26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 27 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Kâğıt Parçası “Kağıt parçası” tanımı, Genelkurmay Başkanı ya da askeri yargı kararının içinde yer aldığı için değil sadece, Ergenekon davası kapsamında, sivil yar- gının elinde olduğu bildirilen belgelerin bütünü için de, sivil yargılama hukuku kapsamında geçerli tek tanımlama... Sayısız sivil yargı içtihadı ile de sabit olduğu üzere, yargılamaya konu olabilecek, geçerli sayılabilecek bir belge metninde, imzanın gerçek mi yoksa sahte mi olduğunun tartışılabilmesi için ıslak imza olması zorunluluğu var. Aksi durumda imza- nın gerçek ya da sahteliğinin saptanması yapıla- mayacağından, başka kanıtlarla yüzde yüz des- teklenmemiş, imzalı bir fotokopi metninin tek başına değeri olsa olsa bir kâğıt parçası oluyor. Sivil yargının sorgulamayı bu metin üzerinden sür- dürebilmesi, ıslak imzanın olduğu gerçek metin var- sa onun bulunmasından başlayarak, hukuken ge- çerli yeni kanıtlar bulabilmesiyle ancak olanaklı ola- bilir. Başta Başbakan, AKP’nin sorumlu bakanları, Ergenekon davası yargılama kadroları, yasalara ay- kırı olsa da medyada sözcülüğü üstlenmiş kadro- ların hiçbiri, kişi, kurum, hukuken kâğıt parçasın- dan öte değeri olmayan fotokopi metni dışında bir belgeden henüz söz edebilmiş değiller. Varsa çı- karırlar gerek sivil gerekse askeri yargı süreçleri, ye- ni anlamlı ek hukuki belgeler içeriğinde yeniden işle- tilir. Gerisi boş laf, sanal üzerinden kamuoyu oluşturma, kitleleri aldatma... Elbette taraf olan kişi ve kurumları yasadışı yollardan karalama, yıpratma, haksız fiil, suç oluyor.. Tabii ki gelinen noktada, TSK’ye yönelik, Genel- kurmay Başkanı’nın TSK adına “komplo” olarak ni- telediği bunca suçlama, karalamanın sonrasında, suç kanıtı olarak pazarlanmış metnin hukuken “kâğıt par- çası” niteliği, suçlamanın odağı Ergenekon davası savcı ve yargıçlarına, dahası sorumlu iktidar olarak Erdoğan hükümetine çok yeni görevler yüklüyor; işin başından, şimdilik -kâğıt parçası- metindeki suç- lamanın içeriği; “gerçek olması halinde gerçek bir darbe girişimi, en azından kadrolaşmasını, değilse TSK’ye yönelik komplo, sivil darbe girişimi anlamını taşıdığından” askeri yargı ve TSK’nin ellerindeki bul- gularla “kâğıt parçası” sonucuna varmış olmaları ile bu iş noktalanamıyor. En azından söz konusu kâğıt parçası ile ortaya çıkmış komplonun nasıl dü- zenlendiği, sorumlularının Ergenekon Savcılığı’nca ortaya çıkarılması sorumluluğu doğuyor. Ya da Ere- genekon Savcılığı’nın elinde açıklanmamış veriler, yeni deliller varsa, ya da elde edilirse bunlarla ye- ni bir yargılama aşamasına geçilebilmesi gerekiyor. Bu arada beğensek de beğenmesek de yürür- lükteki hukuk düzenimiz içinde sivil ve askeri yargı ilişkilerinin, belirlenmiş hukuk kuralları içinde yürü- tülmesi zorunluluğu ortada. Genelkurmay Başkanı’nın bu konunun önümüzdeki hafta toplanacak MGK’ye taşınacağını açıklamasının anlamı bu olsa gerek. Dün Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasının ar- kasından yaşanan gelişmeler, önce Başbakan’ın bun- dan sonraki yargılama sürecinin sivil yargı, Ergenekon yargıçlarında olduğu anlamına gelen vurgulaması... Hemen arkasından askeri alanlardaki Ergenekon Sav- cılığı aramaları ile, askeri kimlikli kişilerin zanlı sıfa- tıyla sorguya çağrıldıklarının haberlerinin duyulma- sı, işte bu iki ayrı yargı sisteminin sınırlarının zor- lanması ile ilişkili çok yeni bir boyut, tartışma.. Bu yeni tartışmanın gelişmelerini önümüzdeki haf- ta izleyeceğiz. Ancak bu tartışma nereye varırsa var- sın, ülkeyi çok keskin bir kamplaşmaya iten, gerçeğin ne olduğu değil nasıl algılandığı üzerinden yürütü- len savaşta, gerçeklerin karanlıkta kalması en güç- lü olasılık... İster 12 Mart, 12 Eylül süreçlerinin çok etkin, belirleyici, çok insan ve örgütün canını yak- mış askeri darbe hukukunda, isterse bugün dar- becilerin yakalanması adına, varsa suçluları ara- sında kaynatılmış olarak Cumhuriyet, Atatürk devrimleri, laikliği savunan yine çok fazla insan ve kurumun canının yandığı sivil darbe hukukunda aynı kurallar geçerlidir.. Darbe hukukunun mantığında suç-ceza ilişkisinin kanıtlanması öncelikli değildir. Darbeci taraf adına gündeme getirilmiş yargılamada toptancı suçlama, cezalandırma eğilimi ağır basar. Yargısız infaz, kanıtsız cezalandırma, kamuoyu oluşturma, yargı- laması asıl öne çıkar. Kendisi için tehdit olduğunu düşündüğü ne kadar birey ve örgütlenme, düşün- ce varsa.. toptan yargısız, kanıtsız cezalandırmayı, kırmayı hedefler.. 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün bu türden tüm davala- rı, kamuoyu oluşturma, suçlama çarklarının işle- tilmesi sonrası varılan sonuçlardan toplumun doğru dürüst haberi bile yoktur. Yıllar süren tu- tukluluk, işkenceler, hapis yaşamının ardından düşen davaların kimseler ayrımında değildir. Ama kitlelerin bilinç altında; sol-sendika-işçi- genç-silah-kitap-sivil hak arama-yasal eylem- yasadışı eylem.. hepsi aynı kefede suç, bedeli öde- necekler.. olarak kazınmıştır. Dünya Bankasõ Türkiye’nin krizden dünyadaki diğer ülkelere kõyasla çok daha ağõr etkilendiğini açõkladõ Türkiye işsizlikten kõrõlõyor DB Türkiye Ofisi Başekonomisti Mark Thomas: “Çok yüksek işsizlik oranõna sahipsiniz. Firmalardan çok işsizlik sorununa odaklanmanõz gerekiyor.” Ekonomi Servisi - Dünya Bankasõ (DB) Türkiye Ofi- si Başekonomisti Mark Thomas, Türkiye’nin kü- resel ekonomik krizden dünyadaki diğer ülkele- re kõyasla çok daha ağõr bir şekilde etkilendiğini söyledi. Dünya Bankasõ, Türk Sanayici ve İşadamlarõ Derne- ği (TÜSİAD) işbirliğiyle düzenlenen ‘Küresel Kalkınma Finansmanı 2009: Küresel İyileş- menin Haritası’ seminerinde konuşan Thomas, Türkiye’nin krizle mücadele yöntemlerinden biri- nin işgücü piyasasõndan geçtiğine işaret etti. Tho- mas, “Türkiye mutlaka işgücü piyasasına katı- lımı arttırmalı. Şu anda Türkiye’de çok yüksek bir işsizlik oranı var. Çok fazla genç işsiz. Kriz döneminde sosyal korumaya önem vermek ye- rinde. İşgücünün kalitesi arttırılmalı. Orta ge- lirli bir ülkeyseniz ve yüksek gelirli bir ülke ha- line gelmek istiyorsanız, o zaman bunun yolu başta kadınlar olmak üzere işgücüne katılım ora- nını arttırmaktan geçiyor” diye konuştu. ‘Kriz sonrası daha zor olacak’ Thomas, Türkiye’nin işçileri koruyan bir sisteme ge- çiş yapmasõ, ülkede işsizlik sigortasõna daha çok vur- gu yapmasõ gerektiğine işaret ederek “İşgücünün korunması için biz hükümetle görüşüyoruz. Bununla ilgili roporlarımız da oldu. Türki- ye’nin firmalardan daha fazla işsizlik sorunu- na odaklanması gerekiyor” dedi. Kriz sonrasõ ortamõ yönetebilmek için birtakõm poli- tika değişikliğine gitmek gerektiğini ifade eden Tho- mas, kriz sonrasõ dönemin, Türkiye gibi ülkelerin önünde çok daha ciddi sorunlar yaratabilecek bir dönem olduğunu vurguladõ. Thomas, Türkiye’nin krizden neden bu kadar çok etkilendiğine ilişkin ola- rak da “Her şeyden önce ihracat oranı düştü. Tür- kiye’nin en önemli ithalat-ihracat ortağı AB’ye baktığımızda, burada da çok ciddi bir ekonomik yavaşlama var. Finansman sorunu da var. Tür- kiye’deki piyasada bir belirsizlik var” dedi. Ücretlerde ilk kez kesintiye rıza gösteriliyor Hükümet işsizlik sigortasõ fonu ile bütçe açõğõnõ kapatõyor Ekonomi Servisi - Krizin çalõ- şanlara faturasõ ağõrlaşmaya başla- dõ. Bahçeşehir Üniversitesi Ekono- mik ve Toplumsal Araştõrmalar Merkezi’nin (BETAM) yayõmladõ- ğõ bir araştõrmanõn sonuçlarõna gö- re bir yandan işsizlik artarken bir yandan da ücretler düşüyor. 2001 krizinden beri ikinci kez rastlanan bu durum, “çalışanların işsiz kalma riskini azaltmak için daha düşük ücretlere razı olduklarını göste- riyor”. 2001 krizi sonuçlarõ ile ha- len yaşanmakta olan krizin sonuç- larõnõ birlikte değerlendiren BE- TAM araştõrmasõnda, reel ücretlerin henüz 2000 yõlõndaki düzeyine ge- lemediğini ve önümüzdeki süreçte de düşmeye devam edeceği görüşüne yer veriliyor. BETAM direktörü Prof. Dr. Sey- fettin Gürsel ile araştõrmacõ Onur Altındağ’õn yaptõğõ araştõrmada özetle şu bulgulara yer veriliyor:  23 Haziran 2009 günü yayõm- lanan verilere göre geçen yõlõn aynõ dönemine göre sanayide brüt maaş endeksi “nominal olarak” yüzde 4, reel olarak yüzde 11.4 geriledi. 2008’in 4. çeyreğinden 2009’un 1. çeyreğine geçerken sanayide brüt- maaş endeksi nominal olarak yüzde 8.5 düştü. Rakamlar, çalõşanlarõn iş- siz kalmamak için daha düşük ücrete razõ olduklarõnõ gösteriyor.  Reel ücretlerin bir yõl içinde or- talama yüzde 10’un üzerinde geri- lemesi satõn alma gücünün önemli ölçüde erozyona uğradõğõnõ ispatlõ- yor. Bu durum krizden çõkõşta sorun yaratabilir.  2001 krizinde de benzer bir ge- lişme yaşanmõş, 2000’in 4. çeyre- ğinden 2001’in 2. çeyreğine kadar olan süreçte reel ücretler yüzde 17.3 düşmüş, 2001 krizinin reel ücretler üzerindeki toplam etkisi 2003 yõlõ or- tasõnda yüzde 30’u bulmuştu. Reel ücretler 2000 yõlõndaki düzeyini göremezken, çalõşanlar ilk kez nominal ücretlerinde bile düşüşe razõ olmak zorunda bõrakõldõ. Reuters - AKP Grup Başkanvekili Mus- tafa Elitaş’õn, “İş kanunu, işsizlik sigortası kanunu ve sosyal sigortalar ve genel sağ- lık sigortası yasası”nda değişiklik yapõl- masõnõ öngören yasa teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda dün gece yarõsõndan sonra kabul edilerek yasalaştõ. Yasaya göre, 2009 yõlõna münhasõr olmak üzere İşsizlik Sigortasõ Fonu’nun nema ge- lirlerinden dörtte üçü, bütçeye gelir kayde- dilecek. Bu tutarõn, Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararõna istinaden Güneydoğu Ana- dolu Projesi (GAP) kapsamõndaki yatõrõm- lar öncelikli olmak üzere, ekonomik kalkõnma ve sosyal gelişmeye yönelik altyapõ yatõ- rõmlarõnda kullanõlmak üzere ilgili idare bütçelerine ödenek kaydetmeye Maliye Ba- kanõ yetkili olacak. İşsizlik Sigortasõ’nõn toplam varlõğõ bu yõl mayõs sonu itibarõyla 41.3 milyar lira, top- lam faiz gelirleri ise 26.3 milyar lira düze- yinde bulunuyor. Özel istihdam bürolarõnõn faaliyetlerini de düzenleyen yasa ile özel istihdam bürolarõ aracõlõğõyla geçici iş ilişkisi kurulmasõna ola- nak tanõnõyor ve Türkiye’de yõllardõr danõş- manlõk hizmeti adõ altõnda geçici iş ilişkisi sözleşmesi düzenlenmesi uygulamalarõ ya- sal hale getiriliyor. Uzmanlar, bu yasa ile bir- likte bir kez daha Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ihlal edildiğini ve ma- li disiplinden taviz verilmesine yönelik adõmlarõn sürdüğünü belirtiyorlar. Meclis’te kabul edilen yasa teklifine göre İşsizlik Sigortasõ Fonu’nun nema gelirlerinin dörtte üçü bütçeye gelir kaydedilecek. Bankalar Birliği ‘kart bedeline devam’ dedi Ekonomi Servisi-Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Banka Kartlarõ ve Kredi Kartlarõ Kanununda Deği- şiklik Yapõlmasõ Hakkõnda Kanuna ilişkin, tasarõdan çõkarõlan söz konusu düzenlemeyle yõllõk kart kul- lanõm bedelinin alõnõp alõnmamasõnõn değil, sadece alõnacak tutarõn belirlenmesinin amaçlandõğõnõ, kre- di kartlarõnda yõllõk kart kullanõm bedeli alõnama- yacağõ gibi değerlendirmelerin gerçeği yansõtmadõ- ğõnõ bildirdi. Açõklamada “Banka Kartları ve Kredi Kartla- rı Kanunu”na eklenen geçici 5. madde ile ödeme güçlüğü içerisindeki bazõ kart hamillerine, borçlarõnõ yeniden yapõlandõrma imkanõ getirildiği dile getirildi. Toparlanma görürsek faizi indirmeyiz Ekonmi Servisi - Merkez Bankasõ, iktisadi faaliye- te dair toparlanma işaretlerinin belirginleşmesi halin- de faiz indirimlerinde bir yavaşlamanõn veya indirim- lere ara vermenin gündeme alõnabileceğini açõkladõ. Merkez Bankasõ’nõn açõkladõğõ Para Politikasõ Kuru- lu toplantõ özetinde şu saptamalara yer verildi: Yatõrõm talebindeki mevcut seyir, iktisadi faali- yette henüz güçlü ve kalõcõ bir toparlanma sinyali ver- miyor. Çin ve Hindistan’õn talebine bağlõ olarak emtia fi- yatlarõnda oluşabilecek spekülatif gelişmeler orta ve uzun vadede enflasyon üzerinde risk oluşturmaya de- vam edebilecek. Haziran ayõnda baz etkisi ve vergi oranlarõndaki ayarlamalar nedeniyle yõllõk enflasyonda yükseliş gözlenecek, ancak bu yükseliş kalõcõ olmayacak. En- flasyondaki gerileme tüm alt kalemlere yayõlõyor. Ekonomi Servisi - Bankacõlõk Düzenleme ve De- netleme Kurumu (BDDK), fatura ödemelerine ara- cõlõk eden kuruluşlar ile ticari işletmelerin, hangi un- van altõnda olursa olsun, EFT, havale ve diğer ban- kacõlõk hizmetlerini vermelerinin mümkün olmadõ- ğõnõ açõkladõ. BDDK’den yapõlan açõklamada, şu uyarõlar yapõldõ: “Fatura üreten kurum ve kuruluşlar (İSKİ, AS- Kİ, TEDAŞ vb..) ile anlaşmalı olup olmadığına bakılmaksızın fatura ödemelerine aracılık eden ve değişik ticari unvanlar altında faaliyet göste- ren kuruluşlar kurumumuz denetim ve gözeti- mine tabi değildir. Fatura üreten kurum ve ku- ruluşlarla anlaşmaları olmayan yerlere yapılacak fatura ödemelerinde, ödemelerin ilgili kuruluşa aktarılıp aktarılmaması konusundaki risk de tü- keticiye aittir.” Teşvik, reformlarõ gölgelemesin İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Eczacõbaşõ Hol- ding Yönetim Kurulu Baş- kanõ Bülent Eczacõbaşõ, Tür- kiye’nin ekonomik krizi tam anlamõyla atlatmasõnõn dün- yadaki gelişmelerle bağlan- tõlõ olduğunu söyledi. Eczacõbaşõ, “Eczacıbaşı Tıp Ödülleri” töreni sonrasõ gazeteci- lerin ekonomideki gelişmelere iliş- kin sorularõnõ yanõtladõ. Eczacõba- şõ, reel sektörün iç ve dõş talepte da- ralma nedeniyle zorlu günler ge- çirdiğini belirterek reel sektörün bugünleri atlatabilmesi için dün- yadaki talep artõşõnõn büyük önem taşõdõğõnõ aktardõ. Eczacõbaşõ, teş- viklerle ilgili bazõ eksik noktalar ol- duğunu da kaydederek “Teşvik- lerin yapısal önlemlerin yerine geçmemesi gerekiyor. Yapısal reformlara devam etmek ve teş- vikler nedeniyle bunlara ara vermemek gerekiyor” dedi. Eczacõbaşõ Tõp Ödülleri, İz- mir’de düzenlenen törenle verildi. Tõp Teşvik Ödülleri’nin sahipleri Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. Şermin Genç ve Gülha- ne Askeri Tõp Akademisi’nden Doç. Dr. Mahmut İlker Yılmaz oldu. Tõp Öğrencileri Bilimsel Araştõrma Ödülü de İstanbul Üni- versitesi Cerrahpaşa Tõp Fakülte- si’nden Fehim Esen ile Hacettepe Onkoloji Enstitüsü Öğretim Gö- revlisi Dr. Hande Canpınar değer görüldü. Bülent Eczacõbaşõ, reel sektörün iç ve dõş talepte daralma nedeniyle zorlu günler geçirdiğini dile getirdi. MERKEZ BANKASI: İSTANBUL (AA) - MOL Mağazalarõ Libya ordusunun kõyafet iha- lesini kazandõ. Mol Mağazalarõ İcra Kurulu Başkanõ Oktay Öz- demir, Libya ordusunun kõyafet ihalesinin “ilk defa” bir Türk şir- ketine verildiğini belirterek, “Birçok global şirket, bu bölgede marka olarak bizim pe- şimizde. Ancak, bizimle rekabet edecek bir firma yok. Çin’in üretim yönü, Avrupa’nın da satış kanalları güçlü. Biz ise her iki yönümüzü güçlü ha- le getirebiliriz. Biz hem üre- ticiyiz hem de ürettikleri- mizi kendimizin satacağı mağazalara sahip olabili- riz. Bu da rekabet edilemez bir yapı ortaya çıkartır” de- di. Türkiye medyasõnõn, yurt- dõşõnda çok takip edildiğini ve mağazalarõn açõlõşõnda izdiham olunca birçok ülkeden kendileri- ne gelerek o ülkelerde de MOL mağazalarõ açmalarõnõ is- tediklerini belirten Öz- demir, Libya’daki iha- le için de kendilerinin başvurmadõğõnõ, tekli- fin Libya ordusundan geldiğini bildirdi. Filistin’e de yatõrõm yaptõklarõnõ anlatan Öz- demir, “Orada ciddi bir hacim var. Orta- doğu’da birçok pazarı umutsuz olarak gör- müşüz bugüne kadar ama öyle değil. Or- tadoğu’da ciddi bir potansiyel var” dedi. MOL Mağazalarõ Libya ordusunu giydirecek MİLYON DOLARLAR BAVULLARLA TAŞINIYOR ERBİL/ADANA (AA) - Irak’õn özellikle kuzeyinde bankacõlõk sisteminin henüz düzene girmemesi, bura- da Türk bankalarõnõn faaliyet göstermemesi nedeniy- le her gün milyonlarca dolarõn bavullarla Habur’a ta- şõndõğõ belirtildi. Cizre Ticaret ve Sanayi Odasõ Baş- kanõ Adnan Elçi, Irak’ta iş yapan işadamlarõnõn para transferinde büyük sõkõntõ yaşadõklarõnõ söyleyerek, “İş adamlarõ paralarõnõ her türlü riski göze alarak TIR veya diğer araçlarla getirmek zorunda kalõyor. Hemen her gün yaklaşõk 2 milyon dolar para risk altõnda Tür- kiye’ye getiriliyor” dedi. BDDK’den fatura ödeme merkezleri uyarõsõ Libya Lideri Kaddafi KIYAFET İHALESİNİ TÜRK ŞİRKETİ KAZANDI soner@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear