26 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 7 ARALIK 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Salon Ayağa Kalktı... kultur@cumhuriyet.com.tr İZMİR AHKAMI ŞAHSİYE 4.SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI DOSYA NO:2008/28 Satõş Mahkemece satõşõna karar verilen ve İ.İ.K. hükümlerine göre satõşõ yapõlacak olan taşõnmaz; İzmir ili, Konak ilçesi, Konak 2.Bölge Tapu Sicil Md. Göztepe Mahallesi, 832 Ada, 9 Parselde kayõtlõ, 795.00 m2 yüzölçümlü kar- gir apartman cinsli ana taşõnmazda tesis edilen kat mülkiyeti nedeniyle 4/56 arsa paylõ, ikinci kat 5 nolu bağõmsõz bölüm mesken olup, taşõnmaz Mithatpaşa Cad. No:860 Fesçiler Apt. K:2 D:5 Veli Konağõ/İZMİR adresindedir.Yaklaşõk 40 yõl önce inşa edilmiş olup, 3 oda, salon mutfak, banyo, tuvalet, kiler odasõ ve iki balkondan ibarettir. Salon Mustafa Kemal Sahil Bulvarõ’na cepheli olup, deniz manzaralõdõr. Salonda yerler ahşap parkedir. Deniz tarafõnda salona açõlan balkon ve salon pencereleri panjurdur. Odalarda yerler mar- ley, kiler odasõ, koridor ve mutfakta yerler karo taştõr. Banyoda küvet, lavobo ve klozet mevcuttur. Banyoda yerler karo taşõ, duvar- lar yarõya kadar fayans kaplõdõr. Diğer tuvalette klozet ve lavobo mevcut olup, yerler karo taşõ, duvarlar yarõya kadar fayans kaplõ- dõr. İki oda Mithatpaşa Caddesi’ne bakmakta olup, odanõn birinde balkon mevcuttur. Pencereler ve iç kapõlar ahşaptõr. Pencerelerin tamamõ ahşap panjurdur. Dõş kapõ çeliktir. Merkezi sistem kaloriferli ve asansörlüdür. MUHAMMEN BEDELİ: 420.000,00 YTL SATIŞ ŞARTLARI: TAŞINMAZIN İHALESİ İZMİR AHKAMI ŞAHSİYE DÖRDÜNCÜ SULH HUKUK MAHKEMESİ KA- LEMİNDE YAPILACAKTIR. Taşõnmazõn 1.İhalesi: 16/01/2009 günü saat: 13.00-13.15 arasõndadõr. Birinci arttõrõmda taşõnmaz masraflarõ ile birlikte muhammen bedelin %60'õnõ bulmaz veya alõcõsõ çõkmaz ise taşõnmazõn aynõ yer ve saatte 10 gün sonra ikinci ihalesi yapõlacaktõr. Taşõnmazõn 2.İhalesi: 26/01/2009 günü saat: 13.00-13.15 arasõndadõr. İkinci arttõrõmda taşõnmaz masraflarõ ile birlikte muhammen bedelinin %40'nõn altõnda satõlmayacaktõr. Satõşa girenler %20 nakdi teminatlarõnõ Vakõfbank Adliye Şubesi’ne yatõrmak zorundadõr. Bakiye satõş bedelinden başkaca damga resmi, alõm harcõ, KDV alõ- cõya aittir. Satõşa girenler şartnameyi okumuş ve kapsamõnõ aynen kabul etmiş sayõlõrlar, şartnamesi ilan tarihinden itibaren herkese açõktõr. İlan olunur. 28.11.2008 (Basõn: 66140) KÜÇÜKÇEKMECE 2. İCRA DAİRESİ'NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2008/3831 Talimat İpoteğin paraya çevrilmesi suretiyle satõlarak paraya çevrilmesine karar verilen taşõnmazõn cin- si, adedi, evsafõ, tapu kaydõ, kõymeti: TAPU KAYDI: İstanbul ili, Avcõlar ilçesi, Köyiçi mevkiinde kain ve tapunun 27 pafta, 4774 parselinde kayõtlõ 1087 m2 yüzölçümlü (kat irtifaklõ olarak) arsa üzerinde inşa edilmiş bulunan be- tonarme karkas binalardan; beşinci katta, 290/10870 arsa paylõ 73 bağõmsõz bölüm nolu (haliha- zõrda 19 no.lu) meskenin tamamõ. İMAR DURUMU: Avcõlar Belediye Başkanlõğõ, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 02.07.2008 tarih ve 5655 sayõlõ imar durumu hakkõndaki yazõsõnda; imar durumu istenen AVCILAR, Köyi- çi mevkii, Marmara Cad, Çakõcõ Apt, No:9 D:73 (halihazõrda 19 no.lu) 27 Pafta, 4774 parsel sa- yõlõ yer 1/1000 ölçekli 12.11.1991 tasdik tarihli Avcõlar Marmara Cad. ve civarõ imar planõnda H=18.50 mt irtifada blok nizam ticaret+hizmet+konut sahasõnda kalmakta iken 27.06.2001 tarih ve 23 sayõlõ meclis kararõna göre ÖA5 bölgede kaldõğõndan bina yüksekliği H=12.50 mt (4 kat) olmuştur, denilmektedir. HALİHAZIR DURUMU: İstanbul ili, Avcõlar ilçesi, Köyiçi mevkiinde kain ve tapunun 27 Pafta, 4774 parselinde kayõtlõ 1087 m2 yüzölçümlü (kat irtifaklõ olarak) arsa üzerinde inşa edil- miş bulunan betonarme karkas binalardan; beşinci katta, 290/10870 arsa paylõ 73 bağõmsõz bölüm nolu (halihazõrda 19 no.lu) meskenin tamamõdõr. Satõşa konu taşõnmaz adres olarak, Merkez Mah. Marmara Cad. Çakõcõ Apt. No:9 D:73 (hali- hazõrda 19) Avcõlar İstanbul'da yer almaktadõr. Bodrum kat+zemin kat+asma kat+5 normal kattan müteşekkil, B.A.K. tarzda, blok nizamda, 2.sõnõf malzeme ve işçilik kalitesiyle inşa edilmiş olan, bodrum ve zemin katõnda pasaj ve pasaj koridoru ile Marmara Caddesi cephesinde işyeri ve dükkânlar, normal katlarõnda her katta iki ta- nesi cadde, iki tanesi arka bahçe cepheli olmak üzere dörder daireli, elektrik, sõhhi tesisat, doğal- gaz tesisatõ ile asansör tertibatõ ikmal edilmiş ana binanõn beşinci normal katõnda ve yol cephe- sinde yer alan mezkur daire girişte antre-hol üzerinde salon, mutfak, antrenin devamõnda iki oda- sõ, banyo, WC ile balkon mahallerinden ibaret, dõş ölçüleri itibariyle 110 m2 alana sahip, õslak ha- cim zeminleri seramik, banyo, WC duvarlarõ fayans kaplõ, mutfakta sabit tezgâh üzerinde mutfak dolaplarõ, banyosunda sõhhi tesisat armatürleri ile tamamlayõcõ aksesuarlarõ bulunmaktadõr. Pen- cere doğramalarõ PVC ve õsõcamlõ, kõsmen ahşap doğrama ve panjurlu daire doğalgaz tesisatlõ, çe- lik kapõlõdõr. Satõşa konu taşõnmaz bulunduğu mevki itibarõyla alt ve üst yapõsõ tamamlanmõş, her türlü be- lediye ve sosyal imkânlarõndan istifade edecek konumda ana arter üzerinde ve ulaşõm imkânlarõ elverişlidir. KIYMETİ: Müdürlüğümüzce düzenlenen, kesinleşmiş bulunan 18.07.2008 tarihli kõymet tak- diri raporuna göre, satõşa konu 73 nolu (halihazõrda 19) meskene 150.000,00.-YTL kõymet takdir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1-Satõşa konu taşõnmazõn 1. açõk arttõrmasõ, 20.01.2009 günü, saat: 14.00 ile 14.15 arasõnda Küçükçekmece 2.İcra Müdürlüğü'nde yapõlacaktõr. Bu arttõrmada taktir edilen değerin %60'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan diğer alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ, ay- rõca satõş ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi şartõyla ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõk- madõğõ taktirde en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak kaydõyla, taşõnmazõn 2. açõk artõrmasõ 30.01.2009 günü, saat: 14.00 ile 14.15 arasõnda Küçükçekmece 2.İcra Müdürlüğü'nde yapõlacak- tõr. Bu arttõrmada taktir edilen değerin %40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan diğer alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ, ayrõca satõş ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi şar- tõyla ihale olunur. 2-Açõk arttõrmaya katõlmak isteyenlerin takdir edilen kõymetin %20'si nispetinde nakit pey ak- çesi ya da bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubu vermesi gerekmektedir. Satõş pe- şin para iledir. Alõcõ istediği takdirde kendisine 10 günü geçmemek üzere mehil verilir. Katma De- ğer Vergisi, ihale damga pulu, alõcõ adõna tahakkuk edecek tapu harcõ satõn alana ait olacaktõr. Tellaliye resmi ve birikmiş emlak vergi borçlarõ ile satõcõ adõna tahakkuk edecek tapu harçlarõ, sa- tõş bedelinden ödenir. 3-İpotek sahibi alacaklõlarla, diğer ilgililerin, varsa irtifak hakkõ sahipleri de dahil olmak üze- re bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ, faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile 15 gün içinde müdürlüğümüze bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde, haklarõ tapu sicili ile sabit olma- dõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4-Taşõnmazõ satõn alanlar, ihaleye alacağõna mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydõyla, ihale- nin feshi talep edilmiş olsa bile, satõş bedelini derhal veya İİK. 130’ncu maddeye göre verilen sü- re içinde nakden ödemek zorundadõr. 5-Taşõnmaz kendisine ihale olunan kimse müddetinde parayõ vermezse ihale kararõ kaldõrõla- rak İİK. 133’ncü madresine göre kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kim ise arz etmiş olduğu bedelle almaya razõ olursa ona, razõ olmaz veya bulunmazsa hemen artõrmaya çõkarõlõr. Bu arttõrma ilgililere tebliğ edilmeyip yalnõzca satõştan en az yedi gün önce yapõlacak ilanla yetini- lir. Bu arttõrmada teklifin İİK. 129’ ncu maddedeki hükümleri uymasõ şartõyla taşõnmaz en çok ar- tõrana ihale edilir. İhalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedelle son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen so- rumludur. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme gerek kalmaksõzõn icra müdürlüğünce tahsil olunur. 6-İİK. 127. maddesi gereğince, işbu satõş ilanõ, tapuda adresi bulunmayan ve tebligat yapõla- mayan ilgililere ilanen tebligat yerine kaim olacağõ ilan olunur. 7-Şartname ilan tarihinden itibaren müdürlüğümüzde herkesin görebilmesi için açõk olup, mas- rafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örnek gönderilebilir. 8- Satõşa iştirak etmek isteyenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõla- caklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2008/3153 Talimat sayõlõ dosya numarasõ ile müdürlü- ğümüze başvurmalarõ ilan olunur. (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. (Basõn: 66238) “Olay” sona erdiğinde salon ayağa fırlamış, coş- kuyla alkışlıyordu. Salon dediğim, Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’in orta yerindeki BOZAR (Gü- zel Sanatlar Sarayı’ndaki) görkemli mi görkemli konser salonu… Salonu dolduran iki bin kadar insan sadece sahnedeki dokuz sanatçıyı, sadece ustalığı, yeteneği, niteliği, çağdaş ve evrensel de- ğerleri alkışlamıyordu. Aynı zamanda, şu içinde yaşadığımız dünyanın daha iyi, daha güzel ola- bileceği inancını, şiddetsiz, savaşsız, çatışmasız bir dünya özlemini, barış umudunu alkışlıyordu… İçimizde yeşerttiğimiz o eşsiz düşü, ayağa fır- layıp alkışlarla çoğaltmaya, büyütmeye ve yay- maya çalışıyorduk. Sahneden gelen çağrıya yü- reğimizi, aklımızı, kucağımızı, kollarımızı açıyor- duk… Böyle olmaz, baştan başlamalıyım. ( 23 Kasım tarihli Cumhuriyet’te bu konseri ve örgütlenme- sini duyurmuştum. Konser haberini dünkü gaze- tede Çimen Baturalp verdi.) Şimdi gelelim ün- lü piyanistimiz Hüseyin Sermet’in 5 yıl önce Fran- sa’da kurduğu “Barış İçin Sanatçılar Birliği” ADAP’ın konser akşamı bana yaşattıklarına: ‘Çatışma ötesi müzik’ Sahnede iki kuyruklu piyano… Sahnede dokuz piyanist. Her biri dünya çapında birbirinden ba- ğımsız, çoktan kendilerini kanıtlamışlar… Piyanoda iki el, iki el dört el oluyor, dört el se- kiz el… Sonra sekiz el, bin sekiz el, yüz bin se- kiz el, milyonlarca ele dönüşüyor… Piyanonun siyah ve beyaz tuşları üzerinde uçuşan eller, ka- yan eller, çoğalan eller, birbirine uzanan, birbiri- ni kucaklayan eller… Dile kolay 90 parmak, on se- kiz el, dokuz çift göz! Yalnız elleriyle, müzikleriy- le, yorumlarıyla değil gözleriyle de konuşuyorlar birbirleriyle. Konser boyunca eşleşmeler hep, en çok çatışmalı diye bildiklerimizi bir araya getiri- yordu. Zaten konserin başlığı “Çatışma Ötesi Mü- zik”ti. Konserin ilk eseri Rossini’nin iki piyano, dört piyanist için düzenlenmiş “Wilhelm Tell Uvertü- rü”ydü… Yeryüzünde en çok çalınan, dinlenen, filmlerde (hele kovboy filmlerinde) bol bol kulla- nılan eseri Amerikalı David Lively, İranlı Nima Sarkechik, İsrailli Israel Kastorino ve Mısırlı Ram- zi Yassa (sekiz el) yorumladılar. Bu parçanın se- çilmesi bence çok akıllıcaydı. Çünkü virtüözler da- ha ilk andan dinleyiciyi avuçlarının içine almışlardı. Dünyanın değişebilirliğine inancımız, barış umu- dumuz ve özlemlerimiz peşinden dörtnala, do- ludizgin koşmaya başlamıştık bile… Daha ilk andan dikkatimi çeken bir başka özel- lik: Sahnede eseri çalanlara el veren hep iki pi- yanist daha var. Bu ikiler notaların sayfalarını çe- viriyor. Düşünün “koskoca Hüseyin Sermet”, pi- yanist arkadaşının sayfalarını çeviriyor! Her biri hem star hem de sıradan bir neferdi… Bu tavır bile bu dokuz sanatçının ne denli farklı ve nasıl bir da- yanışma içinde olduklarını ortaya koyuyordu! Ardından Rüya Taner (Kuzey Kıbrıslı), Cpri- en Katsaris (Güney Kıbrıslı), birbirleriyle harika bir vals mi yaptılar yoksa Poulenc’in bir “vals mu- sette”ini mi yorumladılar anlayamadım... Benim için konserin unutulmaz anları birbirini izledi: Hüseyin Sermet’le Yunanlı George-Ema- nuel Lazaridis’in yorumladığı Şostakoviç’in “İki Piyano İçin Konçertino”su… İranlı ve Amerikalı piyanistin Kızılderi kabilelerinin yağmur duasın- dan esinlenen Jolivet’nin “Hopi Dansı”… Hüse- yin Sermet’leTürkiye Ermeni Cemaati’nden Se- ta Tanyel’in yorumladıkları Ravel’in bir düzen- lemesi… Franz List’in “Rakoczi Marşı”nı ise Kuzey Kıbrıslı Rüya Taner, Güney Kıbrıslı Cypri- en Katsaris’in birlikte çalmaları… Gershwin’in “Prelude”lerini İsrailli ve İranlı piyanistlerin çal- ması… Orduların değil barışın marşı Final parçası Bizet’nin “Carmen” düzenleme- sinde ise dokuz piyanist sahnedeydi, sırayla bir- birlerinin yerini alıyorlardı. Dinleyici bu kadarını beklemiyordu. Eserin son notalarıyla millet aya- ğa fırladı. Alkışların sonu gelmedi. Alkışlar sürdü sürdü, alkışlar bitmiyordu… O zaman, 9 piyanist afacan çocuklar gibi bir oyuna giriştiler adeta... İçlerinden biri bir piya- noda sabitleşti, öteki sekizi öteki piyanonun önün- de sıraya girdi. Hani müzikli sandalyeler oyunu vardır ya, onun gibi… Sırayla tabureye oturup, bir damla çalıp, koşarak kuyruğun arkasına geçip, ye- niden sırası gelince çalıp, yeniden koşarak kuy- ruğun arkasına geçerek… Ve bir “Askeri Marş” başladı… Ancak bu askeri marş, ne Türkiye, ne Yuna- nistan ordusunun; ne İranlı mollaların, ne de Bush efendinin marşıydı. Bu marş Shubert’in marşıydı. Barışa adanmış gibiydi. Zaten bakmayın deminden beri söylediklerime, bir andan sonra kim hangi milletten, hiçbir öne- mi kalmadı. Tıpkı salonu dolduran izleyiciler gi- bi… Belirtmeliyim ki önceden sandığımın tersi- ne, dinleyicilerin çok büyük ağırlığı yabancılarda, Avrupa Birliği üyelerindendi. Kültür başkenti Konser boyunca, siyah beyaz tuşlardan yer- yüzünün tüm renkleri doğuyor ve yüreğimize bir gökkuşağı çiziyordu. Konser bitince salonu dol- duran her insan kendisini daha iyi, daha güzel, da- ha mutlu, daha eşit, daha şiddetten arınmış his- setti. Daha da güçlü… Sanki çaresiz değildik! Konser sonrasında sanatçılarla ve kimi ko- nuklarla birlikte bir resepsiyondayım. Herkes bu organizasyonu gerçekleştiren Hüseyin Sermet ve Zeynep Göğüş’ün (TR Plus - Avrupa’da Türkiye Merkezi Kurucusu ve Başkanı) çevresinde sevgi, saygı ve coşku yumağı oluşturmuştu. İstanbul 2010 çerçevesinde bu konserin belli başlı tüm merkezlerde gerçekleştirilmesi gerek- liliğine sonsuz inanıyorum. Hatta Erivan’da, Kıb- rıs’ta, Yunanistan’da özellikle… İranlı piyanist, bu düşünceme, “Hiç heveslenmeyin, İran’da nasıl- sa böyle bir şeye izin vermezler” diyor… Ey sanat sen nelere kadirsin! Elbet korkulur sen- den! Hepinize iyi pazarlar ve iyi bayramlar! www.zeyneporal.com faks: 0212 257 16 50 e-posta: zeynep@zeyneporal.com Zaman geçtikçe İstanbul Oyuncak Müzesi’nin değeri daha çok anlaşõlacak Balõkçõiskemlesinidealarak... Oyuncak Müzesi’nin ziyaretçi def- terine yazõlanlarõ okumak beni çok mutlu ediyor. Şunun çok iyi bilinme- sini isterim ki, kurduğumuz müze, dünyadaki örnekleri arasõnda ilk sõ- ralardadõr. Nasõl ki, bir resim müze- sinde Dali, Van Gogh, Rembrandt, Picasso, Chagall gibi ressamlarõn olmasõ o müzenin değerini arttõrõ- yorsa, bizim müzede de oyuncak ta- rihinin o denli önemli örnekleri ser- gilenmektedir. Bir müze, sergilediği eserlere yenilerini katmalõ, koleksi- yonunu her yõl daha da zenginleştir- melidir. Oyuncak Müzesi’nin müda- vimleri çõtayõ nasõl da yükselttiğimi- zin çok iyi farkõndalar. İşte onlardan birinin deftere yazdõklarõ: “Yeğenlerimle bir kez daha gez- dik. Görmeyeli çok güzel gelişme- ler olmuş. Herkesin, her zaman kendini mutlu edeceği bir mekân. Ellerine, aklına sağlık…” Bu sözler kime ait biliyor musunuz? Şiirleri kadar yazõlarõnõ da çok sevdi- ğim şair Turgay Fişekçi’ye…Ye- ğenleri Bertem, Deniz ve Mine’yle “bir kez daha” gezmiş müzemizi gü- zel şair… Ve “görmeyeli” kazandõr- dõğõmõz eserlerle müzenin nasõl da ge- liştiğinin farkõnda. O ki, bir şairin yaz- dõklarõyla açtõk ziyaretçi defterini, sevgili Turgay’õn da çok seveceği bir yorumla çevirelim sayfalarõnõ. Ça- ğatay Doğramacı’nõn neyin eksikli- ğini duyduğuna bakar mõsõnõz: “Bu- günkü ziyaretimden önce duydu- ğumdan ve takip edebildiğimden çok daha büyük bir dünyanın, bu kadar iyi niyetli şekilde ‘şuncacõk bi- naya’ sığdırılma gayretinin şaşkın- lığı içindeyim. Bir dahaki ziyare- timde Boğaz’da balık avlarken kul- landığım portatif iskemlemi kol- tukaltıma sıkıştırıp geleceğim…” Balõk avlarken kullandõğõ iskem- leyle müze gezmeye gitmek!.. Ca- mekânlarõn karşõsõnda oturup daha çok bilgi, daha çok duyarlõk yakalayabil- mek için!.. Ne dersin sevgili Turgay Fişekçi, harika bir metafor değil mi? ‘Çok emek vermişsiniz’ Turgay Fişekçi hayatõn akõşõnda, içinde var olan şiiri yakalama konu- sunda usta bir şair. Bu, denizin de- rinliklerine dalmak gibi zor bir uğraştõr ve o denli güçlü ciğer ister! Balõkçõ is- kemlesini koltuğunun altõna alarak oyuncak müzesine giden bir insanõn şiirini bu yüzden ancak o yazabilir. Sevgili Turgay, Oyuncak Müzesi’nin ziyaretçi defterini okusa, kimbilir ne şiirler yakalar!?. Peki ya Defne Alkan’õn yazdõkla- rõna ne demeli: “Topladığınız oyun- caklar benim olsaydı oynamaya kıyamazdım. Çok güzel oyuncaklar ve topladığınız bu kadar oyuncak için çok emek vermiş olmalısınız. Burası ömür boyu gördüğüm en gü- zel müze...” (Sevgili Defne “ömür boyu” diyor ya, adõnõn yanõna pa- rantez açarak şunu yazmõş: “9 ya- şındayım.”) Bunlar da 70 yaşõndaki Feridun Bayram’õn yazdõklarõ: “Sayın Sunay Akın ve çalışma arkadaşlarına; yetmişlik bir çocuk olarak böylesi bir kültür evini gezmekten çok mutlu oldum.” İlkgençlik yaşlarõnõ yaşayanlarõn, yeni terleyen bõyõklarõnõn altõndan güldüğü, “Oyuncak mı? Peh!..” de- diği bir yerdir oyuncak müzesi… Bu yaşlar için çocukluk, koşar adõm ka- çõlan bir dönemdir, genellikle!.. Öz- gürlüğü elinden alõnmõş çocuğa “bü- yük” denildiğini bilenler de, bu yaş- larda yok değildir. Özgürlüğü teslim etmeyenlerden biri olan Gökhan’õ okuyoruz: “Bugün benim doğum gü- nümdü. Öyle çocuk falan olduğumu sanmayın. Tam 20 yaşıma bastım bugün. Ama içimdeki çocuk hiç öl- medi. Her zaman, her şeyi beraber yaşadık onunla. Ve onlu sayıları bi- tirip yirmili sayılara geçerken bu- gün yine hatırlamak istedim ço- cukluğumu. Ve Oyuncak Müze- si’nin büyülü odalarının yolunu tuttum, kız arkadaşımla… Her ne kadar evimden kilometrelerce uzak- ta (Hataylıyım) olsam da, evimin sı- caklığını bu müzede buldum.” Didem Gürcün Tapban çok uzak- lardan gelmiş İstanbul’a. Onun İs- tanbul’da kalacağõ günler sayõlõ olduğu için çok değerli… Bir gününü Oyun- cak Müzesi’ne ayõrmõş, hiç tereddüt et- meden ve duygularõnõ şöyle aktarmõş defterimize: “Müzeniz bizleri yıllar öncesindeki anılarımıza, mutlu ço- cukluk günlerimize götürürken ço- cuklarımıza da bambaşka, değeri ölçülmez bir vizyon, bakış açısı ka- zandırıyor. Oyuncaklarımız bizle- re yakın tarihin özetini en yaratıcı ve renkli şekilde sunuyor. Ameri- ka’dan her yıl yaptığımız ziyareti- mizin en keyifli anlarından birini yaşattığınız için müzenin kurucu- larına ve gönüllülerine en içten te- şekkürlerimizi bir borç biliriz.” ‘Çocukluğuma döndüm’ Atilla Türkmen de uzaktan, Ker- kük’ten gelmiş müzemize: “Çok uzaklardan geldim ama kalbime çok yakın hissettim çocukluğu- mu… Yalnızlığımı ve eski anıları- mı giderdi bu müze. Bir anda ken- dimi eski doğduğum yerlerde his- settim. Sanki çocukluğum yeniden başladı.” Müzeler toplumlarõn belleğidir, ha- fõzasõdõr. Şunu çok iyi biliyorum ki, za- man aktõkça, İstanbul Oyuncak Mü- zesi’nin ne denli önemli bir hamle ol- duğu daha iyi anlaşõlacak ve öne çõ- kacaktõr. Ben ki, Kõz Kulesi’ni bir mü- ze, sanat merkezi olma düşüncesiyle 1992’de “Şiir Cumhuriyeti” ilan ettiğimde en büyük karşõ çõkõşõ, alay- cõlõğõ, görevi toplumu aydõnlatmak olan sanatçõlardan gördüm. Yaşadõk- larõmõn en yakõn tanõklarõndan biri de, bana her zaman destek olan sevgili şa- ir kardeşim Turgay Fişekçi’dir. O da, o günlerde, destek olmak için Kõz Kulesi’ne gelip şiir okuyan ileri gö- rüşlü sanatçõlardan biridir. Evet, Ser- ver Tanilli hocamõzõn dediği gibi, ta- rihin elinde bir fotoğraf makinesi vardõr ve tarih o makineyle bir gün herkesin fotoğrafõnõ çeker. Önemli olan o fotoğrafta gözlerimizin kapa- lõ çõkmamasõdõr. 1992’de çekilen fo- toğrafta, gözleri açõk çõkan şairlerden biridir Turgay Fişekçi…
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear