01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİ 20 SAĞLIK ‘Mecburihizmethakgaspõdõr’SİBEL BAHÇETEPE AKP’nin 22 yõldõr uygulamada olan mecburi hizmet yasasõnõ ön- ce “hekimlerin yurt sahasında dengeli ve adil dağılımının zor- lanmalarla sağlanamayacağı” gerekçesiyle kaldõrõp sonra yeniden yürürlüğe koymasõ çok sayõda he- kimi mağdur etti. Mecburi hizme- te tabi tutulan hekimler, bu görevi yerine getirmeden diplomalarõnõ alamadõklarõ için hekimlik hakla- rõnõn gasp edildiğini belirterek, yasayõ antidemokratik bulduklarõ- nõ söylediler. Mecburi hizmet ile il- gili Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odasõ’nda bu- lunan çok sayõda davanõn Anaya- sa Mahkemesi’nce reddedilmesi- nin ardõndan hekimler Avrupa İn- san Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarõnõ vurgu- ladõlar. Mecburi hizmet ile ilgili ilk uy- gulama 12 Eylül askeri darbesi dö- neminde çõkartõlan 2514 sayõlõ “Bazı Sağlık Personelinin Dev- let Hizmeti Yükümlülüğüne Da- ir Yasa”yla başladõ. Ardõndan 1995 yõlõnda askõya alõnan yasa 2002 yõlõnda dönemin Sağlõk Ba- kanõ Osman Durmuş tarafõndan yeniden uygulamaya konuldu. AKP hükümeti tarafõndan 2003 yõ- lõnda çõkarõlan bir yasayla yürür- lükten kalkan mecburi hizmet son olarak 2005 yõlõnda 5371 Sayõlõ Kanun ile Sağlõk Hizmetleri Temel kanununa eklenen ek maddelerle yeniden gündeme getirildi. Yasa- nõn ek maddelerle yeniden yürür- lüğe girmesinin ardõndan mağdu- riyet yaşadõğõnõ vurgulayan he- kimler “Bu yükümlülük yerine getirilmediği takdirde mesleği- mizi icra etmemiz engellenmek- te, hekimlik diplomamız veril- memektedir. 100 bine yakın he- kimin bulunduğu ülkemizde bu sorunun sadece bizim üzerimiz- den çözülmek istenmesinin adil olmadığını düşünüyoruz” dedi- ler. İstanbul Tabip Odasõ Başkanõ Prof. Dr. Özdemir Aktan, “Sorun AKP iktidarı ve Sağlık Bakan- lığı’nın sağlığı bir bütün olarak görememesinden kaynaklanı- yor” diye konuştu. Zorunlu hiz- meti yapmadõğõ için diplomasõnõ alamayan hekimlerin bir kõsmõnõn kayõt dõşõ çalõştõğõ bilgisinin ken- dilerine ulaştõğõnõ anõmsatan Aktan “Bu rakam hiç de azımsanma- yacak kadardır” dedi. İstanbul Tabip Odasõ Hukuk Danõşmanõ Avukat O. Meriç Eyüboğlu ise zorunlu hizmet uygulamasõnõn sağlõk alanõndaki sorunlarõ çöz- mekten çok uzak olduğunun altõ- nõ çizdi. İstanbul Tabip Odasõ Başkanõ Prof. Dr. Özdemir Aktan, sayõsõ azõmsanamayacak kadar olan hekimin zorunlu hizmet yapmadõğõ için diplomasõnõ alamadõğõnõ ve bu nedenle kayõt dõşõ çalõşmak zorunda kaldõklarõnõ söyledi. Hekimler, mecburi hizmetle ilgili olarak AİHM’ye başvuracaklarõnõ belirtti. MELTEM YILMAZ Hekim ile sağlõk kuruluşlarõna erişimin görece kolaylaşmasõna karşõn ortopedik rahatsõzlõk geçiren hastalarõn, hastalõklarõnõn tedavisinde kimi zaman “sınıkçı” olarak tabir edilen kişilerden yardõm almasõ ölümle sonuçlanabiliyor. Adana Numune Eğitim ve Araştõrma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanõ Dr. Ahmet Yılmaz, özellikle kõrsal kesimde bu tip kişilere başvuran hastalarda kalõcõ sakatlõk, kangren, uzuv kaybõ, iltihap sonucu ölüm gibi sonuçlarõn ortaya çõktõğõnõ söyledi. Dr. Yõlmaz, çocuklarda büyüme hattõna yakõn yerlerdeki kõrõk ve incinmelerde yapõlan zorlayõcõ uygulamalarõn, kemiğin büyümesini durdurduğunu, eklemlerde hareket kõsõklõklarõ ile çarpõklõklar meydana getirdiğini belirterek “Hekimin yanlış tedavisinde dava açanların, sınıkçıların sakat bırakmasını kader olarak değerlendirmesini anlamak mümkün değil” diye konuştu. Memorial Hastanesi Ortopedi Servisi Uzman Doktor Murat Ünsal da özetle şunlarõ söyledi: “Sınıkçılara başvuran hastalar bilmelidir ki, sakat kalmaları durumunda sınıkçılara karşı uygulanabilecek herhangi bir hukuki yaptırım yok.” ‘Sõnõkçõ’nõn yardõmõ öldürebilir! İstanbul Haber Servisi - Prostat kanserinin kemoterapiye dayanõklõ öldürücü türüne karşõ geliştirildiği ve hastalarõn yüzde 80’inin iyileştirildiği iddia edilen “Abiraterone” isimli ilaca Türk Üroloji Derneği’nden itiraz geldi. Dernek Başkanõ Prof. Dr. Tarık Esen, “Bahsi geçen ilaca ilişkin yayımlanmış herhangi bir bilimsel makale ya da klinik sonucu yok. İlacın yüzde 80 etkili olduğu çıkarımları manipülasyondan öteye gitmiyor” dedi. Çeşitli yayõn organlarõnda son 70 yõlõn en önemli kanser ilacõ olduğu öne sürülen ilacõn “yalnızca ileri evredeki tedavisinde testosteronun baskınlanması işine yarayabileceğine” dikkat çeken Prof. Dr. Esen, ilacõn önerdiği tedavi yönteminin ilk kez Amerika’da bir sempozyumda dile getirildiğini, ancak ilaca ilişkin hiçbir bilimsel yayõn ya da klinik sonuç elde edilmediğini belirtti. İlacõn, kemoterapi dõşõnda bir alternatifi kalmayan hastalar için “yalnızca olumlu bir beklenti yaratabileceğini” ifade eden Prof. Esen, ilacõn prostat kanserini yüzde 80 oranõnda tedavi edeceği yönündeki çõkarõmlarõn bir tür manipülasyon olduğunu kaydetti. Marmara Üniversitesi (MÜ) Tõp Fakültesi’nden Prof. Dr. Atıf Akdaş, ilacõn dünyanõn en saygõn sağlõk kuruluşu olan Food And Drug Administration’dan (FDA) dahi onay almadõğõna dikkat çekerek “İlaçla ilgili çalışmalar devam ediyor” dedi. Prof. Akdaş, bitkisel yöntemlerin bir tedavi alternatifi olmadõğõnõ, bu tip tedavilerin bilimsel kongrelerde bahsinin geçmediğini de anõmsattõ. ‘Prostatkanseriilacõsadecemanipülasyon’ Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Sevgili Cumhuriyet okurları bili- yorsunuz, ben, gazetemizin sağlık sayfasında “Şunları yiyin, şun- lardan sakının, şu vitaminler si- ze çok iyi gelir, her gün bir avuç fındık, badem tüketin” diye öğüt- ler vermiyorum. Öncelikle 70 mil- yonu, onların sağlık durumunu, daha doğru bir deyimle her alan- daki sağlıksızlıklarını ve bunun ne- denlerini işlemeye, irdelemeye ça- lışıyorum. Türkiye artık öyle bir yerlere, öyle bir çıkmaza sürükle- niyor, öyle bir değişime uğruyor ki, içimden ancak 70 milyona imdat, yetişin diye seslenmek geliyor. Emperyalizmi uzun yıllardan be- ri iyi tanıyorum. Ama ben, her şe- ye karşın uygarlık, bağımsızlık doğrultusunda küçümsenemeye- cek bir yol aldığımızı, haince tu- zaklara karşı yeterli bir direnç oluş- turduğumuzu düşünüyordum. Türk aydınının büyük çoğunlukla dev- rimleri, halkçılığı, aydınlanmayı, aklı, bilimi benimsediğine inanı- yordum. Yaşadığımız korkunç bir düş kırıklığıdır. Sağlığımız da, ak- lımız ve sağduyumuz da, onurumuz da, gurumuz da, bilincimiz de deh- şet verici bir saldırıya uğramakta- dır. Ulusal direncimiz neredeyse yok edilmiştir. İyiden iyiye emper- yalizmin güdümüne girmekteyiz. Bizimle oyuncakla oynar gibi oy- nuyorlar ve toplumu öngördükleri doğrultuda dönüştürüyorlar. Cum- huriyetin tüm dünyada saygı gören, itibarlı, aydınlık günlerini yaşamış in- sanlar için kahredici bir gelişmedir bu. Artık yıllardır tabip odalarının öncülüğünü yaptığı “Sağlıkta Dö- nüşüm” aldatmacası karşıtlığının, sağlıkta özelleştirmeye doğru gi- diliyor, koruyucu hekimliğe değil te- davi edici hekimliğe yatırım yapılı- yor, aile doktorluğu ekip halinde hizmet veren sağlık ocaklarının yerini tutamaz ve benzer itiraz ve kaygılar yazık ki çok gerilerde kal- mıştır. Ne Ergenekon’dan ne de ka- patma davasından umuda kapıl- mak için hiçbir neden göremiyo- rum. Darmadağın etmişlerdir bu ül- keyi, uzun yıllardır süregelen halk karşıtı darbelerle. Cumhuriyetin 85’inci yılında ortalama 3.5 yıl eği- tim görmüş halk ne demektir dü- şünür müsünüz? 60 yıldan beri, ih- male ve ihanete uğramış bu halkın TV’lerde sözünü etmeye kalkan olursa ekran gülü, tuzu kuru tar- tışmacılar onu, “Halka güvenmi- yor musun” diye sorguluyor ve susturuyorlar. Ülkemizin halk ger- çeği bir tabu gibidir. Arkadaşımız Güray Öz’den ufak değişikliklerle alıntı yapacağım. “Bu ülkeyi bu pazarlamacılara bırakan na- merttir” öfkesine ve tepkisine şid- detle ihtiyacımız var. Kimi zaman artık yalama olmuş liberal bozun- tusu, çıkarcı medya palyaçolarının ağır baskısı altında şaşkına dönmüş her şeyi bulanık gören bir toplum- dur baş başa olduğumuz. Tüm bu olup bitenlere yeter artık demek yü- rekliliğini gösteremiyor. Sevgili okurlar, hele benim kuşağımdan olanlar, yurdumuzda böylesine derin bir kirlenme ve yozlaşmayı bekler miydiniz? Ne hazin değil mi?.. [email protected] Nereye Doğru? Uzmanlar, tedavi edilmediği takdirde ileri yaşlarda tehlikeli hastalõklara neden olabileceği konusunda uyardõ Reflü yüzde 30’un sorunu DUYGU NEŞELİ Mide asidinin yemek borusu ve boğaza gelmesi olarak bilinen ref- lü giderek yaygõnlaşõyor. Yapõlan araştõrmalar her 3 kişiden 1’inin reflü hastasõ olduğunu ortaya ko- yarken uzmanlar, reflünün ilerle- yen yaşla birlikte görülme sõklõğõ- nõn da arttõğõnõ belirtiyorlar. İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstan- bul Tõp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalõ Başkanõ Prof. Dr. Alaaddin Çelik, reflünün her yaş- tan insanda görüldüğünü anõmsa- tarak “Çocuklarda bile reflüye rastlanır. Bir yaşına kadar ço- cuklarda reflü sıklıkla görülür” dedi. Prof. Dr. Çelik, reflü hasta- sõnõn uzun yõllar tedavisi yapõlma- dõğõnda tekrarlayan öksürüklere, zatürreeye ve kansere dahi yol açabileceği uyarõsõnda bulundu. JİNEMED Hastanesi Reflü Mer- kezi Genel Cerrahi Uzmanõ Op. Dr. Hamdi Koçer, reflünün gö- ğüs arkasõnda yanma hissi ve ağõ- za acõ su gelmesi gibi tipik iki bulgusu olduğunu belirterek “Bu şikâyetler hastaların bir kısmın- da görülürken çoğunlukla has- tada atipik denilen midede yan- ma, ekşime, ses kısıklığı, inatçı kuru bir öksürük, boğazda ta- kılma hissi, ağız kokusu, kalp krizine benzeyen göğüs ağrısı görülür” diye konuştu. Koçer, gebelerde de reflünün görülebile- ceğini belirterek şunlarõ söyledi: “Her 3 gebeden 2’si, gebeliğin ilerleyen dönemlerinde artmak üzere ciddi reflü yakınmaları yaşarlar. Bunun bir nedeni ge- belik hormonları, diğer nedeni de karın içi basıncın artmasıdır. Gebelik reflüsü geçici bir du- rumdur. Semptomatik tedavi- lerle hastalara yardımcı olunur ve eğer gebelik öncesinden reflü yakınmaları yoksa, gebeliğin bitmesi ile şikâyetler de kaybo- lur.” Kilolu insanlarda reflü olma olasõlõğõnõn daha yüksek olduğunu belirten Ankara Etlik İhtisas Has- tanesi Genel Cerrahi Uzmanõ Op. Dr. Hasan Altun ise “Reflü has- tası gerekiyorsa kilo vermeli, si- gara ve alkolü bırakmalı, fazla miktarda yemek yemekten ka- çınmalı, sıkı giysiler giymemeli, yatmadan önceki 3 saat yemek yememeli ve yatarken baş yuka- rıda yatılmalıdır” dedi. Ayrõca tedavide ilaçlarõn da kullanõldõğõnõ anõmsatan Altun, ilaca yanõt ver- meyen hastalarda cerrahi müdaha- lelerin yapõlabileceğini kaydetti. İstanbul Haber Servisi - Yapõlan araştõrmalar, ileti- şim çağõnda düzgün ve sağ- lõklõ dişlere sahip olan insan- larõn sosyal ilişkileri ve iş hayatõnda daha başarõlõ oldu- ğunu ortaya koyuyor. Diş hekimi, protez uzmanõ Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, iletişim- de ilk izlenimin çok önemli olduğunu ve bu kavramõn da giderek önem kazandõğõnõ anõmsatarak “Son yıllarda estetik diş hekimlerine olan ilgi arttı. Önceden in- sanlar dişçilere tedavi amacıyla giderken artık görüntü amacıyla da gidi- yor” dedi. Çağdaş Kõşlaoğlu, insanla- rõn günümüzde tedavi dõşõn- da görüntü amacõyla da diş hekimlerine gittiğini anlattõ. Estetik diş hekimliğinde en fazla yapõlan işlemin diş be- yazlatma olduğunu kayde- den Kõşlaoğlu, beyazlatma- nõn hekim kontrolünde la- zerle ve evde beyazlatma olarak iki çeşidinin bulundu- ğunu anlattõ. Kõşlaoğlu, lazer beyazlatmanõn diş hekimin- de yaklaşõk 1 saat sürdüğü- nü, evde beyazlatmanõn ise hastanõn dişlerine verilen özel bir plağõn 6 gece 3 saat bekletilerek yapõldõğõnõ söy- ledi. Düzgün dişler sosyal açõdan avantaj sağlõyor Tel takımı-porselen lamina: Bazõ vakalar telle çok iyi sonuç- lar verirken bazõlarõ vermiyor. En kõsa tel uygulamasõ 1 yõl. Bu kadar beklemek istemeyenlerde ise kristal porselen laminalar yapõlõyor, bu işlem 1 haftada bitebiliyor. İmplant: Diş eksikliğinde kullanõlan implantlarda eksik olan di- şin yerine diş kökü vazifesi gören titanyum vida konuluyor. Lokal anestezi ile yapõlan bir implant 15 dakikada bitiyor. An- cak 2 ay beklendikten sonra üzerine diş takõlõyor. Pembe estetik: Bazõ bireylerin güldüğünde diş etleri çok görü- lür. Bu tip bireylerde diş etleri kanamasõz bir operasyonla la- zerle kesilir. Kişinin görünen dişetleri ya az ya da hiç gözük- mez. Operasyon ortalama 15 dakika sürüyor. Bonding: Genellikle diş kõrõklõklarõ, diş aralõklarõ, küçük şekil bo- zukluklarõnda yapõlan işlemde dişin arasõna özel bir madde ya- põştõrõlõr ve görüntü düzeltilir. İşlem 30 dakikada yapõlmaktadõr. BAZI ESTETİK UYGULAMALAR H Â L Â K U L L A N I L I Y O R Capastat’ın son kullanma tarihi geçmiş İstanbul Haber Servisi - Dirençli tüberküloz (tüberküloz mikrobuna etkili olan ilaç ya da ilaç- larõn artõk etki etme- mesi) hastalarõnõn kul- landõğõ “Capastat” ad- lõ iğnenin son kullanma tarihinin (miyadõnõn) yaklaşõk 6 ay önce dol- duğu ve Türkiye’de de hâlâ bu ilacõ kullanan hastalarõn olduğu orta- ya çõktõ. Hekimler, bu ilacõn yan etkilerinin fazla olduğunu özellik- le böbrek, karaciğer gi- bi organlara zarar ver- diğini, işitme kaybõna neden olabileceğini be- lirterek son kullanma tarihinin geçmesinin yan etki oranõnõ daha da arttõrabileceğini söylediler. Geçen yõl bir ilaç firmasõ tarafõndan Sağlõk Ba- kanlõğõ’na hibe edilen Capastat adlõ iğnenin son kullanma tarihi Mart 2008’de doldu. Türki- ye’de üretimi olmayan ve Güney Afrika gibi ül- kelerden Türkiye’ye Sağlõk Bakanlõğõ’nõn ara- cõlõğõyla verem savaş dispanserlerine ya da gö- ğüs hastalõklarõ hastanelerinin eczanelerine ge- tirilen bu ilaçlarõn oldukça pahalõ olduğu ve he- kim kontrolünde en az 18 ay kullanõlmasõ ge- rektiği belirtiliyor. Hastalar, kullanõm süresi geçmiş ilaçlarõ aylardõr kullandõklarõnõ belirterek “Elimizde olan ilaçları kullanmak zorunda- yız, başka ne yapabiliriz. Sağlık Bakanlığı ila- ca ulaşmada kolaylıklar sağlasın” dediler. Tüberküloz Danõşma ve Dayanõşma Derneği (TÜDADER) Başkanõ Dr. Mehmet Cenk De- liküçük, miyadõ dolmuş ilaçlarõn kullanõlmasõ- nõn son derece sakõncalõ olduğunu vurgulayarak “Sayın Sağlık Bakanımız ya da ilacı verenler kendileri tarihi geçen ilaçları kullanır mı? Ya da yakınlarına kullandırtır mı?” diye sordu. Deliküçük, son kullanma tarihi geçmiş ilaçlarõn kullanõldõğõ takdirde bu ilaca da direnç gelişe- ceğini ve hastalarõn da son şanslarõnõ kaybede- ceklerini söyledi. Deliküçük, “Uzun süreli ve de- netimli tedaviye ihtiyacı olan söz konusu hastaların 5 aydır bu ilaçları kullanması ya da ilaçların teminini beklemeleri cinayettir” açõklamasõnõ yaptõ. YUSUF BAŞTUĞ ADANA - “Zatürree” olarak bilinen pnö- mokok bakterisi nedeniyle dünyada her yõl 1.2 milyon çocuk yaşamõnõ yitiriyor. Çukurova Üni- versitesi Tõp Fakültesi Dahili Tõp Bölümü Çocuk Sağlõğõ ve Hastalõklarõ Anabilim Dalõ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atila Tanyeli, anne ve babala- ra “çocuklarınızı mutlaka aşılatın” uyarõsõnda bulundu. Dr. Tanyeli, pnömokokun özellikle bebekler- de ve küçük çocuklarda ölümcül olabilen veya kalõcõ hasarlara yol açabilen hastalõklara neden olduğunu vurguladõ. Pnömokoklarõn sağlõklõ in- sanlarõn burun, geniz ve boğazõnda yaygõn ola- rak bulunduğunu aktaran Tanyeli, “Bu bakteriler zatürree, menenjit, orta kulak iltihabı, bak- teriyemi (kan dolaşımına bakteri karışması) gibi enfeksiyon hastalıklarına neden olurlar. Bu enfeksiyonlar en sık kış mevsiminde ortaya çıkar ama her mevsim görülebilir” dedi. Tanyeli, pek çok ülkede pnömokok enfeksi- yonlarõ ile mücadelede penisilin grubu antibi- yotiklerin tercih edildiğini ancak her geçen gün bu bakterilerin antibiyotiklere karşõ daha fazla di- renç kazandõğõnõ vurguladõ. Pnömokok enfeksi- yonlarõnõ önlemenin en etkili yolunun aşõlama ol- duğunu vurgulayan Tanyeli, “Ellerin düzenli ola- rak yıkanması enfeksiyonun bulaşmasını ve yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Aynı za- manda solunumu olumsuz etkileyebilen ve ço- cukların hastalanma olasılığını artıran toz, si- gara dumanı ve diğer maddelerden de uzak durulmalıdır” dedi. P N Ö M O K O K U Y A R I S I Çocuklarınızı mutlaka aşılatın Diş hekimi, protez uzmanı Dr. Çağdaş Kışlaoğlu ‘İletişimde ilk izlenimin yaratılmasında diş estetiği büyük önem taşıyor’ dedi. İstanbul Tabip Odasõ diploma alamayan hekimlerin kayõtdõşõ çalõşmak zorunda kaldõklarõnõ belirtti:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear