05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Bir Şeyleri Çözmek Üzerine Bir grup liberal entelektüelin “1915’te Osmanlı Er- menilerinin maruz kaldığı ‘büyük felaket’e duyarsız ka- lınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul et- miyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Er- meni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, on- lardan özür diliyorum” diyen metni ve imza kam- panyası, Le Monde’un iddia ettiği gibi, Türkiye’nin kimliğindeki kilitleri çözüyor mu bilemem ama çöz- düğü bir şeylerin olduğu kesin... Yersiz Son aylarda, Türkiye’de uzun zamandır beklenen çok özel bir konjonktür oluşuyordu. İlk kez hükü- met, muhalefet partilerinin eleştirileri, yolsuzluk iddiaları altında bunalıyor, ekonomik kriz karşısın- daki iktidarsızlığını, ülkenin en büyük sermaye gruplarıyla sert tartışmalara girerek saklamaya ça- lışıyordu. Bu sırada ülke vatandaşları krizin ya- şamlarını altüst eden etkileri altında korkuyor, kızı- yor, “sorumlusu kim” sorusuna cevap ararken, si- yasi tartışmalara odaklanıyorlardı. Bu bağlamda, Gökçek - Kılıçdaroğlu tartışmasının olağanüstü yüksek izlenme oranı çok anlamlıydı. Nihayet, ilk kez siyasal İslamın toplumda gerçekleştirdiği “pasif dev- rimin” gerçek boyutları ortaya dökülüyordu (Prof. Binnaz Toprak’ın araştırması). Diğer bir deyişle sol ve sosyalistler açısından ça- lışma yapmaya, bu çalışmalar üzerinde bir canlan- ma ivmesi kazanmaya çok uygun, çok verimli bir kon- jonktür oluşuyordu. Bu “özür dileme” metni, işte bu ortamın içine düştü ve konjonktür üzerinde çözücü bir etki yapmaya başladı. “Özür dileme” çağrısı, iktidarı ve muhalefeti, “özür dilemeye karşı” olma çizgisinde birleştirdi; tartışma- yı, konjonktürün dışında çekti. Böylece, krizin ve kö- tü yönetimin sorumlularının, vatandaşların korkula- rını ve öfkelerini, kendilerinden başka, “dışarıda” bir yerlere yönlendirme olanağı sağlayabilecek bir met- nin yazılabileceği bir boş bir “alan”, potansiyel bir ka- çış noktası (ah şu düşmanlarımız, Yahudiler, Erme- niler, Kürtler vb… ) oluştu. Nitekim, toplumsal so- runların kökünde etnik düşmanlık arayan refleksle- rin hızla ortaya dökülmeye başladığına, dahası, Cumhurbaşkanı’nın etnik kökenini sorgulayan ırk- çı/faşist seslerin büyük basında ve TV kanallarında kendilerine yer bulabildiklerine şahit olduk. Uzun yıllardır ilk kez sol ve sosyalistler için, eko- nomik kriz, yolsuzluk, siyasal İslam, emperyalizm gibi kavramların arasında bağlantı kurabilecekle- ri bir ortam oluşurken, bir grup entelektüelin, ken- dilerini bu gündeme sokma çabası, konjonktürün is- tikrarını bozdu. Biraz samimiyet Bu entelektüeller Ermeni kardeşlerimizden 1915’te yaşanan bir “olay” için özür diliyorlar. Peki, bu “ola- yın” hakikati ne? Ermeni kardeşlerimiz bu “olayın” ha- kikatinin “soykırım” olduğunu söylüyor, bu hakika- te sadakat açıklıyor ve herkesin bu hakikati benim- semesini istiyorlar. Türk kardeşlerimiz çoğunlukla bu “olayın” hakikatinin “soykırım” değil “tehcir” olduğunu, karşılıklı bir kıyım sürecini de içerdiğini ileri sürüyor- lar. Ermeni kardeşlerimiz, Türk kardeşlerinden “soy- kırımı” kabul etmelerini istiyor. Öyleyse, özür dilemeye konu olacak hakikat, onlar açısından budur. “Büyük felaket” kavramı bu “hakikati” ifade etmeye yetmez! Çünkü “soykırım” da “tehcir” de birer büyük felakettir, hem kurbanlar hem uygulayıcıları için hem de insanlık açısından…Söz konusu metin “özür dilemiyor”, özür diliyormuş gibi yapıyor. Ya metni hazırlayanla- rın cesareti “soykırım” kavramını dillendirmeye yet- miyor. Ya da “büyük felaketin” hakikatinin “soykırım” olduğuna inanmıyorlar. Hakikatini dillendirmeye ce- saret edemediğiniz bir konuyu neden gündeme ge- tiriyorsunuz? İnanmadığınız bir konuda neden özür dilemeye kalkıyorsunuz? Ne işe yaradı? “Özür dileme” girişimi, “soykırım- tehcir” tartışmasını ilerletmeye asla yardımcı olmayacak bir ortamda gün- deme getirildi. Dahası, bu tartışmada, kulakları Er- meni kardeşlerimizin duyarlılıklarına göreli olarak açık, onlara empatiyle yaklaşmaya eğilimli kesimleri, bu tar- tışmanın en keskin, hatta ırkçı taraflarıyla aynı safa itti. Konjonktürün içinde, Aydınlanmacı ve dinci “ha- kikat rejimleri” çatışması, sınıf çelişkilerinin ekonomi politiği gibi unsurları gölgeleyecek “statüko - deği- şim” gibi sahte bir ikilemi canlandıracak bir etki ya- rattı bu özür dileme çağrısı. Sonuçta bu “çağrı”, imzaya açanların kendilerini dışlamaya, işlevsizleştirmeye başlayan bir konjonk- türe, kendilerini, yeniden zorla “duhul” etmelerine ya- radı; Avrupa Birliği’nin “şampanya - isli somon balı- ğı” koridorlarında adlarının yeniden anılmasına ola- nak sağladı. Le Monde’un ön sayfasında anılmak da az bir şey değil. Ama, bu metin, ne Ermenilerin ça- balarına, ne Türklerle Ermeniler arasında daha yapıcı bir diyaloğun oluşmasına ne de Türkiye’deki solun kazanımlarına hizmet etti; yalnızca çağrıyı yapanla- ra, (ha, bir de şoven milliyetçi, ırkçı tiplere) yaradı… Bu liberal entelektüelleri başarılarından dolayı tebrik etmek isterdim ama midem bulanmaya başladı… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Muhalefet partileri, Yar- gõtay Onursal Cumhuriyet Baş- savcõsõ Sabih Kanadoğlu’nun siyasi partilerin YSK ve İçişleri Bakanlõğõ arasõnda imzalanan protokolün iptali istemiyle Da- nõştay’da dava açabileceğine ilişkin sözlerini değerlendiriyor. CHP Grup Başkanvekili Hak- kı Süha Okay, Kanadoğlu’nun değerlendirmeleriyle ilgili olarak “O yönde bizim de bir çalış- mamız oldu. Hazırlığımız ta- mamlanmıştır. Yargı süreciy- le ilgili son karar aşamasında- yız” dedi. Okay, CHP olarak ge- rekli değerlendirmeleri yaptõktan sonra Danõştay’a dava açabilecek- lerini ifade etti. Okay, 5 Eylül 2008 tarihinde YSK ile İçişleri Bakanlõğõ’nõn im- zaladõğõ protokol uyarõnca, seçmen kütüklerinin ha- zõrlanmasõ sorum- luluğunun Nüfus ve Vatandaşlõk İş- leri Genel Mü- dürlüğü’ne bõra- kõldõğõna dikkat çekti. Protokolün düzenleyici bir iş- lem olduğunu kaydeden Okay, “Bu protokolün imzalanması, YSK’nin ilke ka- rarı değildir. Karar olmadığı için protokolün iptali istemiy- le idari yargıya başvurulabilir” diye konuştu. Danõştay’õn bazõ kararlarõnda bu konuda yetkili ol- duğunun görüldüğünü belirten Okay, Danõştay nezdinde proto- kolün iptalinin istenebileceğini ifade etti. Seçmen kütüklerinin, adrese dayalõ nüfus kayõt siste- minde, seçmenlerin şahsen, pos- ta veya elektronik posta yoluy- la kayõtlandõğõnõ anõmsatan Okay, seçmen kütülerinin düzenlen- mesinden ve denetlenmesinden doğrudan YSK’nin sorumlu ol- duğuna ve bunu başka bir ira- deye terk edemeyeceğine işaret etti. YSK’nin şimdiye kadar ikti- dar sözcülerinin arkasõnda kala- rak, kamuoyunu aydõnlatacak açõklamalardan kaçõndõğõnõ ve adrese dayalõ kayõt sistemiyle oluşturulan kütüklerle seçime gitmeye kararlõ göründüğünü belirterek yargõsal başvuru zo- runluluğunun kaçõnõlmaz hale geldiğini, Danõştay nezdinde da- va açabileceklerini söyledi. Okay, ayrõca yurttaşlarõn da da- va açabileceğini ifade etti. MHP Grup Baş- kanvekili Oktay Vural ise YSK ile İçişleri Bakanlõğõ arasõnda seçmen kütüklerinin oluş- turulmasõ konu- sunda bir protokol imzalandõğõnõ ilk kez duyduklarõnõ belirterek 298 sa- yõlõ seçmen kütük- leriyle ilgili yasada seçmen kütüklerini hazõrlama yetkisi- nin Seçmen Kü- tükleri Genel Mü- dürlüğü’ne ait ol- duğuna dikkat çek- ti. Vural, “Böyle bir protokolle, seçmen kütükleri hazırlama görevinin Nüfus ve Vatandaş- lık İşleri Genel Müdürlüğü’ne verilmiş oluyor. Bu da seçmen kütüklerine siyasi müdahale anlamına gelir” dedi. Böyle bir düzenlemenin yasalara aykõ- rõ olduğunu ve seçimleri sakat- layacağõnõ belirten Vural, YSK’ye bir yazõyla başvurarak, protokolü istediğini ifade etti. Vural, protokolü inceledikten sonra, iptal istemiyle Danõştay’a başvurup vurmayacaklarõnõ ka- rara bağlayacaklarõnõ belirtti. CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay, YSK’nin tutumu karşõsõnda Danõştay’a dava açmaktan başka yol kalmadõğõnõ söyledi. MHP de, “varlõğõndan” Kanadoğlu’nun açõklamasõyla haberdar olduklarõ protokolü YSK’den istedi. İptal kararının emsali var Danõştay, Sabih Kanadoğlu’nun açõkladõğõ adrese dayalõ kayõt sisteminin iptali yönteminin bir benzerine HSYK kararlarõna ilişkin bir davada onay vermişti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõştay, Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğlu’nun açõk- ladõğõ adrese dayalõ kayõt sisteminin ip- tali yönteminin bir benzerine daha ön- ce imza atmõştõ. Kanadoğlu, YSK ile Nüfus ve Vatandaşlõk İşleri Genel Mü- dürlüğü arasõnda imzalanan protokolün siyasi partilerce Danõştay’da dava ko- nusu edileceğini, Danõştay’õn da proto- kolün dayanağõ olan yasa hükümlerinin anayasaya aykõrõlõğõ gerekçesiyle ko- nuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşõyabi- leceğine işaret etmişti. Seçmen kütük- lerinin de olasõ iptaline emsal olabilecek nitelikteki dava şöyle gelişti: Adalet Bakanlõğõ Teftiş Kurulu’nda başmüfettiş olarak görev yapan bir ki- şi, hâkimlik ve savcõlõk görevine naklen atanmasõna ilişkin Adalet Bakanõ’nõn Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na yapmõş olduğu teklifi içeren işlemin ip- tali istemiyle dava açtõ. Ankara 12. İdare Mahkemesi istemi reddetti. Tem- yiz üzerine dosyayõ inceleyen Danõştay 5. Daire kararõnda, “Davacının mü- fettişlikten alınması yolundaki Ada- let Bakanlığı teklifinin, iptal davası- na konu edilebilecek kesin ve icrai bir işlem niteliğini taşıdığı açık oldu- ğundan, anılan teklifin; atamaya esas somut bilgi ve belgeleri içerip içer- mediği, takdir yetkisinin idarece ka- mu yararı ve hizmet gerekleri yö- nünden yerinde kullanılıp kullanıl- madığı açısından yargısal denetime tabi tutulması gerekirken mahke- mece yapılan nitelendirmede ve da- vanın usulden reddi yolundaki ka- rarda hukuki isabet görülmemekte- dir” değerlendirmesini yaptõ. Böylece HSYK’nin atama işleminin dayanağõ olan idari işlem ortadan kalktõğõ için do- laylõ olarak HSYK’nin atama kararõ da ortadan kalkmõş oldu. YSK ile İçişleri Bakanlõğõ Nüfus ve Vatandaşlõk İşleri Genel Müdürlüğü, TC vatandaşlarõnõn kimlik bilgilerinin ya- nõnda adres bilgilerinin de çevrim içi kullanõmõ için 5 Eylül 2008 tarihinde protokol imzaladõ. Yerel seçimlerde bu protokole dayanõlarak oluşturulan seçmen kütüklerinden etkilenen siyasi partilerin dava açma olanağõ bulunuyor. AKP’NİN KAPATMA PLANI TUTMADI 750 beldeye seçim vizesi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Yüksek Seçim Kurulu (YSK), yaptõğõ toplantõda, Ana- yasa Mahkemesi’nin 5747 sayõlõ Büyükşehir Belediyesi Sõnõrlarõ İçe- risinde İlçe Kurulmasõ ve Bazõ Kanunlarda De- ğişiklik Yapõlmasõ Hak- kõnda Kanun’un geçici birinci maddesinin bi- rinci fõkrasõnõ bazõ ko- şullarõ taşõyan belediye- ler açõsõndan iptali ile bu yasaya dayanõlarak çõkarõlan İçişleri Bakan- lõğõ genelgesinin Danõş- tay 8. Dairesi tarafõndan dava açõlan bir belediye yönünden iptal edilmesi kararlarõnõ değerlendirdi. Danõştay 8. Daire- si’nin, Anayasa Mahke- mesi’nin iptal kararõnõn Resmi Gazete’de ya- yõmlandõğõ tarihten iti- baren söz konusu bele- diyeler için yeniden da- va açma süresi başladõğõ yönündeki kararõnõ dik- kate alan YSK, bu du- rumda olan tüm beledi- yelerin dava açma hak- larõ bulunduğunu kabul ederek, belediyelerin se- çimlere girmelerine ka- rar verdi. YSK’nin bu kararõyla 750 belediyeden 6 Şubat 2009 tarihine kadar iptal davasõ açanlar seçime katõlabilecek ve bu be- lediyelerle ilgili seçim iş- lemine devam edilecek. Belediyelerin dava aç- tõklarõna ilişkin belgeyi YSK’ye ulaştõrmalarõ ge- rekirken, aday adayõ ol- mak isteyenler de 31 Aralõk’a kadar istifalarõ- nõ verebilecek. Kanadoğlu’nun uyarõlarõnõ dikkate alan CHP ve MHP yöneticileri yetki devrini incelemeye aldõ Kütükler yargõ yolunda
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear