26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Papa 16. Benoit ve Finansal Kriz Finansal krizin patlak vermesi ve ardından ge- zegendeki ülkelerin tümünü etkisi altına alan re- sesyonun yarattığı yıkım, küresel kapitalizmin bir kez daha ipliğini pazara çıkarmış görünüyor. Devasa ça- balara karşın hâlâ süren, ne zaman sona ereceği- ni kimsenin kestiremediği finansal karmaşa, her tür- lü spekülasyon, göçmen sorununun kötü yöneti- mi, doğa kaynaklarının hoyratça talanı, daha faz- la kâr için sanayi tesislerinin, arkalarında toplum- sal yıkım, işsizlik bırakarak bir yöreden öbürüne kay- dırılması (delocalisation), işsizIiğin tüm ülkelerde re- kor üzerine rekor kıracak düzeylere tırmanması, aç- ların sayılarının bir milyarı aşarak genişlemeye devam etmesi gibi toplumları tehdit eden çok sa- yıda sorun gündemde. Nobelli ekonomistler, BM’nin çeşitli örgütleri, kötü gidişe nesnel yakla- şan bir avuç dürüst politikacının, sayılan tüm olumsuzlukların suçlusu olarak gördükleri kural ve ahlak tanımaz küresel serbest piyasa ekonomisi- ni krizden önce olduğu gibi kriz sırasında da şid- detle eleştirdikleri biliniyor. Ama şaşırtıcı olan, eleştiri kervanına, bu kez ya da bir kez daha Tan- rı katından bir saygın kişiliğin, Katolik âleminin tem- silcisi Papa 16. Benoit’nın da onca yıkıma daya- namayıp katılmasıdır. Papa 16. Benoit’nın dönemin yaşamsal önem- deki sorunlarla ilgili konularda Katolik kilisesinin gö- rüşlerini dile getirmesi, bilindiği gibi, Vatikan’ın ge- lenekleri arasında yer almaktadır. Sanayi kapita- lizminin şafağında yayımlanan Rerum Novarum (Ye- ni Şeyler) 1891, 11. Pie’nin 1931’deki ‘Büyük Bu- nalım’ sırasında piskoposlara ve Katolik dünyası- na hitaben kaleme aldığı ‘sirküler’ (encyeliques) bun- lar arasındadır. ‘Caritas in veritate’ (Erdem, mer- hamet doğru olanın içindedir) adını taşıyan 140 say- falık sirküler ise 2. Jean-Paul tarafından komü- nizmin çöküşüyle ilgili ‘Centesimus annus’ten 18 yıl sonra, tam da G8’lerin L’Aqulla toplantısına denk gelen bir tarihte, 7 Temmuz 2009’da yayımlanmıştır. (Le Monde’un ‘Bir Sosyal Papa’ başlıklı başyazısı, 8 Temmuz 2009) Le Monde’un anılan başyazısına göre Papa 16. Benoit, sözü geçen sirkülerde Papalığın, kilisenin “Tanrısız hümanizma, hümanizm karşıtlığıdır” tü- ründeki klasik söylemlerinden çok, kapitalizmin se- lefleri tarafından defalarca eleştirilen olumsuzluk- larını sergileyerek güçlü bir sosyal ahlak dersi ver- mekte, küreselleşmenin ancak gelişme ve zen- ginliklerin hakça dağılımını gerçekleştirdiği ölçüde yarar sağlayacağını savunmaktadır. Kuşkusuz salt bunlarla yetinmemekte, özellikle de finans hare- ketlerini, daha yüksek kâr arayışında gezegende- ki insanların önemli bir bölümünün temel hakları- na tecavüz etmekle suçlamaktadır. 16. Benoit’nın sözü edilen sosyal içerikli genel- gesi ilk değil. Örneğin 13. Leon’nun 1891’de Re- rum Novarum adıyla yayımlanan sirküleri, emek- çilere o zamanki sorumluların akıllarından bile ge- çirmedikleri bir biçimde sahip çıkmış, burjuvazinin açgözlülüğünü, dünyanın tüm zenginliklerinin bir avuç zenginin ve zengin yöneticinin elinde olma- sını şiddetle eleştirmiştir. 1891’den günümüze köprülerin altından çok su akmasına karşın kapitalizmin tabiatı, sosyal yanı ağır basan tüm bu haklı ve güzel sözlere karşın zerre- ce değişmemiş, tam tersine yoksul ülkelerin yok- sul halklarının ellerinde kalan zenginliklerinin eko- nomik baskılardan, gerektiğinde savaşlara uzanan yeni yöntemlerle talanı daha da hız kazanmıştır. Serbest piyasa ekonomisinin yırtıcıları, ayrıca salt başka halkları sömürmekle yetinmemekte, bizzat kendi halklarını, kendi emekçilerini de sömürmek- tedirler. Çünkü para imparatorluklarının değişmez yasası kâr, ne pahasına olursa olsun daha yüksek kârdır. Sorun kapitalist sistemin salt sayıp dökülen ve Tanrı’nın her günü yaşanan olumsuz sonuçla- rının eleştirilmesi değil, bizatihi kapitalist sistemdir. Oysa Sayın Papa’nın eleştirileri sistemden çok so- nuçlarına yöneliktir ve serbest piyasa ekonomisi- nin sadece bazı kurallara bağlanarak, deyim ye- rindeyse zapturapta alınması istemiyIe sınırlıdır. An- cak serbest piyasa ekonomisinin tüm ülkelerde ya- şamın tüm alanlarında neden olduğu çöküntüye karşın, krizden hâlâ serbest piyasa ekonomisiyle çı- kılabileceğini söyleyenlerin olduğu bir dünyada Pa- pa’nın yaşanan insanlık dramına duyarlı olması, da- hası krizin aşılması yönünde çözümler önermesi, sorunun esasını ne denli ıskalamış olsa da yine de alkışlanması gereken bir davranıştır. Gerçeği görmek için ülkenize ve dünyanın adı zengine çıkmış ülkelerine sadece bir göz atmak ye- terlidir. Finansal krizin sorumluları kimlerdir? Küresel para imparatorluğunun egemenliğindeki dünyada yoksul halkları ve emekçileri için iyi şeyler yapan kaç yönetim sayabilirsiniz? Milyonlarca işsizin, yüzler- ce ülkenin ekonomilerinin küçülerek yoksul halk- ların daha yoksul, açların daha aç duruma gelme- sinin sorumlularıyla, onlara göz yumanlar kimlerdir? Finansal krizin bir avuç aşırı kâr düşkününün on- larca milyar dolarını buharlaştırdıgı için 150 yıl hap- se mahkûm edilen Madoff’tan başka sorumlusu yok mudur? Trilyonlarca dolar nereye gelmiş, kimlerin cebine girmiştir, nasıl buharlaşıp yok ol- muştur? Kriz yoksullar, emekçiIer, açlık sınırında yaşa- yanlar, küçülen ekonomiler, sayıları sürekli artan iş- sizler, çöken sağlık hizmetleri, sıfırcı eğitim mağ- durları için var. Gerisi hikâye.. Birçok kişi, borçlu Batõ ülkeleri liderlerinden oluşan bir grubun, dünya sorunlarõna yetersiz kalacağõ görüşünde RANA FOROOHAR G-8 ülkeleri İtalya’nõn dağ kenti L’Aquila’da buluşurken zirvenin kaderinde başarõsõzlõk olduğu başõndan görüldü. Her şey bir yana; finansal krizle, dünyadaki yoksullukla ve iklim değişikliğiyle, bu sorunlarõn merkezindeki Çin olmadan nasõl baş edebilirsiniz ki... (Çin Devlet Başkanõ Hu Jintao, ülkesinin ücra köşesindeki Sincan eyaletinde yükselen kanlõ etnik çatõşmalarla ilgilenmek için alelacele yurduna dönmek zorunda kaldõ.) Ayrõca, papa küresel kapitalizme saldõrmak için bu anõ seçti. Ve etkinliğin ev sahibi İtalya Başbakanõ Silvio Berlusconi’nin kafasõ başka şeylerle meşgul. - Şöyle ki, para karşõlõğõ seks skandalõ sonrasõnda, her an koltuğundan olabilir.- Bütün bunlar, böylesi toplantõlar öncesindeki alõşõlmõş soruyu öne çõkarõyor; niye umursayalõm? Bir süredir G-8’in varlõğõ sorgulanõyor, birçok kişi düşüşe geçmiş olan, borçlu Batõ ülkeleri liderlerinden oluşan bir grubun, dünya sorunlarõ karşõsõnda temsil yeteneği olan bir bakõş açõsõ sağlayamayacaklarõnõ öne sürüyor. Şüphesiz, G-20 bu yüzden kuruldu. Geçen nisanda, dünyanõn en büyük gelişmekte olan ülkelerinin çoğunu (Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika) içine alan ve daha geniş olan bu meclisin Büyük Buhran’dan bu yanaki en büyük ekonomik düşüşten çõkõş yolunu işaret edebileceği umudu vardõ. Sonuçta topu topu bir fotoğraf çõktõ ortaya. Dünya liderlerinin yüzündeki ifade her şeyi özetliyordu: Tanrõ’ya şükür ortalõk tamamen karõşmadan bu işi sonuna getirdik. Gündemler farklı Tabii ki daha kapsayõcõ bir G-20 fikri, Brezilya Maliye Bakanõ’nõn ünlü ifadesiyle, bu ülke ile Rusya, Hindistan ve Çin’i “çay içmeye” davet eden G-7 ülkelerini içeren önceki çözümden daha iyidir. Nasõl bir büyüklük taslama... Aslõnda, 20 adamõn birkaç günlüğüne bir odaya kapanõp 8’inin becerdiğinden fazlasõnõ yapabileceklerini düşünmek için bir sebep yok. Bir kere, ortak noktalarõ oldukça az. Amerikalõlar ve Avrupalõlar küresel finans sisteminin nasõl yeniden yapõlandõrõlacağõ konusunda hemfikir değil ama en azõndan hepsi de Çin’in ihracat destekleri konusunda kaygõlõ. Brezilya ve diğer mal zengini gelişmekte olan güçler, küresel ticaret müzakerelerine dalmak istiyor ama ABD temkinli. Batõ ile Doğu’nun, Kuzey ile Güney’in politik gündemleri birbirlerinden ayrõ... Büyük bir grubun üzerinde uzlaşabileceği bir konu bulmak zor. Rusya yerine Meksika... Bu sadece iç çekip G-8’i izleyelim demek değil. En başta, orasõ da tamamen birlik halinde bir grup değil. Modern bir pazar demokrasisinden daha çok Suudi Arabistan gibi bir petrol devletini temsil eden Rusya’yõ sepete koyun. Birçoğu Rusya’yõ sadece G-8’in dõşõna atmakla kalmayõp bu ülkenin hõzla gelişen ülkeler grubundaki yerini Meksika’nõn almasõnõ da isterdi. Geçmişte bazõ Avrupalõ liderlerin öne sürdüğü, tüm bakanlar için yeterli büyüklükte bir oda bulmanõn zor olduğu gibi matrak gerekçelerle daha geniş gruplardan kaçõnmamalõyõz. Çin şimdiden dünyanõn üçüncü büyük ekonomisi olarak Almanya’yõ geride bõraktõ ve yakõnda Japonya’yõ da geçecek. Brezilya, Hindistan ve Rusya çok yakõn zamanda Kanada ve (giderek küresel ekonomideki yerini kaybeden) İtalya ile aynõ büyüklüğe ulaşacaklar. Açõk ki daha büyük bir odaya ihtiyacõmõz var. (Elbette bugünlerde BM’nin kendini yeniden piyasaya sürdüğü gibi, bir “G-192” için yetecek büyüklükte bir odadan söz etmiyorum.) Bu G-8’den ne çõkacağõ belli olmasa da G-8’in dünyanõn önde gelen güçlerinin zirvesi olarak algõlandõğõ son yõlõn içinde olduğumuzu rahatlõkla söyleyebiliriz. Şimdiden sadece G-20 tarafõndan değil, başka bazõ forumlar tarafõndan da gölgelenmiş durumda. Çin ve ABD, G-20 divanõnda o garip işlevsiz ilişki biçimleriyle didişmeyi sürdürecek. Gelişmekte olan pazarlar yapacaklarõ yõllõk şatafatlõ ekonomi toplantõsõnda bağlarõnõ güçlendirecek. Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri daha çok sayõdaki çatõlar altõnda bir araya gelecek. Dünya sorunlarõnõ çözecek sihirli bir sayõ yok. Ama son birkaç yõldaki kurumsal başarõsõzlõklara bakõlõrsa, gezegeni yörüngesine sokacak bir yol bulmak için ne kadar çok toplantõ yapõlõrsa o kadar iyidir derim. İngilizceden çeviren: Engin Esen (Newsweek dergisi internet sitesi, ABD, 8 Temmuz) -8’den ne beklenebilir ki?.. Nabucco projesi anlaşmasõnõn imzalanmasõ ile Güney Akõmõ projesiyle mücadele hõz kazandõ Avrasya’da boru hattõ rekabeti OLEG MİTYAYEV Avrupa’ya doğalgazõ Rusya’yõ by-pass ederek ulaştõracak olan Nabucco boru hattõnõn inşasõna ilişkin anlaşma, 13 Temmuz’da Ankara’da imzalandõ. Nabucco, inşa edilmesi halinde, doğalgazõn Rusya ve Karadeniz üzerinden Güney ve Orta Avrupa’ya ulaştõrõlmasõnõ hedefleyen “Güney Akımı” projesine ciddi bir alternatif olabilir. Her iki projeye birden katõlan Bulgaristan, artõk Rusya’dan enerji anlaşmalarõ konusunda daha fazla taviz koparmaya hazõrlanõyor. Pazartesi günü, Türkiye’nin başkentinde, Nabucco’nun inşasõna ilişkin olarak, boru hattõnõn geçeceği beş ülkenin, yani Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya’nõn devlet adamlarõ, anlaşmaya imzalarõnõ koydular. 3300 kilometre uzunluğa ve yõlda 31 milyar metreküp doğalgaz taşõma kapasitesine sahip olmasõ hedeflenen Nabucco hattõ, Türkiye’nin doğusundaki Erzurum kentinden başlayacak ve Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya topraklarõndan geçtikten sonra, Avrupa’nõn büyük doğalgaz dağõtõm merkezi Baumgarten’a varacak. Projenin bedelinin 7.9 milyar Avro olarak hesaplandõğõ ve projenin 2015 ya da 2016 yõlõnda faaliyete geçmesinin beklendiği bildiriliyor. Türkiye’nin bu boru hattõndan geçecek doğalgazõn yüzde 15’ini talep etmesi, Nabucco’da bugüne kadar anlaşmaya varõlmasõna engel olmuştu. Türkiye’nin bu talebi, Nabucco’nun bütün verimliliğini ortadan kaldõrõyordu. Sonunda AB, Türkiye’yi bu talebinden vazgeçmeye ikna etti ve anlaşma imzalandõ. Fakat şimdi, Nabucco’nun önünde, başka ve ilkinden daha önemli bir sorun duruyor: Bu borularõ dolduracak doğalgaz, nereden bulunacak? Görünen o ki, projeyi yürütenler, ellerindeki imkânlarõ artõk daha gerçekçi şekilde değerlendiriyorlar. Onlarõn belirttiğine göre, boru hattõnõn ilk yõllarda, yõlda 8-10 milyar metreküp doğalgaz nakletmesi hedefleniyor. Projenin sahipleri, 2015 yõlõnda Azerbaycan’dan yõlda 7-8 milyar metreküp doğalgaz alõnabileceğini, bir o kadar doğalgazõ da İran’õn sağlayacağõnõ, 2 milyar metreküp gazõn da Mõsõr’dan alõnabileceğini söylüyorlardõ. Fakat, anlaşmanõn imzalanmasõndan kõsa bir süre önce İran, kendisinin Nabucco’ya verecek gazõnõn olmadõğõnõ, elindeki bütün yakõtõ iç piyasalarda kullanacağõnõ açõklayõverdi. Buna karşõlõk, Nabucco’ya önemli bir destek, anlaşmanõn imzalanmasõndan hemen önceki cuma günü, Türkmenistan’dan geldi. Türkmenistan Devlet Başkanõ Gurbangulı Berdımuhammedov, ülkesinin, doğalgazõn çõkõş güzergâhlarõnõ çeşitlendirmeyi istediğini ve “Nabucco gibi” projelere katõlmayõ arzuladõklarõnõ açõkladõ. Türkmenistan’õn Hazar Denizi altõndan geçecek boru hattõyla Nabucco’ya destek olmasõ, bu projeyi oluşturanlarõn en büyük hayallerinden biriydi. Fakat Türkmenistan’la yapõlan anlaşma çerçevesinde Rus Gazprom firmasõ, 25 yõl boyunca, Türkmenistan doğalgazõnõn yõllõk 50 milyar metreküpe kadar olan bölümünü öncelikli olarak satõn alma hakkõna sahip durumda. Evet, bu yõlõn ilkbaharõndan itibaren Gazprom, doğalgaza olan talebin düşmesi nedeniyle Türkmenistan’dan gaz alõmõnõ durdurarak bu ülkeyi, Nabucco’nun safõna itti. Fakat bu fõrsattan yararlanma konusunda Çinliler, Avrupalõlardan daha hõzlõ hareket ettiler: Bu yõlõn sonbaharõndan itibaren, Türkmen gazõnõ Çin’e taşõyacak ve yõlda 40 milyar metreküp gaz taşõma kapasitesine sahip olan Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattõ devreye giriyor. Türkmen gazõndan mahrum kalmak, Rus-İtalyan projesi olan “Güney Akımı”nõ da zora sokuyor. Rusya’dan doğalgazõ Karadeniz’in altõndan Bulgaristan’a, oradan da Avrupa ülkelerine bağlayacak olan Güney Akõmõ projesinin sadece Karadeniz’in altõndan geçecek olan bölümünün maliyetinin 10 milyar dolar olacağõ hesaplanõyor. Zaten, Güney Akõmõ için Bulgaristan cephesinde de bazõ sorunlar ortaya çõktõ. 5 Temmuz tarihinde Bulgaristan’da yapõlan seçimlerden zaferle çõkan ve hükümeti kuracak olan Boyko Borisov, Güney Akõmõ da dahil olmak üzere, Rusya’yla olan bütün ortak enerji projelerini askõya alacaklarõnõ açõkladõ. Burada büyük bir ihtimalle, Bulgaristan’daki yeni hükümetin, elindeki Nabucco kozundan yararlanarak Rusya’yla daha iyi şartlarda pazarlõk etmek istemesi söz konusu. (Rusçadan çeviren: Deniz Berktay, Rus Resmi Haber Ajansı RİA Novosti, 13 Temmuz 2009) Nabucco’ya katõlan Bulgaristan’da yeni hükümet, Güney Akõmõ dahil Rusya ile bütün ortak projeleri askõya alacaklarõnõ duyurdu. Rusya’nõn doğalgaz alõmõnõ durdurduğu Türkmenistan da Nabucco’ya katõlmak istediğini açõkladõ. G Şimdiden sadece G-20 tarafõndan değil, başka bazõ forumlar tarafõndan da gölgelenmiş durumda olan G-8’in, dünyanõn önde gelen güçlerinin zirvesi olarak algõlandõğõ son yõlõn içinde olduğumuzu rahatlõkla söyleyebiliriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear