23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2008 PAZAR 4 HABERLER Sevgili, Rahşan Ecevit Hanımefendi’nin, mer- hum eşi Bülent Ecevit’in adının kullanıl- maması yolunda, DSP’ye yaptığı uyarı ha- berini okuduğum zaman konu çok ilgimi çekti. İlgim, olayın salt siyasi yanı ile ilgili de- ğil. Ecevitler ile DSP ilişkisinin çok öte- sinde yaklaşmak istiyorum olaya. Siyaset sahnesinde, hatta onun dışın- da, sanatta veya diğer alanlarda da, top- luma mal olmuş, artık bir kişinin fizik var- lığının ötesinde geçmiş adlar vardır. Hiç kuşkusuz, bu adların böylesine kolektifleşmesinde sahiplerinin çok büyük payları bulunmakta. Ama olay yalnızca onunla sınırlı kalmı- yor. O adın kolektifleşmesinde, başkala- rının, toplumun önemli bir kesiminin, za- man zaman da tümünün büyük katkısı vardır. Eğer Ecevit örneğine dönmek istersek, onu iktidara getiren ve Karaoğlan efsa- nesini yaratan, yalnızca kendisi değil, dağ- lara taşlara “Başbakan Ecevit”, “Umu- dumuz Karaoğlan” yazanlardır aynı za- manda. Durum böyle olunca, artık ad bir firmaya dönüşünce, onun kullanımının denetim te- keli, o adın yakınlarına ait olabilir mi? Öte yandan Rahşan Hanım’ın da, “Ec- evit efsanesi”nin oluşumuna büyük kat- kısı olduğunu herkes biliyor. Bu gerçeği yadsıyan da yok. Hatta birçok olayın daha doğru anlaşılıp yorumlanabilmesi için, o konuları bir de Rahşan Hanım’dan dinlemenin yararlı olacağına da kuşku yok. Dilersen, konuya siyasi açıdan yaklaş- madığımı göstermek için başka bir örnek vermeye çalışayım. Çok ünlü bir sanat- çının eserinin oyunlaştırılması veya bir oyunun yorumlanmasında, sanatçının aynı zamanda yakın çalışma arkadaşı olan eşinin görüşünün alınması acaba zorun- lu mudur? Bir sahneye koyucu, söz konusu ese- ri yorumlarken, eşinin görüşünü almayıp, onun görüşlerine ters bir yorum geliştirirse, aynı zamanda yakın çalışma arkadaşı olan eşin, tabii ki, eleştiri hakkı her zaman mev- cuttur. Ama eşin görüşü, olayı yorumla- yan sanatçıyı bağlar mı? William Shakespeare’in Hamlet’in- de, Muhsin Ertuğrul Danimarka Prensi’ni bir kadın oyuncuya (Nur Sabuncu) oy- natmıştı, keza Edmond Rostant’ın L’Aig- lon’unda (Yavru Kartalı) da 2. Napoleon rolü için de aynı yolu tutmuştu. Üstelik bu iki başrolü kadın oyunculara oynatan tek kişi de değildi Muhsin Ertuğrul. Tabii her iki eserin yazarı da o sıralar- da ölmüş olduklarından, seçime karşı çık- maları söz konusu değildi. Ama sağ olan bir yazar ile sahneye koyucu arasında böyle bir çelişki oluşsa, acaba ne ola- caktır? Yazarın bu konuda itiraz hakkı yok mu? Kendi yapıtındaki ana fikrin çarpıtıldığını söyleyemez mi? Öte yandan, sahneye koyucu esere kendi yorumunu ekleyemiyorsa, o zaman işlevi yazarın talimatına uymakla sınırlı kal- mak mıdır? Shakespeare ile Moliére tiyatronun iki ölümsüz dâhileridirler ve eserleri tıpkı Mozart’ın yapıtları gibi kendi başlarına de- ğerlidirler. Ama onların yıllar içindeki çok değişik yorumlanmaları eserlerine daha bir derinlik, daha bir zenginlik katmamış mı- dır? Tarihe ad bırakmış büyük adamların ya- şamlarını konu alan sanat yapıtları için de durum aynı değil midir? Napoleon’u bir tiran olarak göstermek de mümkündür, uluslaşma sürecini dünyaya yayan bir devrimci olarak da. Bu iki yorumun sahiplerinden hangisini eleştirseniz, size “ben öyle gördüm, öyle yorumladım” dese ne yanıt verebi- lirsiniz? Bu tartışmanın çok canlı bir örneğini da- ha yakında tutkulu bir biçimde yaşadık. Can Dündar’ın, “Mustafa”sı çoğu çev- relerden sert eleştiriler aldı. Filmi ben de beğenmedim, ama Can Dündar’ın olaya kendi bakış açısından bakmaya ve yan- sıtmaya hakkı olduğunu düşündüm. Be- nim eleştirilerim, kendi kişisel yorumları- na değil, yanılmalara yok açacak olan olaylardaki kimi çarpıtmalaraydı. Yoksa kimin hakkı vardır, bir başkası- nın Mustafa Kemal’i aynı kendi gördüğü gibi görmesini istemeye? Gördüğün gibi Sevgili, sorun öylesine kolay içinden çıkılır cinsten değil. Bana gö- re, bu durumda ne Rahşan Hanım’ın DSP’nin Ecevit adını kullanmasını engel- lemek olanağı vardır ne de DSP’nin Rah- şan Hanım’a “Sen bize nasıl böyle söy- lersin?” demesi haklıdır. Galiba bu yorum da her iki tarafa da dö- nüp “sen de haklısın, sen de” diyen Nas- rettin Hoca öyküsüne benzedi. DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Ecevit’in Adı’ asirmen@cumhuriyet.com.tr 2.5 milyon gurbetçi için yasa çõkarõldõ, bir cümleyle 48 milyonluk kütük şaibeli hale getirildi Sorun tek cümleyle geldi İLHAN TAŞCI ANKARA - 22 Temmuz ge- nel seçimlerindeki seçmen sa- yõsõna göre bir anda 5 milyon 732 bin 603 seçmenin artmasõ kafalarõ karõştõrõrken yasaya eklenen bir cümle meşruiyet tartõşmasõnõ da beraberinde ge- tirdi. 2.5 milyon gurbetçinin oy kullanabilmesi gerekçesiyle çõ- kartõlan yasaya eklenen hü- kümle kütük oluşturma görevi Yüksek Seçim Kurulu’ndan alõnarak ilk kez kurul dõşõnda düzenlenmesi benimsendi. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Su- ha Okay, YSK’nin otoritesini kullanarak kuşkularõ giderme- si gerektiğine işaret etti. Tartõşmalara neden olan dü- zenleme 13 Mart 2008 tari- hinde TBMM’de kabul edilen Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkõn- da Kanun’a eklenen bir fõkra ile gerçekleştirildi. Yasanõn “Seçmen Kütüğü Düzenlenmesi” üst başlõklõ 33. maddesi, “Seçmen kütüğü; her dört yılda bir yeniden dü- zenlenir, sürekli bilgi toplama ve her iki yılda bir genel de- netleme ile güncelleştirilir” hükmünü içeriyordu. Kütük düzenlemesi YSK tarafõndan yapõlõyordu. 13 Mart 2008 tarihinde yurt- dõşõndaki yurttaşlarõn oy kul- lanmasõna olanak sağlamak amacõyla yapõlan düzenleme sõrasõnda bu hüküm, “Seçmen kütüğü; adres kayıt siste- mindeki bilgiler esas alınarak Yüksek Seçim Kurulu’nca belirlenecek usul ve esaslara göre her yıl yeniden düzen- lenir, sürekli bilgi toplama ile her seçim döneminde gün- celleştirilir” şeklinde değişti- rildi. Böylece, seçmen kütüğü- nün YSK dõşõnda İçişleri Ba- kanlõğõ’na bağlõ Nüfus ve Va- tandaşlõk İşleri Genel Müdür- lüğü’nün adres kayõt sistemin- deki kayõtlar esas alõnarak oluş- turulmasõ sağlanmõş oldu. Düzenleme ile birlikte bir anda seçmen sayõlarõnda mil- yonlarla ifade edilen sõçrama- lar yaşandõ. Buna göre, 22 Temmuz seçimlerinde kütük- teki yazõlõ seçmen sayõsõ 42 mil- yon 571 bin 284; 21 Ekim 2007 tarihinde yapõlan halk oylamasõnda ise 42 milyon 665 bin 149 olarak kayõtlara geçti. YSK Başkanõ Muammer Aydın ise yerel seçimdeki seç- men sayõsõnõ 48 milyon 265 bin 644 olarak açõkladõ. Bu açõkla- ma dikkate alõndõğõnda, geçen yõl 21 Ekim’de yapõlan halk oy- lamasõna göre seçmen sayõsõ 5 milyon 635 bin 911, 22 Tem- muz seçimlerinde kullanõlan seçmen kütüğüne göre ise 5 milyon 732 bin 603 fazla oldu. Halk oylamasõnõn yapõlmasõnõn üzerinden 13 ay geçmişken seçmen sayõsõnõn 6 milyona yakõn arttõğõ ortaya çõktõ. CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Suha Okay, “Sonucu ne olursa olsun şaibeli bir seçim olacak. Seçimin meşruiyeti tartışılacak” dedi. Okay, “Ku- rul inisiyatif kullanmalıdır. Zaten bunu yapmadığı gö- rüntüsü bugüne kadar şüp- helerin oluşmasına ve yay- gınlaşmasına neden oldu. Ya- şanan süreçte şüphe nokta- sında değil somut örnekler var. Nüfus müdürlüklerin- de ‘Bugün git, yarõn gel. Mesai saat 17.00’de bitti. Bilgisaya- rõmõz arõzalandõ, veri tabanõ çöktü’ gibi bir anlayışla kar- şı karşıyayız. YSK otoritesi- ni kullanmalı ve güveni ar- tırmalıdır. ‘Kurallar elimi ko- lumu bağlõyor’ yaklaşımı doğ- ru değil” dedi. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlõğõ’nõn seçmen kütük- lerinin oluşmasõnõ sağlayan “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Formlarının İmhası” konulu genelgesi, seçmen kü- tüklerinin oluşumunu daha da tartõşmalõ hale getirdi. Çünkü genelgeye göre, seçmen kü- tüklerinin oluşturulmasõnda ana unsur olan öğrenci belgesi, ça- lõşma durumu ve nakil belgesi gibi belgeler imha edilecekti. Henüz seçmen kütükleri ke- sinlik kazanmamõş ve seçimler yapõlmamõşken kütük oluşu- muna esas alõnan belgelerin neden imha edildiği ve olasõ iti- razlarõn hangi verilerle karşõ- laştõrõlarak karara bağlanacağõ sorularõ yanõtsõz kaldõ. 2.5 milyon gurbetçinin oy kullanabilmesi gerekçesiyle çõkartõlan yasaya eklenen hükümle kütük oluşturma görevi YSK’den alõnarak ilk kez kurul dõşõnda düzenlenmesi benimsendi. BAŞBAKANLIK’TAN GENELGE ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakanlõk, yerel seçimlerin başarõyla gerçekleştirilmesi, millet iradesinin sandõğa sağlõklõ olarak yansõmasõ amacõyla gereken tüm önlemlerin alõnmasõnõ istedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imza- sõyla, Resmi Gazete’nin dünkü sayõsõnda yer alan genelgede, anayasanõn 79. madde- sinde öngörülen, “seçimlerin başlamasın- dan bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü” ilkesine yaraşõr bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlamak için Yüksek Se- çim Kurulu (YSK) ile il ve ilçe seçim kurullarõnõn bu kapsamdaki çalõşmalarõna diğer kamu kurum ve ku- ruluşlarõnca da her türlü işgücü, araç ve diğer malzeme desteği veril- mesinin önem taşõdõğõ ifade edildi. TBMM GÜNDEMİNE TAŞINDI Erdoğan’a ‘Mimarlar’sorusu OKTAY EKİNCİ Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan’õn, mimar ve mühendis odalarõnõn açtõklarõ davalarõ eleştir- mesi TBMM’ye taşõndõ. CHP Milletvekili Ya- şar Ağyüz, Başbakan Er- doğan tarafõndan yanõt- lanmasõ istemiyle verdiği soru önergesinde, şu so- rularõ yöneltti: - “TMMOB’ye bağlı mühendis odaları ile üyelerinin sorumluluk duygusu içerisinde ya- şadığı kente sahip çık- masını ve dava açması- nı hangi açıdan ‘suç ve ayõp’ olarak görüyorsu- nuz?” - “İmar yolsuzlukları- na ve yasal olmayan be- lediye meclis kararları- na dava açan TMMOB’yi suçlayarak AKP’li belediyelerin yanlışlıklarını savun- muş olmuyor musu- nuz?” - “Yolsuzluklara ve yasadışı uygulamalara karşı çıkmayı, demok- ratik hak kullanımını, hangi gerekçe ile ideolo- jik tavır olarak yorum- layabiliyor sunuz?” ‘Önlemleralınsın’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear