26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 KASIM 2009 ÇARŞAMBA AKHİSAR2 CMYB C M Y B Bu fotoğrafõ Kemaliye’de çektim. Kemaliye özgün mirasõ doğal gü- zelliği ile doğunun ilginç ilçelerinden birisi... Fõrat önünden geçer, sarp ka- yalarõn sardõğõ; özgün evlerin yeşil- lerin içine saklandõğõ Kemaliye her yönüyle gezilmeye değer ilçeleri- mizden birisidir. Yüzyõllar içinde yapõlan ahşap evler çok değerlidir. Kapõlarõ, pencereleri ilk bakõşta in- sanõn dikkatini çeker... Ahşap topuzlu pencerelerin ardõnda, şimdilerde hep yaşlõlar vardõr. Yöre insanõ yüz yõl ön- cesinden başlayarak, gurbete çõk- maya başlamõştõr. Gençler kentlere çõkmõş yörede yaşlõlar kalmõştõr. Yaşlõlar ahşap pencerelerin arkasõn- da, hep yol gözlerler... Gurbetten ge- lecek çocuklarõnõ, torunlarõnõ bek- lerler. Bazen hasret kokan bir mani atarlar sokağõn içine. Bazen dualar mõrõldanõrlar... Bu fotoğrafõ çekerken bu duyguyu vermeye çalõştõm. Pencere arkasõn- daki yaşlõnõn yalnõzlõğõnõ ve pence- renin kültürel bir değer olduğunu anõmsatmak istedim. Özgün mima- rinin var olduğu yörelerde, çok de- ğişik pencereler vardõr. Onlarõ sa- kinleriyle görmeye çalõşõn. Onlar; ye- nileşmenin, değişimin sonucu bir bir yok oluyorlar. PENCERE lutfiozg@gmail.com Lütfi ÖzgünaydınFOTOĞRAFIN DİLİ Yemyeşil bir zeytin deniziYazı ve fotoğraflar Murat GÜLDEREN Manisa’nõn adõnõ önce tütünle du- yuran ilçesi Akhisar, bugünlerde ise 9 bin yõllõk geçmiş mirasõnõ zeytin ağaç- larõnõn gölgesinde geleceğe aktarõ- yor. “Önde zeytin ağaçlarõ, arkasõnda yar/ Sene 1946/ Mevsim/ Sonba- har…” Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun “Si- tem’deki mõsralarõ geliyor birden akõl- lara Akhisar’da. Nasõl gelmesin ki, zeytin ağaçlarõ çevrelemiş kenti. Sonbahar mevsi- minde, zeytin hasadõ zamanõnda dü- şüyor yolumuz Manisa’nõn şirin ilçe- si Akhisar’a. Bazõ kentler vardõr adõ tõl- sõmlõdõr. Gitmeden etkisine alõr sizi. Ki- mi kentlerde ise, havasõnõ solumak, so- kaklarõnõ görmek gereklidir sihrini anlamak için. Akhisar, kendisini kaldõrõmlarõyla, evleriyle, zeytinleriyle anlatõyor mi- safirlerine. Ve en önemlisi 9 bin yõl- lõk geçmişini aktarõyor geleceğe. Thya- teira, Semiramis, Euppia tarih bo- yunca Akhisar’a verilen adlardan bir kaçõ. Lidyalõlar’dan Frigler’e, Helen- ler’den Bizans’a kadar bir çok uygar- lõğõ topraklarõnda ağõrlayan Akhisar, aynõ zamanda Hristiyan dünyasõ için ayrõ bir önem taşõyor. Hristiyanlığın beşiği Milattan sonra 1. ve 2. yüzyõllarda Hristiyanlõğõn Anadolu’da yayõlmaya başlamasõ üzerine Roma İmparatorla- rõ ilk Hristiyanlara karşõ acõmasõz davranmõş, kiliseler yõkõlmõş ve Hris- tiyanlõk yasaklanmõştõ. Hristiyanlõğõn ilk yedi kilisesi Batõ Anadolu’da (Asia Minor) kurulmuş. Bu kiliseler Akhisar, Efes, Bergama, Sart, İzmir, Denizli ve Alaşehir’de bu- lunuyor. “Thyateira” adõ İncil’de iki yerde geçmektedir. İlk olarak St. Je- an’õn Thyateira’daki kiliseye gönder- diği bir mektupta Jezebel adõndaki Hristiyanlõk karşõtõ Thyateiralõ bir ka- dõndan söz eder. Jezebel, Hristiyanla- ra putlara adanmõş adak eti yedirerek, bir yandan da onlarõ ahlâksõz davra- nõşlara itmekteydi. İncil’de Thyatei- ralõlarõn bu kadõna ayak uydurmama- larõ, ve günah işlemekten kaçõnmala- rõ öğütlenir. Tütünden zeytine Sanayileşmeye adõm atan her Ana- dolu kenti gibi Akhisar’da da madal- yonun iki yüzü var. Bir yanda Ege ha- vasõ, ek katlõ beyaz boyalõ evleri, pal- miye ağaçlõ yollarõ, sert rüzgârõna rağmen sakin sokaklarõ…Öte yandan yüksek katlõ apartmanlar, fabrikalar… Akhisar, ekonomisinin temel direği bir- kaç yõl öncesine kadar tütündü. Tütün dokusu kentin her yerine işlemişti. Tõp- kõ adõnõ tütünden alan Tütün Otel gi- bi. Günümüzde ise Akhisar, 10 milyon zeytin ağacõyla zeytinin başkenti ol- maya aday. Köfte yemeden dönmeyin Ege’deki bir çok kent gibi, Akhisar mutfağõ- nõn da temelini zeytin- yağlõ yemekler oluştu- ruyor. Deniz börülcesi, ebegümeci Akhisar mut- fağõnõn vazgeçilmezle- ri. Akhisar’õn mutfakta- ki bir diğer zenginliği ise köftesi. Balkan göç- menleriyle birlikte ken- te gelen önemli bir lezzet köfte. Akhisar’da köftesiyle adõnõ duyuran Köfteci Ramiz ise, ülke geneline yayõlmõş durumda. Akhisar’da mutlaka görün Ulu Cami: Akhisar’õn en önemli tarihi ya- põlarõndan Ulu Cami’nin yapõm tarihi kesin olarak bilinmiyor. İsa’dan Önce Pagan Tapõ- nağõ olarak kullanõlan, daha sonra kilise olan Ulu Cami’nin bahçesinin güneydoğu kõsmõnda 500 yõllõk ilginç ve özgün mezar taşlarõ vardõr. Thyateria Antik Kenti: İsa’dan Önce 2200 yõllarõndan günümüze gelen Thyateria Antik kenti, Akhisar’a gelen ziyaretçilerin mutlaka uğramasõ gereken yerlerden. Turgay TUNA Marmara Denizi kõyõlarõnda yer alan İstanbul’un en eklektik yapõlarõndan biridir Florya’daki köşk. Atatürk’ümüze, onun çağdaş kişiliğine, devrimlerine yakõşõr şekilde, kumsalla sularõn birleştiği noktada, bembeyaz bir kuğu misali fõşkõrõr mavi sularõn içinden. Sonbahar esintilerinin güz sarõsõna karõşmaya başladõğõ kasõm ayõnda bu köşk hüzün yansõtan bir görüntü sergiler, ama gerçek şu ki bir o kadar da güzelleşir. Bu anõtsal yapõ genç, laik ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği değerlerden biri olan Mimar Seyfi Arkan tarafõndan bir buçuk ay içinde yapõlõp bitirilmiştir. Dile kolay, tam 48 gün. 1935 Yõlõnda, Atatürk’ün sağlõğõndaki olumsuz emareler ağõr ağõr kendini göstermeye başlar. Ankara, büyük önderin deniz kenarõnda dinlenebileceği, kendisine deniz havasõnõn iyi gelebileceği bir yer bulmak için harekete geçer. İstanbul’da birkaç yer üzerinde durulur. Bunlar arasõnda Moda, Kalamõş, Fenerbahçe, Bakõrköy gibi yerler vardõr. Hatta, Bakõrköy’de, şimdi Gelik Et Lokantasõ olarak kullanõlan Novotni ailesine ait köşkün satõn alõnmasõ bile düşünülür. Ancak, ivedilikle yapõlan seçimde, Atatürk’ün de çok sevdiği, henüz bakir kõyõlara sahip olan Florya’da karar kõlõnõr. Mimarlõk eğitimine önce Sanayi-i Nefise’nin Vedat Tek atölyesinde başlayan, ardõndan da Almanya’da Poelzig gibi ünlü hocalarõn yanõnda devam eden Seyfi Arkan, daha önce Ankara Çankaya’da Hariciye Köşkü’nün yapõmõnõ gerçekleştirerek Atatürk’ün takdir ve beğenisini kazanmõş, bundan böyle tercih edilen mimar olarak Florya Köşkü’nün yapõmõna başlamõştõr. Modernist ve rasyonalist mimarinin Türkiye’deki öncülerinden biri olan Seyfi Arkan, Alman Bauhaus tarzõnda yapmõş olduğu Florya Deniz Köşkü’nün mobilyasõndan iç donanõmõna yalõn bir ardeko tarzõ kullanmõş, bunda da oldukça büyük bir başarõ sergilemiştir. Köşkün kõsa zamanda bitirilmesindeki en büyük başarõlardan biri de, inşaat sõrasõnda mutemetlik görevini üstlenen, dönemin İstanbul Sular İdaresi Müdürü Mühendis Yusuf Ziya Erdem’dir. Yani, Türkiye Olimpiyat Komitesi’nin pek değerli eski başkanõ Sinan Erdem’in babasõ… 1935 Yõlõnõn ağustos ayõnda açõlan köşk, Atatürk’ün başõnõ dinlediği, denize girdiği, misafirlerini ağõrladõğõ ve de oldukça sevdiği bir yer olur. Buraya gelmiş önemli misafirlerden biri de Galler Prens’i 8. Edward’tõr. Ama, Atatürk’ün Florya Köşkü’nde en çok sevmiş olduğu iki şey, manevi kõzõ küçük Ülkü ile birlikte geçirdiği günler ve Florya plajõna gelen halkla kaynaşmak olmuştur. Deniz tarafõndan hava limanõna iniş yapan uçaklarõn pencerelerinden kuşbakõşõ çok güzel bir manzara sergileyen Florya Atatürk Köşkü, su üzerinde çelik kazõklara oturtularak yapõlmõş ana bina; sahildeki baş yaverlik, genel kâtiplik ve hizmet binalarõndan oluşan bir bütün olarak inşa edilmiştir. Karaya 90 metre uzunluğunda bir köprü-yolla bağlanan köşk birbirini kesen iki dikdörtgen yapõdan oluşmaktadõr. Geniş teraslara sahip olan bu iki yapõdan birinde Atatürk’ün çalõşma odasõ, toplantõ ve yemek salonu; öteki bölümünde de Atatürk’ün, Küçük Ülkü’nün, yaverin ve de misafirlerin odalarõ bulunur. Köşkü gezen ziyaretçiler, Küçük Ülkü’nün kaldõğõ odanõn bir köşesinde, köşke geldiği zamanlarda deniz kenarõnda oynadõğõ ve çok sevdiği ahşap oyuncak bir sandal görürler. Bu güzel oyuncağõ yapan, Ülkü’ye armağan eden, Atatürk’ün son şoförü Cemal beydir ve Cemal beyin Atatürk’ü Florya Köşkü’ne son getiriş tarihi 29 Mayõs 1938’dir. Bundan sonra, büyük önderin hastalõğõ daha zorlu bir döneme girer ve bir daha Florya’ya gelemez... Köşkün bir bölümü uzun yõllar, devlet başkanlarõnõn yaz aylarõnda gelip kaldõklarõ bir dinlenme yeri olmuş, Kenan Evren’den sonra da bu geleneğe tamamõ ile son verilerek, köşk müzeye dönüştürülmüş, böylece kimliğine yakõşan yeri bulmuştur. Florya Atatürk Köşkü Anadolu’dan gülen yüzler Fotoğrafçõ-Gazeteci Yõldõz Çelik, “Güney Doğu Anadolu’dan Gülen Yüzler” sergisini 3- 31 Aralõk tarihleri arasõnda İstanbul Fransõz Kültür Merkezi’nde açõyor. Güney Doğu Anadolu’nun dokuz ili olan; Şõrnak, Mardin, Adõyaman, Siirt, Gaziantep, Kilis, Şanlõurfa, Batman ve Diyarbakõr’da gerçekleştirdiği fotoğraf çalõşmalarõnõ bir araya getiren Yõldõz Çelik bu kez Güneydoğu’nun gülen yüzü çocuklarõ objektifinin karşõsõna almõş. Kültür ve Turizm Bakanlõğõ‘nõn yayõnladõğõ verilere göre ilk on ayda Türkiye’ye gelen turist sayõsõ yüzde 1,96 artarak 24,4 milyon kişiye ulaştõ. 2009 Ocak-Ekim döneminde Türkiye’ye en fazla ziyaretçi gönderen ülke 4 milyon 38 bin kişiyle yine Almanya oldu. Almanya’dan gelen turist sayõsõ yüzde 16,52 oranõnda arttõ. Rusya’dan gelen turist sayõsõ yüzde 10,56 artarak 2,5 milyonu aştõ. İngiltere, yüzde 9,56’lõk artõş ve 2,3 milyon kişiyle üçüncü sõrada yer aldõ. İngiltere’yi Bulgaristan, İran, Hollanda, Gürcistan, Fransa, A.B.D. ve İtalya izledi. 10ayda24milyon turist geldi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear