24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 25 KASIM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Ana Gündem Maddesi: Kronik İşsizlik ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Domuz gribi ve aşısı hakkında kafalar hâlâ karışık. Dünyada bilimsel gelişmeler ve sağlık ile ilgili teknolojiler sürekli bir ilerleme halinde. Seviniyoruz. Ancak yeni hastalıklar da bütün güçleri ile devrede. Birkaç yılda bir yeni bir virüs, yeni bir ölümcül hastalık ortaya çıkıyor. Küreselleşmenin de etkisi ile kısa sürede hemen her ülkede kendini gösteriyor. Hal böyle iken yeni tedavi yöntemleri ve yeni ilaçlar da herkesin ilgi odağı haline geliyor. Kişiye özel ilaçlar, yakın gelecekte kök hücre araştırmaları ile körlüğe çözüm bulunacak olması, fare bedeninde insan kulağı üretilmesi gibi... Pfizer’in İngiltere’deki Global Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) merkezine yaptığımız ziyaret ve katıldığımız seminerle ilaç endüstrisinde gelinen noktayı ve yeni eğilimleri anlamamız açısında yararlı oldu. Londra’ya 2 saat mesafede Sandwich kasabasındaki merkezi Pfizer’in hem ABD dışındaki ilk hem de Avrupa’daki en büyük Ar-Ge merkezi. 3000 kişinin çalıştığı olağanüstü güvenlik önlemlerinin olduğu dev bir komplex. Avrupa’nın birçok ülkesinin yanı sıra İsrail, Rusya ve Gürcistan’dan da gazeteciler hep birlikte 2 günlük seminerler dizisinde AIDS, kök hücre çalışmaları, sahte ilaçlar ve birçok konuda çeşitli sunumlar dinledik. Yeni bir ilaç üretmek hiç de kolay değil. Her şeyden önce fikrin ortaya çıkışından hastanın başucuna gidişine kadar geçen süre en az 10 yıl. Her yeni 100 fikirden sadece bir ürün çıkıyor ve her yeni ilaç için 800 ila 1300 milyon dolar para harcanıyor. Pfizer’in de Ar- Ge için ayırdığı bütçe anımsanacak gibi değil. 2008 gelirleri 48.3 milyar dolar iken Ar-Ge harcamaları 7.9 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, 2009 için ayrılan pay 9 milyar dolar. Ocak 2009’da Wyeth’i 68 milyar dolara satın alan Pfizer’in birleşme sonrasında Pfizer’in stratejik öncelikleri de haliyle değişmiş. Daha önce özellikle alerji, solunum, AIDS ve ağrı konusunda çalışmalar yaparken örneğin artık aşı üretimi de faaliyet alanları içine girmiş durumda. Yeni 2009 yılında GlaxoSmithKline ile birlikte HIV portföylerini geliştirmek amacıyla bağımsız bir şirket kurdu. Pfizer Global Araştırma ve Geliştirme Başkanı Martin Mackay, genetik ve hücre biyolojisindeki gelişmelerin de etkisiyle gerek tüm sektörde gerekse Pfizer’de stratejik önceliklerin de farklılaştığını anlattı. “Ar-Ge bütçesi artıyor ama yeni molekül sayısı da giderek azalıyor. Artık daha çok hedefe yönelik çalışmalar yapılacak. Rekabet öncesi işbirliği giderek önem kazanıyor.” Biyoloji biliminin sürekli olarak kendini yenilediğini vurgulayan Mackay, ilaç endüstrisinin geleceğine ilişkin de şunları söyledi: “Yenilikçi ilaçların piyasaya hızla girmesinden hastalar kazançlı çıkacak. İlaç geliştirme daha hızlı ve eskisine kıyasla daha az maliyetli olacağı için şirketler açısından da bu avantajlı bir durum yaratacak.” Mackay ile yaptığımız söyleşide, Çin, Brezilya, Rusya ve Türkiye gibi ülkelerin kendileri açısından öneminin giderek arttığını belirterek “Bu ülkeler sadece pazar olarak değil, hastalıkların teşhis ve tedavisi ile bölgesel gelişmeler açısından da önemli. Hacettepe Üniversitesi’ni Kilit Stratejik Merkez’lerimiz arasına kattık. İlaç Ar- Ge’sinde Türkiye’deki bilim insanlarına çok güveniyoruz” dedi. Bu arada Pfizer’in Türkiye dışındaki birimlerinde 34 Türk yöneticinin de görev yaptığını anımsatalım. Her altı kişiden birinin ağrısı var Dinlediğimiz sunumlardan biri de ağrı ile ilgiliydi. Örneğin her 6 kişiden birinin kronik ve geçici ağrısı bulunduğunu öğrendik. Ancak kronik ağrı çekenlerin yüzde 50’sine henüz tam bir çözüm geliştirilebilmiş değil. Ağrı ilaçlarında ise daha çok ilaç geliştirme yapılıyor. Yeni ilacın payı sadece yüzde 2. Ağrı ile ilgili diğer bilgiler ise şöyle: İşgücünün yüzde 13’ü iki haftalık periyotta işe ağrı ile gidip geliyor. Çalışanların yüzde 51’i ağrı nedeniyle verimlerinin düştüğünü söylüyor. Migren ağrısı çekenlerin ise çoğu kadın. İlaçta Ar-Ge... Mevcut krizin 2001 ya da daha öncesinde yaşanmış olan krizlerden önemli bir farkı da Türkiye’nin siyasi gündemi ile ilgili. “İktisat”, bundan önce kriz dalgalarından farklı olarak mevcut kriz sürecinde Türkiye’nin güncel gündeminde hemen hemen hiç ana gündem maddesi olarak algılanmadı. Bu gerçekte, kuşkusuz iktidar partisinin becerikli manevraları olduğu kadar, muhalif siyasi örgütlerin ve kitlesel meslek kuruluşlarının da çalışanların sorun ve taleplerini daha etkin bir toplumsal muhalafet olarak yansıtamamalarının da payı var. Oysa 2008 sonrası Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca yaşamış olduğu krizlerin en şiddetlisi ve uzun dönemlisi olarak karşımızda duruyor. Kriz dalgaları, sadece ulusal ekonomide değil, uluslararası düzeydeki yansımalarıyla kapitalizmin bir sistem olarak sorgulandığı bir konjonktür yaratmış durumda. Krizin Türkiye ekonomisindeki seyri bahar aylarında göreceli bir toparlanmadan sonra, yaz sonuna doğru yeniden bir ikinci daralma tehlikesine işaret ediyor. Sanayi üretiminde temmuz ayından beri gözlenen ikinci daralma ve işsizlik oranında yaşanan yeni artışlar, krizin reel ekonomideki yansımalarının ne kadar kalıcı olduğunu bir kez daha belgeliyor. TÜİK’in geçen hafta temmuz-eylül ayları ortalamasını yansıtan “ağustos” verilerine göre işsizlik oranı yüzde 13.4 iken, tarım dışı işsizlik oranı yüzde 17’ye yükselmiş durumda. İşgücü piyasalarına ait son verilere göre, Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 927 bin kişi artarak 3 milyon 429 bin kişiye yükselmiştir. İşsizlik oranı ise 3.2 puanlık artış göstermiş; kentsel yerlerde işsizlik oranı 4.3 puanlık artışla yüzde 16.5, kırsal yerlerde ise 1.3 puanlık artışla yüzde 7.4 olmuştur. Bu dönemdeki işsizlerin yüzde 45’inin lise ve lise üstü eğitimli olduğu, yani göreceli olarak daha eğitimli işgücünde yaşanan işsizliğin, tamamın neredeyse yarısına ulaştığı anlaşılmaktadır. Bundan öte, işsizlerin yüzde 27.3’ünün bir yıl ve daha uzun süredir iş aramakta olduğu görülmektedir. Demek ki yaklaşık her dört işsizden birisi uzun süreli olarak işsiz konumdadır. TÜİK’in anket verilerine göre işsizlerin yüzde 24.3’ünü çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 25’ini işten çıkarılanlar, yüzde 8.7’sini de işyerini kapatan/iflas edenler oluşturmaktadır. Yani, krizin doğrudan etkileri nedenleriyle işini kaybetmiş olan işgücü, toplam işsizlerin yüzde 60’ına ulaşmaktadır. İşsizlik Türkiye’nin giderek “kronik”, yapısal bir sorunu haline dönüşmektedir. Bu yapısal döngünün ana nedenlerini ve çözüm yollarını gelecek haftaki yazımda ele almayı arzuluyorum. Bugün kamu çalışanları bir günlük uyarı grevindeler. Tüm kamu emekçilerine ve örgütlerine haklı davalarında başarılar dilekleriyle. Memura ek ödeme yok Altında ‘uçuş korkusu’Ekonomi Servisi - Altõn fiyatlarõn- daki yükseliş yatõrõmcõsõnõ ihya etme- ye devam ediyor. Dolardaki düşüş, uzun vadeli en- flasyon kaygõlarõ ve yeni rezerv para tartõşmalarõnõn etkisinde en güvenli ya- tõrõm aracõ haline gelen altõn, uzman- lara göre önümüzdeki dönem de yük- selişini sürdürecek. Uluslararasõ piyasalarda önceki gü- nü ons başõna 1169 dolar seviyesinde kapatan altõn dün de 1165 dolarõn üzerinde işlem görmeye devam etti. Yurt içinde çeyrek altõn son 1.5 ayda yüzde 15 artarak 93 liraya, Cumhuri- yet Altõnõ da son iki haftada 27 lira bir- den yükselerek 378 liraya fõrladõ. Uluslararasõ piyasalarda altõn fiyat- larõ spekülatif alõm satõmlara konu olurken tüketici piyasalarõnda tam ter- sine ciddi bir durgunluk göze çarpõyor. Kuyumcular, piyasada altõn takõ ve benzeri ürünlerin alõm satõmõnõn ya- vaşladõğõnõ belirtiyorlar. İstanbul Kuyumcular Odasõ Baş- kanõ Alaattin Kameroğlu da artõşõn kuyumculuk sektöründeki iyileşmeden dolayõ gerçekleşmediğini belirterek “Sektörün üretim yapabilmesi, is- tihdam yaratabilmesi için altının takı olarak satılması önemli. Aksi takdirde kuyumculuk sektörünün yaşaması mümkün değil. Temenni- miz odur ki altın fiyatları düşsün, in- sanlar takı alsın” diye konuştu. Yastık altında 5 bin ton altın İstanbul Altõn Rafinerisi (İAR) Baş- kanõ Özcan Halaç, Türkiye’de yastõk altõnda 5 bin ton altõn olduğunun tah- min edildiğini ve bunun değerinin 180 milyar dolara yaklaştõğõnõ belir- terek “180 milyar doların yastık al- tında olmayıp piyasada olduğunu düşünürsek bu binlerce yatırım, milyonlarca da istihdam anlamına gelir. Altının çıkarılması için gere- kirse Maliye teşvik etsin” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP’li milletvekillerinin bütçenin ko- misyondaki görüşmeleri sõrasõnda ver- diği önergelerle bazõ kamu kurumlarõ- nõn kullanõmõ için yedek ödeneklere 53.7 milyon TL’lik kaynak aktarõmõ ön- görüldü. Muhalefetin memur maaşla- rõnõn artõşõ ve bir defaya mahsus olmak üzere memurlara ek ödeme yapõlmasõna yönelik verdiği önergelerse reddedildi. Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek “Ka- yıt dışı kalma ve vergi kaçırmanın ce- zaları arttırılmalı” dedi. 2010 Yõlõ Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarõsõ, önceki gece geç saat- lerde TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu’nda kabul edildi. Tasarõ, komis- yon raporunun yazõlmasõnõn ardõndan, aralõk ayõnõn ilk günlerinde görüşülmek üzere genel kurula gönderilecek. GE Capital’den İslami bono Ekonomi Servisi - General Elect- ric’in finans iş birimi GE Capital, Ortadoğu, Asya ve Avrupa’daki yatõrõmcõlar için özel olarak hazõr- lanan ilk “Sukuk (İslami Bono)” ih- racõnõ gerçekleştirdiğini açõkladõ. Oldukça yüksek talep gördüğü be- lirtilen 500 milyon dolar değerindeki beş yõllõk “Sukuk” sayesinde GE Ca- pital’in, İslami bono ihraç eden ilk ABD kurumu konumuna geldiği bildirildi. Sukuk’tan elde edilecek satõş gelirlerininse genel kurumsal amaçlar için kullanõlacağõ belirtildi. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Borsada yükseliş kõsa sürdü Ekonomi Servisi - İçeride yaşanan siyas gerginliklerin etkisinde geçen hafta yüzde 8 değer kaybeden İMKB’deki yükseliş umudu kõsa sürdü. Önceki gün 1.26 artõşla 45 bin 801 puana yükselen İstanbul Borsasõ, dün 45 bin 514 seviyesinden kapandõ. Merkez Bankasõnõn yaptõğõ ‘toparlanma yavaş olacak’ şeklindeki açõklamalarõ da borsanõn değer kaybetmesinde etkili oldu. Merkez Bankasõnõn şimdilik faiz indirimlerine ara verebileceği beklentileri ve bunun yanõnda 2010’da kredilerin geri dönmesinde sorunlar yaşanabileceği endişeleri hisse senetlerne satõş getirdi. Öte yandan İMKB’de dün sabah teknik arõza nedeniyle işlemler geçici olarak durdu. Yaklaşõk 50 dakika süreyle kapatõlan hisse senetleri piyasasõ 10.55’te yeniden işleme açõldõ. KISA... KISA... Kerkük-Yumurtalık’tasevkıyatdurdu Kerkük-Yumurtalõk Petrol Boru Hattõndaki sev- kõyatõn 21 Kasõm Cumartesi günü saat 21.51 iti- barõyla durduğu bildirildi. Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanlõğõ yetkilileri, söz konusu kesintinin Irak tarafõndan yapõldõğõ ve hattõn ne zaman açõ- lacağõnõn şu anda belli olmadõğõnõ kaydetti. İş Yatırım Dubai’de şirket kuracak İş Yatõrõm Menkul Değerler A.Ş Yönetim Kuru- lu, Dubai’de yerleşik ‘Is Investment Gulf Ltd.’ unvanlõ bir şirket kurulmasõnõ kararlaştõrdõ. DEBA’ya alıcı çıkmadı Üretimini geçen ay durduran ve İş Bankasõ ta- rafõndan icra yolu ile satõşa çõkarõlan Deniz- li Basma ve Boya Sanayi AŞ’ye (DEBA) ikin- ci defa alõcõ çõkmadõ. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) İstihdam koşullarõnda kalõcõ iyi- leşme uzun zaman alacak. Merkez Bankasõ tarafõndan yõlda iki kez yayõmlanan “Finansal İstikrar Raporu’nun” ikinci sayõsõna göre kü- resel ekonomideki iyileşmenin mev- cut kamu desteklerine dayanmadan sürdürülebilirliği yönündeki endişe- ler önemini korumakta. Rapora göre önümüzdeki dönemde iktisadi faali- yetteki toparlanmanõn yavaş ve ka- demeli bir eğilim göstermesi bekle- niyor. Rapora göre, Türkiye ekono- misi, 2009’un ikinci çeyreğinde ver- gi teşviklerinin tüketim harcamalarõ- nõ artõrmasõ nedeniyle hõzlõ bir topar- lanma gösterdi. Tüketim talebinin ikinci çeyrekte sergilediği kayda de- ğer yükselişten sonra, yõlõn geri kalan bölümünde daha zayõf bir seyir izle- mesi bekleniyor. Talep belirsizliği ve düşük kapasite kullanõmõ yatõrõm har- camalarõnõ sõnõrlamaya devam edecek. Bu çerçevede, istihdam koşullarõnõn kalõcõ olarak iyileşmesi uzun zaman alacak. Cari açõğõn finansman yapõ- sõnõn kriz nedeniyle değişikliğe uğ- radõğõ gözlenmekte. Tahsili gecikmiş alacaklar artmaya devam etmekte olup, iktisadi faaliyetteki toparlan- manõn kademeli olacağõ göz önüne alõndõğõnda, bu artõşõn bir süre daha de- vam edebileceği düşünülmektedir. İşsizlik krizle hortladı Raporda, küresel krizle birlikte ekonomide yaşanan daralmanõn iş- sizliği arttõrdõğõ ve bu durumun ha- nehalkõnõn borç geri ödeme kapasi- tesini olumsuz etkilediği belirtilerek, “Her ne kadar iktisadi faaliyette ılımlı bir iyileşme bekleniyor olsa da, işsizlik oranlarının yüksek seyrini korumasına bağlı olarak hanehalkının borç geri ödemele- rinde bir süre daha sorunlar ya- şanması, ancak bu sorunların özel- likle konut kredileri için ABD ve Avrupa ortalamalarına kıyasla daha ılımlı seyretmesi beklen- mektedir” denildi. Merkez Banka- sõ raporun son bölümünde önümüz- deki dönemde, finansal istikrara yö- nelik en önemli risklerin, “İktisadi faaliyetteki toparlanmanın bekle- nenden yavaş olması ve buna bağ- lı olarak yüksek işsizlik oranları ile küresel finans piyasalarında ya- şanabilecek yeni şoklar” olarak sõraladõ. Raporun bu bölümünde alõ- nan parasal tedbirlerin orta vadede mali disiplin ve yapõsal düzenleme- lerle desteklenmesinin büyük önem taşõdõğõna da vurgu yapõldõ. Ekonomideki toparlanma beklenenden yavaş olacak. Hanehalkõnõn borç geri ödemelerinde bir süre daha sorunlar yaşanacak. İyileşme yavaş olacak Düşük kapasite kullanõmõ yatõrõm harcamalarõnõ sõnõrlamaya devam edecek. Enflasyon göstergeleri düşük seyrini koruyacak. Yatırımlar düşecek İstihdam koşullarõnõn kalõcõ olarak iyileşmesi uzun zaman alacak. Yüksek işsizlik nedeniyle piyasalarda yeni şoklar olabilir. İşsizlere umut yok KÂR AZALDI ÖDEME GÜCÜ ZAYIFLADI Finansal İstikrar Raporu’nda şu noktalara dikkat çekildi: Bütçe açõklarõnõn önümüzdeki dönemlerde mali sürdürülebilirlik kaygõlarõnõ artõrmasõnõn engellenmesi için kõsa vadedeki mali genişlemenin orta vadede telafi edilmesi gerekmektedir. Hanehalkõ yükümlülüklerinin faiz ve kur riskinin sõnõrlõ olmasõ, hanehalkõnõn ekonomik konjonktürdeki olumsuz gelişmelerden nispeten daha az etkilenmesini sağladõ. Firmalarõn satõş gelirlerinin düşmesine bağlõ olarak faaliyet kârlõlõğõ azaldõ ve ödeme güçleri zayõfladõ. Küresel krizde yurtiçi altõn fiyatlarõ yurtdõşõ kaynaklõ olarak yükseldi ve 2009’un ilk beş ayõnda altõn ithalatõ durdu, yükselen fiyatlardan yararlanmak amacõyla hanehalkõnõn altõn tasarruflarõnõn bir kõsmõnõ nakde dönüştürmesi nedeniyle altõn ihracõ büyük ölçüde arttõ. Durmuş Yılmaz’õn başõnda bulundu- ğu Merkez Bankasõ’nõn raporuna göre, önceki dönemlerde yurtdõşõndan sağla- dõğõ uzun vadeli kaynaklarla cari açõğõ finanse eden özel sektör, son dönemde net dõş borç geri ödeyicisi durumuna geçti. Raporda şöyle denildi: “Bankacılıkta tahsili gecikmiş ala- caklar artmaya devam etmekte olup, iktisadi faaliyetteki toparlan- manın kademeli olacağı göz önüne alındığında, bu artışın bir süre da- ha devam edebileceği düşünülmektedir. Reel sektörün finansal borçları, 2009 Ey- lül ayı itibarıyla 339.6 milyar lira olarak ger- çekleşti.” Merkez Bankasõ’nõn küresel krizin yurtiçi ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri- ni sõnõrlamak için üzerine düşeni yapmayõ sür- düreceği belirtilen raporda, alõnan parasal tedbirlerin orta vadede mali disiplin ve yapõ- sal düzenlemelerle desteklenmesinin büyük önem taşõdõğõ kaydedildi. Merkez Bankasõ’nõn Finansal İstikrar Raporu’na göre ekonomik toparlanma yavaş olacak, banka kârlarõ 2010’da düşecek Tünelinucundaõşõkyok ÖZEL SEKTÖR BORÇ ÖDEYİCİSİ OLDU Uluslararası pi- yasalarda zirve yapan altın fi- yatları yurtiçin- de de yeni re- korlara imza atı- yor ama kuyum- cularda alım sa- tım düştü. Fiyat- ların düşeceğini umanlar alım, yükselmesini bekleyenler sa- tım, yapmaktan çekiniyor. İlaçta sahteciliğin boyutları ürkütücü Posta kutunuza her gün gelen “Viagra satın alın” türü mesajları biliyorsunuzdur. Gerçekten ilaçta sahteciliğin boyutları ürkütücü. Üstelik gerçek ilacı sahtesinden ayırmak gözle mümkün değil gibi bir şey. Pfizer’in Ar-Ge merkezindeki sonumlardan biri de sahte ilaçlar üzerineydi. Gelin edindiğimiz bilgileri özetle aktaralım: 2008 yılında 42 ülkede 11.1 milyon sahte ilaca el konuldu. 2007 yılına kıyasla yüzde 29 arttı. Kimi zaman ölümle bile sonuçlanabiliyor. En çok sahtesi yapılan ilaç elbette Viagra! Viagra, Pfizer’in da en çok satan ürünlerinden. 2008’de yaklaşık 11 milyon sahte Pfizer tablet ele geçmiş, bunların yüzde 61’i Viagra’ymış. Türkiye’de ise 10 bin sahte Pfizer ilacı ele geçmiş, bunların neredeyse hepsi Viagra çıkmış. Pfizer Global Güvenlik Kıdemli Müdürü Steve Allen, en çok sahte ilaç üretiminin Hindistan ve Çin’de olduğunu söylüyor. İnternet üzerinden sahte ilaç satışı ise hayli yaygın. Allen “Özellikle gençler utandıkları için internetten Viagra satın alıyorlar” diyor. Bu arada gösterdikleri resimlerdeki görüntüler gerçekten iğrenç. Biri Çin’den diğeri ise Macaristan’daki bir atölyeden... Kullanılan maddeler, araç-gereçler hepsi de pislik içinde... Pfizer’in Sandwich’deki Ar-Ge Mer- kezi, Avrupa’daki merkezlerin en bü- yüğü. 3 bini aşkın çalışan bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear