de belirttiğimiz gibi, ne yazık ki, Tür- kiye’de yargı bağımsızlığı, demokrasi ile karıştır- dığımız çok partili yaşam ile değil, bir askeri dar- beden 27 Mayıs’tan sonra yapılan 1961 Anaya- sası ile yaşama geçmiştir. Böylelikle, demokrasi rüzgârının değil de darbe sonucunun getirdiği de- mokratik kurum gibi, ülkemize özgü bir çarpıklık da siyaset literatürüne geçmiştir. 1961 Anayasası’nda, yargı bağımsızlığı; Yüksek Hâkimler Kurulu’nu düzenleyen 143- 144. mad- deler ile savcılarla ilgili 137. maddenin Yüksek Sav- cılar Kurulu’nu düzenleyen 2, 3, 4, 5. fıkraları ile düzenlenmiştir. 1961 Anayasası, demokratik içeriğine karşın, belki de biraz o yüzden, siyasi iktidarların kabu- lüne mazhar olamadı. 1971 12 Mart darbesinde budandıktan sonra, 1980 12 Eylül darbesiyle tü- müyle ortadan kaldırıldı. Kenan Evren’in siparişi ile yaptırılan 1982 Anayasası ise 159. maddesinde hem hâkimleri hem de savcıları kapsayan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, kurumuyla düzenlemiştir, yargı ba- ğımsızlığını. Ancak demokratik olmadığı kuşku götürmeyen (hem kurucu iradesi hem de oylanma şekli açı- sından) 1982 Anayasası’nın paternalist, vesayet- çi bir zihniyetin ürünü olduğunu, kimse yadsıya- maz. Nitekim, bütün kurumları merkezi otoritenin ve- sayetine sokan, siyasal iradeye de kuşkuyla yak- laşan, kurucu felsefesi ve anayasa hazırlama tek- niği ile dili açısından da pek övgüyü hak etmiş gö- rünmeyen 1982 Anayasası’nın 159. maddesi de yargı bağımsızlığının sağlanması açısından son de- recede yetersiz kalmaktadır. Her şeyden önce, Yargıtay ve Danıştay’dan ge- len seçili üyelerin sayısı beş asli, üç yedek ile sı- nırlanmış, bunun yanı sıra, siyasi erkin iki temsil- cisi, Adalet Bakanı ile müsteşarı heyete dahil edil- miştir. Gerçi 1961 düzenlemesinde de, heyetin başkanı Adalet Bakanı’dır, ama müsteşar yoktur. Hele hele 2461 sayılı yasada öngörüldüğü gibi, si- yasi erkin temsilcisinin müsteşar katılmaması halinde, karar alınamaması gibi, seçilmiş üyele- rin etkisini sıfıra indirecek bir düzenleme söz ko- nusu değildir. Bakanlık müsteşarının yokluğunda karar alına- maması, hâkim ve savcıların tayin, terfi işlerinin ve tüm denetimlerinin siyasi erkin denetiminde olması demektir. AKP iktidarı, daha önceki dönemin Adalet Ba- kanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga’yı HSYK top- lantılarına sokmayarak toplantıları kilitlemiş ve Yar- gıtay ve Danıştay üyelerinin kendi istemediği doğrultuda seçilmesini engellemeyi başarmıştı. Sonra bu Bay Fırtına ne oldu derseniz, hemen söyleyelim, Ergenekon dinlenmesine takıldı ve her taşın altından çıkan Bay Kasırga’nın adından da söz edilmez oldu. HSYK bu defa da Adalet Bakanı tarafından blo- ke edilerek tayinlerin, terfilerin siyasi erkin dene- timinde olmasına çalışılmıştır. Bu durum yargının bağımsız olmadığının, do- layısıyla da tarafsız olamayacağının delilidir. Durum böyle olunca, sivillerin askeri mahke- melerde yargılanmasına son veren (bu çözümü desteklediğimizi baştan beri söylüyoruz) düzen- lemenin, aslında ilan edilen amaca yönelik olmadığı da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır, tıpkı aske- ri personelin sivil mahkemede yargılanması dü- zenlemesinde olduğu gibi... Bu düzenlemeler yapılırken Avrupa standartla- rına uyum, AB’nin talepleri gibi gerekçeler ileri sü- rüldü. Bunlar yalandır. Çünkü AB standartları AİHM kararlarında da gö- rüldüğü gibi, bağımsız ve tarafsız yargıya bakar. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kalkınca sivil mahkeme, askeri mahkeme ayrımı- nın hiçbir önemi kalmaz. Yargı bağımsızlığını utanmazca çiğneyen güç- ler, bütün ülkeye ve dünyaya yalan söylüyorlar. AİHM, öğretmen Cengiz Aksakal’õn 1980 yõlõnda cezaevinde öldürülmesiyle ilgili davada Türkiye’yi mahkûm etti İşkenceye tolerans cezasõİstanbul Haber Servisi - Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM), bir öğretmenin 12 Eylül döneminde ce- zaevinde gördüğü işkence sonucu ya- şamõnõ yitirmesi nedeniyle Türkiye’yi 50 bin YTL manevi tazminat ödeme- ye mahkûm etti. Artvin’in Veliköy ilçesinde öğret- menlik yapan Cengiz Aksakal (20) 12 Eylül askeri cuntasõnõn ardõndan arandõğõnõ öğrenince yetkililere teslim oldu. Artvin’in Şavşat ilçesine götü- rülen Aksakal, polis ve sõkõyönetim yetkilileri tarafõndan sorgulandõ. 2 Kasõm 1980 tarihinde tutuklanarak Artvin Askeri Cezaevi’ne gönderilen Aksakal, burada gördüğü işkence so- nucu rahatsõzlandõ. Hastaneye kaldõ- rõlan ve yaşadõğõ işkence raporlarla tes- pit edilen Aksakal, 12 Kasõm 1980 ta- rihinde tedavi gördüğü hastanede ya- şamõnõ yitirdi. Aksakal’õn ailesi ya- şananlarla ilgili yetkililer hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Yargõlama sü- reci 18 yõl sürdü ve Aksakal’õn öldü- ğü dönemde üstteğmen olan Ferit Yıl- dırar ve astsubay olan Mehdi Cen- giz hakkõnda 2 yõl 1’er ay hapis cezasõ verildi. Adalet Bakanlõğõ cezalarõn iptali için Yargõtay’a başvurdu. Yar- gõtay’õn bu istemi reddetmesi üzerine hapis cezalarõ kesinleşti. Ancak söz ko- nusu iki askerin emekli olmasõ ve ken- dilerine ulaşõlamamasõ nedeniyle ce- zalar uygulanamadõ. Bunun üzerine Aksakal’õn ailesi de 1999 yõlõnda AİHM’ye başvurdu. AİHM de 11 Eylül 2007 tarihinde yaşam hakkõ ih- lal edildiği ve işkence uygulandõğõ ge- rekçesiyle Türkiye aleyhine karar verdi. Hükümet karara itiraz etti. An- cak AİHM 6 Temmuz 2009 tarihinde Türkiye’yi yine mahkûm etti. Türki- ye 45 bin YTL manevi tazminat ve 5 bin YTL masraf ücreti olmak üzere toplam 50 bin YTL ödemeye mahkûm edildi. Aksakal ailesinin avukatõ Mehmet Ali Kırdök, AİHM’nin yasalar gere- ği Türkiye’de 1987 yõlõndan sonra meydana gelen ölüm vakalarõ hak- kõnda karar verebildiğini, ancak bu da- vanõn ayrõ bir örnek oluşturduğunu söyledi. Avukat Kõrdök, “İşkence ile ölümün sabit olmasına karşın veri- len hapis cezaları uygulanmadı. AİHM tüm bu süreci devletin bir kusuru olarak gördü. Bu dava Tür- kiye’de yargı sisteminin işkenceye toleransını gösteren bir ayıptı. AİHM bu ayıbı tespit etti ve Tür- kiye’yi cezalandırdı” dedi. Artvin’in Veliköy ilçesinde öğretmenlik yapan Cengiz Aksakal (20) 12 Eylül askeri cuntasõnõn ardõndan arandõğõnõ öğrenince yetkililere teslim oldu. Cezaevinde gördüğü işkence nedeniyle hastaneye kaldõrõlan ve burada yaşõmõnõ yitiren Aksakal’õn ailesi verdikleri hukuk mücedelesi ile iki suçluyu mahkûm ettirdi, fakat cezalar uygulanmadõ. AİHM’ye taşõnan davanõn sonucunda Türkiye, yaşam haklarõnõ ihlal ve işkence suçlarõndan 50 bin TL tazminata mahkûm edildi. Çiçek, Dolmabahçe sırlarını açıklayamadı MERSİN (Cumhu- riyet) - CHP Mersin Milletvekili ve TBMM Adalet Ko- misyonu üyesi Ali Rı- za Öztürk’ün, Başba- kan Recep Tayyip Erdoğan ve eski Ge- nelkurmay Başkanõ Orgeneral Yaşar Bü- yükanıt’õn Dolma- bahçe görüşmeleriyle ilgili soru önergesine Başbakan adõna yanõt veren Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõm- cõsõ Cemil Çiçek, so- rularõ yanõtlamak yeri- ne “teamülleri” anlat- tõ. Çiçek, verdiği ya- nõtta şu ifadeleri kul- landõ: “Yapılan görüşme- de devlet ve ülke so- runlarına müteallik konularda görüş alış- verişinde bulunul- muştur. Bu tür ko- nuların her zaman ve her zeminde ka- muoyuyla paylaşıl- ması devlet yöneti- minde âdetten değil- dir. Sayın Başba- kan’ın devlet kurum ve kuruluşlarının yö- neticileri ile her gö- rüşmesini aşikâr kıl- ması beklenemez ve Sayın Başbakan’ın gerek yurtiçi gerek yurtdışı yapmış oldu- ğu görüşmeler, ilgili mevzuat ve temaül- ler çerçevesinde ger- çekleştirilmiştir.” CHP’Lİ ÖZTÜRK’ÜN SORU ÖNERGESİ CMYB C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear