26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 21 ARALIK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11 CMYB C M Y B ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Samuelson, İşsizlik ve Bütçe Son yarım yüzyılın en üretken ve etkili ekonomistlerinden biri olan ABD’li Paul A. Samuelson geçen günlerde 94 yaşında yaşamını yitirdi. Kuşaklar boyu okutulmakta olan ve İktisat adıyla dilimize de çevrilen ekonominin temel ilkelerini içeren yapıtının yanında, Samuelson, çok sayıda bilimsel çalışmaya imza atmıştı. Büyük Bunalım’ın (1929) hemen sonrasının ürünü olan Samuelson, matematiği ekonomiye uyarlayanların öncülerindendir. En büyük başarılarından biri, “serbest piyasacı” ekonomi kuramıyla Keynes kuramının bireşimine (sentezine) öncülük etmesiydi. Serbest piyasacılar hükümetlerin ekonomiye karışmaması gerektiğini, piyasanın kendi yanlışlarını yine kendisinin düzelteceğini savunur. Keynes ise Büyük Bunalım’dan çıkış için hükümetlerin ekonomilerini “gelir ve giderlerini”, etkili bir biçimde kullanmalarını öneriyordu. Samuelson ve arkadaşları, serbest piyasacı temeller üzerinde Keynes kuramını tam bir yetkinlikle yerleştirdi. Uygulamada Keynes bireşimi 1970’lerin ikinci yarısına kadar gelişmiş kapitalist ülkelerin ekonomilerine çok parlak bir dönem yaşattı. Ancak o yıllarda başlayan ekonomik bunalım serbest piyasa yanlılarını güçlendirdi. Eğitim aldıkları üniversitenin adıyla Chicago Çocukları olarak anılan serbest piyasacı iktisatçıların görüşleri, 1980’lerden başlayarak uygulamaya egemen oldu. Geçen yıl, 2008’de patlak veren yeni ve büyük ekonomik bunalım, serbest piyasacılığın en bağnaz savunucularının bile yanıldıklarını açıklamalarına tanıklık etti. Ayrıca bunalımdan çıkış çabaları gelişmiş ekonomilerde Keynes önerilerinin yeniden doğmasına yol açtı. Türkiye ekonomisinin içinden geçmekte olduğu ağır bunalım ve şu sırada görüşülmekte olan 2010 Bütçesi’nin niteliği, yukarıda çok kısa olarak özetlenen gelişmeler karşısında bir büyük yanlışı yansıtıyor. Türkiye 1980 sonrasını, Chicago Çocukları’nın IMF ve Dünya Bankası kaynaklı mutlak serbest piyasacı anlayışının, 12 Eylül faşizminin de desteğiyle, uygulanmasıyla geçirdi. Uygulama, 1980’lerde ve özellikle 1990’larda yaşanan çok ağır bunalımlara, uyum yalpalamalarına ve banka batırmalarına karşın, özellikle 2000’li yıllarda istikrarlı bir ekonomik büyüme başarısını yakaladı. Ancak 2008’de, gelişmiş ekonomilerde başlayan ekonomik bunalım, Türkiye ekonomisini de çok etkiledi; özellikle yabancıların “iyisiniz, iyisiniz” övgülerine karşın varlığını ağırlaştırarak sürdürüyor. Bunun en somut göstergesi, 15 Aralık’ta açıklanan işgücü piyasası verileridir. Resmi verilere göre ülke genelinde işsiz sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 795 bin kişi artarak 3 milyon 396 bin kişiye yükselmiştir. İşsizlik, geçen yıl, “kentlerde” ve özellikle de “gençler” arasında çok artmıştır. Tarım dışı işsizlik oranı, kentlerde, son bir yılda yüzde 13.0’dan 3.7 puanlık bir artışla, yüzde 16.7’ye yükseliyor. Yine kentlerde 15-24 yaş gençlerinin durumu daha da olumsuz; işsizlik oranı, 23.2’den 4.1 puanlık bir artışla 27.3’e çıkmış bulunuyor. Türkiye, “piyasada geçerli ücret” karşılığı çalışmak isteyen ve her olanağı kullanarak iş aradığı saptanan yaklaşık her üç gencinden birine iş veremiyor. Bu ortamda, ekonomiyi yönetenler, “bunalımdan çıktık, çıkıyoruz” diye bayram ediyor. Oysa, bunalımın çıkış ülkelerinde, hükümetler, bütçe ödeneklerini arttırarak üretimi arttırmayı ve işsizliği azaltmayı asıl politikaları yapıyor. Türkiye hükümeti, inatla ve ısrarla “bütçe”yi ekonomiyi bunalımdan çıkarmak amacıyla kullanmaktan kaçınıyor. Serbest piyasaya bağlılık, Chicago Çocukları’na bile taş çıkartacak bir anlayışla uygulanıyor. Ülke yarım yüzyılın en ağır ekonomik bunalımını yaşıyor. TBMM’de 2010 Bütçesi görüşülüyor. Ne hükümet ne muhalefet, ekonominin bunalımdan çıkması ve gençlere daha fazla iş olanağı yaratılması konusunda hiçbir öneri geliştirmiyor. Özelleştirme kurbanı binlerce TEKEL çalışanı Ankara soğuğunda hak arıyor. Hükümet ise 2010’da “büyük işyerleri ziyaret edilerek”, yani sermayeye “yalvarılarak” işsizliğe çözüm aranacağını açıklıyor. Siyaset, en ağır bunalım koşullarında bile işsizlik karşısında duyarsızlığın rahatlığıyla davranabiliyor. Samuelson, sanırım biraz da bu duyarsızlığa dayanamadı. yakupkepenek06@hotmail.com EkonomistSoral,özelsektörünönünügörmediğinibelirterekAKP’ninyatõrõmlariçingüvenvermediğinisöyledi Reform yoksa kriz var PELİN ÜNKER Ekonomist yazar Bartu Soral, kü- resel kriz sonrasõnda Türkiye’nin to- parlanma sürecinde öncü ülkeler arasõnda yer alacağõ görüşüne katõl- madõğõnõ belirterek, “İşsizlik ve ge- lir dağılımı bozukluğu sonucu bütün ülkede yangın var. Hükü- metin orta vadeli programında bu sorunları çözecek hiçbir önlem yok. Ne istihdam artışı için yatırım var, ne üretim var. Türk ekono- misinin reformdan geçmesi şart, yoksa krizler ülkesi olmaktan kurtulamayız. Bu gerçeği görelim, çözüm yollarını konuşalım” dedi. Soral, iş aramaktan vazgeçenler eklenince toplamda yüzde 20, 15- 24 yaş arasõ gençlerde ise yüzde 30 oranõnda işsizlik olduğunu vurguladõ. Bütçe açõklarõnõn 2010’da ekonomiyi çok zorlaya- cağõnõ ifade eden Soral, bütçeye yeni kaynak yaratacak önlemlerin konuşulmadõğõna dikkat çekti. Soral, “Mesela kayıt dışılık, fi- nansal kazançların vergilendiril- mesi ve genel vergi reformu. Gi- derler kısmında ise sosyal güven- lik açıkları, iç borç faiz ödemele- ri. Bu bütçe nasıl denk olacak, ya- tırımlara kaynak nasıl ayrılacak; bu soruların tamamı yanıtsız. Türkiye’nin kriz öncesi yılda, ya- ni 2007’de, 55 milyar dolar dış ti- caret açığı, 270 milyar dolar dış borcu, yüzde 15’e yakın işsizlik oranı vardı. Yani bizdeki ekono- mik sıkıntı kriz öncesi de vardı” diye konuştu. Küresel ekonomik krizin Türk bankacõlõk sektörünü çok fazla et- kilemediğini anlatan Soral, en büyük sõkõntõyõ reel sektör, tarõm ve birey- sel olarak tüketicinin yaşadõğõnõ ifa- de etti. Üretimden vazgeçip ithala- ta yönelen reel sektörün, talep ye- tersizliği nedeniyle büyük sorun yaşadõğõnõ kaydeden Soral, “Reel sektörün 120 milyar dolar dış borcu var. Bütün bunlar banka- lardan kullandıkları kredilerin geri ödemelerinde zorluk yaşaya- bileceklerini gösteriyor. Artan iş- sizlik oranları, işten çıkarmalar, maaş düşürmeler, bireylerin fi- nansal durumlarını zayıflattı. Bi- reylerin kullandığı tüketici kre- dilerinde de, kredi kartı borçla- rında da sıkıntı yaşanıyor. Ban- kalarımızın sıkıntıları da bu nok- talarda yoğunlaşıyor” yorumunu yaptõ. Soral, AKP hükümetinin 2011’de- ki genel seçimlere kõsa bir süre ka- la IMF ile anlaşma yapacağõnõ be- lirterek “Piyasaların coşkusunu, IMF’den alacağı paranın getire- ceği rahatlıkla seçimlerde başarı- sını arttırmayı hesaplayacak. Üre- timin arttırılması, işsizliğin azal- tılması gibi politikaların varlığını sorgulamayacak” dedi. YATIRIMA GERİ KALMIŞ BÖLGELERDEN BAŞLANMALI İşsizliğin yatõrõm ve üretim artõşõyla gerile- yebileceğine işaret eden Soral, bunun için yapõlmasõ gerekenleri şöyle sõraladõ:  Kamu, önce geri kalmõş bölgeler olmak üzere derhal yatõrõmlara başlamalõ.  İşsizlik oranlarõ geri kalmõş bölgelerde da- ha yüksektir. O bölgelere özel sektör git- mez. Oraya kamu gidecek. Özel sektör ise yatõrõmlara başlamak için önünü görmek is- tiyor; yol haritasõ istiyor.  Özel sektör Türkiye’nin yöneleceği sek- törleri, devlet politikalarõnõ bilmeli, bu stratejik planlar beraber hazõrlanmalõ.  İç kaynak için bütçe gelirleri artõrõlmalõ. Harcamalarda ise öncelik yatõrõmlara ve- rilmeli.  Bütçe açõğõ düşürülünce kamunun borç- lanma gereği geriler. Bu faizlerde düşüş de sağlar. Kaynağõ kamu kullanmayõnca, özel sektör yatõrõmlarõ için kaynak yaratõlõr. Ay- rõca yatõrõmlar için dõş kaynak da bulunur, yeter ki güven veren bir hükümet olsun, makro ekonomik dengelerle hedefler bel- li olsun.  Hâlâ ithalatõ özendiren bir kur politikamõz var. Merkez Bankasõ daha etkin bir kur ve para politikasõ uygulamak durumunda. Dünya Bankası’nda 2 yıldır Türkiye’nin temsilcisi yok HİCRAN ÖZDAMAR WASHİNGTON - Dünya Bankasõ’nda en önemli kararlarõn alõn- dõğõ icra kurulunda Tür- kiye’den atama yapõl- madõğõ için temsilci bu- lunmuyor. Atamanõn ne- den yapõlmadõğõ ise bi- linmiyor. Dünya Ban- kasõ’nda her ülkenin ya da ülkeler grubunun, ic- ra direktörü pozisyo- nunda bir temsilcisi bu- lunuyor. Önemli kal- kõnma stratejilerinin tar- tõşõldõğõ ve karara bağ- landõğõ icra kurulunda Türkiye’nin çõkarlarõ- nõn en iyi şekilde temsil edilmesi ve korunmasõ açõsõndan bu atamanõn en yakõn zamanda ya- põlmasõTürk uzmanlarõ tarafõndan da umutla bekleniyor. Dünya Bankasõ ve IMF’de bugün 140’õn üstünde Türk çalõşõyor. 2006’da kurulan Dünya Bankasõ Grubu - IMF Türk Çalõşanlarõ Der- neği (WITSA) Başkanõ, Sibel Kulaksız, özel- likle 10 binin üzerinde çalõşanõ bulunan Dünya Bankasõ Grubu’nda da- ha fazla Türk görmek is- tediklerini söyledi. Ku- laksõz, “Türkiye, şu an- da Dünya Bankası’nın işe alım açısından ön- celik verdiği 22 odak ülkeden biri. Biz bu konudaki diyaloğu ge- liştirmeyi ve insan kay- nakları bölümüyle or- tak bir strateji hazır- lamayı istiyoruz” dedi. Bartu Soral işsizlik ve durgunluğun 2010’da da devam edeceğini kaydederek, “2010 başında ekonomiye dair gelecek rakamlar aldatıcı olur, çünkü baz etkisi bu rakamları etkiler. IMF’li senaryoda gelecek para ile ekonomi biraz canlanır. Dolar biraz daha düşerken, borsa yukarı yönlü hareket eder. IMF’siz senaryoda ise yatırımcıların borsaya dikkat etmesi gerekiyor. Borsayı sürükleyen banka kârları 2010’da düşecek” dedi. Soral esas sõkõntõnõn açõklanan kurtarma paketlerinin finansmanõnda yaşanacağõnõ ifade ederek “Yangın söndürüldü, şimdi bedeller ödenecek. Bu bedel bütün toplumlara yansıyacak, bu paketleri vergi ödeyen herkes taşıyacak. Bu durum küresel toplam talebi olumsuz etkiler” diye konuştu. Türkiye’de istihdam artõşõ için yatõrõm yapõlmadõğõnõ belirten ekonomist Bartu Soral’a göre ekonominin reformdan geçmesi gerekiyor, yoksa Türkiye krizler ülkesi olmaktan kurtulamayacak. İstihdam için yatırım yok: AKP hükümeti seçim tarihine kõsa bir süre kala IMF ile anlaşõr. Piyasalarõn coşkusunu, IMF’den alacağõ paranõn getireceği rahatlõkla seçimlerde başarõsõnõ arttõrmayõ hesaplayacak. Seçim öncesi IMF ile anlaşma: Esas sõkõntõ açõklanan kurtarma paketlerinin finansmanõnda yaşanacak. Yangõn söndürüldü, şimdi bedeller ödenecek. Bu paketleri vergi ödeyen herkes taşõyacak. Uzun süreli bir durgunluk yaşanacak. Şimdi bedel ödeme sırası: D U R G U N L U K U Z U N S Ü R E D E V A M E D E C E K Çek Kanunu yürürlükte Çek Kanunu, Resmi Ga- zete’de yayõmlanarak yürürlüğe girdi. Ka- nuna göre, taraflarõn anlaşmasõ halinde kar- şõlõksõz çek verme su- çundan mahkûm olan- larõn cezasõnõn infazõ ertelenebilecek veya durdurulabilecek. Karşõlõksõz çeke sebebi- yet veren kişi hakkõn- da, bin beş yüz güne kadar adli para ceza- sõ verilecek, anlaşma halinde karşõlõksõz çek nedeniyle açõlan so- ruşturma veya kovuş- turmalar durdurula- cak. Yurttaşı faiz değil komisyon vurdu Gazi Üniversitesi Öğre- tim Üyesi Ekonomist Prof. Dr. Serdar Altõ- nok, bankalarõn faiz oranlarõnõ düşürse de masraf ya da komisyon adõ altõnda aldõklarõ paralarla bunun kat kat fazlasõnõ yurttaştan çõkardõğõnõ söyledi. Altõnok “Örneğin bin li- ra kredi alan kişi bir yõlda toplam 35 lira fa- iz, 200-250 lira ‘ko- misyon’ ödüyor. Yani faizler indi ancak bu durum vatandaştan çok bankacõya yara- dõ. Bu faiz oranõ ban- kalar için oldukça kar- lõ, şimdi daha fazla kazanõyorlar” dedi. Kerkük’ten petrol sevkıyatı durdu Irak, Kerkük-Yumur- talõk petrol boru hattõna düzenlenen sabotaj ne- deniyle, ham petrol sev- kõyatõ durdu. Irak Petrol Bakanlõğõ sözcüsü Asõm Cihad, boru hattõnõn 55. kilometresindeki bölü- müne düzenlenen sabo- tajda hasar meydana geldiğini ve önemli mik- tarda ham petrolün dõ- şarõ aktõğõnõ söyledi. Petrol sevkõyatõnõn durduğunu belirten söz- cü, Kuzey Petrol Şirke- tine (NOC) bağlõ teknis- yenlerin hasarõ tespit için olay yerine gittikle- rini ifade etti. KISA... KISA...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear