28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Osmanlı’ya özenti duygusu veren çalışma ofisi. Gazetecilerden biri Milliyet’ten Derya Sazak. Bir süredir AKP borazanı TRT’de pazar söyleşileri yapıyor. Diğeri AKP doğrultusunda düşünceleri savunan -RTE’den çok İngiltere’de okul arkadaşlığı yaptığı Çankaya’daki AKP’liye, yakın olan bir yazar. Fehmi Koru (Taha Kıvanç). Diğer tarafta bilimsel yeteneklerini RTE’yi rahatsız etmeden soruya dönüştüren iki profesör. Sazak’ın gazeteciye, gazeteciliğe benzer soruları dışında katılımcıların RTE’ye toplantı boyunca dilediğini söyleme, istediği gibi sağı solu karalama olanağı sağladıklarını söylersek… programı izlememiş olanlar kuşkusuz çanak sorularla Başbakan’ı rahatlatmış olduklarına hükmedecekler ve de… yanılmamış olacaklardır. Katılımcıların çanak sorular dışına çıkmamaları RTE patentli kimi gerçekleri öğrenmemize vesile oldu. Örneğin RTE’ye göre, Türkiye’ye gelmesi (ya da gelmemesi) günlerce tartışılan Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir, Darfur’da yüz binlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın evsiz barksız kalmasıyla suçlanamaz. Zira El Beşir “Bir Müslümandır ve soykırım suçu işlemez!” Bu mantıkla yola çıkarsak her kim Müslüman ise yalan söylemez. Rüşvet almaz, yolsuzluk ve zina yapmaz, cinayet işlemez (mi?) diyeceğiz. Müslüman RTE, Müslüman dünyasının hamisi! Mısırlı Nasır’dan sonra son Ortadoğu lideri! Müslüman Beşir’i soykırımdan aklayan RTE’yi; kuzuların sessizliğiyle dinleyen dört katılımcı, -dincilikten laikliğe dönen- bir yazar kadar yürekli olamadılar. Ahmet Hakan dün yazdığı “Müslüman hem de nasıl soykırım yapar” başlıklı yazısında… Suriye’nin Hama kentinin tanklarla yerle bir edildiğini… Halepçe’de binlerce insanın üstüne kimyasal gaz püskürtülmesini… örnek olarak gösterdi ve: “…Bunları yapan adamlar da Müslüman idi…” dedi. RTE ile söyleşen dört kişi tarihsel bu gerçekleri bilmezler mi? Bilirler ama… beyefendiyi rahatsız etmemek için söylemez, sormazlar! Ama Başbakan; soykırımla Gazze’deki dramı kıyaslayarak Sudanlı El Beşir’i savunurken Batılı hukuk adamlarının, soykırım sanığı Beşir’in görüldüğü yerde tutuklanması kararını veren Milletlerarası Ceza Mahkemesi üyelerinin hayretten dudaklarının uçuklamasına neden olacak bir açıklama yapar… TRT’deki dörtlünün mantığa sığmayan açıklamalarıyla RTE’ye ilgili sorular yöneltmek akıllarının ucundan bile geçmez. İçeride ne derse baş sallayanlar dış konularda da vazgeçilmez olduğuna inandıkları (üstelik aykırı sorularla bir daha yan yana gelme şansını yitirecekleri) liderin irdelemelerine akılları yatmasa da karşı çıkamazlar. Saçma da olsa, mantığa, olaylara yatkın olmasa da ne söylese sineye çektiler. Sudan’da soykırım yapılmadığının kanıtı var mı elinde RTE’nin? Var! “Ben Başbakan olarak Darfur’a gittim. Orada ifade edildiği gibi soykırım tespiti yapamadık” dediğine göre kanıt da kendisi! Darfur’da El Beşir’in soykırım yaptığına Avrupa Birliği, ABD… Milletlerarası Ceza Mahkemesi… Batı dünyası inanıyor ve lakin RTE, iki günlük Sudan gezisinde Darfur’a uğruyor ve bir de bakıyor ki… Batılılar yalan yere bir Müslüman olduğu için El Beşir’i suçluyorlar! Eee, amaç haksızlığa karşı savaşan bir başbakan havasında İslam dünyasında liderliğe soyunmak! Ne çare tuttuğu yol ne içeride ne de dışarıda yutuluyor. -Şimdilik- Batı’yla ipleri koparmadan Sudan’la, İran’la, Suriye ile derin ilişkiler kurmak… nereye kadar? Aralıkta ayağına gideceği Barack Obama’ya da Kasımpaşalı Müslümanlık taslasa ya! SAYFA 10 KASIM 2009 SALICUMHURİYET 16 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Kasım Oslo K 1 Helsinki B 4 Stockholm K 4 Londra B 8 AmsterdamY 9 Brüksel Y 7 Paris B 9 Bonn Y 8 Münih Y 13 Berlin Y 10 Budapeşte Y 12 Madrid Y 20 Viyana Y 10 Belgrad Y 15 Sofya Y 15 Roma B 15 Atina B 23 Zürih Y 8 Moskova K 3 Aşkabat B 17 Taşkent B 13 Bakû PB 15 Bişkek B 4 Tiflis B 14 Kahire B 24 Şam B 23 İstanbul B 22 Edirne Y 20 Kocaeli B 25 Çanakkale Y 21 İzmir Y 25 Manisa B 22 Denizli B 20 Zonguldak B 21 Sinop PB 20 Samsun B 22 Trabzon B 19 Giresun B 19 Ankara B 20 Eskişehir PB 18 Konya PB 19 Sıvas B 18 Antalya B 25 Adana PB 26 Mersin PB 25 Diyarbakır PB 20 Şanlıurfa B 23 Mardin PB 20 Siirt PB 21 Hakkâri PB 13 Van PB 14 Kars B 14 1923 Devrimi, 1789 Fransız Devrimi’nden esinlenen “Aydınlanma ateşi”nin yakıldığı tarihtir. 1923’ten 1938’e uzanan süreç, topu topu 15 yıldır... Bugün Aydınlanmanın lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü. Ata’mızın ölümünden sonraki 71 yıllık süreçte ne demokrasiyi ne özgürlükleri içimize sindirdik, ne de insan haklarını. Tarih bilincinden yoksun olanlar, bugün televizyon ekranlarında Atatürk’ü en ağır dille karalıyor; İstiklal Mahkemeleri’ni gündeme getirip laik Cumhuriyete ve Aydınlanma Devrimi’ne saldırıyor. İstiklal Mahkemeleri 1920’de kuruldu... Kurtuluş Savaşı koşullarında kurulan olağanüstü mahkemeleri 2009 yılında gündeme getirip tartışanlara soruyorum: “1920 koşullarının ne olduğunu biliyor musunuz?” Yunan orduları 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmiş, sosyalist gazeteci Hasan Tahsin, ilk kurşunu attıktan sonra şehit düşmüştü. 1916’da Rus orduları doğuyu kırıp geçirmişti... Rus ordusu doğuya girince, Ermeniler ayaklanmış ve onlara katılmıştı. Amaç Anadolu’yu bölüp parçalamaktı... Ben bunlara Kurtuluş Savaşı’nı ve Atatürk’ü anlayabilmeleri için İngiliz tarihçi Andrew Mango’nun kitaplarını okumalarını salık veririm. Ankara, 23 Nisan 1920’de “Hıyaneti Vataniye” Yasası’nı çıkarmak zorunda kaldı. İşte İstiklal Mahkemeleri bu koşullarda kuruldu ve 1927 yılına değin sürdü. Kimi din bezirgânları, dönek tayfa, hâlâ İstiklal Mahkemeleri’ni ısıtıp ısıtıp toplumun önüne sürüyor, yalan yanlış bilgilerle gençlerimizin kafasını karıştırıyor. 12 Eylül’ün ve 28 Şubat’ın paşalarıyla hesaplaşmaktan çekinenler, 1920’lerle hesaplaşmak istiyorlar... On yıl önceye dek asker ve sivil yargıçlardan oluşan mahkemelerin düşünce suçlularına en ağır cezaları verdiğini ne çabuk unuttuk! Saygın bir bilim insanı olan İsmail Beşikçi’nin düşüncelerinden ve kitaplarından ötürü yıllarca hapis yattığını, sanırım gençlerimiz bilmiyor. Beşikçi bir Türk’tü ve Kürtlerin haklarını savunduğu için zindanlarda çürüdü! Gencecik insanlarımız, duvarlara orak-çekiç çizdiği için, Lenin’in, Marx’ın kitaplarını okuduğu için, delikanlılık dönemlerini hapislikte geçirdi. Ya polise taş attıkları için 15-20 yıl ağır hapisle yargılanan Kürt kökenli çocuklarımız? Demokrasi öyle kolay bir iş değildir; sık sık değindiğim gibi, gökten zembille halkın önüne inmez. Şöyle bir bakın Yunanistan’ın, Almanya’nın, İtalya’nın, İspanya’nın, Portekiz’in yakın tarihine, yeter! Kimisi bilim insanı olmuş, kimisi gazeteci... Ağızlarında aynı şarkı: “Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüklerin gelişmemesinin en büyük nedeni laiklik ve askerdir!” Yahu, demokrasi laiklik temeli üzerinde gelişir, laik olmayan bir ülkede demokrasi falan olmaz! Siz kimi kandırıyorsunuz? Dünyada bunun tek örneği var mı? Cuntalara, darbelere karşı çıkmak başka bir şey, orduyu düşman gibi görmek başka bir şey! Bazı aklıevveller, Apo’ya paşa rütbesi verip Bodrum’a göndermekle yetinmeyip işi daha da ileriye götürüyor: “Türk ordusunu lağvedelim, yeni bir ordu kuralım!” Biz geçmişte ne hızlı solcular gördük, şimdi ise liberal demokratlar görüyoruz! 60’lı yılların sonunda Ankara Kızılay’da benzin dökerek kendini yakmaya kalkışan, “Devrim ordusu hazır” diyen hızlı solcu Muzaffer Köklü, 12 Mart’tan sonra Ecvet Güresin’in Yeni Gazete’sinde “Ben bir polis ajanıydım” başlıklı dizi yazısı hazırlayınca, çoğu arkadaşımız şaşırıp kalmıştı. Gazi Mustafa Kemal, Türkiye’yi aydınlığa kavuşturacak pencereyi açtı 1923’te... 1950’de başlayan çoğulcu demokrasimizde gerici, sağcı, dinci, faşist sivil iktidarlar Türkiye’yi geriye götürdü; 12 Mart’lar ve 12 Eylül’ler bu ivmeye destek verdi... Bugün gelinen noktayı anlatmaya gerek yok! Yaşıyoruz, yaşıyorsunuz! hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 71 Yıl Sonra... Ülkemizin batı ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın batısı ( Edirne, Kırkla- reli, Tekirdağ, Çanak- kale ) ile Kıyı Ege (İz- mir, Aydın, Muğla) sa- ğanak ve gökgürül- tülü sağanak diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Kara- deniz’de rüzgâr: Doğu ve Güneydoğu, sa- bah doğusu kuzey- batı, gece güneybatı- dan 2 ila 4, batısı ile öğleden sonra Orta Karadeniz 3 ila 5 kuv- vetinde esecek. İktidara dokunan yanıyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlõğõ, yasadõşõ telefon dinleme iddialarõnõ araştõrmak üzere dinlemenin merkezi olan Tele- komünikasyon İletişim Başkanlõğõ’nda (TİB) arama kararõ veren Sincan 1. Ağõr Ceza Mahke- mesi Başkanõ Osman Kaçmaz ile cumhuriyet mitinglerine katõlmakla “suçlanan” ve yasadõşõ dinlemeye ilişkin suç duyurusunda bulunan YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun meslekten ihracõnõ istedi. Kaçmaz ile Eminağaoğlu’nun ihraç edilip edil- meyeceğine Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Ku- rulu (HSYK) karar verecek. Kaçmaz’õn avukatõ Baykal Doğan, yasadõşõ telefon dinlemeleriyle müvekkilinin suçlandõğõnõ belirterek “İhraç is- teminin TİB baskınından sonra gelmesi ma- nidar. Biz raporun iptali istemiyle dava aça- cağız” dedi. Adalet Bakanlõğõ Teftiş Kurulu, Kaçmaz ve Eminağaoğlu hakkõnda sürdürdüğü soruştur- mayõ tamamladõ. Bakanlõğõn düzenlediği ra- porda, Kaçmaz hakkõnda bir kez meslekten ih- raç, iki kez yer değiştirme, 4 kez de adli soruş- turma isteminde bulunuldu. Eminağaoğlu için de hukuksal konulara ilişkin açõklamada bu- lunmak, kendisi ve diğer bazõ soruşturmalarla ilgili gizliliği ihlal, Yargõtay ek binasõnda dü- zenlediği basõn toplantõsõ nedeniyle 1 “Mes- lekten ihraç” ve 2 “Yer değiştirme” cezasõ istendi. Bakanlõk ayrõca aynõ gerekçelerle 3 ayrõ adli soruşturma yapõlmasõnõ da talep etti. Rapor HSYK’yi bağlamıyor Kaçmaz ve Eminağaoğlu’nun ihracõ istemli rapor, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin ve Müs- teşar Ahmet Kahraman tarafõndan da onaylan- dõ. Kaçmaz ve Eminağaoğlu ile ilgili kararõ ve- recek olan HSYK’ye gönderilen raporun HSYK açõsõndan bağlayõcõlõğõ bulunmuyor. Kurul, Kaçmaz ve Eminağaoğlu’nun ihracõna karar ve- rebileceği gibi hiçbir yaptõrõmda da bulunmaya- bilir. Rapor adli kovuşturma yönünden Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na da gönderildi. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Kaçmaz, verdiği kararlarla AKP iktidarõnõ en çok rahatsõz eden yargõçlar arasõnda yer aldõ. Kaçmaz, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül hak- kõnda “Kayıp Trilyon” davasõnda “şüpheli” sõfatõnõ kullanmõş ve yargõlanmasõ gerektiğine karar vermişti. Kaçmaz, Başbakan Tayyip Er- doğan’õn Abdullah Öcalan’dan iki kez “Sa- yın” ve şehitlerden de “kelle” diye söz etmesi nedeniyle yapõlan suç duyurularõna ilişkin veri- len takipsizlik kararõnõ da kaldõrmõştõ. Kaçmaz, en son Eminağaoğlu’nun telefonlarõnõn dinlenip dinlenmediği konusunda TİB’in tüm dinleme kayõtlarõnõn kontrol edilmesi kararõna imza at- mõştõ. Kaçmaz’õn avukatõ Doğan, ihraç istemi- nin Ergenekon soruşturmasõyla ilgisi olmadõğõnõ belirterek, “Yapılan telefon dinlemelerindeki çıkarımlarla ilgili bir soruşturma. Bu dinle- meler de zaten usulsüz. İhraç istemli rapo- run iptali istemiyle dava açmayı düşünüyo- rum” değerlendirmesini yaptõ. Cumhuriyet’e destek vermek Eminağaoğlu’nun Ergenekon soruşturmasõna ilişkin usulsüzlüklerle ilgili yaptõğõ açõklamalarõ da dosyaya konuldu. Eminağaoğlu’nun meslek- ten ihracõna gerekçe yapõlan suçlamalar şöyle: “Sabih Kanadoğlu’nun evinin aranmasının ardından yaptığı açıklama, Cumhuriyet ga- zetesine destek vermek, Cumhuriyet miting- lerine katılmak, Adalet Bakanı ve müsteşarı hakkında açıklamalarda bulunmak.” Adalet Bakanlõğõ, Sincan Mahkemesi Başkanõ Kaçmaz ve YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu’nun ihracõnõ istedi Adalet Bakanlığı, Sincan hâkimi Osman Kaçmaz ile YARSAV Başkanı Ömer Fa- ruk Eminağaoğlu’nun “meslekten ihra- cı”nı isterken, Bakan Sadullah Ergin de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, YARSAV ile Hâkimler ve Savcılar Yük- sek Kurulu’na (HSYK) yönelik “tasfiye” planının işaretlerini verdi. Ergin, hâkim ve savcıların meslek kuruluşu olarak, “Türkiye Hâkimler ve Savcılar Birliği”nin kurulmasının amaçlandığını bildirdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Kaçmaz ile ilgili işlemin yeni bir durum olmadığını, 2008 yılında başlayan soruş- turmanın söz konusu olduğunu belirterek, “Teftiş Kurulu ve Ceza İşleri Genel Mü- dürlüğümüz kendi işlemlerini bitirip ilgili başsavcılığa göndermiş. Bundan sonra sü- reç bağımsız yargıda işleyecek. Hep bera- ber takip edeceğiz” diye konuştu. Tasfiyenin işareti YARSAV Başkanı Eminağa- oğlu, hakkındaki ihraç iste- minin, Adalet Bakanlığı’nın yargıya yönelik baskısının farklı bir boyutu olduğuna işaret ederek, “Yargıtay Ka- nunu’na göre Yargıtay baş- savcı yardımcılarının tüm özlük hakları HSYK tarafın- dan yerine getirilir. Ben Yargıtay savcısıyım. Adalet Bakanlığı’nın hakkımda so- ruşturma açma yetkisi yok- tur. Bu yetki HSYK’ye ait- tir” dedi. Bakanlığın kendisi hakkında ihraç isteyerek, Yargıtay’a, HSYK’ye ve hu- kuka saldırdığını anlatan Eminağaoğlu, şunları söyle- di: “Hukuka aykırı telefon dinlemeden müfettişler hak- kında suç duyurusunda bu- lundum. Bakan izin vermedi, dava halen Danıştay’da sü- rüyor. TİB hakkında suç du- yurusunda bulundum ve Yargıtay telefonlarının din- lendiği tespit edildi. Suçüstü yakalanınca beni ve mahke- me başkanını ihraç etmek is- tediler. Askeri darbe dönem- lerinde bile yargıya bu kadar darbe vurulmadı. Bakanlığın siyasi beklentilerine uygun davranmayanlara her şeyin yapılacağı mesajı veriliyor.” ‘YARGIYA YÖNELİK BASKININ FARKLI BİR BOYUTU’ TİB YETKİLİSİNE SUÇ DUYURUSU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı doğrultu- sunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlı- ğı’nda (TİB) inceleme yapan Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi Hayri Keskin, ince- leme sırasında “fiili engellemede bulunduğu” iddiasıyla TİB görevlisi bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Alınan bilgiye göre, Keskin ve beraberindeki bilirkişilerce geçen hafta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) TİB’de “HTS” kayıtları incelenerek, bunlara ilişkin mahkeme kayıtlarının olup ol- madığı araştırılmak istendiği sırada, TİB’de Hukuk Daire Başkanı olarak görev yapan Mustafa Akar’ın “fiili engellemede bulundu- ğu” öne sürüldü. Olaya ilişkin olarak Keskin tarafından hazırlanan suç duyurusu dilekçesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunuldu. Baykal: Bu tam bir savaş Kaçmaz ve Eminağaoğlu hakkındaki ihraç istemine muhalefetten sert tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan hâkimi Osman Kaçmaz ve YARSAV Genel Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkõn- daki ihraç istemine muhalefet sert tepki gös- terdi. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, ih- raç istemini, “Tam bir savaş, sindirme” ola- rak nitelendirdi. Baykal, ihraç istemine ilişkin bir soru üzerine “Bu tam bir savaş. Bunun huku- ki geçerliliği nedir? Bu bir sindirme. Tür- kiye’de yargı çok ciddi bir konu, bir ke- re daha bu ortaya çıkıyor. Demokrasi ba- kımından da en önemli konu, bugün yar- gının içinde bulunduğu bu konumdur” açõklamasõnõ yaptõ. Kõlõçdaroğlu ise kararõ duyduğunda, önce kulaklarõna inanamadõğõnõ belirterek Adalet Bakanlõğõ’nõn bir yargõç hakkõnda böylesine karar almasõnõn “21. yüzyıl Türkiyesi’ne yakışmadığını” söyledi. “Türkiye adım adım örtülü faşizme doğ- ru gidiyor” diyen Kõlõçdaroğlu, şunlarõ kay- detti. “Siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen ka- rarlar alındı diye yargıca baskı kurmak, yargıcın düşüncelerini baskılamak, onun sağlıklı karar almasını engellemek doğru bir uygulama değildir.” ‘Yargıya açıktan müdahale’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “ıs- lak imzalı” belgeyle ilgili olarak Adli Tõp ra- porunun dikkate alõnmasõna ilişkin sözlerine de CHP’den tepki geldi. Erdoğan’õn sözleri- ni “açıktan yargıya müdahale” olarak nite- lendiren Baykal, “Yargı hangi teknik bilgi- ye ihtiyaç duyacağını kendisi takdir eder ve o doğrultuda gerekli kararları alır” dedi. Er- doğan’õn “Islak imza meselesi bana göre bü- yük önem arz ediyor. Kilidi o açacak” söz- lerine dikkat çeken Baykal, “Kilidi bu aça- cak ama kilidi açacak anahtarı bir türlü kimseye göstermeyeceğiz. ‘Bizim elimizde’ diyeceğiz. Bu kadar önemli, tartışmalı bir konuyu muğlak bırakacaksın” dedi. ‘Göndermekten niçin korkuyorlar?’ CHP Grup Başkanvekili Kõlõçdaroğlu da ko- nuya ilişkin bir soru üzerine, “Sayın Başba- kan hangi gerekçeyle, hangi bilgisiyle, han- gi bilgi birikimiyle Adli Tıp raporunun ye- terli olduğunu, askeri savcılığın da buna uy- ması gerektiğini söyleyebiliyor? Islak imzayı askeri savcıya göndermekten niçin korku- yorlar? O zaman akla şu geliyor, demek ki bu belge düzmece... Birtakım insanları bul- dular, ‘Siz bu imza Dursun Çiçek’e aittir di- ye karar verin, biz bu kararõ esas alõp bu işi gö- türeceğiz’ diyecekler” yanõtõnõ verdi. ? Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki Torgem Tersa- nesi YET Denizcilik taşeron şirketinde çalõşan 25 işçinin 4 aylõk alacaklarõ için görüşmeye gi- den DİSK’e bağlõ Limter-İş Sendikasõ Genel Başkanõ Cem Dinç, tersane sahibi Kenan Tor- lak ve korumalarõnõn saldõrõsõna uğradõ. ? Kartal’da yoldan çõkan araç, bir fabrikada çalõ- şan işçilerin soyunma odasõ olarak kullandõk- larõ kulübeye girdi. Kazada Ali Seven ve Musa Duruş yaşamõnõ yitirdi, 4 kişi yanralandõ. ? Bir bankanõn Kadõköy şubesine gelen bir kişi, elindeki “Paralarõ çantaya doldur, yoksa patla- tõrõm” yazõlõ kâğõdõ veznedeki görevliye vere- rek soymak istedi. Görevlinin paralarõ çantaya koyduğu sõrada, paniğe kapõlan soyguncu çan- tayõ almadan kaçtõ. Eşkâli belirlenen soygun- cunun yakalanmasõ için çalõşma başlatõldõ. ? On Numara oyununun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar “1, 2, 4, 10, 12, 15, 33, 35, 36, 37, 40, 45, 46, 49, 52, 54, 68, 69, 74, 76, 78 ve 80” olarak belirlenirken 10 bilen çõkma- yõnca, 196 bin 662 lira 75 Kr haftaya devretti. K I S A . . . K I S A . . .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear