Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 2009 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
BirYandaAçlık,BirYanda
AşırıTüketimveİsraf
7-18 Aralık Kopenhag İklim Zirvesi’nin küresel
ısınmanın frenlenmesi gibi son derecede karmaşık
ve çok boyutlu yaşamsal önemde bir sorunun
çözümüne yönelik olmaktan çok durumu
kurtarmayı amaçlayan herhangi bir ciddi
angajmandan bütünüyle yoksun, sadece üç
sayfalık göstermelik bir deklarasyonla
sonuçlanması, zirvenin yarattığı derin düş
kırıklığının önde gelen kanıtları arasında yer
almaktadır.
19 Aralık’ta zorlanarak 192 ülkeden sadece
yirmi beşinin katılımıyla kaleme alınan söz konusu
metin çok sayıda gözlemcinin de altını çizdiği gibi
küresel ısınmadan sorumlu sera etkili gaz
salımlarının 1990 düzeyine göre 2050 yılına kadar
yüzde 50 oranında azaltılması hedefini bütünüyle
ıskalamış görülmektedir. Uzmanların büyük
çoğunluğuna göre karbondioksit salımlarının 2050
yılına kadar sadece bu oranda azaltılması küresel
ısınmanın 2 derecenin altında kalmasını
sağlayabilecektir. Buna karşılık 2 derecenin
üzerindeki bir ısınma ise kaçınılmaz bir biçimde
büyük doğa felaketlerine yol açacaktır.
Standford Üniversitesi profesörlerinden ve
dünya vizyonuna bilim ve kültürün de katılmasını
öneren az sayıdaki çağdaş felsefecilerden biri
olan Michel Serres’e göre Kopenhag Zirvesi’nin
başarısızlığı küresel ısınma gibi yaşamsal bir
sorunda devlet başkanlarının gezegenin
çıkarlarından çok kendi ulusal çıkarlarını
savunmalarından kaynaklanmaktadır. On iki gün
süren yoğun tartışmalar Michel Serres’in
yukarıdaki yargısını doğrulaması bir yana çözümü
bir başka bahara ertelenen sorunun ilerdeki
zirvelerde de çözüme ulaştırılmasının kolay
olmayacağını ortaya koymaktadır. Felsefeci
Serres, biraz da bu yüzden “İklim zirvesine
Gezegeni davet etmeyi unutmuşlar” demek
zorunda kalmıştır. Ayrıca “zirveye karşı”
düzenlenen “Klimaforumun” vurguladığı skandal
boyutlarındaki aşırı tüketim ve onun tetiklediği
sorumsuz israfta daha fazla kâr olanağı gören
ayrıcalıklı küresel elitin belirleyici rolünün zirvenin
başarısızlığının önde gelen nedenleri arasında yer
aldığı savı da göz ardı edilmemelidir.
Zirvenin başarısızlığından hoşnut olanlar da yok
değil. Petrol üreticisi ülkeler (OPEC), sera etkili
karbondioksit salımında başı çekenler bunlar
arasında. Bilimsel verilerin 2050’ye kadar 2
derecelik bir artış sağlanamadığı durumda doğa
felaketlerinin artacağı uyarısına kulak tıkayanlar,
bu konuda fazla beklemeyeceklerdir. Nitekim
küresel ısınmanın yansımaları arasında yer alan
taşkınlar, açlığı tetikleyen kuraklık türü felaketler
şu anda kapıdadır. Gezegende milyarı aşkın insan
açlık felaketinin pençesindedir. Geçen 16-18
Kasım’da Roma’da BM Gıda ve Tarım Örgütü
FAO tarafından düzenlenen “Açlık Her Zaman”
adını taşıyan toplantıda açlığın, finansal krizin de
etkisiyle şimdiye kadar benzerinin görülmediği
düzeylere tırmanarak 1milyar sınırını aştığı ve buna
acil olarak çare bulunması dile getirilmiştir. BM
Gıda Hakkı Raportörü Olivier Schutter’e göre
2008’de “Gıda isyanlarına” yol açan gıda krizinin
bir benzerinin yaşanması için bugün tüm koşullar
hazırdır. Raportöre göre bunun yatırımların azlığı,
zengin ülkelerin bu konudaki taahhütlerini
zamanında yerine getirmemeleri, spekülatörlerin
gıda fiyatları üzerindeki etik dışı oyunları, Dünya
Bankası ve IMF’nin gıdaya dönük tarımı ve küçük
çiftçiyi ortadan kaldıran dayatmaları var. Ama
açlığın önde gelen nedenleri arasında yine de
küresel ısınma başı çekmekte, gıda hakkı ve
güvenliği için en büyük tehdidi oluşturmaktadır.
Zengin ülkeler aşırı kâr amacıyla aşırı tüketimi
körüklerken aynı zamanda aşırı israfı da
tetiklemektedirler. Bir Amerikan bilimsel dergisine
bakılırsa Birleşik Devletler’de halka sunulan
gıdanın yüzde 40’ı çöpe atılmaktadır. Bu aynı
zamanda ülkede tüketilen içme suyunun üçte
birinin de çöpe giden gıdanın hazırlanmasında
kulanıldığı için boşa gittiği anlamına gelmektedir.
Süpermarketlerde ve tüketicilerdeki bu israfa
karşın yoksul ülkelerde üreticiler hasat, ulaşım ve
sağlıklı depolama olanaklarından yoksun
durumdadırlar. Her iki durumda da kaynaklar (su,
enerji, gübre) boş yere tüketilmekte, dahası bir de
sera etkili gaz salımlarıyla küresel ısınmaya katkı
sağlamaktadır. Kamu örgütü WRAP’ın
hesaplamalarına göre sözü edilen israfın
önlenmesi olanaksız değil. İsrafın temelini
gıdaların zamanında tüketilmemesi, ihtiyacı aşan
miktarlarda üretilmesidir. İsraf yılda 13 milyar Avro
düzeyindedir (Aile başına yılda 530 Avro).
Günde bir doların altında yaşayan, yaşam boyu
açlıkla boğuşan, günde 5 litre suyla her ihtiyacını
gidermek zorunda olan milyarlarca insanın
yaşadığı bir dünyada onca hesapsız tüketim, onca
sorumsuz israf, onca umursamazlık, tasarlanmış
bir cinayetle eşanlamlıdır.
İran’õn kusurlu anayasasõnõn mimarõ, rejim muhalifi olarak öldü
Muntazeri neyi simgeliyordu?
MASSOUMEH TORFEH*
İran’da önceki pazar günü ölen saygõn
Ulu Ayetullah Hüseyin Ali
Muntazeri’nin ailesi, takipçileri ve
yardõmcõlarõnõn vefat nedeniyle yas
tutmasõna izin verilmedi. Makamõnõn
olduğu Kum’da ve doğum yeri
İsfahan’daki iki anma töreni, güvenlik
güçlerinin ve sivil kõyafetli canilerin
meydanõ doldurmasõ nedeniyle
ertelenmek zorunda kalõndõ.
Yetkililer ayrõca, bugüne kadar büyük
saygõ gören politik oyunculardan (eski
Cumhurbaşkanõ) Ekber Haşimi
Rafsancani, (eski Cumhurbaşkanõ)
Muhammed Hatemi, (eski
Başbakan) Mir Hüseyin Musavi ve
(eski Meclis Başkanõ) Mehdi
Kerrubi’yi ihanetle suçlayarak
yargõlayõp hapse göndermekle tehdit
ettiler. “Yeşil hareketin” lideri
Musavi’yi, kurucusu olduğu İran
Güzel Sanatlar Akademisi’nin
başõndan aldõlar.
Ayetullah Muntazeri’nin taraftarlarõ
fikirlerini, onun konuşmalarõnda ve
açõk mektuplarõnda İslam
Cumhuriyeti’ne yönelik keskin
eleştirilerinden alõyor. Ulu Ayetullah
olarak, yüce lider Ayetullah Ali
Hamaney’den daha yüksek bir dini
rütbeye sahipti. Bu İslam âlimliği
sayesinde, gerekli İslami vasõflarõ
taşõmadõğõ ve liderlik tarzõnõn
“zalimce” olduğu gerekçeleriyle dini
lider Ali Hamaney’in otoritesini
sorguladõ.
Muntazeri’nin makamõnõ kapattõlar ve
onu 5 yõl boyunca ev hapsinde
tuttular. Ama onu susturamadõlar.
Defalarca rejimi eleştiren gözüpek
açõklamalar yaptõ.
Sõkõ önlemlerin tam ortasõnda,
Muntazeri, haziran ayõnda yapõlan
devlet başkanlõğõ seçimini “hileli”
olarak kõnayõnca, “toz taneleri gibi
kenara süpürülen” göstericilerin
çoğu rahat bir nefes aldõ. Muntazeri
sözünü esirgemedi. İnternet
sitesindeki açõk mektubunda, “Devam
eden zalimlik, hapse atma, itirafa
zorlama ve göstermelik
yargılamalarla bu hükümet İslami
olamaz” dedi. En çok gönderme
yapõlan son cümlesi ise şöyleydi: “Bu
hükümet ne İslamidir ne de
cumhuriyet.”
Yetkilileri kaygõlandõran, onun
eleştirilerinin, birçoğu Devrim
Muhafõzlarõ ve Besic milisleri gibi
İslam Cumhuriyeti’nin politik
mekanizmalarõ içinde olan yüz
binlerce kişiyi etkileyebilecek
olmasõydõ. Eylemlerdeki Hamaney
karşõtõ sloganlarla şaşkõna dönen
yetkililer, Hamaney yanlõsõ gösteriler
örgütlemeye başladõ.
Ne var ki, Muntazeri, kurulmasõna
yardõmcõ olduğu rejimin düşmanõ
olarak öldü. Hem de, tüm gücü yüce
(dini) lidere veren İran liderlik
yapõsõnõn başlõca tasarõmcõsõ olarak.
Daha sonralarõ yanlõş yaptõğõnõ
söylemesine rağmen, muhalefet
biliyor ki, 30 yõldõr reformu
engelleyen bu güçlü makam.
Yüce lider tüm kararlarda en son karar
hakkõna sahip. İran anayasasõnõn
öngördüğü güçler ayrõlõğõ, yüce lidere
gelince ortadan kalkõyor. O şaşmaz
olarak, aldõğõ tüm kararlar onun bakõş
açõsõna göre İslam’õn yararõna olarak
görülüyor.
Muntazeri’nin beklendiği gibi 1989
yõlõnda yüce lider olmasõ durumunda
farklõ davranõp davranmayacağõ
sorusu ise ortada duruyor. Bu yüzden,
yüz binlerce hükümet karşõtõ gösterici,
Ayetullah Muntazeri için yas tutmak
üzere toplandõklarõnda aslõnda kendi
hareketlerinin bir liderinin kaybõ için
değil, rejimin güçlü bir muhalifinin
kaybõ için yas tutuyorlar. Hepsi de,
kendisine yüksek derecede saygõ
duyulmasõna rağmen, Muntazeri’nin
İran tarihinin acõlõ bir sayfasõna ait
olduğunun farkõnda. Yeni sloganda,
“İstediğimiz İslam Cumhuriyeti
değil, İran Cumhuriyeti” deniliyor.
* Londra Üniversitesi Oryantal ve
Afrika Çalõşmalarõ Okulu’nda görev
yapan Massoumeh Torfeh’in doktora
tezi, İran’õn demokratikleşmesi sorunu
üzerineydi. Massoumeh Torfeh ayrõca,
Tacikistan ve Afganistan hükümetlerine
danõşmanlõk yaptõ ve halen İngiliz yayõn
kuruluşu BBC’nin Farsça televizyon
yayõnõnõn geliştirilmesinde rol alõyor.
İngilizceden çeviren: Engin Esen
(Guardian gazetesi, İngiltere, 24
Aralık 2009)
Almanya’da her gün ortalama 10 bin
işçinin çalõştõğõ yer kapanõyor, ama en az
bir o kadar da yeni işyeri açõlõyor.
Sarsõntõlarõn etkisini düşürücü önlemler
almak, zamana yaymak, yeni iş alanlarõ
için eğitmek, inovasyonu teşvik... Bunlar,
2010’da devletin görevleridir.
ROBERT VON HEUSINGER
Yõlõn kazançlõ çõkanlarõndan biri de devlet oldu.
İktisat politikasõ tartõşmalarõnda itibarõ iade
edildi. Zira, eğer az sayõdaki köktenciler bir yana
bõrakõlõrsa, tüm iktisatçõlar için açõk olan bir şey
var: Çin’de, ABD’de, Japonya’da ve tabii
Almanya’da yoğun konjonktür paketleri
çõkarõlmasaydõ, ekonomi yerine oturmaz, çöküş çok
daha ağõr olurdu. İkinci Dünya Savaşõ’ndan bu yana
en kötü yõldan söz ediyoruz. Uluslararasõ Para
Fonu’na göre küresel ekonominin performansõ sözü
geçen dönemde ilk kez gerilemiş oldu, hem de
yüzde 1 civarõnda.
2009’da devlet duruma el koymak zorunda kaldõ,
dizginlerinden boşanmõş finans kapitalizminin
geride bõraktõğõ parçalarõ süpürüp temizledi.
Devlet, tõpkõ 20.’nci yüzyõlõn en büyük iktisatçõsõ
John Maynard Keynes’in 1930’larda
gerekçelendirdiği gibi, müdahale etmek zorunda
kaldõ. Kõsmen klasik bir biçimde Çin’de olduğu
gibi altyapõ yatõrõmlarõna yönelik veya Almanya’da
bir oyunbazlõkla belli bir zaman kesitinde yeni bir
otomobil satõn alanlara devletin prim vermesi
türünden müdahalelerden oluşan konjonktür
paketlerinin başarõsõ bir şeyi göstermiş oldu:
Devlet, yapabilecek güçtedir.
Elbette devlet ekonominin yasalarõnõ geçersiz
kõlamaz. Zaten bu söz konusu da değil. 2009’da
olan, talep faktörüne belli bir dönem için istikrar
kazandõrõlmasõ idi. Bunun gerisinde, finans
piyasalarõnõn yanõ sõra yatõrõmcõlar ve işletme
girişimcilerin ruh halinin de zamanla berraklõk
kazanacağõ umudu yatõyordu.
Krizin yol açtığı yapısal
değişiklikler daha yeni başladı
Eski otomobillere yönelik satõn alma primi gayet
etkili bir araç olduğunu kanõtladõ: Hemen kendini
gösterdi ve en zor durumdaki sanayi sektöründe
etkili oldu. Bu eski otomobil primi, insanlarõn
krizde daha önce biriktirdikleri tasarruflarõnõ
harcamaya yönlendirdi ve böylece konjontürel
açõdan tam da doğru olanõ yapmalarõnõ sağladõ. En
azõndan bu kadar başarõlõ olan bir başka şey de,
kõsa süreli çalõşanlarla ilgili düzenleme idi. Bu
düzenleme, uluslararasõ arenada imrenilen,
kendisinden söz ettiren ve üzerine analizler yapõlan
bir şey oldu. Sözün kõsasõ: Öncelikle de
Almanya’da ve CDU/CSU-FDP hükümetinde
devlet cesur bir biçimde mücadeleye girdi, üstelik
bunu tüm o korkunç haykõrõşlara, tüm ideolojilere
rağmen yaptõ. Devletin muktedir olduğu tezini
yumuşatan bir şey var ki, o da, sağ hükümet
döneminde çok farklõ bir görünüm arz ediyor.
Devlet, bunu istemeli. Eğer devlet otelcilere,
mirasçõlara ve şirketlere vergi armağan edip
durursa, bir ekonomik büyüme sağlayamaz, kendi
bütçelerini zayõflatõr. Bunun sonucu da yine
ekonomik büyümeyi zayõflatacak kõsõtlamalara yol
açar. Öyle bir durumda devlet, bilinçli bir tutumla,
geriye doğru sarmalõ harekete geçirmiş olur.
Sadece güçlü bir devlet, elbette akõllõ memurlar ve
düzenli finans kurumlarõyla, krizin sonuçlarõna karşõ
mücadele edebilir. Küresel ekonomide krizin yol
açtõğõ yapõsal değişiklikler daha yeni başladõ.
Bankalar daha hâlâ çok şişkin, bu ülkede ihracat
sektörü aşõrõ büyük. Daha birçok işyeri kapanacak,
insanlar işlerini kaybedecekler. Ama eğer devlet
ekonomideki rolünün bilincindeyse, bunun çok
olumsuz bir etkisi olmaz. Almanya’da her gün
ortalama 10 bin işçinin çalõştõğõ yer kapanõyor, ama
en az bir o kadar da yeni işyeri açõlõyor. Sarsõntõlarõn
etkisini düşürücü önlemler almak, zamana yaymak,
yeni iş alanlarõ için eğitmek, inovasyonu teşvik...
Bunlar, 2010’da devletin görevleridir.
Almancadan çeviren: Osman Çutsay
(Frankfurter Rundschau, Almanya,
23 Aralık 2009)
2. Dünya Savaşõ’ndan beri geçen en kötü yõlda, ekonomide devletçiliğin yõldõzõ parladõ
2009’da devlete iadei itibar
Rejimin güçlü
muhalifi Ayetullah
Muntazeri için yüz
binlerce rejim karşõtõ
yas tutuyor.
Muhaliflerin yeni
sloganõ, “İslam
Cumhuriyeti değil,
İran Cumhuriyeti.”
ADALET BAKANLIĞI ANTALYA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
DOSYA NO: 2007/10765
Bir borçtan dolayõ aşağõda cinsi, kõymeti, adedi, evsafõ ile satõş şartlan belirtilen taşõnmaz Müdürlüğümüzce açõk arttõrma suretiyle satõlarak paraya çevrilecektir. Satõş ilanõ ilgililerin adreslerine tebliğe gönderilmiş olup adreste tebliğ edileme-
mesi durumunda veya adresi bilinmeyenler için işbu satõş ilanõnõn gazete ile ilanen tebliği yerine kaim olacağõ ilanen ve tebliğen duyurulur.
Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri:
YUKARI KARAMAN KÖYÜ 2460 NO’LU PARSEL
Parsel, Yukarõ Karaman köyü, Düzlerçamõ Beldesi, Nebiler, Yalõn Mahallesi, İstiklal Caddesi’nin (doğusunda) üzerinde bulunmaktadõr. 2460 No’lu parselin yüzölçümü 4526 m2 olup tapuda cinsi tarla olarak belirtilmiştir. Taşõnmazõn 820/4526
hissesi borçlu adõna kayõtlõdõr. Taşõnmaz Düzlerçamõ Belediyesi hudutlarõ içerisindedir. İmar planõ bulunmaktadõr. Parsel ayrõk nizamda, 0.60 Emsalli, 2 katlõ bina inşaatlarõna müsaittir. Yol ve komşu mesafesi 5.00/ 5.00/ 5.00/ 3.00 mt.’dir. 2460
No’lu parsel imar planõ içinde olduğundan arsa vasfõndadõr. Parsel üzerinde tapu hissedarlarõna ait evler mevcuttur. Hissedarlar bu evlerde oturmaktadõrlar. Parsel üzerinde borçluya ait herhangi bir ev ve muhdesat bulunmamaktadõr. Parselde
borçlunun sadece zeminde 820/4526 hissesi bulunmaktadõr. Parselin güneyinde Özel Zeybek Sürücü Kursu eğitim pisti vardõr. Parselin eğitim pistine mesafesi yaklaşõk 50 mt.’dir. Parselin güney batõsõnda Gökmert Termesos Konutlarõ vardõr.
Parsel Korkuteli - Antalya Devlet Karayolunun kuzeyinde (Duble Yolun) iç kõsmõnda kalmakta olup karayoluna mesafesi yaklaşõk 500 mt’dir. Parsel, yerleşim sahasõ içerisinde yol, su, elektrik ve telefon gibi tüm altyapõ hizmetlerinden yarar-
lanan bir taşõnmazdõr. Etrafõnda yapõlaşmalar vardõr. Parsel düz bir topoğrafik yapõya sahiptir. Parselin mevkii, konumu, imar durumu, arsa olmasõ diğer vasõflarõ, mahalli alõm-satõm rayiçleri dikkate alõndõğõnda arsa m2’si 80,00 YTL (TL)’dir.
Buna göre taşõnmazõn tümünün arz değeri: 362.080,00.YTL (TL) olup borçlunun 820/4526 hissesi 65.600,00 YTL (TL)’dir.
Satõş şartlarõ:
1 - Satõş 02.02.2010 günü saat 14.20-14.30 arasõnda Antalya 2. İcra Müdürlüğü adresinde; açõk artõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen değerin % 60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş giderlerini
geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartiyle 12.02.2010 günü aynõ yer ve saatlerde ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Şu kadar ki artõrma bedelinin taşõnmazõn tahmin edilen kõyme-
tinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanlõ alacaklõlarõn alacağõnõ ve satõş giderlerini geçmesi şartõyla en çok artõrana ihale olunur. Böyle fazla bedel ile alõcõ çõkmaz ise satõş düşecektir.
2 - Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. KDV,
damga vergisi, tapu harç ve masraflarõ alõcõya aittir. Birikmiş vergiler ve tellaliye ücreti satõş bedelinden ödenir.
3 - İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile sa-
bit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr.
4 - İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif edilen bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen me-
sul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr. (İİK 133. md)
5 - Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6 - Satõşõ iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/10765 Esas. sayõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 10.12.2009
(İİK m.126)
(*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir
(Basõn: 75190)
Nüfus cüzdanõmõ
kaybettim.
Hükümsüzdür.
YILMAZ EROĞLU
Ehliyetimi
kaybettim.
Hükümsüzdür.
AHMET DAL