28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
27 ARALIK 2009 / SAYI 1240 Bu şiddet hepimizin ürünü Türkiye'nin dört yanından toplumsal şiddet haberleri yükseliyor. Hatta toplumsal birliğimizin "şiddet"e dayandığı bir zamanda yaşadığımızı söylemek yanlış olmaz. Bütün bunlar artık başka bir siyaset oluşturulması gerektiğinin de göstergesi. Çözüm içinse önce durup samimiyetle düşünmek gerekiyor. Sonra da dinlemeyi bilmek... ESRA AÇIKGOZ 1. Sayfanın devamı I nsan hakları örgütleri temsilcileri tırmanan gerilim konusıında toplumıın tüıiı kcsimlcnni sağduyulu harckct etmeye çağınyor. Ne komiktir ki siyasiler de! Oysa bu oyunu zaten onlar başlatmadı mı? Ve bu oyun ashnda çok uzun zanıandır oynanırnyor mu? Toplumsal bırlığın harcını "şiddef'le karan onlar değil miydi? lzmir Ege Ünivcrsitesi Sosyal Bilimlcr Enstıtiisü Sosyal Psikoloji Bölümü öğrctim üyesi Melek Göregenli için yaıııt "evet". Politik psıkolojı, çevrc psikolojisi ve kültürler arası psikoloji üzerıne çalışıyor Göregenli. Şiddet ve işkenceye ılışkin toplumuıı algı, tutıım vc deneyimlcn konusıında da araştırnıalar yürütüyor. Söz şimdi onda: - Son günlerde yaşanan olaylarda toplumsal şiddetin iyice açığa çıküğını görüyoruz. Sizce artık bireylere kendini ifade etme, "iletişim" yolu olarak sadece şiddet mi kaldı? Melek Göregenli: Şıddet, bireysel ya da toplumsal gruplar düzeyınde her zaman vc hcr yerde, bclırli koşullar oluştuğuııda neredeyse tarılı dışı bir olgu olarak, "kendini ıfade etme"nin bir aracı olarak ortaya çıkmıştır. lnsanlar ya da gruplar, engellendiklerindc, kcndilcrini başka türlü, normatıf yollarla ifade edemediklerinde, bunu bılemediklenndc, bazen bilseler de beceremediklerinde, şiddet kullanmak istenen amaca ulaşmayı sağladığında ve benzeri nedenlerde şıddete başvururlar. Sosyal bilımlenn bılgisi, şiddetin öğrenildığını gösteriyor; şiddetin, kullanana güç sağladığmı, her düzeyde kontrol algısını artttrdığını hatta eğer toplumsal değer ve norjfclar bu yönde oluşmuşsa statü ve prcstij kazandırdığını... Şiddet, kışısel hayatlarımızda "söz"ün, toplumun hayatında da "politıka"nm yerıne geçtiğindc, hepimizin, güçlü olana bir şekilde teshm olmamıza yol açan bir tür iradesizliğc, harckctsizliğe, en hafifinden sözümüzün ya da politik edimlerimizin "boşuna" olduğuna ılişkin bir algısal çaresizlik ıçme düşmemıze yol açıyor. - Bütün bu yaşananlar şiddetin meşrulaştırılmasını da sağhyor. Peki şiddet artıyor algısı, şiddetin meşrulaştınlmasında nasıl bir rol oynuyor? - Şiddetin gıderek yaygınlaştığı, azaldığı, çoğaldığı gibi niceliksel yaklaşımlann da, işın özündcn uzaklaşmamıza; şıddete neden olan yapısal öğclcri gözden kaçirmamıza neden olabılcceğını düşünüyorunı. Toplumumuzda her düzeyde şiddetin yaygın ve meşru olmasının değil, olmamasının şaşırtıcı ve ilgınç olabıleceğını sanıyorunı. Zaman zaman "cinnet" olarak adlandırılan halin, kimsenin kimseyı ashnda sevmediği, anlamaya niyeti olmadığı, çoğumuzun verılı konumunu korumak için toplumsal adaletsizliklere gözlerını yumduğu bu coğrafyada hâlâ istisnai olmasını, güç ve korkuyla terbiye edılmış, şıddetle ıyı eğıtılmış olmamıza bağlıyoram. BAŞKA BÎR SÎYASET GEREK - Peki şiddeti, meşru olmamasını şaşırtıcı bulmanızı sağlayacak kadar kanıksatan ne? - Her düzeyde ıktıdarlar, kendı şıddetlerını ancak, aşağıdakiler arasmda şiddet yaygın, sıradan ve meşru olduğunda haklılaştırabılırler. Hıçbır zulüm etkın destek ya da sessiz seyirciler olmaksızın gerçekleştirilcmez. Şiddet, anııenin çocuğuna, babanın eşine, çocuğuna, ustanın çırağına, komutanın askere, öğretmenın öğrencıye, sonuç olarak güçlü olanın güçsüz olana, onu kontrol etmek ve hızaya getimıek için uyguladığı sıradan bir günlük faahyete dönüştüğünde, kimse polisin eylemcileri hizaya getimıck için gözlerine biber gazı sıkmasını ısyan ctmcyc dcğer bir mağduriyet olarak algılamaz. Hatta her türden mağduriyet, hak edilmiş ya da en azmdan bcccriksizlik sonucu yaşanan kaçınılmaz bir sonuç olarak mağdurun sorumluluğuna atfedılır ve mağdur değersizleştirilerek, fail aklanır. Travestı, ısrarla tcrcih olduğuna ınanarak içimızı rahatlattığımız bir var olma bıçimi yüzünden öldürülmüştür; egemen erkcklık idcolojisinin, homofobinin hiç suçu yoktur. Işkencc ya azalmıştır ya da zatcn hep münferıttır. Neden başkalannın çocukları tiner çckip sokaklarda insanların önünü kesıp dehşet saçar? Neden bazıları dağlara çıkar ve ortalanıa altı yıl ıçınde ölmeyı göze alır? Bir adam neden cinnet geçirip cn yakınındakilere, belkı de en sevdiklerine kıyar? Neden onlar da bi7 değil, neden başkalannın çocuklan da bızınıkıler dcğıl? Dünyanın adıl bir yer olduğuna inanmamız gerekiyor ki bütün bu kötülükler, uzağımıza fırlattığımız başka hayatlann meyvelerı olabılsin; şiddet ancak onu hak edenin yaşadığı, eğitimsiz, yoksul, hatta doğuluların ya da bir avuç teröristin başımıza açtığı dert olabilsın. - Yani toplumdaki şiddet bir yandan güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddeti ve hükümetin buna göz yummasını önemsizleştirirken, diğer yandan da güvenlik güçlerinin şiddeti ve hükümetin suskunluğu toplumsal şiddeti arttınyor... - Hükümetin, öncekilerden daha fazla, güvenlik güçlerinin halka uyguladığı şıddete göz yumdugunu düşünmüyorum. Devlet kurumları, hükümetler, bu ülkede her zaman ya doğrudan şiddet kullanarak iktidar oldular ya da daha "normal" dönemlerde şiddet hep ıktıdann en önemli yönetme aracı oldu. Yaygın medya da bunu meşrulaştınnada önemli rol oynadı. Bence bu hükümetin farkı, "demokıatıkleşme" iddıalarının söylemsel düzeyde bile, güvenlik güçlerinin şiddet kullanması söz konusu olduğunda ne denli tartışmah olduğunun görülmesidir. Bir yandan kardeşhk, dcmokratıkleşme, siyasetin diğer şiddete dayanan cgcmenlik bıçimlerine üstünlüğünü savunup, bir yandan ıktıdann şiddeti her düzeyde alttakılerin kontrol edilmesinde etkin bir araç olarak kullanması, pyasetın şiddetin yerine geçmesi için ashnda, "başka bir siyaset" gerektığini, bunun bir nıyet mesclfcsi olmadığmı gösteriyor. . - Pekitoplumsalşiddetle başa çıkmanın, gerçek bir toplumsallık oluşturmanrn yolu ne? - Başka bir hayatın, gerck hayatlarımızda, gerekse ülkemizin bugünü ve gcleceğinde mümkiin olduğunu savunmaya ve hayata geçınneye çalışmaktan başka yolumuz yok. Bu hayatın siyasi bilgisini oluşturmak için, birbırimizin hayatlarını görmeye karar vemıeye ihtiyacımız var öncelikle. Akıl vemıeye, üstten bakmaya, doğrunun tek ve bızımkısı olduğunu düşünmcktcn vazgeçmeye bclki de samimiyetle bir durup düşünmeye... Ancak bundan sonra -şimdıye kadar hiç olmayan bir şey yapmak- şiddete , değil, sözc, siyasete dayalı bir toplumsal söz birliği oluşturmanın adımlannı atabiliriz. • Ankara Üniversitesi Gazctecılık bölümünde ders veren, yazar Levent Cantck'e göre de ashnda şiddet hep vardı, sadece hayatın ya da onun deyımiyle "medya"nın tanı üzerınde, lstanbul'da değildi. "Bırakm insan hakları raporlanm, gazetelerden rahatlıkla izlenebılecek bir şiddet birikimi, özellikle liııç gınşımleri zaten vardı" diyor, "Taşrada ve küçük şchirlerde yaşananlar çok da göze batmıyordu sanki. Sıradan insanlar çıldırdıklannda, intihar ettıklerınde, öldürdüklcrinde habcr olabilirler ya, küçük şehirler de bu linç girişimleriyle görünebiliyor ancak. Başka türlü yoklar, bir isimden fazlası değillcr. Ancak çatışma, lstanbul'a geldiğinde daha çok cndişeleniyoruz. Çünkü hayat medya üzeriııden, medya da lstanbul üzerinden gelişiyor". Haksız da sayılmaz. Akşam sofraya kurulup gözümüzü televizyona diktiğimizde habcrlcrdcn şiddeti gönnck, ölenler olduğunu duyınak ağzımızdaki ekmeğin tadını bozmuyordu. Şiddet bizden uzakta, cam arkasındaydı... Derken, cam kınldı ve şimdi hepimiz o şiddetin içindeyiz. Bu şiddetin yaratıcılarına ya da onu meşrulaştıranlara gelince... Cantek anlatıyor: "Telcvizyonlarda yumruklarını sallayarak konuşan, karşıtlarını yaftalayan, 'hainleri', 'dönekleri' bvrcr ikişer sualayan adamlann 'rating oyunlan" her yerde aynı biçimde alımlanmıyor. Öylcsıne birnoktadan konuşuyorlar ki sanki bir uçurumun kenarındalar. Iç ve dış düşmanları açığa çıkartan tutanaklann, raporlann, yemınlerin, örgütlerin, erkeklerin, güçlülerin diliyle konuşuyorlar ama hep mağdur ve azınlık olduklan velınıi yaratıyorlar". Cantek'e göre, şiddet meselesine önce bu dile bakarak başlamalı. Sözünü ettiği, "ne . söylendiğine değil kim söylüyor"a dayalı kapatıcı, iddiacı bir dil. "Medyanm gösteri mantığına eklcncn, kamusal bir mesclcyi bütün iddiasına rağnıcn konuşmayan, sosyo- psikolojik garezlerle hatipliğe dayanan" bir dil olması da cabası. "Bu insanlarla konuşul(a)maz sadece seyredilir" diyor Cantek, "çünkü hep 'haklıdırlar'. Oysa tek yol medyanın ve iç siyasetin rekabetçi diline eklenmeden karşılıkh konuşmaktan geçiyor". Cantek'in tespiti sert: "Bizi bir arada tutan öfke ve şiddettir diyebıliriz rahatlıkla". Ona göre kilit noktalardan bıri, kanun koruyucımun şiddeti üretenlere nasıl davrandığı. Bunun için bizi biraz eskilere götürüyor: "Tan Matbaası'nı tahnp edenler göstermelik bile olsa rutuklanmadılar, öğrenciler amfılerden hocalardan izin ahnarak dışarı çıkarıldı. Azınlıkların evleri vc ışyerleri tahrip edilırkcn kanşmayan, 'Bugün polis değil Türküm' diyenlcr ncdcn suçlanmadılar... Otuz yıldır süren, on binlerce insanın öldüğü bir savaş öfkeyi ve rövanşizm arzusunu, etnik aynmcılığı, Türk ve Kürt milliyetçılığini belirliyor". NT CANTEK: Şiddet hep vardı ama taşradaydı. Onun bugüne dair çizdiği tablo biraz karanlık: Bir yanda işsizlik, eğıtımsızlık, yarın ne olacağını bilcmemek diğer yanda hcr türlü arzuyu kışkırtan kapitahst aura. Gerisını ondan dinleyelim: "Bu kalabalık, ıstcr ıstemez öfkeli, anti-cntelcktüelisttir, kanunlann zengınler vc güçlülerden yana olduğunu düşünür. tçinde bulundukları durumun sorumlusu 'yabancılardır', 'zengin muhitlcrdc oturanlardır', 'azınhklardır'... Taşrakökenli gcnç erkeklerin Polat Alemdar gıbi giyinmcleri elbette tesadüf değil, bir kanun koyucu olarak onun giyim kuşamını hayatlanna uyarlıyorlar. 6-7 Eylül olaylanndaki işçi sendikalarının örgütlü olarak yıkım vc linç girişimlerinde fail olarak ycr almasını düşünün. Vıcdanen rahatsızlık duymadılar, zaten serbest bırakıldılar. Sabahattın Ali'yi katlcttığıni söyleyen adam 'milli hislerinin galeyana gcldiğini' söylemişti. Bugün çok mu farklı bir hayat yaşıyoruz? Bizim insanımız temiz bir mekânda ycre çöp atmaz ama herkcsin çöpünü attığı kııioz bir yerde çöp kutusunu da aramaz". ŞÎDDETLE, IMAN TAZELEMEK Cantek'in dedikleri üç yıl önce sık yaşanan linç olaylarını hatırlatıyor bıze; hanı şu, "bclli hassasiyetleri olan sokaktaki vatandaşlar"ın uyguladıkları toplumsal şiddeti. Tehlıke geçmedi. Bırikım dcrgisınde 2006'da çıkan yazısında, linç eyleminın en temel özellığinin bir "sürü-güruh" eylemi olduğunu söylüyordu psıkoterapist Murat Paker. "Dolayısıyla" ı diyordu, "sosyal psikolojik açıdan bahsedilmesi gcreken ılk mekanizma, bu cyleme katılan kişilerin anonımlcşmesi ve eylemın sonuçlarına daır sorumluluğun dağılmasıdır... Bu anonimlcşme ; mekanizması, diğer zamanlarda kullanılan kişisel denetim ve smırlandırma kapasıtesını devre dışı bırakır. Tek başınayken birilerine saldırmak istcse bile şu ya da bu nedenle kcndısine hâkım olabilen insanların, bir sürü ' ıçınde bu denetimlcrden/yasaklardan azade bir tarzda davranma ihtimalleri çok yüksektir. Tek başınayken hiçbir saldırganlık sergılemeycn ve sergilemcyecek olan biri, sürü dinamiği içinde cn kıyıcı davranışlarda bulunduktan sonra tekrar yasaklan gözettiği rutin yaşantısına geri dönebilir". Bu şiddet olaylannın yaşattığı duygular belli; birlik, aitlik ve iktidar olma. "Bu pekiştinneler" diyordu Paker, "taşınan kımlığe daır bir tchdit algılandığında veya kimlığc dair ciddi kuşkular hısscdıldığındc özellikle ışlevseldır. Bu anlamda sürü davranışı iman tazeler. Ancak bu tür bir iman tazelemenın bedeli psikolojik işlevsellığin cıddi bir şekilde gerılemesi ve ılkel/ham ihtiyaçlann dizginsiz bir tarzda önplana ! geçmesidir". ' Birkaç haftadır, cllcrindc silahları, satırlarıyla insanların üzerine yürüyenler, dükkânlan, arabaları ateşe veren kalabalıklar düşünüldüğünde Paker'in sözünü cttiğı "dızgınsızlık" daha iyı somutlaşıyor. #
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear