26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2009 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER KÜRESELLEŞME sömürü- cülerinin saatli bomba gibi ulus- lararası arenaya saldıkları etnik kimlik konusu öyle önemli ders- ler içeriyor ki, bunlar öğrenil- mezse birtakım çıkmazlara sü- rüklenivermek kolaydır. Urumçi olayları dolayısıyla ortaya çıkan zor durum bu derslere yenileri- ni eklemiş oldu. Uzaklarda ya- şayan ama yakın saydıklarınızın insan hakları ile devletinizin çı- karları arasındaki ikilem içte ve dışta kolay baş edilecek bir so- run sayılmaz. Etnik kimlik kavramıyla beliren tehlikeler böylesine rizikolu ol- masaydı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler’in özellikle Afrika için geliştirdiği “devletlerin toprak bütünlüğü” il- kesi bunca önem kazanmış ol- mazdı. Neydi Afrika’daki sorun: Açık sömürgeciliğin ayıp sayılması ve hele bağımsızlık savaşlarının yer yer başarılı olması, uluslar- arası sahnede tüzelkişilik sahibi bir yığın yeni devletin doğması- na yol açmıştı. Sınırlarını baş- kalarının, en başta da sömürgeci devletlerin tek başlarına ya da aralarında anlaşarak çizdiği dev- letlerdi bunlar. İçlerinde kalan ahalinin etnik bütünlüğü de pek yoktu. Sınırdaş yeni devletler, is- terlerse, kendi aralarında barış- çı yoldan mübadelelerle bu bü- tünlükleri karşılıklı olarak sağla- yabilirlerdi. Yoksa, etnik kimliğin sürekli vurgulanması yeni ba- ğımsızlık hareketlerine, sürtüş- melere, dolayısıyla tehlikeli şid- dete, artık “terör” diye adlandı- rılan etnik “tedhiş”e, hatta sa- vaşlara yol açardı. Toprak bütünlüğüne saygı bu tehlikenin sigortası olarak vur- gulandı. Kendi açımızdan bakınca, “Güneydoğu sorunu”nun “Kürt sorunu” diye ayrılıkçılığa dönüştürülmesine karşı güve- nilmesi gereken sigorta da bu- dur. Ne var ki, eski sömürgeciler ve “yeni emperyalizm”, etnik kimli- ği sonuna kadar kullanıp aynı kavramı kendilerinin ulusal, da- ha doğrusu küresel ekonomik çı- karları yönünde kurcalamaktan kolay kolay vazgeçmeyecekler- dir. Yanı başımızdaki son geliş- meye bakın: Amerika, Irak’ın aslında bilinçli olarak üçe bö- lünmesi “yüzünden”, Kürtleri Sünni ve Şii Araplara karşı ko- rumak üzere Barzani’yi Türk şemsiyesi altına sokmayı düşü- nüyormuş. “Aman ne güzel” di- ye etekleri zil çalacak çok kişi çı- kacaktır buralarda. Oysa, sapı zamanla el değiştirtilecek olan şemsiyenin altına Türkiye’deki Kürtlerin de sokulmasıyla At- lantik ötesinde çizilmiş haritala- ra göre büyütülecek bir “Kür- distan” devletinin yaratılması düşünülüyor olamaz mı? Bu olasılığa karşı da gerçek si- gorta yine Türkiye’nin toprak bütünlüğünde ısrar etmektir. O zaman, bu bütünlüğü ve laik, de- mokratik, sosyal bir hukuk dev- leti olarak cumhuriyetin ulusal- lığını beğenmeyen etnik kimlik sevdalılarının Irak Türkmenle- riyle nüfus mübadelesine tâbi tu- tulması da kaçınılmazlaşacaktır. Etnik kimlik öyle belalı bir kav- ram ki, başkalarına karşı kur- calamaya kalkarsanız elinizde patlayabilir. mumtazsoysal@gmail.com AÇI MÜMTAZ SOYSAL Yeni Dersler F otokopi-belge artõk çok ünlü... Siyasal tarihimizde de kuş- kusuz eşsiz yerini alacaktõr. İleride gerek siyasal tarihçiler, gerekse hukukçular bu belge üzerinde yazacaklar, Türk siyasal yaşa- mõnõn bugünleriyle ilgili çõkarõmlar ya- pacaklardõr... Albay Çiçek’in imzasõnõ taşõdõğõ iddia edilen ve Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda tutuklu olan Av. Serdar Öz- türk’ün yazõhanesinde bulunduğu açõk- lanan belge ortaya çõktõğõ günlerde Türk siyaset kurumunun sorumlu kişilerinin açõklamalarõnõ anõmsayalõm. Başbakan Erdoğan; “Bu belge ger- çekse çok vahimdir, gerçek değilse da- ha vahimdir” dedi. Bu yargõsõ çok doğruydu. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal: “Bu olay siyasal tarihimiz için bir skandaldır. Belgenin aslı ortaya çı- karılmalıdır, eğer belge gerçek değilse daha da vahimdir, bunu yapanlar he- men bulunmalıdır.” Kâğıt parçası MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçe- li de aynõ doğrultuda konuştu ve “bel- ge sahte ise de, gerçek ise de siyasal yaşamımız için çok kötüdür” derken 9. Cumhurbaşkanõ Demirel de “Eğer belge gerçek değilse o zaman konuş- ma sırası bize gelecek” dedi... Ama o günden bu güne o derece hõzlõ gelişmeler olduki, belge unutuldu... Belgenin Taraf gazetesinde yayõm- landõğõ 12 Haziran 2009 tarihinden bu- güne dek süren gelişmelere kõsaca ba- kalõm: 1. Belgenin gerçek olduğu kanõtlana- madõ. 2. Belgenin hazõrlanan bir metnin fotokopisi olduğu, altõndaki imzanõn “ıslak” imza olmadõğõ anlaşõldõ. 3. Genelkurmay Askeri Savcõlõğõ’nca yapõlan ve 12 gün süren araştõrmadan sonra belgenin gerçek olmadõğõ, altõn- daki imzanõn “foto-shop” tekniğiyle bu belgeye monte edildiği tespit edildi. 4. Bu nedenle, Genelkurmay Başka- nõ Org. İlker Başbuğ yaptõğõ basõn toplantõsõnda, bu metnin hukuken bir kâ- ğõt parçasõ olduğunu belirterek, “Aslı- nı bulup çıkarmak görevlilere düşer” dedi. “Belgeyi” kim yazdı 5. Ergenekon davasõnõ yürüten sav- cõlõk, Albay Çiçek dahil 9. subayõ saat- lerce sorguladõ. 8 albay serbest bõrakõl- dõ. Albay Çiçek tutuklanmasõ için mah- kemeye sevk edildi... Ancak bu istemin sözü edilen belgeye değil, Albay Çi- çek’in örgüt üyesi olmasõna dayandõğõ belirtildi. Bunun anlamõ nedir? Savcõlõk Albay Çiçek’i sözü edilen belge nedeniyle değil, örgüt üyeliği sebep gösterilerek mahkemeye göndermiştir. Bu durum: Ergenekon savcõlõğõnõn da belgenin as- lõnõ bulamadõğõnõ gösterir. Albay Çiçek bir yargõcõn kararõ ile “ör- güt üyeliği” nedeniyle tutuklandõ, ancak mahkeme heyetine Ceza Usul Yasasõ’na dayanõlarak yapõlan yasal itiraz, üç kişilik mahkeme heyeti tarafõndan incelendi ve Albay Çiçek serbest bõrakõldõ. Bütün bunlar tamam... Ama bu bel- geyi kim yazdõ, henüz bilinmiyor... Tür- kiye ekonomik yönden, 64 yõldõr en zor günlerini yaşarken haksõz olarak gün- demin birinci maddesini oluşturan, ka- muoyunu meşgul eden, hatta Türk si- yasal yaşamõnõ karõştõran bu belgenin as- lõ bulunmayacak mõ? Belgenin aslõnõ bulmak sorumluluğu kime aittir?.. Hukuken bu belgenin as- lõnõ bulmak savcõya ya da mahkemeye aittir, ancak savcõ, bu belgenin “asıl mı” yoksa “sahte mi” olduğunun incelen- mesini emniyet birimlerinden sorarak bir sonuca ulaşacaktõr. Belgenin altõndaki imzanõn “foto- shop”la yazõya sonradan eklenip ek- lenmediğini Adli Tõp, TÜBİTAK gibi teknik kurumlardan sorarak, incelen- mesini isteyecektir. Tüm bu kurumlar, zaten kendilerine sorulan bu sorulara ya- nõt vermişler ve belgenin gerçek oldu- ğunu saptayamamõşlardõr. Şimdi Türkiye Devleti, üzerinde cid- diyetle durulmasõ gereken bir durumla karşõ karşõyadõr. Ortaya bir yazõlõ kâğõt atõlõyor, Türk Silahlõ Kuvvetleri darbe yapma hazõr- lõklarõ ile itham ediliyor, bütün gazete- ler ve TV’ler bununla meşgul oluyorlar, sonunda belgenin aslõ bulunamõyor. Böyle bir belge “Vahimdir, ama bu belge sahte ise daha da vahimdir” diyen Başbakan, siyasal sorumluluk yönünden bu konuyu açõklõğa kavuş- turmakla birinci derecede sorumlu ve yü- kümlüdür. İşte bu nedenle İlhan Selçuk Pence- re’sindeki “Fotokopi Belgenin Aslını Bulun” yazõsõnda, belgenin aslõ bulun- mazsa “Hepiniz fotokopi sahtekârlı- ğının altında kalacaksınız” dedi. (3.7.2009). Sorumluluk iktidarın Bu belge ile ilgili “Belge ve Siyasal Yönleri” adlõ yazõmõzda (24.06.2009), “Bu belgenin hedefi nedir” sorusunu sormuş ve belgenin üç kesimi hedef al- dõğõnõ bunlarõn da 1. TSK, 2. AKP hü- kümeti, 3. Gülen cemaati olduğunu belirtmiştik. Bu durumda belgenin aslõ bulunma- dõğõna ve belgedeki imzanõn Albay Çi- çek’in “ıslak” imzasõ olduğu ispat edi- lemediğine göre TSK’ye yapõlan saldõ- rõlar boşlukta kalmõştõr. Şimdi belgenin aslõnõ ya da sahte belgeyi üretenleri ortaya çõkarmak si- yasal iktidara kalõyor. Yoksa bugünkü siyasal iktidar bu yükün altõnda yõllar bo- yu ezilecektir. Belge, Hukuk ve Siyaset... Alev COŞKUN Bu Sözler Kimi Söyler? Nusret ERTÜRK S usan bir bilgin, bir sözcük söylemeyen aptaldan farksõzdõr. (Moliere) Hiçbir hayvan, kendi soydaşõnõn önünde diz çökmez. Kirliliği görmezden geliyorsanõz, siz de kirlenmişsiniz demektir. Sorusu olmayan insanlar her zaman korkutur beni. (Ayla Algan) Her cinayet adi değildir, ama adilik bir cinayettir. (O. Wilde) Önünüzü göremiyorsanõz, dönemeçtesiniz demektir. Borçlanmak, köle olmanõn başlangõcõdõr. (V. Hugo) Arkadaşõnõ söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim. (Cervantes) Bir yerde küçük insanlarõn büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batõyor demektir. (Çin Atasözü) İnsan, uçurumun kenarõna varmadan kanatlanamaz. (Kazancakis) Gaflet uykusuna yatanlar için sabah yoktur. Büyük sanatçõ, sahneye çõkarken değil, sahneden inerken anlaşõlõr. (A. Boysan) Kendisini başkalarõnõn kurtarmasõnõ bekleyen kişiler, yalnõzca kölelerdir. (Voltaire) Göç geri dönünce, eşekler baş olurmuş. (Türk Atasözü) Eğri odundan düz çubuk çõkmaz. (Türk Atasözü) Taşõ delen su değil, suyun devamlõlõğõdõr. Doğrusu tek olan şeyin uzlaşmasõ olmaz. Sözleri, sahiplerine sunuyorum. Payõna düşen lüften alsõn...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear