Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
lerde yer alıyor.
Fakaattt… her nedense aylardır rejim açısından
önemli bir olayın üzerine gidilmiyor.
Dört gün önce “olay” yine gündeme geldi.
Çalık grubunun sahibi olduğu, damadının TV’sin-
de Başbakan; rahatsızlık vermeyecek gazetecilerle
konuştu.
Soruldu RTE’ye: “Dolmabahçe’de eski Genelkur-
may Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile
ne konuştunuz?”
“Gizliliği olan bir görüşmeyi hiçbir zaman ifşa et-
meyeceğini” söyledi Başbakan. Görüşme “benimle
ebediyete gidecek” diyor.
Ama soru değişik biçimde yine karşısında: “(Gö-
rüşme) Türkiye’de asker-siyasi ilişkilerinde bir dönüm
noktası olabilir mi?”
RTE’nin bu kez yanıtı bir ipucu veriyor: “Olabilir!”
Oysa bugüne dek görülmemiş bir olay gerçekle-
şiyor.
Hükümete karşı sorumlu bir Genelkurmay Başka-
nı ile Başbakan, bir siyasetçiyle bir yüksek bürokrat;
içeriğini açıklamak istemedikleri rejimsel konularda
gizli bir görüşme yapıyor.
Mantıksal bir yoruma göre; asker-sivil ilişkilerine ka-
palı kapılar arkasında -tarafların saklamayı zorunlu gör-
dükleri- yeni bir düzeni görüşüyorlar.
RTE ben açıklamam, ama isterse orgeneral açık-
lasın, diyor. Orgeneral Büyükanıt tatsız yakıştırma ve-
ya yorumların önünü kesmek istiyorsa; görüşmenin
ana hatlarını açıklamalı. Ama susuyor!
2002’den beri askerle AKP’nin demokratik, laik
Cumhuriyet’e, Atatürkçü düşünceye, devrimlere ba-
kış açıları sürekli tartışma konusu.
Tarafların yaptığı açıklamalar, askerle AKP ara-
sındaki laik Cumhuriyetle ilgili görüş, düşünce ve ey-
lem farklılıklarını açığa çıkarıyor.
Görüşmenin zamanlaması dikkat çekici. Görüşme;
Dolmabahçe’ye çağrılan Genelkurmay Başkanı Or-
general Yaşar Büyükanıt’ın kaleme aldığı muhtıra ola-
rak adlandırılan 27 Nisan 2007 günü gece yarısına
doğru Genelkurmay internet sitesinde açıklanan bir
bildirinin hemen ardından, 4 Mayıs 2007’de gerçek-
leşiyor.
Orgeneral Büyükanıt bildiride ülkedeki laiklik kar-
şıtı hareketleri uzun uzadıya anlattıktan sonra, “din-
dar” birinin, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına kar-
şı çıkıyor.
Daha sonraki günlerde izlenen gelişmeler asker-
sivil arasındaki ilişkilerde olağandışılığa işaret ediyor.
Muhtıra… darbe gibi konular açıldığında burnun-
dan kıl aldırmayan RTE iktidarı, muhtıra adını verdikleri
27 Nisan bildirisi nedeniyle Genelkurmay Başkanı’nı
görevden almıyor.
Orgeneral Büyükanıt da hiçbir şey olmamış gibi,
cumhurbaşkanı olmasına karşı çıktığı AKP’liyi Köşk’te
ziyaret ediyor. Hükümet Orgenerali emekli olurken
ödüllendiriyor.
Dolmabahçe görüşmesinde; asker-sivil ilişkilerin-
de kamuoyunun bilmesini istemedikleri “bir şeyler”
konuşuldu, karara mı bağlandı? Kimi duyarlı konu-
lar üzerinde pazarlık mı yapıldı ya da karşılıklı ödün-
ler mi verildi? Örneğin askerin duyarlı olduğu konu-
larda RTE…
… RTE’nin duyarlı olduğu konularda asker… kar-
şı tarafı rahatsız etmeyecek konumda olmaya birbi-
rine söz mü verdi soruları…
… dün de bugün de gündemden düşmüyor.
Görüşmede bol çay kahve içilip sohbet edilmedi-
ğine, Başbakan’ın görüşmeyi “sivil-asker siyasi iliş-
kilerinde dönüm noktası” olarak kabul ettiğine göre…
Kimi değerlendirme ve yorumlara göre pazarlık ve-
ya uzlaşının demokratik laik rejimle ilgisini yadsımak
olanaksız.
CHP Milletvekili Atilla Kart’ın soru önergesinde yaz-
dığı gibi, “Büyükanıt’a Başbakan’ın verdiği bir söz mü”
var? Ya da Kart’ın da değindiği gibi “pazarlık yapıl-
masını gerektiren bir hal mi söz konusu?”
Şeffaflıktan söz edilen bir ülkede; demokratik laik
rejimi savunanların gizlenen görüşmenin içeriğini, var-
sa pazarlığı ve uzlaşıyı bilmeye hakkı var!
Yoksa, yok mu?
İstanbul PB 29
Edirne Y 31
Kocaeli PB 31
Çanakkale PB 29
İzmir B 34
Manisa B 36
Aydın B 39
Denizli B 37
Zonguldak PB 24
Sinop PB 25
Samsun PB 28
Trabzon PB 27
Giresun PB 28
Ankara Y 31
Eskişehir PB 31
Konya Y 31
Sıvas Y 28
Antalya PB 34
Adana PB 33
Mersin PB 29
Diyarbakır Y 37
Şanlıurfa Y 39
Mardin PB 33
Siirt PB 34
Hakkâri Y 22
Van Y 22
Kars Y 22
Oslo Y 13
Helsinki Y 14
Stockholm Y 15
Londra PB 20
Amsterdam B 16
Brüksel PB 18
Paris PB 20
Bonn PB 19
Münih PB 21
Berlin PB 18
Budapeşte PB 24
Madrid B 35
Viyana PB 22
Belgrad PB 26
Sofya PB 26
Roma PB 25
Atina PB 30
Zürih PB 23
Moskova Y 29
Aşkabat PB 32
Astana PB 23
Taşkent PB 35
Bakû PB 28
Bişkek PB 30
Tiflis PB 22
Kahire PB 34
Şam PB 33
İç ve doğu bölgele-
rimiz ile Trakya par-
çalı çok bulutlu, An-
kara, Kırıkkale, Edir-
ne ve Kırklareli çev-
releri kısa süreli ve
sağanak diğer yerler
az bulutlu geçecek.
Hava sıcaklığında
önemli bir değişiklik
beklenmiyor.
SAYFA CUMHURİYET 12 HAZİRAN 2009 CUMA
8 HABERLERİN DEVAMI
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Skandala adı karışan bakanlar, milletvekilleri bi-
rer ikişer istifalarını verdiler.
Haberin öyküsü de ilginç...
Komisyondaki bir kişi tüm bilgileri-belgeleri
toparlayıp gazeteye satıyor. Gazete bunları alıyor,
değerlendiriyor, işliyor, haberleştiriyor.
Türkiye gerçekleri açısından baktığımızda, ha-
berleri yapan gazeteci iki suç birden işliyor, di-
yemez miyiz?
1. Kişilere ait özel bilgileri bulundurma suçu.
2. Hükümeti devirmeye, Meclis’i işlevini yapa-
maz hale getirmeye teşebbüs suçu!
Ne dersiniz?
Soruyu çengelli bırakıp Türkiye’ye gelelim...
Türkiye’de bir gazetecinin baş tacı edilmesi ile
vatan haini ilan edilmesi arasında çok ince bir çiz-
gi var.
Bir gazeteci sınırları aşıp çok tartışılan bir röportaj
yapıyor. Olağanüstü bir dalgalanma... Önce dev-
letin bütün katları gazeteciyle görüşmek istediği-
ni doğrudan ya da değişik hatlardan iletiyor.
Gazeteci haberin merkezi oluyor.
Ama rüzgâr bir ters dönüyor, görüşmeler iptal...
Sözüm bu örnekten dışarı; Türkiye’de gazete-
cilerin yaptığı haberden çok, haberi yapış biçimi
öne çıkıyor. Haberin özü unutuluyor, gazetecinin
etrafında tartışmalar alevleniyor. Beraberinde de
şu soru öne çıkıyor:
Gazeteciliğin sınırları nedir?
Çok zor bir soru. 100 gazeteciye sorulsa 100 ay-
rı yanıt gelir.
Zorluk sadece gazetecilerin kendilerinin yaptı-
ğı tarifte, çizdiği sınırda değil... Sağ olsun mes-
lektaşlarımız kendileri gibi düşünmeyeni hemen
mahkûm etmeye girişiyor.
Benzer bir durumla ben de karşı karşıya kaldı-
ğım için konunun etrafında dolaşıyorum. Asgari
meslek dayanışması bir yana, gazeteciye ilk linç
girişimi meslektaşlarından geliyor.
Girişte verdiğimiz İngiltere örneğinde olduğu gi-
bi gazeteci her türlü haberin üzerine gidebilmeli,
her türlü haber kaynağı edinme fırsatını değer-
lendirebilmeli.
Yeniden İngiltere örneğine dönersek, hemen he-
men bütün gazeteler Telegraph’ı kutladılar, hak-
kını teslim ettiler. Türkiye’deki gazeteler konuyu,
“Türk siyasileri ne yapardı?” yanıyla işlediler. Bir
de şunu sorsak:
Türkiye’de bir gazete böyle büyük haber kay-
nağı elde edip art arda manşetler atsa, kaç gazete
kutlardı, kaçı haberin orasını burasını çekiştirirdi?
Hep meslektaşlarımızı vurmayalım, bir başka açı-
ya da yer verelim.
Yazdığım ilk manşet haberlerden biri, bir üni-
versitede yaşanan bilimsel skandala ilişkindi.
Araştırma görevlilerinin yaptığı bilimsel bir çalış-
ma, “bir büyüklerinin” adıyla yayımlanmıştı.
Sabahın ilk saatlerinde üniversitenin rektörü ara-
dı. İlk sözü şu oldu:
“O kişiyi bulacağız...”
Ben, haksızlık eden kişiyi bulacağını söylediği-
ni sanıp “Belli zaten” dedim. Şu karşılığı verdi:
“Hayır, sana bu haberi veren kişiyi bulacağız.”
Ardından pekiştirdi:
“Seni kim kullandı, mutlaka bulacağız.”
Bu anım ilkti ama son olmadı. Meslek yaşa-
mımda sık sık karşıma çıktı.
Gazetecilik dünyanın pek çok ülkesinde oldu-
ğu gibi Türkiye’de de çok güzel; aynı zamanda çok
zor.
Ülkeyi yönetenler katında medyanın üzerinde şu
yazılı:
“Krizde ilk suçlanacak.”
Gazeteciler ortak bir noktada buluşabilse bu du-
rum ikincilleştirilebilir. Bana göre bütün sorun bu-
rada.
Bir gazetecinin ham notları... Günlük yazılarını,
yorumlarını güçlendirmek için kullandığı bilgi not-
ları, kitaplarında yer verdiği belgeler gazetecilik
sınırları içinde yer almazsa...
Bu mesleğin içini neyle dolduracağız?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
‘Kürtçe yasağı anlamsızlaştı’
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Si-
yasi Partiler Yasasõ’nda yer alan “Türkçe’den
başka dil kullanõlmasõnõn yasaklanmasõna” iliş-
kin bir soruşturmada Cumhuriyet Başsavcõsõ
Ömür Tütüncü, emsal teşkil edecek bir karara
imza attõ. Tütüncü, isim vermeden Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri-
nin de zaman zaman Kürtçe konuştuğuna işaret
ederek, “Devlet yetkililerinin Kürt õrkõna men-
sup kişilerin diliyle konuştuğu, TRT 6’da Kürt-
çe yayõn yapõldõğõ bir dönemde ‘Türkçe’den
başka dil kullanõlmasõ yasaktõr’ hükmünü taşõ-
yan maddelerinin uygulama olanağõnõn bulun-
madõğõnõ” belirterek takipsizlik kararõ verdi.
105 mezar bulundu iddiası
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Bir
süredir Diyarbakõr’õn kuzeyinde kalan Kulp il-
çesinde, öldürülen köylü ve PKK’lilerle ilgili
araştõrma yapan İHD Diyarbakõr Şubesi, kim-
sesizlere ait 105 mezar ortaya çõkardõ. İHD Di-
yarbakõr Şube Başkanõ Muharrem Erbey ve
İHD yöneticilerinden Serdar Çelebi’nin yürüt-
tüğü çalõşmada bulunan mezarlarõn 87’sinin
Kulp Merkez Mezarlõğõ’nda, 2’sinin Bayõr,
14’ünün İnkaya köylerinde olduklarõ belirtildi.
Başkan yardımcısı gözaltında
Yurt Haberler Servisi - Batman Belediyesi
Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardõmcõsõ
Mustafa Tuğyõldõz, Emniyet Müdürlüğü Te-
rörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince
gözaltõna aldõ. Mustafa Tuğyõldõz’õn emniyette
sorgulandõğõ öğrenildi.
AKP’den seçim intikamı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 29
Mart yerel seçiminde Ege ve Akdeniz’nin
sahil şeridindeki il ve ilçelerde belediye baş-
kanlõklarõnõ kaybeden AKP, CHP başta ol-
mak üzere muhalefetin elindeki belediye-
lerin yetkilerini sõnõrlandõrmayõ planlõyor.
AKP’li milletvekillerince verilen yasa öne-
risinde, “kültür ve turizm koruma ve ge-
lişim bölgeleri ile turizm merkezlerinde
kıyıda ve sahil şeridinde kalan yerlerde
imar uygulamaları ile ruhsatlandırma”
yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’na
verilmesi öngörülüyor.
AKP Manisa Milletvekili Recai Berber ve
arkadaşlarõnca verilen yasa önerisi, Turizmi
Teşvik Yasasõ’nda değişiklik öngörüyor.
Buna göre, kültür ve turizm koruma ve ge-
lişim bölgeleri ile turizm merkezlerinde kõ-
yõda ve sahil şeridinde kalan yerler dahil, imar
uygulamalarõ ile ruhsatlandõrma işlemleri
Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn talebi üze-
rine Bayõndõrlõk ve İskân İl Müdürlüğü’nce
yapõlacak. Yasa önerisi, “AKP, seçmen
iradesiyle kıyılara inemedi, şimdi yet-
kiyle inecek” yorumlarõna neden oldu.
Günay: Bütüncül yaklaşım olmalı
Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü-
nay, bunun sadece bir öneri olduğunu be-
lirterek, “İmarda çok başlılıktan, temel
prensipleri saptayarak bütüncül bir yak-
laşıma geçmenin doğru olacağını” söyle-
di. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin,
“Teklifin kapsamına niçin İstanbul, Ko-
caeli alınmamış, onlar sahilde değil mi?
Sahilde muhalefetin elinde olan belediyeler
kapsama alınıyor. Sahildeki belediyelerin
hemen tamamı CHP’ye ait. Belediye baş-
kanlarının elini kolunu bağlamak, iktidara
mahkûm etmek istiyorlar. Bir intikam ya-
sa teklifi olarak görüyorum. Bu yeni bir
mayın yasasıdır. CHP; mayında nasıl di-
rendiyse buna da direnecektir” dedi. CHP
Bartõn Milletvekili Rıza Yalçınkaya da,
“Merkezi yönetimin yetkilerini kısıtla-
maları beklenirken, yerel yönetimlerin yet-
kilerinin kısıtlanmak istenmesi kabul edi-
lemez” diye konuştu.
29 Mart’taki yerel seçimde sahil şeridinde başarõsõz sonuçlar alan iktidar
partisi, sahillerdeki belediyelerin yetkilerini sõnõrlandõrmaya hazõrlanõyor
Balbay’dan okurlarına sevgi mesajı
Okurlarımızın, Balbay ve Manisalı’ya destek amacıyla başlattıkları “saat 11
eylemleri” sürüyor. Dün de Balbay’ın okurlarımıza yazdığı mektubun kopyası
dağıtıldı. Balbay okurlarına şu sözlerle seslendi: “Sevgili CUMOK’lar. Yüz yü-
ze değiliz ama hep gönül gönüleyiz. Özgürlük sözcüğünün kökeni “Balbay di-
linde” şudur: İnsanın “Öz”ünün “gür” olması... Öz, gür olunca, insan özgür
olur. Nerede olursa olsun. Sizlerle yüz yüze olmayı elbette çok özledim. O gün-
leri özlemle bekliyorum. Zaten hiç bitmemiş olan buluşmamızı yüz yüze de ger-
çekleştireceğimiz günlere... Selamlar, sevgiler... Mustafa Balbay”
‘PKK ya silah bırakacak
ya da Irak’tan çıkacak’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Irak
Cumhurbaşkanõ Birinci Yardõmcõsõ Tarık el
Haşimi, “PKK ya silah bırakacak ya da
Irak’tan çıkacak” dedi.
TRT-TÜRK’te yayõmlanan 40 Dakika ad-
lõ programa konuk olan El Haşimi, iki ülke-
nin ortak endişelerden birinin PKK olduğu-
nu vurguladõ. Haşimi şunlarõ söyledi:
“Çok dürüstçe söylemek gerekirse, Tür-
kiye’ye çok olumlu duygularla geldim.
PKK konusunda sürekli görüşmeler ya-
pılıyor. Türkiye’nin bu konudaki endişe-
lerini anlıyorum. İki ülkenin yapabileceği
şeyler bulunduğunu düşünüyorum. Gör-
düm ki PKK hâlâ Türkiye için endişe ko-
nusu. Biz Irak hükümeti olarak elimizden
geleni yapıyoruz. PKK pek çok cana mal
oluyor. Biz şu anda özel eğitimli, sınır öte-
si işbirliğine de açık olabilecek birlikleri ha-
zırlıyoruz. Koordineli çalışmayla başarılı
olabileceğimizi biliyoruz. Kürt liderleri
PKK’nin saldırılarına son verilmesi ko-
nusunda samimi. PKK’yi uyaracaklarına
söz verdiler. PKK’lilere iki seçenek kalıyor:
Ya silah bırakacak, af dileyecekler ya da
bu ülkeyi (Irak’ı) terk edecekler. Çünkü
PKK, Türkiye’nin canını yaktığı gibi
Irak’a da zarar veriyor. ”
Türkiye ile Irak arasõndaki güvenlik an-
laşmasõnõn 4. maddesi üzerinde anlaşmazlõk
bulunduğunu ifade eden Haşimi, “Ben bunun
çözülebileceğine inanıyorum. Yürütüle-
cek kara operasyonlarına ilişkin hassasi-
yetten kaynaklanıyor. TSK bizim toprak-
larımızda operasyon yapacağı zaman,
Irak’tan buna nasıl izin verilecek? İki ül-
ke, çekincesiz biçimde harekete geçebilmeli.
4. madde üzerinde uzlaşmaya varılmazsa
anlaşma metninde boşluk olacaktır” diye
konuştu. Irak’õn kuzeyinden petrol ihracõndan
elde edilecek gelirin dağõlõmõndaki sorunun
teknik değil, anayasal sorun olduğunu vur-
gulayan Haşimi, anlaşmazlõğõn çözümü için
anayasa değişikliği yapõlacağõnõ kaydetti.
Irak’õn kuzeyinde bir Kürt devleti olasõlõ-
ğõnõn sorulmasõ üzerine Haşimi, “Hiçbir
şekilde bağımsız bir Kürt devleti olmaya-
cak. Kürtler, Irak devletinin parçası ol-
maya devam edecek. Kürt liderlerinin
çok büyük çoğunluğu birleşik bir Irak’tan
yana. Araplar ve Türkmenler gibi Irak mil-
letinin parçası olarak yaşamaya devam et-
mek istiyorlar” diye konuştu.
‘Baykal’ı sevgiyle kucaklarız’
Haşimi, CHP lideri Deniz Baykal’õn Irak
Cumhurbaşkanõ Celal Talabani’nin dave-
tini kabul etmesinden duyduğu memnuni-
yeti de dile getirdi. Haşimi şöyle konuştu:
“Baykal’ı sevgiyle kucaklarız. İki ülke
arasında geniş kapsamlı işbirliği olduğu
için iktidar ve muhalefetten ziyaretler fay-
dalı olacaktır.”
Haşimi, Gölbaşõ Yerleşkesi’ndeki Polis
Akademisi Başkanõ Prof. Dr. Zühtü Aslan’õ
ziyaretinin ardõndan da gazetecilerin sorula-
rõnõ yanõtladõ. Haşimi, bir gazetecinin, “Irak,
kuzeyinde bulunan terör faaliyetlerine
yönelik Türkiye’ye yardımcı olacak mı? Bu
süreçte somut bir adım atılacak mı” şek-
lindeki sorusu üzerine, “Biz, PKK terör teh-
didi konusunda elimizden gelen kararlılı-
ğı gösteriyoruz, elimizden gelen yardımı
yapmaya hazırız. Ancak maalesef, Irak’ın
güvenlik kuvvetleri Irak’ın kuzeyinden
kaynaklanan PKK terör tehdidini Kandil
dağlarında gidip yok etmeye yeterli de-
ğildir” karşõlõğõnõ verdi.
IrakCumhurbaşkanõYardõmcõsõ’ndansõcakmesajlar
TBMM KOMİSYONU RAPORU
‘BeyoğluEmniyeti’nde
yönetimzafiyetivar’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu’nun, ince-
lemelerde bulunduğu Beyoğlu ilçe Emniyet Mü-
dürlüğü’yle ilgili bir rapor hazõrladõ. Raporda,
Emniyet Müdürü Yusuf Yüksel, kötü muamele
ve işkence yapan personelini gizlediği ve olaylar-
la ilgili bilgi vermekten kaçõndõğõ belirtildi.
Komisyonu’nun dünkü toplantõsõnda alt komis-
yonun hazõrladõğõ raporu oybirliğiyle kabul edildi.
Raporda, Mehmet Aras ve oğlu Serhat Aras ile
Hakim Adlığ adlõ yurttaşõn polisler tarafõndan
dövüldükleri iddiasõnõn araştõrõldõğõ ve 3 yurttaşõn
Beyoğlu Emniyeti’nde görevli polis memurlarõnõn
kötü muamelesine maruz kaldõklarõ kanaatine va-
rõldõğõ kaydedildi. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdür-
lüğü personelinin, vatandaşlara davranõşõnda sõ-
kõntõ gözlendiği ifade edilen raporda, “Polislerin,
cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda
kişileri gözaltına almak yerine, hukuka aykırı
olarak, şahısları polis araçlarına bindirerek
sorguladığı, hatta cezalandırdığı, bu işlemin
idari bir pratik haline getirilmeye çalışıldığı
endişesi ve kanaati uyanmıştır” denildi. Rapor-
da, konuyla ilgili soruşturmalarõn yavaş ilerlediği-
ne de dikkat çekildi. Komisyon Başkanõ Zafer
Üskül, “Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı
karakollarda işkence yapıldığına ilişkin tespit
yapmadık. Ancak, sonuçta işkence sayılabile-
cek kötü bir muamele vardır” dedi.
ERGENEKON DAVASI
‘Devlet
kurumlarõ
aşağõlandõ’
HATİCE TUNCER/ HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnda tutuksuz yargõ-
lanan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun
avukatõ Metin Çetinbaş, savcõlarõn,
Tuncay Güney’in beyanlarõna iddiana-
mede yer vererek, devletin kurumlarõnõ
aşağõladõklarõnõ savundu.
Avukat Çetinbaş, 1 Haziran’da öğle-
den sonra başladõğõ savunmasõna dün de
devam etti. Sedat Peker’in örgütsel faa-
liyetlerini, tutuklu bulunduğu cezaevin-
de de sürdürdüğünün iddia edildiğini
kaydeden Çetinbaş, “Bu iddiaya daya-
nak olarak da sanıklar Coşkun Çalõk
ve Muhammet Yüce’nin telefon konuş-
malarını dayanak gösteriyorlar. Bu
iki sanığın ruh halleri, psikolojik ra-
hatsızlıklarının olduğu verdikleri ifa-
deden de anlaşılıyor. Peker’in çürük
raporu alması, suç örgütü üyesi oldu-
ğuna nasıl kanıt oluşturabilir” dedi.
‘Öldürme isteği suç değil’
Suikast planõ yaptõklarõ ileri sürülen
sanõklar Coşkun Çalõk ve Muhammet-
Yüce’nin düşünce bazõnda kalmõş “öl-
dürme isteklerinin” kendileri açõsõn-
dan bile suç oluşturmayacağõnõ dile ge-
tiren Çetinbaş, “Bu sanıklarda silah
var mıdır? Doğrudan istihbarat faali-
yeti yapmışlar mıdır? Hedefle irtibata
geçmişler midir? Hayır. Hayal ve rü-
yalarını aktif eyleme dönüştürmüşler
midir? Ceza yargılaması bu hususlar-
la ilgilenir” diye konuştu. Birçok Müs-
lümanõn eski Amerika Birleşik Devlet-
leri Başkanõ Bush’u öldürmeyi isteyebi-
leceğini, hayal edebileceğini dile getiren
avukat Metin Çetinbaş, “Ama adam
Irak’ta, Bush Amerika’da. Böyle bir
niyet var diye adamı cinayetle suçla-
mak mümkün müdür? Ceza hukuku
ciddi bir iştir. Hayal ve arzuların sui-
kast girişimi olarak adlandırıldığı
böylesi bir iddianame de daha görül-
memiştir” dedi.
‘Masal bile olmaz’
Tuncay Güney’in Barzani ve Tala-
bani’ye 12’şer bin, PKK’ye de 6 bin si-
lahõn verildiğini iddia ettiğine değine-
rek, şöyle konuştu: “Güney, Kuzey
Irak’a giderken bu silahları yanların-
da götürdüklerini söylüyor. Sınırı da
BMW araçla geçtiklerini anlatıyor.
Ya sayı saymayı, matematiği bilmiyor
ya da kafasında ölçü kantarı yok. Bu
silahların ağırlığı, mermiler hariç 105
tondur. Ancak 11 kamyona sığar. Bu
kadar silah gümrük kapısından geçe-
cek ve devletin hiçbir kurumunun ru-
hu duymayacak? Böyle bir şeye kim
inanır? Masal bile olmaz.”
Savcõlarõn iddianameye koyduklarõ bu
ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti devletini
ve kurumlarõnõ dolaylõ olarak beceriksiz
saydõklarõnõ savunan avukat Metin Çe-
tinbaş, “Devleti dolaylı da olsa küçük
düşürüyorlar. Bunu yapmaya hakları
yok” diye konuştu.