Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
çağı ve bunun en önemli aracı da medya... Dördüncü
kuvvetle birinci kuvvet arasında gidip gelen medya, so-
runların ve çözümlerin parçası olmaya devam ediyor...
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 4 yıl gazetecilik
üzerine ders verdim. Deyim yerindeyse hem öğrettim
hem öğrendim. Bir konuyu alabildiğince iyi anlatmak
için çabaya girişmek aynı zamanda öğrenmek...
O günlerde özel ve kamu yayıncılığı tartışmalarına iliş-
kin yayınları okumayı aynı zamanda “öğrencilere kar-
şı sorumluluk” olarak ayrı bir iş edinmiştim...
Batı, medyadaki gelişimi ilginç çelişkilerle karşıladı.
Televizyon yayıncılığında üç önemli sınırlama söz ko-
nusuydu:
1. Şiddet
2. Cinsellik
3. Kişilik hakları.
Bu üç konudaki ilkelere uymayan yayın organına li-
sans iptali dahil her türlü ceza uygulanabiliyordu.
Bunlar bugün de geçerli olan ilkeler.
Ancak zamanla ülke yönetimleri şunu düşünmeye
başladılar:
Özel televizyon yayıncılığı çok hızlı gelişiyor, büyü-
yor. Doğal olarak da daha etkili hale geliyor. Bu etkinlik
ülke yönetimine de hükmeder hale gelebilir. Ne yap-
malı?
Soruya verilen t-onlarca yanıt iki temel gruba ayrı-
lıyordu:
1. Sınırlandırmalı
2. Yönlendirmeli
Sınırlandırma sözcüğü kulağa hoş gelmiyor. İçinde
yasakları, hatta sansürü bile barındırıyor. Bu düşünce
başlangıçta benimsense de zamanla ikinci plana düş-
tü.
Yönlendirme hem itici değildi hem de yapıcı bir içe-
rik taşıyordu.
Böylece medya sahipliğine yönelik sınırlandırmalar
da ülkelere göre değişen oranlarda azaltıldı.
Özünde yönlendirme de çok göreceli bir kavram. Uy-
gulamaya göre sınırlamadan bile tehlikeli olabilir. Bu-
nun değişik örnekleri de yaşandı...
Türkiye yukarıda anlattıklarımızın neresine oturuyor.
Gerçekçi paylaşmak gerekirse hiçbir yerine...
İktidarlara göre farklı gelişim gösteren bir medya dün-
yası ile karşı karşıyayız. Türkiye’deki tüm bölünmüş-
lüklerden payını alan medya ne yazık ki, bunları gi-
dermek yönünde işlev üstlenmiyor.
Genel anlamda ortak değerlerini öne çıkaran bir med-
ya anlayışı yok.
Örneğin komşumuz Yunanistan’da, Kıbrıs konusu
gündeme geldiğinde iktidar yanlısı ya da muhalefet yan-
lısı fark etmez, tüm yayın organları birbirine yakın ta-
vır alır. En azından çatışmalı bir karşıtlık olmaz.
Türkiye’de ise tam tersi bir tablo var.
İletişim Fakültesi öğrencilerine şunu söylemiştim:
“Gelinen noktada, hükümetinden ordusuna, üniver-
sitelerinden sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesim
bir medya planlaması da yapmak zorundadır. Bu an-
lamda etkinliği artan bir meslek seçmiş bulunuyorsu-
nuz. Ancak şu soru hâlâ yanıtsızdır; herkes medya sa-
hibi olmak isterken medya ve gazeteciler kimliklerini ko-
ruyabilecek mi?”
Tıpkı içinden geçmekte olduğumuz çatışma ortamı
gibi her kesimin farklı yanıtlar vereceği bir soru...
Medya kendi kimliğini yitirirse Türkiye’nin kimliğini
nasıl koruyacak, savunacak, anlatacak?
Türkiye’nin ortak değerlerinin yıpranmasının, kuru-
luş temellerinin sallanmasının önemli bir nedeni de bu
soruda gizli.
Medya gerçekten çok önemli bir güç, ama şu sap-
tamayı yapıp devamını ayrı bir yazı konusu yapalım.
Medya gücü yok, güçlerin medyası var!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Askeri savcılar (Genelkurmay Başkanı), Albay Çi-
çek hakkında soruşturma açılmasına gerek görme-
di, malum belgenin sahteliğine inandığını açıkladı.
Asker, sivil savcılardan, malum belgeyi (kâğıt par-
çasını) kimin veya kimlerin düzenlediğini bulmaları-
nı istiyor.
Oysa, sivil -Ergenekon- savcılarının, görüş ve ka-
nıları askerin tam tersi yönde...
Savcılık, malum belgenin ve altındaki imzanın Al-
bay Çiçek’e ait olduğuna inanıyor. Tutuklanmasını zo-
runlu görüyor.
Savcılık malum belgenin gerçek olduğuna inandı-
ğı için, düzenleyenleri bulmayı öngören çaba içinde
de değil.
Askere sivil yargı yolunu açan yasanın Çankaya’nın
onayından geçmediği, henüz kesinleşmediği bir sı-
rada…
AKP iktidarı muradına eriyor.
Nasıl mı? Sivil savcılar, sivil mahkemeler: Öteden
beri AKP’nin gündeminde olan Silahlı Kuvvetler’de
(darbe diye suçlanacak kişileri) bir ihbar mektubu, bir
gizli tanıdığın itirafı, bir sahte belgeyle…
Sivil yargıya göndermeyi öngören yasa Çankaya’nın
onayından geçmeden, Resmi Gazete’de yayımlanıp
yürürlüğe girmeden, gerekli gördükleri uygulamala-
rı yerine getiriyorlar.
Bu olayı, Batı (AB) kriterleri doğrultusunda hukuksal
düzenleme mi, yoksa sivil iktidar kadrosunun askerle
zıtlaşması diye mi, nasıl değerlendireceğiz?
Hürriyet, MGK bildirisindeki kısa paragrafa daya-
nak manşetinde, “Bu sese dikkat” diyor.
O paragraf şöyle: MGK’de, “devletimizin kurumlarını
yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve
düşünceler dile getirilmiş, bu tür faaliyetlerin ülkemize
bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir.”
Ha, demek ki, askeri sivil yargıya gönderen yasa
değişikliğini bir gece yarısı şapkadan tavşan çıkarır
gibi gerçekleştiren AKP’nin hiç ama hiç sorumlulu-
ğu, kabahati yok!
Demek ki, bu yasanın askerle sivili birbirine düşü-
receği kaygısını dile getiren az sayıdaki sağduyulu ga-
zeteler, gazeteciler suçlu!
Ordu düşmanlığında taraf olan bir kısım medyadan
söz ediliyorsa, o zaman bildirideki paragrafa medyanın
tümünü suçlamak yerine kimi gazeteler veya gaze-
teciler ifadesinin konulması gerekirdi.
MGK sekiz saat sürmüş, fakat üyeler dağıldıktan
sonra Çankaya’daki AKP’linin, Başbakan’ın, Genel-
kurmay Başkanı ile Adalet Bakanı’nın katıldığı bir baş-
ka toplantı daha yapılmış.
Kurulda o söylenmiş, bu söylenmiş.
Kuşkusuz medyanın mini zirve adını taktığı top-
lantıda askerin haklı şikâyetini giderecek bir formül
arandı.
Henüz bu formül bulunmadı ama… yeni bir dü-
zenlemeye gereksinildiğinde görüş birliğine varıldı-
ğını söylemek herhalde yanlış olmayacak.
Fikret Bila’nın dört dörtlük, meslektaşlarını kıs-
kandıracak atlatma haberi, Adalet, Milli Savunma ba-
kanlıkları ve Genelkurmay hukukçularının bir arada
yürüteceği bir çalışmadan söz ediyor.
Çalışmanın sonuçlarına göre Çankaya malum ya-
sayı ya tümüyle onaylayacak ya da…
Muhalefetin de mutabık olduğu askeri mahkeme-
lerde sivillerin yargılanmasını engelleyen maddeyi
onaylayacak...
Kurumlar arasındaki gerginliği giderecek bir formül
bulunması için askeri sivil yargıya gönderen maddeyi
TBMM’ye geri gönderecek…
Tabii şayet gerçekten yukarıdaki dar toplantıda va-
rılan karar bu içerikte ise…
Bir gece yarısı darbesine girişileceği yerde yapıl-
mak istenilen değişiklik daha önce Genelkurmay ile
görüşülseydi… karşılıklı onca tartışmaya, sert açık-
lamalara gerek kalmazdı ama…
Ulusal irade şaşkını... İktidar kafası bu işte. Nato
mermer nato kafa!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
İstanbul PB 30
Edirne PB 33
Kocaeli PB 32
Çanakkale PB 29
İzmir B 34
Manisa B 36
Aydın B 37
Denizli B 37
Zonguldak PB 27
Sinop PB 26
Samsun PB 29
Trabzon Y 26
Giresun PB 26
Ankara PB 33
Eskişehir Y 31
Konya PB 33
Sıvas PB 30
Antalya B 32
Adana B 35
Mersin B 32
Diyarbakır B 38
Şanlıurfa B 39
Mardin B 37
Siirt B 37
Hakkâri B 27
Van B 26
Kars PB 25
Oslo PB 27
Helsinki PB 21
Stockholm PB 38
Londra Y 29
Amsterdam PB 26
Brüksel PB 27
Paris PB 29
Bonn Y 24
Münih Y 24
Berlin PB 27
Budapeşte Y 29
Madrid B 36
Viyana Y 26
Belgrad Y 24
Sofya Y 25
Roma Y 26
Atina Y 31
Zürih Y 27
Moskova PB 24
Aşkabat B 31
Astana Y 24
Taşkent PB 35
Bakû PB 27
Bişkek PB 31
Tiflis Y 32
Kahire B 37
Şam B 38
Ülkemizin kuzey ke-
simleri parçalı bu-
lutlu; Doğu Karade-
niz kıyıları ile Bolu,
Çankırı, Eskişehir ve
Bilecik çevreleri kısa
süreli ve yerel olmak
üzere sağanak ve
gök gürültülü sağa-
nak yağmurlu, diğer
yerler az bulutlu ve
açık geçecek.
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE
8 HABERLERİN DEVAMI
Avrupa Birliği askeri yargının
yetkilerinin daraltılmasından ya-
na.
Tamam, buna bir diyecek
yok…
Peki aynı Avrupa Birliği sivil
yargı için ne diyor?
Sivil yargının bağımsız olma-
dığını söylüyor…
Yargı bağımsızlığının sağlan-
ması için önlem alınmasını isti-
yor…
İktidarın kulakları ise sivil yar-
gı konusundaki önerilere tıkalı.
Gerçekliği tartışmalı fotokopi
yazısı hakkında koparılan fırtı-
nayla oluşturulan kamuoyu üze-
rinden, yasama usullerine hiç de
uygun olmayan düzenlemeler
yapılıyor…
Askeri yargının yetkileri da-
raltılıyor…
Sivil yargının yetkileri geniş-
letiliyor…
Askerlerin hangi rütbede ve
makamda olursa olsun sivil
mahkemelerde yargılanmaları-
nın yolu açılıyor…
Kayseri olayında görüldüğü
gibi, ordu içinde sahte belge
üretenlerin yargılanmasında si-
viller askeri yargı dışına çıkartı-
lıyor…
Gülen cemaatinin Kayseri
olayına karışmış sivil müritlerinin
askeri mahkemede yargılan-
malarının önü kesiliyor.
Hiç kimse sivil yargının ba-
ğımsızlığı üzerinde durmuyor…
Oysa sivil yargı Adalet Ba-
kanı’nın ve Adalet Bakanlığı
Müsteşarı’nın etkisi altında.
Tüm yargıyı düzenleyen Hâ-
kimler Savcılar Yüksek Kuru-
lu’nun (HSYK) başkanı Adalet
Bakanı’dır.
Müsteşar kurulun doğal üye-
sidir.
Sanki bu yetmiyormuş gibi,
yargıyı denetleyen Teftiş Kurulu
da doğrudan Adalet Bakanı’na
bağlıdır.
Bakan ve Müsteşar
HSYK’den çıkarılmadıkça…
Teftiş Kurulu doğrudan
HSYK’ye bağlanmadıkça…
HSYK, idari ve mali özerkliğe
kavuşturulmadıkça…
Türkiye’de sivil yargı ba-
ğımsız olamaz!
Ben gerek NTV’deki Yorum
Farkı programında gerekse bu
sütunda defalarca bu sorunu di-
le getirdim…
Hemen hemen hiçbir konuda
anlaşamadığımız Mehmet Bar-
las da bu konuda bana tümüy-
le katıldı…
Yetkililerden, iktidardan ne
bir ses ne bir nefes…
Şimdi askeri yargıya saldır-
makta şahin kesilenlerden de
tek bir sözcük veya tek bir sa-
tır destek gelmedi…
Türkiye’deki yargının güncel
sorunu ise sıkıyönetim mah-
kemelerindeki yargılamalar de-
ğil, şu sırada malum dava…
Türkiye’deki baroları bile aya-
ğa kaldıran, ortak bildiri yayım-
lamalarına yol açan, kamu vic-
danını zedeleyen hukuksuz-
luklar, askeri mahkemelerde
değil, malum dava dolayısıyla
sivil bir yargılamada gündeme
geliyor…
Bu arada milletvekillerinin do-
kunulmazlık zırhı tüm kalınlığını
koruyor…
Sivil bürokratların yargılan-
maları da izne bağlı…
RTÜK Başkanı Zahid Akman
yargılanamıyor…
Akıl…
Mantık…
Ahlak…
Vicdan…
Hukuk…
Demokrasi…
İlkeler…
Yargı bağımsızlığı…
Nerede?!
Neredesiniz demokrasi şam-
piyonları?
NEREDESİNİZ?!
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Sivil Yargı Bağımsız mı?
ekongar@cumhuriyet.com.tr
www.kongar.org
Dink davasına birleştirme istemi
İstanbul Haber Servisi - Hrant Dink da-
vasõ avukatlarõndan Fethiye Çetin, cinayet-
le bağlantõlõ olarak Trabzon’da yürütülen jan-
darma davasõ ile İstanbul’da yürüyen Hrant
Dink cinayeti davalarõnõn birleştirilmesi yö-
nündeki istemlerinin reddedildiğine dikkat
çekti. Çetin, “Bilmediğimiz bir irade, Dink
cinayeti davasının sınırlarını çiziyor. Ci-
nayette sorumluluğu olduğu düşünülen bir
tek polis memuru bile yargılanmıyor. Da-
vada, devletin rolü ortaya çıkmazsa adli-
yede 5 sanıkla birlikte kalırız” diye konuştu.
Hrant Dink Davasõ İzleme Grubu, dava-
nõn 2. yõldönümü nedeniyle bir dizi etkinlik
düzenleme kararõ aldõ.
Dink’in ölümünün üzerinden 2 buçuk yõl
geçmesine karşõn cinayetin asõl sorumlularõnõn
yakalanmadõğõna dikkat çekmek isteyen
grup üyeleri ve Dink’in yakõn dostlarõ, 4 Tem-
muz Cumartesi günü saat 18.30’da Galata-
saray Meydanõ’nda “Hrant Dink için Vic-
dan Zinciri” oluşturacak. Davanõn açõldõğõ
6 Temmuz tarihinin yõldönümüde ise Beşiktaş
Meydanõ’nda saat 10.00’da davadaki eksik-
liklere dikkat çekmek için açõklama yapa-
caklar.
Avukat Fethiye Çetin, dava sürecine iliş-
kin yaptõğõ değerlerdirmede, Hrant Dink’in
ölümünün üzerinden 2 buçuk yõl geçmesine
karşõn cinayetin temelinde yatan gerçeğin or-
taya çõkarõlmadõğõnõ belirterek duruşmalar-
daki taleplerin mahkeme heyetince redde-
dildiğini söyledi. Çetin, iki yõldõr süren da-
vaya ilişkin özetle şu noktalara dikkat çek-
ti: “Hrant ölümünden önce Şubat 2004’te
İstanbul Valiliği’ne çağırıldığına ilişkin bir
yazı yazmıştı. Bu yazısında ‘Dikkatli ol-
malõyõm, haddimi bilmeliyim, arkasõ hiç de
iyi olmaz’ demişti. Öyle de oldu. Biz vali-
likteki bu görüşme hakkında ve görüşmeye
katılanların tespitini istedik ama redde-
dildi. Hayal’in Elazığ’a, Erzurum’a gitti-
ği ifadelerde ve teftiş kuruluna verilen gö-
rüşler de var. Ancak Trabzon Emniyet İs-
tihbarat Müdürlüğü, Hayal’in Bursa’dan
başka bir yere gitmediğini söylüyor. Ağır
ceza savcılarının yetkileri son derece ge-
niş olmasına karşın, Başbakanlık Teftiş
Kurulu müfettişleri daha fazla bilgiye
ulaştılar. Hayal’in Mcdonald’s bomba-
laması ardından emniyetin ‘Cihat Bölge-
leriyle İrtibatlõ Kişiler Listesi’ alınıyor. Bu
listedekilerin sıkı takipte olması gerekir an-
cak hiçbir bilgi verilmiyor. Hayal’in Dink
cinayeti öncesi Agos gazetesinin yerine iliş-
kin krokilere de sahip olduğu ortaya çık-
tı. Hayal, bu konuda eğitimliydi. Milli İs-
tihbarat Teşkilatı (MİT) cinayet süresin-
de ne yapıyordu? Sonrasında ne yaptı. Bu-
nu da bilmek istiyoruz.
BİTLİS (Cumhuriyet)
- Bitlis’in Tatvan ilçe-
sinde Tatvan Kayma-
kamlõğõ ile DTP’li Bele-
diye tarafõndan bu yõl
41’incisi düzenlenen
“Tatvan Doğu Anadolu
Fuarı”nda DTP’lilerin
“devrim şehitleri için 1
dakikalık saygı duru-
şunda” bulunmasõ krize
neden oldu.
DTP’li Muş milletve-
killeri Sırrı Sakık ve Nu-
ri Yaman, DTP’li Bitlis
Milletvekili Nezir Ka-
rabaş ile partililer saygõ
duruşunda bulunurken
Kaymakam Orhan Şefik
Güldibi ile kurum amir-
leri, bazõ sivil toplum ör-
gütü temsilcileri ayağa
kalkmadõ. Kortej yürü-
yüşü sõrasõnda ise orga-
nizatör firmanõn yetkilisi
olduğu ileri sürülen Hül-
ya Dağ, sadece fuar bay-
raklarõnõn taşõnmasõ ge-
rektiğini belirterek Türk
bayrağõnõn kaldõrõlmasõ
istedi. Fuarõn açõlõşõnda da
İstiklal Marşõ okunma-
masõ dikkat çekti. Fua-
rõn açõlõşõna DTP millet-
vekilleri, Kaymakam Or-
han Şefik Güldibi, DTP’li
İlçe Belediye Başkanõ
Abdullah Ok ve yaklaşõk
1500 kişi katõldõ. Ok,
kürsüye Kürtçe anonsla
davet edildi. Ok’un ar-
dõndan Kaymakam Gül-
dibi, önce Kürtçe, daha
sonra da Türkçe anons
edilerek kürsüye çağrõldõ.
Sanat Kurumu tiyatro ödülleri
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sanat
Kurumu 2008-2009 tiyatro sezonu ödülleri belir-
lendi. Yapõlan değerlendirme sonucunda, “En İyi
Oyun Yazarõ” dalõnda ödüle değer bir çalõşma bu-
lunamadõ. “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisinde
“Galilei’nin Yaşamõ” oyunundaki performansõyla
Tamer Levent ve “Deliler Boşandõ” isimli yapõt-
taki başarõsõyla Bülent Yõldõran ödüllendirildi. Bu
dalda, ayrõca “Korkuyu Beklerken” oyunundaki
başarõlõ yorumu nedeniyle M. Nurkut İlhan övgü-
ye değer bulundu. “En İyi Kadõn Oyuncu” dalõn-
da “Sokrates’in Son Gecesi” ile Melek Baykal,
“Fosforlu Cevriye” ile Nermin Uğur Bakõr ödül
kazanõrken, “Eşik” yapõtõndaki performansõyla
Deniz Gökçe Kayhan övgüye değer bulundu.
Akaryakıt bayileri tepkili
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye
Akaryakõt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşve-
ren Sendikasõ (TABGİS) ile Petrol Ürünleri İşve-
renler Sendikasõ (PUİS) tarafõndan, Enerji Piyasa-
sõ Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) akaryakõtta
tavan fiyat uygulamasõna ilişkin olarak “Türkiye
Akaryakõt Bayileri Toplantõsõ” düzenlendi. PUİS
Başkanõ Muhsin Alkan, akaryakõt dağõtõm ve bayi
satõşlarõna yönelik tavan fiyat uygulamasõna iliş-
kin olarak, “Bayinin 3 kuruşluk kârõna göz dikil-
mesini anlamak cidden mümkün değildir” dedi.
Trafikte ağır bilanço: 32 ölü
Yurt Haberleri Servisi - Yurt genelinde
dün meydana gelen trafik kazalarõnda 32 kişi ya-
şamõnõ yitirdi. Kazalarda 118 kişi de yaralandõ.
Akdeniz’de 6.2’lik deprem
İstanbul Haber Servisi - Akdeniz’de Gi-
rit’in güneyinde 6.2 büyüklüğünde deprem mey-
dana geldi. Depremin, gözlemsel şiddet skalasõn-
da ‘şiddetli’ grubuna girdiği kaydedildi.
Gazetemize molotof
saldırısı davası
İstanbul Haber Servisi - Gazetemize 29 Mart
2008 tarihinde düzenlenen molotoflu saldõ-
rõyla ilgili davada, saldõrõyõ düzenlemekten
42 yõla kadar hapsi istenen sanõk Bedirhan
Şinal, “Eylem talimatını Eyüp Ülkü Ocak-
ları Başkanı Bora Ballõ ve Seyhun Zaim
verdi. Bana bu eylemden dolayı maddi im-
kân sağlayacaklarını söylediler. Parayla
anneanneme ev almayı düşünüyordum”
dedi. Sanõk avukatõ Emin Emir’in Şinal’in
akli dengesinin yerinde olmadõğõnõ söylemesi
üzerine duruşma salonunda gergin anlar ya-
şandõ. Sanõk Şinal, küfrederek avukatõn üze-
rine yürüdü ve sanõk yakõnlarõ ile de kavga
etti. 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki duruş-
maya tutuklu sanõklardan Bedirhan Şinal,
Bayram Demir, Seyhun Zaim, Boğaç Ka-
an Murathan, Fatih Derdiyok, Murat Ap-
lak, Bora Ballı ve sanõk avukatlarõ ile müda-
hil avukatlar katõldõ. Tutuksuz sanõk Oğuz-
han Aslan ise duruşmaya gelmedi. Duruş-
mada ifadesi alõnan sanõk Demir, üzerine atõlõ
suçu kabul etmediğini, Sedat Peker’in ada-
mõ olduğu iddia edilen sanõk Murathan’õ da
tanõmadõğõnõ söyledi. Sanõk Zaim de sanõk
Şinal’i tanõdõğõnõ ancak samimiyetinin olma-
dõğõnõ belirterek “Şinal ile birlikte herhangi
bir şekilde suç işlemem söz konusu değil-
dir” dedi. Sanõk Murathan da sanõklarõn hiç-
birini tanõmadõğõnõ iddia etti. Sanõk Şinal sa-
vunmasõnõ mahkemeye yazõlõ olarak sundu.
Şinal dilekçesinde, eylem için kendisine sa-
nõk Ballõ ve sanõk Zaim’in maddi yardõmda
bulunacaklarõnõ söylediklerini ve olaydan do-
layõ çok pişman olduğunu anllatõ. Gazetemiz
avukatlarõ Akın Atalay ve Bülent Utku ile
gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un
avukatõ Fikret İlkiz’in müdahillik taleplerini
kabul eden mahkeme, duruşmayõ erteledi.
Avukat Fethiye Çetin, bir tek polis memurunun bile yargõlanmadõğõnõ belirterek
Dink davasõnõn sõnõrlarõnõn bilinmeyen bir irade tarafõndan çizildiğini söyledi
Kanal 7’nin dõş haberler müdürü Turan kanal koordinatörü oldu
TRT’ye El Ezher’li müdür
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - TRT’de Arapça yayõn ya-
pacak kanalõn koordinatörlüğü-
ne, AKP’ye yakõnlõğõ ile bilinen
Kanal 7’nin dõş haberler müdürü
Sefer Turan getirildi. Turan’õn
Mõsõr’daki El Ezher Üniversite-
si’nde eğitim gördüğü öğrenildi.
Turan’õn bitirdiği üniversitenin
denkliği Türkiye’de Yükseköğ-
retim Kurulu (YÖK) tarafõndan ka-
bul edilmiyor. CHP konuyu Mec-
lis gündemine taşõdõ.
TRT’de dinci kadrolaşma sürü-
yor. Daha önce çeşitli medya or-
ganlarõndan TRT’ye çok sayõda
kişi atanmõştõ. Bunun yanõ sõra es-
kiden Diyanet Vakfõ’nda muhase-
beci olarak görev yapan Hasan
Bahçivan da muhasebe ve finans-
man dairesi başkanlõğõna müdür ol-
muştu. TRT’ye şimdi de Mõsõr’daki
El Ezher Üniversitesi’nden me-
zun olan bir müdür getirildi.
AKP’ye yakõnlõğõ ile bilinen Kanal
7’nin dõş haberler müdürü Turan,
bundan sonra TRT’de Arapça ya-
yõn yapacak kanalõn koordinatörü
olarak görev yapacak.
Haber-Sen Genel Başkanõ Ali
Yılbaşı “TRT’nin yayın üniteleri
tarikat destekli medya kuruluş-
larından transfer edilenler tara-
fından yönetiliyor. TRT’nin
programları, haberleri bu kişiler
tarafından hazırlanıyor” dedi.
CHP Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk Devlet Bakanõ ve
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç’õn yanõtlamasõ istemiyle
verdiği soru önergesinde şu soru-
larõ yöneltti: “Sefer Turan’ın lise
mezunu olduğu doğru mudur?
Mısır’daki şeriatçı üniversite El
Ezher’den mezun olduğu doğru
mudur? Şu anda TRT’den en
yüksek maaş alan kişinin Sefer
Turan olduğu doğru mudur?”
Ordu’nun Fatsa ilçesine bağlı Yalıköy Belediyesi’nin davetlisi ola-
rak Ordu’ya giden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ka-
labalık bir grup tarafından karşılandı. Fındık üreticilerine ses-
lenen Sarıgül, halkın sorunlarının giderek ağırlaştığını belirtti.
İktidar ve muhalefete yüklenen Sarıgül, “Ya Türkiye’nin so-
runlarını çözün ya da 18 ay sonra biz çözeceğiz. Tüm bu sıkın-
tılara çare olmak için Türkiye Değişim Hareketi olarak ülkemizin
her bölgesinde örgütlenme çalışmalarını yapıyoruz. Dipten ge-
len bir dalga var. Bu dalga giderek büyüyecek” dedi.
TATVAN
Saygı
duruşu
krizi
Sarõgül’den
‘Değişim
Hareketi’