26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 23 HAZİRAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yargıç Baskıdan Şikâyet Ediyorsa? Haberi önceki gün iki gazetede okuduktan son- ra bir tatil günü olmasına bile aldırış etmeden Ada- let Bakanı’ndan gelecek açıklamayı beklemeye karar verdim. Pazar günkü o beklentim dün de bu yazıyı yaz- maya başladığım saate kadar sürdü. 22 Haziran Pazartesi. Saatler tam 14.00’ü gös- teriyor. Bilgisayar başındayım. Ama gözüm ve ku- lağım aynı zamanda, Adalet Bakanı’nın o haber için yapacağı açıklama için hazır. Sadece Bakan Nihat Ergün değil; Hükümet Sözcüsü Çiçek de bu konuda ağzını açmadı. AB’ye giriş sürecimizi hızlandırmak amacıyla dün, topluluğun Ankara’daki Büyükelçilerine bir öğle yemeği veren ve bu yemekte, Türkiye’nin demokratikleşme yolundaki gelişmelerini anlatan Başbakan Erdoğan için de bulunmaz bir fırsat olurdu, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Necat Ede’nin , “Hurşit Tolon’u tahli- ye eden hâkim Haberalı da salıverecek” haberle- ri bazı “F tipi” medya organlarında yayımlanınca Adalet Bakanlığı’nın kendisi hakkında soruştur- ma açtığını, dahası kurumsal bir muhasara altına sokulduğunu söyleyerek davadan çekilmesinin ni- çin asılsız olduğunu anlatması da.. İnatla AB kapısının açılması için bekletilmekten yorgun düşen bir ülkenin başbakanı olarak Er- doğan pekâlâ bu tür haberlerin kendi tansiyonu- nu da oynatarak sağlık durumunu sarstığını; oy- sa Türkiye’de adaletin bir iktidar baskısı altında bulunmasının söz konusu olmadığını, o uzun ye- mek masası çevresinde kendisini dikkatle dinle- yen Büyükelçilerle paylaşmak isteyebilirdi. Yapmadı. Belki de söyleyeceklerinin inandırıcı olmayacağını bildiği için üstlenmek istemedi bu tür bir yapay açıklamayı.. Daha doğrusu ne Erdoğan, ne de onun baş- kanlık ettiği hükümette sözcü-başbakan yar- dımcılığı görevlerini üstlenmiş olan Cemil Çiçek ile çiçeği burnundaki Adalet Bakanı 2009 yılı Ha- ziranı’nda son yarım yüzyılın en karmaşık ve po- litik davasını çözmeyi üstlenen özel yetkili mah- kemelerin birisinde heyet başkanlığı yapacak kadar mesleğinde deneyim kazanmış bir yargı- cın “baskı altında” olduğu yolundaki şikâyeti- ne önemle eğildiklerini söyleyemediler. Tarafsızlığımdan kuşkum yok ama.. Necat Ede, “tarafsızlığımdan tereddüdüm yok. Ancak yargılanan kişilerin de yargının yansız ve adil olduğuna inanması gerekir” diye çekilme istemi ge- rekçesini, Prof. Mehmet Haberal’ın avukatları ta- rafından yapılmış olan tahliye isteği dosyasına yaz- dırıyor. İki üye arkadaşının bu isteği anlayışla karşıla- maları üzerine de cübbesini çıkartıp kürsüyü terk ediyor. Öylece, adalet tarihimizin sayfalarında, Er- genekon davasına ayrılmış bölümlerin baş kı- sımlarında, bizzat bir mahkeme başkanının baskı altında kaldığını kaydeden şikâyetleri ge- lecek kuşakların hukuk ve siyasal tarihini ya- zacaklar için bir ipucu şifresi olarak yer alıyor. Çoğu yaşını almış, vücutlarını çeşitli rahatsız- lıklar kaplamış bir düzine aydın Türk vatandaşı, bu ucu açık soruşturmanın şüpheliler listesinde ad- ları geçtiği için tutuklu olarak bulunuyorlar. Ara- larında sağlık durumları tehlike sinyalleri verenlerin listesi bir hayli uzun. Necat Ede çekilmek zorunda bırakıldığı için sa- lıverilme talebinin ne olacağı bu satırlar yazılırken bilinmeyen Haberal’ın yanı sıra, kanser ve kalp ra- hatsızlıkları tehlike sınırlarını geçmekte olan eski Ulu- dağ Üniversitesi Rektörü Prof. Mustafa Yurtku- ran, salıverilmek şöyle dursun hastane raporuna rağmen yanına eşi sokulmadan bekletiliyor! Hepsi yöneticilikleri sırasında yargının türban ya- sağı kararını üniversitelerinde uyguladıkları için F tipi medyanın “tehlikeliler” listesinde yer almış bi- lim adamlarından adeta öç alınmak amacıyla açıl- mış olduğu söylentilerinin giderek yaygınlaştığı bir soruşturma tablosu var karşımızda. F tipi medya yazıyor. Adalet bakanı yazılanları suç duyurusu kabul edip yargıçlar için soruştur- ma açıyor. Ve yargıç baskılardan şikâyet ederek cüppesi- ni bırakmak zorunda kalıyor. Aman dikkat edelim. Yanlış adımlarla Osman- lı şairinin “kadı ola davacı, muzir dahi şahit. Ol mah- kemenin hükmünden..” diye başlayan dizelerini ye- niden yaşama geçirecek bir şey yapmayalım. obirgit@e-kolay.net; Faks: 0 216 302 82 08 ENTERNET / MEHMET SUCU Geçen hafta Microsoft’un Levent’teki merkezinde konuktuk. Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan ve Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan’ın ev sahipliğinde Microsoft Türkiye’nin İstanbul Merkez ofisini gezdik. Tama- men açık ofis şeklinde döşenmiş, Çağlayan Bey’in bile masası açık ofi- sin içinde. Yani odası yok. Ama bina- nın her yerinde kahve içilecek, oturu- lacak, sohbet edilecek balkonlar, me- kânlar, teraslar bulunuyor. Tabii ki toplantı odaları da çok sayıda mevcut. Giriş katındaki toplantı ve konferans odaları ise hem MS çalışanlarına hem de çevredeki işyerlerine hizmet veriyor. Ancak binanın en hoşuma giden kıs- mı çalışanlara ayrılmış xbox oyun kö- şeleri. İşten çok sıkıldınız mı hemen bir xbox köşesine çekilip kendinizi oyuna veriyorsunuz. Her neyse, Çağlayan Arkan’ın söylediklerini haber olarak ga- zetemizde bulacaksınız. Biz bu yazıda Sevgili arkadaşım Cemal Balkış ile be- nim biraz Windows 7 izlenimlerimizden söz etmek istiyoruz. İlk Beta sürümünün yayımlanma- sından itibaren, gözümüze hem per- formans hem de stabilitesi açısından bundan önceki işletim sistemlerinin olduğundan çok daha sevecen ve sağlam gözüken Windows 7, satışa sunulmadan evvelki son elimize ge- çen (Rc1) sürümünden de gördü- ğümüz kadarıyla sağlam ve emin adımlarla hedefine doğru ilerliyor. Farkındayım evet, bu sözlerim bazı okurlarımızı şaşırtabilir, zira açık söyleyeyim Windows’un gösterdiği ilerlemeye ben de şaşkınım. Gazetemizde uzun yıllar, sektörde- ki alternatif azlığından, oluşmuş yay- gınlıktan ve daha birçok sebepten dolayı Windows’un çeşitli versiyonla- rını görme ve kullanma şansımız oldu. Zaman zaman sıkıntılar çeksek de öyle ya da böyle bir şekilde kullanıldı- lar ve bugüne kadar gelindi ama bu arada sektördeki diğer rakipler ol- dukça ilerlediler Örneğin; sektörün (özellikle basın yayın sektörümüzün) ağır toplarından Macintosh bilgisa- yarlarının son yıllarda gösterdiği ge- lişmeye işte şimdi elle tutulur ciddi bir rakip göründü diyebileceğimiz kadar sağlam gözüküyor Windows. Öte yandan Linux ve türevlerinin gösterdiği gelişme ve ataklık takdire şa- yan. Özellikle ulusal işletim sistemimiz diyebileceğimiz gururumuz, göz nuru- muz Pardus’umuz her versiyonunda takdirlerimizi topluyor, aklımızı başımıza getiriyor! Diğer yandan paralelinde be- ğenimizi kazanan Ubuntu’nun da ge- lişmeleri sürekli yakın takibimizde. Bu ikisini network yapımızda yavaş yavaş kullanmaya başlıyoruz. Ücretsiz ol- malarına rağmen ofis kullanıcılarının bir- çok işini virüs koruması dahi olmadan rahatlıkla görüyorlar. Artık işletim sis- temi sektörü göz ardı edilemeyecek ka- dar sağlam rakiplere sahip iken yazılım devi Microsoft firması Windows Xp’den sonra Vista’nın yarattığı hayal kırıklığı- nı biraz olsun affettirmek istiyorsa ma- kul bir ücretle Vista satın almış kulla- nıcılara bir kolaylık sağlamalı. Ayrıca bir önemli nokta daha, Mic- rosoft firması, Vista Başlangıç (Starter) kısıtlanmış versiyonundaki gibi, 3 programdan fazla çalıştıramama dü- şüncesinden vazgeçmeli. Yapılan di- ğer kısıtlamalarıyla versiyon adına ya- raşır kendilerince nedenlerine rağ- men Windows 7 işletim sisteminde bi- le hâlâ bu denli kısıtlanmış sürümler çı- karırlarsa palazlanmış rakiplerinin ek- meğine yağ sürmeye devam ede- ceklerdir. 22 Ekim’de bizlere merha- ba diyecek işletim sistemi Windows 7’nin sektöre getireceği yenilik ve he- yecanı merakla beklemekteyiz. Biz yine de bir kısmından bahsedelim. Windows 7 ile bilgisayarlar çok da- ha hızlı başlatabiliyor ve kapanabili- yor. Microsoft’a göre, gelişmiş görev çubuğu ile uygulamalar arasında ge- çiş yapmak bir eğlence haline dö- nüşecek; yeni araç çubuğu ile kulla- nıcıların, yazılımlar ve belgeler ara- sında daha rahat ve hızlı bir şekilde dolaşmak mümkün olacak. Win- dows 7 ile yeni Windows Aero özel- likleri, temiz bir masaüstü daha az uyarı ekranı anlamına geliyor. Windows 7’nin sunduğu yüksek sis- tem güvenilirliği, daha uzun pil ömrü ve daha az uyarı ekranıyla, zaman verim- liliğini arttırmışlar. Çok konuşulması beklenen ise dokunmatik ekran özel- liği çoklu temas teknolojisi, kullanıcının bilgisayar ekranında yapacağı birkaç parmak dokunuşuyla istediği dosyaya, bilgisayara veya cihaza hızlı biçimde ulaşmasını sağlıyor. Donanımcılara epey iş düşecek, biz kullanıcılar ise do- kunmatik ekranların ucuzlamasını bek- leyeceğiz gibi görünüyor. Peki, dünya devi Microsoft Win- dows’un dışında nasıl sosyal sorum- luluk projeleri geliştiriyor. Sitelerinden öğrendiğimiz birkaç örnek şöyle: Bilenler Bilmeyenlere Bilgisayar Öğretiyor: Microsoft Türkiye’nin; Ha- bitat İçin Gençlik Derneği, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Devlet Planlama Teşkilatı ortaklığında yürüt- tüğü bu proje ile gençleri bilgisayar tek- nolojileri konularında eğiterek, onların bireysel ve toplumsal gelişimlerine katkı sağlamak ve istihdam olanakla- rını arttırmak hedefleniyor. Microsoft Toplum Hizmeti ve Yazılım Bağışı Programları: Finansal bağışlar, yazı- lım bağışları, müfredat bağışı, tekno- loji çözümleri ile fark yaratan kurum- ları ve projeleri destekliyor. Sivil Toplum Kuruluşları Bilişim Teknolojileri ile Gelişiyor: Micro- soft’un STGM ile ortak yürüttüğü bu program, sivil toplum kuruluşlarının bi- lişim ve iletişim teknolojilerinden fay- dalanarak, daha etkin şekilde çalışa- bilmelerine olanak sağlıyor. 200 civa- rında STK’ye ulaşmışlar. Microsoft Global Vatandaşlık Programı: Yerel sosyoekonomik fırsatların arttırılması- nı ve herkes için daha güvenli bir bili- şim tecrübesi sağlamasını amaçla- yan program dünya çapında yürütü- lüyor. Sınırsız Potansiyel, 2007 yılın- da açıklanmış, dünya çapında bireylerin ve toplumların; uygun, erişilebilir ve ucuz teknolojiler yoluyla hedeflerine ulaşmalarına yardım etmek amacıyla genişletilmiş. mehmet@cumhuriyet.com.tr Windows’un Gösterdiği Büyük İlerleme İstanbul Haber Servisi - Mustafa Kemal Atatürk tarafõndan 1932’de kurularak halk örgütlenmelerinin merkezinde yer alan ve De- mokrat Parti iktidarõ ve 12 Eylül döneminde askeri yönetimce 2 kez kapõsõna kilit vurulan Halkevleri, son dönemde CHP ile olan organik bağõnõ kopardõ. Çeşitli sol görüşlere sahip dev- rimci, demokrat insanlarõn yönetiminde bu- lunduğu Halkevleri, “AKP’nin Türkiye’yi ‘õlõmlõ İslam modeli’ne uyarlamak için uy- gulamaya koyduğu yapısal dönüşüme kar- şı” mücadele veriyor. Halkevleri Genel Baş- kanõ İlknur Birol, “Halkevleri’nin 75 yılı aşan tarihinde, fikri mücadelesinde bazı de- ğişiklikler olmasına karşın siyasi öncelik- leri olan antiemperyalist tavrı ve gerici da- mar karşısında saf tutan damarı hiçbir za- man değişmemiştir. Gericiliğin ve neoli- beralizmin ‘kurucu meclisi’ gibi çalışan AKP’nin, iktidarı ele geçirmesinin ardın- dan, devleti, ‘õlõmlõ İslam modeli’ne uyar- lamak için uygulamaya koyduğu yapısal dönüşümün karşısında durmaya çalışıyo- ruz” diye konuştu. Ülkemizde yaşanan hemen her olumsuzluğa karşõ alanlara çõkarak protesto gösterileri düzenleyen Halkevleri’nin Genel Başkanõ Bi- rol İlknur, kayõtlõ üye ve gönüllüleriyle bir- likte Türkiye genelinde 20 bine yaklaşan üye gücüyle, yoksulluğa, gericiliğe karşõ müca- delelerini sürdürdüklerini söyledi. AKP’nin “planlı bir projenin parçası” olduğunu be- lirten Birol, neoliberal iktisadõn Türkiye’de yerleştirilmesi ve buna eşlik edecek olan halk itirazlarõnõ da ortadan kaldõrmak için “sada- ka” ve “biat kültürü” yaratõlmaya çalõşõl- dõğõnõ belirtti. Neoliberalizmin, Türkiye’de bü- tün kamusal varlõklarõ ticari bir metaya dönüştürerek piyasalaştõrdõğõnõ, buna bağlõ ola- rak da yoksullluk ve işsizlik oranlarõnõ bilinçli olarak arttõrdõğõnõ belirten Birol şöy- le devam etti: “Toplumun çeşitli kesimlerinden yük- selen hızlı itirazların tolere edilebileceği bir zemin hazırlamak gerekiyordu. Bu ze- minse ancak ilkel gericiliğin yükseltildiği, cemaat tarikat ilişkilerinin, sadaka ve bi- at kültürünün meşru hale getirildiği baş- ka bir dokuya ulaştırılmasıyla mümkün- dü. AKP, dini açıdan ‘õlõmlõ İslam modeli’ni uygulamakla yükümlü bir projenin sahi- bi olarak iktidar oldu. Hızlı yükselişinde- ki nedenler Milli Görüş, İslami gelenek gi- bi kavramlarla açıklanmaya çalışılsa da gerçekte sermaye gruplarının da desteği- ni almasıyla parlamentonun yarısını ve da- ha fazlasını elde edebilecek güce ulaştı. Bu güç parasal güçten devlet erkini de eline ge- çirince hızlı bir büyüme yaşadı. 7 yıldır Türkiye’de devlet aygıtının bu programa uygun hale getirilmesi için gerekli yasal dö- nüşümü gerçekleştirmek için çalıştı. 5 bin civarında yasa, yönetmelik değişimi bu plan dahilinde yapıldı. Devletin sosyal yönünü budayan, toplumun ortak varlığı saydığı- mız varlıkların tümünü sermayeye peşkeş çeken, emperyalist güçlerle bağımlılık se- viyesini yükselten, Ortadoğu’da ABD’nin projelerinin gerçekleştirilmesine aday bir parti ve demokrasi anlayışı olarak AKP ye- rini koruyor.” AKP gericiliğin son noktası Başbakan Erdoğan’õn geçen hafta açõkladõğõ “Teşvik Paketi”ni de eleştiren İlknur Birol, 180 bin kişiye “geçici istihdam” sağlayan pa- ketin gerçek amacõnõn, çõğ gibi artan işsiz sa- yõsõnõ azaltmak değil, işsizlik fonundaki pa- ranõn sermayeye aktarõlmasõ olduğunu söyledi. Birol, ilahiyat fakültelerine sağlanan kontenjan artõşlarõnõn da toplumun gündeminden düş- memesi için tüm sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin duyarlõ olmasõ gerektiğinin al- tõnõ çizerek “İlahiyat fakültelerine sağlanan kontenjan artışları, gericiliğin son nokta- sıdır. Açık bir gerici uygulamanın yay- gınlaşmasıdır. Üniversiteleri iktidara ba- ğımlı kılmaya ve kendi kadrosunu üret- meye çalışan zihniyetinin en belirgin tav- rıdır. AKP, ‘õlõmlõ İslam modeli’ denilen, dinsel gericiliği yaygınlaştırabilecek ve meşru kılabilecek hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Bulduğu her boşlukta bu amacı kurum- sallaştırmak için her kararı meşru daya- naklarla alıyor. Halkevleri bu zihniyetle çarpışmaya devam edecek” diye konuştu. 77 yõllõk tarihi ile toplumun sesi olan Halkevleri, AKP’nin õlõmlõ İslama gidişine dur demek için alanlarda Halkevleriyinemuhalefette İSTEKLERİMİZ AHMET YILDIZ KİMDİR? CHP’NİN ‘HALKEVİ PROJESİ’ - İşten çõkartmalar yasaklansõn, herkese iş güvencesi sağlansõn, - Zamlar geri alõnsõn, - Halkõn eğitim, sağlõk, su, ulaşõm, konut, õsõnma gibi temel haklarõ ‘yaşamsal ihtiyaçlar ölçüsünde’ ücretsiz hale getirilsin, - Her haneye 18 metreküp su, 140 metreküp doğalgaz, 230 kilovat saat elektrik ücretsiz verilsin, - İş günleri 06.00-09.00 ve 17.00-21.00 saatleri arasõnda ulaşõm ücretsiz olsun, - Okullarda para toplanmasõna son verilsin, eğitim parasõz hale getirilsin, - Hastanelerde, tüm sağlõk birimlerinde sağlõk hizmetlerinden para alõnmasõn, - Hiç kimse kentsel dönüşüm adõ altõnda evinden atõlmasõn, - Kredi kartõyla esnaf ve çiftçilerin kredi borç faizleri silinsin... Halkevleri’nin halen onursal genel başkanõ olan Ahmet Yıldız, bugün 88 yaşõnda mücadelesini sürdürüyor. Yõldõz, 1921’de Trabzon’da doğdu. 1957 yõlõnda Harp Akademisi’ni bitirdi. 27 Mayõs Hareketi’nde Milli Birlik Komitesi içerisinde yer aldõ. Cumhuriyet Senatosu tabii üyesi oldu. 1961’de Kurmay Albay görevinden emekliye ayrõldõ. 1976’dan sonra Halkevleri Genel Başkanlõğõ yaptõ. 1980 darbesinde Yõldõz tutuklandõ. 1987’de Halkevleri’nin yeniden kurulmasõ çalõşmalarõnda yer aldõ. Yõldõz’õn sõkõyönetim mahkemesindeki savunmasõ belleklerdeki yerini hâlâ koruyor: “(...) Faşizmi, emperyalizmi ve kapitalizmi çağdışı sayıp kapitalizmin sosyalizmden kopya ettiği aşılarla bile yaşatılamadığını söylemem suç sayılmıştır. Oysa, faşizmin ve emperyalizmin yalnız çağdışı değil, insanlık suçu sayıldığı bir çağda, kapitalizme ilişkin sözlerimin de hiçbiri sosyalist olmayan birçok bilim ve devlet adamlarınca da savunulduğu bilinmektedir. (...) Bu çağcıl ve bilimsel görüşleri ve yaygın gözlemleri, benim üslubumla dile getirmemi suç saymak haklı olamaz.” CHP İstanbul İl Başkanlõğõ’nõn, sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde hayata geçirdiği Toplumsal Eğitim ve Gelişim Derneği’nin, yoksul ve yoksun kesimlerdeki halka ulaşan hizmet birimleri olan “Cumhuriyet Halk Evleri” 2. yõlõnõ tamamladõ. CHP İstanbul İl Örgütü’nün 2008’de hizmete soktuğu ve sayõlarõ dörde ulaşan Cumhuriyet Halk Evleri’nin (CHE) kuruluşunun ikinci yõlõ bugün düzenlenecek etkinliklerle kutlanacak. Sayõlarõnõn 30’a ulaştõrõlmasõ öngörülen proje kapsamõnda bugüne dek Kâğõthane, Tuzla, Maltepe, Pendik Cumhuriyet Halk Evleri hizmete açõldõ. Yakõn zamandaysa Çatalca ve Güngören’deki CHE’lerin hizmete sokulmasõ planlanõyor. Psikolojik danõşmanlõk, hukuk müşavirliği, tõbbi destekle okul çağõndaki çocuk ve gençlere eğitim hizmetlerinin verildiği CHE’lerde, kadõnlara yurttaşlõk, sosyal ve medeni haklarla tükeci haklarõ konusunda da seminerler veriliyor. CHP İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin, CHE projesini Türkiye geneline yayacaklarõnõ söyledi. Halkevleri Genel Başkanõ İlknur Birol “AKP’nin Türkiye’yi ‘õlõmlõ İslam modeli’ne uyarlamak için uygulamaya koyduğu yapõsal dönüşüme karşõ durmaya çalõşõyoruz” dedi. 77 yõllõk tarihi barõndõran ve Anadolu’ya özgü bir halk örgütlenmesi olan Halkevleri, üç çeyrek yüz- yõlõ geride bõraktõ. 19 Şubat 1932’de Mustafa Kemal Atatürk tarafõndan, halkõ bilinçli yurttaşlar haline getirmek için kuruldu. Cumhuriyetin ilanõndan sonra, saltanat, hilafet ve şeriat yanlõlarõna karşõ cid- di bir muhalefet sergiledi. 1946 yõlõnda çok partili rejime geçilmesinin ardõn- dan, Halkevleri’nin ku- rumsal yapõsõ CHP’nin ba- ğõmsõz bir halk örgütü ha- line getirememesi nede- niyle aksadõ. DP’nin em- peryalizmle yakõn bağlarõ, Halkevlerine de 8 Ağustos 1951’de kilit vurdu ve Hal- kevleri’nin birinci dönemi sona erdi. Halkevleri’nin yerini tarikatlar aldõ, DP iktidarõnõn sona ermesiyle 21 Nisan 1963’te Halkev- leri yeniden açõldõ. ‘2. Ku- ruluş’ dönemi denilebile- cek bu zaman diliminde, bir önceki dönemden farkõ Halkevleri’nin devlet des- teğinden yoksun ve resmi ideolojiden bağõmsõz hale gelmesiydi. Halkevleri 12 Mart darbesiyle ağõr yara aldõ. Birçok yöneticisi tu- tuklandõ. Halkevleri 1987’den sonra, ‘3. dö- nem’ denilebilecek bir sü- rece girdi. Halen devam eden bu dönemde, top- lumsal muhalefetin önem- li örgütlenmelerinden olan Halkevleri, yoksulluğa, pa- rasõz eğitim-sağlõk hakla- rõnõ ve işçi direnişlerine destek vererek mücadele- sini sürdürüyor. 77 YILLIK TARİH İstanbul Haber Ser- visi - Fransa’da 216 bin 900 kişi üzerinde yapõlan araştrõmada, kolesterol düşürücü statin grubu ilaçlarõn erkeklerde erek- siyon bozukluğuna ve cinsel isteksizliğe neden olduğu ortaya çõktõ. Araştõrmaya göre, erek- siyon bozukluğu ilacõ kullanmaya başladõktan 29 gün sonra ortaya çõk- maya başlõyor. Türkiye Klinik Far- makoloji Derneği Baş- kanõ Prof. Dr. Cankat Tulunay, bu sonuçla- rõn, Fransa’da ilacõ kul- lananlarõn geri bildirim- lerinde yapõlan analiz sonucu ortaya çõktõğõnõ belirterek, aynõ yaş grup- larõnda ilacõ kullananla- rõn, kullanmayanlara gö- re, 3 kat daha fazla cin- sel sorunlar yaşadõğõnõn ortaya çõktõğõnõ açõkladõ. Tulunay kendi hastalarõ arasõnda, statin grubu ilaçlar kullanan ve bu so- runlarõ yaşayanlara ilacõ bõrakmalarõnõ önerdiğini ifade ederek, ilacõn bõ- rakõlmasõnõn ardõndan 15-20 gün içinde soru- nun düzeldiğini söyledi. Prof. Dr. Tulunay, “Kolesterol ilaçların- çok nadir durumlar- da kullanılabilir, an- cak bugün, romatiz- ma, alzheimer gibi bir çok hastalıkta, hiçbir etkisi olmasa da bu ilaçların kullanılması öneriliyor. Sağlık Ba- kanlığı da bunların ge- ri ödemesini yapıyor. ABD ve Avrupa’da ciddi bilim adamları bu ilaçların kullanımı- na karşı çıkıyorlar” di- ye konuştu. Kolesteroldüşürücüilaçlar, cinsel gücü azaltõyor STATİN GRUBU İLAÇLAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear