Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
12 HAZİRAN 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
PartizanlıkBulaşmayan
Tek Bakanlıktı
Çok partili yaşamın, zaman zaman artan ya da
azalan bir gerçeğidir iktidarların partizanlık tutkuları.
Dahası o tutku, bir hükümet içerisinde, bakanla-
rın yapılarına göre de değişkenlik gösterir.
Tabandan gelmiş bakanların önemli bir bölümü,
kendilerini hükümete taşıyan gücün, örgüte da-
yandığını düşünerek davranış sergilerler. Bürokrat
ya da teknokrat bakanlarsa cephelerini daha ge-
niş tutmaya; kadrolarını değiştirmemeye dikkat
ederler.
50’li yıllardan beri sergilenen bu gidişte, devletin
iki ana gücü olan Silahlı Kuvvetler’le Dışişleri Ba-
kanlığı, izlenilen ulusal politika nedeniyle kendi-
lerini partizanlık hastalığından korumaya özen gös-
termiştir.
Genelkurmay Başkanı’nın, doğrudan Baş-
bakan’a bağlı olmasını öngören anayasa hük-
mü,1960 öncesinin yanlışlarının TSK’ye yeniden
musallat olmasını önlediği için milli savunma ba-
kanları da iktidar partilerinin bu doğrultuda en du-
yarlı üyelerinin gözetimine verilmiştir.
Benzer bir özenin Dışişleri için gösterildiği de
söylenebilir. Ama dün Dışişleri Bakanlığı’nın haf-
talık basını bilgilendirme toplantısında, bakanlık
sözcüsüne yaptırılan bir açıklama bu konuda ben-
de güçlü kuşkuların oluşmasına neden oldu.
Ana muhalefet partisi CHP’nin, Alman Fried-
rich Ebert Vakfı’ndan güçlü miktarda bir bağış
alarak siyasi partiler yasasına aykırı hareket etti-
ğini, bazı “sözde” belgeler de yayımlayarak gün-
deme getiren iktidar medyasının açtığı bir kam-
panyanın gündemde tutulduğu biliniyor.
Suçlamaları gündeme taşıyan kaynak, CHP’nin
yalanlamalarını yeterli görmemiş olmalı ki; Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı ve Anayasa Mahke-
mesi’nin, partiler yasasına aykırı olarak dış yar-
dım aldığı için kovuşturma açmalarını bekleyen bir
stratejide ısrar ediyor.
Almanlar suskun mu kalmalıydı?
Kampanyanın bir ucu nedeniyle Alman hükü-
metinin, bu suçlamalar karşısında ilgisiz kalma-
sını kabul edemeyen Almanya’nın Ankara Bü-
yükelçisi Eckard Cuntz geçen hafta diplomasi
muhabirleri için düzenlediği bir söyleşi toplantı-
sında, Dışişleri Bakanlığı’na 30 Nisan’da iletilen bir
notayı açıklıyor.
Alman Sosyal Demokrat Partisi ile ilişkili
olan Friedrich Ebert Vakfı adına düzenlenmiş olan
yardım belgelerinin sahte olduğunu bildiren açık-
lamanın, hem dönemin Dışişleri Bakanı Ali Ba-
bacan’a hem de AB’den sorumlu Devlet Bakanı
Bağış’a verildiği söyleniyor...
Ne adı geçen bakanlar, ne de doğrudan dışiş-
leri sözcüsü, bu açıklamaları bizim kamuoyumu-
za iletmemek için ayak sürüyünce büyükelçinin
olup bitenleri başkentteki diplomasi muhabirleri
aracılığıyla anlatmak zorunda kaldığı anlaşılıyor.
Ben oradaydım
CHP’nin Ebert Vakfı’ndan bağış aldığı haberlerini
okuduğum anda, bu söylentilerin Deniz Feneri ile
ilgili dosyaları perdelemek amacıyla uçurulduğunu
anlamıştım.
Zira, Ebert Vakfı ile CHP arasındaki ilişkiler, par-
ti içi eğitimi düzgün bir programa bağlamak
amacıyla 1977’de yapıldığı zaman ben partide dış
ilişkilerden ve parti içi eğitimden de sorumlu
genel sekreter yardımcısıydım.
Rahmetli Mustafa Üstündağ’ın başkanlığında
bir heyetle Alman Sosyal Demokrat Partisi Baş-
kanı Brant’ın davetlisi olarak Bonn’a gitmiştik.
Benim dışımda üye kayıtlarını bilgi işlem dü-
zenine geçirmekten sorumlu MKYK üyesi Tarhan
Erdem ile iletişim sorumlumuz gazeteci Mithat
Sirmen de kurulda bulunuyordu.
Uzun görüşmeler sonunda ev sahipleri vakıf ka-
nalıyla CHP’ye yüklü miktarda bağış yapmak is-
tediklerini bildirdiler. Üstündağ, ne yapacağını ka-
rarlaştıramamış bir halde durumu telefonla Genel
Başkan Ecevit’e aktardı. Ecevit’in sesi telefon ahi-
zesinden dışarıya öyle yüksek volümle taşıyordu.
Genel sekretere “Hangi cesaretle böyle bir öne-
ri yapabiliyorlar CHP gibi bir partiye. Hemen red-
dedin” diyordu.
Ret tarihi 1977
Üstündağ bizim de aynı görüşü paylaştığımızı,
ama doğrudan SPD liderliğinden gelen bu öne-
riyi öncelikle Ecevit’e haber vermek istediğimizi
söyledi.
Ankara’ya SPD Parti Okulları’nın öğrenim prog-
ramlarını ve bu doğrultudaki kaynakları içeren bü-
yük bir dosyayla dönüldü. Bazı Afrika ülkelerindeki
partilerle parasal bağış içeren ilişkilerin olduğunu
söyleyen Almanlar, bizden aldıkları o sert yanıtı an-
lamakta güçlük çektiklerini saklamadılar.
Gezide olup bitenlerin bilgileri,
Dışişleri arşivine verilmişti
O arşivin sahibi olması gereken bakanlığın
bugünkü nezaretçileri Babacan ya da Prof. Ah-
met Davutoğlu’nun, Alman Büyükelçisi’nin yap-
tığı resmi açıklamaları bizim kamuoyumuzdan giz-
lemekle kalmayarak genç bir bakanlık sözcüsü-
ne, Eckard Cuntz’un bu konuya ilişkin bakanlığa
muhatap bir mektubu basınla paylaşmasının
diplomatik teamüllere uymadığını söyletmeleri ya-
dırgatıcıdır.
Ne yapmalıydı Sayın Büyükelçi?
CHP’nin bağış kabul eden üçüncü dünya ülkeleri
düzeyinde olduğu iftirasına sessiz kalarak o sah-
te belgeleri düzenleyenlerin düzeyine mi inmeliydi?
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Mor Çatõ, Kadõnõn İnsan Haklarõ-Yeni Çözümler Derneği ile KADER’in de aralarõnda bulunduğu
TCK Kadõn Haklarõ Platformu üyeleri, AKP hükümetinin kadõna yönelik şiddete duyarsõz kaldõğõnõ söyledi
Şiddet ‘kitlesel kõyõm’ boyutunda
İstanbul Haber Servisi - Aralarõnda
Mor Çatõ, Kadõnõn İnsan Haklarõ-Yeni
Çözümler Derneği ile KADER’in bu-
lunduğu TCK Kadõn Haklarõ Platformu
üyeleri, Türkiye’de kadõna yönelik şid-
detin kitlesel kõyõm boyutuna ulaştõğõ-
na dikkat çekerek, AKP hükümetinin,
kadõna yönelik şiddeti önlemede geç-
mişteki tüm hükümetlerden daha etki-
siz kaldõğõnõ belirttiler. Çeşitli kadõn hak-
larõ savunucularõ, AİHM’nin Opuz da-
vasõnda Türkiye’yi aile içi şiddet su-
çundan tazminata mahkûm etmesinin;
“kadına yönelik şiddeti önlemenin,
Türkiye Cumhuriyeti’nin asli görevi
olduğunu” karara bağladõğõ anlamõna
geldiğini belirttiler.
TCK Kadõn Haklarõ Platformu,
AİHM’nin önceki gün aile içi şiddet da-
vasõnda Türkiye’yi suçlu bularak taz-
minata mahkûm etmesine yönelik Tak-
sim Square Hotel’de dün basõn toplan-
tõsõ düzenledi.
Toplantõda Kadõnõn İnsan Haklarõ-
Yeni Çözümler Derneği’nden Pınar
İlkkaracan, AİHM’ye şikâyetçi olan
Nahide Opuz’un halen devlet korumasõ
altõnda olmadõğõnõ anõmsatarak, “Bunun
üzerine bir de Kadından Sorumlu
Devlet Bakanı’nın Opuz’u suçlar şe-
kildeki açıklamalarına şahit olmak
bizleri hayli ürküttü. Bakan’ın bu ko-
nuşması, AİHM kararını anlamadı-
ğının göstergesi aslında. Çünkü
AİHM’nin bu kararı, Türkiye’nin,
kadınları şiddete karşı korumakla yü-
kümlü kıldığını göstermektedir” di-
ye konuştu.
AİHM kararõnõn, Türkiye’deki kadõ-
nõn güvenliğinin sağlanmasõ, polisin ka-
dõna haklarõnõ anlatmasõ, sõğõnma ev-
lerinin açõlmasõ, yasalarda pozitif ay-
rõmcõlõk ilkesinin yaratõlmasõ gibi acil
önlemlere işaret ettiğini belirten İlk-
karacan, buna karşõlõk AKP hüküme-
tinin kadõn haklarõ konusunda diğer tüm
hükümetlerden de geride durduğunu,
yeni anayasa taslağõnda ise kadõn hak-
larõnda geriye gidişe neden olacak
maddelerin bulunduğunu söyledi.
Avrupa Birliği fonları
dahi erkeklere harcanıyor
Mor Çatõ Kadõn Sõğõnma Vakfõ’ndan
avukat Canan Arın, Türkiye’nin ya-
rarlandõğõ AB fonlarõnõn yüzde 70’inin
erkeklere ayrõldõğõnõ belirterek, Türki-
ye’ye hibe edilen bu fonlarla bugüne ka-
dar kadõnlara iş bulunmaya, ucuz konut
sağlanmaya, kadõnlar için kurs ya da ço-
cuk yuvasõ açõlmaya çalõşõlmadõğõna
dikkat çekti.
KADER Başkanõ Hülya Gülbahar
ise Türkiye’de kadõna yönelik şiddetin
“kitlesel kıyım” boyutuna ulaştõğõnõ be-
lirterek özetle şunlarõ söyledi:
“Türkiye’de kadına yönelik şiddete
ilişkin herhangi bir istatistiğin dahi
olmaması, buna karşı önlem almak-
tan nasıl kaçıldığını ispatlıyor. Av-
rupa İnsan Hakları Mahkemesi
(AİHM) ilk kez bir davayı aile içi şid-
deti engelleyemediği ve kadına kar-
şı ayrımcılığı ortadan kaldırmak
için gerekli önlemleri hayata geçir-
mediği gerekçesiyle bir devleti suçlu
buldu. AİHM’nin bu kararı, aile içi
şiddet davalarına ilişkin tüm karar-
lar için emsal niteliğinde. Bu konu-
da yapılması gereken, acilen bir
Meclis Araştırma Komisyonu’nun
kurulmasıyken, Adalet Bakanlığı
yetkilileri, AİHM kararını tekil bir
olay gibi değerlendirerek müfettiş
atayacaklarını söylüyorlar. Eğer
Türkiye hükümeti AİHM kararına
itiraz ederse dosya büyük daireye gi-
der ve o zaman da çok daha kapsamlı
bir karar çıkar. Türkiye artık bu ger-
çekten kaçmamalı.”
ÖNLEMLER LAFTA KALDI
Hükümet
duyarsõz
EMİNE KAPLAN
ANKARA - TBMM’de geçen yasama döne-
minde kadõn ve çocuklara yönelik şiddetin araştõ-
rõlarak çözüm önlemlerinin belirlenmesi amacõyla
kurulan araştõrma komisyonunun önerileri lafta
kaldõ. Komisyonun raporunda, kadõn ve erkek
arasõndaki ekonomik eşitsizliğin ortadan kaldõrõl-
masõ, kadõnlarõn işe alõnmasõnda eşitliği sağlayõcõ
önlemler alõnmasõ, kadõnlarõn istih-
dam olanaklarõnõn arttõrõlmasõ öneri-
leri yer aldõ. Bu öneriler yaşama ge-
çirilemediği gibi son yõllarda kadõn
istihdamõnda azalma, kadõna yönelik
şiddette ise artõş yaşandõ. Son dö-
nemde kadõnlara yönelik şiddet ve
cinayet olaylarõnda artõş görülürken;
hükümetin bu konudaki politikalarõ
tartõşõlõyor. TBMM’de geçen yasama döneminde
kadõn ve çocuklara yönelik şiddetin araştõrõlarak
çözüm önlemlerinin belirlenmesi amacõyla araş-
tõrma komisyonu kuruldu. Komisyon, bazõ çözüm
önerileri belirledi. Ancak bu öneriler bugüne ka-
dar yaşama geçirilemedi. TÜİK’in verilerine göre
2008 Mart-2009 Mart tarihleri arasõnda 129 bin
kadõn işten çõkarõldõ. 2008 Ocak ayõnda polise ka-
dõna yönelik şiddet nedeniyle yapõlan başvuru
1135 iken, 2009 ocak ayõnda bu rakam 1522’ye
yükseldi. Kadõna yönelik şiddette bir önceki yõlõn
aynõ ayõna göre yüzde 34 artõş oldu.
YAYIN POLİTİKASINA ELEŞTİRİ
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ:
Bakan Çelik
TV’leri suçladõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hü-
kümeti aile içi ve toplumsal şiddet konusunda
somut önlemler almazken Diyanet’ten sorumlu
Devlet Bakanõ Faruk Çelik, son dönemde artan
vahşi cinayetleri ve toplumsal şiddet olaylarõnõ
“bireysel doyumsuzluğun insanı yoldan çıkar-
masına” ve televizyonlarõn yayõn politikasõna
bağladõ. Çelik, toplumun talepleri konusunda
devletin vereceği din eğitiminin de önemli oldu-
ğunu belirterek “Aksi takdirde o talep cevabını
mutlaka bulur, ama doğru mu bulur, yanlış
mı bulur? O zaman da şikâyet et-
memek gerekir” dedi.
Meclis kulisinde bir grup gaze-
teciyle sohbet eden ve kendisinin
televizyonda izlediği bazõ filmler-
deki sahneler karşõsõnda dehşete
düştüğünü anlatan Bakan Faruk
Çelik şunlarõ söyledi: “Geçen he-
pinizin bildiği bir filmde, kadı-
nın kafasını su dolu küvete so-
kuyor ve silahla ateş ediyor. Küvet olduğu
gibi kan oluyor. Şimdi bunu açık açık tel-
evizyonlarda veriyoruz. Bu ruha sahip olan,
meyilli olan insan için ideal bir insan öldür-
me, infaz etme yöntemi. Tutuyor kadını böy-
le koyuyor, arkadan ateş ediyor. Öbür taraf-
ta bakıyorsun, sigara içerken dumanını sak-
lıyor. Yahu neyi veriyorsun neyi saklıyorsun!
Bunlar kalıcı bir bakış açısıyla çözülmeli, gü-
nübirlik haftalık çözümlerle olmaz.”
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - CHP’li millet-
vekilleri, ülkede son günlerde
artan şiddet olaylarõnda hükü-
metin uyguladõğõ politikalarõn
payõnõn büyük olduğunu düşü-
nüyor. CHP İzmir Milletveki-
li Ahmet Ersin, günden güne
artan şiddet olaylarõnda hükü-
metin hiçbir önleyici tedbir al-
madõğõnõ ve salt olaylarõ izle-
mekle yetindiğini belirtirken,
CHP Muğla Milletvekili Fev-
zi Topuz da, toplumsal şiddet
olaylarõnõn artmasõndaki birin-
cil etkinin ekonomik kriz ol-
duğunu söyledi.
CHP İzmir Milletvekili Ah-
met Ersin, son günlerde etkisi
giderek artan ekonomik krizin
toplumun sinirlerini bozduğu-
nu söyledi. Ersin, “Ekonomik
krizin getirdiği sonuçlar al-
tında insanlar eziliyor. Ezilen
insanlar da şiddete başvu-
ruyor. Hükümet bu olaylar-
da öncelikli olarak sorumlu-
dur. Şiddet olaylarının ana-
lizi yapılmıyor, nedenler tes-
pit edilmiyor. Hükümet maa-
lesef bu olayları izlemekle
yetiniyor” dedi.
CHP Konya
Milletvekili
Atilla Kart,
şiddet olayla-
rõnõn tamamen
toplumsal ve
sosyo-ekono-
mik bir süre-
cin sonucu ol-
duğunu belirt-
ti. Kart, “Ya-
şanan şiddet
olayları son-
rasında top-
lumun ciddi
şekilde sor-
gulanması ve
sorgulama
neticesinde
önleyici birtakım tedbirler
alınması gerekiyor. Ancak
açık söylemeliyim ki, bu artan
şiddet olaylarından doğrudan
sorumlu olanlar çözüm geti-
remezler. Sorumlulardan çö-
züm beklemek yanlış” dedi.
CHP Ankara Milletvekili Nes-
rin Baytok, özellikle son gün-
lerde kadõnla-
ra yönelik ar-
tan şiddetin
özünde ikti-
darõn kadõnla-
ra bakõş açõsõ-
nõn yattõğõnõ
belirtti. Bay-
tok şunlarõ
söyledi: “Bu
iktidar döneminde gördüğü-
müz bir şey var. Bürokraside
çalışan kadınlara deniyor ki;
‘Ne işiniz var, evinize gidin
oturun’. 1990’lı yıllarda bir
kamu kurumunda yüzde 33
oranında çalışan kadın var-
ken, bu oran gün geçtikçe
düştü. Şu anda yüzde 25 ci-
varında. Ayrıca bizzat Baş-
bakan tarafından yürütülen
gerilim politikası da toplumu
gerilim altında tutuyor. İkti-
dar her konuda şaşırtıcı bir şe-
kilde gerilim politikasını sür-
dürüyor. Örneğin artan iş-
sizlik konusunda kızgınlığı
körükleyen bir üslup yerine,
herkesi kucaklayan, sevgiyle
yaklaşan bir üslup benimsese
belki şiddet olayları bu kadar
yaygın olmayacak.”
Baytok “Ülkede yedi yıldır
AKP iktidarı var. Neden yedi
yıldır gereği yapılmıyor? Ço-
cuğuna gemicikler almakla
ve kuyumculuk işleriyle uğ-
raşmayan bir başbakanımız
olsaydı, bugün tablo daha
farklı olurdu” diye konuştu.
CHP Muğla Milletvekili Fev-
zi Topuz, yaşanan şiddet olay-
larõnda hükümetin birinci dere-
cede sorumlu olduğunu belirte-
rek, “Toplumu bu türlü şiddet
olaylarına hükümetin uygu-
ladığı politikalar sürüklemiş-
tir. Toplum ekonomik krizin
de etkisiyle o denli huzursuz
ki, bu huzursuzluk nedeniyle
birbirinin boğazına sarılıyor.
Tahammül gücü kalmamış
kimsede. Zaten aç insanın psi-
kolojisinin nasıl olmasını bek-
liyorsunuz? Aç insan demok-
rasiyi düşünebilir mi” diye
sordu. Topuz,
hükümetin şid-
det olaylarõ
karşõsõnda ön-
ce bu olaylarõn
nedenini araş-
tõrmakla gö-
revli olduğu-
nu belirtti.
Parasõzlõk
zemin hazõrlõyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye
Barolar Birliği (TBB), Manisa Barosu’na kayõtlõ
avukat Özcan Akçiçek’in polislerin gözü önünde
öldürüldüğünü belirterek önlem almayan güvenlik
görevlilerini kõnadõ. TBB’den yapõlan açõklamada,
içinde bulunulan ortamõn insanlarõ kendi hukuku-
nu uygulama ve cezasõnõ verme yönünde cesaret-
lendirdiğine işaret edilerek ekonomik krizin yaşa-
nan olumsuzluklara zemin hazõrladõğõ vurgulandõ.
Açõklamada, Akçiçek’in, saldõrõya uğradõktan son-
ra saldõrgan polis tarafõndan, “yakından bilinçli
ve kasıtlı” bir şekilde öldürüldüğü belirtildi. Sal-
dõrõnõn olduğu anda olay yerinde bulunan polis
ekibinin müdahalede bulunmadõğõ öne sürüldü.
CHP’LİLER ŞİDDET OLAYLARINDAN AKP’Yİ SORUMLU GÖSTERİYOR
‘Ekonomik kriz
şiddeti yaygınlaştırdı’
Kart.
Ersin.
Çelik
Baytok.
Topuz.
Çeşitli kadõn haklarõ
savunucularõ, AİHM’nin Opuz
davasõnda Türkiye’yi aile içi şiddet
suçundan tazminata mahkûm
etmesini; “kadõna yönelik şiddeti
önlemenin, Türkiye
Cumhuriyeti’nin
asli görevi
olduğunu” karara
bağladõğõ
anlamõna
geldiğini
belirttiler.
CHP’den Kavaf’a şiddet sorusu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
milletvekili Akif Ekici, Kadõn ve Aileden Sorumlu
Devlet Bakanõ Selma Aliye Kavaf’a, 2005-2008
yõllarõ arasõnda çocuklarõn karõştõğõ şiddet olaylarõ-
nõn sayõsõnõ sordu. Ekici, TBMM Başkanlõğõ’na
sunduğu önergede, çocuklarõnõ şiddetten uzak tut-
ma konusunda aileleri bilinçlendirmek için yürü-
tülen somut çalõşmalar olup olmadõğõnõ öğrenmek
istedi. Ekici, okula göndermediği ve SBS’ye gir-
mesine izin vermediği gerekçesiyle annesini öl-
dürdüğünü söyleyen 11 yaşõndaki kõz çocuğunun
durumu ile çocuklarda ve gençlerde artan şiddet
eğiliminin gündeme yeniden geldiğini söyledi.
Atina’ya kötü
muamele cezası
STRASBOURG
(AA) - AİHM,
Türkiye’de siyasi
görüşleri yüzünden
gözaltõna alõnan, daha
sonra 2007’de
Yunanistan’a kaçan
1959 doğumlu S.D’nin,
bu ülkeye sahte evrakla
girmek suçundan
gözaltõnda bulunduğu
süre içinde kötü
muamele gördüğü ve
makul süre içinde
yargõlanmadõğõna
hükmetti. AİHM kararõ
gereği Yunanistan,
S.D’ye 10 bin Avro
tazminat ödeyecek.
Kula’da sandık
dolusu patlayıcı
KULA (AA) -
Manisa’nõn Kula
ilçesinde bir dükkândan
koku gelmesi üzerine
yurttaşlarõn ihbarõyla
belediye ekipleri
tarafõndan yapõlan
araştõrmada, büyük bir
sandõk içinde çok sayõda
patlayõcõ madde
bulundu. Mal
Müdürlüğü’ne ait
dükkânda bulunan
maddelerin, 50 yõl önce
Maliye kanalõyla burada
yapõlan satõşlardan kalan
av tüfeği kapsülleri ve
küflenmiş bir miktar
mermi olduğu
belirtildi. Binanõn
50 yõldõr kapõsõnõn
açõlmadõğõ bildirildi.
Günlük gazetesi
için protesto
İstanbul Haber
Servisi - Günlük
gazetesi çalõşanlarõ,
gazetelerinin İstanbul
12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nce 1 ay
süreyle kapatõlmasõnõ
protesto etti. Türkiye
Gazeteciler
Cemiyeti’nde (TGC)
düzenlenen basõn
toplantõsõnda konuşan
gazetenin Genel Yayõn
Yönetmeni Filiz Koçali,
gazetede yayõmlanan iki
yazõ ve bir haber
fotoğrafõ gerekçe
gösterilerek gazetenin
kapatõldõğõnõ belirterek,
“Gazeteler, bir tek
savcõnõn yorumuna göre
kapatõlabiliyor. Anayasa
Mahkemesi, Terörle
Mücadele Yasasõ’ndaki
gazete kapatmaya ilişkin
maddeyi ele almayarak
kapatma kararõna göz
yumuyor” dedi.
Başbakanlık
Basımevi’nde grev
ANKARA
(Cumhuriyet) - Türk-
İş’e bağlõ Basõn-İş
Sendikasõ, başta Resmi
Gazete olmak üzere
Cumhurbaşkanlõğõ,
Başbakanlõk ve diğer
resmi yayõmlarõn
basõldõğõ Başbakanlõk
Basõmevi’nde grev
kararõnõ bugün asacak.
Sendikadan yapõlan
açõklamada, ocak
ayõndan bu yana süren
toplu iş sözleşmesi
görüşmelerinin
anlaşmazlõkla
sonuçlanmasõ üzerine
grev kararõ alõndõğõ
belirtildi.
4 milyon
682 bin devretti
ANKARA (AA) -
Süper Loto çekilişinde
kazandõran numaralar,
“8, 27, 29, 36, 37, 52”
olarak belirlenirken 6
bilen çõkmadõğõ için 4
milyon 682 bin 176 TL
71 Kr haftaya devretti.
Çekilişte 5 bilenler 5 bin
785 TL 95’er Kr, 4
bilenler 93 TL 55’er Kr,
3 bilenler de 6 TL 80er
Kr ikramiye alacak.