28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÖYLE haller vardır ki, bir devlette görülmüşse dikkatli olmak gerekir; tehlikeli gidiş başlamış demektir. Herhangi bir devletin temel organları ya da bölümleri arasında iletişimsizlik, kopukluk, çekişme, husumet, birbirine tuzak kurma, birbiri aleyhinde düşünce yayma, başkalarını kışkırtma gibi durumlar ve tutumlar ortaya çıkınca çürüyüş belirtileri oluşmuş sayılır. Çünkü çürüme, bir organizmanın, yani yaşayan bir varlığın organları arasındaki bütünlüğün bozulmasıdır. O bütünlük, organlardan biri ya da birkaçı zarar görürse zararın sınırlı kalmasını, başka organların devreye girmesiyle onarımın başlamasını, canlılığın sürmesini, hatta birçok durumda zarara uğrayan organların daha doğru çalışmasını sağlayacaktır. Kompozisyon, artık Türk Dil Kurumu’nun resmi Türkçe Sözlük’ünde yer alacak kadar dilimize girmiş bir sözcük. O kadar ki, eskiden “tahrir” denen ve öğrencilere düşünce ya da duygularını doğru dürüst yazarak anlatabilme yeteneğini kazandırmayı amaçlayan bir dersin adı olmuştur. Bu ad, çeşitli düşünce ve duyguları tutarlı biçimde yan yana getirip bir bütünlük oluşturma anlamına gelir. Latince kökenli sözcüklerde “con” ya da “com” önekleri birlikteliği, yan yanalığı, uç ucalığı anlatır. Müzikte sesleri yan yana getirerek “beste” yapmak gibi. Futbolda da elverişli “pozisyon’ları” canlandırarak ardı ardına iyi kullanıp gol atmak da iyi bir kompozisyon değil midir? Kompozisyonun tersi, “dekompozisyon”dur ki, canlı hücreler arasındaki bağların kopmasından ötürü tam anlamıyla çürüme demektir. Baudelaire’in, en ünlü şiirlerinden olan “Bir Leş”te, “ölmüş” ya da “çürümüş aşklarım gibi” yerine hiç beklenmedik ve pek şairane olmayan “dekompoze aşklarım gibi” laflar etmesi de bundandır zaten. Pis kokunun izini sürerek çürüyen yeri ya da yerleri bulmak kolaydır da, organizmayı çürüten bakterinin nereden geldiğini kestirmek her zaman kolay olmaz. Bazen çok uzaklara, okyanus ötelerine falan bakmak ve ona göre önlem almak gerekebilir. mumtazsoysal@gmail.com CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 2009 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER S ayõn Başbakan, muhalefete sesleniyor: Sıvas’tan öte neden gide- miyorsunuz? Siyasal hayatõmõzõ merak edip incelediğimizde görülen o ki: 1950 yõlõna kadar Doğu ve Güney- doğu illerimizde, CHP’nin tartõşõl- maz egemenliği, günümüze gelinceye kadar azalarak, son genel seçimlerde (2007) nerdeyse, tamamen tükeni- yor. Başbakan’õn biraz alaycõ, biraz kü- çültücü üslupla muhalefete yönelttiği bu soruyla ne CHP ve ne de MHP il- gileniyor; adeta duymazdan geliyor- lar… Oysa sormak gerekmez mi? 1950’ye kadar yapõlan seçimlerde bölge oylarõnõn tek hâkimi CHP neden yok oluyor!. Bölgede seçimleri, önce liberal sağ- cõ, sonra da liberal-dinci politikalar ka- zanõyor. Ve 2007 seçimleri gösteriyor ki, mu- halefet bölgede gerçekten yok. Neden? Yöre halkõnõn, etnik kökeninden siyasal çõkar sağlama hareketleri iki noktada odaklanõyor. Ayrılıkçı Kürt politikaları Osmanlõ’dan beri dõş çõkar çevrele- rinin kõşkõrtmasõ sonucu yaşanan Kürt isyanları ve bugün terör örgütü PKK’nin sahiplendiği ayrılıkçı Kürt oyları. 2007 seçimlerine bağõmsõz aday olarak girdikten sonra partileşen DTP yöneticileri, İmralõ’dan yönetildikle- rini açõklamadõlar mõ? Bu hareketin yaratacağõ hukuksal so- runu hukukçulara bõrakarak, birlikte yaşamamõzõn iki taraf için de daha akõl- lõca olduğuna inananlarõn oluşturdu- ğu oylar... Ayrılıkçılığı kabullenmeyen oylar Demokrasi tarihimiz içerisinde bu oylarõ kazanma yarõşõnõn açtõğõ derin yarayõ görmeden geçemeyiz. 1 Kasõm 1945’te Cumhurbaşkanõ Sõvas’tan Öte Politika ve Askere Sataşmanõn Geçmişi Naim KILIÇ Kendi askerine böylesine düşman medya acaba dünyanõn neresinde var? Genelkurmay Başkanõ’nõn 17 Aralõk 2009 günü Trabzon’da yaptõğõ konuşmada uyarmaya çalõşmasõ bazõlarõnõn avuçlarõnõ kaşõndõrõyor ve yazmaktan vazgeçemiyor, yazõyor ve de Taraf’õn dediğini çok beğenmiş ve Paşa, sen bize kafes’i anlat demiyor mu? Anlaşõlan bazõlarõna kõrk yõl yetmiyor!. AÇI MÜMTAZ SOYSAL Çürüyüş İnönü, çok partili rejime geçileceğini açõklamõş ve CHP’den ayrõlan bir grup milletvekili Demokrat Parti’yi kurmuş- tu.(7 Ocak 1946) 1946 yõlõndaki seçimlerde DP, Doğu ve Güneydoğu’da tam bir başarõsõzlõğa uğramõştõ. Halktan gördüğü büyük ilgi karşõsõn- da, uğranõlan bu yenilgi, DP’yi sert po- litikalara yöneltti. Kürt oylarõ için devlet hayatõmõzda bir büyük yarayõ, hiç çekinmeden, ateşle- diler. İddia büyük: Halk Partisi Kürtle- ri öldürtmüştü!. Orgeneral Mustafa Muğlalı mahke- meye veriliyor. Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın, 1943 yılında Van’ın Özalp ilçesi İran sınırında 33 Kürt’ün jandarma tara- fından öldürülmesinin sorumlusu ol- duğu iddia edilerek, tam yedi yıl son- ra, DP tarafından, yeniden yargılan- ması sağlanıp, yirmi yıla mahkûm edilmişti... Siyasi tartışmaların, devletin temelini tehdit eder hale gelmesi üzerine, Muğ- lalı Paşa olayın tüm sorunluluğu nu tek başına üstlenmişti… Mustafa Muğlalı (1882-1951) tüm askerlik hayatõ boyunca, ulusu için hiç- bir hizmetten kaçmamõş, İstanbul’un iş- gal yõllarõnda “Yavuz Grubu” olarak adlandõrõlan gizli örgütü yöneterek Mus- tafa Kemal’in Kurtuluş Savaşõ girişi- mine silah ve asker geçişlerini sağla- dõktan sonra, kendisi de Anadolu’ya ge- çerek savaşta çeşitli görevler almõş, 1930 yõlõnda Menemen’de ayaklanan gericiler tarafõndan öldürülen Kubilay olayõ sanõklarõnõn idam kararõ veren mahkemenin başkanlõğõnõ yapmõştõr. Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine yürekten bağlõ olan Muğlalõ, bu yanõ ile, Atatürk karşõtlarõnõn ve özellikle geri- ci çevrelerin düşmanca davranõşlarõnõn hedefi olmuştur. Ve siyasi iktidar 1950’de, bir taşla iki kuş vurma hesabõyla Kürt oylarõnõ kan- dõrarak kazanmõş, Menemen olayları- nın intikamı alındı diyerek, gericile- re ödün vermeye başlamõştõ. 1946 se- çimlerinde aday bile gösteremeyen De- mokrat Parti, 1950 seçimlerinde, Doğu ve Güneydoğu’da da seçimin galibi ol- muştu. 1950’lerde Mustafa Muğlalõ olayõndan yararlanõlma kurnazlõğõyla başlatõlan çekişmeler ister istemez, demokrasi- mizde onulmaz bir büyük yara açmõş, aşiretler ve tarikat bağlarõnõ siyasal çõ- kar uğruna kullanma hõrsõ, ordu ile si- yaseti de karşõ karşõya getirmişti. O kadar ki, seçimlerde aldõğõ güçlü so- nuçlarõn yõkõlmaz olduğunu sanan aşõ- rõlar, zamanõn başbakanõnõ, belki de is- temeyerek, telafisi imkânsõz demeçlere sürüklemiş ve Menderes pek coşkulu bir anõnda, “ben bu orduyu yedek su- baylarla idare ederim” diyebilmişti. Yanlõşlõğõ tüm kamuoyu tarafõndan ka- bul edilmiş olsa da, Menderes, bu kont- rolsüz davranõşõnõn bedelini trajik bir şe- kilde ödemişti. Oysa tüm ordu karşõsõndaki tavrõ bi- le ölümü hak ettiremezdi… Günümüzde asker siyaset ilişkile- rine kısaca göz atarsak: Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt oyla- rõnõ kazanma hamlesinin arkasõndaki iç ve dõş desteklerin faaliyetlerini dikkat- lice izlemek gerekir. Sayõn Başbakan’a yandaş medya, Ülkenin bölünmezliğini sananlar ya da bunu önemsemeyenler, Tüm Atatürk karşõtlarõ, Liberalizmi anlayamamõş liberaller, Kendini aydõn sananlar, Ferah fahur yaşamayõ hayat tarzõ ola- rak seçenler, kisveleri makamlarõ ne olur- sa olsun, ister sanatçõ, ister yazar, ister profesör, ister doçent olup ortalõğa dö- külenler… Başta Fethullahçõlar olmak üzere, çe- şitli ehli tarikat ve ehli din. Başta Kürt açõlõmõnõ desteklemediler mi? Başbakan değiştirince, demokratik açõlõm demeye başlamadõlar mõ? Hani dürüstlük, hani içtenlik bunlar- da?.. Dõşardan, büyük akõl hocalarõndan gelen açõk politika planõ, şu değil miy- di? 1- Demokratik açılımın Kürt aya- ğıyla devam edin. 2- Demokratik açõlõmõn Alevi ayağõ- nõ en kõsa zamanda sonuçlandõrõn. 3- Heybeliada Ruhban Okulu’nun tekrar açõlmasõ için işleyebilir bir formül sunun. 4- Yeni bir anayasa hazõrlamaya baş- layõn. İki ve üç sakõz gibi çiğnenip duracak. Dördüncü maddenin adõnõ bile ağza alamõyorlar!. Konumuz Kürt ayağõ, dõş destekçile- rin, ülke bütünlüğü kaygõsõ olur mu? Onlarõn beklediği özgür Büyük Kür- distan değil mi? Kürdistanlı haritalar dõşarõda basõl- mõyor mu? AKP ve Sayõn Başbakan’õn izlemek is- tediği ve bir türlü içeriğini açõklamaya cesaret edemediği politikayõ kim nasõl sa- vunacak? İçeriği belirsiz bir politika, Büyük Mil- let Meclisi’ne getirilip savunulabilir mi? Millet Meclisi’ne getirilemeyen poli- tikanõn, sindire sindire kamuoyuna ka- bul ettirilmesi görevini kim savuna- cak? Mütareke basõnõndan hiç farkõ olma- yan destekçi takõmõ, var gücüyle çalõşõ- yor. Ülke bütünlüğünü savunmak parla- mentoda CHP ve MHP’ye kalõrken, Başbakan tek başõna çõkõp onlarõ sindi- rebilmeyi başaracağõnõ hesaplõyor. Tarihsel olaylarda yaşandõğõ gibi ne- densellik bağlantısı kaçõnõlmaz ola- rak devreye giriyor ve Ordu, muhalefet partileri yanõnda, ül- ke bütünlüğünü koruma görevini ha- tõrlatõyor. Böylece içerisine girdiğimiz durum, neredeyse 1950’lerin bire bir kopyasõ- na dönüşüyor. Her ne kadar Başbakan, TSK ile doğ- rudan tartõşmalardan özenle uzak dursa, Genelkurmay Başkanõ ile görüşmele- rinde hiç açõk vermese de… Genelkurmay Başkanõ’nõn, Kürt me- selesine yaklaşõm konusunda, sergilediği gerçekçi ve iyi niyetli görüşlerini dikkate almadan, sanki yapõlmamõş gibi davra- nan AKP’li milletvekili, parti yönetici- si, hatta bakan düzeyinde bazõ iktidar mensuplarõ, yandaş ve yalaka basõn desteğini de arkalarõna alarak TSK ile kora kor tartõşmaya girmekte hiç beis görmüyorlar. Yine Genelkurmay’õn õsrarla sürdü- rülen asimetrik savaş iddiaları karşõ- sõnda hükümet hiçbir harekete geçme- diği gibi duymazdan geliyor. Ve… Üstelik şimdi, Silahlõ Kuvvetler’le hesaplaşma konusunda, tüm iktidarõn kullandõğõ yeni bir mekanizma var. Balbay’õn güzel yakõştõrmasõ ile her yere konan Ergenekon davası!.. Taraf olduğunu ilan edenler, açõk, açõk yandaşlõk yapanlar ve lüks hayat sürmeye alõşmõş yalakalõkla geçinen yazarlar... O kadar ki, aklõ başõnda olanlar isyan ediyor… Kendi askerine böylesine düşman medya acaba dünyanın neresinde var? Genelkurmay Başkanõ’nõn 17 Aralõk 2009 günü Trabzon’da yaptõğõ konuş- mada uyarmaya çalõşmasõ bazõlarõnõn avuçlarõnõ kaşõndõrõyor ve yazmaktan vazgeçemiyor, yazõyor ve de Taraf’õn de- diğini çok beğenmiş ve Paşa, sen bize kafes’i anlat demiyor mu? Anlaşõlan bazõlarõna kõrk yõl yetmiyor!. Cumhuriyetin Gen Haritasõ ile Oynamayõn T ürkiye Cumhuriyeti, tarihinin en kritik ve en tehlikeli döneminden geçmektedir. Müthiş bir kavram karmaşasõ içinde Türkiye’de bir eksen kaymasõ yaşanmaktadõr. Anadolu yüz- yõllardõr farklõ din ve kültürlerin bir ara- da barõş ve huzur içinde yaşadõğõ örnek bir coğrafyadõr. Bu güzelim ülkenin belli inanç ve ideolojilerin cadõ kazanõ haline getirilmemesi ve Cumhuriyetin gen haritasõ ile oynanmamasõ gerektiğini düşünüyorum. Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacõmõz olduğu bir dö- nemdeyiz. Dili, dini, õrkõ ne olursa olsun, bu vatan toprağõnda yaşayan herkes; ba- rõşõn, sevginin ve kardeşliğin egemen ol- duğu, yüz binlerce şehidin kanlarõyla su- lanmõş Osmanlõ İmparatorluğu’nun kül- lerinden doğan Atatürk Cumhuriye- ti’nin vatandaşõdõr. Bu cumhuriyeti ko- rumak, kollamak ve yaşatmak Türk milletinin asõl görevlerinden biridir. Ancak bu ülkede 25 yõldõr terör havasõ estirilmektedir. Terör örgütünün istismar ettiği bir ‘Kürt meselesi’ gündeme ge- tirilmiştir. Bu sorunu çözmek, taleple- re karşõlõk aramak devletin ve iktidarõn görevidir. Bu görevin birinci hedefi te- rörle ciddi bir mücadeledir. Çünkü te- rörün milliyeti yoktur. İnsanlõk ayõbõ ile yaşayan bu terör örgütünün gayri resmi bir kimliği vardõr. Sayõn Başbakan’a soruyorum: Bu ül- kede ne oldu da Kürt açõlõmõ sevdasõna kapõldõnõz? Demokratik açõlõmõn bir diğer amacõ 25 yõldõr yanmakta olan kin ve nefret ate- şine odun taşõyan terör kalpazanlarõnõn yolunu açmaktõr. Sayõn Başbakan, tek adam psikolojisi ile bu ülkeyi yönettiğiniz bilinmektedir. Bunun yanõnda 29 Mart seçimlerinin arifesinde Kadõköy’deki Metrobüs açõ- lõşõnda bir yalakanõn “Son Osmanlı Pa- dişahı Sayın Recep Tayip Erdoğan” yazõsõndan mõ etkilendiniz? Bu sevda- nõn adõna ne koyarsanõz koyun... Tek adam psikolojisi ile ülkeyi yö- netme hõrsõnõn Türkiyemizi bir korku imparatorluğuna dönüştürmesinden korkuyoruz. Raci ÖZDEMİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear