28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
...^. ..i 24 MAYIS 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 Koşklu Engin Balım: "Minareyi çalan, köşkünü hazırlar! Adalet köşkün temelinde yatar! Köşküm var evraka karşı, durmaz akar sahte yaşı!" Başbakan, ağır ceza yargıcına kızmış. Birincil savcılık zor işi HUKUKÇU ve eski Bursa DSP milletvekili Ali Arabacı, cumhurbaşkanlarının görev dışında kişisel suç işleyebileceğini belirterek Abdullah Gül'ün evrakta sahtekârlık şüphelisi konumunu uzman hukukçuların yorumlarıyla irdeliyor: "Bir hukuk devletinde işgal ettiği mevki ne olursa olsun kimse hukuk düzeninin üzerinde olamaz ve suç işlendiğinde sorumlu olmamak gibi imtiyaz da kabul edilemez. Anayasaya göre cumhurbaşkanı görevi ile ilgili işlemlerden sorumlu değildir. Bu hükmün mefhumu muhalifinden çıkan anlam cumhurbaşkanının özlük suçlarından dolayı sorumlu olduğudur." (Sulhi Dönmezer, Sahir Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, sayfa 265) "Monarşilerde cezai sorumsuzluk mutlaktır ve görevi dışındaki konuları da kapsar. Oysa cumhuriyetlerde sorumsuzluk sadece göreve Şüpheli Gülilişkin konulardadır. Kısaca belirtmek gerekirse cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında görevi ile ilgili suçlardan sorumlu tutulmaz. Cumhur- başkanı, görevi dışındaki suçlardan dolayı her vatandaş gibi sorumludur. Anayasada bu konuda açık bir hüküm bulunmamasına rağmen demokratik bir hukuk devletinde herkesin yasalar önünde eşit hak ve sorumluluklara sahip olacağından hareketle böyle bir düzenlemeye gerek görülmemiştir." (N. Kemal öztürk, Cumhurbaşkanı ve Parlamenter Sistem, sayfa 61.) "Aksi düşünülseydi cumhurbaşkanlarının krallar, padişahlar, papalar durumunda oldukları, buna göre de şahıslarının mukaddes ve Nazi Almanyası'nda papaz Martin Niemöller'in günlüğünden: "Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı." dokunulmazlığının belirtilmesi gerekirdi. Anayasa koyucu, cumhurbaşkanının özlük suç işleme ihtimalini öngörüp, kovuşturmanın ne surette yürütüleceğini gösteren bir hükmü, cumhurbaşkanlığı makamına duyulan bir saygı ile bağdaştıramadığından anayasada yer vermemiştir." (AhmetDerse, Cumhurbaşkanı, sayfa 176; öztekin Tosun, Suç Hukuku Dersleri, sayfa 133). "Anayasanın, kişisel suçlardan dolayı, cumhurbaşkanının milletvekili dokunulmazlığından yararlanması için, özel bir düzenlemeye gitmesi gerekirdi. Anayasa böyle bir düzenlemeye gitmediğine göre, bu boşluğu varsayımlarla doldurma olanağı yoktur. Bugünkü hukuk düzenine göre cumhurbaşkanı, kişisel suçlardan dolayı dokunulmazlığı kaldırılmış milletvekili durumundadır." (A Şeref Gözûbûyûk, Anayasa Hukuku, sayfa 230.) 17 Köfte Ertan Somunkıran: "DTP'Iİ vekillerin savcıya ifade • vermesi için köfte-ekmekli Hilmi özkök yöntemine ne dersiniz!" Makam Nami Tepe: "Unutmayın ki hiçbir makam insana saygınlık vermez, insan bulunduğu makamı saygınlaştırır." SESSİZ SEDAS1Z (!) Adalet Bakanı doğru söylemiyor! TUNCEÜ Bağımsız Milletvekili Kamer Genç'in "Gazeteci Mustafa Balbay 43 gün niye hücrede tutuldu" sorusu üzerine Adalet Bakanı Ali Dlbo pardon Sadullah Ergin "Yok böyle bir şey" demiş. Kendi deyimi ile "Mustafa Balbay isimli vatandaşımızın" kural gereği üç gün tutuklu odasında misafir edilip daha sonra üç kişilik odaya gönderildiğini söylemiş. Bugün Balbay'ın hâpisteki 80. günü. Bunun 43 gününü tek başına geçirdi ve Silivri'deki cezaevinde halen tek başına kalıyor. Eskisi kapı önüne konduğu için Adalet Bakanlığı koltuğuna oturtulan şahıs gerçeğin farkında değil! Balbay'ın bulunduğu oda üç kişilik olabilir, beş kişilik olabilir, yedi kişilik de olabilir ama Balbay o odada tek başına yatıyor. Cezaevinde yan yana üç oda aynı avluya açılıyor. 43 gün boyunca Mustafa Balbay avludaki havalandırma saatini tek başına geçirdi çünkü yan hücreleri boştu. 43 gün sonra bir yanındaki hücreye yazarımız Prof. Dr. Erol Manisalı, öteki yanındaki hücreye Inönü Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu getirildi. Dolayısıyla Adalet Bakanı, "Balbay havalandırma saatinde avluda üç kişi dolaşıyor" diyebilir ama "Odada üç kişi kalıyor" diyemez; derse yalan söylemiş olur! ÇEDKÖSESI OKTAY EKİNCt Muğla'da 'Üniversite Evi' Sevindirici haberin başlığı şöyleydi: "Muğla Üniversite- si'nin hayali gerçek oldu..." Tarihî "Hamamönü" sem- tindeki 250 yıllık "Gürseller Evi", kentiıı tanınmış ailele- rindeıı Osnıaıı vc İfakat Gür- sel'ın çocuklan Prof. Dr. Güner Gürsel, Serpil Erbaş ve Seyinç Günizi taraiindan Muğla Üni- versitesi'ne bağışlandı. Evin bahçesindeki törende Güner Gürsel demiş ki: "Aka- demisycnlerin ve öğrencile- rin burada. biliııılc-saııatla uğraşmalan ailemi/e de huzur verecek..." Rektör Prof. Dr. Şener Oktik de şıınlan söylemiş: "Uzun za- mandır tarihî bir 'Muğla evi'ni almak ve restore et- mek istiyoı duU. Bu ev bizinı ilk tapumuz. Üniversitedeki akadcmik atmosferi burada yaşatacağız. Buradaki etkin- liklerlc üniversite ve kent kay- naşması sağlanacak." (Muğla DEVRİM gazetesi-25 Nisan 2009) *Beton yerfeşke'... Gürseller Evi. Haberi okuyunca, gözünıün önüne Muğla Üni- veı-sitesi'nin kent dı- şındaki Kötekli kö- yünde yamaca ya- yılmış "beton yer- leşke"si geldi... Devasa yapı blok- ları, en acayip "cart" renklerde bo- yanmtş tipsiz yurt büıalan... Geleneksel mimari zarafetin ve insanî yalınlığın do- ruğunu yaşatan Muğla'ya asla yakışmayan az- man ve karaktersiz kütleler... Üniversite 92'de kurulurken, yerel basında kim bilir kaç kez yazmış, sayısız toplantıda ko- nuşmuş, hatta resmen talep et- miştik; "Öğrenciler ve öğretim üyeleri SIT alanındaki eski Muğla evlerinde kalnıalılar; başta rektörlük olmak üzere, ınümkün olan bölümler de tarihî kentte bulunmalı; yer- leşke ise yöresel mimarînin çağdaş yorumunu yansıtma- ü..." Ne var ki eski kent dokusımu ve kültürel değerlerini koru- makla ün yapan Muğla'nın üni- versitesini tutup bilmem kaç km uzakta ve kentin karakteri- ne yabancı "kışla" türü binalarla kurdular... llerleyen yıllarda "Gelenek- sel evlerden satın alıp lojman yapın; Muğla'yla kucakla- şın..." çağrılanraıza da yanıt alanıadık... Bugün 100'den fazla bölüm- lc 32 ana bilinı dalında 22 bini aşkın öğrenciye; 800 öğretim elemanı ve 600 idari personel- le hizmet veren üniversite, Muğ- la'nın başlı başına "akademik" değer taşıyan ve her yönüyle "bilimsel ilgi" ve "yakınlık" bekleyen tarihî kent merkezin- de "yok"... Bu nedenle, "çifte cumba- lar"ı ile göz dolduran Gürseller Evi'nin artık bir "üniversite mekânı" olması. yıllann ih- malinden sonra tarihsel bir adım... Umanm devamı gelir... Sınıfta kalanlar Ne var ki benzer "sahiplen- me"yi yıllar önce gerçekleştiren kimi üniversitcİerimiz, deyim yerindeyse tarilü komrnada "sı- nıfta kaldTlar... Örneğin Kayseri'de vaktiyle Ernıenilerin yaşadıkları Ta- vukçu Mahallesi'ndeki eşsiz sanat eserleri olan taşevlerden bir*bölümü Erciyes Üniversi- tesi'ne verilmişti; ancak üni- versitenin affedilmez vefasızlı- ğı yüzündcn iyice bakımsız ka- lan "heykelsi" sivil mimarlık ör- nekleri harabeye döndü... Aynı umarsızlık lstanbul Üniversi- tesi'ne ait Şehzade- başı'ndaki bir dizi ahşap "Süleymani- ye konaklan"nda da yaşandı. Üzerle- rine çakıian "îstan^ bul Üniversitesi'nin Korumasr Altında- dır" yazılı tabelalar bile paslandılar; par- çalandılar; o çirkin halleriyje yıllarca alay konusu oldular... Öysa ls- tanbul Üniversitesi, ülkenin en eski ve en büyük yükseköğre- nim kurunıu; bütçesi de asla ye- tersiz değildi... Şimdi Muğla'da, benzer ay- mazlığm yaşanmayacağma ina- myorum ama.. ya olası bir rek- tör değişikliğinde durum tersi- ne dönerse?.. Hamamönü'deki törende "Restorasyonu kısa sürede tamamlayacağız" diyen Prof. Oktik'in elini çabuk tut- masını diliyorum... Gürsel ailesine üniversiteylc birlikte Muğlalılar da teşekkür etmeli. Dansı, henüz koruma al- tına alm(a)mamış, bence en az •sayıdaki "onlarca Muğla evf'nin daha başma... Kentin kültürel kimliği ile bilimi iç içe yaşatacak çok sayıda tarihî ya- pının eğitim ve aydmlanma yu- vası olması, "üniversite kenti" olma hedefınin de "uygarlık koşulu" değil midir? ekinci@cumhuriyet.com.tr KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behlcakOyahoo.com.tr ÇİZGİLtK KÂMİL MASARACI kamilmasaraclOgmall.com (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZ/LIJV www.junkidz.com StNlN BÜYÜK BÜYÜK PEDELERİN İCİN AKP LİYDİ DİYOIUAR.. DOİRU AAU? 5ENI Bl ELI/AE CEÇİREYİM TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 24 Mavıs www.mumtaz-arlkan.com BUZ YAP/MI BAŞLIYOR 1Bt*'re BUGÜN, İNGİLTERE'OE BUZ İMALAri BAŞLAOI. BUZ, 8ÜYÜK GÜÇLÛKL£Kl£ YÜIGSeK DAGLAZDAAI GETİfHt-MİYECEK., AKT/tÇ MAKLt- NE-OE DONDUfZULABİL£CE/ÇT/. ErERİM BUHAR- LAŞrRKEN ISIYI DÜŞÜRME ÖzeLLİĞİNDEN YA- ieAftLANILA/SAK BU MAKİNE GERÇEKLEÇTİKİL- M/Ş7İ. BUHARLAŞTlRtLj4N ETER, BOfeuLAISLA KALIPIAR ARASlNbAN VE SUYUM İÇİMDEM GEQÎftİUYOR, SONRA DA GE/SI AUNAfiAK. YENİDEN SIV/LAŞrtfZ/LIYOR. , lfi-£M TTEKRAR- LANIYORPU- 24 SAATTE İS7EAJEH KAİ.INLIĞA ULAŞAN BUZ, SAT/ÇA Ç.)ICAK/LIYOfSDU. BUZ MAKJNESlNİU ÇOK GEÇME&EN TÛM OÜNYA- DA YAYGINLAŞACAĞI 0ÜŞÜ/VÜUJYO/SDU. "Gazilerimizin Tedavileri, Rehabilitasyonları ve Devamlı Bakımları İçin" TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI TC Ziraat Bankası Ankara Kızflay Ş. 39025990-5002 TL Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr SATILIK 146 m2 Kırklareli merkezde 120 m2 temeli atılmış sahibinden arsa. Tel: 0539 769 36 73 PANO DENIZ KAVÜKÇUOGLU Sultan Recep Camisi Biz, Istanbullular gerçekten çok şanslıyız, çün- kü yüreği lstanbul aşkıyla çarpan bir belediyemiz var. Yavrularına "gak" demeden süt, "guk" 6e- meden su veren bir ana-kuş şefkatiyle bizi hiç- bir şeyden yoksun bırakmamak için gece de- meden, gündüz demeden çalışan, bugün alt ge- çit, ertesi gün metrobüs... sürprizlere boğan AKP'Iİ belediyemiz ve onun müstesna başkanı, büyük insan Kadir Topbaş'a ne kadar teşekkür etsek azdır. Sürprizlerin arkasının kesilmediğini gördükçe iyi ki onu bir dönem daha seçmişiz, demeden edemiyoruz. Yumurtaya can veren ulu Tanrımı- za şükürler olsun ki oy sandığının başında şa- şırtmamış bizi. Eğer işler yolunda gider de hep iyiye, hep doğ- ruya, hep güzele doğru dönen belediye tekerine birtakım kötücül mihrakların "husumet" çomak- ları sokulmazsa yeni bir camimiz olacak, hem de Taksim'in göbeginde. Müthiş bir şey değil mi? Mümin Başkanımız ve ll Genel Meclisi'nin en az onun kadar mümin üyeleri kafa kafaya vermişler, "40 yıllık rüyayı gerçekleştirenler biz olalım" de- mişler. • • • Herhalde biliyorsunuzdur, işi gücü Istanbul'un modernleşerek Müslümanlaşmasının önünde bir Bizans suru gibi dikilen o uğursuz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 1993 yılında SlTalanı ilan etmesinden sonra Belediye'den is- tediği 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım Imar Planı geçen hafta lstanbul Büyükşehir Be- lediye Meclisi'ne sunulmuştu. Planda, bir önce- kinde olmayan Taksim Su Maksemi'nin arka- sındaki mescidin yeni plana işlenmesi gibi ufak bir değişiklik yapılarak AKP'Iİ mümin üye ço- ğunluğu tarafından kabul edildi. Taksim'deki mescidi planlara işleyen not ra- porun 14. maddesine şöyle tanımlanıyor: "Plan Notlarının III. Arazi kullanım Kararlan IIILD. 11.mad- desi kısmen iptal edilerek ve yeni not eklenerek 'bu alanda dini tesisler' yapılabilir şeklinde dü- zenlenmiştir." Ne güzel. ••* Istanbullular, uzun zamandır şöyle ferah furuş ibadet edebijecekleri bir caminin eksikliğini tüm benliklerindetluyuyorlardı. Hele rapordasözü ge- çen Taksim'deki mescitle 228 adım ötedeki Âğa Cami'den başka Müslümanların namaz kı- labilecekleri bir yer yoktu. AKP'Iİ yöneticiler hal- ka sormuşlar, "llle de isteriz" yanıtını alır almaz kollarını sıvamışlardı. Halkın yanıtı, özellikle öğle ve ikindi saatlerin- de Istiklal Caddesi'nde bir şey, bir yer arar gibi bir aşağı bir yukan dolaşan on binlerce insanın kafalarda yarattığı, "Bu insanlarne anyorlar?" so- rusunu da açıklığa kavuşturmuştu. Insanlar, cami anyorlardı! Bakıyorlar mescit tı- kış tıkış, Ağa Cami adam almıyor, başka bir ca- mi bulmak umuduyla yola koyuluyorlar, fakat bu- lamayınca dönüp dolaşıp aynı yere geliyorlardı. Sorun gerçekten büyüktü. ••• Yeni yapılacak caminin yeri olarak şimdiki mescit ile yanındaki otoparkın kapsadığı alan dü- şünülüyor ki bence çok yetersizdir. Bu konuda asla kısa vadeli düşünmemek, Istanbul'un hızla Müslümanlaştığını görmek, gelecek kuşaklara da yetecek büyüklükte bir cami yapmak gerekiyor. Bana göre en uygun yer, düşünülen alana 60- 70 metre uzaklıktaki Ortodoks Aya Triada Kili- sesi'dir. Hem pek bir tarihsel değeri olmayan hem de hazır cemaatinin kökü kurumuşken vuralım kazmayı, sokalım iş makinelerini, al sana koca- man bir yer. Ihaleyi de Çalık Grubu'na veririz, içi- miz rahat eder. Şöyle Sultanahmet'e nazire altı minareli bir Sultan Recep Camisi... Hepimizin gönlü bir hoş olur. Ne dersiniz, iyi olmaz mı? dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDAN SAĞA: * 1/ Tokat ilin- -\ de, MÖ 2100 p yılına tarihle- nen ünlü hö- 3 yük. II Kate- 4 gori, grup... c Haberci. 3 / ^ Konya ilinde ° birbaraj... Eğ- 7 rilmekte olan g yün, kcten gi- Q bi şeylerin tut- " tunılduğu bir ucu ça- tal değnek. 4/ Osmi- yum elementinin simgesi... Bir is- kambil oyunu. 5/ Razı olma, isteme... Kuran'da bir sure. 6/ Erzincan'ın bir il- çesi... Aldatma işi, hile. II Gerçekte ye- ri olmayıp zihinde tasarlanan... Dört halifenin sonuncusu. 8/ Oldu- ğundan büyük göstemıe, abartma... "Delice" de denilen, taneleri zehiıii olan ve ekin tarlalannı sa- ran bir ot. 9/ Yurdumuzda kurulmuş yirmi bir köy enstitüsünden biri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ lnce alay, dalga geçme... Tevfik Fikret'in, ts- tanbul'a lanetler yağdırdığı ünlü şiiri. 2/ Görünüşe göre olacağı sanılan... Üye. 3/ Demiryolu... To- kat'ın Reşadiye ilçesinde bir göl. 4/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Karagöz ve ortaoyununda Rum tiplemesine verilen ad. 5/ Toprağın nemi... tsra- il'in plaka imi. 6/ Mannaris ilçesinde, doğal gü- zelliğiyle tanınmış bir koy... Bir gıda maddesi. II Kimi bitkilerden elde edilen yumuşak bir reçine... Ödünç alınan ya da verilen şey. 8/ Temiz... Ay- nı adlı bitkinin tozuyla hazırlanan sıcak bir içe- cek. 9/ Tecrübeli, usta... Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear