26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Artık toplumumuzda yaşamın ve kültürün tamamını içine alan, giz- li soru, şu: Biliyor muyuz? Bu, ör- neğin “Ne biliyoruz” ya da “Bilmek ile bilmemeyi karıştırıyor muyuz” türünden bir soru değil. Çünkü son iki sorunun da içinde, bilmenin ne olduğunu bildiğimiz varsayımı var. Yani şöyle: Bilmenin ne olduğunu bilmeden, ne bildiğimizi sorama- yız; ya da, yine bilmenin ne oldu- ğu hakkında bir fikrimiz olma- dan, onu bilmemek ile karıştır- maktan korkmamız anlamsız olur. Başlıktaki, aslında kaçamağa olanak tanımayan bir soru; her şe- yin başında ve öncesinde duruyor: Biliyor muyuz kardeşim, önce sen bunu söyle! Günlük yaşamda, sa- natta, eğitimde, politikada, kül- türde, hatta bilimde; biliyor muyuz? Demek ki bugün -artık!- yap- mamız gereken, nereye gitmesi- ni öngörürsek görelim, her yolun başlangıç noktasını “Biliyor mu- yuz” sorusunun yanıtı olarak sa- bitlemek. Mimar Matthew Frederick, “Mimarlık Okulunda Öğrendiğim 101 Şey” başlıklı kitabında (Yapı- Endüstri Merkezi Yayınları, İstan- bul, Nisan 2009), “Bilmenin üç dü- zeyi”nden söz ederken şöyle diyor (aynen alıntılıyorum): “BASİTLİK yüzeydeki dolaysız gerçekliğin ardında neyin yattı- ğından habersiz, kendi dünya- sında mutlu mesut yaşayan bir çocuğun ya da cahil bir yetişkinin dünya görüşüdür. -KARMAŞIK- LIK sıradan bir yetişkinin dünya görüşünü simgeler. Bu kişilerin ayırt edici özelliği, doğada ve toplumda bulunan karmaşık sis- temlerin farkında olmalarına kar- şın, açıklayıcı örüntü ve bağlantı- ları kavramakta yetersiz kalışları- dır. -BİLİNÇLİ SEÇİLMİŞ BA- SİTLİK bilgili insanların gerçeğe bakışıdır. Karmaşık yapılar içer- sinde açıklayıcı örüntüleri bulup çıkarma ya da yaratma kabiliyeti üzerinde temellenir. Örüntüleri ayırt etme, birbiriyle yarışan ve ço- ğu zaman içeriği belirsiz olan ta- sarım yaklaşımları arasında yolu- nu bularak, son derece düzenli bir bina tasarlamak zorunda olan mimarın kesinlikle sahip olması gereken bir beceridir.” (Çeviri: Volkan Atmaca). Bilme konusuna mimarlıktan yola çıkarak yaklaşmak, ilk anda kafalarda soru işareti yaratabilir. Ancak mimarlığa sadece yapı dikmek olarak değil, fakat “boş- luğu düzenleme” sanatı ve bece- risi gözüyle de bakabildiğimizde, mimarlık aslında dolu olan, ama dolduranların henüz düzenlen- memişliği nedeniyle boş ya da bir kaos gibi gözüken “boşlukları” düzenlemenin disiplini niteliğiyle karşımıza çıkar. Bu bağlamda genişletilmiş anlam, sanırım şöy- le ifade edilebilecektir: Yaşadığı- mız dünyada, maddi ya da tinsel bağlamda olsun, “düzen” söz- cüğünü hak eden her olgunun ön- ceden oluşturulmuş, başarılı bir mimarisi vardır ve o olgu, bu mi- mari sayesinde düzenlidir. Buna karşılık hangi düzensizliğin te- meline inersek inelim, karşımıza bir mimari eksikliği çıkacaktır. Dola- yısıyla, bilmenin ya da bilebilme- nin de mimarisi vardır. O zaman yazımın başındaki alıntıdan, “Biliyor muyuz” soru- sunun bizim toplumumuzu ilgi- lendiren yanıtlarına ait birkaç so- ru türetebiliriz. Örneğin, insanımızın genel yaklaşımı, “yüzeydeki do- laysız gerçekliğin ardında neyin yattığından habersiz, kendi dün- yasında mutlu mesut yaşayan bir çocuğun ya da cahil bir yetişkinin” yaklaşımı mıdır? Ya da toplumu- muzun çoğunluğu, “…ayırt edici özelliği, doğada ve toplumda bu- lunan karmaşık sistemlerin far- kında olmalarına karşın, açıklayıcı örüntü ve bağlantıları kavramakta yetersiz” insanlardan mı oluş- maktadır? Bence kesin olan tek şey, bilinçli seçilmiş basitliğe, ya- ni karmaşık yapılar içersinde açık- layıcı örgüler oluşturarak ilerleme yaratıcılığına ve becerisine sahip bulunanların, toplumumuzda hiç- bir alanda henüz bir “çoğunluk” oluşturmadıklarıdır. O zaman, genellikle “bilme- yenler”den oluşan ve onlar tara- fından yönetilen bir toplumda mı yaşıyoruz? Bu, bence “Biliyor muyuz” sorusunun olmazsa ol- mazını oluşturabilecek kadar te- mel bir soru! acem20@hotmail.com ODAK NOKTASI AHMET CEMAL En Güncel Soru: Biliyor muyuz? Yõldõz Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mi- marlõk Fakültesi’nce 11-12 Haziran’da dü- zenlenen “Planlama ve Mimarlık Alanının Son On Yılı Sempozyumu”nda yaklaşõk 30 bildiri sunuldu. Çoğunun ortak saptamasõ şöyle özetlenebilir: “Siyasette muhafaza- kârlık, ekonomide imar rantı öne çıkar- ken kentlerimizin şehircilikten, yapıları- mızın da mimariden uzaklaştıkları bir sü- reç yaşanıyor...” Yani şu çok övünülen “değişim”, plan- sõzlõğõ; “dönüşüm” de kimliksizliği yaratõ- yor... Bunlarla yükselen “muhafaza- kâr”lõksa kentsel değerleri “muhafaza et- meme”yi hõzlandõrõrken yaşam kaynaklarõ- nõ bile tüketen bir imar düzeni körükleniyor... O kadar ki “kentsel dönüşüm” uygula- malarõnda “yeni” yapõlaşmanõn “bol ka- zanç”la birlikte “ideolojik” güçlenmeye hiz- met edebilmesi için, “göstermelik” bir “tarihi mimari”(!) bile yaratõlõyor... Prof. İlhan Tekeli bu “kitch” mimariyi yaygõnlaştõran “muhafazakâr” yöneticile- rin kentlerimizle oynama haklarõ olmadõğõ- nõ, demokrasinin toplumsal değerleri yok et- me yetkisi yaratamayacağõnõ söylerken “son yılların gözdesi kentsel dönüşüm” için de şunu ekliyordu; “...örneğin yeni bir Os- manlı mahallesi kurma adına, tarihi çı- kara alet eden ve geçmişin kötü taklidiy- le kazanç hedefleyen projelere karşı çı- kılmalıdır.” ‘İMAR PAZARI’ YETKİLERİ Sempozyumda tartõşõlan güncel gelişme- lerden biri de imar yetkilerinin merkezi yö- netime alõnarak/verilerek, kentlerin bütüncül planlanabilmesi hedefinden giderek uzak- laşõlmasõydõ. Prof. Dr. Hakkı Önel, bunun “vahim” ör- neği olarak Özelleştirme İdaresi’nin “sata- cağı kamu arazilerine ayrıcalıklı yapı- laşma olanağı sağlama” yetkisini göste- rirken dedi ki: “Hem de imar kurallarına uymayabileceği, yani şehirciliği, mimar- lığı umursamayabileceği yasada yazı- yor… Kamu hem de kamu alanlarında kenti göz ardı edebilir mi?” Nitekim YTÜ Mimarlõk Fakülte- si Dekanõ Prof. Dr. Ze- kai Görgülü’nün açõş konuşmasõnda ve otu- rumlardaki değerlen- dirmelerde özellikle “imar yetkilerinin hü- kümete bağlı kurum- larca üleşilmesi” süreci için de özetle şu vurgu- landõ: “Her isteyenin kendi beklentisine uygun yapılaşmayı kendi vereceği imar kararıyla gerçekleş- tirmesini öngören bir yetki karmaşasıy- la, ne kentleri esenliğe çıkartacak plan- lama sağlanabilir; ne de özenli ve tarih- sel saygınlığını geliştiren bir mimari ya- ratılabilir...” ‘YASA’YLA EŞZAMANLI Sempozyumun yapõldõğõ mekânõn girişinde “alışılagelmedik” bir görüntü vardõ. Aka- demik etkinliklerde -eğer siyasi konuşmacõlar yoksa- pek rastlanmayan “medya”mõz bu kez kapõda bekliyordu! Derken, “ayaküstü” sorularõndan, oturumlarõ izlemek yerine ne- den “dışarıda” konumlandõklarõnõ anla- dõk... Aynõ gün gazete haberlerinde, “kıyı be- lediyelerin imar yetkilerine el koyma” ya- sa teklifi vardõ. Muhabirler, kapõdan çõkan plancõ ve mimarlara sordular: “Sizce bu ya- sa, kıyı belediyelerine CHP’li başkanların seçilmesine bir misilleme mi?” Hocalar “YÖK” nedeniyle “siyasi yo- rum” yapamayacaklarõndan, teklifin “dö- nemsel karakteri”ni vurgulamakla yetin- diler: “Son 10 yılda imar düzeni param- parça yapıldı. Artık kentlerimiz, beledi- yelerin yanı sıra TO- Kİ’nin, çeşitli ba- kanlıkların ve kimi yatırımcıların, ‘ken- di arazilerindeki yo- ğunluğu kendileri- nin belirlediği’ imar yetkileriyle yapılaşıyor. Bu bilim dışı karmaşa şimdi de kıyılarda yaşanacak...” Nitekim gazetelerdeki haber de şöyleydi: “Sahil şeridinde kalan yerlerde imar ve ruhsat yetkilerinin, belediyelerden alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bırakıl- masına ilişkin kanun teklifi TBMM Baş- kanlığı’na sunuldu...” Peki, AKP Manisa Milletvekili Recai Berber ve arkadaşlarõnca verilen teklifin ha- berleriyle “İmar yetkisi yerel yönetimler- de olmalı, ama bilimsel ve demokratik de- netimle kullanılmalı” denen YTÜ sem- pozyumun “eşzamanlı” olmalarõ ne anlama geliyor? YTÜ Mimarlõk Fakültesi Dekanlõğõ’nõn bu müthiş “önsezisi” ne kadar değerliyse, ay- nõ yasanõn “planlamada yerel sorumlu- luklara öncelik veren” koskoca Kentleşme Şûrasõ’nõn hemen arkasõndan gündeme gel- mesi de o kadar “ürkütücü”... Yaklaşõk 6 ay boyunca, 300 uzmanõmõzõn farklõ komisyonlarda çalõşarak ürettikleri ra- porlar, daha geçen ay “Şûra Genel Kuru- lu”nda kararlara bağlanmõşõ Bayõndõrlõk Bakanlõğõ’nca gerçekleştirilen şûra, hem ayrõlan zaman hem de muazzam organizas- yonu ve onca bütçesiyle “imar” konusun- daki en geniş katõlõmlõ ve en kapsamlõ “ulu- sal fikir geliştirme çalışması” idi. Genel kurulun açõş konuşmasõnõ “Türki- ye’nin Ortak Aklı” pankartõ altõnda yapan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül özetle de- mişti ki: “Şûrada geliştirilen düşünceler, öneriler ve kararlar, kentleşme politika- larımızı belirleyecek, yeni düzenlemelere ışık tutacaktır...” İşte bunlarõn başõnda da “imar yetkile- rinde plan disiplinine bağlı ve katılımcı ka- rar süreçleriyle yaşama geçecek yerellik” geliyor. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay da şûra sonuçlarõnõ biliyor olmalõ ki “kıyılarda inşaat ruhsatını bile bakanlığın vermesi”ni öngörebilen yasa ta- sarõsõ için “bu sadece bir öneri” diyerek şu- nu eklemiş: “İmarda çok başlılıktan, bü- tüncül bir yaklaşıma geçmek gerekiyor.” Şimdi insan sormadan edemiyor; şu “imar meraklısı” AKP milletvekillerinin, Ken- tleşme Şûrasõ’ndan, hatta Cumhurbaşka- nõ’nõn konuşmasõndan nasõl haberleri olmaz? Ya Bayõndõrlõk Bakanlõğõ’nõn?... Tarihe geçtiği söylenen şûra kararlarõna uyulmasõnõ sağlamayacaksa, yüzlerce uzman, aylarca neden çalõştõ; onca masraf neden ya- põldõ?.. YTÜ’deki sempozyumda Kentleşme Şû- rasõ’nõn neden göz ardõ edildiğine de şöyle açõklõk getiriliyordu: “Şehirciliğin, imar rantının aracı değil, sağlıklı kentleşmenin çağdaş bilimi olduğunu; mimarlığın da yağmanın değil, uygarlığın ve insanca ya- şamın sanatı olduğunu kavrayabilecek yö- netimlerin özlemi içindeyiz...” İmarda ‘muhafazakâr’lõk (!) dönemi GÖKDELENLERİN GEREKÇESİ: ‘BOĞAZ MANZARASI’ İstanbul’daki gökdelenlerin “yer seçim”lerini mimarlık, kent kültürü ve şehircilik ilkeleri değil, “Boğaz manzarasının pazarlanması” belirliyor. Aynı amacın “en kazançlı yapıları”nı inşa etme yarışı ve “muhafazakâr yönetim”(!)in onlara sağladığı siyasal destek de son 10 yıldaki rekor yükseklikleri yarattı... YTÜ Mimarlõk Fakültesi’nin sempozyumunda ‘son 10 yõl’daki planlama ve mimarlõk tanõmlandõ: BÖBREK SAĞLIĞINIZA DİKKAT EDİN 0 212 557 70 70 / PBX “Hain tuzaklarda kan uykularda Vurulduk ey halkõm unutma bizi Yavuklu yerine çõplak mavzere Sarõldõk ey halkõm unutma bizi” 18 Haziran 1979 tarihinde haince öldürülen emekçi öğretmen REMZİ AKSAKAL’õ saygõyla anõyoruz. Eşi Birsen Aksakal ve çocukları T.C. İNEBOLU KADASTRO MAHKEMESİ SAYI: 2008/21 Davacõlar Tevfõk Uludüz ve diğerleri tarafõndan davalõlar Ahmet Tevfõk Uludüz mirasçõlarõ aleyhine açõlan Kadastro Tespitine İtiraz davasõnõn yapõlan yargõlamasõ sõ- rasõnda: Kastamonu ili, Doğanyurt ilçesi Hocaköyü mahallesinde kain, 126 ada 1 parsel, 129 ada 2 parsel, 132 ada 1, 2 parsel, 141 ada 34 parsel, 169 ada 1 parsel, 170 ada 26 parsel, 177 ada 1 parselde tapuya kayõtlõ taşõnmazlardaki, Ahmet Tevfõk Ulu- düz adõna yapõlan kadastro tespitinin iptali ile 1/2 payõn davacõ Tevfõk Uludüz mi- rasçõlarõ, 1/2 payõn Cemal Uludüz adõna tapuya kayõt ve tescilini talep eden davada; Doğanyurt ilçesi Merkez mahallesi nüfusuna kayõtlõ olup tüm araştõrmalara rağmen açõk adresleri tespit edilemeyen davalõlar: Ömer oğlu 1955 d.lu DURMUŞ OĞUZ, Ömer oğlu 1952 d.lu YAŞAR OĞUZ, Ömer Faruk oğlu 1937 d.lu ATİLLA ALTI- KULAÇOĞLU, Yakup oğlu MUSTAFA ULUDÜZ, Abdullah 1949 d.lu SANİYE TURAN, Mehmet Nabi oğlu 1973 d.lu ABDULLAH TURAN, Sabri kõzõ 1932 d.lu MÜZEYYEN ERTUĞRUL(ÖZTÜRK), Rüştü kõzõ 1925 d.lu Habibe TİRYA- Kİ(YAVUZER)’e dava dilekçesi tebliğ edilememiş ve yapõlan araştõrmalar sonu- cunda da açõk adresleri tespit edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen tebliğine ka- rar verilmiştir. Adõ geçen dahili davalõlara 23/06/2009 günü saat 09.35 de İnebolu Kadastro Mah- kemesi’ndeki duruşmada hazõr bulunmalarõ veya kendilerini bir vekille temsil ettir- meleri, 10 gün içinde tüm delillerini ve savunmalarõnõ bildirmeleri, gelmedikleri ve bildirmedikleri takdirde yokluğunda karar verileceği hususu davalõlara davetiye ye- rine geçerli üzere ilanen tebliğ olunur. (Basõn: 28195) T.C. KARTAL FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESASNO: 2007/11 - KARAR NO: 2008/13 Davacõ Aygaz Anonim Şirketi tarafõndan davalõ Durmuş Coşkun aleyhine açõlan marka davasõnõn mah- kememizce yapõlan açõk yargõlamasõ sonucunda verilen karar gereğince; Davanõn kabulü ile; davalõnõn eylemlerinin davacõ Aygaz Anonim Şirketi’nin marka haklarõna tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün durdurulmasõna, Davalõnõn eylemlerinin aynõ zamanda haksõz reka- bet teşkil ettiğinin tespitine, Davalõnõn işyerinde, depolarõnda, tesislerinde, ba- yiilerinde bulunan ve ihtiyati tedbir yoluyla el konulan tüplerin toplatõlmasõna, bulundurulmasõnõn ve satõşõnõn önlenmesine ve imhasõna ve bu şekilde haksõz rekabe- tin menine, Tedbir kararõnõn hükmün infazõna kadar devamõna, Davacõ tarafõn maddi ve manevi tazminat dava talep haklarõnõn saklõ tutulmasõna, İlişkin verilen yukarõda esas ve karar numaralarõ ya- zõlõ Mahkememizin kararõ kesinleşmiş olmakla İLAN OLUNUR, 14/04/2009 (Basõn: 33590) Nüfus cüzdanõmõ kaybettim, Hükümsüzdür. Müşerref Müfide Fõstõkoğlu 27 - 28 Haziran 2009 Günlerinde YAZARIMIZ ŞAHİN ALDOĞAN rehberliğinde GELİBOLU YARIMADASI ve ÇANAKKALE’de TARİHİ YERLERİ GÖREREK ÇANAKKALE GERÇEĞİNE DERİNLEMESİNE GİRECEĞİZ. “DÜNÜ VE BUGÜNÜYLE ÇANAKKALE” KONULU SÖYLEŞİDE ÇANAKKALE CUMOK ile BULUŞACAĞIZ. ZENGİN PROGRAM HAKKINDA İLETİŞİM - BİLGİ: 0536 739 02 29 - 0532 461 21 47 0532 281 54 54 CUMOK İSTANBUL ÇANAKKALE ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org 1) 27.06.2009 saat 00.30’da KADIKÖY’den; 01.00’de MECİDİYEKÖY’den; 01.30’da BAKIRKÖY’den OTOBÜS ile HAREKET; 4) 07.30 -17.30 ARASI REHBERİMİZ EŞLİĞİNDE GELİBOLU YARIMADASINDA TARİHİ MEKÂNLARI SAVAŞ ALANLARINI TAM GÜN ZİYARET; 5) 18.00’de ECEABAT’tan ÇANAKKALE’ye GEÇİŞ; 6) ANAFARTALAR OTELİ’NDE KONAKLAMA ve ÇEVREDEN GELEN CUMOK’LARLA BİRLİKTE AKŞAM YE- MEĞİ ve SÖYLEŞİ. 7) 28.06.2009 PAZAR 07.30 - 08.30 OTELDE KAHVALTI. 8) Saat 09.00 ile 12.00 arasında ÇİMENLİK KALESİ ve MÜZEYİ; TURGUT REİS TABYASI, HASAN MEVSUF vb. ŞEHİTLİKLERİ ZİYARET ve Saat 12.00’de FERİBOT ile ECEA- BAT’a GEÇİŞ. 9) Saat 13.30’da GELİBOLU’da NAMAZGÂH ve MEVLEVİHANE’Yİ; BOLAYIR’da NAMIK KEMAL ve GAZİ SÜLEYMAN PAŞA TÜRBESİ’Nİ ZİYARET; (HAVA ŞARTLARI UYGUN OLURSA 15.00’DE SAROS KÖRFEZİ BAKLABURNU’NDA DENİZE GİRME ve DİNLENME.) 10) Saat 17.30’da YOLA ÇIKIP, 22.30’da İSTANBUL’A VA- RIŞ: İletişim: 0536 739 02 29 - 0532 461 21 47- 0532 281 54 54 CUMOK İSTANBUL’UN 27-28 2009 ÇANAKKALE PROGRAMI www.cumokistanbul.org TÜMÖD (İstanbul Şubesi) AKŞAM YEMEĞİ Tarih: 19 Haziran 2009 Cuma Saat: 19.30 Yer: Mimar Sinan Üniversitesi, Fındıklı-İstanbul ONUR KONUKLARI: İletişim: 0533 565 78 36 0533 715 41 86 Prof. Dr. Faruk KARADOĞAN (Eski İTÜ Rektörü) Prof. Dr. Durul ÖREN (Eski YTÜ Rektörü) (1947-1979)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear