28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 12 HAZİRAN 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT PartizanlıkBulaşmayan Tek Bakanlıktı Çok partili yaşamın, zaman zaman artan ya da azalan bir gerçeğidir iktidarların partizanlık tutkuları. Dahası o tutku, bir hükümet içerisinde, bakanla- rın yapılarına göre de değişkenlik gösterir. Tabandan gelmiş bakanların önemli bir bölümü, kendilerini hükümete taşıyan gücün, örgüte da- yandığını düşünerek davranış sergilerler. Bürokrat ya da teknokrat bakanlarsa cephelerini daha ge- niş tutmaya; kadrolarını değiştirmemeye dikkat ederler. 50’li yıllardan beri sergilenen bu gidişte, devletin iki ana gücü olan Silahlı Kuvvetler’le Dışişleri Ba- kanlığı, izlenilen ulusal politika nedeniyle kendi- lerini partizanlık hastalığından korumaya özen gös- termiştir. Genelkurmay Başkanı’nın, doğrudan Baş- bakan’a bağlı olmasını öngören anayasa hük- mü,1960 öncesinin yanlışlarının TSK’ye yeniden musallat olmasını önlediği için milli savunma ba- kanları da iktidar partilerinin bu doğrultuda en du- yarlı üyelerinin gözetimine verilmiştir. Benzer bir özenin Dışişleri için gösterildiği de söylenebilir. Ama dün Dışişleri Bakanlığı’nın haf- talık basını bilgilendirme toplantısında, bakanlık sözcüsüne yaptırılan bir açıklama bu konuda ben- de güçlü kuşkuların oluşmasına neden oldu. Ana muhalefet partisi CHP’nin, Alman Fried- rich Ebert Vakfı’ndan güçlü miktarda bir bağış alarak siyasi partiler yasasına aykırı hareket etti- ğini, bazı “sözde” belgeler de yayımlayarak gün- deme getiren iktidar medyasının açtığı bir kam- panyanın gündemde tutulduğu biliniyor. Suçlamaları gündeme taşıyan kaynak, CHP’nin yalanlamalarını yeterli görmemiş olmalı ki; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Anayasa Mahke- mesi’nin, partiler yasasına aykırı olarak dış yar- dım aldığı için kovuşturma açmalarını bekleyen bir stratejide ısrar ediyor. Almanlar suskun mu kalmalıydı? Kampanyanın bir ucu nedeniyle Alman hükü- metinin, bu suçlamalar karşısında ilgisiz kalma- sını kabul edemeyen Almanya’nın Ankara Bü- yükelçisi Eckard Cuntz geçen hafta diplomasi muhabirleri için düzenlediği bir söyleşi toplantı- sında, Dışişleri Bakanlığı’na 30 Nisan’da iletilen bir notayı açıklıyor. Alman Sosyal Demokrat Partisi ile ilişkili olan Friedrich Ebert Vakfı adına düzenlenmiş olan yardım belgelerinin sahte olduğunu bildiren açık- lamanın, hem dönemin Dışişleri Bakanı Ali Ba- bacan’a hem de AB’den sorumlu Devlet Bakanı Bağış’a verildiği söyleniyor... Ne adı geçen bakanlar, ne de doğrudan dışiş- leri sözcüsü, bu açıklamaları bizim kamuoyumu- za iletmemek için ayak sürüyünce büyükelçinin olup bitenleri başkentteki diplomasi muhabirleri aracılığıyla anlatmak zorunda kaldığı anlaşılıyor. Ben oradaydım CHP’nin Ebert Vakfı’ndan bağış aldığı haberlerini okuduğum anda, bu söylentilerin Deniz Feneri ile ilgili dosyaları perdelemek amacıyla uçurulduğunu anlamıştım. Zira, Ebert Vakfı ile CHP arasındaki ilişkiler, par- ti içi eğitimi düzgün bir programa bağlamak amacıyla 1977’de yapıldığı zaman ben partide dış ilişkilerden ve parti içi eğitimden de sorumlu genel sekreter yardımcısıydım. Rahmetli Mustafa Üstündağ’ın başkanlığında bir heyetle Alman Sosyal Demokrat Partisi Baş- kanı Brant’ın davetlisi olarak Bonn’a gitmiştik. Benim dışımda üye kayıtlarını bilgi işlem dü- zenine geçirmekten sorumlu MKYK üyesi Tarhan Erdem ile iletişim sorumlumuz gazeteci Mithat Sirmen de kurulda bulunuyordu. Uzun görüşmeler sonunda ev sahipleri vakıf ka- nalıyla CHP’ye yüklü miktarda bağış yapmak is- tediklerini bildirdiler. Üstündağ, ne yapacağını ka- rarlaştıramamış bir halde durumu telefonla Genel Başkan Ecevit’e aktardı. Ecevit’in sesi telefon ahi- zesinden dışarıya öyle yüksek volümle taşıyordu. Genel sekretere “Hangi cesaretle böyle bir öne- ri yapabiliyorlar CHP gibi bir partiye. Hemen red- dedin” diyordu. Ret tarihi 1977 Üstündağ bizim de aynı görüşü paylaştığımızı, ama doğrudan SPD liderliğinden gelen bu öne- riyi öncelikle Ecevit’e haber vermek istediğimizi söyledi. Ankara’ya SPD Parti Okulları’nın öğrenim prog- ramlarını ve bu doğrultudaki kaynakları içeren bü- yük bir dosyayla dönüldü. Bazı Afrika ülkelerindeki partilerle parasal bağış içeren ilişkilerin olduğunu söyleyen Almanlar, bizden aldıkları o sert yanıtı an- lamakta güçlük çektiklerini saklamadılar. Gezide olup bitenlerin bilgileri, Dışişleri arşivine verilmişti O arşivin sahibi olması gereken bakanlığın bugünkü nezaretçileri Babacan ya da Prof. Ah- met Davutoğlu’nun, Alman Büyükelçisi’nin yap- tığı resmi açıklamaları bizim kamuoyumuzdan giz- lemekle kalmayarak genç bir bakanlık sözcüsü- ne, Eckard Cuntz’un bu konuya ilişkin bakanlığa muhatap bir mektubu basınla paylaşmasının diplomatik teamüllere uymadığını söyletmeleri ya- dırgatıcıdır. Ne yapmalıydı Sayın Büyükelçi? CHP’nin bağış kabul eden üçüncü dünya ülkeleri düzeyinde olduğu iftirasına sessiz kalarak o sah- te belgeleri düzenleyenlerin düzeyine mi inmeliydi? Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Mor Çatõ, Kadõnõn İnsan Haklarõ-Yeni Çözümler Derneği ile KADER’in de aralarõnda bulunduğu TCK Kadõn Haklarõ Platformu üyeleri, AKP hükümetinin kadõna yönelik şiddete duyarsõz kaldõğõnõ söyledi Şiddet ‘kitlesel kõyõm’ boyutunda İstanbul Haber Servisi - Aralarõnda Mor Çatõ, Kadõnõn İnsan Haklarõ-Yeni Çözümler Derneği ile KADER’in bu- lunduğu TCK Kadõn Haklarõ Platformu üyeleri, Türkiye’de kadõna yönelik şid- detin kitlesel kõyõm boyutuna ulaştõğõ- na dikkat çekerek, AKP hükümetinin, kadõna yönelik şiddeti önlemede geç- mişteki tüm hükümetlerden daha etki- siz kaldõğõnõ belirttiler. Çeşitli kadõn hak- larõ savunucularõ, AİHM’nin Opuz da- vasõnda Türkiye’yi aile içi şiddet su- çundan tazminata mahkûm etmesinin; “kadına yönelik şiddeti önlemenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin asli görevi olduğunu” karara bağladõğõ anlamõna geldiğini belirttiler. TCK Kadõn Haklarõ Platformu, AİHM’nin önceki gün aile içi şiddet da- vasõnda Türkiye’yi suçlu bularak taz- minata mahkûm etmesine yönelik Tak- sim Square Hotel’de dün basõn toplan- tõsõ düzenledi. Toplantõda Kadõnõn İnsan Haklarõ- Yeni Çözümler Derneği’nden Pınar İlkkaracan, AİHM’ye şikâyetçi olan Nahide Opuz’un halen devlet korumasõ altõnda olmadõğõnõ anõmsatarak, “Bunun üzerine bir de Kadından Sorumlu Devlet Bakanı’nın Opuz’u suçlar şe- kildeki açıklamalarına şahit olmak bizleri hayli ürküttü. Bakan’ın bu ko- nuşması, AİHM kararını anlamadı- ğının göstergesi aslında. Çünkü AİHM’nin bu kararı, Türkiye’nin, kadınları şiddete karşı korumakla yü- kümlü kıldığını göstermektedir” di- ye konuştu. AİHM kararõnõn, Türkiye’deki kadõ- nõn güvenliğinin sağlanmasõ, polisin ka- dõna haklarõnõ anlatmasõ, sõğõnma ev- lerinin açõlmasõ, yasalarda pozitif ay- rõmcõlõk ilkesinin yaratõlmasõ gibi acil önlemlere işaret ettiğini belirten İlk- karacan, buna karşõlõk AKP hüküme- tinin kadõn haklarõ konusunda diğer tüm hükümetlerden de geride durduğunu, yeni anayasa taslağõnda ise kadõn hak- larõnda geriye gidişe neden olacak maddelerin bulunduğunu söyledi. Avrupa Birliği fonları dahi erkeklere harcanıyor Mor Çatõ Kadõn Sõğõnma Vakfõ’ndan avukat Canan Arın, Türkiye’nin ya- rarlandõğõ AB fonlarõnõn yüzde 70’inin erkeklere ayrõldõğõnõ belirterek, Türki- ye’ye hibe edilen bu fonlarla bugüne ka- dar kadõnlara iş bulunmaya, ucuz konut sağlanmaya, kadõnlar için kurs ya da ço- cuk yuvasõ açõlmaya çalõşõlmadõğõna dikkat çekti. KADER Başkanõ Hülya Gülbahar ise Türkiye’de kadõna yönelik şiddetin “kitlesel kıyım” boyutuna ulaştõğõnõ be- lirterek özetle şunlarõ söyledi: “Türkiye’de kadına yönelik şiddete ilişkin herhangi bir istatistiğin dahi olmaması, buna karşı önlem almak- tan nasıl kaçıldığını ispatlıyor. Av- rupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ilk kez bir davayı aile içi şid- deti engelleyemediği ve kadına kar- şı ayrımcılığı ortadan kaldırmak için gerekli önlemleri hayata geçir- mediği gerekçesiyle bir devleti suçlu buldu. AİHM’nin bu kararı, aile içi şiddet davalarına ilişkin tüm karar- lar için emsal niteliğinde. Bu konu- da yapılması gereken, acilen bir Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurulmasıyken, Adalet Bakanlığı yetkilileri, AİHM kararını tekil bir olay gibi değerlendirerek müfettiş atayacaklarını söylüyorlar. Eğer Türkiye hükümeti AİHM kararına itiraz ederse dosya büyük daireye gi- der ve o zaman da çok daha kapsamlı bir karar çıkar. Türkiye artık bu ger- çekten kaçmamalı.” ÖNLEMLER LAFTA KALDI Hükümet duyarsõz EMİNE KAPLAN ANKARA - TBMM’de geçen yasama döne- minde kadõn ve çocuklara yönelik şiddetin araştõ- rõlarak çözüm önlemlerinin belirlenmesi amacõyla kurulan araştõrma komisyonunun önerileri lafta kaldõ. Komisyonun raporunda, kadõn ve erkek arasõndaki ekonomik eşitsizliğin ortadan kaldõrõl- masõ, kadõnlarõn işe alõnmasõnda eşitliği sağlayõcõ önlemler alõnmasõ, kadõnlarõn istih- dam olanaklarõnõn arttõrõlmasõ öneri- leri yer aldõ. Bu öneriler yaşama ge- çirilemediği gibi son yõllarda kadõn istihdamõnda azalma, kadõna yönelik şiddette ise artõş yaşandõ. Son dö- nemde kadõnlara yönelik şiddet ve cinayet olaylarõnda artõş görülürken; hükümetin bu konudaki politikalarõ tartõşõlõyor. TBMM’de geçen yasama döneminde kadõn ve çocuklara yönelik şiddetin araştõrõlarak çözüm önlemlerinin belirlenmesi amacõyla araş- tõrma komisyonu kuruldu. Komisyon, bazõ çözüm önerileri belirledi. Ancak bu öneriler bugüne ka- dar yaşama geçirilemedi. TÜİK’in verilerine göre 2008 Mart-2009 Mart tarihleri arasõnda 129 bin kadõn işten çõkarõldõ. 2008 Ocak ayõnda polise ka- dõna yönelik şiddet nedeniyle yapõlan başvuru 1135 iken, 2009 ocak ayõnda bu rakam 1522’ye yükseldi. Kadõna yönelik şiddette bir önceki yõlõn aynõ ayõna göre yüzde 34 artõş oldu. YAYIN POLİTİKASINA ELEŞTİRİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ: Bakan Çelik TV’leri suçladõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hü- kümeti aile içi ve toplumsal şiddet konusunda somut önlemler almazken Diyanet’ten sorumlu Devlet Bakanõ Faruk Çelik, son dönemde artan vahşi cinayetleri ve toplumsal şiddet olaylarõnõ “bireysel doyumsuzluğun insanı yoldan çıkar- masına” ve televizyonlarõn yayõn politikasõna bağladõ. Çelik, toplumun talepleri konusunda devletin vereceği din eğitiminin de önemli oldu- ğunu belirterek “Aksi takdirde o talep cevabını mutlaka bulur, ama doğru mu bulur, yanlış mı bulur? O zaman da şikâyet et- memek gerekir” dedi. Meclis kulisinde bir grup gaze- teciyle sohbet eden ve kendisinin televizyonda izlediği bazõ filmler- deki sahneler karşõsõnda dehşete düştüğünü anlatan Bakan Faruk Çelik şunlarõ söyledi: “Geçen he- pinizin bildiği bir filmde, kadı- nın kafasını su dolu küvete so- kuyor ve silahla ateş ediyor. Küvet olduğu gibi kan oluyor. Şimdi bunu açık açık tel- evizyonlarda veriyoruz. Bu ruha sahip olan, meyilli olan insan için ideal bir insan öldür- me, infaz etme yöntemi. Tutuyor kadını böy- le koyuyor, arkadan ateş ediyor. Öbür taraf- ta bakıyorsun, sigara içerken dumanını sak- lıyor. Yahu neyi veriyorsun neyi saklıyorsun! Bunlar kalıcı bir bakış açısıyla çözülmeli, gü- nübirlik haftalık çözümlerle olmaz.” SELDA GÜNEYSU ANKARA - CHP’li millet- vekilleri, ülkede son günlerde artan şiddet olaylarõnda hükü- metin uyguladõğõ politikalarõn payõnõn büyük olduğunu düşü- nüyor. CHP İzmir Milletveki- li Ahmet Ersin, günden güne artan şiddet olaylarõnda hükü- metin hiçbir önleyici tedbir al- madõğõnõ ve salt olaylarõ izle- mekle yetindiğini belirtirken, CHP Muğla Milletvekili Fev- zi Topuz da, toplumsal şiddet olaylarõnõn artmasõndaki birin- cil etkinin ekonomik kriz ol- duğunu söyledi. CHP İzmir Milletvekili Ah- met Ersin, son günlerde etkisi giderek artan ekonomik krizin toplumun sinirlerini bozduğu- nu söyledi. Ersin, “Ekonomik krizin getirdiği sonuçlar al- tında insanlar eziliyor. Ezilen insanlar da şiddete başvu- ruyor. Hükümet bu olaylar- da öncelikli olarak sorumlu- dur. Şiddet olaylarının ana- lizi yapılmıyor, nedenler tes- pit edilmiyor. Hükümet maa- lesef bu olayları izlemekle yetiniyor” dedi. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, şiddet olayla- rõnõn tamamen toplumsal ve sosyo-ekono- mik bir süre- cin sonucu ol- duğunu belirt- ti. Kart, “Ya- şanan şiddet olayları son- rasında top- lumun ciddi şekilde sor- gulanması ve sorgulama neticesinde önleyici birtakım tedbirler alınması gerekiyor. Ancak açık söylemeliyim ki, bu artan şiddet olaylarından doğrudan sorumlu olanlar çözüm geti- remezler. Sorumlulardan çö- züm beklemek yanlış” dedi. CHP Ankara Milletvekili Nes- rin Baytok, özellikle son gün- lerde kadõnla- ra yönelik ar- tan şiddetin özünde ikti- darõn kadõnla- ra bakõş açõsõ- nõn yattõğõnõ belirtti. Bay- tok şunlarõ söyledi: “Bu iktidar döneminde gördüğü- müz bir şey var. Bürokraside çalışan kadınlara deniyor ki; ‘Ne işiniz var, evinize gidin oturun’. 1990’lı yıllarda bir kamu kurumunda yüzde 33 oranında çalışan kadın var- ken, bu oran gün geçtikçe düştü. Şu anda yüzde 25 ci- varında. Ayrıca bizzat Baş- bakan tarafından yürütülen gerilim politikası da toplumu gerilim altında tutuyor. İkti- dar her konuda şaşırtıcı bir şe- kilde gerilim politikasını sür- dürüyor. Örneğin artan iş- sizlik konusunda kızgınlığı körükleyen bir üslup yerine, herkesi kucaklayan, sevgiyle yaklaşan bir üslup benimsese belki şiddet olayları bu kadar yaygın olmayacak.” Baytok “Ülkede yedi yıldır AKP iktidarı var. Neden yedi yıldır gereği yapılmıyor? Ço- cuğuna gemicikler almakla ve kuyumculuk işleriyle uğ- raşmayan bir başbakanımız olsaydı, bugün tablo daha farklı olurdu” diye konuştu. CHP Muğla Milletvekili Fev- zi Topuz, yaşanan şiddet olay- larõnda hükümetin birinci dere- cede sorumlu olduğunu belirte- rek, “Toplumu bu türlü şiddet olaylarına hükümetin uygu- ladığı politikalar sürüklemiş- tir. Toplum ekonomik krizin de etkisiyle o denli huzursuz ki, bu huzursuzluk nedeniyle birbirinin boğazına sarılıyor. Tahammül gücü kalmamış kimsede. Zaten aç insanın psi- kolojisinin nasıl olmasını bek- liyorsunuz? Aç insan demok- rasiyi düşünebilir mi” diye sordu. Topuz, hükümetin şid- det olaylarõ karşõsõnda ön- ce bu olaylarõn nedenini araş- tõrmakla gö- revli olduğu- nu belirtti. Parasõzlõk zemin hazõrlõyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Barolar Birliği (TBB), Manisa Barosu’na kayõtlõ avukat Özcan Akçiçek’in polislerin gözü önünde öldürüldüğünü belirterek önlem almayan güvenlik görevlilerini kõnadõ. TBB’den yapõlan açõklamada, içinde bulunulan ortamõn insanlarõ kendi hukuku- nu uygulama ve cezasõnõ verme yönünde cesaret- lendirdiğine işaret edilerek ekonomik krizin yaşa- nan olumsuzluklara zemin hazõrladõğõ vurgulandõ. Açõklamada, Akçiçek’in, saldõrõya uğradõktan son- ra saldõrgan polis tarafõndan, “yakından bilinçli ve kasıtlı” bir şekilde öldürüldüğü belirtildi. Sal- dõrõnõn olduğu anda olay yerinde bulunan polis ekibinin müdahalede bulunmadõğõ öne sürüldü. CHP’LİLER ŞİDDET OLAYLARINDAN AKP’Yİ SORUMLU GÖSTERİYOR ‘Ekonomik kriz şiddeti yaygınlaştırdı’ Kart. Ersin. Çelik Baytok. Topuz. Çeşitli kadõn haklarõ savunucularõ, AİHM’nin Opuz davasõnda Türkiye’yi aile içi şiddet suçundan tazminata mahkûm etmesini; “kadõna yönelik şiddeti önlemenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin asli görevi olduğunu” karara bağladõğõ anlamõna geldiğini belirttiler. CHP’den Kavaf’a şiddet sorusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP milletvekili Akif Ekici, Kadõn ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanõ Selma Aliye Kavaf’a, 2005-2008 yõllarõ arasõnda çocuklarõn karõştõğõ şiddet olaylarõ- nõn sayõsõnõ sordu. Ekici, TBMM Başkanlõğõ’na sunduğu önergede, çocuklarõnõ şiddetten uzak tut- ma konusunda aileleri bilinçlendirmek için yürü- tülen somut çalõşmalar olup olmadõğõnõ öğrenmek istedi. Ekici, okula göndermediği ve SBS’ye gir- mesine izin vermediği gerekçesiyle annesini öl- dürdüğünü söyleyen 11 yaşõndaki kõz çocuğunun durumu ile çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğiliminin gündeme yeniden geldiğini söyledi. Atina’ya kötü muamele cezası STRASBOURG (AA) - AİHM, Türkiye’de siyasi görüşleri yüzünden gözaltõna alõnan, daha sonra 2007’de Yunanistan’a kaçan 1959 doğumlu S.D’nin, bu ülkeye sahte evrakla girmek suçundan gözaltõnda bulunduğu süre içinde kötü muamele gördüğü ve makul süre içinde yargõlanmadõğõna hükmetti. AİHM kararõ gereği Yunanistan, S.D’ye 10 bin Avro tazminat ödeyecek. Kula’da sandık dolusu patlayıcı KULA (AA) - Manisa’nõn Kula ilçesinde bir dükkândan koku gelmesi üzerine yurttaşlarõn ihbarõyla belediye ekipleri tarafõndan yapõlan araştõrmada, büyük bir sandõk içinde çok sayõda patlayõcõ madde bulundu. Mal Müdürlüğü’ne ait dükkânda bulunan maddelerin, 50 yõl önce Maliye kanalõyla burada yapõlan satõşlardan kalan av tüfeği kapsülleri ve küflenmiş bir miktar mermi olduğu belirtildi. Binanõn 50 yõldõr kapõsõnõn açõlmadõğõ bildirildi. Günlük gazetesi için protesto İstanbul Haber Servisi - Günlük gazetesi çalõşanlarõ, gazetelerinin İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce 1 ay süreyle kapatõlmasõnõ protesto etti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde (TGC) düzenlenen basõn toplantõsõnda konuşan gazetenin Genel Yayõn Yönetmeni Filiz Koçali, gazetede yayõmlanan iki yazõ ve bir haber fotoğrafõ gerekçe gösterilerek gazetenin kapatõldõğõnõ belirterek, “Gazeteler, bir tek savcõnõn yorumuna göre kapatõlabiliyor. Anayasa Mahkemesi, Terörle Mücadele Yasasõ’ndaki gazete kapatmaya ilişkin maddeyi ele almayarak kapatma kararõna göz yumuyor” dedi. Başbakanlık Basımevi’nde grev ANKARA (Cumhuriyet) - Türk- İş’e bağlõ Basõn-İş Sendikasõ, başta Resmi Gazete olmak üzere Cumhurbaşkanlõğõ, Başbakanlõk ve diğer resmi yayõmlarõn basõldõğõ Başbakanlõk Basõmevi’nde grev kararõnõ bugün asacak. Sendikadan yapõlan açõklamada, ocak ayõndan bu yana süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlõkla sonuçlanmasõ üzerine grev kararõ alõndõğõ belirtildi. 4 milyon 682 bin devretti ANKARA (AA) - Süper Loto çekilişinde kazandõran numaralar, “8, 27, 29, 36, 37, 52” olarak belirlenirken 6 bilen çõkmadõğõ için 4 milyon 682 bin 176 TL 71 Kr haftaya devretti. Çekilişte 5 bilenler 5 bin 785 TL 95’er Kr, 4 bilenler 93 TL 55’er Kr, 3 bilenler de 6 TL 80er Kr ikramiye alacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear