26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada çağı ve bunun en önemli aracı da medya... Dördüncü kuvvetle birinci kuvvet arasında gidip gelen medya, so- runların ve çözümlerin parçası olmaya devam ediyor... Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 4 yıl gazetecilik üzerine ders verdim. Deyim yerindeyse hem öğrettim hem öğrendim. Bir konuyu alabildiğince iyi anlatmak için çabaya girişmek aynı zamanda öğrenmek... O günlerde özel ve kamu yayıncılığı tartışmalarına iliş- kin yayınları okumayı aynı zamanda “öğrencilere kar- şı sorumluluk” olarak ayrı bir iş edinmiştim... Batı, medyadaki gelişimi ilginç çelişkilerle karşıladı. Televizyon yayıncılığında üç önemli sınırlama söz ko- nusuydu: 1. Şiddet 2. Cinsellik 3. Kişilik hakları. Bu üç konudaki ilkelere uymayan yayın organına li- sans iptali dahil her türlü ceza uygulanabiliyordu. Bunlar bugün de geçerli olan ilkeler. Ancak zamanla ülke yönetimleri şunu düşünmeye başladılar: Özel televizyon yayıncılığı çok hızlı gelişiyor, büyü- yor. Doğal olarak da daha etkili hale geliyor. Bu etkinlik ülke yönetimine de hükmeder hale gelebilir. Ne yap- malı? Soruya verilen t-onlarca yanıt iki temel gruba ayrı- lıyordu: 1. Sınırlandırmalı 2. Yönlendirmeli Sınırlandırma sözcüğü kulağa hoş gelmiyor. İçinde yasakları, hatta sansürü bile barındırıyor. Bu düşünce başlangıçta benimsense de zamanla ikinci plana düş- tü. Yönlendirme hem itici değildi hem de yapıcı bir içe- rik taşıyordu. Böylece medya sahipliğine yönelik sınırlandırmalar da ülkelere göre değişen oranlarda azaltıldı. Özünde yönlendirme de çok göreceli bir kavram. Uy- gulamaya göre sınırlamadan bile tehlikeli olabilir. Bu- nun değişik örnekleri de yaşandı... Türkiye yukarıda anlattıklarımızın neresine oturuyor. Gerçekçi paylaşmak gerekirse hiçbir yerine... İktidarlara göre farklı gelişim gösteren bir medya dün- yası ile karşı karşıyayız. Türkiye’deki tüm bölünmüş- lüklerden payını alan medya ne yazık ki, bunları gi- dermek yönünde işlev üstlenmiyor. Genel anlamda ortak değerlerini öne çıkaran bir med- ya anlayışı yok. Örneğin komşumuz Yunanistan’da, Kıbrıs konusu gündeme geldiğinde iktidar yanlısı ya da muhalefet yan- lısı fark etmez, tüm yayın organları birbirine yakın ta- vır alır. En azından çatışmalı bir karşıtlık olmaz. Türkiye’de ise tam tersi bir tablo var. İletişim Fakültesi öğrencilerine şunu söylemiştim: “Gelinen noktada, hükümetinden ordusuna, üniver- sitelerinden sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesim bir medya planlaması da yapmak zorundadır. Bu an- lamda etkinliği artan bir meslek seçmiş bulunuyorsu- nuz. Ancak şu soru hâlâ yanıtsızdır; herkes medya sa- hibi olmak isterken medya ve gazeteciler kimliklerini ko- ruyabilecek mi?” Tıpkı içinden geçmekte olduğumuz çatışma ortamı gibi her kesimin farklı yanıtlar vereceği bir soru... Medya kendi kimliğini yitirirse Türkiye’nin kimliğini nasıl koruyacak, savunacak, anlatacak? Türkiye’nin ortak değerlerinin yıpranmasının, kuru- luş temellerinin sallanmasının önemli bir nedeni de bu soruda gizli. Medya gerçekten çok önemli bir güç, ama şu sap- tamayı yapıp devamını ayrı bir yazı konusu yapalım. Medya gücü yok, güçlerin medyası var! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Askeri savcılar (Genelkurmay Başkanı), Albay Çi- çek hakkında soruşturma açılmasına gerek görme- di, malum belgenin sahteliğine inandığını açıkladı. Asker, sivil savcılardan, malum belgeyi (kâğıt par- çasını) kimin veya kimlerin düzenlediğini bulmaları- nı istiyor. Oysa, sivil -Ergenekon- savcılarının, görüş ve ka- nıları askerin tam tersi yönde... Savcılık, malum belgenin ve altındaki imzanın Al- bay Çiçek’e ait olduğuna inanıyor. Tutuklanmasını zo- runlu görüyor. Savcılık malum belgenin gerçek olduğuna inandı- ğı için, düzenleyenleri bulmayı öngören çaba içinde de değil. Askere sivil yargı yolunu açan yasanın Çankaya’nın onayından geçmediği, henüz kesinleşmediği bir sı- rada… AKP iktidarı muradına eriyor. Nasıl mı? Sivil savcılar, sivil mahkemeler: Öteden beri AKP’nin gündeminde olan Silahlı Kuvvetler’de (darbe diye suçlanacak kişileri) bir ihbar mektubu, bir gizli tanıdığın itirafı, bir sahte belgeyle… Sivil yargıya göndermeyi öngören yasa Çankaya’nın onayından geçmeden, Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girmeden, gerekli gördükleri uygulamala- rı yerine getiriyorlar. Bu olayı, Batı (AB) kriterleri doğrultusunda hukuksal düzenleme mi, yoksa sivil iktidar kadrosunun askerle zıtlaşması diye mi, nasıl değerlendireceğiz? Hürriyet, MGK bildirisindeki kısa paragrafa daya- nak manşetinde, “Bu sese dikkat” diyor. O paragraf şöyle: MGK’de, “devletimizin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve düşünceler dile getirilmiş, bu tür faaliyetlerin ülkemize bir fayda sağlamayacağı teyit edilmiştir.” Ha, demek ki, askeri sivil yargıya gönderen yasa değişikliğini bir gece yarısı şapkadan tavşan çıkarır gibi gerçekleştiren AKP’nin hiç ama hiç sorumlulu- ğu, kabahati yok! Demek ki, bu yasanın askerle sivili birbirine düşü- receği kaygısını dile getiren az sayıdaki sağduyulu ga- zeteler, gazeteciler suçlu! Ordu düşmanlığında taraf olan bir kısım medyadan söz ediliyorsa, o zaman bildirideki paragrafa medyanın tümünü suçlamak yerine kimi gazeteler veya gaze- teciler ifadesinin konulması gerekirdi. MGK sekiz saat sürmüş, fakat üyeler dağıldıktan sonra Çankaya’daki AKP’linin, Başbakan’ın, Genel- kurmay Başkanı ile Adalet Bakanı’nın katıldığı bir baş- ka toplantı daha yapılmış. Kurulda o söylenmiş, bu söylenmiş. Kuşkusuz medyanın mini zirve adını taktığı top- lantıda askerin haklı şikâyetini giderecek bir formül arandı. Henüz bu formül bulunmadı ama… yeni bir dü- zenlemeye gereksinildiğinde görüş birliğine varıldı- ğını söylemek herhalde yanlış olmayacak. Fikret Bila’nın dört dörtlük, meslektaşlarını kıs- kandıracak atlatma haberi, Adalet, Milli Savunma ba- kanlıkları ve Genelkurmay hukukçularının bir arada yürüteceği bir çalışmadan söz ediyor. Çalışmanın sonuçlarına göre Çankaya malum ya- sayı ya tümüyle onaylayacak ya da… Muhalefetin de mutabık olduğu askeri mahkeme- lerde sivillerin yargılanmasını engelleyen maddeyi onaylayacak... Kurumlar arasındaki gerginliği giderecek bir formül bulunması için askeri sivil yargıya gönderen maddeyi TBMM’ye geri gönderecek… Tabii şayet gerçekten yukarıdaki dar toplantıda va- rılan karar bu içerikte ise… Bir gece yarısı darbesine girişileceği yerde yapıl- mak istenilen değişiklik daha önce Genelkurmay ile görüşülseydi… karşılıklı onca tartışmaya, sert açık- lamalara gerek kalmazdı ama… Ulusal irade şaşkını... İktidar kafası bu işte. Nato mermer nato kafa! ankcum@cumhuriyet.com.tr İstanbul PB 30 Edirne PB 33 Kocaeli PB 32 Çanakkale PB 29 İzmir B 34 Manisa B 36 Aydın B 37 Denizli B 37 Zonguldak PB 27 Sinop PB 26 Samsun PB 29 Trabzon Y 26 Giresun PB 26 Ankara PB 33 Eskişehir Y 31 Konya PB 33 Sıvas PB 30 Antalya B 32 Adana B 35 Mersin B 32 Diyarbakır B 38 Şanlıurfa B 39 Mardin B 37 Siirt B 37 Hakkâri B 27 Van B 26 Kars PB 25 Oslo PB 27 Helsinki PB 21 Stockholm PB 38 Londra Y 29 Amsterdam PB 26 Brüksel PB 27 Paris PB 29 Bonn Y 24 Münih Y 24 Berlin PB 27 Budapeşte Y 29 Madrid B 36 Viyana Y 26 Belgrad Y 24 Sofya Y 25 Roma Y 26 Atina Y 31 Zürih Y 27 Moskova PB 24 Aşkabat B 31 Astana Y 24 Taşkent PB 35 Bakû PB 27 Bişkek PB 31 Tiflis Y 32 Kahire B 37 Şam B 38 Ülkemizin kuzey ke- simleri parçalı bu- lutlu; Doğu Karade- niz kıyıları ile Bolu, Çankırı, Eskişehir ve Bilecik çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağa- nak yağmurlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2009 PERŞEMBE 8 HABERLERİN DEVAMI Avrupa Birliği askeri yargının yetkilerinin daraltılmasından ya- na. Tamam, buna bir diyecek yok… Peki aynı Avrupa Birliği sivil yargı için ne diyor? Sivil yargının bağımsız olma- dığını söylüyor… Yargı bağımsızlığının sağlan- ması için önlem alınmasını isti- yor… İktidarın kulakları ise sivil yar- gı konusundaki önerilere tıkalı. Gerçekliği tartışmalı fotokopi yazısı hakkında koparılan fırtı- nayla oluşturulan kamuoyu üze- rinden, yasama usullerine hiç de uygun olmayan düzenlemeler yapılıyor… Askeri yargının yetkileri da- raltılıyor… Sivil yargının yetkileri geniş- letiliyor… Askerlerin hangi rütbede ve makamda olursa olsun sivil mahkemelerde yargılanmaları- nın yolu açılıyor… Kayseri olayında görüldüğü gibi, ordu içinde sahte belge üretenlerin yargılanmasında si- viller askeri yargı dışına çıkartı- lıyor… Gülen cemaatinin Kayseri olayına karışmış sivil müritlerinin askeri mahkemede yargılan- malarının önü kesiliyor. Hiç kimse sivil yargının ba- ğımsızlığı üzerinde durmuyor… Oysa sivil yargı Adalet Ba- kanı’nın ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın etkisi altında. Tüm yargıyı düzenleyen Hâ- kimler Savcılar Yüksek Kuru- lu’nun (HSYK) başkanı Adalet Bakanı’dır. Müsteşar kurulun doğal üye- sidir. Sanki bu yetmiyormuş gibi, yargıyı denetleyen Teftiş Kurulu da doğrudan Adalet Bakanı’na bağlıdır. Bakan ve Müsteşar HSYK’den çıkarılmadıkça… Teftiş Kurulu doğrudan HSYK’ye bağlanmadıkça… HSYK, idari ve mali özerkliğe kavuşturulmadıkça… Türkiye’de sivil yargı ba- ğımsız olamaz! Ben gerek NTV’deki Yorum Farkı programında gerekse bu sütunda defalarca bu sorunu di- le getirdim… Hemen hemen hiçbir konuda anlaşamadığımız Mehmet Bar- las da bu konuda bana tümüy- le katıldı… Yetkililerden, iktidardan ne bir ses ne bir nefes… Şimdi askeri yargıya saldır- makta şahin kesilenlerden de tek bir sözcük veya tek bir sa- tır destek gelmedi… Türkiye’deki yargının güncel sorunu ise sıkıyönetim mah- kemelerindeki yargılamalar de- ğil, şu sırada malum dava… Türkiye’deki baroları bile aya- ğa kaldıran, ortak bildiri yayım- lamalarına yol açan, kamu vic- danını zedeleyen hukuksuz- luklar, askeri mahkemelerde değil, malum dava dolayısıyla sivil bir yargılamada gündeme geliyor… Bu arada milletvekillerinin do- kunulmazlık zırhı tüm kalınlığını koruyor… Sivil bürokratların yargılan- maları da izne bağlı… RTÜK Başkanı Zahid Akman yargılanamıyor… Akıl… Mantık… Ahlak… Vicdan… Hukuk… Demokrasi… İlkeler… Yargı bağımsızlığı… Nerede?! Neredesiniz demokrasi şam- piyonları? NEREDESİNİZ?! AYDINLANMA EMRE KONGAR Sivil Yargı Bağımsız mı? ekongar@cumhuriyet.com.tr www.kongar.org Dink davasına birleştirme istemi İstanbul Haber Servisi - Hrant Dink da- vasõ avukatlarõndan Fethiye Çetin, cinayet- le bağlantõlõ olarak Trabzon’da yürütülen jan- darma davasõ ile İstanbul’da yürüyen Hrant Dink cinayeti davalarõnõn birleştirilmesi yö- nündeki istemlerinin reddedildiğine dikkat çekti. Çetin, “Bilmediğimiz bir irade, Dink cinayeti davasının sınırlarını çiziyor. Ci- nayette sorumluluğu olduğu düşünülen bir tek polis memuru bile yargılanmıyor. Da- vada, devletin rolü ortaya çıkmazsa adli- yede 5 sanıkla birlikte kalırız” diye konuştu. Hrant Dink Davasõ İzleme Grubu, dava- nõn 2. yõldönümü nedeniyle bir dizi etkinlik düzenleme kararõ aldõ. Dink’in ölümünün üzerinden 2 buçuk yõl geçmesine karşõn cinayetin asõl sorumlularõnõn yakalanmadõğõna dikkat çekmek isteyen grup üyeleri ve Dink’in yakõn dostlarõ, 4 Tem- muz Cumartesi günü saat 18.30’da Galata- saray Meydanõ’nda “Hrant Dink için Vic- dan Zinciri” oluşturacak. Davanõn açõldõğõ 6 Temmuz tarihinin yõldönümüde ise Beşiktaş Meydanõ’nda saat 10.00’da davadaki eksik- liklere dikkat çekmek için açõklama yapa- caklar. Avukat Fethiye Çetin, dava sürecine iliş- kin yaptõğõ değerlerdirmede, Hrant Dink’in ölümünün üzerinden 2 buçuk yõl geçmesine karşõn cinayetin temelinde yatan gerçeğin or- taya çõkarõlmadõğõnõ belirterek duruşmalar- daki taleplerin mahkeme heyetince redde- dildiğini söyledi. Çetin, iki yõldõr süren da- vaya ilişkin özetle şu noktalara dikkat çek- ti: “Hrant ölümünden önce Şubat 2004’te İstanbul Valiliği’ne çağırıldığına ilişkin bir yazı yazmıştı. Bu yazısında ‘Dikkatli ol- malõyõm, haddimi bilmeliyim, arkasõ hiç de iyi olmaz’ demişti. Öyle de oldu. Biz vali- likteki bu görüşme hakkında ve görüşmeye katılanların tespitini istedik ama redde- dildi. Hayal’in Elazığ’a, Erzurum’a gitti- ği ifadelerde ve teftiş kuruluna verilen gö- rüşler de var. Ancak Trabzon Emniyet İs- tihbarat Müdürlüğü, Hayal’in Bursa’dan başka bir yere gitmediğini söylüyor. Ağır ceza savcılarının yetkileri son derece ge- niş olmasına karşın, Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri daha fazla bilgiye ulaştılar. Hayal’in Mcdonald’s bomba- laması ardından emniyetin ‘Cihat Bölge- leriyle İrtibatlõ Kişiler Listesi’ alınıyor. Bu listedekilerin sıkı takipte olması gerekir an- cak hiçbir bilgi verilmiyor. Hayal’in Dink cinayeti öncesi Agos gazetesinin yerine iliş- kin krokilere de sahip olduğu ortaya çık- tı. Hayal, bu konuda eğitimliydi. Milli İs- tihbarat Teşkilatı (MİT) cinayet süresin- de ne yapıyordu? Sonrasında ne yaptı. Bu- nu da bilmek istiyoruz. BİTLİS (Cumhuriyet) - Bitlis’in Tatvan ilçe- sinde Tatvan Kayma- kamlõğõ ile DTP’li Bele- diye tarafõndan bu yõl 41’incisi düzenlenen “Tatvan Doğu Anadolu Fuarı”nda DTP’lilerin “devrim şehitleri için 1 dakikalık saygı duru- şunda” bulunmasõ krize neden oldu. DTP’li Muş milletve- killeri Sırrı Sakık ve Nu- ri Yaman, DTP’li Bitlis Milletvekili Nezir Ka- rabaş ile partililer saygõ duruşunda bulunurken Kaymakam Orhan Şefik Güldibi ile kurum amir- leri, bazõ sivil toplum ör- gütü temsilcileri ayağa kalkmadõ. Kortej yürü- yüşü sõrasõnda ise orga- nizatör firmanõn yetkilisi olduğu ileri sürülen Hül- ya Dağ, sadece fuar bay- raklarõnõn taşõnmasõ ge- rektiğini belirterek Türk bayrağõnõn kaldõrõlmasõ istedi. Fuarõn açõlõşõnda da İstiklal Marşõ okunma- masõ dikkat çekti. Fua- rõn açõlõşõna DTP millet- vekilleri, Kaymakam Or- han Şefik Güldibi, DTP’li İlçe Belediye Başkanõ Abdullah Ok ve yaklaşõk 1500 kişi katõldõ. Ok, kürsüye Kürtçe anonsla davet edildi. Ok’un ar- dõndan Kaymakam Gül- dibi, önce Kürtçe, daha sonra da Türkçe anons edilerek kürsüye çağrõldõ. Sanat Kurumu tiyatro ödülleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sanat Kurumu 2008-2009 tiyatro sezonu ödülleri belir- lendi. Yapõlan değerlendirme sonucunda, “En İyi Oyun Yazarõ” dalõnda ödüle değer bir çalõşma bu- lunamadõ. “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisinde “Galilei’nin Yaşamõ” oyunundaki performansõyla Tamer Levent ve “Deliler Boşandõ” isimli yapõt- taki başarõsõyla Bülent Yõldõran ödüllendirildi. Bu dalda, ayrõca “Korkuyu Beklerken” oyunundaki başarõlõ yorumu nedeniyle M. Nurkut İlhan övgü- ye değer bulundu. “En İyi Kadõn Oyuncu” dalõn- da “Sokrates’in Son Gecesi” ile Melek Baykal, “Fosforlu Cevriye” ile Nermin Uğur Bakõr ödül kazanõrken, “Eşik” yapõtõndaki performansõyla Deniz Gökçe Kayhan övgüye değer bulundu. Akaryakıt bayileri tepkili ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Akaryakõt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşve- ren Sendikasõ (TABGİS) ile Petrol Ürünleri İşve- renler Sendikasõ (PUİS) tarafõndan, Enerji Piyasa- sõ Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) akaryakõtta tavan fiyat uygulamasõna ilişkin olarak “Türkiye Akaryakõt Bayileri Toplantõsõ” düzenlendi. PUİS Başkanõ Muhsin Alkan, akaryakõt dağõtõm ve bayi satõşlarõna yönelik tavan fiyat uygulamasõna iliş- kin olarak, “Bayinin 3 kuruşluk kârõna göz dikil- mesini anlamak cidden mümkün değildir” dedi. Trafikte ağır bilanço: 32 ölü Yurt Haberleri Servisi - Yurt genelinde dün meydana gelen trafik kazalarõnda 32 kişi ya- şamõnõ yitirdi. Kazalarda 118 kişi de yaralandõ. Akdeniz’de 6.2’lik deprem İstanbul Haber Servisi - Akdeniz’de Gi- rit’in güneyinde 6.2 büyüklüğünde deprem mey- dana geldi. Depremin, gözlemsel şiddet skalasõn- da ‘şiddetli’ grubuna girdiği kaydedildi. Gazetemize molotof saldırısı davası İstanbul Haber Servisi - Gazetemize 29 Mart 2008 tarihinde düzenlenen molotoflu saldõ- rõyla ilgili davada, saldõrõyõ düzenlemekten 42 yõla kadar hapsi istenen sanõk Bedirhan Şinal, “Eylem talimatını Eyüp Ülkü Ocak- ları Başkanı Bora Ballõ ve Seyhun Zaim verdi. Bana bu eylemden dolayı maddi im- kân sağlayacaklarını söylediler. Parayla anneanneme ev almayı düşünüyordum” dedi. Sanõk avukatõ Emin Emir’in Şinal’in akli dengesinin yerinde olmadõğõnõ söylemesi üzerine duruşma salonunda gergin anlar ya- şandõ. Sanõk Şinal, küfrederek avukatõn üze- rine yürüdü ve sanõk yakõnlarõ ile de kavga etti. 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki duruş- maya tutuklu sanõklardan Bedirhan Şinal, Bayram Demir, Seyhun Zaim, Boğaç Ka- an Murathan, Fatih Derdiyok, Murat Ap- lak, Bora Ballı ve sanõk avukatlarõ ile müda- hil avukatlar katõldõ. Tutuksuz sanõk Oğuz- han Aslan ise duruşmaya gelmedi. Duruş- mada ifadesi alõnan sanõk Demir, üzerine atõlõ suçu kabul etmediğini, Sedat Peker’in ada- mõ olduğu iddia edilen sanõk Murathan’õ da tanõmadõğõnõ söyledi. Sanõk Zaim de sanõk Şinal’i tanõdõğõnõ ancak samimiyetinin olma- dõğõnõ belirterek “Şinal ile birlikte herhangi bir şekilde suç işlemem söz konusu değil- dir” dedi. Sanõk Murathan da sanõklarõn hiç- birini tanõmadõğõnõ iddia etti. Sanõk Şinal sa- vunmasõnõ mahkemeye yazõlõ olarak sundu. Şinal dilekçesinde, eylem için kendisine sa- nõk Ballõ ve sanõk Zaim’in maddi yardõmda bulunacaklarõnõ söylediklerini ve olaydan do- layõ çok pişman olduğunu anllatõ. Gazetemiz avukatlarõ Akın Atalay ve Bülent Utku ile gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un avukatõ Fikret İlkiz’in müdahillik taleplerini kabul eden mahkeme, duruşmayõ erteledi. Avukat Fethiye Çetin, bir tek polis memurunun bile yargõlanmadõğõnõ belirterek Dink davasõnõn sõnõrlarõnõn bilinmeyen bir irade tarafõndan çizildiğini söyledi Kanal 7’nin dõş haberler müdürü Turan kanal koordinatörü oldu TRT’ye El Ezher’li müdür ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TRT’de Arapça yayõn ya- pacak kanalõn koordinatörlüğü- ne, AKP’ye yakõnlõğõ ile bilinen Kanal 7’nin dõş haberler müdürü Sefer Turan getirildi. Turan’õn Mõsõr’daki El Ezher Üniversite- si’nde eğitim gördüğü öğrenildi. Turan’õn bitirdiği üniversitenin denkliği Türkiye’de Yükseköğ- retim Kurulu (YÖK) tarafõndan ka- bul edilmiyor. CHP konuyu Mec- lis gündemine taşõdõ. TRT’de dinci kadrolaşma sürü- yor. Daha önce çeşitli medya or- ganlarõndan TRT’ye çok sayõda kişi atanmõştõ. Bunun yanõ sõra es- kiden Diyanet Vakfõ’nda muhase- beci olarak görev yapan Hasan Bahçivan da muhasebe ve finans- man dairesi başkanlõğõna müdür ol- muştu. TRT’ye şimdi de Mõsõr’daki El Ezher Üniversitesi’nden me- zun olan bir müdür getirildi. AKP’ye yakõnlõğõ ile bilinen Kanal 7’nin dõş haberler müdürü Turan, bundan sonra TRT’de Arapça ya- yõn yapacak kanalõn koordinatörü olarak görev yapacak. Haber-Sen Genel Başkanõ Ali Yılbaşı “TRT’nin yayın üniteleri tarikat destekli medya kuruluş- larından transfer edilenler tara- fından yönetiliyor. TRT’nin programları, haberleri bu kişiler tarafından hazırlanıyor” dedi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesinde şu soru- larõ yöneltti: “Sefer Turan’ın lise mezunu olduğu doğru mudur? Mısır’daki şeriatçı üniversite El Ezher’den mezun olduğu doğru mudur? Şu anda TRT’den en yüksek maaş alan kişinin Sefer Turan olduğu doğru mudur?” Ordu’nun Fatsa ilçesine bağlı Yalıköy Belediyesi’nin davetlisi ola- rak Ordu’ya giden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ka- labalık bir grup tarafından karşılandı. Fındık üreticilerine ses- lenen Sarıgül, halkın sorunlarının giderek ağırlaştığını belirtti. İktidar ve muhalefete yüklenen Sarıgül, “Ya Türkiye’nin so- runlarını çözün ya da 18 ay sonra biz çözeceğiz. Tüm bu sıkın- tılara çare olmak için Türkiye Değişim Hareketi olarak ülkemizin her bölgesinde örgütlenme çalışmalarını yapıyoruz. Dipten ge- len bir dalga var. Bu dalga giderek büyüyecek” dedi. TATVAN Saygı duruşu krizi Sarõgül’den ‘Değişim Hareketi’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear