26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA18 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET 9DİZİ Gerilimli yõllarõn ilk işareti Ecevit’ten 2 002’nin ikinci yarõsõydõ... Ecevit’in sağlõğõ Başbakanlõk işlevini usul usul etkilemeye başlamõştõ... Ama bütün inadõyla makamõnõn başõn- daydõ. O yõllarda TRT’de pazar günleri “Pazar Panorama” programõnõn yorum- cu konuğuydum. Sunucusu Cem Kırçak’tõ. Ecevit, bu programa hemen her çağõrõşõmõzda gelirdi. Programa biz de hazõrlõklõ gelirdik, Ecevit de... Daha doğ- rusu Ecevit kimi temel mesajlarõnõ ver- mek için bu programõ zeminlerden biri olarak kullanõrdõ... Koalisyon artõk iyiden iyiye yorgun düşmüş, Türkiye seçim atmosferine girmeye başlamõştõ. ‘AKP’NİN FARKLI BİR UFUK ÇİZDİĞİ DÜŞÜNCESİNDEYİM’ Ecevit, Pazar Panorama progra- mõnda “Önümüzdeki seçimlerle ilgili bir endişemi dile getirmek istiyorum” dedi, arkasõnõ şöyle getirdi: “Yapılan anketler bu seçim- lerde AKP’nin ve DTP’nin ba- rajı geçeceğini gösteriyor. Bu durum Türkiye’de ciddi bir gerilim or- tamı doğuracak... Bundan ciddi endişe ediyorum...” Programõn ardõndan Ecevit’e ayrõca sor- ma gereği duydum: - Biraz açar mısınız, nedir duyduğu- nuz endişeler? Ecevit - Sayõn Balbay, AKP’nin Sayõn Erbakan hareketinden daha farklõ bir yol izleyeceği düşüncesindeyim. Bu durum da beni endişelendiriyor. Onu dile getir- mek istedim. - Nasıl bir dönem olur düşüncesinde- siniz? Ecevit - Sayõn Erbakan’õ bütün yönle- riyle tanõyorduk. Ama AKP etrafõnda olu- şan ekibin daha farklõ bir ufuk çizdiği dü- şüncesindeyim. Ecevit’in değerlendirmeleri, AKP’nin tepkisini çekti. Daha şimdiden bunalõm ürettiğini iddia ettiler. ‘ABD’NİN HER İSTEDİĞİNE EVET DİYECEKLER’ Ecevit’le 3 Kasõm 2002 seçimlerinin ar- dõndan Anõttepe’deki DSP Genel Merke- zi’nde uzun bir sohbet yaptõk. Üzerindeki stresin kalkmasõndan olsa gerek, sağlõğõ da seçim öncesine oranla yerine gelmişti. Ecevit’e yukarõdaki sözlerini anõmsattõ- ğõmda, görüşlerinin değişmediğini söyle- di. Şöyle düşünüyordu: “Göreceksiniz Irak’ta ABD’ye ödün verecekler. İstedikleri her şeye evet di- yecekler... Bu durum Kuzey Irak’ta ba- şımıza ne iş açar bilemem.” ‘ABD’Yİ OYALADIM’ Ecevit’in kaygõlarõna dõş sorunlar da ek- lenmişti. Aslõnda ABD, Ecevit hüküme- tinden de çok şey istemişti. 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldõrõsõnõn ardõndan ABD açõsõndan 2 hedef ortaya çõkmõştõ: Afganistan ve Irak... Afganistan bir ölçüde daha uzak bir coğrafyaydõ ama Irak’la ilgili her adõm içimizi de etkileyecekti. Ecevit’e sordum: - ABD, Irak için sizden ne istedi? Ecevit - Irak’õn işgali için gerekli olan her şeyi. - Siz ne yaptınız? Ecevit – Oyaladõm. Ecevit hükümetinin 2002’nin ikinci ya- rõsõnda içine düştüğü durumun temel ne- deninin bu konu olduğuna ilişkin görüş, saptama ve bulgular değişik zamanlarda ortaya atõldõ. DERVİŞ’İN ABD ZİYARETİ Hemen yeri gelmişken şunu da vurgula- malõyõm... 11 Eylül olaylarõndan 10 gün kadar sonra dönemin ekonomiden sorum- lu Devlet Bakanõ Kemal Derviş, ABD’ye gitti. Gideceği gün sabah Hazine Müsteşarlõ- ğõ’nda gazete ve televizyonlarõn Ankara temsilcileriyle kahvaltõlõ sohbette bir ara- ya geldi. Bir saat kadar sohbete katõldõ. Sonra bi- zi kahvaltõ ile baş başa bõrakõp havaalanõ- na gitti. Bizler sohbette Derviş’in ekonomi ağõr- lõklõ konuşacağõnõ, IMF programõyla ilgili yeni bilgiler verebileceğini düşünüyor- duk. Derviş’in ilk tümcesi şu oldu: “Türkiye ABD’nin terörle mücadele- sine her türlü desteği vermelidir.” D izi yazõlar genellikle “Sunuş” diye başlar ama, bu dizi için “Başlarken” demek daha uy- gun düşecek. Günlük yazõlarõmda da bölüm bölüm dile getirdim. Ecevit koalisyonunun son dönemi ve AKP iktidarõnõn ilk yõl- larõ Türkiye’nin siyasi tarihinde apayrõ bir bölüm tutacak. Ben bu süreci deyim yerindeyse tam göbeğinde yaşa- dõm. Bu dönem ne bir iki komutanõn çõkõş yolu aramasõyla anlatõlabilir ne AKP’nin yönünü AB’ye dönüp “tam de- mokrasiyi oturtuyoruz” iddialarõyla... Ne bu en kritik dö- nemin Cumhurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’in son de- rece dikkatli ve net devlet adamõ tavõrlarõyla anlatõlabi- lir, ne ana muhalefetin topluma AKP gerçeğini göster- me stratejisiyle... Tümünü bir bütün olarak sütuna yatõrmak bence bir baş- langõç olabilir. OHABERLERİN ARKASINDAYIM Yukarõda sõraladõğõm yelpazenin bütün taraflarõyla di- yaloğum vardõ. Bunlarõn tümü yasal zeminlerde, ma- kamlarda gerçekleştirilen diyaloglardõ. Kimi aldõğõm bil- gileri haberleştirdim. Bunlar o günlerin koşullarõ için- de çok kritik ve tartõşõlan haberler oldu. Doğal olarak o haberlerin tümünün arkasõndayõm. Tutuklanmamõn arkasõndan medyada yer alan haber- ler ve yorumlar, benim konumumu ayrõ bir tartõşma ko- nusu haline getirdi. Hem bu tartõşmayõ benim açõmdan netleştirmek hem de Türkiye’nin sözünü ettiğim dönemine bir ölçüde açõklõk getirmek için böyle bir yazõ dizisi ka- çõnõlmaz hale geldi. “O dönem yaşanan her şeyi biliyorum, hafızamı or- taya koydum mu, not defterimi açtım mı yer yerinden oynar” iddiasõnda değilim. Kimi görüşmelerim “off the record” idi. Yani yazõl- mamak üzere. Gelinen noktada bunlarõ da bir ölçüde aç- mak gerekecek. DARBE GÜNLÜĞÜ TANIMINI REDDEDİYORUM O günlere bir bütün olarak bakõldõğõnda diziye “Ge- rilimli Yıllar” başlõğõnõ koymak uygun düşecekti. Bu di- ziyle ilgili elbette kimi taraflarõn açõklamalarõ olacaktõr. Öyle sanõyorum ki, gazetemiz yönetimi bunlara da yer ve- recektir. Medyada “darbe günlüğü” gibi sunulan kimi notlarõma ilişkin iddialara gelince... Her şeyden önce darbe gün- lüğü tanõmõnõ reddediyorum. Bu notlar sorguda bana gös- terilmedi. O nedenle aynen kabul etmek ya da tümünü red- detmek gibi bir yöntemi benimsemedim. Evet, ben kimi notlar tuttum. Bunlar ham halde, ileride sadece benim gözden geçireceğim şeyler olduğu için içeriği hakkõnda da özenli olmadõğõm notlardõ. O nedenle benim için ve muhataplarõ için hukuken bağlayõcõ olduğunu düşün- müyorum. NEDEN SİLDİM? İleride bu dönemi bir araştõrma olarak, bir kitap ola- rak yazabilirim düşüncesiyle aldõğõm bu notlarõ neden sil- dim? 1- İleride 2000’li yõllarõ yazacak olursam, güncel ola- rak yazdõğõm haberlerin bana yeterince õşõk tutabilece- ğini düşündüm. 2- Olaylar öylesi bir hale geldi ki, bu notlarõ bulun- durmak artõk anlamsõz diye düşündüm. Gazetemizin bil- gisayar sistemi yenilenirken arkadaşlar “önceki dosya- ların tümü siliniyor, saklayacaklarınız varsa ayıralım” dediklerinde bir an düşündüm, “yok” dedim. Bu notla- rõn tümünü artõk yok hükmünde saydõm. Bu anlamda baş- ka notlarõm da yok. 3- 2007’den itibaren kendim için yeni kitap ve araştõrma konularõ seçtim. Son iki yõlda yazdõğõm kitaplar (Heye- can Yaşlanmaz, 78’liler) bunun göstergesidir. Teknolojik takip artõk o kadar ileri ki, yukarõda ak- tardõğõm bilgilerin ilgili merciler tarafõndan da hemen doğrulanabileceğini söyleyebilirim. FARKLI NOTLAR BİRLEŞTİRİLMİŞ, MONTAJLANMIŞ, YORUMLAR EKLENMİŞ “Balbay günlükleri” diye sunulan metinlerle ilgili de- ğerlendirmemi bir kez daha aktarmak istiyorum: Ben bu şekilde, özel bir dosya halinde günlük tutma- dõm. Benim farklõ zamanlarda, farklõ dosyalarda yer alan kimi notlarõm bir araya getirilmiş, montajlanmõş, yo- rumlar-açõklamalar eklenmiş ve ortaya böyle bir “gün- lük” çõkarõlmõş. Şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim; bilgisayarõ- ma son 10 yõlda giren-çõkan yazõ ve belgenin tümü yüz binlerce sayfayõ bulur. Bunlardan sadece bir bölümünün çõkarõlõp, özel olarak montajlanõp salt bir kesimle diya- loğumun olduğunun ortaya çõkarõlmak istenmesini kabul edemem. Dizide iki temel amacõm var: 1- 2000’lerin ilk yarõsõndaki Türkiye’nin siyasal tab- losunu ortaya koymak. 2- Mustafa Balbay’õn gazetecilik hedefleri dõşõnda baş- ka hiçbir gündeminin olmadõğõnõ anlatmak. BAŞLARKEN Y A R I N : S A B İ H K A N A D O Ğ L U Ö N C E H U K U K D E Y İ N C E . . . Ö Z K Ö K ’ Ü N G E N E L K U R M A Y B A Ş K A N L I Ğ I ’ N A ‘ G E R İ L İ M L İ ’ G E L İ Ş İ TRT’deki Pazar Panorama programõna katõlan Ecevit, AKP’nin izleyeceği yolla ilgili endişelerini dile getirmişti T ürkiye 3 Kasõm 2002 seçimine giderken siyaset sahnesi yeniden şekilleniyordu,. Koşar adõm ilerli- yordu. Koalisyonun üç ortağõ ekonominin altõnda kalmõştõ. Ecevit’in söylemiyle, ekonomik programõnõn acõ ilaç bölümü bitmiş, meyvelerin yeneceği dönem baş- lõyordu. Ama bunu anlatmak artõk olanaksõzdõ. MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli temmuz başõnda Bursa Kocayayla Türkmen Kurultayõ’nda seçim startõnõ vermiş, ok yaydan çõkmõştõ. Koalisyon ortaklarõnõn sandõğa gömülmesi demek mer- kez sağ, merkez sol ve milliyetçi partinin yarõş dõşõ kal- masõ demekti. Geriye AKP ve CHP kalõyordu. İkisinden hangisi umut olarak öne çõkacaktõ? Bu tartõşma usul usul alevlenirken, kamuoyunun da et- kisiyle ortaya yeni bir lider adayõ çõktõ: İsmail Cem... Cem, kõsa sürede o kadar parlatõldõ ki, kamuoyu yokla- malarõnda yüzde 40’a kadar çõkardõlar. DSP kadrolarõndan bir ekip kurdu mu, bu iş bitmişti. Ama ille de yanõna Kemal Derviş’i almalõydõ. Bunun için çok bastõrdõ... İSMAİL CEM TEBRİKLERİ KABUL EDİYOR Her taraftan Cem fõsõltõlarõnõn yükseldiği o yaz günle- rinde, bir öğle vakti, Meclis’ten Cem’in makamõndan aradõlar. Cem, Meclis’te fiili bir çalõşma ortamõ oluştur- muştu. Arayan kişi şu notu iletti: - Sayın Cem, yarım saat sonra sizi makamında bek- liyor... Gittim... Odaya giren çõkan belirsiz... Olağanüstü bir hareketlilik var. Cem, Başbakanlõk koltuğuna oturmak üzere olan, seçim zaferinden yeni çõkmõş bir siyasetçi gi- biydi. Her taraftan Cem liderliğindeki Yeni Türkiye Parti- si’nin (YTP) örgütünü oluşturmak, katõlmak üzere arõ- yorlardõ. Cem, “Artık telefon bağlamayın” dedi... Soh- bete başladõk, bir dakika sonra telefon. Eski Almanya Dõşişleri Bakanõ Hans Dietrich Gensc- her arõyordu. Çok özür diledi; telefona uzandõ... İngilizce tebrikleri kabul etti... Birkaç dakika sonra bir telefon daha. Arayan Yunanlõ mevkidaşõ Papandreu idi. İLK ÇELME KEMAL DERVİŞ’TEN O sohbette Cem, artõk yeni bir projenin oluştuğunu, si- yasetin bu tür zamanlarda ani üretimler yapabildiğini, o kendine has biçemiyle anlattõ.... Cem’e göre Türkiye YTP iktidarõna hazõrlanõyordu... Cem ilk çelmeyi Kemal Derviş’ten yedi. Derviş son anda CHP Genel Merkezi’nde Deniz Baykal’la saatler süren görüşmenin ardõndan bu partide karar kõldõ... Cem artõk dönemezdi.... CANSIZ KAYSERİ MİTİNGİ Seçim çalõşmalarõna kendi bölgesi Kayseri’den başla- ma kararõ aldõ... Orada büyük bir gövde gösterisi yapa- cak, arkasõnõ getirecekti... Cem, Kayseri’ye doğru yola çõktõ... Sõk sõk bilgi alõyordu; meydan nasõl, coşku nasõl? Miting saati yaklaşmõştõ, yoldaydõ... Miting alanõndan şu notu ilettiler: - İsmail Bey yavaş gelsin!.. Miting alanõ dolmamõştõ, ortalõk cansõzdõ. Biraz zaman geçerse belki dolabilirdi... Cem her şeyi anlamõştõ!.. Bana göre Cem o gün ne yazõk ki seçim yolculuğuna değil, kanser yolculuğuna başlamõştõ. 3 Kasõm 2002 seçimine girerken iktidar hedefiyle yola çõkan YTP ilk çelmeyi Kemal Derviş’ten yedi Cem o kadar emin başlamõştõ ki Ecevit, Pazar Panorama programında “Önümüzdeki seçimlerle ilgili bir endişemi dile getirmek istiyorum” dedi, arkasını şöyle getirdi: “Yapılan anketler bu seçimlerde AKP’nin ve DTP’nin barajı geçeceğini gösteriyor. Bu durum Türkiye’de ciddi bir gerilim ortamı doğuracak... AKP’nin Sayın Erbakan hareketinden daha farklı bir yol izleyeceği düşüncesindeyim. Sayın Erbakan’ı bütün yönleriyle tanıyorduk. Ama AKP etrafında oluşan ekibin daha farklı bir ufuk çizdiği düşüncesindeyim. Bu durum da beni endişelendiriyor.” İsmail Cem, Kemal Derviş, Hüsamet- tin Özkan Yeni Tür- kiye Parti- si’nin ku- ruluşu ön- cesinde sık sık bir ara- ya geldi. Derviş son anda kara- rını değiş- tirerek CHP’ye katıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear