28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 EKİM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Açılımın İçeriği Kandil’den Geldi Aylardır içinde nelerin olacağını öğrenemeden tartıştığımız “Açılım” projesi, 34 PKK’linin, önceki gün anavatanları Türkiye’ye dönmek amacıyla Habur’a gelişleri ile yeni ve önemli bir aşamaya ulaştı. 5’i terörist çetesinin Kandil’deki üssünden, gerisi Mahmur kampından seçilerek görevlendirildikleri bilinen bu ilk VIP grubu, DTP’nin tanımlamasına göre Öcalan’ın çağrısına uyularak “barış elçileri” olarak mı gönderilmiştir? Yoksa, İçişleri Bakanı Atalay’ın söylediği gibi, gelenler, hükümetin “Açılım” planının bir parçası olarak, ülkeye dönmesi beklenilen 150 Kürt kökenli yurttaşın ilk öncüleri midir? Başbakan dün partisinin grup toplantısında, bu gelişi “güzel şeyler” olarak değerlendirken 29’u ilk sorgularından sonra serbest bırakılan, 5’inin örgüt üyeliği suçlaması ile tutuklanması istenilen bu 34 kişinin “İmralı’dan yönetildikleri”ni kabul etmeye yanaşmadı. Tam aksi görüşü savunmayı yeğleyerek, İmralı ile gelenler arasındaki ilişkinin bazı medya gruplarınca ortaya atıldığını da söyledi. Oysa, “Açılım” planının bir ucunun terörist başının elinde olduğunu gösteren bu iddianın kaynağı, Erdoğan’ın dediği gibi, “bazı medya grupları” değildir. Habur’a özel görevle gönderilmiş olan yetkili dört cumhuriyet savcısına kendilerinin Barış Elçileri olarak gönderildiklerini söyleyenler tarafından verilen ve birbirleri ile örtüşen ifadelerde de tekrarlanan anlatımlardır. Kendilerini Barış Elçisi olarak tanıtanlar, üstlendikleri misyona öylesine inanmış olmalılar ki, savcıların kendilerine yardım amacı ile hatırlattıkları “pişmanlık hükümleri”nden yararlanmayı düşünmediklerini sergileyen bir tutum izlemişlerdir. Kime inanacağız? Bu iki çelişkili anlatım, ister istemez Hoca’nın “Bana mı, yoksa ahırdan gelen sese mi inanacaksın?” öyküsünü çağrıştırdığı için, ister istemez şeytanın avukatlığına soyunmak zorunda kalanlar şu sorunun yanıtını aramak durumunda kalmıştır: “Mahmur ve Kandil’de konuşlanmış olanlar adına, kendilerine bir de Barış Elçileri payesi verilen bu öncü grubun oluşturulma şekli, altlarındaki birbirlerinden pahalı cipler, terör örgütü flamaları ve Öcalan posterleri ile özenle planlanmış uğurlanma ve karşılanma hazırlıklarının arkasında yoksa ABD Başkanı Obama ve kurmaylarının katkıları mı bulunuyor?” Bu 34 kişi, ellerine verilmiş olan ve Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak, TBMM Başkanı’na, Başbakan’a verileceğini söyledikleri mektuplar getirmişlerdir. PKK’nin haber ajansının açıklamasına göre, o mektuplardaki 9 maddede, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değiştirilmesi, ulusal bütünlüğünün etnik bir yapıya dönüştürülmesinin çatı olarak alındığı öneriler ve koşullar yer almaktadır. Artık CHP’ye ihtiyacı yok 19 Ekim 2009 tarihi, bu 34 kişinin geliş şekli, getirdikleri koşullu görüşme önerisinin yanı sıra, Habur sınır kapısında başta İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT’in ileri gelen elemanlarının gözleri önünde önem taşıyan yeni sürecin başlatıldığı gün olarak tarihe geçmiştir. Önceki günden itibaren, Başbakan’ın aylardan beri ağzında dolaştırıp, ayrıntılarına bir türlü yer vermediği o “açılım” planında ucu, gelenlerin beraberlerinde taşıdığı o mektuplarda yazılan taleplerle görünmüştür. MHP’nin desteğini çoktan gözden çıkartmış olan Başbakan’ın, dünkü grup konuşmasında kullandığı söylem, kamuoyunun bilgisine sindire sindire sunulan hazırlıkların, önceki güne kadar CHP Genel Başkanı’nı da yanına almak için sürdürdüğü ısrarları da bırakarak, tamamlanmaya çalışılacağının şifrelerini içeriyor. Bu konuşmaya da bakarak, Erdoğan’ın ABD Başkanı ile 29 Ekim’de Washington’da gerçekleşeceği anlaşılan görüşmesine, önceden aldığı ev ödevlerini tamamlamaya kararlı olarak gideceğini söyleyebilir miyiz? obirgit@e-kolay.net; Faks: 0 216 302 82 08 90’lõ yõllarda yatõrõmlarõyla zirveye ulaşan Uzanlar’õn sonunu, aleyhlerine açõlan davalar getirdi Yükselişten dibe vuruşa MİYASE İLKNUR Uzan ailesi 1990’lõ yõllarda gerek özel gerek kamuya ait olsun sa- tõlan her şirkete alõcõ çõkõyordu. Ancak Uzanlar’õn asõl ilgi odağõ özelleştirme kapsamõndaki şirketlerdi. Demirel hü- kümeti döneminde özelleştirme iha- lelerinin gedikli müşterileri olan Uzan- lar, Trabzon , Gaziantep, Urfa, Bartõn Çimento fabrikalarõna milyonlarca dolar ödeyerek satõn aldõlar. Asõl çõ- kõşlarõnõ ise Koç ve Sabancõ Hol- ding’in de alõcõ olduğu Çukurova ve Kepez Elektrik’in hisselerini satõn alarak gerçekleştirdiler. Çukurova Elektrik’in (ÇEAŞ) devlete ait yüzde 11.25’ini, Kepez Elektrik’in ise 25.39’unu satõn alan Uzan Grubu, yõllõk net kârõ 500 milyar olan şirketin yönetimini ele geçirmek için hareke- te geçti. Para karşõlõğõ hisselerin ve- kâletini toplamaya başladõlar. Bu ara- da Uzanlar, küçük hisseleri toplayarak hissedarlõk oranlarõnõ yüzde 11’den yüzde 60’lara çõkardõlar. Hisselerin ve- kâletlerini toplarken “ÇEAŞ, KİT gibi yönetiliyor, şirketleri daha iyi yönetip, ortaklara daha çok kazan- dıracağız” sözü verildi. Ancak yöne- tim Uzan ailesine geçtikten sonra his- sedarlarõn beklentileri gerçekleşmedi. Uzan grubu ile Sabancõ grubu karşõ karşõya geldi. Kavga Sabancõlar’õn ÇEAŞ’taki hisselerini Akbank kana- lõ ile Adabank’a satmasõ ile bitti. Tür- kiye’de demir çelik sektörünün ilk özel kuruluşu olan Metaş’taki kamu hisse- leri de bu yõlõn nisan ayõnda 57 milyon 900 dolara Uzanlar’a ait Rumeli Çe- lik’e geçer. Her satışa alıcı oldular Özelleştirmeden aldõğõ bir diğer şir- ket de Türk Otomotiv Endüstrisi (TOE) olmuştur. Sadece arazisine 500 milyar lira değer biçilen TOE, 242 mil- yar liraya satõn alan Uzan ailesi Baş- bakan Demirel’in sözüne karşõn 450 işçinin iş akdini feshetti. Borçlarõ ne- deniyle icralõk olan Türkiye’nin en bü- yük alüminyum üreticisi şirketlerinden Nasaş’õ açõk arttõrma da 1 trilyon 1 mil- yar liraya Uzanlar’a ait İmar Bankasõ satõn aldõ. Şirketlerinin sayõsõnõ 128’e çõkartan ve Türkiye’nin en büyük gruplarõ arasõna sokan Cem Uzan, en büyük tutkularõndan biri olan futbol alanõna da el atmakta gecikmedi. 1992 yõlõnda Emin Cankurtaran’dan İs- tanbulspor’u satõn alan Uzan, takõmõ bi- rinci lige çõkarmak için büyük paralar harcadõ. Ancak asõl amacõ olan Gala- tasaray Kulüp Başkanlõğõ’nõ elde etmek bir yana kulüp üyeliğinden de çõkarõl- dõ. 1993 yõlõnda Uzan grubu, PTT’nin mobil ihalesine girmeden ihaleyi ka- zanan firmalarla ortak şirket kurarak santrallarõn yapõm ve işletmesini üst- lendi. İhaleyi kazanan konsorsiyum- daki şirketler santral yapmak ve iş- letmek amacõyla kurduklarõ şirkete Uzanlar’õn Rumeli Holding’ini ortak aldõlar. 10 milyar lira sermayeli “Tel- sim” şirketinin yüzde 49 ile en büyük hissedarõ Rumeli Holding oldu. Bir yõl sonra Uzanlar, çoğunluk hissesini ele geçirdiler. 1993 yõlõnda iktidarda olan DYP-SHP koalisyon hükümetinde bankalardan sorumlu Devlet Bakanõ Tansu Çiller, yolsuzluklardan so- rumlu Devlet Bakanõ Orhan Kilerci- oğlu’na gönderdiği raporda İmar Ban- kasõ’ndaki usulsüzlüklere dikkat çe- kiyordu. 20 Ocak 1992 tarihli Banka- lar Yeminli Murakõplarõ’nca hazõrla- nan raporda banka kredilerinin nere- deyse tamamõna yakõnõnõn düşük faizle grup şirketlerine verildiği, banka yö- netimindeki üç kişiye usulsüz kredi açõldõğõ, bilançoda sahtecilik yapõldõ- ğõ, ailenin banka mallarõnõ üzerine geçirdiği, Adabank’ta da benzer şekilde Uzan ailesine teminatsõz krediler ve- rildiği iddialarõna yer veriliyordu. Yi- ne aynõ yõl, aile Süper Oto Şirketi’nin yurtdõşõndan ithal ettiği SEAT oto- mobilleri için 25 milyar lira vergi ka- çõrmakla suçlandõ. Ancak tüm suçla- malara karşõn hükümet Uzan ailesi üze- rine gitmedi ya da gidemedi. 1992 yılında İmar Bankası tarafından Kıbrıs’ta İmar Off-Sho- re Bankası kuruluşu ile yurtdışında da bankacılık faaliyetine başlandı. Aynı dönemlerde İmar Bankası’nın batmakta olduğu söylentileri yayılır. Basında çıkan manşetler de bu söylentiyi destekleyince mudiler bankanın şubeleri önünde uzun kuyruk- lar oluştururlar. Uzanlar’a göre bu söylentinin kaynağı Özal ai- lesidir. Kemal Uzan, aralarında UBS Bank’ın bulunduğu İsviç- re bankalarından kısa vadeli borçlanarak gerekli parayı buldu. Paralar uçaklarla Türkiye’ye taşındı ve şubelere dağıtıldı. Mu- dilere dağıtılan para miktarı 210 milyon dolardır. Ama yine de bu sarsıntıdan Uzanlar kârlı çıkmıştır. Çünkü vadeli paralar za- manından önce çekildiği için faiz ödemekten kurtulmuşlardır. 2000’li yõllar, ailenin bütün kazanõmla- rõnõ bir bir kaybettiği ve sonu firarla sonuç- lanan kâbus dolu bir dönem oldu. SPK 2000 yõlõnda Çukurova Elektrik ve Kepez Elektrik’i incelemeye aldõ. Çünkü bir yõl öncesine ka- dar kâr eden şirketlerin o yõlki bilançolarõn- da zarar gözükmektedir. Bu iki şirketin kay- naklarõnõn gruba ait zarar eden şirketlere ak- tarõldõğõ, şirketin yüksek miktardaki nakit pa- rasõnõn Uzan ğrubuna ait İmar Bankasõ’na dü- şük faizle yatõrõldõğõ, buna karşõlõk yatõrõm ve cari harcamalar için nakit ihtiyacõ olduğun- da ise yine grup bankalarõndan yüksek faiz- le kredi kullandõrõldõğõna dikkat çekiliyordu. ÇEAŞ’tan değişik yöntemlerle grup şirket- lerine milyonlarca dolar aktarõldõğõnõn sap- tandõğõ belirtiliyordu. Kârlõ bir şirket olan ÇE- AŞ, her yeni şirket alõmõnda Uzanlar için bir nevi banka işlevi gördü. Çimento fabrikala- rõnõn alõmõnda olduğu gibi Telsim’in kuru- luşunda da bu şirketten kaynak aktarõldõ. Kar- şõlõğõnda Telsim’in yüzde 15 hissesini ÇE- AŞ’a devrettiler. Sözleşme gereği ÇEAŞ, faa- liyet alanõ dõşõndaki alanlarda yatarõm yapa- mazdõ. Usulsüz bu işlemler nedeniyle SPK, şirket yönetimi için yirmiyi aşkõn suç duyu- rusunda bulunuldu. Bu suç duyurularõndan be- şi için dava açõldõ.1 Temmuz 2000 tarihinde Çukurova ve Kepez Elektrik’in merkezi, mali polis tarafõndan basõldõ ve belgelere el konuldu. Ayrõca Çukurova ve Kepez Elektrik ile Metaş Metalürji A.Ş’nin borsadaki iş- lemleri geçici olarak durduruldu ve özelleş- tirmeden alõnan beş çimento fabrikasõnõn hisselerinin Çukurova Elektrik’e devredil- mesinde ve grup bankalarõndan kullandõrõlan kredi hesaplarõndaki usulsüzlük tespit edile- rek 15 milyar 600 milyon lira ceza kesti. An- talya Sulh Ceza Mahkemesi’ne açõlan dava- da da Kepez Elektrik A.Ş’nin ortağõ Kemal Uzan’õn alõm satõm işlemlerini borsada tes- cil ettirmediği ve istenen belge ve bilgileri SPK’ye göndermediği gerekçesiyle Kemal ve Yavuz Uzan hakkõnda iki yõla kadar hapis ce- za isteniyordu. Ancak Uzan kardeşler, ÇEAŞ ve Kepez Elektrik yönetim kurularõnõn ka- rarlarõna “muhalif kaldıkları” için ceza al- maktan kurtuldular. Kepez Elektrik’e haciz Vergi borcundan dolayõ Kepez Elektrik’e 2001 yõlõ Ocak ayõnda 16.6 trilyon liralõk ha- ciz geldi. Aynõ yõl Berke Barajõ’nõn ana in- şaatõnõ yapma işini üstlenen İtalyan İtalstra- de de işi bõrakma kararõ aldõ. Berke Bara- jõ’ndaki gecikme nedeniyle oluşan zarar 40 milyon dolar olarak hesaplanõyordu. 1999 yõlõnda Uzan ailesi içinde de sorun- lar başlamõştõ. Rumeli Telekom’un başkanõ Kemal Uzan, istifa etmediği halde oğlu Ha- kan Uzan tarafõndan etmiş gibi gösterildiği iddiasõyla dava açtõ. Cem Uzan, grubun 46. yõl kutlamala- rõ nedeniyle Türkiye çapõnda geziler ya- parak ülke sorunlarõ hakkõnda uzun ko- nuşmalar yaptõ. Konuşmalarõnda popü- list milliyetçi söylemle kitlelerin karşõsõ- na çõkan Uzan, bir anlamda birkaç ay son- ra kuracağõ partinin alt yapõsõnõ hazõrlõ- yordu. Motorola ve Nokia davasõ ile ilgi- li aleyhte haberlerin her gün rakip gaze- telerde manşetleri süslediği 2002 Tem- muz’unda Cem Uzan, siyasete gireceğini açõkladõ. Birkaç gün sonra da grubun ga- zetesi Star’da logosuyla birlikte Genç Parti’nin kuruluşu açõklandõ. Partinin ku- ruluş sürecinde, Cem ve Hakan Uzan kar- deşlerin Ürdün vatandaşõ olduğuna ilişkin belgeler basõnda yer aldõ. Partinin aşmasõ gereken bir handikap var- dõr. Seçim kanununa göre, bir partinin seçi- me katõlabilmesi için toplam şehir sayõsõnõn yarõsõnda, yani 40 ilde örgütlenmiş olmasõ ge- rekiyordu. Genç Parti’nin 40 ilde örgütlenmesi henüz yoktu. Hemen kollar sõvandõ ve bu özel- likle sahip bir partiyi ele geçirip adõnõ Genç Parti olarak değiştirmek gerekiyordu. Aranan parti bulundu. 1992 yõlõnda Hasan Celal Gü- zel’in kurduğu Yeniden Doğuş Partisi, Cem Uzan’õn operasyonuyla ele geçirildi ve genel kongrede partinin amblemi ve adõ değiştiri- lerek Genç Parti’ye dönüştürüldü. Hasan Celal Güzel, eski partililerini “partiyi para ve hediyeler karşılığında Genç Parti’ye sat- mak” ile suçladõ. Genç Parti 12 Ağustos 2002’den itibaren seçim mitinglerini başlat- tõ. Ünlü sanatçõlarõn konser verdiği dönerli pi- lavlõ ikramlarõn yapõldõğõ mitinglerde kürsü- ye çõkan Cem Uzan’õn vaadleri espri konu- su oluyordu. Uzan konuşmalarõnda KDV’yi sõfõra indireceklerini, mazotu 1 liraya sata- caklarõnõ, üniversite sõnavlarõnõ kaldõracak- larõnõ, ev ve arabasõ olmayanlara düşük faizli kredi vereceklerini vaat ediyordu. Toplam 147 miting yapan Uzan’õn konuşmalarõnõn tama- mõ sahibi olduğu Star Gazetesi ve Star tel- evizyonundan duyruluyordu. 4 Ekim 2002’de RTÜK Star, Starmax ve Kanal 6’ya beş gün yayõn durdurma cezasõ verdi. 3 Kasõm 2002 seçimlerinin sonucunda Genç Parti’nin aldõ- ğõ yüzde 7.2’lik oy oranõ herkesi şaşõrttõ. ‘Gücün buna mı yetiyor..’ Cem Uzan, seçim sonrasõnda da miting- lerini sürdürdü. Ancak 2003 tarihinde bek- lenmedik bir gelişme oldu. Çukurova ve Kepez Elektrik’e el kondu. Bu iki şirkete el konmasõ Berke Barajõ’nõn da Uzanlar’õn elinden çõkmasõ anlamõna geliyordu. Enerji Bakanlõğõ’nõn bu iki şirkete el koyma gerek- çesi, “sözleşme hükümlerinin sürekli ihlal edilmesi”ydi. Uzan’a göre el koyma kararõ tümüyle siyasiydi. Ertesi gün Uzan’õn gaze- tesi Star, Başbakan Tayyip Erdoğan’a hita- ben, “Gücün buna mı yetiyor Kalleş?” man- şeti ile çõktõ. Cem Uzan’õn Başbakan’õ hedef alan sözleri giderek ağõrlaştõ. 13 Haziran 2003’te Bursa mitinginde Cem Uzan, Baş- bakan Erdoğan’a, “Ey kalleş adam, sana ta- pulu malım olan ÇEAŞ ve Kepez’i yedi- rirsem bana da adam demesinler. Sende Allah korkusu kalmamış, sen Allahsız ol- muşsun, Allahsız herif!” diye sesleniyordu. Bu arada grubun bankalarõnda mevduatlar hõzla çekilmeye başlanmõştõ ve bankalar da ciddi sarsõntõ geçiriyordu. 4 Temmuz 2003’te BDDK, İmar Bankasõ’na, 23 gün sonra da Adabank’a el kondu. BDDK, bundan sonra da Uzanlar’õn mallarõna ve banka hesaplarõ- na ihtiyati tedbir kararõ aldõrdõ. Bir ay sonra ise Uzanlar’õn ev ve ofisleri, yazlõklarõ ve çift- liklerine baskõn düzenlendi ve baba Kemal Uzan, küçük oğlu Hakan, Yavuz ve Bahat- tin Uzan hakkõnda tutuklama kararõ çõkarõl- dõ. Ancak Kemal ve Hakan Uzan, çoktan sõr- ra kadem basmõştõ. BDDK Başkanõ Engin Akçakoca, İmar Bankasõ’nda resmi ve gay- ri resmi kayõtlar olduğunu, bankanõn resmi makamlara bildirilen 750 trilyonluk mev- duatõn aslõnda daha büyük olduğunu açõkla- dõ. Uzanlar’õn mallarõ TMSF’ye devredilerek açõk arttõrma yoluyla satõldõ. Yurtdõşõna çõkõş yasağõ bulunan Cem Uzan, hükümetle an- laşma yollarõ aradõ, ancak umduğunu bula- madõ ve hakkõnda açõlan davalarõn aleyhine sonuçlanacağõnõ öğrenince, Şeker Bayra- mõ’nda o da Fransa’nõn yolunu tuttu. Böyle- ce Uzan hanedanlõğõ çökmüş oldu. Uzanlar için 1990’lõ yõllarõ yükseliş dönemi olarak değerlendirmek yanlõş olmaz. On yõl boyunca Uzan Grubu, hemen her alanda birçok şirket kurarak Türkiye’nin en büyük gruplarõndan biri olmuştur. Artõk Cem Uzan’õn adõ baba Kemal Uzan’õn adõnõn önüne geçmiştir. Ailenin kara günleri başlıyor Genç Parti, batõş ve kaçõş... Telsim şirketinin borcunu ödemediği gerekçesiyle 2001 yõlõnda Motorola firmasõ, New York Borsasõ’na “Telsim borcunu ödemiyor” bildiriminde bulundu. Motorola, Inc, iki milyar dolar borcu olan Telsim’in mevcut hisse sayõsõnõ arttõrarak şirketlerinin payõnõ yüzde 66’dan yüzde 22’ye indirdiğini açõkladõ. Bu arada Finlandiyalõ Nokia firmasõ da Tel- sim’den 240 milyon dolarlõk borcunu alamadõğõ için Motorola gibi ABD’de dava açtõ. Mo- torola’ya olan 2 milyar dolarlõk borcunu ödemeyen Uzan ailesi için ABD yönetimi resmi olarak devreye girdi. ABD Dõşişleri Bakan Yardõmcõsõ Mark Grossman, Türkiye ile resmi düzeyde temasa geçerek bu sorunun Türkiye’nin uluslararasõ mali itibarõnõ etkileyeceği uyarõsõnda bulundu. Nokia, Uzanlar aleyhine açtõğõ davayõ kazandõ ve 35 milyon Avro’luk alacağõnõn 25 milyon Avro’luk bölümünü tahsil etti. Motorola şirketi de Uzanlar’õn Londra ve New York’taki ev, helikopter ve yatlarõna el konmasõ için harekete geçti. Amerikan Mo- torola şirketinin talebi üzerine Uzanlar’a ait 2 uçağa Paris ve Berlin’de el konuldu. Z O R L U B İ R D Ö N E M İ N K O L A Y A T L A T I L I Ş I BİTTİ ‘Telsim borcunu ödemiyor’ CMYB C M Y B İstanbul Haber Servisi - İstanbul 7. Ağõr Ce- za Mahkemesi, Fransa’ya siyasi sõğõnma isteminde bulunan Cem Uzan hakkõnda çeşitli suçlardan do- layõ gõyabi tutuklama kararõ çõkardõ. Uzan hak- kõnda daha önce de “özel banka parasını zim- mete geçirmek” suçlamasõyla yargõlandõğõ İs- tanbul 8. Ağõr Ceza Mahkemesi yakalama kara- rõ çõkarmõştõ. İstanbul 7. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne başvuran Tasarruf Mevduatõ Sigorta Fonu (TMSF) avu- katlarõ, 2005/123 E. sayõlõ dosyada sanõk olarak yargõlanan ve Kõrmõzõ Bülten’le aranan Cem Uzan hakkõnda gõyabi tutuklama kararõ çõkarõlmasõnõ is- tedi. Bunun üzerine İstanbul 7. Ağõr Ceza Mah- kemesi de Türkiye İmar Bankasõ TAŞ hâkim or- tak ve yöneticileri ile banka hâkim ortaklarõ ve yöneticileri adõna hareket eden kişiler hakkõnda “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak”, “resmi evrakta sahtecilik”, “özel evrakta sah- tecilik”, “Bankalar Kanunu’na muhalefet” ve “kamu kurumunu dolandırmak” suçlarõn- dan yürütülen soruşturma kapsamõnda Genç Par- ti Genel Başkanõ ve işadamõ Cem Uzan hakkõn- da gõyabi tutuklama kararõ aldõ. Cem Uzan’õn Fransa’nõn başkenti Paris’te bir rezidansta kaldõğõ ve korumalarõyla birlikte dolaştõğõ ortaya çõkmõştõ. CemUzan’aikinci tutuklama kararı İSTANBUL 7. AĞIR CEZA MAHKEMESİ Kemal Uzan’ın e-postayla gönderdiği mesajın- da“Hırsınız beni çok korkutuyor” dediği oğulların- dan Cem Uzan da Fransa’ya kaçmak zorunda kaldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear