28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
YASAM Cumhuriyet Farklı Bir Geri Dönüşüm Öyküsü: Ayşen Eren Endüstri Yüksek Mühendisi Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı "Tohuma bak tohuma, Nasıl Dokuz Doğuruyor topraha. Nasıl bunalıyor, ıktmp sıhmyor Nasıl soluyor, terim terim terliyor Tohuma bak tohuma Dokuz doğuruyor." der bir şiirinde Bedıi Rahmi. Minicik tohum do- ğurur, ağaç olur, bitki olur, çiçek olur ve yaşamı devam ettirır. Nesilden nesile devam eden ya- şamsal döngünün en önemli parçasıdır. llginç ve farklı bir geri dönüşüm öyküsü- nün kahramanıdır. Avucunuza bir tohum yerleş- tirdiğinizi düşünün. Ağıriığını zor hissedersiniz. Belki sadece te- ninize dokunduğu noktaları his- sedersiniz. Ne kadar hafif, ufak olursa olsun, içinde çok büyük, güçlü bir yaşam enerjisi barındı- rır. Tohumlar yeryüzünde yaşa- mın devamını sağlar. Tüm besi- nin başlangıcıdır ve bize doğal besin göngüsü hakkında çok \ şey söyler. Bir beslenme uzmanı, tohumun besin değerini anlatabilir. Bir doğa bilimci, tohumun eko- lojik sistem için öneminden bahsedebilir. Bir bi- lim adamı, tohumun kimyasal ve genetik yapısı hakkında bılgı verebilir. Fakat tohumun gerçek de- ğerini ancak bir çiftçi anlatabilir. Shumei Vakfı'nın uyguladığı Doğal Tanm tekniğe göre tohum veri- cidir, çiftçi için bir ortak ve bir öğretmendir. To- hum içinde, vücudu besleyen fıziksel enerji yanında kalbı ve ruhu besleyen ruhani enerjıyi de barındı- nr. Yaşam için zoaınlu bir ihtiyaç olduğundan, kut- sal kabul edilir. Çiftçiler tarlalarında, binlerce yıldır on binlerce bitki çeşidi yetiştirdiler. And Dağlarında 3000'den fazla patates çeşidi, Hindistan'da ve uzak doğu- da binlerce pirinç çeşidi, Papua Yeni Gine'de 5000'den fazla tatlı patates çeşidi, Anadolu'da 100'den fazla yerel buğday çeşidi, Çin'de 10,000 çeşit buğday, ABD'de 7000 çeşıt elma ürettiler. Binlerce yıldır şüren |>ı^üretim döngüsü çiftçilarin tohum ve bitki çeşitlerini korumalan ile mümkün oldu. Tohumu toprağa ektiler, bitkileri yetiştirdi- ler, bu bitkilerin tohumlarını sonraki mevsim kul- lanmak üzere sakladılar. Sonra ellerindeki veya di- ğer çiftçilerle takas ettikleri tohumları ekerek de- vam ettiler... Tohum bitkiye döndü, bitki tohuma döndü ve geri dönüşüm tamamlandı. Bu döngü binlerce yıldır tekrarlanıp durdu. Ta ki, 1998 yılında Amerika Birleşik Devletleri Tanm Bakanlığı (USDA) ile Delta and Pine Land şir- ketleri kısır tohum teknolojisinin patentını alınca- ya kadar. Bu patent, patent ve lisans sahiplerinin bitki DNA'ları ile oynayarak, bitkileri embriyoları- nı öldürmeye programlamalanna ve kısır tohum el- de etmelerine izin verir. Her türden tohum ve bit- ki üzerinde uygulanabilen, kısır tohum teknolojısi de denilen bu teknik, günümüzde en az 78 ülke- de kullanılmaktadır. Çok uluslu tohum ve kimya- sal tarım şirketleri ile ABD yönetiminin destekle- diği bu teknolojinin amacı, çiftçinin hasat sonra- sı, bir sonraki sezon kullanacağı tohumlarını sak- lamasını engellemektir. Genetiği ile oynanmış kı- sır tohum kullanan çiftçiler, her sezon tohumları- nı şirketlerden satın almak zorunda kalır. Kısır tohum teknolojisi, tohumun elinden, do- ğanın kendisine verdiği üreme yetisini alır, şirket- lere verir. Bu bir kadının çocuk doğurma yetisinin şirketlere verilmesi gibi çarpık bir durumdur. Çift- çi ile tohum arasında binlerce yıldır süre gelen, kut- sal kabul edilen ilişkiyi koparır. Şirket, çiftçi ile to- hum arasına girer. Çiftçi tohuma ulaşmak * için şirkete para ödemek zorunda kalır. Bu teknolojinin icat nedeni, şirketlerin gözlerini kamaştıran dünya ticari tohum pa- zannın 30 milyar dolartık hacmidir. Eğer çift- çilerin kendi yetiştirdikleri tohumlar engel- lenebilirse bu hacim 2.5 kat artarak 73 mil- yar dolara çıkacaktır. Şirketlerin en büyük rakibi dünyadaki küçük çiftçilerdir. 2006 yı- lında Monsanto şirketi ticari tohum paza- rının %20'sine sahipti. On şirketin payı ise %57'di. Uluslar arası şirketler, bu pazan bü- yütmek ve kendi pazar paylannı artırarak te- kelleşmek için kıyasıya bir mücadele için- deler; çünkü tohumu kontrol eden, gıdayı kontrol eder. Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Klssenger'in söylediği gibi, "gıdayı kontrol eden ülkoyl kontrol eder." Bir ül- kenin tohumdaki bağımsızlığının kaybı, ül- ke bağımsızlığının olumsuz etkilenmesine kadar varan ciddi sonuçlar doğurabilir. Ülkemizde 2006 yılında yürürlüğe giren Tohumculuk Kanunu ile yaşamın kaynağı olan to- hum, uluslar arası tanm, gıda ve tohum şir- ketlerinin kontrolüne bırakıldı. Yasa to- humla ilgili konularda, tohum şirketle- ri tarafından oluşturulan Tohumculuk Birliği'ni yetkili kıldı. Çiftçinin en te- mel haklarından olan kendi tohu- V munu saklama ve takas etme hakkını elinden aldı. Yasa yü- rürlüğe girdikten sonra çiftçiler pazarlarda kendi ürettıkleri to- humu satamaz olacak. Çiftçile- rin binlerce yılda gelişen ve ge- lecek nesillere aktarılan tohum ve tarıma ait bilgisi yok olma teh- didi altında. Bu yasanın bir diğer va- him sonucu, yerel tohumların çeşitle- rinin azalması ve yok olmasına yol aç- ması. Yerei tohumlar ticari değere sahip ol- madıklan yani patentli olmadıklan için şirketler için h i ç b i r önem ta- şımıyorlar. Yerel to- humların yok olması ve çiftçile- rin patentli tohum kullanmak zorunda kalması bu şirketlerin işine geliyor. Kısaca, bu yasa ile kuzu kurdun eline teslim edıldi. Tohumlar binlerce yıldır geri dönüşümü yaşa- dı. Çiftçilerin geliştirdiği tohum kültürü bu geri dö- nüşümü destekledi. Doğal ortamlarda yetiştirildiler, paylaşıldılar ve kuşaktan kuşağa aktarılarak gü- nümüze geldiler. Şımdi tohum bankalarında sak- lanmak ısteniyorlar. Tohum hayat bulduğu ve ha- yat verdiği topraktan kopanlıp, laboratuar ortamına hapsediliyor. Dünyada bugüne kadar yaklaşık 1400 tohum bankası kurulduğu söyleniyor. Bun- ların en büyüğü, Norveç'in Svalbard Adası'nda ku- rulan "Kıyamet Günü Kasası". Resmı adıyla Sval- bard Küresel Tohum Deposu'nda, dünyada yeti- şen 3 milyon tahıl tohumu, olası iklim değişikliği, doğa felaketleri, nükleer facia gibi küresel fela- ketlere karşı saklanacak. Bu projeye Monsanto, Syngenta gibi büyük tohum şirketleri ve Bill Ga- tes, Rockefeller Vakfı on milyonlarca dolar yatır- dı. Insani bir amaç için kurulmuş gibi görünme- sine rağmen, son derece kuşku verici bir proje. Çünkü Monsanto ve Syngenta'nın amacı dünya ti- cari tohum pazarına hâkim olmak. Dünyayı bes- leyen tahıl tohumlannın genetik yapılannı öğren- mek onlara büyük avantajlar sağlayacak. To- humlann genlerini değiştirip, bu tohumlara patent alabilirler, yerel tohumlan yok eden hastalıklar üre- tebilirler. Böylece sadece tohum pazarının değil, tüm dünyanın gıda kontrolünü ele geçirebilirler. Bir elma ağacının yanına gittiğinizi, elmasını ye- diğinizi hayal edin. Elmadan çıkan çekirdeği avucunuza koyun. Bu ağaç ve üzerindeki elma- lar, böyle minik bir çekirdekten oldu. Bu minik çe- kirdeği ekerseniz sizin de bir elma ağacınız olabilir. Doğa her tohuma büyüme ve çoğalma yetisi ve- rir. Bir tohum ekersiniz ve ondan onlarcasını, yüz- lercesini elde edersiniz. Tohum doğada yaşam- sal döngünün ve besin zincirinin ilk halkasıdır. Ay- nı zamanda gıda bağımsızlığının garantisidir. Bu zincir kırılır, tohumun geri dönüşümü şirketler ta- rafından engellenirse hem insanlık hem doğa için tehlikeli sonuçlar dogacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear