28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 * 12 Binlerce farklı kadınım Özge Özder için oyunculuk var olmanın yolu... îçindeki kadınlan oynayarak açığa çıkanyor. "Dudaktan Kalbe" dizisinde şımank ve zengin bir kadın rolünde çıktı karşımıza. Özder, yakında, bir psikolojik gerilimde ba§ rolü oynayacak, bir de şiddeti konu alan bir tiyatro oyununa hazırlanıyor... ZUHAL AYTOLUN D udaktan Kalbe dizisinin çelik prensesi olarak iki yıldır ekranlarda özge özder. O, tiyatroya gönül vermiş ve yıllarca bunun peşinde koşmuş bir tiyatro tutkunu. Gözlerindeki ışıltıdan belli tutkusu. Yaşamdaki arayışı da oyunculuk üzerine hep. îçindeki farklı kişilikleri tammak, onlan dışan çıkarmak, empati kurabilmek istiyor. Ülke sorunlanna duyarlı, yaşananlann farkında. Evinin girişine "Tehlikenin Farkında mısmız?" yazısı asması da bundan. Sıcak ve samimi. Bugünlerde yazın çekimlerine başlayacağı psikolojik gerilim türündeki filmin heyecanını yaşıyor. Farklıhklara açık, yenilikçi düşünüyor. Yapacak çok şeyi, söyleyecek çok sözü var yaşama ve yaşananlara dair. Özder'le oyunculuk serüveninden gelecek projelerine dek pek çok şeyi konuştuk. Haksızlıklara ağlayan, hayvanlara yapılan acımasızhklara dayanamayan, elinden geldiğince mücadele ederek geçirdiği bir çocukluk yaşamış özder. Hâlâ da aynı inancı taşıyor gözlerinde. önce hukuk okumak istemiş, sonra psikiyatriye karar vermiş. Çünkü insanın doğasını, ruh halini anlamak istemiş. Üniversiteye hazırlanırken gittiği dershanede coğrafya dersi sırasında bir anda karannı vermiş, kitaplarını toplayıp, soluğu Ankara Devlet Konservatuvan'nın bahçesinde almış; hayallerinin okulunda. Ortaokulda başlayan tiyatro aşkını, bir ömre yaymak istediğini ilk anladığı yer burası. "Aslında kendimiz seçeriz kim olduğumuzu. Sanınm ben, kendimi seçemediğim için oyuncu oldum" demiş konservatuvan kazandıktan sonra günlüğüne tuttuğu norta. "Her seçimin diğer seçimlerden vazgeçmek olduğunu biliyordum. Bundan kurtulmak için oyuncu oldum. Gündelik hayatta kim olduğumla ilgili bir sorunum yok, ama oyunculuk sayesinde bazen bir mühendis, bazen bir avukat oluyorum. Bazen fahişe, bazen bir ev hanımı, dansçı, yatalak olabiliyorum. Bu özgürlüğu seviyorum" diyor. Tek kişi olamadığından söz ediyor. Bn bir omurgasızlık değil, kalıplara sıkışmak istemiyor. Şablonlarla bir derdi var. "Içimde binlerce kadın var ve onlann belki de bir soluk alanı oyunculuk" diyor. Canlandırdığı karakterlerle toplumun baskıladığı tanımlıhğa karşı duruyor. ELÎF ÖZGE ÖZDER Asıl adı Elif Özge özder. Kendi anlatımıyla Elif, korunaklı, kınlgan tarafı. özge ise koruma kalkanı; güçlü duran, her şeye yetebilen. Bir tarafiyla herkese ve her şeye açıkken, bir tarafiyla da korumaya alıyor kendini. Yaşamdaki arayışı ise yine oyunculuk üzerine. Yapmak istediği çok şey var, ama "Zamanla" diyor. Sırasın^ bekliyor belki de. Türkan Saylan'ın cenazesinde ve bir gün önce tiyatroculann Taksim Anıtı'na yaptığı yürüyüşte de aynı şeyleri hissetmiş. "Orada toplanan insanlar, bu dünya için endişelenen, bazı şeylere kafa yoran, gerçek insanlardı. Kirlenmemişlik vardı yüzlerde. Bu günccl bir örnek. Daha pek çok insan, pek çok aydın var hassasiyetleri ve çahşmalan bilinen. Umanm bir gün maddi endişeler ve yaşamdaki kaygılan geride bırakıp, ben de istediğim yönde bayrak tutabilirim" diyor. Gerek tiyatronun durumuyla gerekse ülkede yaşananlarla ilgili halkı bilinçli olmaya ve destek vermeye çağınyor Özder. "Ancak böyle ayakta durabiliriz" diyor, "Sesimizi çıkaracağız. Kendi adıma yaşadığım ülkeyi çok seviyorum. Önceliklerimden biridir bu. Kimileri, bıktım bu ülkeden çekip gideceğim, diyor. Bu haksızlık bence. Çekip gidersek ne olacak? Hediye mi edeceğiz birilerine, buyurun mu diyeceğiz? Bu ülkede aydınhk insanlann olduğuna inanıyorum. Umudum var." • 21 ülkeden 450 votka tadıldı yalnızcabiri VVOftlO BHftlTS İDOUBUi1 OOLDİ S P I R I T S t u M , •.•... beğenildi fj 2009 San Francisco World Spirits Competition En îyi Aromalı Votka • • • vocita : DÜNYADA jte -Jp™ 1 • • öbhboovodko Gece bizden sorulur www.binboa.com Ozge özder, yazın çekimlerine başlayacağı yerji filminin heyecanını yaşıyor bugünlerde. Türkiye'de birkaç başarılı örneği olan ama çok da fazla çekilmeyen psikolojik gerilim türünde bir film. Boğaç Ergüvenç yönetmenliğindeki filmle sinemada ilk başrolünü oynayacak. "Türkiye'de gerilim ya da korku filmi dendiği zaman, dini öğelerin üzerine gidiliyor. Ben gerçek gerilim hikâyelerini seviyorum. Beni sadece mantığımın kabul ettiği şey korkutuyor. Bu filmin heyecanını taşıyorum o yüzden" diyor. özder'in yakın zamanda bir oyuncu arkadaşıyla beraber hayata geçireceği şiddet üzerine bir oyunu da olacak. Bu kadar da değil, ona heyecan veren ancak sırasını bekleyen, söyleyecek sözünü yansıtabileceği projeleri de bulunuyor özder'in. Devlet Tiyatrosu'nun tiyatro treni gibi... Birkaç gönüllü oyuncu arkadaşıyla köy çocuklarına gösteriler yapmayı istiyor. Bir karavanla gezerek sahneleyeceği oyunlar için, "Karşılıklı bir paylaşım bu. Bizim de göreceğimiz, onlardan alabileceğimiz çok şey var. Geç bile kaldık bunlar için" diyor. Ayrıca üç boyutlu anlatımla bir masal projesini hayata geçirmek istiyor. Yapacakları çok, geleceğe dair umudu taze. Sadece zamandan izin istiyor. • Yolculuk fotoğraflan I" brahim Ethem Temo beş yıldır farklı ülkelerde fotoğraflar çekiyordu. X Şimdi gezisini tamamladı ve işlerini Beşiktaş Kültür Merkezi'nde sergiliyor. Peru'nun çocuklan, Tayland'ın kadınlan, Kamboçya kırsalı, lnkalar, Amerika'da bir düğün, Küba'nın delikanhlan Temo'nun objektifıne takılan kareler arasında. Gittiği ülkeleri "güle oynaya gezilebilecek yerler değildi" diye tanımlıyor. Kendisini cezbeden de bu özellikleri olmuş. "Tabi ki uygarhğın beşiği sayılan ülkeleri de kapsam dışında bırakmıyorum" diyor ama önceliği oralar değil. Şimdiki yoksunluk, tarih boyunca böyle olduğu anlamına gelmiyor elbette. Ruhlan hariç her şeyini yüzyıllar içinde kaybetmenin korkusu ve hüznünü insanlann gözlerinden okuyabildiğini söyİüyor. Fotoğraflan da bu şahitliğin kanıtlan. Kendisini en çok etkileyen.ise Tayland'ın Myanmar sınınnda yaşayan boynu halkalı kadınların tüm yaşadıklanna karşın gururlarını kaybetmemesi olmuş. Seyahatlerinden, fotoğraflar dışında edindiklerini ise "Yolculuklar yorucu olmakla birlikte beni besliyor. Belki böyle yaşam biçimlerinin olduğu kitaplarda veya dergilerde okunabilir. Fakat bence buralan bizzat görmek kişinin ruhunu zenginleştiriyor. Kendimi bildiğimden beri seyahat etmekten, yabancı insanlar ile konuşarak onlann düşünce tarzını anlamaya çalışmaktan keyif alınm" sözleriyle anlatıyor. Sergiyi açmakta ise başka bir amacı var. Elde edeceği geliri Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı'na bağışlamak. "Uzak Ülkelerden Uzak Renkler" sergisi 12 Haziran'a kadar görülebilir... •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear