28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 12 HAZİRAN 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA AB Oyalıyor... Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden son- ra ortaya çıkan fotoğraf iç açıcı değil... Sol kimliğini yitiren partiler düş kırıklığına uğrarken sağcı, muhafazakâr ve ırkçı partiler se- vinç içindeler. Özellikle Almanya, Fransa gibi ülkelerde sol par- tiler, yeni dünya düzenine ayak uydurmuşlardı yıl- lar önce. Emekten yana değil, sermayeden yana tavır al- mışlardı. AP seçimlerinden sonra Türkiye-AB ilişkilerinde nasıl bir süreç yaşanacak, şimdi o tartışılıyor. Türkiye’nin önünde aydınlık bir yol yok bu sü- reçte. Aslında Ankara’nın da öyle bir tavrı yok! AB olsa da olur olmasa da! Bizim liberal kesim, umutlu olmak istiyor... Oysa Avrupa Birliği Komisyonu’nun genişleme komisyonu komiseri Olli Rehn’in söyledikleri bir gerçeğin altını çiziyor: “....Parti kapatmaları engelleyecek reformların Ve- nedik kriterleri doğrultusunda 2009 sonuna dek ya- pılması; Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi, Sen- dika Yasası’nın değiştirilmesi, Türk Ceza Yasası’ndan Basın Yasası’na değin birçok yasanın değiştiril- mesi...” 12 Eylül faşist askeri darbesinin ürünü olan pek çok yasa var... Bunlardan biri de Seçim Yasası... Bırakın AB ülkelerini; Mısır, Suriye gibi ülkeler- de bile seçim barajı yüzde 5, Türkiye’de ise yüz- de 10... Neredeyse 27 yıldır Türkiye’de seçim barajı yüzde 10’dan yüzde 5’e indirilmedi... Turgut Özal’dan Süleyman Demirel’e; Tansu Çiller’den Erdal İnönü’ye, Necmettin Erba- kan’a; Devlet Bahçeli’den Mesut Yılmaz’a; Bü- lent Ecevit’ten Deniz Baykal’a dek tüm başkan- lar Seçim Yasası’nı değiştirmedikleri için bazen Meclis’e giremediler. Bunun acısını 1999 seçimlerinde Deniz Baykal yaşadı; 2002 seçimlerinde Bülent Ecevit, Tansu Çil- ler, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli ve Necmettin Er- bakan. Türkiye’de parti kapatmaya öteden beri karşı- yım. Türkiye demokratik bir hukuk devletiyse parti ka- patılmamalı... Parti kapatarak bir yere varılmaz. Demokrasi bir yaşam biçimidir... Demokratik mücadeleyle bir partiyi seçmen sandığa gömer! Türkiye’nin daha demokratik olması için basın ve ifade özgürlüğü konusunda somut adımlar atıl- malı, Heybeliada Ruhban Okulu’yla ilgili ne ya- pılacağı açık bir biçimde ortaya konulmalıdır. AKP iktidarı AB yolunda yürümekte kararlı mı, yoksa oyalamacı bir tutum mu izliyor? Bence ikincisini yeğliyor, yani oyalamacı bir ta- vır içinde. Zaten Avrupa’da Türkiye karşıtı lobiler harıl ha- rıl çalışıyor. AP seçimleri öncesi Türklere saldıran sağcı, fa- şist partiler seçimlerde bu yüzden başarı kazandı. Yıllardır AB Türkiye’yi oyaladı, Türkiye de AB’yi. Avrupa Parlamentosu’nun yeniden biçimlen- dirilmesinden sonra Türkiye’yi zor günler bekliyor. Benim yurtdışında konuştuğum siyasiler ve ay- dınlar şöyle diyor: “...Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’ni tanımalı. Kıbrıs’ta çözüm tek devlet iki millet olmalıdır. Heybeliada Ruhban Okulu açılmalı, Patrik Bart- holomeos’un ekümenlik konusu din özgürlüğü kap- samında değerlendirilmelidir.” Almanya ve Fransa Türkiye’yi AB’de “rakip” ola- rak görüyor... Bu bir gerçek! Kıbrıs’ta nasıl bir çözüm yolu önerilecek? AB, bizim “Kıbrıs Rum kesimi” dediğimiz ülke- yi “Kıbrıs Cumuhuriyeti Devleti” olarak görüyor. KKKC yurttaşlarının neredeyse yüzde 75’i, “Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti”nin yurttaşı olarak göründüğünden o ülkenin pasaportunu taşıyor. Artık Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşı pasa- portunu kullanan kimse yok, vize sorunu da yok... Rum kesiminden uçağa atladı mı istediği Av- rupa kentine gidebiliyor. Avrupa Parlamentosu’nda ortaya çıkan fotoğraf bence iç açıcı değil! AB oyalıyor, Türkiye ayak sürüyor... Demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesi... Dü- şünce ve ifade özgürlüğü... Seçim Yasası... Bunların tümü de Türkiye’nin yararınadır! hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Erdoğan: Çözümün adresi BM ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Türki- ye’ye resmi ziyarette bu- lunan KKTC Başbakanõ Derviş Eroğlu, dün Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Er- doğan ile bir araya geldi. Düzenlenen ortak basõn toplantõsõnda konuşan Er- doğan, Kõbrõs’ta iki dev- letli çözümden yana ol- duklarõnõ vurgulayarak, “Kimse çözümü BM dõ- şõnda aramasõn. Türki- ye’nin etkin ve fiili garan- tisi devam edecek” dedi. Kõbrõs’ta kapsamlõ çözüm için başlatõlan müzakere- lerin devamõndan yana ol- duklarõnõ kaydeden Eroğ- lu ise, “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin olma- yacağõ bir anlaşmaya UBP iktidarõ olarak evet deme- miz mümkün değil” dedi. Rumlardan ‘direkt uçuş’ iddiası LEFKOŞA (AA) - Kõbrõs Rum Kesimi’nde yayõmlanan Alithia gaze- tesi, “Tecoma Travel And Tours” adlõ bir şirketin Güney Kõbrõs’taki Larna- ka Havaalanõ’ndan İstan- bul ve İzmir’e “direkt uçuşlar” düzenlediğini yazdõ. Şirket yetkilisi Markos Skitinis, İstanbul ve İzmir seferlerinin “As- tra Airlines” aracõlõğõyla yapõldõğõnõ söyledi. Skiti- nis, Rumlarõn uçuşlara ilgi gösterdiğini belirtti. Bahçeli’den Koray Aydın’a tepki ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - MHP li- deri Devlet Bahçeli, yeter- li delege imzasõyla “ola- ğanüstü kongre” toplan- masõnõ isteyen eski Bayõn- dõrlõk Bakanõ Koray Ay- dõn’õn girişimini eleştirdi. Bahçeli, olağan büyük ku- rultayõn, 6 ay içinde ger- çekleşeceğinin bilindiğini vurgulayarak “Söz konusu girişimin arkasõnda, MHP’yi yapay süreçlerle meşgul etmek, hizipleşti- rerek gözden düşürmek, liderinde ve yöneticilerin- de itibar kaybõna yol aç- mak ve ülkemizin milli direnç kuvvetini zayõflat- mak yatmaktadõr” dedi. Obama yönetiminin Bush gibi, Türkiye’yi ‘õlõmlõ İslam’ ülkesi olarak değerlendirdiği ortaya çõktõ Washington modelde õsrarlõ ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Başkanõ Barack Obama yönetiminin bir önceki George W. Bush yönetimi gibi Türkiye’yi “ılımlı İslam” ülkesi şeklinde değerlendirdiği ortaya çõktõ. ABD Dõşişleri Bakanlõğõ’ndan üst düzey bir yetkili Obama’nõn Türkiye’yi “ılımlı İslam ile demokrasiyi birleştiren” ve bu çerçevede Müslüman dünyasõna yönelik bir rol oynamasõ gereken bir ülke olarak gördüğünü belirtti. ABD’li yetkili ayrõca Türkiye kendini öyle gör- mese bile Müslümanlar ve ABD tarafõndan “bir köprü ve bir model” olarak algõlandõ- ğõ yorumunu getirdi. Obama’nõn Kahire’de- ki konuşmasõna yönelik Washington’daki Yabancõ Basõn Merkezi’nde bir grup gazete- ciyi bilgilendiren ABD Dõşişleri Bakanlõ- ğõ’ndan üst düzey bir yetkili Türkiye’nin gi- derek Müslüman dünyasõyla yakõnlaştõğõ ve ABD’nin bu çerçevede Türkiye’nin önemli bir rol oynayabileceğini düşündüğünü belirtti. “Türkiye’nin Müslüman dünyasıyla özel- likle de Ortadoğu ile ilişkileri arttı... Arap ülkelerinde olduğu gibi Güney Asya’daki Müslüman ülkelerle de geniş ticari ilişkileri var” diye konuşan ABD’li yetkili, “Obama Türkiye’deki demokrasi ve ılımlı İslamın birleşimine ABD’nin kilitlenebileceğine ve diğerlerinin de örnek alacağı bir şey olarak görüyor” dedi. ABD’nin Batõ ile Müslüman dünyasõ arasõndaki ilişkilerde ulaşmak iste- dikleri bir “referans noktası” olan Türki- ye’nin önemli rol oynayabileceğini belirten yet- kili, “Türkler kendi rollerini belli bir açı- dan görebilirler ama Müslümanlar Tür- kiye’ye farklı bakıyor. Diğer bir deyişle Türkler kendilerini bir model ya da köp- rü olarak görmese bile herkes Türkiye’yi çok önemli bir ülke olarak görüyor” dedi. Yetkili bölgede demokratik, ekonomik kal- kõnmaya yatõrõm yapan, Batõ ile iyi ilişkiler içinde olan ve İslami kültür ve medeniyetten kopmamõş hükümetler istenirse Türkiye’nin bu bağlamda başarõlõ olan tek örnek olduğu- nu dile getirdi. Yetkili Obama’nõn Türkiye’nin Batõ ve Müslümanlar arasõnda önemli bir köp- rü rolü oynayabileceğine açõkça vurgu yaptõ- ğõna işaret etti. Obama’nõn Türkiye gezisi öncesinde Was- hington ve Ankara arasõndaki ittifaka, strate- jik ilişkilere ve bunun Avrupa gezisi kapsa- mõnda yapõlmasõna vurgu yapan ABD yöne- timinde Obama’nõn Mõsõr gezisinin ardõndan Türkiye’ye yönelik ton değişikliği dikkat çe- kiyor. Obama’nõn Mõsõr gezisi öncesi Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs, ABD Başka- nõ’nõn Türkiye’de yaptõğõ konuşmanõn ABD’nin Müslüman dünyasõna ulaşma ça- basõnõn bir parçasõ olduğunu söylemişti. WASHINGTON (Cumhuriyet) - CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Fethullah Gülen cemaati yüzünden ABD’de yaşayan Türklerin ikiye bölündüğünü söyledi. Washington, New York ve Florida’da temaslarda bulunan ve Türklerle bir araya gelen Arıt- man Cumhuriyet’e açıklamalarında, Gülen cemaatinin faaliyetle- rinin Amerikalı Türkleri “biz ve onlar” şeklinde böldüğünü vurgu- ladı. Arıtman Amerikalı Türkler arasında laik kesimin Türkiye’nin gidişatından büyük endişe duyduğunu ve görüştüğü kişilerin Gü- len cemaatinin ABD’deki faaliyetlerinden dolayı tedirginlik içinde olduklarını ifade etti. Gülen cemaatinin Türkiye’nin tanıtımına yö- nelik “alternatif etkinlikler” düzenlediğini ve bu etkinliklerde ABD halkına bambaşka bir Türkiye’nin tanıtıldığını öğrendiğini ifade eden Arıtman, laik Türk derneklerinin kendi yarattıkları mali kay- naklarla Türk kültürünü tanıtmaya çalıştıklarını söyledi. ILO, işçi haklarõ açõsõndan en kötü ülkeler listesine aldõ. Çelebi, ‘Utanç verici’ dedi Türkiye kara listedeİstanbul Haber Servisi - Türkiye, Ce- nevre’de düzenlenen 98. Uluslararasõ Çalõş- ma Örgütü (ILO) Konferansõ’nda işçi hakla- rõ açõsõndan en kötü ülkeler listesine girdi. DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, “Türkiye için utanç verici bir tablo ile kar- şı karşıya kaldık. Sorumlular eserleri ile övünebilirler. ILO artık söz değil icraat is- tiyor” dedi. 98. ILO Konferansõ’na katõlan Çelebi yap- tõğõ yazõlõ açõklamada, Türkiye’nin bir kez da- ha temel sendikal haklarõ ihlal ettiği, yasa ve uygulama düzeyinde sözleşmelerine uymadõğõ için ILO’nun “Aplikasyon Komitesi”nin gündemine alõndõğõnõ anlattõ. Çelebi, Türki- ye’nin işçi haklarõ alanõnda uluslararasõ il- kelerin ve standartlarõn çok uzağõnda oldu- ğunun bir kez daha tescillendiğini ifade ede- rek “Hükümetin söz verdiği halde yasayı ILO sözleşmelerine uygun biçimde değiş- tirmemesi, hazırlanan yasa taslağının söz- leşmelere uygun olmadığı vurgulandı. Grev yasaklarından barajlara, noter şar- tından sendikal baskılara kadar pek çok konuda gündeme geldi” dedi. ‘KAÇACAK DELİK KALMADI’ Hükümetin bu konuda sürekli bahaneler öne sürerek sosyal taraflarla uzlaşmamasõnõ eleş- tiren Çelebi, Türkiye’de yasalarõn ILO Söz- leşmeleri’ne uygun olmadõğõnõ, uygulamalarla temel insan haklarõnõn ihlal edildiğini artõk her- kesin bildiğini vurguladõ. Türkiye’nin 27 yõldõr ILO konferanslarõnda tartõşõldõğõnõ ve çeşitli uyarõlar aldõğõnõ anõmsatarak şöyle de- vam etti: “Türkiye sürekli Aplikasyon Ko- mitesi gündemine geliyor, kara listeye alı- nıyor. Bunun karşılığında hükümetler her yıl gerekli değişiklikleri yapacaklarını, eksikleri ve yanlışları düzelteceklerine söz veriyorlar. Ama sözler havada uçuşuyor. Sözler tutulmuyor. Her konferansta hü- kümet ve işverenler işbirliği içinde dav- ranıyorlar ve işçi haklarının gelişmesini en- gelliyorlar. Ama artık kaçacak delik kal- madı. Kimse bu yasayı savunamıyor. Çün- kü savunulur yani yok. Yasanın ILO’ya ay- kırı olduğunu herkes biliyor. Artık, gün- delik manevralarla, gündem çarpıtma- larla daha fazla zaman kazanamazlar.” LEYLA TAVŞANOĞLU BERLİN - Berlin’de Sosyal De- mokrat Parti (SPD) Genel Merkezi olan Willy Brandt Haus’dayõz. Baş- bakan Angela Merkel’in büyük koa- lisyon hükümetinde SPD’den Dõşişleri Bakanõ olan Frank-Walter Stein- meier’le konuşuyoruz. Almanya’da 27 Eylül’de yapõlacak genel seçimlere SPD’nin başbakan adayõ olarak gire- cek olan Steinmeier söze şu ilginç cümlelerle başlõyor: “Almanya’yla Türkiye tarihsel olarak çok yakın iki ülkedir: Geçenlerde Başbakanınız- la Almanya’nın çok önemli bir ki- şiliğinin (eski başbakan SPD’den Gerhard Schröder) doğum gününde karşılaştık. Biraz sohbet ettik.” Bunlarõ söylerken yüzünde hafif bir gü- lümseme var. Steinmeier daha sonra konuyu Tür- kiye’nin AB kapõsõnda beklemesine getirerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye’de atılan adımların AB’ye giriş süreci için önemli olduğunu bi- liyorum. Yalnız AB’nin genişleme- si bugün için üye ülkelerde ciddi bir tartışma konusu.” Türkiye’deki reform süreciyle ilgi- li fikir beyan etmek istemediğine dik- kat çeken Steinmeier şu noktalara dikkat çekti: “Özellikle TCK’nin 301. maddesiyle ilgili adımlar önem- li. Vergilendirmenin de gündeme ge- leceği yeni bir fasıl müzakerelerde açılacak. İzlenen yol olumludur. Ama önümüzde atılması gereken da- ha önemli adımlar var. “Ankara Protokolü çerçevesinde Kıbrıs so- runu umarım daha kolay çözülür.” Konu Avrupa Parlamentosu (AP) seçimi sonuçlarõna geliyor. Steinme- ier, “Bu seçimlerde sosyal demokrat partilerin kaybetmelerinden düş kırıklığı içindeyiz,” derken sosyal demokratlarõn zemin kaybetmeleri- nin nedenini soruyoruz. Alman Dõş- işleri Bakanõ’nõn yanõtõ şöyle oluyor: “Sosyal demokratların sosyal gü- venlik programları seçmene cazip gelmedi. Avrupa’da son yıllarda önemli değişiklikler oldu. Kriz dö- nemlerinde toplumsal hareketler oluşturmak zor ama ben bir sosyal demokrat olarak toplumsal denge- yi korumak için çalışacağım.” Willy Brandt Haus’un ardõndan Ye- şiller Partisi’nin Türk kökenli genel başkanõ Cem Özdemir’le görüşmek için Sorriso adlõ İtalyan Lokantasõ’na yöneliyoruz. Özdemir AP seçimlerinin sonuçlarõndan memnun. Özdemir, Al- manya’daki seçimlerde de Yeşiller’in güçlenerek çõkacağõ görüşünde. Özdemir: AKP zikzak yapıyor Söz Türkiye’nin AB üyeliğine ge- liyor. Özdemir diyor ki: “Türkiye’nin tam üyelik müzakereleri ağır aksak sürüyor. Müzakereler Kıbrıs soru- nunda kaydedilecek ilerlemeye bağ- lı. Dışarıdan bakıldığında AKP hü- kümeti zikzak yapıyor gibi görü- nüyor. Türkiye için 2003-2004’teki iyi resim burada artık yok.” Almanya Dõşişleri Bakanõ Stenimaeier, Kõbrõs sorununun çözümünün önemine dikkat çekti ‘AB’ningenişlemesitartõşmakonusu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’nin, 2009 yõlõnõ AB yõlõ ilan etmesine karşõn, müzakere sü- reci ağõr aksak yürüyor. 26 Haziran’da toplanacak hü- kümetlerarasõ konferansta, sadece Vergilendirme baş- lõğõnõn açõlmasõ bekleniyor. Aynõ tarihte açõlmasõ ön- görülen Sosyal Politika ve İstihdam başlõğõ ise eko- nomik krize takõldõ. Hükümet, işveren örgütlerinin is- temi doğrultusunda, bu başlõğõn açõlmasõ üzerindeki çalõşmalarõ dondurdu. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Türkiye karşõ- tõ gruplarõn güç kazanmasõ, Türkiye’nin AB ile yü- rütmekte olduğu müzakere sürecini yeniden günde- me taşõdõ. Avrupa Parlamentosu’ndaki olumsuz tab- lonun bir benzeri de müzakere sürecinde yaşanõyor. Müzakerelerin başladõğõ 2005 yõlõndan bu yana sadece, kapsamlõ müktesebatõ bulunmayan Bilim ve Araş- tırma başlõğõ açõlõp geçici olarak kapatõldõ. Yaklaşõk dört yõldan bu yana da hükümet ancak, Sermayenin Serbest Dolaşımı, Şirketler Hukuku, Fikri Mül- kiyet Hukuku, Bilgi Toplumu ve Medya, İstatis- tik, İşletme ve Sanayi Politikası, Trans-Avrupa Şe- bekeleri, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Ma- li Kontrol başlõklarõnõn açõlmasõnõ sağlayabildi. Bu başlõklarõn hiçbiri kapatõlamazken, AB son iki yõl için- de Türkiye’yi sadece Ekonomik ve Parasal Politika ile Eğitim ve Kültür başlõklarõnda müzakere pozis- yonunu vermeye davet etti. Türkiye de bu başlõkla- ra ilişkin müzakere pozisyonunu AB’ye bildirdi. Mal- larõn Serbest Dolaşõmõ, İş Kurma Hakkõ ve Hizmet Sunumu Serbestisi, Kamu Alõmlarõ, Rekabet Politi- kasõ, Mali Hizmetler, Tarõm ve Kõrsal Kalkõnma, Gõ- da Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlõğõ, Vergi- lendirme, Sosyal Politika ve İstihdam, Çevre, Güm- rük Birliği başlõklarõ ise AB Konseyi’nde onaylanõp, açõlõş kriteri belirlendi. 26 Haziran’da bunlardan sadece Vergilendirme baş- lõğõnõn açõlmasõ bekleniyor. Aynõ tarihte açõlmasõ ön- görülen ancak hükümetin ekonomik krizi gerekçe gös- terip çalõşmalarõnõ dondurduğu Sosyal Politika ve İs- tihdam başlõğõ ise rafa kaldõrõldõ. Müzakere sürecinde henüz açõlmamõş 18 başlõğõn önünde ise siyasi engeller bulunuyor. Kõbrõs konu- sunda limanlarõn açõlmasõna endekslenmiş sekiz baş- lõk bulunurken, Fransa, çeşitli siyasal gerekçelerle beş başlõğõn açõlmasõna “hayır” diyor. Diğerlerini de Türkiye’nin açõlõş kriterlerini yerine getirmesi- ne karşõn Rum yönetimi siyasal gerekçelerle en- gellemeyi sürdürüyor. ILO’nun Türkiye’ye en sert uyarılardan birini yaptığını kaydeden Çelebi, “Adeta ‘Siz bu işi bilmiyorsunuz ve inandırıcılığınızı yitirdiniz’ dedi. ILO icraat istiyor. Türkiye’yi bu duruma sokanlar utanmalıdır. Çalışma yaşamını bu antidemokratik uygulamalara mahkûm edenler, Türkiye’yi uluslararası düzeyde bu kadar zor durumda bırakanlar eserleri ile övünmelidir” dedi. ‘ILO ARTIK SÖZ DEĞİL İCRAAT İSTİYOR’ AB İLE MÜZAKERELER ‘KRİZE’ TAKILDI ARITMAN: GÜLEN ABD’DEKİ TÜRKLERİ İKİYE BÖLDÜ Salı Pazarı projesine durdurma İstanbul Haber Servisi- İstanbul 2 No’lu İda- re Mahkemesi, tarihi Kuşdili Çayõrõ’nõn İstan- bul Büyükşehir Belediyesi tarafõndan imara açõ- larak çok katlõ alõşveriş merkezi yapõlmasõnõ amaçlayan projenin yürütmesini durdurdu. Ka- dõköylülerin yoğun tepkilerine yol açan proje için Kadõköy Belediye Meclisi, Tarihi Kuşdili Çayõrõ’nõn betonlaşmasõna karşõ yeşil alan ola- rak kalmasõ yönünde iki kez karar alõp Büyük- şehir Belediyesi’ne iletmişti. Kadõköy’de Salõ Pazarõ alanõ olarak kullanõlan Tarihi Kuşdili Çayõrõ bir süre önce bir firmaya ihale edilmişti. Kadõköy Belediye Başkanõ Selami Öztürk “Ka- rarõ olumlu buluyoruz, bizim için önemli bir ka- zanõm, kentin yeşil alanlarõnõn korunmasõ açõ- sõndan örnek teşkil edecek bir yaklaşõm” dedi. Çizerimiz Musa Kart yıl- lık izninin bir bölümünü kullandığından çizgileri- ne bir süre ara vermiştir. ÇİZMEDEN YUKARI ABD Dõşişleri Bakanlõğõ’ndan üst dü- zey bir yetkili, Başkan Obama’nõn Tür- kiye’yi “õlõmlõ İslam ile demokrasiyi birleştiren” ve bu çerçevede Müslüman dünyasõna yönelik bir rol oynamasõ ge- reken bir ülke olarak gördüğünü belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear