28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 2009 SALI 10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Erdoğan Atina’ya Gitmedi, Çünkü! Cumartesi akşamı Atina’daki tö- rende Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da uzun boyunu göstere- cekti. Erdoğan keşke gidebilseydi de Yunanistan’ın tarihsel, kültürel, dinsel mirasına nasıl sahip çıktığını gö- rebilseydi. Mayıs 2004’te eşi Emine Hanım to- puklu ayakkabılarıyla, Yunan Baş- bakanı’nın eşi Nataşa Karaman- lis’in koluna girerek Akropolis’i gez- dikten sonra övgü dolu sözler söyle- mişti. Aklımda yanlış kalmadıysa Er- doğan, o günlerde Atina Belediye Başkanı olan, bugünkü Dışişleri Ba- kanı Dorathea Bakoyannis’in boy- nuna takacağı “altın liyakat nişanı” için Akropolis’e çıkamamıştı. Başbakan’ın “tansiyonunun yük- selmesi” nedeniyle son dakikada Ati- na törenine katılamayışının ardından “güneş çarpma- sı” gerekçe ola- rak gösterildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de “kulağındaki ağrı” nedeniyle bir başka önemli yurtdışı ziyaretini son dakikada ip- tal etmişti. Bun- dan böyle “siya- sal sağlık” gerek- çeli son dakika ip- tallerine alışacağız demektir. Yunan basınına koşut olarak Tür- kiye’de de Erdoğan’ın gezisinin ipta- li hakkında çeşitli yorumlar yayımlandı. Son dakika iptaline iki gerekçe gös- terilebilir: 1. Atina temsilcimiz Murat İlem’in bildirdiği “kaçak göçmenler sorunu” bu nedenlerin başında gelir. Atina bu konuda haklıdır! Gün geçmiyor ki basınımızda Ayvalık, Kuşadası, Çeş- me, Didim, Bodrum gibi kıyı kentleri- mizden Ege adalarına yönelik kaçak göçmenlerle ilgili trajik haberler gel- mesin. Batan tekneler, Yunan sahil ko- ruma botlarınca insanlık dışı batırılan tekneler, “Yunan adalarına geldiniz!” diye kandırılarak Türkiye kıyılarında- ki çetiliklerde salıverilen Afgan, Pa- kistanlı, Iraklı hatta Afrikalı binlerce za- vallı insanın düş kırıklığı ile sona eren umuda yolculukları! Türkiye ve Libya, kaçak göç- menler için sıçrama tahtası görevi yapıyor. Libya’dan Akdeniz’e açılan göçmenler İtalya ve Fransa kıyıla- rına ulaşmaya çabalıyorlar. Ancak, çoğunluğu Türkiye çıkışlı göçmen- lerden dolayı Güney Yunanistan’da Mora Adası’nın belirli yerleri “top- lama kamplarına” dönüştü. Bu nedenle Prag’da yapılan son AB doruğunda Bakoyannis, “sonuç bil- dirgesine” Türkiye ve Libya’nın geçiş ülkesi konumlarının sona erdirilmesi için anlaşma yapılması koşulunu teh- ditle koydurdu. Bugün 10 milyon nü- fuslu Yunanistan’da 1 milyondan faz- la kaçak göçmenin olduğu, bunun 150 bininin 2008’de geldiği unutulma- malıdır. Ya önlenip de gidemeyenler ya da Türkiye’de hâlâ kaçak olarak saklanan umut yolcularına ne de- meli! Bu kaçak göçmenlerin Tür- kiye’ye girmeleri, sınırlarımızın gü- venliğinin kevgirleş- tiği ve ülkemizde bir de kaçak göçmen mafyasının türedi- ğini ortaya koymuyor mu? 2. Bir başka neden de Vaşington Temsilcimiz Elçin Poyrazlar’ın ha- beriyle bağlantılı olmalı! Avrupa ve Av- rasya’dan sorumlu ABD Dışişleri Ba- kan Yardımcısı Phil Gordon’un “Tür- kiye Kıbrıs konusunda ödünler vere- rek anlaşma sağlanmalı” sözleri, Ati- na gezisinden iki gün önce Erdoğan’ın önüne mayın döşedi. BM’nin Annan Planı’na Rumların “hayır” demelerine karşılık Türklerin “evet” oylarıyla desteklemelerine kar- şın yine de “görüşme masasına” otur- malarını Gordon’un görmezden gel- mesi, Erdoğan’ın haklı olarak Ati- na’ya gezisini erteletti. “North Atlantic Treaty Organi- zation (NATO) - Kuzey Atlan- tik Anlaşması Örgütü’nün (KAAÖ)” 60 mumlu doğum günü pastasının 4 Ni- san’da üflenişi ile ilgili olarak olarak 24 ve 27 Mart’ta bu köşede iki değer- lendirme yazmıştım. Yazı “veto” bağ- lantılı şu üç olaya dikkat çekiyordu: 1. ABD, tasarrufundaki KAAÖ Başkomutanlığı’na, soyadı “istavrit” anlamına gelen Karadeniz’den ABD’ye göç etmiş olan bir ailenin çocuğu olan Rum kökenli Oramiral James Stavridis’i aday göster- mişti. “Muhrip Kaptanı” adlı kita- bında Stavridis şöyle yazmıştı: “1994’te 7 ülkenin Ege Denizi’nde yaptığı bir çıkartma tatbikatında de- demin kovulduğu İzmir Limanı’na 1 milyar dolar değerindeki muhribimin komutanı olarak, az buçuk Yunan- camla, giriyordum. Kendime 1922-94 arasındaki 70 yılda ne olduğunu sor- duğumda, yanıtım ABD’nin varlığı oldu biçimindeydi!” İzmir’e 1 milyar dolarlık muhribi ile giren KAAÖ Başkomutanı’nın “Ege Kıta Sahanlığı” sorununda Türkiye’ye bastırması da Kardak Kayalıkları’nda “çipura-istavrit” gibi bir olası düello el- bette Ankara’yı yakından ilgilendire- cektir. Türkiye’den “çıt” çıkmadı! 2. Türkiye’nin AB üyeliğini isteme- yen, Kıbrıs’ta Rumları, ülkesinde ROJ TV’yi destekleyen, Muhammed ka- rikatürleri ile Müslümanların tepkisi- ni çeken Danimarka Başbakanı An- ders Fogh Rasmussen’in genel yazmanlık adaylığına Ankara veto- sunu son dakikada aldığı bazı ödün- ler (!) karşılığında çekti. 3. Türkiye’nin AB üyeliğini en- gelleyen Fransa’nın KAAÖ’ye dö- nüşüne Türkiye’nin “veto” kullan- ması bekleniyordu. Bu oylamada da Türkiye’den “çıt” çıkmadı. Tür- kiye, her üç olaya da “hayır” diye- medi. Ama Yunanistan bir başka üyelik konusunda “veto”sunu ba- ğırta bağırta kullandı. Türkiye’nin üç “veto” şansını elinin tersiyle itme- sine karşılık, bakalım ne gibi ödün- ler elde etmiş: 1. KAAÖ’de ne işe yaradığı bu- güne değin hiç belli olmayan “Akil Adamlar Komitesi’ne” emekli bü- yükelçi Ümit Pamir getirildi! 2. Somali’de korsan avına Giresun fırkateynine ek olarak Gediz fırka- teyni gönderildi! 3. KAAÖ’nün hava gözetleme uçakları AVACS’ların Konya Hava Üssü’nde konuşlandırılması karar- laştırıldı! Vetolar ve Ödünler! Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Türkiyedahaçoktartõşõlacak ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - AB dönem başkanlõ- ğõnõ 1 Temmuz’da Çek Cumhuriye- ti’nden devralacak olan İsveç’in Dõş- işleri Bakanõ Carl Bildt dönem baş- kanlõğõ programõnõ açõklarken Türki- ye’nin üyelik sürecinin bundan sonra daha fazla tartõşõlacağõnõ söyledi. Avrupa Parlamentosu seçimleri sõ- rasõnda Türkiye’nin üyeliği aleyhine yürütülen yoğun kampanyalarõn dö- nem başkanõ İsveç’in tutumunu nasõl etkileyeceği sorusunu yanõtlarken Bildt, “AB’nin Türkiye’ye olan ta- ahhdünü” hatõrlattõ ve kişisel görü- şünün AB’nin “Avrupa’daki hiçbir ülkeyi dışarda bırakmaması” ge- rektiği yönünde olduğunu söyledi. Öte yandan, Avupa Parlamentosu se- çimleri sõrasõnda açõkça, AB genişle- mesine, Türkiye’ye ve İslamiyete karşõ kampanyalar yürütüldüğünü, an- cak farklõ görüşlerin ifade edilmesinin demokrasinin bir gereği olduğunu kaydetti. Bu konunun bugüne kadar belki de az tartõşõldõğõnõ söyleyen Bildt, bundan böyle daha açõkça tar- tõşõlacağõnõ belirtti. Carl Bildt, Kõbrõs meselesinin çö- zümünde AB’den çok BM’nin rol al- masõ gerektiğinin altõnõ çizdi. Kõb- rõs’taki çözüm arayõşõndaki iki lide- rin cesaretlerini övdükten sonra, çözüm sürecinde AB olarak kendilerinin yapabileceği fazla bir şey olmadõğõnõ ancak komisyonun “teknik destek” sağlayacağõnõ kaydetti. Türkiye’ye ‘geri kabul’ baskısı Geçen hafta gerçekleşen AB Kon- seyi zirvesinde zirve sonuç bildirisi- ne Yunanistan’õn isteği ile, yasadõşõ göçle mücadelede, geri kabul antlaş- masõnõn imzalanmasõ ve yürürlükteki antlaşmanõn uygulanmasõ için Türki- ye’ye yönelik baskõlarõn arttõrõlmasõ- nõ hedefleyen bir paragraf eklenmiş- ti. Geri kabul anlaşmalarõ, içerik ola- rak AB’de yasadõşõ bulunan Türk va- tandaşlarõnõn yanõ sõra AB’ye Türki- ye topraklarõ üzerinden giriş yapan tüm üçüncü ülke vatandaşlarõ ile va- tansõz kişilerin Türkiye’ye geri gön- derilmesini öngören bir anlaşma. Carl Bildt bu konunun üzerinde ciddiyetle durduklarõnõ ve gündemde önemli bir yer işgal edeceğini belirterek önü- müzdeki dönemde bu yolda Türki- ye’ye uygulanacak baskõnõn artacağõ- nõn da işaretlerini vermiş oldu. İsveç Türkiye’nin tam üyeliğini en fazla destekleyen ülkelerinden biri. İs- veç AB işleri bakanõ Cecilia Mals- tröm’un da katõldõğõ basõn toplantõ- sõnda önümüzdeki 6 ayõn programõ açõklandõğõ sõrada genişleme ile ilgili gündem maddesi olarak İzlanda’nõn üyeliği vurgulanõrken Türkiye’den hiç söz edilmemesi dikkat çekti. Dış Haberler Servisi - İsviçre’de Obwalden kantonunun, önceden girilmesi yasak olan bölgeleri süper zenginlere “özel yaşam alanı” olarak pazarlama planõ, ülkede zenginler ve yoksullar arasõnda sõnõfsal ayrõmcõlõk yapõldõğõ yönünde tepkilere yol açtõ. Vergi cenneti olan ülkede, vergiden daha fazla pay almak amacõyla bölgeyi zenginlere hitap eden bir merkez haline getirmek isteyen Obwalden kantonu yönetimi, bu amaçla tarõma tahsis edilen araziler üzerindeki inşaat yasağõnõ kaldõrarak Alp Dağlarõ ve göl manzaralõ araziyi milyonerlere özel bir alan haline getirmeye çalõşõyor. Sıradan vatandaşın girmesi zor İsviçre basõnõnda yer alan haberlere göre, Obwalden kantonu yüksek vergi ödeyen ve bölgede iş olanağõ yaratan zenginlere süper lüks villalar satmaya hazõrlanõrken bugüne kadar korunan ve “sıradan vatandaşın” girmesi zor olan arazilerin zenginlere pazarlanmasõ, ülkede büyük tartõşma yarattõ. Bu planõn “zenginlerin ödüllendirilmesi” anlamõna geldiğini belirten kanton halkõ, plana karşõ kampanya başlattõ. Obwalden halkõ, Yeşil Parti ile çiftçilerin de destek verdiği kampanya kapsamõnda, bu yõl içinde planõn referanduma sunulmasõnõ istiyor. İsviçre Çevre ve Ulaşõm Bakanõ Moritz Leuenberger de, zenginlere özel yaşam alanõ sunmanõn ayrõmcõlõğa dayanan yönetimin bir biçimi olduğunu söyleyerek plana karşõ çõktõ. Vergi yasalarõndan faydalanmak amacõyla ülkeye akõn eden Formula1 pilotu Michael Schumacher gibi zenginlere atõfta bulunan Leuenberger, “Bir araba yarışçısı bir hemşireden daha mı yararlı bir iş yapıyor” diye konuştu. Obwalden yönetimi ise eleştirilere karşõ çõkarak, parasõ olanlarõn daha çok olanağõ olmasõnõn garip bir durum olmadõğõnõ savundu. Obwalden yönetimi maliye direktörü Hans Wallimann, “İsviçre Demiryolları’nın 1. sınıf biletleri yolculara daha çok konfor sunarken, 2. sınıf biletlerde yolcular daha dar bir alanda seyahat ediyor, ama diğerlerinin verdiği paranın yarısını ödüyor. Bu adaletsiz bir şey mi?” dedi. On yıllardır İsraillilerle Filistinliler arasında çatışmalara yol açan Kudüs’teki Eski Kent’te, önceki gün iki halk arasında barış havası esti. Eski Kent’i çevreleyen surlar önünde birbirlerine sarılan İsrailliler ve Filistinliler, bölgede barış sağlanması için dua etti. Aralarında insan hakları örgütleri üyelerinin de bulunduğu İsrailli ve Filistinli grup, el ele tutuşarak barış zinciri oluşturdu ve iki halkın barış içinde bir arada yaşayabileceğini gösterdi. (Fotoğraf: REUTERS) Kudüs’tesarılmagünü Molla Ömer denetimi ele aldõ Dış Haberler Servisi - Taliban li- deri Molla Ömer’in, örgütün doğ- rudan denetimini yeniden elinde toplayarak saldõrõ emirleri verdiği ve yerel komutanlarõ yönlendirdiği bil- diriliyor. ABD’de yayõmlanan Wall Street Journal gazetesinin kimliği- ni saklõ tuttuğu Amerikalõ yetkililer ve Afganistan’daki direnişçilere dayandõrdõğõ habere göre, kõsa sü- re öncesine kadar Amerikan kuv- vetlerine karşõ yürütülen savaşõ ye- rel komutanlarõn yönetimine bõrakan Taliban strateji değiştirdi. Taliban’õ yöneten şûraya baş- kanlõk eden Molla Ömer, örgütün dini önderliği, militanlara stratejik danõşmanlõk ve mali kaynak sağ- lama üzerinde yoğunlaşmõştõ. Ancak yõl başõndan beri Molla Ömer’in, Afganistan’õn güne- yinde ve doğusunda düzenlenen intihar saldõrõlarõ ve suikastlar için emirler verdiği öğrenildi. Gaze- te, saldõrõlardaki hedeflerden bi- rinin Afganistan Devlet Başkanõ Hamid Karzai’nin küçük kar- deşi Ahmet Vali Karzai oldu- ğunu, 18 Mayõs’ta ülkenin do- ğusunda konvoyuna silah ve ro- ketlerle düzenlenen saldõrõdan kur- tulduğunu yazdõ. Ilõmlõ bir din adamõ olan Kari Seyid Ahmed ise nisan ayõnda Kandahar’da düzen- lenen saldõrõda hayatõnõ kaybetti. Bir Taliban komutanõ, Fransõz haber ajansõ AFP ile telefonla yap- tõğõ söyleşide, bu suikast için emrin Molla Ömer’in yardõmcõlarõndan biri tarafõndan verildiğini söyledi. Mayõs ortalarõnda meydana gelen alõşõlmamõş saldõrõda da yaklaşõk bir düzine intihar eylemcisi ülkenin doğusundaki Host kentinde 12 ki- şinin ölümüne yol açtõ. Gazeteye gö- re bu saldõrõ için de emri Taliban’õ yöneten şûra verdi. İSVİÇRE’DE TARTIŞMALI PLAN Yüksek vergi verene özel lüks ev İnguşetya Devlet Başkanı’na suikast Dış Haberler Servisi - Rusya’nõn Kuzey Kafkasya bölgesindeki cumhuriyetlerinden İnguşetya’nõn devlet başkanõ Yunus-Bek Yevkurov, başkent Nazran’da uğradõğõ suikast sonucu ağõr yaralandõ. Olayõ araştõran savcõlar Yevkurov’un şoförünün ve kardeşi Uvays Yevkurov’un da yaralandõğõ patlamada bir güvenlik görevlisinin de hayatõnõ kaybettiğini duyururken, bazõ kaynaklar en az iki kişinin yaşamõnõ yitirdiğini bildiriyor. Konvoyunun geçtiği yola yerleştirilen bombalarõn patlamasõ sonucu yaralanan Yevkurov’un kaldõrõldõğõ hastanede ameliyat olduğu, ancak sağlõk durumundan endişe edildiği için özel bir uçakla tedavi için Moskova’ya gönderileceği öğrenildi. Rusya Devlet Başkanõ Dimitriy Medvedev, “İnguşetya devlet başkanı ülkede barışı ve düzeni sağlamak için çok şey yaptı ve bir grup eşkıya bu durumdan hoşnut kalmadı” dedi. Görkemli Akropolis Müzesi! Yunanistan, 1821’de Osman- lı’dan bağımsızlığını almadan önce Lord Elgin İstanbul’da bü- yükelçiydi. Ülkenin simgesi olan Ati- na’da Akropolis Tepesi’ndeki Part- henon Tapınağı’nın görkemli mermer kabartmalarını, British Müzesi’ne ta- şımıştı. Yaklaşık iki yüz yıldır Yu- nanların aklı, bu yitik kabartmalarda kalmıştı. 1981’de Andreas Papandreu başbakan seçilince ünlü sinema sa- natçısı Melina Merküri’yi (MM) kül- tür bakanı yaptı. Yunanistan dışına yaptıkları resmi gezilerde Papan- dreu’nun basın toplantısını, söz- gelişi 30 kadar yabancı medya temsilcisi izliyor- sa, MM’ninkine 300 kişi katılıyor- du. MM, “Barbar Osmanlı’nın yağmalanmasına göz yumduğu Yunanistan tarihsel mira- sı Parthenon kabartmaları geri veril- meli” kampanyasını başlattı. MM, kampanyasıyla yalnızca Yu- nan halkında bir bilinçlenme yarat- makla kalmadı, Yunan turizmi için çok önemli ve etkin bir tanıtımı da gerçekleştirdi. Yabancı meslektaş- larını, UNESCO’yu harekete geçirdi. British Müzesi’nde TV kameraları önünde “Atalarımızın mirasını geri is- tiyoruz” sözleri ile gösteriler düzen- ledi. Ancak İngilizler “Siz, bu yapıtları Atina’daki yoğun ‘nefos (hava kirli- liği)’ altında mı koruyacaksınız? Biz, Yunan sanatını müzemizde sizden daha iyi koruyoruz” sözleri ile alay ederek MM’yi ciddiye almadıklarını gösterdiler. Yunanlar yılmadılar. Yunanlar, Akropolis’in eteğinde görkemli bir müze yapımına başla- dılar. Amaç, İngilizlerin “daha iyi ko- ruma” kozunu el- lerinden almaktı. Geçen yıl, açıl- madan önce gez- me şansı elde et- tiğim bu görkem- li müzeyle bu amaca ulaştıkla- rını gördüm. Tabii bu müzeyi yap- mak, bu kabart- maları geri getir- meye yetmeyecekti. Keşke Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Gü- nay bu müzeyi görselerdi. Ziyaretçiler, Akropolis’in yama- cında camla kaplı tarihsel kalıntıla- rın üzerinden yürüyerek müzeye gi- riyorlar. Böylece dışarıda arkeolojik kalıntılar, içeride buluntular sergile- niyor. Müzenin yapımına 130, ser- gilemeye 30 olmak üzere toplam 150 milyon Avro harcandı. AB dönem başkanlõğõnõ 1 Temmuz’da devralacak İsveç’in Dõşişleri Bakanõ Bildt, AP seçimleri sõrasõnda açõkça Türkiye karşõtõ kampanyalar yürütüldüğüne dikkat çekti Yevkurov ağır yaralandı. (Fotoğraflar: Murat İlem) Oğlumuz ATAHAN’õn Sünnet töreninde bizleri onurlandõran tüm dost ve akrabalarõmõza teşekkür ederiz. Fatma & Gökhan Kayhan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği’nden almış olduğum diploma yerine geçen geçici çıkış belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. Deniz Bölükbaşı SSK’dan almış olduğum 2104788213 tahsis no’lu Emeklilik Cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Ferhat Yılmaz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear